• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM V: SOĞUK SAVAŞ YANSIMALARIYLA YUNANİSTAN’IN

5.2 Yunanistan – İngiltere ve ABD İlişkileri

136

137

Yunanistan Hükümeti’ne göre 1945’te komünist güçler özellikle Kıbrıs’ı kullanarak İngiltere ile ilişkilerine sekte vurmak için uğraşmaktaydı.447 Bu konuda Yunan basın ve istihbarat müsteşarı M. Zakynthinos, 1945 yılının ilk yarısında basın temsilcilerine verdiği bir demeçte Balkanlar’daki durumdan bahsederken adalar meselesine de değinmişti. Burada Kıbrıs da konu edinilmiş ve bu konunun Yunanistan ve İngiltere arasında dostça halledileceği söylenmişti.448 Kıbrıs meselesi her ne kadar 1954 yılında Yunanlılar tarafından BM’ye taşınarak uluslararası bir alana yansıtılmaya çalışılsa da bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi aslında daha 2.

Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında sivrilmeye başlayan bir konu olmuştu.

1945 ortalarında özellikle İngiltere başta olmak üzere ABD ve Fransa da buna dâhil olarak Yunanistan’ı Batı yanlısı politikalara yöneltme çabası içerisindeydiler ve İngiliz yardımları, bu çabaların sonuç vermesi için iyice sıklaşmıştı. Hem iç savaşta Yunan hükümetini destekleyerek hem de Yunanistan’da yapılacak seçimlere etki ederek Yunanistan’ı Batı bloğunun içerisine almak İngiltere için vazgeçilmez bir dış politik amaçtı. Böylece Sovyet Rusya’ya karşı Batı’nın yanında bir Yunanistan, Balkanlar’daki Sovyet hâkimiyetine bir nebze darbe vuracak ve Akdeniz güvenliğini sağlayacaktı. Dönemin, 1944-1946 yılları arasında Yunan Naibi olan Damaskinos (Dimitrios Papandreu) da özellikle İngiltere olmak üzere Fransa ve ABD yetkilileri ile sürekli temaslar içindeydi ve Yunanistan’a gereken yardımlar için çalışmalar yapmaktaydı.449

Yunanistan sadece iç savaş ve Sovyetlere karşı bir destek anlamında değil, toprak talepleriyle ilgili olarak da İngiltere’nin yardımını almaya çalışmaktaydı. On İki Ada meselesi de bu çalışmaların başında geliyordu. On İki Ada olarak adlandırılan ve Lozan Antlaşmasının 15. maddesince Türkiye tarafından İtalya’ya geçen ve esas olarak sayısı 14 olan adalar450 2.Dünya Savaşı’nın mağlup devleti İtalya’dan alınmıştı ve İngiliz işgali altındaydı.451 13 Mayıs 1945’de Yunan Başbakan Vulgaris, Churchill’den On iki Ada’nın derhal Yunanistan’a ilhak

447 Ayın Tarihi, S.139, Ankara, Haziran 1945.

448 Ayın Tarihi, S.140, Ankara, Temmuz 1945.

449 Ayın Tarihi, S.142, Ankara, Eylül 1945.

450 On İki Ada; Stampalya, Rodos, Herki, Kerpe, Kaşot, Piskopi, Misiros, Kalimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Sömbeki, İstanköy, Meis, Bkz. Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4, 6286-215

451 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4, 6286-215

138

edilmesini istemişti.452 İngiltere bu konuda da Yunanistan’ı desteklemiş ve On İki Ada resmi olarak 10 Şubat 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’ın yönetimine geçmişti. Aslında On İki Ada’nın Yunanistan’a verilmesi yine İngiltere tarafından 1946 Haziran’ında açıklanmıştı.453 İngiltere’nin Yunanistan’a dışarıdaki desteği Paris Barış Konferansı’nın her safhasında kendisini göstermişti. 1946 yazında, Paris Barış Konferansı’nda Yunanistan, Slav devletlerinin baskı ve suçlamaları ile karşı karşıya kaldığında, İngiltere’nin kuvvetli desteğini arkasında bulmuştu.454

