• Sonuç bulunamadı

YASAL DÜZENLEMELERDE DENETİMDE YENİDEN YAPILANMA VE PERFORMANS DENETİMİ

TÜRKİYE’DE DENETİMDE YENİDEN YAPILANMA VE PERFORMANS DENETİMİ

III) YASAL DÜZENLEMELERDE DENETİMDE YENİDEN YAPILANMA VE PERFORMANS DENETİMİ

Türkiye’de performans denetiminin ele alınmasında önceliğin, sözkonusu denetim anlayışının altyapısını oluşturacak yapılanmaya verilmesi gerekmektedir. .

Denetime Genel Bir Bakış isimli ilk bölümde de yer verildiği gibi, 1996 yılında Sayıştay Kanuna yapılan ek madde ile; “Sayıştay, denetimine tabi kurum ve kuruluşlarının kaynakları ne ölçüde verimli, etkin ve tutumlu kullandıklarını incelemeye yetkilidir. Bu inceleme sonuçları Sayıştay Birinci Başkanı tarafından bir değerlendirme raporuyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur” denilerek Sayıştay’ın denetimine tabi kuruluşlarda performans denetimi yapabileceği öngörülmüştür. Sayıştay, uygulamada yalnız gider denetimi yapmaktadır.

Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik sürecinde önemli bir belge ve taahhütleri içeren Ulusal Programda öngörülen tedbirler arasında; “Sayıştay’ın parlamento adına denetim yapan bir dış denetim kurumu olarak vize ve tescil gibi dönem başı denetim faaliyetlerini de terk etmek suretiyle münhasıran harcama sonrası denetim faaliyetlerini performans ve sistem denetimi yörüngesine oturtması gerekmektedir. TBMM İçtüzüğünde, Sayıştay raporlarının görüşülüp değerlendirileceği daimi bir komisyonun oluşturulmasını sağlayacak şekilde değişiklik yapılması.” bulunmaktadır. 231

230 DPT, Orta Vadeli Program (2006-2008), s. 14 231 BUMKO, Denetimin İşlevi

Ayrıca Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından KİT’lerin yönetiminde çağdaş işletmecilik esaslarına uyulup uyulmadığı, işletmenin zarara uğratılıp uğratılmadığı, verimlilik ve kârlılık ilkelerine uyulup uyulmadığı hususlarının denetiminin 3346 sayılı Kanun ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Hakkında KHK ile Yüksek Denetleme Kuruluna verildiğine yine ilk bölümde yer verilmişti.

Merkezi yönetim için Kamu mali yapısını düzenleyen 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda, yerel yönetimler için 5272 Sayılı Belediye Kanunu’nda, etik kurallar açısından ise 5176 Sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usül ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te performans denetimi için bir altyapı ile bu denetim ve yönetim anlayışının esasları ele alınmaktadır. Sözkonusu kanunların bu açılardan değerlendirilmesi konuya açıklık getirecektir:

1) 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu

5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu konumuz açısından incelendiğinde, yönetim ve denetim anlayışındaki değişimi içeren ekonomiklik, verimlilik, etkinlik, harcama öncesi kontrolü içeren mali kontrol sistemi, stratejik plan, stratejik planlama ve performans bütçeleme, orta vadeli mali plan, mali saydamlık, hesap verme sorumluluğu, iç kontrol sistemi, performans denetimi gibi önemli bazı kavram ve uygulamaların ele alındığı görülmektedir. Belirtilen kavramların içinde yer aldıkları kanun maddeleriyle birlikte ele alınmasında yarar görülmektedir.

5018 Sayılı Kanun’un birinci maddesinde, Kanunun amacının, kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolünü düzenlemek olduğu belirtilmektedir.

Metinden de anlaşıldığı üzere, Kanun’un amacı, kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanımı, hesap verebilirliğin ve mali saydamlığın sağlanmasını sağlamak üzere birtakım düzenlemeler yapmaktır. Yukarıda ele alınan değerler yönetim ve denetim anlayışındaki değişikliği göstermektedir. Hesap verebilirlik, saydamlık ve kaynakların elde edilmesi ve kullanımında etkililik, ekonomiklik ve verimlilik performansa, katılıma, bürokrasi ve demokrasinin uzlaştırılmasına ve kamunun yönetmesine yönelik bir anlayışı ifade etmektedir.

