• Sonuç bulunamadı

Zapttan Sorumluluk Borcu

Belgede İşletmenin devri (sayfa 168-171)

İŞLETMENİN DEVRİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI § 8 DEVİR SÖZLEŞMESİNDE TARAFLARIN BORÇLARI VE

I- DEVREDENİN BORÇLARI VE TEMERRÜDÜ A) DEVREDENİN BORÇLAR

4- Zapttan Sorumluluk Borcu

İşletmenin devrinde devredenin zapttan sorumluluk borcu hakkında Borçlar Kanununda ve Ticaret Kanununda herhangi bir özel hüküm yer almamaktadır. Öte yandan, işletmenin devri, çoğu zaman bir satış sözleşmesine dayanır. Bu sebeple,

24

Arıcı, 84.

25

Ayhan / Özdamar / Çağlar, 119; Boyacıoğlu, Unvan, 99.

26

Arıcı da, rekabet etmeme borcunun, aksi kararlaştırılmadıkça, devredenin, devralanla rekabetinin üçüncü bir kişi ile gerçekleştireceği rekabetten farksız olduğu ana kadar devam edeceğini ifade etmektedir (bkz., age., 84).

27

Acemoğlu’na göre, devralanın işletmeyi bir başkasına devretmesi hâlinde rekabet etmeme borcunun devamı bakımından bir ayırım yapmak gerekir. Buna göre, rekabet yasağı, devralanın şahsı lehine tanınmışsa, sona erer; işletme lehine tanınmışsa, devralana geçer (bkz., age., 89).

154

satış sözleşmesinde zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler (BK. m. 214 vd.), işletmenin devrinde de uygulanır28. Hattâ, öğretide29, satış sözleşmesinde zapttan sorumluluk hükümlerinin, sözleşmenin türü ne olursa olsun, her işletmenin devrinde uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre, devir, bir satış sözleşmesine değil de, mal değişim (trampa), bağışlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi başka bir sözleşmeye dayansa bile, söz konusu işleme, satıştan doğan zapttan sorumluluk hükümleri uygulanır.

Devredenin zapttan sorumluluğundan söz edilebilmesi için, her şeyden önce, işletme, devralana geçerli bir devir sözleşmesine dayanılarak teslim edilmiş olmalıdır. Aksi takdirde zapttan bahsedilemez. İkinci olarak, zaptı sağlayacak üstün hak, sözleşmenin yapılmasından önce doğmuş ve o anda mevcut olmalıdır (BK. m. 214/I). Ayrıca, Borçlar Kanununun 214 üncü maddesinin gerekçesine göre, söz konusu hakkın, aynî hak veya şerh verilmiş bir kişisel hak niteliğine sahip olması gerekmektedir. Üçüncü olarak, üçüncü kişi, üstün hakkına dayanarak devralana karşı zapt girişiminde bulunmalıdır. Son olarak ise, devralan, zamanında devredeni durumdan haberdar etmiş (bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş) olmalıdır (BK. m. 215-216)30. Meselâ, işletmeci (A), önce işletmesine dahil taşınır ve taşınmaz şeylerin tamamı üzerinde ayrı ayrı (B) lehine intifa hakkı tesis etmiş; daha sonra ise, aynı işletmeyi (C)’ye devretmiş olsun. Bu durumda, intifa hakkı sahibi (B) devralan (C)’ye karşı intifa hakkını ileri sürüp işletmeye dahil unsurlar bakımından zapt

28

Ülgen / Teoman / Helvacı / Kendigelen / Kaya / Nomer Ertan, 179; Arkan, 45. Öte yandan,

Arıcı’ya göre, ticarî işletme kural olarak, hukuk bakımından bir obje değildir. Bu sebeple,

işletme, üçüncü kişiye ait bir mutlak hakkın konusu olamaz. Yine, konusu işletme olan ve tapu siciline şerh edilen kişisel bir hak da söz konusu değildir. Dolayısıyla, ancak işletmeye ait münferit unsurlar üzerinde zapttan bahsedilebilir. Ancak, bu durumda zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanamaz. Yazara göre, bu durumda, şartlar mevcutsa işletme ayıbından bahsedilebilir (bkz., age., 105).

29

Acemoğlu, 90; Arslanlı, Ticaret, 111; Ülgen / Teoman / Helvacı / Kendigelen / Kaya / Nomer

Ertan, 179. Aynı yönde bkz., Becker, Herman, İsviçre Borçlar Kanunu Şerhi, İkinci Bölüm,

Çeşitli Sözleşme İlişkileri Madde 184-551, (Çev. Suat Dura), Ankara 1993, s. 52. Ancak,

Arıcı’ya göre, satış sözleşmesinde zapttan sorumluluk hükümlerinin, devrin dayandığı

sözleşmenin türü dikkate alınmaksızın her işletmenin devrinde uygulanacağına dair genel bir kuraldan bahsedilemez (bkz., age., 86).

