• Sonuç bulunamadı

1.2. YOLSUZLUK TÜRLERİ VE ÇEVRE KOŞULLARI

1.2.2. Yolsuzluğun Çevre Koşulları

Yolsuzluk kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için, yolsuzluğun çevre koşullarının bilinmesinde yarar vardır. Yolsuzluk düzeyinin belirleyicisi olan üç çevre koşulu vardır. Bunlar; ülke ekonomilerindeki eksik rekabet, ekonomik faaliyetlerin gizliliği ve denetim eksikliği ile asimetrik bilgi sorunudur. Aşağıda bu çevre koşulları açıklanmaktadır.

1.2.2.1. Eksik Rekabet

Tekel, tekelci rekabet ve oligopol piyasalarından oluşan eksik rekabet piyasaları, firmalara ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatını belirleyebilme gücü vermektedir. Yolsuzluk olayının oluşumunda ise tekelci güç durumundaki kamu en önemli aktör olmaktadır. Çünkü kamusal mal ve hizmet üreten devlete ait bürolar aynı zamanda, tıpkı eksik rekabet piyasasında faaliyet gösteren bir firma gibi, kamusal çıktıların fiyatını belirleme yetkisi vardır. Bu nedenle, kamu büroları da tekel firmaları gibi rant yaratma kabiliyetine sahiptir. İster kamuda ister özel sektörde olsun yaratılan bu rant, toplumun refahını azaltmaktadır. Bu refah maliyeti, bürokrasi ve kamusal hiyerarşik yapı eliyle ortaya çıkarılan yolsuzluk düzeyidir.

Tekelin neden olduğu refah maliyetini Cullins ve Jones (1992) Şekil 1.2 yardımıyla açıklamaktadır. Cullins ve Jones (1992)’a göre D, X malının talep eğrisini ifade etmektedir. Rekabetçi bir piyasada malın denge fiyatı Pc ve çıktı denge miktarı qc’dir. Eksik rekabet piyasasında ise denge fiyatı ve miktarı farklıdır. Eksik rekabet piyasasında tekel firması üretim mikatırının dengesini marjinal gelir ile marjinal

maliyetin kesiştiği noktada belirler. Denge fiyatı ise Pm ve qm kesişiminde yani denge üretim miktarının talep eğrisini kestiği noktadadır.

Şekil 1.2: Tekelin Sosyal Maliyeti

P

Pm 1

Pc 3 2 MM D

MR 0 qm qc Q

Kaynak: Cullins ve Jones, 1992:137

Şekil 1.2’den de açıkça görüleceği gibi, fiyatın rekabetçi bir piyasaya göre daha yüksek tespit edilmesi nedeniyle, tüketici qc-qm kadar maldan mahrum kalacaktır.

Tekelin bu davranışı kendisine Pm13Pc alanı kadar bir rant sağlayacaktır. 123 üçgeni Neo-Klasik iktisatçılara göre toplumun refah kaybına eşittir. Neo-Klasik iktisatçılara göre tekelin topluma maliyeti göreceli olarak düşük düzeydedir. Diğer yandan, Kamu Tercihi Okulu’na mensup iktisatçılara göre tekelin refah maliyeti, Neo-Klasik iktisatçılara göre daha fazladır. Kamu Tercihi Okulu’na göre, tekel firması Pm13Pc kadar rant elde etmek için, Pm13Pc kadar harcama yapmaları yeterli olacaktır. Bu durumda Neo-Klasik’lerin refaf maliyetinin üstüne bir maliyet daha eklenmiş olacaktır. Bu ilave maliyet eklendiğinde toplumun refah kaybı Pm12Pc alanına eşit olacaktır.