İngiltere dışarıda Yunan isteklerine destek verirken kendisi için önemli bir husus Yunanistan içindeki gelişmelerdi. 1945 sonbaharında İngiliz kıtaları halen Yunan topraklarındaydı.455 1945 yılı sonlarına doğru Yunanistan’da seçimlere gidiliyordu. İngiltere seçimleri yakından takip etmekteydi ve temsilcilerini Yunanistan’a göndermişti.456 Seçimler ve iç savaş komünistler lehine gelişmemeliydi ve İngiltere bunun için elinden geleni yapmaktaydı. Bu noktada İngiltere’nin Yunanistan’a sadece askeri anlamda değil ekonomik olarak da desteği söz konusuydu. 1945 Ocağı’ndan 1947 Mayısı’na kadar yiyecek masraflarından askeri ekipmanın maliyetlerine kadar Yunanistan’a her türlü mali desteği sağlamaya çalışıyordu. 1947 yılına kadar İngiltere’nin Yunanistan’a olan desteği 40 milyon İngiliz poundunun üzerindeydi.457

İngiltere ABD’nin doğrudan etkisine kadar, Yunanistan’ın savaş sonrası en büyük destekçisi sayılabilirdi. Ancak İngiltere’nin tek başına desteği Yunan İç Savaşı’nın Batılıların isteği doğrultusunda sona ermesine yetmiyor ve İngiltere’nin de imkânları tükeniyordu. İngiltere ABD desteğine ciddi ihtiyaç duyuyordu ve bu noktada görüşmeler başlatmıştı. İlk olarak ABD’deki İngiltere Konsolosu Lord Inverchapel, ABD’li yetkililerle yaptığı görüşmelerde, İngiltere’nin ekonomik durumunun Yunanistan’a olan desteğin devamına izin vermediğini belirterek ABD yardımlarının öne geçmesi gerekliliğini vurgulamıştı. İngiltere artık geri planda kalmak istediğini ve şartlarının bunu gerektirdiğini belli ediyordu.458 Bu noktada ABD, İngiltere’yi destekleme kararı alarak Yunanistan üzerinde ortak politikalar

452 Ayın Tarihi, S.138, Mayıs 1945.

453 Ayın Tarihi, S.151, Haziran 1946.

454 Ayın Tarihi, S.153, Ağustos 1946.

455 Ayın Tarihi, S.142, Eylül 1945.

456 Ayın Tarihi, S.145, Aralık 1945.

457 Frazier, a.g.e, s. 108.

458 A.g.e, s. 121-122.

139

uygulama yönünde adımlar atmaya başladı. Truman Doktrini’nin ve Marshall Planı’nın yardımlarıyla Yunanistan İç Savaşı hükümet güçlerinin lehine sonuçlandı ve içeride bir komünist baskının önüne geçilmiş oldu.

Kısacası Yunanistan üzerinde İngiltere nüfuzu yerini ABD etkisine bırakmıştı. 2.Dünya Savaşı sonrasında artık Yunanistan için en önemli Batılı ülke, diğer Batı bloğu ülkeleri için de olduğu gibi ABD idi. Özellikle savaştan zayıf ve ekonomik olarak perişan bir halde çıkan Yunanistan'ın, işgal yıllarını takip eden uzun bir dönemde bir de komünist çetecilerle uğraşmak durumunda kalması, bu ülkenin ekonomik şartlarının çok üzerinde sorunlar ortaya çıkarmıştı. İngiltere de Yunanistan’a yaptığı yardımlara devam edemeyecek durumdaydı ve yetersiz kalmaktaydı. İşte böyle bir ortamda İngiltere'den boşalan yeri ABD almıştı. Yaptığı askeri ve ekonomik yardımlarla ABD, öncelikle Yunan Hükümeti’nin iç savaştan galip çıkmasına, sonra da ekonomik durumunu düzeltmesine yardım etmişti.459

Özellikle savaştan iki süper güçten biri olarak çıkmış ABD Yunanistan dış politikasında güvenlik anlamında sırtını dayayacağı büyük devletti. Yunanistan hükümeti, daha 1945 yılı ortalarında İngiliz ve ABD’li yetkililer ile görüşmelere başlamış, yardım ve kredi konularında anlaşmalar sağlamıştı.460 1945 Eylülünde her ne kadar İngiliz kıtaları Yunan sınırları içinde olsa ve birinci yardımcı İngiltere gibi görünse de, ABD etkisi ve politikaları da önemini hissettiriyordu.461 Zaten ABD’de de İngiltere ile birlikte Yunanistan’ı yanında tutma çabası içerisindeydi. Özellikle Yunanistan’da yapılacak seçimlere etki ederek Sovyetlerin burada herhangi bir etki gösterememesini sağlamak ve Sovyetlere karşı Yunanistan’ı kendi müttefiki olarak yanına çekmek ABD’nin bölge politikaları için önemli bir amaçtı.