30

Aral / Ayrancı, 97-99; Becker, 52 vd.; Zevkliler / Ertaş / Havutçu / Aydoğdu / Cumalıoğlu, 426 vd.; Ayan, Mehmet, Ticarî Satım, Talikî Şart, Kusursuz İmkânsızlık ve Bir Hukuk Genel Kurul Kararı, SÜHFD., C. 2, S. 2, 1989, s. 256; Feyzioğlu, Feyzi Necmeddin, Borçlar Hukuku, Hususî Kısım, Akdin Muhtelif Nevileri, C. 1, 2. Baskı, İstanbul 1970, s. 188 vd..

155

girişiminde bulunursa, (C) bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş olmak şartıyla zapta karşı sorumluluğa ilişkin hükümlerden yararlanarak devreden (A)’yı sorumlu tutabilir.

Zaptın, “tam zapt” ve “kısmî zapt” şeklinde iki çeşidi vardır. Devreden, zaptın her iki çeşidinden da sorumludur (BK. m. 214/I)31. Ancak, devralanın sahip olduğu haklar, satılanın tam ve kısmî zaptı bakımından farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, tam zapt hâlinde devir sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılır (BK. m. 217/I). Ayrıca, devralana diğer bazı haklar da tanınmıştır. Gerçekten, Borçlar Kanununun 217 nci maddesinin dört bentten oluşan birinci fıkrasında, devralanın tam zapt hâlinde, satıcıdan isteyebileceği doğrudan zararlar sayılmıştır. Devralan, devredenin zaptta bir kusuru olmasa da, bu zararların giderilmesini isteyebilir. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında ise, devralanın dolaylı zararlarının da devreden tarafından giderilmesini isteyebileceği öngörülmüştür32.

Kısmî zapt hâlinde devralanın hakları ise, Borçlar Kanununun 218 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, devralan, kısmî zapt hâlinde kural olarak, sadece bu yüzden uğradığı zararların giderilmesini isteyebilir (BK. m. 218/I). Ancak, devraldığı işletmedeki bu durumu bilseydi onu devralmayacağı durum ve koşullardan anlaşılıyorsa, devralan, hâkimden sözleşmenin sona ermesine karar vermesini isteyebilir (BK. m. 218/II)33.

31

Feyzioğlu, Hususî, 194 vd.; Ayan, Ticarî Satım, 256. Acemoğlu’na göre ise, zapttan sorumluluk borcu, işletmenin bütünü ve unsurları bakımından ayrı ayrı ele alınmalıdır. Buna göre, işletmenin bütününe ilişkin bir zapt söz konusu ise, devir sözleşmesi sona erer. Yazara göre, işletmenin üçüncü bir kişinin tekelinde bulunan bir patentin konusu olan faaliyetle meşgul bulunması ve işletmenin faaliyetinin rekabet yasağı ile yasaklanmış olması işletmenin bütününe ilişkin zapt hâllerine misâl olarak gösterilebilir. Aynı şekilde, işletmeye dahil unsurlardan birinin zaptı söz konusu ise, bu durumda da Borçlar Kanununun 218 inci maddesinin 2 nci fıkrasının (EBK. m. 193/II) karine olduğu ve böylece devir sözleşmesinin sona erdiği kabul edilmelidir. Ancak, zapta konu unsurlar işletmenin tamamı bakımından önemsizse, devralanın sadece uygun bir tazminat isteyebileceği kabul edilmelidir (bkz., age., 96-97).

32

Bkz., 13. HD. 9.3.2011, E. 2010/14192 K. 2011/3550 (YKD., C. 37, S. 9, 2011, s. 1647-1648); 13. HD. 26.1.2011, E. 2010/10519 K. 2011/897 (YKD., C. 37, S. 6, 2011, s. 1079).

33

Tandoğan, Halûk, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. I/1, 6. Baskı, İstanbul 2008, s. 161- 163.

156

Zapttan sorumlulukla ilgili davaların zamanaşımı hakkında Borçlar Kanununda herhangi bir düzenleme yoktur. Öğretide34 ve uygulamada35 ise, bu sürenin on yıl olduğu kabul edilmektedir36.

Belgede İşletmenin devri (sayfa 168-171)