• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM 2. İSKENDER-NÂME

2.1. İskender-nâme Mesnevîsinin Menşei

2.1.2. Zülkarneyn’in Kıssası

Zülkarneyn Kuran’da Kehf suresinde bahsi geçen kişidir. Zülkarneyn “sahip” anlamına gelen “zü” ve “iki karn” manasını taşıyan “karneyn” ifadelerinden oluşmaktadır. “karn” tabirinin açılımında ise çeşitli görüşler mevcuttur. İlk olarak karn ifadesinin boynuz anlamına geldiği yöndedir. Bir diğer karn açıklaması ise “doğu ve batıyı ifade eden iki zıt ülke” anlamındadır. Böylece Zülkarneyn “iki ülke sahibi” veya “doğu ve batının sahibi” manasına gelmektedir. Bir diğer rivayete göre ise karn “saç” demektir ki, bu anlamına Ahmedî’nin İskender-nâme’sinde de yer verilmektedir. Ahmedî İskender’in iki saç örgüsü ile doğduğundan Zülkarneyn lakabını aldığını bildirir.

Herbirine şark-ıla garbuñ Arab Karn komışdı kelâmında lakab Dahı dirler çünki togdı ol bahtiyâr İki gîsûsı var-ıdı tâb-dâr

Karn-gîsûdur bu-y-ıdı bir sebeb

K’aña Zü’l-Karneyn urdılar lakab ( Ahmedî 517- 519)

Karn tabirine yüklenen bir diğer anlam ise “çağ, devir”dir. Zülkarneyn’in iki çağa hükmettiği görüşü karn ifadesinin bu anlamı almasına neden olmuştur ( Polater, 2006: 108-110).

Zülkarneyn’in hakkındaki bilgilerin yetersiz olması, âlimleri onun kimliği hakkında çeşitli söylentilerde bulunmasına sebep olmuştur. Çünkü Kuran’da anılan kişinin ne adından, ne vatanından ne de hangi zamanda yaşadığından söz edilmektedir. Tefsirciler Zülkarneyn’in kimliğine dair pek çok görüş ileri sürmüşlerdir. Kimileri Zülkarneyn’in Pers Hükümdârı Keykûbad ya da Feridûn olduğunu, kimileri Bâbil’i fetheden Pers kralı Kuruş olduğunu, kimileri Himyer Kralı Ebû Kerb Şemş’in lakabı olduğunu, kimileri Büyük İskender, kimileri de Mezibân-ı Mısri olduğunu iddia etmişlerdir. Bunların yanı sıra Zülkarneyn’in bir melek olabileceği görüşü de ortaya atılmıştır. Kuran’a sadık kalan âlimler ise Zülkarneyn’in ilim, hikmet ve hükümdârlık sahibi salih bir kul olabileceğini savunmuştur ( Ebu’l- Kelâm Azad, 2010: 23-25).

Zülkarneyn’in kimliğine dair en güvenilir bilgiler Kuran’daki Kehf suresinde yer almaktadır. Tefsirciler Kehf suresinin indiriliş sebebine dair bir rivayette bulunmaktadırlar. Bu hikâyeye göre Tevrat’a inanan bir grup kişi Hz. Peygamber’in gerçekten bir peygamber olup olmadığını anlamak isterler. Hz. Peygamberin yanına gelerek kendisine Ashab-ı Kehf, Zülkarneyn ve ruh hakkında soru sorarlar. Bunun üzerine Kehf suresi nazil olur. Kehf suresinde Zülkarneyn’den şu şekilde bahsedilmektedir:

83. Sana Zülkarneyn’den sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım. 84. Biz, ona yeryüzünde imkân sağladık ve ona her şeyden bir sebep verdik.

85. O da bir sebebi izledi.

86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara balçıklı/ sıcak bir gözde/ gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: Ey Zülkarneyn; ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın.

87. Dedi: Zulmedene azap edeceğiz! Sonra rabbine döndürülecek; O da onu görülmedik bir azaba çeker.

88. Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükâfat vardır. Ve ona, buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz.

