• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM V: SOĞUK SAVAŞ YANSIMALARIYLA YUNANİSTAN’IN

5.1 Yunan – Sovyet İlişkileri

II. Dünya Savaşı sonrası Yunanistan da Türkiye gibi bir Sovyet tehdidi ile karşı karşıyaydı ve bu durum Yunanistan’ı Batılı devletlere yaklaştırırken Sovyetler ile de ilişkileri iyi, en azından normal tutmaya çalışmasını gerektiriyordu.413 San Francisco Konferansı’nda Sovyetler ile de görüşmeler yapıldı ve özelikle Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov’a Yunan dış politikası izah edilmeye çalışıldı ve Yunan-Sovyet ilişkilerinin dostça ve ahenk içinde olması gerekliliği vurgulandı.414 Yunanistan Sovyetlerle ilişkilerini ılımlı tutmaya çalışarak Sovyetler için doğrudan bir hedef teşkil etmeme gayretindeydi.

1945 yılı yazında iki ülke arasındaki gerginlikler ve Yunanistan’daki iç çatışmalarla ilgili olarak Yunan Hükümeti, Yunan Komünist Partisi’nin Yunanistan ve Sovyetler arasında düşmanlık yaratmaya çalışmakta olduğunu açıkladı. Haziran sonunda Atina kaynaklı bir haberde Balkanlar’daki çalkantıların tehlikeli boyutlara vardığı belirtildi ve “bu durum umarız Rusya’dan kaynaklanmıyordur, çünkü Rus dostluğuna hürmet siyasetimizin ana temellerinden biridir”415 şeklinde başka bir açıklama yapıldı. Rusya’ya karşı dengeli ve temkinli bir politika izlenmekteydi çünkü Yunanistan’ın Balkan komşuları ile ilişkileri çok kritik durumdaydı. Moskova Radyosu da Yunanistan kamuoyunun Rusya, Arnavutluk, Bulgaristan ve Yugoslavya’ya karşı “kin içinde olmasından” rahatsızlıklarını dile getiren açıklamalar yapmıştı.416 Rusya Yunanistan’ın diğer Balkan ülkeleriyle olan ilişkilerine doğrudan müdahil bir pozisyondaydı.

1945 sonbaharında Yunanistan dış politika atılımları yapmaya çalışıyordu.

Yunan naibi Damaskinos, özellikle İngiltere olmak üzere Fransa ve ABD yetkilileri ile sürekli temaslar içinde oldu ve gereken yardım için çalışmalar yaptı. Ancak aynı zamanda Sovyet Rusya ilişkileri ile de ilgili temkinli konuşmaktaydı ve “Rusya’ya karşı herhangi bir düşmanlık içinde olmadıklarını” belirtmekteydi.417

1945 yılının sonunda, Yunanistan’da seçimlere gidiliyordu ve Sovyetler tavrını belli eder biçimde diğer büyük devletlerden farklı olarak seçim sürecine bir

413 Ayın Tarihi, S.134, Ocak 1945.

414 Ayın Tarihi, S.138, Mayıs 1945.

415 Ayın Tarihi, S.139, Haziran 1945.

416 Ayın Tarihi, S.140, Temmuz 1945.

417 Ayın Tarihi, S.142, Eylül 1945.

128

temsilci göndermedi.418 Bununla birlikte 1946 yılı başında Atina kaynaklı bir haber şunu iletiyordu: “Rusya’nın Yunanistan’ın iç işlerine karışmayacağına dair Sovyet büyükelçi Radiovun’un Başbakan Sofulis’e teminat verdiği bildirilmektedir.”419 Ancak Şubat ayında bunu tekzip eder şekilde Moskova radyosu, Yunanistan’daki

‘iktisadi vahameti, faşistlere, kralcılara ve Yunanistan’da bulunan yabancı kıtalara’

bağlayan bir yayın yaptı.420 Bununla birlikte 31 Mart’ta yapılacak seçimlerle ilgili olarak Moskova basınında seçimlerin ertelenmesini destekleyen yayınlar yapılmaktaydı.421 31 Mart’ta yapılan ve olaysız geçen seçimler Sovyetlerin Yunanistan içerisindeki etkisi ile ilgili bir fikir vermekteydi. Bu konuda Türk basınında da haberler yapıldı. Genel görüş sol ve komünist görüşün güç kazanamamasından ve Sovyet etkisinin Yunanistan’da hiç görülmemesinden duyulan memnuniyetti.422