Tanımları içeren üçüncü maddenin m fıkrasında, mali kontrol, kamu kaynaklarının belirlenmiş amaçlar doğrultusunda, ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uygun, etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için oluşturulan kontrol sistemi ile kurumsal yapı, yöntem ve süreçler olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere kaynakların mevzuata uygunluğun yanında etkili, ekonomik ve verimli kullanılması kontrolün amaçlarından biri haline gelmiştir ve bunu sağlayacak şekilde bir kontrol sistemi, kurumsal yapı, yöntem ve süreçlerin oluşturulması istenilmektedir.

Bilindiği gibi stratejik plan, stratejik yönetimin önemli bir unsurudur. Uzun vadeli bir bakışı, detaylı bir araştırmayı ve değerlendirmeyi gerektiren “Stratejik Plan” kavramına Kanun’un üçüncü maddesi n fıkrasında yer verilmektedir. Stratejik plan, kriz ekonomilerinde günübirlik veya maksimum bir yılı kapsayan planlara dayalı bir ekonomik anlayışın aksine süreklilik arz eden, daha uzun vadeli hedefleri, bütünlüğü içerisinde değerlendiren, esnek bir yapıya sahip, ekonomik yaşamın gerçeğine daha uygun bir yaklaşımı içerir. Kaynak kullanımını da bu kapsamda orta ve uzun vadeli olarak ele alır.

Stratejik plan Yasada “Kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren plan” olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi, orta ve uzun vadeli amaçlar, hedef ve öncelikler, performans ölçütleri, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ve kaynak dağılımları ile yeni yönetim anlayışının ve performans denetiminin temel altyapısının oluşturulması hedeflenmektedir.

Performans bütçeleme de stratejik planla bir bütünlük içerisinde değerlendirilmelidir. Kanunun 9. maddesinde “Stratejik Planlama ve Performans Bütçeleme” özel olarak ele alınmıştır. Buna göre, “Kamu idarelerinin kalkınma planları, programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin misyon ve vizyonlarını oluşturmak, stratejik amaçlar ve ölçülebilir hedefler saptamak, performanslarını önceden belirlenmiş olan göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla katılımcı yöntemlerle stratejik plan hazırlayacakları, yine bütçelerini stratejik planlarında yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu ve performans göstergelerine dayalı olarak hazırlamak zorunda oldukları, bu şartlarla hazırlayacakları bütçeyle kamu hizmetlerinin istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmesi için program ve proje bazında kaynak tahsis edecekleri; bütçelerinin stratejik planlarda belirlenen performans göstergelerine uygunluğu ile idarelerin bu çerçevede yürütecekleri faaliyetler ve performans esaslı bütçelemeye ilişkin diğer hususları belirlemeye Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğu; Maliye Bakanlığı, DPT Müsteşarlığı ve ilgili kamu idaresi tarafından birlikte tespit edilecek olan performans göstergelerinin, kuruluşların bütçelerinde yer alacağı ve performans denetiminin bu göstergeler çerçevesinde gerçekleştirileceği” hususlarına yer verilmektedir. Bu düzenlemenin, performans denetimi için bir altyapı hazırladığı açıktır.

Yukarıda da değinildiği gibi, stratejik yaklaşımın gereği, değerlendirmelerin, plan ve programların, bütçelerin orta ve uzun vadeli olarak ele alınmasıdır. 16. maddede “Kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde orta vadeli program ve bu programla uyumlu gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir gider tahminleri ile birlikte hedef, açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan orta vadeli mali plan hazırlanacağı” belirtilmektedir.

Mali saydamlık ve hesap verebilme sorumluğu, ikinci bölümde de ele alındığı gibi yönetim ve denetim anlayışındaki değişimin en önemli unsurlarındandır. Kanun’un “Kamu Kaynağının Kullanılmasının Genel Esasları” başlığı altındaki 7. maddesinin a şıkkında görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanmasının gerekliliği hususu ile b şıkkında, hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık

programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama sonuçları ile raporlarının kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması hususunun kural haline getirilmesi, saydamlık ve hesap verebilirlik açısından önemlidir.