89. Sonra bir sebebi daha izledi.

90. Bir süre sonra, Güneş’in doğduğu yere varınca, onu (Güneş’i) kendilerine ondan (Güneş’ten) başka örtü yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.

91. İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bütün incelikleri ve hakikatleri bilinir olarak kuşattık.

92. Sonra yine bir sebebi izledi.

93. Nihayet iki set arasına ulaştı. Orada o ikisinden (iki sedden) başka bir kavim buldu ki; neredeyse söylenen tek bir sözü dahi anlamıyorlardı.

94. Dediler: Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramıza bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?

95. Dedi: Rabbimin bana kendisinde imkan sağladığı şey daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de, onlarla sizin aranıza kat kat engel çekeyim.

96. Bana demir kütleleri getirin (dedi). İki sadefin arası eşit olunca, “Körükleyin” (dedi). Onu ateş haline koyunca da “Getirin bana üzerine erimiş bakır/ katran dökeyim” diye seslendi.

97. Artık onu ne aşabildiler ne de delip geçebildiler.

98. Dedi: Bu rabbimden bir rahmettir! Rabbimin vadi gelince onu yerle bir eder ve rabbim’in vadi haktır.

99. O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir, hepsini bir araya toplamışızdır.

Bu ayetlerden anlaşılacağı gibi Zülkarneyn’in, Allah’ın ilim, hikmet ve hükümdârlık verdiği; Doğu ve Batıyı gezdiği, karşılaştığı çeşitli kavimlere yardım ettiği anlaşılmaktadır.

Zülkarneyn ile ilgili bir diğer mevzu ise yaşadığı zamandır. Bazı kaynaklar onun Hz. İbrahim ile aynı dönemde yaşadığını, Hz. İbrahim’in Kâbe’yi yapmasına yardım ettiğini ifade eder. Kimi tarihi kaynaklarda ise onun Hz. İbrahim ile hacca gittiğini ve Kâbe’yi tavaf ettiğini ileri sürer. Bu açıklamaların yanı sıra Hızır ve Zülkarneyn’in aynı dönemde yaşadıkları ile ilgili hikâyeler de mevcuttur. Ancak Kuran’da Musa ve Hızır’ın karşılaştıklarının bildirildiği göz önüne alınırsa Zülkarneyn’in Hz. İbrahim ile aynı dönemde yaşaması mümkün değildir. Buna göre Zülkarneyn tarihte ya iki tanedir ya da oldukça uzun bir hayat sürmüştür. Zülkarneyn uzun bir yaşam sürmüş olsa bile her iki peygamberle de karşılaşması olası değildir. Bu teze göre de Zülkarneyn iki tanedir. Önce yaşayan Zülkarneyn için “İskender-i Evvel” ya da “İskender-i Ekber” lakapları verilmiştir. Daha sonra dünyaya geldiğine inanılan ikinci Zülkarneyn’e ise “İskender-i Sani” denilmiştir (Pala, 2005b: 288- 290).

Ahmedî de Zülkarneyn’in iki ayrı kişi olabileceğini düşünmüş ve eserinde buna yer vermiştir. Bu hikâyeye göre İskender bir kümbete varır. İçeri girdiğinde taht üzerinde bir mezar ve mezarın üstünde de bir yazı bulur. Levhada bu mezarın İskender’den dört bin yıl önce dünyaya hükmeden Zülkarneyn’in mezarı olduğu yazmaktadır.

Oradan dahı gidiben tâc-ver

Ugradı bir künbede bes mu’teber (7767) Orta yirde bir murassa’ yüce taht Taht üzre tâc-ıla bir nîg-baht (7772) Şâh Zülkarneyn kim dirler benem Yidi iklîmi dutan server benem Dört biñ kırh yıl ben öñdin gelmişem

Yukarıdaki bilgilerin gösterdiğine göre Zülkarneyn adı verilen şahsın gerçekte kim olduğu ve ne zaman yaşadığı meçhuldür. Zülkarneyn’in büyük bir hükümdâr olduğu göz önüne alınırsa, Makedonyalı İskender ile karıştırılması oldukça mümkündür.