Ağustos 1946’da, Paris Barış Konferansında, Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Slav devletleri tarafından itham edildi ve ağır suçlamalarla karşılaştı. Bu durum Türk basınında şöyle yorumlandı: “Tabi ki bu mücadele Moskova’dan idare edilmektedir. Amaç Yunanistan’da rejimi yıkarak solcu bir hükümeti iktidara getirmek ve diğer Balkan ülkeleri gibi Yunanistan’ı da Rusya’nın peykleri arasına sokmaktır.”423 Sovyetler hem Yunan İç Savaşında peyk devletleri kışkırtarak Yunanistan içerisindeki çetelere yardımcı olmakla suçlanıyor hem de Yunanistan’ı Balkanlarda zor durumda bırakmaya çalışmakla eleştiriliyordu.

1946 sonbaharında, Yunanistan’da Kral veya Cumhuriyet seçimi için bir plebisit yapıldı. Kral’dan yana çıkan sonuçlar Sovyetler açısından olumsuzdu. Yine Türk basını konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçınmadı. Türk basınına göre bu Cumhuriyet mi, Krallık mı sorusundan daha çok komünizm mi, değil mi oylaması idi ve bu bakımdan sonuçlar Türkiye için memnuniyet verici oldu. Çünkü böylece Yunanistan bir ‘Rus oyuncağı’ olmaktan kurtulmuştu. Ruslar ise bu durum hakkında

418 Ayın Tarihi, S.145, Aralık 1945.

419 Ayın Tarihi, S.146, Ocak 1946.

420 Ayın Tarihi, S.147, Şubat 1946.

421 Ayın Tarihi, S.148, Mart 1946.

422 Ayın Tarihi, S.149, Nisan 1946.

423A.Ş. Esmer, “Baskı Altında Yunanistan”, Ulus, Ankara, 29 Ağustos 1946.

129

hem İngiltere’yi hem de Türkiye’yi suçlayan yayınlar ve beyanlarda bulunmuşlardı.424

1947 yılı başında General Zervas çete hareketlerini ve iç çatışmaları bastırmak adına Asayiş Bakanlığına getirildi. Bu durum yine Sovyetler açısından önemli gözüküyordu çünkü yine Türk basınına göre Zervas tam bir Komünist düşmanıydı. Türk basınında durum şu sözlerle karşılanıyordu: “Bu konunun Türkiye için önemi, Yunanistan içinde savaşın ve komünist hareketlerin bitmesi adına atılan sert adımdır. Yunanistan’daki komünist hareketlerin son bulması ve Sovyet etkisinin tamamen yok olması Türkiye’yi de rahatlatacaktır.”425

1947 Martı’nda ABD’nin Yunanistan’a ve Türkiye’ye yapacağı yardımlar konuşulurken Sovyet Rusya bu yardımların BM elinden yapılmasını veto etti ancak ABD bu yardımları kendi eliyle yapmaya karar verdi çünkü ABD Türkiye ile Yunanistan'ın Yakın Doğu’da ve Balkanlar’da Bolşevik - Slav selini durduracak bir set olarak görüyordu.426

Yardım konusunun ortaya çıkması Sovyet politikalarında sert ve saldırgan bir tutumun doğmasına neden olmuştu. 1947 yılının Nisan ayında Tasvir Gazetesinin haberine göre Rusya Atina’ya bir protesto notası göndererek, Sovyetlere karşı düşmanlık güden yanlış basın haberlerinin mesuliyetini Yunan Hükümeti’ne yüklemişti. Londra’daki Sovyet monitörü tarafından dinlenen Moskova Radyosu yayınında, notanın Sovyet elçisi Konstantin Rodyonof tarafından 1 Nisan 1947’de Yunanistan dışişlerine gönderildiği bildirildi.427