“Kamu maliyesinin temel ilkeleri” başlığı altında, Kanunun 5. maddesinin b şıkkında, “Kamu maliyesinin, kamu görevlilerinin hesap verebilmelerini sağlayacak şekilde uygulanacağı”; f şıkkında Kamu malî yönetiminin ekonomik, malî ve sosyal etkinliği birlikte sağlayacak şekilde kamusal tercihlerin oluşması için gerekli ortamı yaratacağı; g şıkkında, kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet- fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik analizlerin yapılmasının esas olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla mevzuata uygunluğun yanında, sosyal, mali ve ekonomik etkinliği sağlamak hesap verebilirliğin temel ölçütleri haline gelmektedir.

Diğer yandan “Hesap verme sorumluluğu”, 8. maddede ayrıca düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve

hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından,

muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” Madde metninden sorumluğun kapsamının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde etme ve kullanma olarak belirlendiği görülmektedir. Sorumluluğun kapsamı mevzuata uygunlukla sınırlandırılmamaktadır. 10. maddede ise, “Bakanların kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması konusunda Başbakana ve TBMM’ye karşı sorumlu olduğu, idarelerin amaçları, hedefleri, stratejileri, varlıkları, yükümlülükleri ve yıllık performans planları konusunda her mali yılın ilk ayı içinde kamuoyunu bilgilendirecekleri”, “Üst yöneticilerin de idarelerin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımın önlenmesinden, mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu kanunda belirtilen görev ve

sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahalli idarelerde ise meclislere karşı sorumlu oldukları”, “Üst yöneticilerin bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, mali hizmetler birimi, mali kontrol yetkilisi ve iç denetçiler ile muhasebe yetkilisi aracılığıyla yerine getirecekleri” hususlarına yer verilerek, hesap verebilirliğin sağlanabilmesi için bakanlıklar ve üst yönetimler tarafından yapılması gerekenler açıkça belirtilmektedir.

Stratejik yönetimin bir gereği olarak stratejik yaklaşım, Kanunun, bütçe ilkelerini ele alan 13., merkezi yönetimin bütçesinin hazırlanmasını ele alan 17., faaliyet raporlarını ele alan 41. ve mal yönetiminde etkililik ve sorumluluğu ele alan 48. maddelerinde de karşımıza çıkmaktadır. 13. maddede “Bütçelerin kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda-maliyet analizine göre hazırlanacağı, uygulanacağı ve kontrol edileceği, bütçelerin stratejik planlar dikkate alınarak izleyen iki yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülüp değerlendirileceği, bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlığın esas alınacağı”, 17. maddede “Gelir ve gider tekliflerinin hazırlanmasında; orta vadeli program ve malî planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esaslar, kamu idarelerinin stratejik planları ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışı ve idarenin performans hedeflerinin dikkate alınacağı” belirtilmekte, 41. maddede performans değerlemesine vurgu yapılmakta, 48. maddede “mal yönetiminin mevzuatında öngörülen kurallar dahilinde hizmetin amacına uygun olarak verimlilik ve tutumluluk esasına göre yapılacağı” belirtilmektedir.

İç kontrol sisteminin çalışmamız açısından özel önemi bulunmaktadır. Kanunun beşinci kısmı iç kontrol sistemini düzenlemektedir. 56. maddede, “Düzenlilik denetiminin yanı sıra, kamu gelir, gider, varlık ve yükümlülüklerin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yönetilmesini, iç kontrol faaliyetlerinin nesnel risk yönetim analizlerine göre belirlenmiş en riskli alanlarda yoğunlaşmasını ve karar oluşturmak ve izlemek için düzenli, zamanında ve güvenilir rapor ve bilgi edinilmesini sağlamak”, iç kontrol sisteminin amaçları arasında sayılmıştır.

58. maddeyle, iç kontrol sistemi kapsamında getirilen harcama öncesi kontrol özellik arz etmektedir. Bu sistemde mali kontrol yetkilisine verilen harcama öncesi vize yetkisi gereği, uygun görülmeyen veya vize edilmeyen işlemlerin

gerekçesinin harcama yetkilisine yazılı olarak bildirileceği, harcama yetkilisinin ısrarı halinde, mali kontrol yetkilisine ve muhasebe yetkilisine bildirilmek kaydıyla, harcama yetkilisinin kişisel sorumluluk alarak mali işlemleri gerçekleştirebileceği, ancak böyle bir durumda bu işlemlerin mali kontrol yetkilisince en geç beş işgünü içerisinde üst yönetici ile Maliye Bakanlığı’na ve Sayıştay’a bildirileceği, ayrıca mali kontrol yetkilisinin verdiği vizelerden ve uygun görüşlerden sorumlu olduğu belirtilmektedir.

