• Sonuç bulunamadı

Çanakkale Boğazı’na Yapılan Saldırı ve Hava Harekâtı

Belgede Havranlı Koca Seyit Ve Çanakkale (sayfa 196-200)

ÇANAKKALE CEPHESİ’NDE TÜRK HAVA HAREKÂTI *

A. Çanakkale Cephesi Türk Hava Harekâtı 1 Tarafların Kuvvetler

3. Çanakkale Boğazı’na Yapılan Saldırı ve Hava Harekâtı

1915 yılı Mart ayı başında Çanakkale Cephesi’nde her iki taraf savunma ve taarruz için gereken hazırlık ve tertipleri almış durumda idi. 17 Mart 1915 tarihinde Başkomutanlık Karargâhı Hava Müşaviri Yüzbaşı Serno İstanbul’dan bir torpido bot ile Çanakkale’ye gelmiş ve 17-18 Mart gecesi alandaki uçağı uçuşa hazırlamıştır. 18 Mart sabahı rasıtı Kurmay Yüzbaşı Schneider ile birlikte düşman durumunu keşfetmek üzere Bozcaada’ya doğru havalandı. Uçak Truva harabeleri üzerine geldiği zaman hava aydınlanmış, Bozcaada tarafı iyice görülmeye başlamıştı. Bu sırada etrafı gözetleyen rasıt, ada önlerinde savaş gemileri, kruvazörler, uçak gemisi, tamir ve nakliye gemilerinden kurulmuş büyük bir gemi topluluğu görmüştü. Muharebe gemileri pruva hattında Çanakkale Boğazı’na doğru seyir halinde olup, bunları kruvazörler takip etmekte idi. Bir deniz kurmay subayı olan rasıt Schneider, gemi tiplerini tanımakta zorluk çekmedi ve düşmanın Çanakkale Boğazı’na taarruz etmek için ilerlediğini anladı. Havada daha fazla zaman kaybetmeden geri dönen keşif ekibi, düşman gemilerinden açılan ateş altında kaçınma manevraları yaparak en kısa yoldan Çanakkale’ye döndü ve hemen elde ettiği bilgileri Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bildirdi24. Keşif ekibi tarafından verilen bu bilgiler üzerine Çanakkale’yi savunan ve böyle bir taarruzu bekleyen bütün birlikler gerekli tertibi almaya başladılar. Başlangıçta, düşman mevzilerini havadan keşfedip, bilgi edinmek amacıyla kullanılan uçaklar, üstü açık, bez gövdeli ve silahsızdı. Düşman uçağıyla karşılaşan pilotun kendisini koruması için başvuracağı tek çare, belindeki tabancasına dayanmaktı25. O tarihlerde hava filomuzda silahlı keşif uçağı olmadığı gibi; av uçakları da mevcut değildi. Daha sonra savaş süresince çeşitli cephelerde kullanılmak üzere Almanya’dan silahlı keşif ve uçakları getirildi26. Bir süre sonra boğaza gelen ve kıyı bataryalarını şiddetle bombardıman eden düşman donanması ilerlemeye başladı. Türk topçusunun azimle karşı koyması düşman ileri harekâtını ağırlaştırmakla beraber kayıp verdirmeye de başlamıştı. Karşılıklı topçu ateşi ile yapılan muharebeler öğleden sonra da devam etti. Öğleden sonra keşif yapmak üzere Alman pilotu Seidler ve Türk rasıtı deniz Yüzbaşısı Hüseyin Bey havalandı. Bu ekibin görevi Limni adası ve dolaylarındaki düşman faaliyetleri hakkında bilgi toplamaktı. Bir saatte bölgeye varan

21 Türk Havacılık Tarihi, İkinci Kitap, Birinci Cilt, s. 25-26. 22 Türkmen, a.g.m., s. 2287-2288; Avcı, a.g.e., s. 9.

23 Türk Hava Harekâtı, s. 27. 24 Avcı, a.g.e., s. 29-31.

25 Türk Hava Harekâtı, s. 37-38. 26 Mehmet Güney, a.g.m., s. 17-18

195

hava keşif ekibi, Mondros’ta 13 savaş, dört nakliye ve yirmi dokuz kömür gemisinin bulunduğunu tespit etmiş ve meydana dönüşte Çanakkale Boğazının ağzında hareket halinde bulunan topçu ateşi ile yaralanmış olan Fransız gemisi Gaulois’i görmüştü27. 8 Mart’da Erenköy açıklarına Nusret mayın gemisi tarafından dökülen mayınları İngiliz ve Fransız keşif uçakları dokuz günden beri keşfedememiş, böylece 18 Mart 1915 muharebelerinde bu mayınlardan düşmanın haberi olmamıştı.