1947 yılı yazında, Sovyet basını hem Yunanistan’ı hem de Türkiye’yi suçlayan haberler yapmaya devam etti. Atina ajansının haberine göre “Yunan Başbakan Maximos, Batı Trakya'da komünist çetelerle savaşmak üzere Yunanistan'a Türkiye'den askeri yardım temin etmek maksadıyla Yunanistan ile Türkiye arasında mevcut olmayan müzakerelere dair Sovyet Tass Ajansının Atina'daki muhabiri tarafından verilen bütün haberleri ‘hayali ve baştan sonuna kadar hiç bir aslı esası olmayan’ şeklinde yalanladı.” Yunan İç Savaşı ve Sovyet baskısı Yunanistan’ı ABD’ye daha fazla yaklaştırıyordu.428 Zaten 1950’li yıllarda sıkı bir

424 Ayın Tarihi, S.154, Eylül 1946.

425 Ayın Tarihi, S.159, Şubat 1947.

426 Ayın Tarihi, S.160, Mart 1947.

427 “Rusya Yunanistan’a Bir Nota Verdi” Tasvir, 6 Nisan 1947.

428 Ayın Tarihi, S.165, Ağustos 1947.

130

Amerikan ve Yunan-Türk dostluğu ve işbirliği adına çalışmalar yapılıyordu ve bunun başlıca nedeni Sovyet tehdidine karşı olan işbirliği gerekliliği ve Sovyet saldırganlığını bu şekilde bertaraf etme amacı olarak açıklanıyordu. Yunanistan’ın Türkiye ile birlikte Atlantik paktına girme çabaları ve üyeliğe kabulü de bunun en somut göstergesiydi.

1953 senesinde ortaya bir Balkan İttifakı çıktığında ve bu ittifak önemli olarak Türkiye ve Yunanistan dışında Yugoslavya’yı da içine aldığından ittifaka karşı Sovyet manevraları boy göstermişti. Sovyet Rusya Balkanlarda bir barış politikası içine girmiş ve bu yolda adımlar atmaya başlamıştı. Sovyetler Türkiye'ye bir nota vererek Türkiye’nin doğu illeri üzerinde hak iddia etmekten ve Boğazlarda üs istemekten vazgeçtiğini bildirdi. Yugoslavya ile normal dostluk münasebetleri kurmak için teşebbüse girişti. Hatta Yunanistan'la bir dostluk paktı imzalamak arzusunda olduğuna dair açıklamalarda bulundu.429 Her ülke için bu “barış taarruzu” hem zamanlamasıyla hem de yönlendiği devletler açısından şüpheyle karşılandı.

Atina’da bu barış taarruzu şöyle yorumlandı: “Sovyet hareketi Yunan siyasi çevrelerinde yeni tahminlere yol açmıştır. Buna göre, Rusya yakında Yunanistan’la normal münasebetler kurulması hususundaki arzunu bildirecektir.”

Bununla beraber Yunan siyasi çevreleri şunu önemle vurgulamaktaydı: “Rus siyaseti, yeni üçlü Türk–Yunan-Yugoslav paktı çevresinde müşterek savunma projesini önlemeye çalışacaksa muvaffakıyetsizliğe uğramaya mahkûmdur.” Bu noktada Yunan kamuoyu, Yunan Başbakanı Papagos’un Türkiye ziyaretinin tam zamanında olduğunu ve bunun Sovyet Rusya’ya ve birçoklarının savunduğu gibi ise eğer, onun oyunlarına iyi bir cevap olacağını belirtmişlerdi.430

8 Temmuz 1953’de Balkan ittifakı neticesinde toplanacak üç ülkenin dışişleri bakanları da yaptıkları toplantıda, Sovyet politikalarını ve alınacak tedbirleri konuşacaklarını açıkladı.431 Yunanistan açısından bakıldığında, Bulgaristan bir anda kendisine başvurup yıllarca süren sınır anlaşmazlıklarının hallini istiyordu. Durum Yunan basınında şöyle izah ediliyordu: “Bulgaristan uzlaşmak hususunda Kremlin'den kesin talimat almış olacaklar ki, Bulgaristan'ın

429 M. Faik Fenik, “Dost Yunan Ricali Ankara’da”, Zafer, 17 Haziran 1953.

430 Ayın Tarihi, S.233, Haziran 1953.

431 Ayın Tarihi, S.234, Temmuz 1953.

131

Yunanistan ile hudut anlaşması Temmuz ayı içinde imza edildi.”432 Görünen oydu ki Sovyetler bu tip bir ittifakın Balkanlar’da kendi etkisini azaltmasına mani olmaya çalışıyor ve peyklerini de bu yönde politikalar izlemeleri için yönlendiriyordu.

