• Sonuç bulunamadı

2.3. REFAH EKONOMİSİ

2.3.2. Yeni Refah Ekonomisi

2.3.2.4. Sosyal Tercih Teorisi

Bir toplumda bireysel tercihlerin kolektif tercihe dönüşerek Bergson’un sosyal refah fonksiyonunu oluşturup oluşturmayacağı önemli bir sorundur. Çünkü bireysel tercihlerin, toplumda kolektif bir kararın ortaya çıkmasına imkan tanıyıp tanımayacağı Bergson ve Samuelson tarafından göz ardı edilmiştir. Bu konuya ilk olarak değinen Kenneth J. Arrow (1950, 1951), imkansızlık teorisi yardımıyla sosyal tercih teorisinin temelini atmıştır. Arrow’un ardından Amartya K. Sen (1970), kendi imkansızlık teorisini geliştirerek sosyal tercih teorisine katkı yapmıştır. Aşağıda sırasıyla Arrow ve Sen’in teorilerine yer verilmektedir.

2.3.2.4.1. K. Arrow

Arrow (1950, 1951) belirli koşullar altında, bireysel tercihlerden kolektif tercihe geçişi sağlayacak olan ve bireylerin değer yargılarını dikkate alan bir sosyal refah fonksiyonunun gerçekleşme olasılığı üzerinde durmuştur. Arrow’a göre her

bireyin diğer bir bireyden bağımsız olarak kendi tercihlerini oluşturduğu demokratik bir toplumda bireylerin tercihleriyle tutarlı bir toplumsal tercih fonksiyonu bulunmamaktadır (Dryzek ve List, 2003). Böyle bir sosyal tercih fonksiyonunun oluşabilmesi, diğer bir deyişle bireysel tercihlerden kolektif tercihe geçişin sağlanabilmesi için beş şart gereklidir (Arrow, 1950):

• Gerçek sosyal sıralama: Bireysel tercihler ve kolektif tercihler istek derecelerine göre sıralıdır.

• Diktatörlüğe dayanmama: Kolektif tercihler sadece tek bir bireyin tercihlerini yansıtmamalıdır. Aksi halde diktatörlük rejimi geçerlidir.

• Empoze etmeme: Tercihlerden hiçbiri topluma bireysel tercihlerden bağımsız olarak empoze edilemez. Kolektif tercihler bireylerin kendi tercihleri ile belirlenmeli sıralama dışarıdan belirlenmemelidir.

• Sosyal ve bireysel değerlerin pozitif bağımlılığı: Bireysel tercih sıralamalarının en az birinde meydana gelebilecek bir değişmeye karşın, sosyal tercih fonksiyonu negatif yönlü olmayan bir biçimde bu değişikliğe tepki vermelidir.

• Bağımsız seçeneklerin bağımlılığı: Alternatifler arasından tercih edilen bir seçenek, diğer seçeneklerin varlığında bağımsız olmalıdır. Örneğin seçenek A, B’ye, B de C’ye tercih edildiği zaman, C seçeneği ortadan kalktığı zaman B, A’ya tercih edilmemelidir. Yani bireylerin seçenek tercihleri bireyin kendi tercihine dayanmalıdır ve diğer seçeneklerden etkilenmemelidir.

Arrow’a göre yukarıda sayılan şartlar birbiriyle bağdaşamaz. Bu beş şartın hepsini birden yerine getiren bir sosyal fonksiyonun oluşturulması bu nedenle imkansızdır (Arrow, 1951). Seçim paradoksu ya da olanaksızlık teoremi de denilen bu imkansızlık durumunu bir örnek yardımıyla anlatılabilir (Rosen, 2005: 95-96). Örneğin sağlık harcamalarının konsolide bütçeden ne kadar pay ayrılacağı konusunda politik bir kararın alınacağı herhangi bir ülke olduğunu varsayalım. Bu politik karara A, B ve C seçmenleri katılmaktadır. Bu seçmenler x, y ve z tercihleriyle karşılaşmaktadırlar. x seçeneği; sağlık harcamalarının konsolide bütçeden GSMH’nın %7’si kadar, y seçeneği;

%4’ü kadar ve z seçeneği %0’ı kadar pay almasını öneriyor olsun. Seçmenlerin tercihlerine ilişkin varsayımlarda Tablo 2.1’deki gibi olsun.

Bireysel sıralamalar veri iken alınacak politik kararın hangi yönde olabileceğini kestirebilmek için alternatifleri önce ikişer ikişer karşılaştırmak gerekir.