Öğleden sonraki muharebeler sonucunda Erenköy açıklarına dökülen mayınlara çarpan Bouve, Ocean, Irresistible zırhlıları batmış, Inflexible ağır hasara uğramış ve aksama doğru düşman yenilmiş olarak geri çekilmeye başlamıştı.

Sonuç olarak; 18 Mart muharebelerinde sabahın erken saatlerinde yapılan Türk hava keşfinde elde edilen bilgiler, düşman donanmasının harekete geçerek boğaza yaklaşmakta olduğu, zamanında Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bildirilmiş ve alarm halinde bekleyen Türk birliklerinin gerekli önlemleri almalarına yardımcı olunarak, zaferin kazanılmasında büyük katkı sağlanmıştır.

4. 19 Mart - 24 Nisan 1915 Dönemindeki Hava Harekâtı

18 Mart zaferinden sonra, yüksek komuta kademesini düşündüren mesele, düşmanın yeniden taarruzu tekrarlayıp tekrarlamayacağı veya Çanakkale Boğazı dolaylarında karaya asker çıkarıp çıkarmayacağı idi. İstihbarat kanalı ve diğer yollarla elde edilen bilgiler daha çok düşmanın karaya asker çıkaracağını göstermekte idi. Hava durumu nedeniyle görev uçuşları 26 Mart’ta başladı. 26 Mart günü öğleden önce Bozcaada ve Limni doğrultusunda keşif için havalanan uçuş ekibi Bozcaada’dan sonra hava durumu nedeniyle geri dönmek zorunda kalmıştı. Bu keşif esnasında Bozcaada önlerinde birkaç İngiliz gemisi tespit edildi. Bunlar arasında mayına çarparak yaralanan ve onarılmakta olan lnflexible da vardı28. Aynı gün öğleden sonra hava şartları uygun olduğundan pilot Seidler ve rasıtı Yüzbaşı Hüseyin görevlendirildiler. Uçak Limni’ye ulaştığında, Mondros koyunda Queen Elizabeth’in demirli olduğunu, ayrıca beş adet nakliye gemisini tespit ettiler. Bu keşif sonucunda düşmanın donanma ile yeniden taarruza geçeceğine dair bir işaret tesbit edilemedi. Keşif faaliyetleri devam ederken iki tarafın hava birliklerinin kuruluşunda ise bazı değişiklikler yapılmıştı.

Türk Hava Birliği: Çanakkale’de bulunan üç uçak, Alman pilottan, Yeşilköy’de eğitim görmüş üç Türk subayı ve Alman bakım personeli ile 1’nci Türk Tayyare Bölüğü kuruldu. Bu bölükteki Alman sivil pilotlarına teğmen, makinistlere astsubay rütbesi veridi. Bölük komutanlığına Alman Teğmen Preussner getirilerek bölük, Müstahkem Mevki Komutanlığı emrine verildi. Bu komutanlık, rasıt olarak Yüzbaşı Hüseyin’i 1’nci Tayyare Bölüğü’ne atadı.

27 Avcı, a.g.e., s. 33; Türkmen, a.g.m., s. 2289-2290. 28 Avcı, a.g.e., s. 37.

196

İngiliz Hava Birliği: 24 Mart 1915’de İngiliz binbaşısı Samson’un komutasında bir uçak birliği Bozcaada’ya gelmişti29. Bu birlikte İngiliz ve Fransızlardan karma 18 uçak bulunuyordu. Ayrıca, Bozcaada’ya daha önce getirilen iki tane de Fransız Nieuport uçağı bulunmakta idi30.