1945 yılı sonunda, Yunanistan’daki seçim hazırlıkları ABD tarafından yakından takip edilmekteydi. 1945 yazında Başkan Truman, Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüşerek, Yunanistan’ın destekleneceğini ve kalkınmasında yardımların yapılacağını vaat etti.462 1946 yılının ortalarında ABD Yunanistan’a olan desteğini Paris Barış Konferansında da yineledi ve Slav komşularının baskı ve suçlamalarına karşı Yunanistan’ın arkasında durdu.463

459 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-112

460 Ayın Tarihi, S.138, Mayıs 1945.

461 Ayın Tarihi, S.142, Eylül 1945.

462 Ayın Tarihi, S.140, Temmuz 1945.

463 Ayın Tarihi, S.153, Ağustos 1946.

140

Her ne kadar Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında ABD bölgede Yunanistan’dan daha çok Bulgaristan’ın durumu üzerine eğilse de hem Bulgaristan’da Sovyet etkisinin kendisini kabul ettirmesi hem de İngiltere’nin Yunanistan’a yaptığı yardımlara devam etmeme kararı almasıyla, 1947 yılının başlarında ABD desteği artık resmi bir hal almaktaydı. Özellikle Yunanistan’daki Maximos Hükümeti ve sağ eğilimli yaklaşımlar ve iş çevreleri ABD’ye bağlılığı destekler bir tavır içerisindeydi.464 Mart ayında ABD’nin Türkiye ve Yunanistan’a yapacağı yardımlar tartışılıyor ve belirleniyordu. Sovyet Rusya bu yardımların BM elinden yapılmasını veto etmişti ancak ABD bu yardımları kendi eliyle yapacaktı çünkü ABD Türkiye ile Yunanistan'ın Yakın doğuda ve Balkanlarda ‘Bolşevik - Slav selini’ durduracak bir set olarak görüyordu.465 Yine Mart 1947’de İngiltere Hükümeti, kendi ekonomik güçlükleri dolayısı ile o zamana kadar Yunanistan için verdiği taahhütleri artık yerine getiremeyeceğini resmen bildirdi. Bunu takiben ABD, 12 Mart I947’de açıklanan Truman Doktrini ile Yunanistan’ın ekonomik güçlüklerinin çözümü için sorumluluğu üzerine aldı.466 ABD Balkanlar’da ve özellikle Akdeniz güvenliği açısından Yunanistan’ın iç ve dış güvenliğini sağlamaya karar vermişti.

1947 Haziranı’nda, ABD’den gelen yardım heyeti olarak tanımlayabileceğimiz AMAG (American Mission for Aid to Greece) kuruldu ve Yunanistan’a yardım fiili olarak başlamış oldu.467 AMAG görevinin başında bulunan Dwight Griswold 10 Temmuz 1947’de Yunanistan’a ayak bastı ve askeri ve ekonomik yardımlarla ilgili çalışmalar başladı.468 1947 yılı ortalarında ABD’nin bu desteği Türk basınında da dikkate alınıyordu. Abidin Daver, 23 Haziran tarihli Cumhuriyet’teki yazısında durumu şöyle ele almıştı:

“Demokrasi cephesinin liderliğini yapan Birleşik Amerika, kızıl selin taşıp yayıl-masını önlemek için tedbirler almaktadır. Bu arada, Türkiye ile Yunanistan’a askeri yardımlar yapmak kararını da vermişti. Diğer taraftan bununla ilgili olarak ABD’nin

464 Jon V. Kofas, Intervention and Underdevelopment: Greece During the Cold War, The Pennsylvania University Press 1989, s. 89.

465 Ayın Tarihi, S.160, Mart 1947.

466 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-59.

467 Michael Mark Amen, “American Institutional Penetration Into Greek Military and Political Policymaking Structures: June 1947-October 1949”. Journal of the Hellenic Diaspora, Pella Publishing 1978, s.91.