İç denetim başlığı altındaki 63. maddede ise “iç denetim, kamu idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak amacıyla yapılan bağımsız ve nesnel güvence sağlayan danışmanlık faaliyeti” olarak tanımlanmaktadır. Bu faaliyetlerin, iç denetçiler tarafından, idarelerin yönetim ve kontrol yapıları ile malî işlemlerinin risk yönetimi, yönetim ve kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek yönünde sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklaşımla ve genel kabul görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştirileceği belirtilmektedir. İç denetçilerin görevleri ise 64. maddede aşağıdaki şekilde sayılmıştır:

“a) Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol yapılarını değerlendirmek.

b) Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması bakımından incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak.

c) Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak.

d) İdarenin harcamalarının, malî işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının, amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans programlarına uygunluğunu izlemek ve değerlendirmek.

e) Malî yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak.

f) Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunmak.

g) Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında, ilgili idarenin en üst amirine bildirmek.” Ayrıca maddenin devamında aşağıdaki hususlara yer verilmektedir:

“İç denetçi bu görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getirir.

İç denetçi, görevinde bağımsızdır ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilemez ve yaptırılamaz.”

Madde metninden de görüleceği üzere, yasal uygunluk denetiminin yanı sıra, idarelerin yönetim ve kontrol yapılarının değerlendirilmesi, kaynakların elde edilmesi ve kullanımında ekonomiklik, verimlilik ve etkililik konusunda incelemeler yapılması ve önerilerde bulunulması, stratejik planlar ve performans programlarının oluşturulması, uygulanması, izlenmesi ve hedeflerden sapmaların değerlendirilmesi, mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetiminin yapılması ve bu konularda önerilerde bulunulması, denetim sonuçlarına göre iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunulması, hususlarına yer verilmektedir. Sözkonusu maddeler mevzuatın uygulanmasının yanında, mevzuatın oluşturulmasına, geliştirilmesine, yönetimin iyileştirilmesine önem veren bir anlayışı ifade etmektedir. a şıkkında belirtilen yönetim ve kontrol yapılarının değerlendirilmesi, organizasyon ve personel yapısı ile fiziki, teknik, mali ve finansal yapıların bir bütün olarak hedefler ve amaçlara ulaşmadaki rolleri ve kapasiteleri açılarından ele alınmasını içermektedir. e şıkkındaki mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve önerilerde bulunmak işleyişe ilişkin denetimi, yönetim ve denetimin iş süreçlerinin denetimini yapmayı ve bu konularda önerilerde bulunmayı içermektedir. d şıkkı kapsamında, idarenin harcamalarının, mali işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans programlarına uygunluğu denetlenmekte, dolayısıyla denetim hem performans çerçevesinde ele alınmakta, hem de denetimin ekonominin genel yapısı, hedefleri ve işleyişi çerçevesinde bir bütünlük içerisinde, daha uzun vadeli ve geniş açılı bir perspektifle gerçekleştirilmesi amaç edinilmektedir. Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmeye yönelik önerilerde bulunmanın bir görev olarak ele alınması da önem arz etmektedir. Zira bunun yapılabilmesi için, işin bir bütün olarak kavranması ve üzerinde öneride bulunabilecek düzeyde bir birikimin gerekmesi bir yana, bu yönde bir iradenin, bakış açısının olması, bir çabanın istenmesi de yeni bir anlayışı ifade etmektedir.

Mevzuat denetimi açısından g şıkkındaki “Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlanıldığında, ilgili idarenin en üst amirine bildirmek”, şeklindeki düzenleme, bu konuda genel eksikliğin bir devamı olarak eksik ve yetersiz olan bir düzenlemedir. Yine denetimle ilgili düzenlemeler yapan bir yasada, kalite, etik ve bilişim sistemi denetiminin yer almaması da bir eksikliktir. Belirtilen hususlar, önemine binaen tartışmalar kısmında ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Diğer yandan iç denetçinin görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen uluslar arası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getireceği belirtilmektedir. Bu, denetim kurullarının kural ve uygulamalarında birlikteliği getireceğinden sağlıklı bir yapı oluşmasına katkıda bulunacaktır.