Başlangıç olarak seçimin y ile z arasında yapıldığı düşünüldüğünde, seçmen A ve C, y seçeneğini z’ye tercih etmektedir. Bu durumda kazanan y seçeneğidir. x ile z arasında seçim yapıldığı düşünüldüğünde, seçmen B ve C, z seçeneğini y’ye tercih etmektedir.

Bu durumda kazanan seçenek z’dir. Buna göre grubun karar sıralamasının y, z ve x olduğunu söyleyebiliriz.Diğer yandan x ile y arasında bir seçim yapılmak istendiğinde, tercih edilen seçenek x olmaktadır. Çünkü seçmen A ve B, x seçeneğini y’ye tercih etmektedir. Bu durumda geçişlilik kuralı gerçekleşmemektedir. Bu sonucun ortaya çıkmasının sebebi seçmen B’dir. Çünkü bu seçmen tercih yaparken ılımlı seçeneği sona atıp aşırı alternatifleri başa almıştır. Eğer seçmen B’nin tercihleri ılımlı olan y seçeneğini ikinci tercih olarak belirlerse sosyal tercih de rasyonel olacaktır.

Tablo 2.1: Tercih Sıralaması

Seçmenler 1. Tercih 2. Tercih 3. Tercih

A x y z

B z x y

C y z x

Kaynak: Rosen, 2005: 96

Arrow (1950)’un çalışmasından sonra sosyal tercih teorisi yoğun biçimde tartışılmış ve eleştirilmiştir. Örneğin Nath (1957)’e göre, Arrow’un teorisi temel alındığında demokratik bir toplumun demokrasiyi kullanarak en önemli kararları bile alamayacağı apaçık ortadadır. Bu yüzden bu teori gerçek hayatla bağdaşmamaktadır.

Diğer yandan Arrow’un teorisini tanımlaması da Nath’i destekler niteliktedir. Arrow (1950: 342) imkansızlık teorisini şu şekilde ifade etmektedir: bireyler arası fayda karşılaştırmasının yapılmadığı bir durumda, bireysel tercihlerden sosyal tercihlere geçmenin tek yolu ya topluma empoze edilmiş bir kararın ya da diktatörce belirlenen bir tercihinin var olmasıdır.

2.3.2.4.2. A. K. Sen

Arrow (1950)’un makalesinden sonra sosyal tercih teorisi üzerinde en fazla çalışanlardan biri olan Amartya K. Sen, Arrow’a benzer bir kuram ileri sürerek, Pareto optimumu çerçevesinde, liberalizmin karar alma olanaksızlığını göstermiştir. Sen (1970) Impossibility of a Paretian Liberal adlı çalışmasında toplumun karar almasında çoğunluk kuralının kullanılmasının liberal olmadığını belirtmiştir. Sen (1970)’e göre, toplumun çoğunluk kararını uymayan bir bireyin bu tercihine toplum tarafından izin verilmelidir. Aksi halde, bu birey, sadece toplumun çoğunluğu başka bir tercihe karar verdiği için kendi tercihinden vazgeçmek durumunda kalacaktır. Buna bireysel özgürlüğün zayıf formu diyen Sen’e göre, aşağıdaki üç koşulun aynı anda gerçekleşmesi durumunda sosyal refah fonksiyonu ortaya çıkacaktır (Ng, 1971: 1397):

• Koşul U (Sınırlanmamış Alan): Mantıklı her bir sıralama seti ortak seçim kuralı alanında yer almaktadır.

• Koşul P (Pareto Prensibi): Toplumdaki her birey iki tercihten biri olan x’i y’ye tercih ederse toplumda x’i y’ye tercih etmek zorundadır.

• Koşul L (Liberalizm): Her bir birey için x ve y gibi iki alternatif tercih çifti var iken, bireylerden biri x’i y’ye tercih ederse toplumda x’i y’ye tercih etmelidir.

Çünkü her bir birey en az bir kez sosyal tercihi belirleme hakkına sahip olmalıdır.

Sen (1970)’in olanaksızlık teoremine göre yukarıdaki üç koşulun aynı anda gerçekleşmesini sağlayacak hiçbir sosyal tercih fonksiyonu yoktur. Buna göre, Pareto optimumu çerçevesinde, liberalizm sosyal tercih fonksiyonunun oluşmasını sağlayamamaktadır. Pareto optimumu ile liberalizmin uyuşmadığını ortaya koyan Sen, Arrow’dan farklı olarak, toplumdaki her bireyin x’i y’ye tercih ettiği bir durumda, herhangi bir bireyin y’yi x’e tercih etmesine olanak tanımıştır.