468 A.g.m. s.95.

141

etkisiyle Türkiye ile Yunanistan arasında da böyle bir ittifakın yapılması ih-timalinden bahsedilmektedir.”469

1947 Ağustosunda bu fikirleri desteklercesine, çıkan hükümet krizi ve Çaldaris hükümetinin sağlam temeller üzerine kurulmamış olması, çetecilerin sürekli saldırıları ve Sovyet baskısı, Yunanistan’ın daha çok ABD yardımına ihtiyaç duymasını ve isteklerini açık açık beyan etmesine neden olmuştu.470 Özellikle askeri anlamda ortaya çıkan yardım talebiyle birlikte 1947 yılının Kasım ayında ortak bir ABD-Yunan Genelkurmayı kuruldu ve General James Van Fleet ortak kuvvetlerin başına getirilerek İç Savaş’ın en ciddi tedbirleri alınmış oldu.471

1948 yılının başlarında, ABD Kongresinde yapılan görüşmelerde Amerika’nın politikaları ve Yunanistan’a verdiği önem daha da belirgin bir hale gelmişti. Marshall Planı’nın472 uygulanmaya başladığı yıl olan 1948’de Yunanistan’ın Marshall Yardımı’nın içerisine aldığı ülkeler arasında önemli bir yeri vardı. Türkiye de bu planların bir parçası olarak ele alınıyordu. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall ile Milli Savunma Bakanı James Forrestal kongrede yaptıkları açıklamalarda durumu şöyle izah etmişlerdi:

“Yunanistan, Totaliter bir azınlığın kontrolü altına girdiği takdirde bunun Türkiye'de yapacağı akis son derece vahim olacaktır. Diğer taraftan Türkiye ve Yunanistan'ın birer serbest ve bağımsız memleket olarak ortadan kalkmaları, en berbat şartlar dâhilinde hürriyetlerini muhafazaya çalışan diğer memleketlerin de maneviyatını mahvetmekten geri kalmayacaktır.”473

ABD’nin iki ülkeyi de aynı yardım planı içinde tutması genel ABD politikası haline gelmişti. Ancak ABD Yunanistan’ın durumunu Türkiye’den daha kritik

469Abidin Daver, Cumhuriyet, 23 Haziran 1947.

470 Ayın Tarihi, S.165, Ağustos 1947.

471 Clogg, A Short History of Modern Greece, s. 161-162.

472 Marshall Planı, Marshall Yardımı diye de bilinen ve dönemim ABD Dışişleri Bakanı George C.

Marshall tarafından 5 Haziran 1947 tarihinde açıklanan plandır. Batı Bloğunda yer alan Avrupa Devletlerine ekonomik yardım yaparak hem ekonomik hem de sosyo-politik anlamda güçlenmelerini sağlamak ve Sovyet etkisindeki komünist eğilimler karşısında güçlü durabilmeleri adına destek

vermektir. 1948-1951 yılları içerisinde uygulanmıştır. Bkz.

http://www.britannica.com/EBchecked/topic/366654/Marshall-Plan

473 Ayın Tarihi, S.172, Mart 1948.

142

görüyordu ve daha çok yardım alması görüşündeydi. Bunun nedenlerini 1949 Martında Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı yardım hakkında Başkan Harry Truman'ın Kongreye verdiği mesajında açıklamıştı. Truman, “Türkiye ve Yunanistan dünyanın nazik bir bölgesinde komşu bulunmalarına ve her ikisi de aynı kanuna göre Amerika'dan askeri yardım görmelerine rağmen bu memleketlerde hâkim olan durumlar arasında açık bir tezat mevcuttur. Türkiye, Yunanistan gibi fakirleşmiş bir memleket değildir. Türkiye'de, güvenliğinin maruz kaldığı tehlikenin mahiyetini değiştiren veya örten dâhili bir karışıklık yoktur”474 diyerek Yunanistan’ın daha fazla yardım almasını desteklemişti.

ABD’nin Marshall Yardımı Yunanistan için hayati neticeler ortaya çıkarmıştı.