İç denetim raporları ile bunlar üzerine yapılan işlemlerin, üst yönetici tarafından en geç iki ay içerisinde İç Denetim Koordinasyon Kuruluna gönderilmesi kurumdan bağımsız bir kurul tarafından denetim faaliyetinin izlenmesi anlamına geldiğinden olumlu bir yaklaşımdır. Bu, hem idarenin hem de iç denetçinin daha dikkatli ve özenli çalışmasını motive edecektir.

Yasa, İç Denetim Koordinasyon Kurulu adı altında bir kurulun kurulmasını istemektedir. İç Denetim Koordinasyon Kurulunun görevlerini belirleyen 67. maddede sayılan hususlar aşağıda sunulmuş ve gereken kısımlarda yorumlara yer verilmiştir:

“a) Yukarıda da belirtildiği gibi iç denetime ilişkin denetim ve raporlama standartlarını belirlemek, denetim rehberlerini hazırlamak.

b) Uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk değerlendirme yöntemlerini geliştirmek. Risk odaklı denetim yaklaşımı çerçevesinde bakıldığında bu konu önem arz etmektedir.

c) Kamu idarelerinin denetim birimleri ile işbirliğini sağlamak. Bu bağlamda kurumların birbirlerinin birikimlerinden yararlanması ve aralarında koordinasyon kurularak uygulamada birliğin sağlanması kolaylaşacaktır.

d) Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması konusunda önerilerde bulunmak. Kamudaki bütün birimlerle ilgili raporların tek merkezde bir araya gelebilmesi mümkün olduğundan yolsuzluk veya usulsüzlüklere yönelik daha bütünsel bir yaklaşımla önlemler önerilebilecektir.

e) Risk içeren alanlarda iç denetçilere program dışı özel denetim yaptırılması için kamu idarelerine önerilerde bulunmak. Bu madde, denetimin etkinliğinin sağlanması açısından özel bir önemi haizdir ve denetimin performansına olumlu etkide bulunacaktır.

f) İç denetçilerin eğitim programlarını düzenlemek. Eğitim programları kurumların inisiyatifine bırakılınca, kurumlar hizmet içi eğitime genellikle önem vermemektedirler. Bu yüzden mesleğin özelliğine göre standart hizmet içi eğitim uygulamaları, hem kaliteyi artıracak, hem de gerçekten eğitimin verilmesini sağlayacaktır. Ancak, kurumlardan ve eğitim alacak personelden kopuk bir eğitimin yararı ile etkinlik ve verimliliği tartışılabilir. Bu yüzden eğitim görecek personelin eğitim ihtiyacının, kurumun faaliyet alanı ve görüşü ile personelin potansiyeli de dikkate alınarak tespiti ve ihtiyaç duyulan alanlarda eğitim verilmesi önem arz etmektedir.

g) İç denetçiler ile üst yöneticiler arasında görüş ayrılığı bulunması halinde anlaşmazlığın giderilmesine yardımcı olmak. Denetim anlayışında performans denetiminde yer verildiği gibi katılımcı bir yaklaşımın öne çıktığı görülmektedir. Yönetişim gibi adeta bir denetişim sözkonusu olmaktadır. Eğer bir sorun denetim sırasında çözülememişse, denetçinin bağımsızlığını zedelemeden gerçekleştirilecek böyle bir adımın olumlu etkisi olacaktır.

h) İdarelerin iç denetim raporlarını değerlendirerek sonuçlarını konsolide etmek suretiyle yıllık rapor halinde Maliye Bakanına sunmak ve kamuoyuna açıklamak. Yukarıda da değinildiği gibi, kamunun genel bir görünümünü veren bu raporlar, hem yönetime hem de kamuoyuna nesnel bir bilgi sağlamış olacaktır.

i) İşlem hacimleri dikkate alınmak suretiyle ilçe ve belde belediyeleri için iç denetçi atanıp atanmayacağına karar vermek.

j) İç denetçilerin atanmasına ilişkin diğer usulleri belirlemek. k) İç denetçilerin uyacakları etik kuralları belirlemek.”