Konuyla ilgili gelişmeler Türk basınına da yansıyordu. 23 Temmuz 1953 tarihinde Dünya Gazetesinde çıkan haberde Yunan Dışişleri Bakanı Stefanopulos’un bildirdiğine göre, Sovyet Hükümeti Yunan Hükümetine müracaatla, 1948 senesinden beri ilk defa olmak üzere Yunanistan’a büyükelçi tayin etmek arzusunda olduğunu bildirmişti. Bu istek Yunanistan tarafından tasvip edildi. Buna karşılık Yunan hükümetinin de hemen ardından Rusya’ya büyükelçi tayin edeceği açıklandı.433

1953 yılının Ağustos ayında, Dünya Gazetesinde çıkan başka bir haber Sovyet politikalarının Yunanistan üzerinde yoğunlaştığını gösteriyordu. Habere göre Yunanistan’la Doğu Bloğu ülkeleri arasında, ticaret anlaşmaları imzalanacaktı.

Bulgaristan da Yunanistan’la bir ticaret anlaşması yapmak istediğini bildirmişti.

Diğer taraftan Yunan ticaret bakanlığı kararı ile Sovyet Rusya’dan yapılan ithalat üzerinden, lüks maddeler haricinde, kontenjan tahdidi kaldırılmıştı. Yunanistan’dan gelen haberlerde bu münasebetle 28 Temmuz’da Atina’da Sovyet Rusya ile bir ticaret anlaşması imzalandığı hatırlatılmaktaydı.434 Hem siyasi hem de ekonomik olarak Sovyet-Yunan ilişkilerinde bazı gelişmeler söz konusuydu ve bunun nedeni Türk-Yunan-Yugoslav Balkan ittifakının Sovyetler üzerinde yarattığı etki olarak görülüyordu.

Sovyetler için başka bir fırsatta 1953-1954 yıllarında ortaya çıkan Kıbrıs meselesiydi. Sovyetler bu meseleyi kullanarak Türk-Yunan ilişkilerinde ve Yunanistan’ın Batı ile olan ilişkilerinde bazı ayrılmalar olabileceğini düşünerek Yunanistan üzerinde bir komünist etkinin hesaplarını yapmaktaydı. Bu vesile ile 1954 Eylülünde, Yunanistan Kıbrıs meselesini BM’ye götürdüğünde, Sovyetler, konunun gündeme alınması konusunda Yunanistan’ın yanında yer aldı ve olumlu oy kullandı.435 Zaten o dönemde Türk kamuoyunda Kıbrıs meselesinin bir Sovyet ve Komünist oyunu, kışkırtması olduğunu düşünen hatırı sayılır bir kitle vardı. Ancak bunun yanında bu fikre katılmayan yazılar da Türk basınında çıkmış, Sovyetlerin

432 Ömer s. Coşar, “Toplantılar sonucu ile ilgili olarak”, Cumhuriyet, 12 Temmuz 1953.

433 Dünya, 23 Temmuz 1953.

434 “Yunanistan’ın Sovyet Bloku İle Ticaret Anlaşması” Dünya, 7 Ağustos 1953.

435 Ayın Tarihi, S.247, Eylül 1954.

132

sadece durumdan faydalanmak için meselenin içinde olduğunu ve tüm suçu onlara atmanın yersiz olduğunu belirtmişlerdi.436 1955 yılı ortalarında Sovyet-Yunan münasebetleri ve Yunanistan’ın Sovyetler ile iyi ilişkiler kurma yönünde attığı hızlı adımlar Türkiye için rahatsız edici oldu. Bunun başlıca nedenlerinden biri tabi ki Yunanistan’ın da Kıbrıs konusunda Sovyetleri yanında tutma çabalarıydı. Kıbrıs konusunda Yunanistan da Sovyetler ile ilişkileri kullanmaya çalışıyordu.