Hava Komodor Samson artık karargâhını Bozcaada’da kurmuştur, deniz uçağı taşıyıcısı Ark Royal de filoya katılmıştır. Samson bu esnada büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Getirdiği otuz uçak, sandıklarından çıkarıldığında, içlerinden sadece beşinin uçabilecek durumda olduğu görülmüştür, onların üzerindeki aletler de pek güven verici değildir. Bombalar ya pilotun ayağı altındaki ilkel bir yuvadan bırakılmakta ya da emniyet mekanizmaları açıldıktan sonra uçaktaki gözlemci tarafından aşağıya atılmaktadır. Bu tip uçaklarda makineli tüfek yoktur, bunun yerine yeterli sayıda çelik çivi kullanılmaktadır gerek pilot gerekse de gözlemci altlarında bir hedef gördüklerinde, çivileri fırlatacaklardır.

Havadan inerken sinir bozucu bir ıslık çıkarmalarına ve aşağıdaki piyadeyi korkutmalarına karşın bu çivilerin herhangi bir hedefe isabet ettikleri pek görülmemiştir. Samson’ın pilotları bunun dışında yanlarında bir tabanca, bir dürbün, denize düştüklerinde de sarılmak üzere bir cankurtaran yeleği ya da sadece bir benzin bidonu bulundurmaktadır. Gözlemcilerdeyse bir tüfek, haritalar ve saat vardır. Bozcaada’da 730 metrelik bir pist oluşturmak için adanın Rum halkından yardım istenmiştir. Rumlar pisti açmak için bağları söker, çimento doldurulan benzin varillerini silindir gibi kullanarak oldukça düz bir alan oluştururlar. Yine de Bozcaada tamamıyla tatmin edici bir üs değildir. Adadan Gelibolu Yarımadası açıkça görülmekle birlikte İlyas Burnu on yedi mil, Avustralyalı ve Yeni Zelandalıların çıkacağı Kabatepe de otuz bir mil uzaklıktadır, her iki mesafe de o günün uçakları için oldukça önemli, neredeyse imkânsız uzaklıklardır.

Bütün bu güçlüklere karşın, çoğu uçuşlara bizzat katılan Samson önemli sonuçlar almaya başlamıştır. Bunların arasında 23 Nisan’da Eceabat’a yönlendirilen top atışları da bulunmaktadır. Bu hadise Çanakkale Muharebeleri esnasında, İtilaf Devletlerinin savaş kurallarına aykırı olarak sivil hedeflere yönelik ilk önemli saldırısıdır31. Ancak Samson’ın saldırı başlamadan önceki günlerde gerçekleştirdiği en önemli çalışma, havadan düşman siperlerinin resimlerinin çekimidir32. İtilaf Devletleri hava birlikleri, uçak sayısı bakımından bir üstünlük sağlamış olmasına rağmen, üç uçağı bulunan 1’nci Tayyare Bölüğü 27 Mart- 17 Nisan tarihleri arasında Çanakkale Boğazı önünde ikisi Limni’ye olmak üzere birçok keşif görevi yaptı. Bu keşifler sonucunda, düşmanın yeni harekât faaliyetlerine ait belirtiler ve kuvvetlerinde bir artış tespit edilmemişti. Bu görevlerde, İstanbul’da yapılan bombalar düşman nakliye gemilerine atılmış ve isabetler kaydedilmişti.

Gittikçe kuvvetlenen düşman birliklerinin bir hava üstünlüğü kurmasından endişe eden Müstahkem Mevki Komutanlığı, Bozcaada’daki düşman hava alanına baskın yapılmasına karar verdi. 18 Nisan 1915’de yapılan taarruzdan bir sonuç alınamadı. Çünkü düşman, önceden tedbir