Kamu Tercihi Okulu’na göre, firmaların tekel gücünü elde etmeleri siyasal karar alma sürecine dahil olmalarına bağlıdır. Çünkü hangi firmaların tekel gücüne sahip olacağı, siyasal karar alma sürecine dahil olarak kendi çıkarlarını kollayan firmaların kamu bürokrasisini etkilemesine dayalıdır. Firmaların desteklediği siyasal çıkar grupları, gelecekteki gelirlerini arttıracak yasal düzenlemelerin yapılması için lobi

faaliyetleri yürütebilmektedir. Ancak lobi faaliyetleri için parasal kaynak gerekli olduğu için, yapılacak bu harcamanın gelecekte elde edilen gelirden daima daha az olması gerekmektedir. Lobi sonucu gerekli düzenlemelerin yapılması tekele yapılan gelir transferidir. Diğer yandan bu gelir transferinin başarılı olabilmesi için başka harcamalar yapmak da gereklidir. Üretim yatırımı, reklam maliyeti ve kamu görevlilerine verilecek rüşvet miktarı bu harcamalar arasındadır. Bu nedenle, Pm13Pc alanı tekele yapılan gelir transferinin yanı sıra, üreticilerin bu gelir transferini elde etmek için en çok ne kadar harcama yapabileceklerini de göstermektedir.

1.2.2.2. Gizlilik ve Denetim Yetersizliği

Toplumların büyük bölümü, kamu gücünün özel çıkarlar için kötüye kullanılmasını kınamakta ve ayıplamaktadır. Örneğin John Noonan, rüşvet için şunları ifade etmektedir:

Rüşvet uluslararası bir utançtır…. Hiçbir ülkede rüşvet verenler kalabalık bir ortamda verdiği rüşvetten konuşmaz veya rüşvet alanların hiçbirisi rüşvet aldıklarını açıklamaz. Hiç kimse bir rüşvet olayına katıldığını duyurmaz.... bu korkunun temelinde rüşvetçilerden ve yapılan değiş-tokuştan nefret edilmesi yatmaktadır (Noonan, 1984: 702-03’ten aktaran Xin ve Rudel, 2004).

Kamu malının özel çıkarlar için kötüye kullanılması diye tanımlanan yolsuzluk temel olarak iki taraf arasındaki değiş tokuşu ifade eder. Bu değiş tokuşa konu olan şey kamusal mal iken, taraflardan birinin ise kamu çalışanı olma zorunluluğu vardır. Kamu çalışanından diğer tarafa kamusal malın aktarılması, yani değiş tokuşun gerçekleşmesi, en az kamu malının değerine eşit bir varlığın kamu çalışanına verilmesi ile mümkündür ve gizli olarak yapılmalıdır. Çünkü yolsuzluk özü itibariyle genellikle yasadışı bir faaliyet olarak kabul edilmektedir.

Çoğu zaman gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin gizli tutulması, bu faaliyetlerin yasadışı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilir. Bu bakış açısına göre, ekonomik kaynakların, verimliliğin kolayca ölçülebildiği eğitim ve sağlık gibi alanlardan, savunma gibi potansiyel olarak fayda ölçülebilirliğinin sorun olduğu alanlara kaydırılması, faaliyetlerin gizliliğini kolaylaştıracaktır (Shleifer ve Vishny,

1993). Gizlilik içerisinde gerçekleştirilen iktisadi faaliyetlerde, harcamaya ilişkin faaliyeti kaç kişinin bildiği de önemlidir. Çünkü bu gizi bilen kişilerin sayısının artması, yolsuzluk düzeyinin artmasına neden olabilecektir (Lui, 1996:27).

Gizlilik ile denetim yetersizliği birbirleri ile bağlantılı kavramlardır. Çünkü gizlilik daha çok yozlaşmış kamu kurumlarının birbirlerini kollamak için kullandığı bir araçtır ve yolsuzluktan elde edilen fayda düzeyiyle ilişkili bir yapıdır. Eğer yolsuzluk düzeyi yaygın ise yozlaşmış kamu bürolarının denetim maliyetleri de aynı ölçüde yüksek olacaktır. Bu nedenle, denetim yetersizliğine bağlı olarak yolsuzluk düzeyinin yaygın olması, gizliliğin sağlanmasına yardım eden bir başka çevre koşulu olacaktır (Lui, 1996:28).

