• Sonuç bulunamadı

Mart Zaferi’nin Sonuçları

18 MART 1915 ZAFERİ’NİN KAZANILMASINDA MECİDİYE TABYASI’NIN ROLÜ: YÜZBAŞI HİLMİ BEY, SEYİT ONBAŞI VE DİĞER KAHRAMANLAR

VII. Mütevazı Kahraman Seyit Onbaşı 18 Mart 1915 Zaferi’ni Anlatıyor

VIII. 18 Mart Zaferi’nin Sonuçları

İtilaf donanması 18 Mart 1915 Perşembe akşamı, uğradığı büyük kayıplardan sonra Bozcaada’ya doğru geri çekilmek zorunda kaldı. Sekiz saat devam eden bombardıman esnasında Osmanlı kuvvetlerinden 4 subay, 22 er şehit oldu. 1 subay, 52 er yaralandı.

31 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, s. 132, 296-297.

32 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, s. 132, 298. (Belgelerin örneklerine metnin sonundaki Ekler kısmında yer

73

Almanlardan da 3 er öldü. 1 subay ve 14 er yaralandı. Toplam zayiat 97 kişidir. Osmanlı tabya ve bataryalarındaki toplam 176 toptan 8’i tahrip oldu.

İtilaf devletlerinin üç önemli gemisi Bouvet, Ocean ve Irresistible battı. Dört gemisi Inflexible, Gauloise, Suffren ve Agamemnon savaş dışı kaldı. İnsan kaybı 800’ü buldu. Toplam top kaybı ise 44’tü33.

18 Mart’ta Çanakkale Boğazı açıklarında Phaeton Muhribi’nden savaşı izleyen ve mağlubiyeti bütün çıplaklığı ile gören Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanı General Hamilton, Lord Kitchener’e yazdığı mektuba şu notu ilave etmişti:

“Bugün değer terazisine vurulursa, gözlerimin önünde cereyan eden pek acı gerçeklerle çok kötü geçti. Bolayır Platosu’nu ve oradan güneybatı ucuna kadar araziyi incelerken, Türklerin bütün hâkim tepeleri ve araziyi tahkimâtlandırdıklarına ve siperlerle çevirdiklerine şahit oldum. Peşinden, Çanakkale Boğazı’na yol verdik ve takriben bir mil kadar da Boğaz’dan içeri girdik. Gördüğüm manzara için, Deniz Harp Tarihi yazarları, eminim, ‘çok canlı’ tabirini kullanacaklardır.

Irresistible, Ocean ve Bouvet battı. Diyorlar ki, Bouvet, banyoya fırlatılmış bir fincan tabağının kayarak batışı gibi, denizde kaybolmuş. Inflexible ve Gauloise ise çok ağır yaralılar”34.

Hamilton’un da itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, 18 Mart 1915’te İtilaf devletleri çok büyük bir yenilgi almışlardır. Bu onların hiç beklemediği bir şeydi. Onların planına göre dünyanın en güçlü donanması, kısa zamanda Boğazdan geçerek İstanbul’a gidecek ve Osmanlı Devleti mağlup edilecekti. Ancak, birkaç yıl önce Balkan savaşlarında büyük bozgun yaşamış olan bu ordu, Çanakkale’yi büyük bir cesaret ve kahramanlıkla korumasını bildi ve İtilaf devletlerinin hayallerini Çanakkale Boğazı’nın serin sularına gömdü.

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, 18 Mart Boğaz Savaşı’nda kıyı istihkâmlarındaki topçuların gösterdiği kahramanlığı yakından görmüş ve takdir etmişti. Dardanos Bataryası’nda şehit olan Hasan ve Mevsuf Bey ile arkadaşlarının gösterdiği kahramanlığın anısına Dardanos Bataryası’nın adının “Hasan-Mevsuf Bataryası” olarak değiştirilmesini Osmanlı Başkomutanlığı’na teklif etmişti. Başkomutanlık bunu kabul etti ve Dardanos Bataryası o günden beri “Hasan-Mevsuf Bataryası” olarak anılmaya başlandı.

18 Mart Boğaz Savaşı kısa sürede tüm dünyada ve Osmanlı Devleti’nde büyük yankı buldu. Başta İstanbul olmak üzere, her yerde sevinç gösterileri yapıldı. “Çanakkale

Muzafferiyet-i Azimesi” üzerine Halife Padişah Mehmet Reşat’a Bakanlar Kurulu kararı ile

“Gazi” unvanı verildi. Almanya İmparatorluğu 18 Mart Zaferi nedeniyle Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’yı ikinci rütbeden “Croix de Fer” nişanı ile ödüllendirdi35.

33 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (Haziran 1914- 25 Nisan 1915), V. Cilt, I. Kitap, s. 188. 34 Ian Hamilton, Gelibolu Günlüğü, Çev. Osman Öndeş, Hürriyet Yayınları, İstanbul 1972, s. 32-33.

