• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.2. Bezm ve Rezm

3.2.2. Savaş ve Ordu

3.2.2.5. Diğer Savaş Unsurları

Savaş sanatında savaş aletlerinin yanı sıra bayrak, sancak, savaş davulu, sur-nây, nefir, barigah ve hayme gibi diğer unsurlar da önemli bir yere sahiptirler.

3.2.2.5.1. Alem/ Benefş/ Direfş

Bayrak ve sancak anlamlarında kullanılan alem, benefş ve direfş savaşın en önemli unsurlarındandır. Bayrak ve sancak bağımsızlığı ve aidiyeti simgeleyen unsurlardır. Alem, benefş ve direfş uzun sırıklara asılarak, savaş meydanlarına taşınır. Bayrak ve sancağın çekilmesi savaş ilanı anlamı da taşımaktadır.

İskender-nâme’de alem, benefş ve direfş savaşlar vasıtasıyla anılmaktadır. İskender’in hazırladığı ordular, bayrak ve sancaklarıyla yeryüzünü doldurmaktadır.

Yiryüzi kûs ü direfş-ile ‘alem

Tolmış-ıdı vü dahı hayl ü haşem (330) Yiryüzini tutdı gûn-â-gûn direfş

Hem alemler reng reng ah u benefş (1972) Rûmiline dek Medâyinden direfş

Tolu-y-ıdı vü ‘alem sürh ü benefş (1119)

Dahhâk’ın zulmünden kaçan Gâve bir aslan ile karşılaşır. Eğer aslanı öldürürse Dahhâk’ı da öldürebileceğine dair bir fal tutar. Aslanı öldüren Gâve, aslanın derisini yüzerek kendine ait bir sancak yapar.

Düzüp arslanuñ derisin bir direfş Bizedi anı yeşil saru benfş Gâveye mensûb-durur ol ayân Lâ-büd ad’oldı direfş-i Gâviyân Ol direfşi düzdi bir ulu ‘alem

Kînide Dahhâkuñ urdı ol kadem (56277-5279)

3.2.2.5.2. Savaş Davulu / Kös / Kûs

Kös kelimesinin aslı “kûs” olup, Farsça’dan dilimize yerleşmiştir. Eski savaşlarda, askerlerin maneviyatını ve cesaretini arttırmak, düşmana korku salmak amacıyla çalınan büyük davullardır. Kösler, oldukça büyük davullar oldukları için develer, atlar ve arabalar üzerinde taşınırdı.

İskender-nâme’de savaşlar sebebiyle kösten sıkça bahsedilmektedir. İskender’in ordusunun kös çalışları dağları gökleri inletmektedir.

Çarhı ger itmiş-idi âvâz-ı kûs Tozı kılmışdı hevâyı âbnûs (1120) Gurrüş itdi nây-ı rûyîn-ile kûs Oldı tozdan çarh yüzi âbnûs (1189) Toldı cümle kûh u deşt âvâz-ı kûs Oldı tozdan çarh yüzi âbnûs (2987)

Aşağıdaki beyitte de kös “kûs-ı harbi” tamlamasıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu kösleri çalanlar ise pehlivanlardır.

Pehlevânlar kûs-ı harbi urdılar Ra’d düzüp mancınîkı kurdılar (1743)

İskender savaş için ordusunu hazırlar. Kösler çalarak, ordusuyla savaşa koyulur.

Ol aradan dahı Zülkarneyn-i şâh

Kûs urup leşkerle kıldı azm-i râh (3507)

Aşağıdaki beyitlerde kösün doğrudan bir savaş aleti olarak kullanılması dikkati çekmektedir. İskender, devler ile giriştiği mücadele de kösleri çalarak devleri kaçırmayı başarır. Köslerin sesi devlerin aklını başından alır.

Kûs u sıbh u nây itdükce hurûş Dîv başından giderdi akl u hûş Na’re urup leşker itdükde gırîv

3.2.2.5.3. Sur-nây ve Nefir

Sur-nây günümüzde “zurna” şeklini almıştır. Kimi zaman sur-nây kelimesi “sur-nâ” ifadesiyle de karşımıza çıkmaktadır. Nefesli bir çalgı olan zurna, savaşlarda askerleri cesaretlendirmek ve düşmanı korkutmak için çalınmaktadır. Nefir de, zurna gibi nefesli bir çalgıdır. Nefirin Türkçe karşılığı borudur. Savaşlarda işaret vermek, hücum ve savaş ilanı gibi amaçlarla çalınmaktadır (Özkan, 37: 2007).

Aşağıdaki beyitte savaş hazırlığı yapan İskender’in, kös, sur-nây ve nefirler hazırlattığı bildirilmektedir.

Düzdi bî-had kûs şâh-ı mülk-gîr Sûr-nây-ı ispîd-mühre hem nefîr (4157)

Aşağıdaki beyitte de İskender’in Sistân savaşı hazırlıklarında kös, sur-nâ ve nefir hazırlattığı tasvir edilmektedir.

