• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.2. Bezm ve Rezm

3.2.2. Savaş ve Ordu

3.2.2.2. Savaş / Ceng

Devletler gerek bazı çıkarlarını korumak, gerekse yeni topraklar elde etmek amacıyla savaşırlar. Ahmedî, düşmanları def’ etmenin ve düşmanı korkutmanın çaresi olarak savaşı öngördüğünü İskender-nâme’de dile getirir.

Düşmenüñ def’ine çâre ceng olur Her ki dahı çâre ister teng olur Hasmı kılıc dönderür key bilesin

Kimse bilmez dahı anuñ hîlesin (1180- 1181)

Ahmedî, hükümdarlığın da ancak kılıç ile olacağını, memleketlerin de savaşarak alınacağını yine İskender-nâme’de ifade eder. Ahmedî, bu düşüncelerini de, Kur’an’da geçen ifadelerle desteklemeye çalışır.

Pâdışâhlık kılıc altında olur Memleket alan kılıc-ıla alur Kılıc-ıçun dir”ve enzelne’l-hadîd”

Tengrı Kurân içre hem “be’sün şedîd” (1185- 1186)

Mesnevîde İskender de, Doğu ve Batının sultanı olabilmek için pek çok savaşa girmiştir. Ancak eserde ilk olarak anlatılan savaş, Dârâ’nın Rûm seferidir. Dârâ’nın bu seferi düzenleme sebebi ise eserde, Dârâ’nın itibarını artırmak istemesi olarak açıklanır.

Çün muzaffer gördi Dârâ devletin Diledi k’artura câh u rütbetin (324)

Dârâ, Rûm’u fethetmeye karar vererek, yola çıkar. Rûm hükümdarı Kayser,

Dârâ’nın askerlerinin geldiğini haber alır ve savaş hazırlıklarına başlar. İki ordu karşılaşarak, savaşmaya başlar. Savaşın çetinliği nedeniyle her yeri toz kaplar ve ortalık adeta kan gölüne döner.

Kasd itdi k’ilede Rûma sipâh

Rûmı feth idüp aña dahı_ola şâh (326) Lîki saķladı hamiyyetle_adını

Urdı hasm-ıla savaş bünyâdını (350) Yüridi birbirine iki sipâh

Şöyle kim örtildi tozdan mihr ü mâh Ugraşup birbirine_âheng itdiler Nâm-ıçun nâmûs-ıla ceng itdiler Bir neberd oldı ki hergiz rûzigâr Görmemişdi aña beñzer kâr-zâr Nireye kılsañ nazar ceyhûn-ıdı Nicesi ceyhûn ki mevc-i hûn-ıdı Cânlara mahlas yolı bârîk-idi Kan buhârından hevâ târîk-idi Şöyle ceng eylediler Rûmî-sipâh

K’âferîn itdi olara mihr ü mâh (360-365)

Mesnevîde yer alan en önemli savaş ise, İskender ve Dârâb arasında geçen mücadeledir. Dârâb’ın İskender’den kendisine tabi olmasını ve haraç vermesini istemesi üzerine İskender savaş hazırlıklarına başlar. Bu durumu haber alan Dârâb da kendi askerlerini hazırlar ve İskender’in üzerine yürür. Dârâb’ın askerleriyle beraber geldiği ve Rûm’u yakıp yıkacağı haberi İskender’e ulaştırılır.

Pes beyân it kim Sikender-şîr-çeng Nicesi eyledi Dârâ-y-ıla ceng

İlçi çün Dârâba iletdi haber Didi İskender peyâmın ser-te-ser Kakıdı Dârâb cem’ itdi sipâh

Kim yürüyüp eyleye Rûmı tebâh (1112-1114) Didiler İskendere Dârâb şâh

Uş irişdi Rûma vü bî-had sipâh Kasdı bu kim eyleye Rûmı harâb

Yir komaya anda ki_itmedük yebâb (1137-1138)

Dârâb’ın askerlerinin ihtişamını gören İskender, kendi askerlerini cesaretlendirmek için bir konuşma yapar. İskender, eğer kendisi padişâh olursa her bir beyine bir memleket vereceğini söyler. İskender, askerlerinin düşmanın çokluğundan korkmaması gerektiğini, kendisine Allah’ın yardım edeceğini vurgular. Ayrıca İskender savaşa askerlerinin önünde gideceğini de belirterek askerlerini cesaretlendirir. Askerler, İskender’in bu konuşmasından hoşnut kalırlar.