Sovyetler sadece Yunanistan’la değil Yugoslavya ile de ilişkilerini geliştirme yönünde bir politika izlemeye başlamıştı. Sovyetler 1955 yılı ortalarında Yugoslavya ile görüşmeler yapıp ilişkilerini geliştirmeye başlayınca hem Türkiye hem de Yunanistan açısından Balkan İttifakı konusunda zorluklar ortaya çıktı. Ancak Sovyetler, Yunanistan ile ilişkileri sekteye uğratmamak niyetinde çalışmalarına devam ediyordu. 1956 yılı ortalarında Sovyetler Birliğinin Atina Büyükelçisi M.

Mihail Sergii, Sovyet Yüksek Şurasının bir mektubunu Yunan Meclis Başkanı M.

Rodopulos'a gönderdi. Bu mektupta Yunan parlâmentosu azasından 15 kişilik bir heyet Moskova’yı ziyarete davet edilmekteydi. M. Rodopulos bu daveti kabul etti ve ziyaret Ağustos ayı içerisinde gerçekleşti.437

Bu sırada Kıbrıs meselesi de hararetli bir şekilde gündemdeydi ve Sovyetler bu meseleyi kullanarak Yunanistan’a yaklaşma çabalarına devam ediyordu. Durum Türk basınında ciddi eleştirileriyle neden olmaktaydı. Olayların bir Sovyet kışkırtmasından ibaret olduğuna varan ithamlar sıkça ortaya atıldı.

1956 yazında Sovyetlerin Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a yaklaşma çabaları devam etmekteydi. Atina’dan gelen haberlerde, Hükümet resmi sözcüsünün açıklamalarına göre, Yunan Başbakan Konstantin Karamanlis, Sovyet Dışişleri Vekili Sepilof’un Atina’ya uğradığı sırada, Yunan hükümeti ile gayrı resmi görüşmelerde bulunması hususundaki Rus teklifini kabul etti. Bununla birlikte Sovyet Dışişleri Bakanı Sepilof'un Atina’ya yapacağı ziyaretin önemi Atina gazeteleri tarafından belirtilmişti. Hükümet organı Katimerini bu konuda, Yunanistan’ın, Rusya ile kötü ilişkilerin devamını arzu etmedişini ve Çarlık ya da komünist rejimin geçmişteki politikalarına rağmen Sovyetler aleyhinde bir kanaatin mevcut olmadığını belirtiyordu ve devamında: “Rusya’nın zihniyet değiştirmiş olması, Yunanistan, barış ve Balkanların refahı için hayırlı olacaktır” şeklinde bir

436 Ayın Tarihi, S.251, Ocak 1955.

437 Ayın Tarihi, S.268, Mayıs 1956.

133

temennide bulunuyordu. Yunan kamuoyu Sovyetler ile olan yakınlaşmasında ve Kıbrıs konusunda ayrıca ABD ve İngiltere’yi de suçlayan açıklamalar getiriyordu.

Yunan Hükümetini destekleyen ‘Thnos’ gazetesinin kanaatince “Sepilof’un Atina’yı ziyareti, Yunanistan’ı NATO'dan uzaklaştırmak için müştereken gayret sarf eden İngiltere ile Amerika’nın hareket tarzının doğurduğu tabii bir neticeydi.” Kıbrıs konusunda Amerika ve İngiltere’nin tutumu eleştiriliyordu. Yine hükümet taraftarı gazetelerden Vradini’ye göre, Sepilof ile yapılacak görüşmeler arasında Kıbrıs meselesi de bulunacaktı. Bundan başka birçok önemli meselenin de halledilmesi mümkündü. Yunanistan’ın solcu gazeteleri ise duruma olumlu bakıyorlardı. Solcu Ora gazetesi, “Sovyet Dışişleri Bakanı’nın Atina’yı ziyaretinin Yunanistan’ın barış politikasının ilk müspet tezahüratı mahiyetinde olduğunu belirtmekte ve iktisadi sa-hada olduğu kadar siyasi sasa-hada da mühim neticelere elde edilmesi gerektiğini” ileri sürmekteydi.438