Sûr-nâ-sâz itdi vü kûs ü nefîr

Toldı ucdan uca kişver dâr-gîr (1725)

3.2.2.5.4. Barigah ve Hayme

Barigah kelime anlamı olarak “yüksek divan, otağ” anlamına gelmekle birlikte, İskender-nâme’de daha ziyade “sultanın veya üst düzey yöneticilerin konakladığı çadır” manasını taşımaktadır. Hayme de çadır anlamına gelip, askerlerin konakladıkları yerlerdir. Mesnevîde barigah ve hayme ordunun tasvir edildiği kısımlarda anlatılmaktadır. Barigah ve haymenin çokluğu ordunun sayıca ne kadar üstün olduğunu ifade etmektedir.

Nireye kim kişi iderdi nigâh

Hayme-y-idi vü direfş ü bârigâh (1121)

Şehri çevre alubanuñ ol sipâh

Haymeler kurdılar u hem bârıgâh (1783)

3.2.2.5.5. Savaş Esiri

Savaş esiri; savaş esnasında karşı tarafça yakalanan ve hapsedilen kişiler için kullanılan bir tabirdir.

İskender-nâme’de pek çok savaştan bahsedildiği için esir kavramına sıkça rastlamak mümkündür. Savaş esirleri arasında askerler çoğunluğu oluşturmakla beraber, sultanların da esir düştüğü anlatılmaktadır. Dârâ’nın Rûm’a yaptığı seferde Rûm sultanı Kayser, atından düşerek tutsak olur.

Düşdi atdan Kaysar u oldı esîr Bahtı dönene kim ola dest-gîr (369)

İskender ve Dârâ arasında yaşanan mücadelede yenildiğini anlayan Dârâ kaçar, ancak Dârâ’ya yardım eden Magrib ve Çin sultanları esir düşer.

Oldı_esîr anda şeh-i Hâver-zemîn Dahı şâh-ı Magrib ü Fagfûr-ı Çîn (1199)

İskender ile savaşan Türk hânı Tarhân da, Rûm sultanı Kayser gibi atından düşer ve esir alınır.

Ol arada k’olmış-ıdı dâr u gîr

Düşdi Tarhân atdan u oldı esîr (3866)

Savaş alanında askerlerin esir alınabildiği gibi, fethedilen yerlerdeki kadın ve çocuklar da tutsak edilmektedir. İskender’e savaş açan Rus halkı da, İskender’e mağlup olur. İskender de ne kadar kadın ve çocuk varsa esir alır.

Kırd’erenlerin kamu bürnâ vü pîr Avret ü oglanların itdi esîr (4141)

Savaşta esir düşenlere de çeşitli cezaların uygulandığı gözlemlenmektedir. Bu cezaların kimi para cezası ve işkence şeklinde olmakla birlikte, ölüm cezaları da verilmektedir. Dârâ, esir düşen Rûm sultanı Kayser’i dar ağcı hazırlatarak astırır.

Düşdi atdan Kaysar u oldı esîr Bahtı dönene kim ola dest-gîr (369)

Kaysar-ıçun dikdi Dârâ anda dâr Asdı anı kaldı ansuz kasr u dâr (371)

3.2.2.5.6. Yağma ve Ganimet

Yağma; savaş sonunda savaşı kazanan tarafın, kaybeden tarafın mallarını ele geçirmesi ve insanları esir alması olarak ifade edilir (TDK, 2107: 2005). Ganimet ise, yağmada elde edilen malların tümüne verilen addır. Savaş ganimetleri arasında koyun ve sığır gibi hayvanlar, altın, gümüş gibi değerli eşyalar, kadın ve çocuklar bulunmaktadır.

İskender-nâme’de Argun Şâh Gürcistan seferine çıkar. Savaş sonunda ise yüz elli bin kul ve karavaş, on bin sürü koyun ve sığır ganimet olarak alınır.

Kul u karavaş yüz elli biñ esîr Aldılar çün oldı nusret dest-gîr

Hem koyun-ıla sıgır onbiñ sürü Alubanuñ döndi ol leşker girü Çün ganîmetleri cümle sürdiler Soñı gelüp kavışınca durdılar

Hasmdan bunca ganîmet aldılar

Girü dönüp dâr-ı mülke geldiler (6604-6607)

Ebû Müslim Hıtâ’ya yaptığı seferde altın, gümüş, la’l, yakut, zümrüt gibi değerli eşyalarla birlikte düşmanın taht ve tâcını, askerlerini ve silahlarını da ganimet olarak alır.

Bî-hisâb oldı ganîmet sîm ü zer La’l ü yâkût u zümürrüd hem güher Aldı Hâkândan dahı bün-gâh u raht

Hem silâh u hayl ü genc ü tâc u taht (6174-6175)