Dirdi İskender dahı serverlerin Rûmilinüñ hem dahı leşkerlerin Herbirine istimâlet virdi şâh Kim cihânda ben olursam pâdişâh Herbiriñüze virem bir memleket Rûm bigi k’anda ide saltanat

Çohlıgından düşmenüñ bâk itmeñüz Korhudan yüregüñüz çâk itmeñüz Kim baña Hakdan virilüpdür meded Çok kayurmâñ sizde az-ısa aded

Sizden öñdin yüriyen ben olayın

Ölmek olursa ben evvel öleyin (1140- 1145) Bu söz-ile kamu hoş-dil oldılar

Girü ahdi_anuñla tâze kıldılar (1150)

Çetin geçen savaşın sonunda İskender’in ordusuna yenilen Dârâb, taht ve tâcını bırakarak kaçar. Geride kalan askerlerin ise kimi ölür, kimi de esir alınır.

Döndi Dârâb u kaçup Rûmî-sipâh Kıldılar târâc raht u bârigâh (1198) Ol çerinüñ varı tâ şâh u emîr Kimi öldi vü kimi oldı esîr (1201)

Mesnevîde yer alan bir diğer savaş da İskender’in, Gülşâh’ın babası Zeresb ile olan mücadelesidir. Zeresb, İskender ile Gülşâh’ın evlenmesine izin vermez. Bunun üzerine İskender ordusunu hazırlayarak Sistân şehrine yürür.

Cem’ idiben sipâh-ı bî-kerân Sîstân’a yüridi sâhib-kırân (1723)

Zeresb ile İskender arasındaki mücadele de dikkati çeken husus ise; Hindistan hükümdarının, İskender’in Sistân şehrini almasını önlemek amacıyla Zeresb’e asker yardımında bulunmasıdır.

Şâhuñ olmasun diyüben Sîstân

Virdi çok leşker aña Hindûsitân (1732)

İskender, Gülşâh’ın zarar görmemesi için Zeresb’in sarayını sadece abluka altına almakla yetinir. Gülşâh’ın, gizlice saraydan ayrılarak İskender’in yanına gitmesi üzerine, Zeresb bu evliliğe razı olur. Böylece iki ordu kan dökmeden savaş biter.

Germ sürüp Sîstân’a vardılar

Bârıgâhı_urdılar ol dem k’irdiler (1741) Nâ-gehân korha diyü Gülşâh’ı şâh Komadı kim ceng ideler sipâh (1748) Şehri çevre alubanuñ ol sipâh

Haymeler kurdılar u hem bârıgâh (1783) Nerdübânı burca muhkem itdiler

Üçi dahı andan inüp gitdiler (1904) Çünkim irişdi Zeresb’e bu haber Cânına oldı be-gâyet kâr-ger (1912) Virdiler ol arada âyîn-ile

Gülşah’ı İskender’e kâbîn-ile (1916)

İskender-nâme’de en fazla dikkati çeken mücadele ise, İskender’in Hindistân hükümdarı Fûr ile yaptığı savaştır. Bu savaşı diğerlerinden ayıran özellik ise savaşta fillerin kullanılmasıdır. İskender askerlerini hazırlayarak Hindistân üzerine sefere çıkar. İskender’in geldiğini haber alan Fûr, askerlerinin yanı sıra, filleri de savaşa hazırlar. Daha önce fillerle savaşıldığını görmeyen İskender, bu duruma bir çare arar. Sonunda İskender, bakırdan filler yaptırır ve içini kibrit ve yanıcı maddelerle doldurur.

Fîl cengin görmemişdi şehriyâr Ne hod Îrânî vü ne Rûmî-süvar Fikr itdi kim ne mekr ü âl-ıla

Leşkerin filüñ perâkende kıla (2997- 2998) Fikr idiben bakırdan nîg-nâm

Fûr’un savaş sırasında filleri ileri sürmesi ile İskender de bakırdan yaptığı filleri kağnı yardımı ile sürer. Fillerin birbirine çarpmasıyla yanıcı madde dolu olan bakır filler tutuşur ve her tarafı ateş kaplar. Fûr’un filleri korkarak kaçar.