1949 yılının Kasım ayında, ABD’nin Yunanistan’daki Askeri Danışma ve Planlama Grubu kumandanı Van Fleet ABD dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporda Yunan İç Savaşı’nın Yunan Hükümeti lehine sona erdiğini bildirmişti. Marshall Yardımı’nın Yunanistan’daki başarısı bununla da kalmamış, aynı zamanda Yunanistan’da ekonomik anlamda da bir nebze olsun gelişmeler sağlamıştı ancak Yunanistan’ın ekonomik istikrara kavuşmasına yeterli olmamıştı.475

İç Savaş meselesinin halledilmesiyle ABD Bulgaristan’dakinin aksine Sovyetlere karşı bir zafer kazanmış pozisyondaydı ve Yunanistan’da kontrolün ABD yanlısı yönetimin elinde olması Akdeniz güvenliği açısından son derece önemliydi.

ABD, Yunanistan’daki varlığını ve etkisini sürdürmeye kararlıydı. Özellikle askeri destek önemliydi ve birincil yardımcı konumunda kalınmak isteniyordu. Bu noktada ABD’ye göre görev yeniden İngiltere’ye devredilemezdi çünkü Yunanistan Batı Avrupa’dan Orta Doğu’ya uzanan savunma hattının temel taşı olarak görülüyordu ve ABD kontrolü altında kalmalıydı.476

1950 yılına gelindiğinde Yunan dış politikasının ana hedeflerinden birisi Kuzey Atlantik Paktına katılımdı ve ABD ile ilişkiler de bu çerçevede geliştirilmeye çalışılıyordu. ABD’nin de isteği Yunanistan’ın bir an önce sağlanacak şartlarla NATO’ya katılımının gerçekleşmesiydi. 1951 Martında NATO ile ilgili olarak Washington’da verdiği bir basın toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı Dean Acheson

474 Ayın Tarihi, S.184, Mart 1949.

475 Kofas, a.g.e, s. 109, 121.

476 Howard Jones, “A New Kind of War”: America’a Global Strategy and the Truman Doctrine in Greece, Oxford University Press, New York 1997, s. 232-233.

143

“Türkiye ile Yunanistan'ın Kuzey Atlantik Paktına iştirake davet edilmeleri meselesini Birleşik Amerika'nın ciddi bir şekilde tetkik etmekte olduğunu buna ek olarak komünist aleyhtarı antlaşmaya Türkiye ile Yunanistan'ın asli üye olarak kabul edilmeleri hususunda Birleşik Amerika Atlantik Paktına dâhil ortaklarını ikna etmeye çalışmaktadır”477 demişti.

Ancak bu konuda ABD’nin öncelikle İngiltere ve Fransa’nın çekingen durumlarını yenmesi ve Danimarka ile Norveç'in itirazlarını bertaraf etmesi lâzımdı.478 1 Ağustos 1950’de Yunanistan’ın Türkiye ile birlikte NATO’ya katılım başvurusu 15-18 Eylül 1950 tarihlerinde toplanan NATO Bakanlar Konseyi tarafından kabul edilmemişti.479 İngiltere, başta Yunanistan ve Türkiye’nin doğrudan NATO üyesi olması konusunda Fransa ile birlikte çekimser kalmıştı. Daha çok Akdeniz Paktı fikrini destekliyordu. Bu konuda Mayıs 1951’de İngiltere Dışişleri Bakanı Herbert Morrison, “Kuzey Atlantik Paktına dâhil memleketlerin, Türkiye ve Yunanistan’ın Akdeniz savunma plânına alınmaları hususunu incelediklerini” söyle-mişti.480

ABD ise Yunanistan’ı NATO’nun tam bir üyesi olarak görmek istiyordu ve bunun için diğer müttefikleri nezdinde zemini yoklamaktaydı. Özellikle 1950 yılı sonlarına doğru Yunanistan’ın Kore Savaşı’na katılması ve 15 Mayıs 1951’de ABD’nin Yunanistan ve Türkiye’yi NATO’ya tam üye olarak katılmalarını resmen teklif etmesi iki ülkenin NATO’ya üyelik süreçlerini hızlandırmıştı.481 1951 yazında ABD’nin çabaları başarıya ulaşmaya başlamış, Türkiye ve Yunanistan’ın katılımlarına dair hazırlıklar bitmiş ve Washington, Londra, Paris arasındaki görüşmeler bir anlaşma ile sona ermişti.482 ABD bölgedeki çıkarlarının korunması açısından çok önemli bir adım atmıştı ve NATO’ya katılım sürecinin olumlu gidişatı Yunanistan’ın da güvenlik sorunlarına rahatlatıcı bir çözüm olmuştu. 1952 yılında, ABD’nin çabalarıyla ve ABD’de yapılan uluslararası görüşmelerle, Türkiye ve

477 Ayın Tarihi, S.208, Mart 1951.

478 Ayın Tarihi, S.210, Mayıs 1951.

479 Ercan Haytoğlu, “Kore Savaşı ve Denizli Kore Şehitleri ve Gazileri”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 11, 2002, s. 85.