29 Türk Havacılık Tarihi, İkinci Kitap, Birinci Cilt, s. 52. 30 Türk Hava Harekâtı, s. 39-40

31 Avcı, a.g.e., s. 59.

197

almış ve havada sürekli av devriyesi kurmuştu. Hava alanına yaklaşan Türk uçakları düşman av uçakları tarafından karşılanmış ve yapılan hava muharebesinde iki taraftan düşen ve yaralanan olmamış ise de Türk uçaklarının taarruzu etkisiz kalmıştı33. Türklerin bu akınına aynı gün karşılık veren İngilizler, üçer uçaklı iki kolla Çanakkale’deki Türk hava alanına hücum etmişlerdir. Bu hücumda, uçaklar gizlenmiş olduğundan bir hasar görmediler. 23 Nisan’da Mondros koyunda yapılan bir keşifte İngiliz ve Fransızların bilinen deniz kuvvetlerinden başka altısı Fransız olmak üzere 26 nakliye gemisi34, koy dolaylarında büyük iaşe, ikmal depoları ve aynı zamanda birçok kara birliklerinin bulunduğu görülmüş ve bunların bir çıkarma için kullanılacağı düşünülmüştü35.

5. 25 Nisan-6 Temmuz 1915 Dönemindeki Hava Harekâtı Gelibolu Yarımadası’nda kurulan üç cephe şunlardı:

Boğazın ağzında, Rumeli yakasında, güney burnunda ve Seddülbahir istihkam çöküntüleri ile Tekkeburnu arasında, derinliği ancak 5 mil olan 3.5 mil uzunluğunda birinci cephe.

Merkezde, Süngü Burnu’ndan Conkbayırı’na kadar 5 ve Conkbayırı’ndan Azmakdere’ye 3.5 millik bir açı teşkil eden Arıburnu Cephesi.

Bir de Azmakdere’nin üstünde, nihayet üç millik Anafartalar Cephesi36. Çıkarmaya karşı koymak üzere Türk kuvvetlerince şu tertip alınmıştı: Saroz körfezinden Beşiğe limanına kadar kuzeyden güneye doğru 7nci, 19ncu, 9ncu, 3ncü ve 1nci Tümenler ile Gelibolu ve Çanakkale jandarma birliklerinden ve çıkarma bölgelerine ateş desteği yardımı yapacak Barbaros ve Turgut Reis savaş gemileri ve Erenköy’de bulunan bir tayyare bölüğünden ibaretti. Ayrıca, Saroz kuzeyinde bir süvari tugayı da bulunuyordu.

Çıkarmayı gerçekleştirecek olan İtilaf Devletleri kuvvetlerinin durumu ise şu şekilde idi: 18 savaş gemisi, 12 kruvazör, 31 muhrip, 3 torpidobot, 9 mayın arama ve tarama, 12 denizaltı, 1 uçak ana gemisi, 1 balon gemisi, 1 denizaltı ana gemisi, 1 hastane gemisi ve 67 büyük nakliye gemisi olmak üzere 156 parça gemiden ve ayrıca Fransız ve İngilizlerden karma 42 uçaktan ibaretti. Belirtilen deniz ve hava kuvveti dışında, 1’nci Avustralya ve 29’ncu İngiliz Tümenlerinden başka, ayrıca Mısır’dan bir atlı piyade tümeni ile bir Hint Tugayı gönderilecekti.

Düşmanın Çanakkale’ye yakın adaları elde bulundurmaya devamı, Mondros koyunda çok sayıda gemiler toplanması, koy dolaylarında depo ve kara birliklerini arttırması, boğaza karşı yakında yeniden harekete geçeceğine dair bir fikir vermekte idi. Nihayet 25 Nisan 1915 günü sabaha karşı Seddülbahir, Arıburnu ve Kumkale’ye çıkarma, Bolayır bölgesine ve Beşiğe kıyılarına çıkarma gösterisi başlamıştı. Kumkale’ye çıkan Fransız kuvvetlerini desteklemeye

33 Türkmen, a.g.m., s. 2293-2294. 34 Avcı, a.g.e., s. 63.

35 Türk Hava Harekâtı, s. 40-41

36 Anafartalar Cephesi’ndeki muharebeler hakkında geniş bilgi için bkz. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale

198

iki uçak, Seddülbahir’e çıkan kuvvetleri desteklemeye Bozcaada’da konuşlanan uçaklar, Arıburnu’na çıkan kuvvetleri desteklemeye de Ark Royal ana gemisindeki uçaklar verilmiş ve Manica gemisindeki sabit balon da gözetlemeye ve gemi toplarına ateş etmekle görevlendirilmişti37.