Çünki gördi birbirin iki sipâh Fîli yüritdi ilerü Fûr-ı şâh Fîller üstinde turan ol sipâh Tîr bârân ideler çünk’ire şâh Çün Sikender gördi Fûruñ âlını Saldı_ilerü fillerüñ timsâlını Kanglı-y-ıla_evvel yüritdi fîl şâh

Pes yüridi fîl ardınca sipâh (3006- 3009) Dutışup kibrît-ile güherçile

Kopdı yiryüzinde nâ-geh zelzele (3011)

Fîller od heybetinden ol zamân

Ürküben mecmû’ı kaçdılar devân (3015)

Fillerin aradan çekilmesi ile iki ordu savaşmaya başlar. Çetin geçen savaşta ortalık kan gölüne döner. Allah’ın yardımı ile İskender, Fûr’a galip gelir.

Birbirine irdi leşker fevc fevc

Kan revân oldı arada mevc mevc (3020) Âkıbet çün irdi te’yîd-i İlâh

Fûr-ı Hindî’ye muzaffer oldı şâh (3029)

İskender-nâme’de dikkati çeken bir diğer savaş da, İskender’in dev ve şeytanlarla olan mücadelesidir. Devler geçmişte Rüstem’in kendilerini yenmesinin intikamını

İskender’den almak için bir ordu hazırlar. Şeytan da devlere yardım eder. İskender devleri yenebilmek için filler getirir. Filleri gören devler korku içinde kaçışırlar.

Pes getürdi şâh otuzbiñ zinde-fîl K’anı gördi dîv cengine sebîl Böyledür ehl-i Azâimden habar

Kim görincek fîli dîv ürker kaçar (4151- 4152)

İskender savaşı kazanmak üzereyken, bir dev İskender’in üzerine atlar. İskender bir türlü bu devden kurtulamaz. İskender’in bu haline gökten inen bir melek yardım eder. Meleğin gelişiyle cinleri korku sarar. İskender korku içindeki cinlerin üzerine askeriyle yürür ve cinleri harap eder. Böylece İskender, Allah’ın yardımı ile bir kez daha muzaffer olur.

Kim yürürken kalb içinde şâh-ı Rûm Bindi nâ-geh boynına bir dîv-i şûm (4182) Olup ol ifritüñ ayagı kemend

Kıldı şâhuñ cümle endâmını bend (4184) Bir firişteh indi gökden yire tîz

Şöyle urdı dîvi k’oldı rîze rîz Ol melekle indi bir rahşende nûr Düşdi andan cinne veyl-ile sübûr Toldı göñülleri ol sâatde bîm

Hod melekle nic’olur dîv-i recîm (4189- 4191) Oldı Hak fermânı-la Pîrûz şâh

İskender’in, Allah’ın yardımı ile kazandığı bir diğer savaş da, Rûs ve Hazer halkı ile giriştiği mücadeledir. Rûsların oku ve kılıç darbeleri ile yaralanan İskender’in ordusu, zayıf düşer. Bu sırada İskender’in yardımına yine Allah yetişir. Allah’tan gelen bir kuvvetle İskender Rûs ordusunu da harap eyler.

Yolda giderken aña Rûs u Hazer Cem’ olıban kasd itdiler meger (4117) Rûs şâhı leşkeri-y-le bî-şümâr

Bagladı der-bend k’ide kâr-zâr (4126) Geçmege der-bendi âheng itdiler Bi’l-gurûre Rûs ile ceng itdiler (4129) Leşkeri şâhuñ oha oldı hedef

Çoh kişi peykân-ıla düşdi telef Buncalar dahı kılıcdan öldiler

Buncalar dahı cerâhatl’oldılar (4132-4133) Lîkin idiben inâyet ol Samed

Virbidi şâha melâyikden meded Pes şikeste olıban Rûh u Hazer

Kaçdılar şâhuñ öñinde ser-te-ser (4135- 4136)