480 Ayın Tarihi, S.210, Mayıs 1951.

481 Haytoğlu, a.g.m, s. 99.

482 Ayın Tarihi, S.212, Temmuz 1951.

144

Yunanistan’ın Atlantik Paktı üyelikleri ve şartları masadaydı.483 İki ülkenin de üyelik çabaları başarılı olmuş, sadece şeklen bazı pürüzler ortada kalmıştı.

Yunanistan’ın NATO üyeliği süreci başarıyla tamamlandıktan sonra, 1952 yılının ortalarına gelindiğinde bir Balkan Birliği fikri ortaya çıktı. ABD, Yunanistan’ın NATO üyeliğinde olduğu gibi bu konuda da arkasındaydı ve aynı şekilde Türkiye ile işbirliği içinde olmasını destekliyordu. 1953 Martı’nda Yunanistan, Türkiye ve Yugoslavya arasındaki antlaşma imzaladığında ABD’den çok olumlu tepkiler geldi.

Burada ABD, özellikle Yunanistan’ı, Yugoslavya’nın Atlantik Paktı içinde yer alması için önemli bir aktör olarak görüyordu. ABD Yunanistan’ın Türkiye ile olan her türlü işbirliğine de son derece sıcak bakmakta ve bunu desteklemekteydi.

1954 yılında Yunanistan-ABD ilişkilerini etkileyen yeni mesele Kıbrıs’tı.

Yunanistan bu meselede ABD’nin yanında olması için çalışmalara girişmişti. Özellikle konuyu BM’ye taşımaya kararlı olduklarından, burada ABD’nin desteğine ihtiyaç duyuyordu. Yunanistan bu noktada Türkiye’nin ABD ile ilişkileri konusunda da hassasiyet göstermekteydi. Bu duruma bir örnek 18 Ocak 1954 tarihli Cumhuriyet gazetesinin haberinde verilmişti. Habere göre Yunan gazetelerinin Celal Bayar’ın ABD ziyareti ile ilgili olarak yazdıkları şöyleydi: “Türkiye Cumhurbaşkanı Amerika seyahati esnasında Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı ile ilgili faaliyete karşı gelecektir.”484 Durum göstermekteydi ki Kıbrıs sorununda Türkiye de ABD desteğini arkasına almaya çalışıyordu. ABD ise bu konuda hassas davranmaktaydı çünkü Yunanistan’ın Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istememekteydi. NATO bünyesindeki işbirliği ve ortak çalışmalardan gayet memnundu. Bu arada Yunan yetkililer yaptıkları çeşitli açıklamalarda hep ABD’nin kendilerini destekleyeceğine inandıkları şeklinde beyanatlar veriyorlardı.485

1954 sonbaharında ABD konu hakkındaki durumunu BM Gündem Komisyonu’nda çekimser kalarak gösterdi, hatta bu yüzden Türk basınında eleştiri konusu oldu. Yunanlı yetkililer ise Kıbrıs meselesinde ABD’nin desteği için çalışmaya devam ediyorlardı. Kıbrıs Baş Piskoposu Makarios son derece aktif bir politika izliyordu. Makarios, BM’de Kıbrıs müzakerelerine katılmak için New York’a gitmişti. BM Genel Kurulu’na Kıbrıs meselesi hakkında bilgi vereceğini ve

483 Ayın Tarihi, S.218, Ocak 1952.

484 Cumhuriyet, 18 Ocak 1954.

485 Ayın Tarihi, S.246, Mayıs 1954.

145

karar verilinceye kadar New York'ta kalacağını açıklamıştı. Yunan Dışişleri Bakan Vekili M. Melas da BM’deki görüşmeler için taraftar toplamak amacıyla ABD’ye ziyaretler gerçekleştirmişti. Yunan Hükümeti de bu çalışmaları destekliyor ve fiili olarak da katılıyordu. BM’de konunun gündeme alınmasıyla ilgili oylamada ABD bir kez daha çekimser kaldı.486

