• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1. Devlet İdaresi ve Devlet Ritüelleri

3.1.1. Devlet Anlayışı

Devlet genel olarak; belli bir toprak üzerinde müstakil olarak teşkilatlanmış insan topluluğu anlamına gelmektedir. Bununla birlikte devlet, siyasi bir varlığı da ifade etmektedir. Tarihin bilinen ilk yıllarından itibaren devlet teşkilatlanmasından söz etmek mümkündür. Yüzyıllar boyunca dünya üzerinde sayısız devlet kurulmuş ve yıkılmıştır. Bu devletlerin genel özelliklerine bakıldığında ise karşımıza üç unsur çıkmaktadır. Bunlardan ilki nüfus, diğer bir ifadeyle halktır. Devleti oluşturan ikinci unsur ise topraktır, ülkedir. Üçüncü unsur ise hem halkı hem de ülkeyi yönetecek güçtür, yani hâkimiyet. Öyleyse diyebiliriz ki; bir devletin oluşabilmesi için halk, ülke ve hâkimiyet dinamiklerinin bir araya gelmesi şarttır.

İlk Türk topluluklarında devlet için “il” ifadesi kullanılmıştır. Bu dönemde de devleti meydana getiren en önemli unsurlar toprak, halk ve hâkimiyet idi. Ancak eski Türk devletlerinde hâkimiyet, tanrının haneden ailesine bahşettiği bir yetki olarak kabul edilmişti ve bu yetkiye “kut” adı verilmekteydi. İslamiyet ile tanışan Türk devletlerinde hâkimiyet anlayışı da ilk Türk devletlerindeki özellikleri taşımaktaydı. Müslüman Türk sultanları kendilerini “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olarak adlandırıyorlardı. Ülke ise hanedan ailesinin ortak malıydı.

Osmanlı devleti dönemine gelindiğinde, sultanların yine kendilerini “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olarak kabullendikleri gözlenmektedir. Bununla birlikte hâkimiyet anlayışında farklılıklar da meydana gelmiştir. Ülkeyi yöneten güç artık hanedan ailesi değil, hükümdarın kendisidir.

Tarihte boyunca kurulan devletler beraberinde, “bir ülke nasıl yönetilmelidir?” sorusunu da getirmiştir. Bu soruya yanıt arayan pek çok filozof, aydın ve devlet adamı çeşitli görüşler ileri sürmüşler ve fikirlerini kitaplarında ifade etmeye çalışmışlardır. Bunların yanı sıra şairler de ideal bir toplum ve yöneticinin nasıl olması gerektiğini mesnevîlerinde anlatmaya çalışmışlardır. Yusuf Has Hâcib Kutadgu Bilig’de, Nizâmî İskender-nâme’de, yine Ahmedî İskender-nâme’de olması gereken hükümdarın vasıflarını, ideal bir halk ve ülkeyi anlatmaya çalışmıştır.

Bütün bu bilgilerin ışığında İskender-nâme’ye baktığımız da “devlet” anlayışının eski Türk geleneklerine sadık kaldığı tespit edilmektedir. İskender-nâme’de devleti oluşturan halk, ülke ve hâkimiyet gücüne sık sık yer verilmiştir. Bir devletin hangi özelliklere sahip olması gerektiği, devletin hangi hallerde zarar göreceği, halkın devlete nasıl hizmet etmesi gerektiği mesnevîde anlatılmıştır.

Ahmedî mesnevîsinde devlet düzeni hakkında bilgi verdiğini aşağıdaki beyitte dile getirir.

Ahmedî’nüñ her ki sözin diñleye Nicedür kânûn-ı devlet añlaya (3214)5

Ahmedî İskender-nâme’de devlet işleyişi ile ilgili nasihatlerde bulunmaktadır. Ahmedî sözlerinin devletin faydasına olduğunu aşağıdaki beyitlerde ifade eder.

Ahmedî’nüñ sözi hikmetdür ü pend Devlet anuñ k’andan ola sûd-mend (2852) Ahmedî’nüñ ger sözin işidesin

Kendüzüñe devleti iş idesin (570)

Devlet halkın bütün sorunlarını gidermekle görevlidir. Devlet sağ oldukça dilenci bile sultan olur.

5

Çalışmada Yaşar AKDOĞAN’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı e-kitap sayfasında yer alan “Ahmedî- İskender-nâme” transkripsiyonlu metni esas alınmıştır. Bütün örnek beyitler bu çalışma referanslıdır. Bu sebeple örnek beyitlerin sadece beyit numarası verilmiştir.

Kamu müşkil devlete âsân olur Devlet oldukda gedâ sultân olur (322)

Müslüman Türk hükümdarlarının kendilerini “Allah’ın yeryüzündeki gölgeleri” olarak kabullendikleri yukarıda izah edilmişti. Ahmedî bu ifadeyi kanıtlar nitelikte bir beyit dile getirir.

Memleket Hakdan hilâfet oldı pes Müşkil aña nâ-hak itmeklik heves (6046)

Devlet insanlara Allah’ın bir lütfüdür. Ancak bu lütuf kalıcı değil geçicidir. Çünkü bir devlet yıkılır yerine yenisi kurulur. Dünyanın düzeni böyledir.