35 Mithat Atabay, Muhammet Erat, Haluk Çobanoğlu, Çanakkale Şehitlikleri, Türkiye İş Bankası Yayınları,

İstanbul 2009, s. 187-188. 1915 yılında Çanakkale Cephesi’nde çeşitli görevlerde bulunmuş olan Şemsettin Çamoğlu ise Türk tarafının kayıplarını şu şekilde vermektedir: “3 Subay şehit ve 2 yaralı, 22 er şehit ve 50 yaralı,

74

Batarya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey, 18 Mart Zaferi’nin kazanılmasından sonra her ne kadar emre itaatsizlikten yargılandıysa da atışlarda başarılı olduğu için herhangi bir ceza almadı. 18 Mart Zaferi’nin kazanılmasındaki katkısında dolayı ise kendisi bir madalya ile ödüllendirildi ve kendisine bir berat verildi. Beratta şu ifadeler yer almaktaydı:

“Mevki-i harpte fevkalâde şecaat ve cesaret ibrâzı suretiyle hizmet-i vataniyede bulunan, erkân ve ümera ve zâbitan ile küçük zâbitan ve efrâdın ve me’mûrin-i askeriye ve mülkiyenin beyne’l-emasil (emsalleri arasında) bâis-i fahr ve mubahât olacak surette (kendini gözle görülür şekilde ispat etmek suretiyle) taltif ve tesrir-i emr-u Fermân-ı Hümâyûn-ı Padişâhanem iktizâ-yı celilinden bulunduğuna, Kilidülbahir’de Mecidiye İstihkâmı’nda müstahdem Yüzbaşı, kıdvetü’l-emâsil ve’l-akran Hilmi Efendi, zîde kadrehu (Allah onun kadrini arttırsın) muhaberât-ı vâkıada ibrâz eylediği hizmet ve gayretten nâşî, şâyeste-i taltifât-ı seniyye-i şâhânem olduğuna binâen bil-istizan (izniyle) şeref-sudûr olan İrâde-i Seniyye-i Mülûkânem hükm-i münîfine ve nizamnâme-i mahsûsuna tevfikan, kendisine Gümüş Liyakat-ı Muharebe Madalyası i’tâ kılınmış olduğunu mutazammın işbu Berât-ı Âlişânım ısdâr olundu.

“Harrerehu fi’l yevmi’s-sabi ve’l-ışrin min Şehr-i Cemâziyel-ûlâ li-sene Selâse ve Selâsun ve Selâse mie elf. (Hicri 1333 senesinin Cemaziyel evvel ayının 27’sinde yazıldı).

Berâtın arkasında ise “Gümüş Liyakat Muharebe Madalyası Berât-ı Âlîsi, 26 Mayıs’da 1331 Rumi (8 Haziran 1915)” yazılıdır36.

Çanakkale Mevki-i Müstahkem Komutanı, 18 Mart Zaferi’nden sonra yayınlamış olduğu günlük emrinde (Emr-i Yevmî), zaferin öneminden bahsederek bu muzafferiyetten dolayı Allah’a karşı nasıl bir şükür içerisinde olunması gerektiğini, bu zaferde askerlerin ve subayların rolünün ne olduğu ve katkısı olan subayların ne şekilde ödüllendirileceğini şu ifadelerle açıklamaktadır:

“1. Dünkü bombardımanda vazifesi başında izhâr-ı measir ve sebat ve fedakârî eyleyen bi’l-umûm Kahraman Müdafimize düşman donanmasının uğradığı hezimetten dolayı beyân-ı tebrikât eyler ve bu uğurda mertebe-i şehâdet olan rüfeka-yı silahımıza da Cum’a ve Pazar ertesi geceleri Sûre-i Yâsin ve Feth tilâvetle ervâh-ı muazzezelerine ihda’ olunmasını teklif ve hele o kahraman-zedelerin hiç şüphesiz şânlı Osmanlı tarihine revnak-bahş olacak menâkıb-ı kahramânelerinin nesl-i âtî-i vatana bir numûne-i imtisâl-i celâdet şeklinde intikalini temin için layık oldukları hürmetle nakş-ı hâfıza-i ihtiram olunmasını tavsiye ederim.

2. Bu sırada en büyük kıtaat kumandanlarından en küçük cüz’-i tâm kumandanlarına ve efrâda kadar cümlenin müttehiden izhâr eylediği âsâr-ı metânet ve şecaâtden dolayı beyân-ı takdirât eyler ve vâsıl-ı şehâdet olan rüfeka-yı silahımızın bize vediâ alarak terk

9 top savaş dışı kalmış, 9 torpil hattından yalnız bir hat bozulmuş.” Ş. Çamoğlu, 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, Eski Muharipler Birliği, Çanakkale Vilayeti: Sayı: 1, Çanakkale 1953, s. 34.

75

eyledikleri efrâd-ı ailelerine tahsis edilecek maaş hakkında yapılacak evrâk-ı tahkîkiyenin usûlen sür’ât-i tanzîm ve irsâline emr ederim.

3. Gayret-i vâkıalarından dolayı İkinci Ağır Topçu Liva Kumandanı Miralay Tal’at ve İstihkâm Zâbiti Miralay Şükrü ve Muallim Kaim-makam Vosidlo Bey’e birer kıt’a Gümüş Muharebe İmtiyaz Madalyası ve Muvâsala Zâbiti Binbaşı Nuri, Mevki-i Müstahkem Karargâhına me’mur Mülâzım-ı evvel Ali ve Rumeli Mecidiye İstihkâmı’nda Batarya Kumandanı Yüzbaşı Hilmi ve yine Rumeli Hamidiyesi’nde Batarya Kumandanı Mülâzım-ı evvel Nazmi ve Namazgâh’ta Batarya Kumandanı Yüzbaşı Mahir ve Anadolu Hamidiyesi’nde Yüzbaşı Herşel ve Dardanos İstihkâmı’nda Takım Zabiti Remzi Efendi’lere birer kıt’a Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası i’tâsıyla hidmet-i vâkıaları takdîr olunmuştur. Madalyaların der-dest-i irsâl bulunmağla kendilerine tebliği.

Bahr-i Sefîd Boğazı Mevki-i Müstahkem Kumandanı Mir-livâ Cevâd”37.

IX. Yüzbaşı Hilmi Bey’e Göre Çanakkale 1915’in Önemi Nedir ve Zaferin Halk