Bu davranış Türk basınında yine ciddi bir şekilde eleştirildi.487 Ancak bu noktada ABD’nin Yunan tezlerini savunmadığı ve daha çok İngiltere’nin yanında olduğunu gösteren durumlar da mevcuttu. Özellikle BM’de konunun geri bırakılmasında etkisi olduğu düşünülmekteydi. Yunan Hariciye Vekâleti Umumî Kâtibi Aleksandr Kiru’ya göre: “Dokuzlar anlaşması sırasında cereyan eden görüşmelerde, Birleşik Amerika, İngiltere'ye, Kıbrıs davasında Yunan tezini desteklemeyeceğine dair söz vermişti.”488

Bu açıklamanın akabinde, ABD’nin Yunanistan’a destek vermeyeceğini açık açık beyan etmesi ise Yunanistan’da bir sarsıntı yarattı. 1954 sonunda BM’den gelen haberlerde şöyle söylenmekteydi: “Sanıldığına göre Amerika, genel kurulda, Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı lehindeki herhangi bir Yunan teklifi aleyhinde oy vermeye karar vermiştir.” ABD’nin bu durumu Yunanistan’ı karamsarlığa düşürmüştü. Yunanistan içindeki görüşler, bunun diğer devletlerin fikirlerini ve reylerini de etkileyeceği şeklindeydi. Bunun yanında “Yunan siyasi çevrelerinde Kıbrıs işinin bırakılacağı ve Amerika'nın müzaheretini saklayacak yeni bir şekilde ortaya atılacağı” söylemleri yayılıyordu. 14 Aralık 1954 tarihinde BM Genel Kurul’u toplandığında ve taraflar ile ilgili devletler tezlerini savunurken, ABD bu meselenin BM’de bir kenara bırakılması yolunda fikir beyan etti.489 Sonuçta 1954 yılı sonunda Kıbrıs meselesi BM’de geri bırakıldı.

1955 yılının ortalarında Yunanistan’ın Kıbrıs meselesi ile ilgili çalışmaları kararlı bir şekilde devam ederken ABD bu konuda halen Yunanistan’ı destekler durumda değildi. Tam tersine Lefkoşa kaynaklı haberler şunu belirtmekteydi:

“Son zamanlarda Kıbrıs’taki Amerikan siyasi çevreleri, Türkiye’nin Orta Doğu’daki önemli rolünden bahsetmekte ve Kıbrıs sorunu yüzünden, Amerika’nın Orta Doğu’daki istikrarın tehlikeye düşmesine fırsat

486 Ayın Tarihi, S.247, Haziran 1954.

487 M. Nermi, “Birleşmiş Milletler ve Kıbrıs davası”, Yeni İstanbul, 15 Eylül 1954.

488 Ayın Tarihi, S.248, Temmuz 1954.

489 Ayın Tarihi, S.250, Eylül 1954.

146

vermeyeceğini belirtmektedir.”490 Özellikle NATO bünyesinde Yunanistan’ın Türkiye ile işbirliği ve iki ülkenin ortak tatbikatları ABD’yi son derece memnun etmekteydi ve ABD buna zarar verecek gelişmelerin yaşanmasını engellemek istemekteydi.

Türkiye adına olumlu gözüken bu tabloya rağmen Türk kamuoyu ABD’nin Kıbrıs meselesiyle ilgili tepkisinin daha açık olması taraftarıydı. Örnek olarak, Ahmet Şükrü Esmer, 21 Ağustos 1955 tarihli yazısında konuyu ABD’nin tavrının nasıl olması gerektiğine getirerek şunları ifade etmiştir:

“Bizce Kıbrıs meselesinin anahtarı Amerika’nın elindedir. Yeni Yunanistan’ın tarihi göstermiştir ki, bu devlet büyük devletlerden birinin yardımına güvenmeden genişleme teşebbüsüne girişemez. Yunanlılar bu defa Amerika’ya güveniyorlar. Bu macera politikasında Yunanistan’ı desteklemeyeceğini Amerika açık olarak Yunanistan’a bildirmelidir.”491

ABD olmadan Yunanistan’ın bu konuyu daha fazla uzatamayacağı Türk kamuoyuna hâkim olan bir görüştü.