Çıkarma esnasında bir deniz uçağı Bolayır ve Saroz Körfezi’ni gözetleyecekti. 28 Nisan 1915’de, üç gün önce kıyıya çıkan düşman kuvvetleri çıktığı yerlerde tutunmaya çalışırken düşman savaş gemileri Türk birliklerine ateş yağdırmaya başlamıştır. Bu esnada Kirte’de iki taraf arasında çetin muharebeler meydana gelmiştir. Çıkarmadan önceki günlerde, Türk birlikleri sık sık yer değiştirmiş olduğundan, daha önce düşman uçaklarının tespit ettiği yerlerde Türk birlikleri bulunamıyordu. Bu sebepten çıkarmada yapılan düşman hava desteği tam etkili olamamıştır. Buna rağmen çıkarma günü ve çıkarmadan sonra harekât bölgesinde düşman hava faaliyeti oldukça yoğun olmuş ve özellikle Manica gemisinden yükselen sabit balon sayesinde, düşman gemi toplarının ateşi iyi bir şekilde idare edildiğinden Türk birlikleri çok kayıp vermişlerdir38. Gelibolu Yarımadası ve Kumkale’ye çıkarma yapıldığı sırada Türklerin Çanakkale’deki alanında üç kara ve bir deniz uçağından oluşmuş bir tayyare bölüğü bulunmaktaydı. Bu bölük Müstahkem Mevki Komutanlığı emrinde olduğundan ancak bu komutanlığın verdiği görevleri yerine getirebilmiş, 5’nci Ordu emrinde uçak bulunmadığından ve iki komutanlık arasında uçakların görevlendirilmesi konusunda tam bir anlaşma da olmadığından çıkarma esnasında Türk uçaklarından gereği kadar faydalanılamamıştı. Çıkarma yapıldıktan ve ilk çıkan birlikler ileri harekete geçtikten sonra, Müstahkem Mevki Komutanlığı çıkarma bölgelerine yakın kıyılardaki düşman deniz kuvvetlerinin durumunu öğrenmek amacıyla hava keşif ekibini görevlendirmiştir. Görevlendirilen ekip, Saroz körfezinin en dar kısmından başlayarak Ege kıyılarına kadar olan sahada uzun bir keşif uçuşu yapmış ve Çanakkale Boğazı giriş kısmının her iki kıyısı ve Arıburnu önünde yükünü boşaltan 45 büyük düşman nakliye gemisi tespit etmişti39. Önceden tespit edilmiş olanlara ilaveten Ernest Renen ve Henry IV adlı iki Fransız zırhlı kruvazörünün de katılmış olduğu görülmüş ve düşman nakliye gemilerine birkaç bomba atılmıştı. Elde edilen bu bilgiler 5’nci Ordu Komutanlığı’na zamanında ulaştırılamadığı için çıkarmayı takip eden günlerde dahi hava keşiflerinden istenilen düzeyde faydalanılamamıştı.

Hava keşif görevlerinde elde edilen bilgilerin gecikmesini önlemek için, 5’nci Ordu Komutanının Başkomutanlık karargâhına yaptığı teklif üzerine, hava birliğinin faaliyetleri çıkarma yerlerine yakın kıyılara yönlendirildi. İstanbul’dan geri çağrılan Yüzbaşı Serno tayyare bölüğünün emir ve komutasını tekrar üzerine aldı. Uçakların uçuşa hazır bir duruma sokulması için yer ve bakım kademeleri aralıksız bir çalışma yapmıştır. Bu bağlamda hazırlanan uçaklarla düşmanın çıkarma yaptığı bölgedeki depolarını, kıt’a topluluklarını ve topçu mevzilerini tespit etmek ve düşman nakliye ve savaş gemilerini bombalamak amacıyla birçok görevler ifa

37 Türk Havacılık Tarihi, İkinci Kitap, Birinci Cilt, s. 54-55.

38 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915-09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 473. 39 Türkmen, a.g.m., s. 2294.

Belgede Havranlı Koca Seyit Ve Çanakkale (sayfa 196-200)