Hükümet taraftarı Katimerini gazetesi Sovyet Dışişleri Bakanı’nın söylemiş olduğu “güzel lafları” bilhassa iktisadi sahada müspet tekliflerin temennisi olarak ele almaktaydı. Gazete şunları ilâve etmişti: “Yunan milleti Rusya ile mümkün olan her sahada normal bir işbirliğinde bulunmayı reddetmemektedir. Gayet zeki olduğu herkesçe kabul edilen Sepilof’un, Yunan-Sovyet münasebetlerinin hakikaten iyileşmesini temin edebilecek şeylerin ne olduğunu anlayacağı ümit edilir.” Gazete bu son cümlesiyle Arnavutluk ve Bulgaristan ile Yunanistan arasında halli gereken meselelere atıfta bulunmaktaydı ve söylendiğine göre Sepilof, Yunan Dışişleri Vekiliyle görüşmesi sırasında, toprak bütünlüğüne hürmet ve diğer memleketlerin içişlerine karışmamak hususunda Sovyet görüşlerini ileri sürerek bu meseleye te-mastan kaçınmıştı.439

Her ne kadar Yunanistan Sovyetlerden beklediği atılımı göremese de 1956-57 yıllarında Sovyetlere yakın durma politikasını sürdürerek hem BM’de hem de genel olarak Kıbrıs meselesinde bir Sovyet kartı kullanma yoluna gitti. 1957 yılının

438 Ayın Tarihi, S.269, Haziran 1956. Ancak ziyaretlerden sonra Yunan basınındaki genel görüş üzerinde değişiklikler oldu. Yunan basını, Sovyet-Yunan görüşmelerinin ilk safhası hakkındaki yo-rumlarında hemen hemen ortak bir görüşle, Atina siyasi çevrelerinde doğmuş olan hayal kırıklığını belirttiler. Gerek hükümet taraftarı gazeteler ve gerekse muhalefet gazeteleri, farklı sebeplerden olmakla beraber, “Sepilof’un Batılı devletler arasındaki münasebetlerin tabii ve normal esasını teşkil eden, gayet umum mahiyetteki sözlerden başka bir şey sarf etmeyişine hayret etmişlerdi.”

439 Ayın Tarihi, S.269, Haziran 1956. Sepilof ise verdiği beyanatlarda gerçekten hiçbir konuya çok net ve detaylı değinmezken, Yunanistan’ın Kıbrıs meselesi konusunda BM’de Sovyetlerden hep müspet oy aldığına vurgu yapmaktan geri kalmamıştı.

134

başında, Yunanistan yetkilileri Sovyetlere ziyaretlerde bulundular. Ancak bu çabalar beklenen sonuçları vermekten uzaktı. Bu durumla ilgili olarak, 25 Ocak 1957’de Sovyetler Birliği Komünist Partisinin organı olan İzvestia gazetesi Sovyet -Yunan dostluğu hakkında ilginç bir makale yayımladı. Sovyet gazetesi bu makalesinde, iki ülke arasında gelişmesi gereken dostluk ilişkilerinin Soğuk Savaş dolayısıyla beklenen sonucu vermediğini, her iki ülkenin farklı rejimlerine ve bazı meselelerde aynı görüşe sahip olmamalarına rağmen, Yunanistan ve Sovyetler Birliğinin dünyada barışın ve işbirliğinin tesisinde ortak çabaları olduğunu belirtmekteydi. Ayrıca makalede, iktisadi konularda da karşılıklı toprak bütünlüğü ve hükümranlık haklarına saygı gösterme, birbirinin iç işlerine müdahale etmemek ve eşitlik prensiplerine saygı duyulacağına dikkat çekilmekteydi.440 Bu noktada Sovyetlerin durumdan faydalanma çabaları ve Yunanistan’ı yanına çekme çalışmaları olumsuzluklara rağmen devam etmekteydi. İlişkilerin beklenen düzeyde gelişmemesi de Batılın devletlerin müdahalelerine bağlanmıştı.

Ancak Sovyetler, Yunanistan’la iyi ilişkiler geliştirme politikasının yanında tehditlerinden de geri kalmamıştı. 1957 baharında Moskova radyosu Yunanistan'da kurulacak Amerikan atom üslerinin, bu memleketi Sovyet misilleme hareketi tehlikesine maruz bırakacağını ihtar etmişti.441 Bu durum Sovyetlerin Yunanistan ile ilişkilerinde çok da umutlu olmadığını gösterirken Yunanistan’ın da ABD’den vazgeçemediği fikrini ortaya koymaktaydı.