İstanbul ve İzmir’de meydana gelen 6-7 Eylül olaylarından sonra ise ABD’nin endişeleri artmaya başlamıştı ve ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles:

“Türk-Yunan münasebetlerinin Kıbrıs meselesinden mütevellit olarak tehlikeli şekilde bozulmasını endişe ile takip ettim, Bu anlaşmazlığın mudil ve müteaddit sebepleri bir tarafa bırakılarak, müşterek emniyetimizin temelini teşkil eden Kuzey Atlantik camiası vahdetinin gecikmeden tekrar eski haline getirilmesi lüzumu kanısındayım” içeriğinde bir mesaj yayınlamıştı. Bunları söyledikten sonra Dulles, Türk-Yunan dostluğunun ortaya çıkan hadiselerle bozulacağına inanmadığını belirtti ve en kısa zamanda birçok alanda iş birliği yapan bu iki devletin eskisi gibi dostane ilişkilere devam edeceğine inandığını açıkladı.492

1955 yılından sonra Yunanistan için bir ABD desteği hala söz konusu değildi ve İngiltere ile ilişkiler gerginlik içerisindeydi. Bu noktada Yunanistan Kıbrıs konusundaki desteği Yugoslavya ve Arap dünyasında aramaya başlarken Sovyetlerle

490 Ayın Tarihi, S.255, Şubat 1955.

491 Ahmet Ş. Esmer, “Türk-Yunan Münasebetleri”, Ulus, 21 Ağustos 1955.

492 Ayın Tarihi, S.260, Temmuz 1955.

147

ilişkilerini de geliştirmeye başlamıştı.493 Yunanistan Batı Bloğundan uzaklaşıyor ve Kıbrıs meselesinde Batı’ya karşı desteği Sovyet Bloğunda arıyordu. Bu durum ABD açısından kabul edilemezdi ve Yunan iç politikalarına müdahaleler de gecikmedi.

Kral Paul ve ABD baskısı yeni başbakanın Karamanlis olarak belirlenmesinde ciddi rol oynadı çünkü Karamanlis Batı yanlısı ve Batı düşünce sistemini benimseyen bir devlet adamı olarak biliniyordu. Her ne kadar gelişi Kıbrıs konusunda ABD desteğini tam olarak sağlayamasa da ABD bu konunun bir şekilde haledilmesi gerekliliğini anlamış ve bu noktada baskılarına başlamıştı.

İngiltere’nin uğraşları ile geçen birkaç seneden sonra, 1958 yılında durum tabiatıyla Türk-İngiliz münasebetleri üzerine de tesir etmişti. Mesele NATO'nun Doğu Akdeniz'deki sağ kanadını etkilemeye başlamıştı ve ABD buna izin vermemek niyetindeydi. Bundan dolayı, bir yandan ABD’nin, bir yandan da NATO'nun aracılık ve baskıları ile Türkiye ve Yunanistan ikili müzakerelere giriştiler. İki devletin başbakanları arasında 5-11 Şubat 1959 tarihinde Zürih’te yapılan görüşmelerde bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasına karar verilerek, bu bağımsız devlet içinde Kıbrıs Türk Toplumu'nun hürriyet ve yaşama haklarını garanti altına alan anayasa esasları ile diğer ilgili anlaşmalar tespit edildi. Bu anlaşmalar, 19 Şubat 1959’da Londra'da, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının temsilcileri tarafından imza edildi. Bu çözüm her ne kadar İngiltere’nin çalışmalarıyla ortaya çıkmış gibi gözükse de ABD’nin desteği ve Yunanistan üzerindeki baskıları da yadsınamazdı. Kıbrıs sorununun çözümüyle birlikte Yunanistan-ABD ilişkileri de Soğuk Savaş’ın karakterine uygun bir şekilde düzene girdi ve Karamanlis’in 1963’te başbakanlığı bırakmasına kadar yakın olarak devam etti. Yunan-İngiliz ilişkileri ise Kıbrıs konusu 1959 yılında bir çözüme bağlanana kadar son derece gerginleşti ve tarihi dost İngiltere, Yunanlıların senelerce ağır eleştirilerinin hedefinde kaldı. Kıbrıs sorununun 1959 antlaşmalarıyla geçici olarak çözüme kavuşmasıyla Yunan-İngiliz ilişkileri de tekrar eski haline dönmeye başlamıştı.494

493 John O. Iatrides, “Greece in the Cold War and Beyond”, Journal of the Hellenic Diaspora, C: 19.2, 1993, s. 13.

494 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-111.