Gizlilik, ekonomik ve politik alanda birbirinden farklı etkilerin meydana gelmesine ortam hazırlar. Bazı mal ve hizmetlerin üretim süreci çok çeşitli çevresel engellere sahip olabilir. Örneğin herhangi bir projeyi gerçekleştirebilmek için ilgili kamu kurumunun bürokratik olan her katına uğramak ve izin almak gerekebilir. Bu, kamu bürokrasisinin her katı birbirinden bağımsız ve başlı başına bir tekel güç olarak değerlendirilebilir (Lui, 1996:27). Projenin gerçekleştirilebilmesi için bir kattan alınan onay, diğer katlardan da onay alınacağı anlamına gelmez ve meydana gelecek böyle bir belirsizlik, yapılacak yatırım ve yenilikler için girişimcinin cesaretini kırabilir.

Diğer yandan, kamu bürokrasisinin birbirleri arasında aynı anda iletişim kurmasını sağlayacak bir aracı birimin varlığı böyle bir sorunun ortaya çıkmasını önlemeye yardımcı olabilir. Geçiş ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelerde bu tür kurumlara rastlanılmaktadır. Bu aracı kurumlar, faaliyetlerinde yolsuzluğun gizlilik çevre koşuluna uygun hareket edeceğinden, bağımsız tekellerin neden olduğu etkinsizliğin aşılabilmesine, açıkça piyasada yer almamalarına rağmen, olanak sağlayacaktır (Bakırtaş, 2007:197). Aracı kurumların bu işlevi, bağımsız tekellerin daha az denetlenmesini de sağlayacağı için, yolsuzluğun oluşmasına yardım eden çevre koşullarından biri olan denetim eksikliği de, böylece, bir nevi önlenmiş olacaktır.

1.2.2.3. Asimetrik Bilgi Sorunu

Yolsuzluğun çevre koşullarından biri olan asimetrik bilgi sorununun yolsuzluğa nasıl yol açabileceğini açıklamaya çalışan iki model bulunmaktadır.

Bunlardan ilki olan Asil-Vekil Modeli, yolsuzluğu mikroekonomi açısından açıklamaya çalışmaktadır. Bu modelin amacı yolsuzluk yapan kamu görevlilerinin, yolsuzluk faaliyetinde bulunmaları için gerekli dürtü ve teşviklerin neler olduğu ortaya koymaktır.

Bu modele hükümet ile kamu çalışanı arasındaki çıkar çatışması ters seçim ve ahlaki çöküntü sorunlarına yol açmaktadır. Andving vd. (2000), asimetrik bilginin neden olduğu yolsuzluğu Şekil 1.3 yardımıyla açıklamaktadır.

Şekle göre ters seçim ve ahlaki çöküntü sorunları, hükümetin, görevlendirdiği kamu görevlisi ve yaptığı iş hakkında eksik bilgiye sahip olmasından kaynaklanmak tadır. Buna göre, kamu görevlisi durumun avantajını fark ettiğinde, gizli bilgiyi kullanarak kendi çıkarını arttırmaya çalışabilir. Yani yolsuzluğun tanımında da olduğu gibi kendi çıkarı için kamu malını kullanmış olur. Diğer bir sorun olan ahlaki çöküntü de ise; işe alınan kamu görevlisi işini öğrendikçe bu işin kendisine sağlayabileceği fırsatlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olur. Daha sonra bu bilgileri kullanarak kendi çıkarını korumak için hükümetin haberdar olmadığı gizli davranışlarda bulunur.

Böylece yolsuzluk olgusu ortaya çıkmış olur.

Şekil 1.3: Asimetrik Bilgi Problemi

Ters Seçim

Zaman

Ahlaki Çöküntü

Zaman Zaman

Kaynak: Andving vd., 2000:106

Gizli Bilgi

Gizli Bilginin Sonucu

Sözleşme Gizli

Davranış

Gizli Bilginin Sonucu Sözleşme

Asimetrik bilgi sorununun yolsuzluğa nasıl yol açabileceğini açıklamaya çalışan ikinci model Oyun Teorisidir. Bu yönde çok sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır ve bunlardan biri David C. Kang (2002)’ın çalışmasıdır. Yolsuzluğu oyun kuramı çerçevesinde inceleyen bu kapsamlı çalışmada, devletin elindeki kamusal güç düzeyinin yükselmesi sonucu, bu gücün kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek sorunlarda da artış olabileceği tespit edilmiştir. Bu sorunların doğal sonucu olarak ise yolsuzluk düzeyinde artış olacaktır.