Zaten 1957 yılında Yunan-Sovyet ilişkilerinde problemler baş göstermeye başlamıştı. 17 Eylül 1957’de Romanya Başbakanı’nın, Balkan hükümetlerine gönderdiği mesajlarla, 1957 yılı sonlanmadan bir Balkan konferansı toplanmasını teklif etmesine cevaben Yunan Başvekili, Yunanistan'ın böyle bir konferansa iştirak edemeyeceğini bildirdi. Bunun, Başvekile göre başlıca iki sebebi vardı:

1- Kendi iradeleri ile veya yabancı müdahalelerin aletleri olarak bazı Balkan devletlerinin Yunanistan'a karşı düşmanca hareket etmeleri ve Yunan ülkesi üzerinde hak iddia etmeleri.

440 Ayın Tarihi, S.276, Ocak 1957. Dahası gazete, Sovyetler Birliği ile Yunanistan arasında doğrudan doğruya hiç bir ihtilâf konusu bulunmadığını kaydetmekte ve “Muslihane işbirliği kurmak için imkânlar mevcut olduğunu” söyleyerek yazıya son vermekteydi.

441 Ayın Tarihi, S.279, Nisan 1957.

135

2- Komşu memleketlerin Yunan sınırlarına yakın yerlerinin, gizlice Yunan topraklarına girip Yunan bağımsızlığını yıkmak isteyenlere hala bir sığınak teşkil etmesi. 442

Burada Yunanistan yabancı müdahale olarak Sovyetleri kastetmekteydi ve görülen oydu ki Yunanistan Sovyetlere tam olarak güvenemiyordu. 1958 yazında Romanya'da oturan birtakım yabancılara zorla Rumen tabiiyeti verilmek istenmesi, bunu kabul etmek istemeyenlerin ise kısa zamanda memleketi terke davet olunmaları Yunan Hükümetinin protestolarına sebep oldu.443 Balkanlardaki bu gerilim Sovyet-Yunan ilişkilerine de yansımaktaydı.

Bu olayları takiben 1958’de, Sovyetlerin Akdeniz’e inme girişimleri ve özellikle Arnavutluğun Valona bölgesine sekiz denizaltısını konuşlandırarak Yunanistan’a açık bir tehdit oluşturması ilişkileri ve Yunanistan’ı bir güvenlik krizi içine sokmuştu. Bu durum 1961’de denizaltıların bölgeden çekilmesi ile son bulmuştu.

Yine 1958 yılında, ilişkiler her ne kadar istenen yönde gitmese de bazı ekonomik işbirliği çalışmaları yapılmaktaydı. Temmuz ayında Yunanistan ve Sovyet Rusya, Atina’da bir ticaret antlaşması imzaladılar. 1958-1960 yılları müddetince yürürlükte kalması kararlaştırılmış olan bu anlaşma, 62.500,000 dolar tutarında ticari malın karşılıklı olarak alış verişini içermekteydi. Bu antlaşmaya göre, Yunanistan, Sovyet Rusya’ya bilhassa tütün, narenciye, zeytinyağı, hayvan derisi ve alüminyum ihraç edecek, buna karşılık Sovyetler Birliği’nden, makine petrol, kâğıt hamuru, kömür ve kimyevi maddeler ithal edecekti.444 Her ne kadar bu örnekte görüldüğü üzere ekonomik ilişkiler olumlu yönde devam etse de siyasi açıdan iki ülke arasında beklenen, daha doğrusu umulan adımlar atılamamış ve Soğuk Savaş’ın iki ayrı kutbunda yer alan bu iki ülkenin vazgeçemediği unsurlar –Yunanistan için ABD ve Sovyetler için diğer Balkan ülkelerinin çıkarları— çıkarlarının örtüştüğü durumlara rağmen ilişkilerin gelişmesini engellemişti.

442 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-114.

443 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-114.

444 Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Arşivi, 3/10-4 6286-55.

136