Memleket çün kimseye kalur degül Kimsene bunda karâr alur degül (5944) Memleket çünkim girü elden gider Kişi böyle yavuz iş idüp nider (6544)

İslâmî inanç çerçevesinde şekillenen Türk devlet anlayışında Hz. Peygamber’in sünnetleri de önemli bir yer teşkil eder. Nitekim Hz. Peygamber ilk İslâm devletinin kurucusu ve yöneticisidir. Muhakkak ki iyi bir devletin vasıfları Hz. Peygamberin sünnetinde yer almaktadır ve bu sünnete riayet etmek gerekir.

Sünnetin tut k’ehl-i devlet olasın Şer’ine gir kim şefâ’at bulasın (272)

İskender-nâme’de devletin bazı özellikleri taşıması gerektiği vurgulanmıştır. Bu özelliklerin başında siyaset gelir. Ahmedî devletin ancak doğru siyaset ile devamlı olabileceğini savunur.

Kim siyâsetle olur beglik temâm

Devletin sahip olması gereken diğer bir vasıf da raydır. Ray; “rey, oy” anlamına gelmektedir. Devlet ancak halkın oyu ile düzenli ve devamlı olur.

Devletüñ ser-mâyesidür hüsn-i rây Rây-durur bî-gümân zıll-ı hümây Rây-ıla_olur her kişi kim ola şâh Râydur ârâyiş-i taht u külâh (547- 548) Rây-ıl’olur memleket işi dürüst

Her ki kej-rây ola olur işi süst (3416)

Bir devletin ayakta kalabilmesi gereken en önemli unsurlardan biri de râstlıktır (doğruluk). Ahmedî de râstlığın önemini aşağıdaki beyitlerde vurgulamıştır.

Râstlıh-durur necâtuñ pâyesi Râstlıhdur devletüñ pâyesi (6291)

Devlet ancak akıllı kişilerin yönetimi ile düzenli olur. Akıl devletin kuvveti ve süsüdür.

Akldur ma’lûl evvel illete

Akl kuvvetdür ü zînet devlete (4524)

Bir devleti devlet yapan özelliklerden biri de hazinedir. Ahmedî devletin altın ve gümüş sahibi olmasını, ancak bu mâlı saklamasını değil, halka dağıtmasını ister.

Çünk’ele gire bu gencü zer ü sîm Devlet anuñ k’adını ide kerîm (2085)

Devlet halkına karşı gururlu ve kibirli olmamalıdır. Gurur ve kibir devleti ancak küçük düşürür.

Garre olmah devlete beglik degül Lâf urmah resmi serverlik degül (1060) Garre olmah devlete mezmûm olur Ko gurûrı ki_ol be-gâyet şûm olur (1127)

Devlet sahibi olanlar içkiye düşkün olmamalıdır. İçki devletleri yıkabilecek güçte bir kötülüktür.

Bâde-y-ile memleket berbâd olur İşi k’anuñla ola bî-bünyâd olur (733)

Devlete halel gelmesi yalnızca yöneticileri değil bütün halkı da etkiler. Her işte ve her fikirde eksiklikler ortaya çıkar.

Devlete çün irişür ola halel

Bulınur her işde yüz dürlü zelel (6145) Memleket bünyâdına düşe halel Her ne fikr idilse olur pür-zelel (6444)

Ahmedî devleti yıkabilecek kötülüklerden biri olarak da zulmü gösterir. Zalim hükümdarlar adlarını kötüye çıkardıkları gibi, devletin de yıkımına sebep olmaktadırlar.

Zulm ider yavuz melikler adını

Zulm yıhar memleket bünyâdını (1966)

Zulüm nasıl devleti yıkan bir kötülükse, adalette devleti yücelten bir niteliktir.

Zulmdur şehlere azlüñ sâyesi

Devlet nizamı ve devamlılığı için halkın da belli özelliklere sahip olması gerekir. Bu özelliklerin başında sadakat yer alır. Sadakat devletin varlığını koruyan bir niteliktir. Ahmedî halkın devlete sadık olması gerektiğini vurgular.

Ol kişi kim kavline sâdık degül Ko anı kim devlete lâyık degül (710)

Devletin devamlı ve nizamlı olması isteniyorsa, halk güzel huylu ve güzel tabiatlı olmalıdır.

Ger dilerseñ k’ola devlet nazmı düz Hüsn ü hulkı kendüñe pîrâye düz (7414)

Ahmedî devlet düzenin aksaksız olması için halkın devlete asi olmaması gerektiğini savunur.

Kendüden yig-ile pençe şûm olur Âsı olmah devlete mezmûm olur (4143)

Ahmedî devlet isteyen kişinin devlete hizmet etmesi gerektiğini vurgular. Devlete kulluk etmelisin ki devlet sahibi olasın.

Devlet isdeyen anı bulmah gerek Cân-ıla emrüñe kul olmah gerek (1994)

Olmasun bed-hâh-ı devlet olasın Devlete kul ol ki devlet bulasın (1996)

Devlete hizmet için kişi elinden geleni yapmalıdır, ney gibi kemer bağlamalıdır. Zira devletine hizmet eden kişi bahtiyar olur.

Devletüñ tâcın virene dâd-ger Hizmet-içün bagla ney bigi kemer

Her kişi k’ide anı Hakk ihtiyâr Aña hidmet iden olur bahtiyâr

Her ki baglamaya ney bigi kemer

Hizmetine devletüñ olur kem er (2003- 2005)