• Sonuç bulunamadı

KATILIM VE ETİK KAVRAMLARI AÇISINDAN PERFORMANS DENETİMİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM PERFORMANS DENETİMİ

V) KATILIM VE ETİK KAVRAMLARI AÇISINDAN PERFORMANS DENETİMİ

1) Katılım

Denetim daha önce de değinildiği gibi, özü itibariyle ortak akla ulaşabilme ve bunu kullanabilmek için bilgi tabanı oluşturabilme faaliyetidir. Sadece denetçiler değil çalışanların tamamı, kurumun amaçlarını yerine getirebilmek, kurumu daha ileriye taşıyabilmek için çalışmaktadırlar. Ayrıca denetim birimlerinin dışındakiler uygulama sorunlarıyla sürekli yüzyüze gelmektedirler. Denetim birimleri de konulara daha genel bir bakışla, profesyonel bir şekilde yaklaşabilmektedirler. Denetimde teori ve uygulamanın birleşmesi ve ortak yorumunun daha sağlıklı bir sonuca ulaştıracağı açıktır. Yönetimin yönetişime evrildiği günümüzde, denetimin katılımı esas alması, denetişime evrilmesi kaçınılmazdır. Klasik yönetim anlayışının katı bürokratik yaklaşım hastalığı, sağlıklı öneriler üretememekte, çözüm yollarını tıkamaktadır. Denetim bu hastalığın dışında kalabilmelidir.

2) Etik

Demokratikleşme sürecinde, kamuyu yönetmeden kamunun yönetimine, kamunun daha fazla söz sahibi olmasına geçiş, bunun uzantısı olarak da yönetimde bürokrasi ile demokrasinin uyuşması, devletin sorgulanamaz, her yaptığında bir hikmet aranan yapıdan bir hizmet kurumuna; kamu görevlilerinin de devlet memurluğundan kamu hizmetlisine dönüşümü yaşanmaktadır. Kamunun kararlara ve

uygulamasının denetimine artan oranda katılımı, bir demokratik değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Katılım aynı zamanda etik bir değerdir. Katılımın yüksekliği oranında kamunun kararları belirlemedeki etkisi, uygulamayı kontrolü, kararlar ve uygulamadan kaynaklanan tatmini, devleti benimsemesi ve ona güvenmesi artacaktır. Bu süreçte bürokrasi ile demokrasinin uyuşmasını sağlamak için gerekli olan denetim yöntemlerinin en önemlisi, devletin hukuk devleti olması ve hukukun denetiminin etkin olarak sağlanmasıdır. Ancak, uygulamada her şeyi yasalarla düzenlemek mümkün olmadığından “kamu yararı” genel çerçevesi içerisinde bürokrasiye “takdir yetkisi” tanınarak kurallar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu noktada takdir yetkisinin sınırı önem kazanmaktadır.

Bir işlem, ya sınırsız takdir yetkisinin karanlık koridorlarında, bürokrasinin insafına bırakılarak, onun eşref saati geldiğinde yapılacak, belki de hiç yapılmayacak, ya da bu yetkinin, bazı denetim mekanizmalarıyla amacına uygun işler hale getirilmesi sağlanarak zamanında ve standardına uygun olarak yapılacaktır. Türkçe’de “Ayranı ekşitmeden içmek” diye ifade edilen deyimde vurgulandığı gibi ayran ekşitilmeden içilecektir. Ancak burada önemli bir sorun alanı bulunmaktadır: Hukukun verdiği yetki dar tutulup her şey kurallara bağlanmaya çalışıldığında, görev yapanların yaratıcılığı, inisiyatifi, yeniliğe açıklığı, “hukukun yorum zenginliği”210 yok edilebilecek, ürkek, verimsiz, kuralcı, şekilci bir bürokrasi ile içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkabilecek; sınırsız tutulduğunda ise bürokrasinin keyfi işlemlerle aşırı maliyetli, verimsiz, etkin olmayan bir işleyiş tarzı ile çıkarcılık, yaşama ve gelişme alanı bulabilecektir. Bu bağlamda etik kurallar ve kamu yararının sağlanmasında takdir yetkisinin kullanımı açısından fonksiyonlarının neler olduğu sorusu karşımıza çıkmaktadır.

Etik kurallar, takdir yetkisinin yukarıda yer verilen olumsuzluklarını gidermeye yönelik kurallardır. “Yönetsel etik ya da kamu hizmeti etiği, yönetsel kurum ve kuruluşların her türlü eylem ve işlemlerinde hem önlenmesi gereken istenmeyen davranış biçimleri, hem de teşvik edilen olumlu davranışları içeren bir dizi ilke ve standartlardan oluşur. Meslek etiğinin bir alt ögesi olan yönetsel etik, görece bir kavram olan ahlakın, belli bir örgüt içinde, o örgütçe belirlenmiş kurallarla beslenerek ortaya çıkmış biçimidir. Yani örgütte iyi ve kötülerden oluşan bütün

210 Dobel, 1990:356-366’dan, Ahmet Nohutçu, “Etik ve Kamu Yönetimi”, Muhittin Acar, Hüseyin Özgür (der.), Çağdaş Kamu Yönetimi II, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2004, s. 394.

örgütsel kültür oluşumlarıdır.”211 Etik değerlerin amacı iyilerin benimsenmesi ve kötülerin ayıklanmasıdır, bu da yönetimin bunu benimsemesi, kararlılığı ve başarısı ile gerçekleşecektir. İyi nedir, kötü nedir, sorularına gelince karşımıza kültürden kültüre değişen birtakım farklılıklar çıksa da ortak bazı etik değerler sayılabilir: “Adalet, eşitlik, dürüstlük ve doğruluk, tarafsızlık, sorumluluk, insan haklarına saygı, hümanizm/insancıl olma, sadakat, hukukun üstünlüğü, sevgi, hoşgörü, sekülerizm, saygı, tutumluluk, demokrasi, olumlu insan ilişkileri, açıklık, hak ve özgürlükler, emeğin hakkını vermek, yasadışı emirlere direnmek.”212

Bunlara kamudan alınan paranın hakkını vermeyi, yani, kaynakların elde edilmesi ve kullanılmasında ekonomiklik, verimlilik, etkinlik ve kaliteyi de ekleyebiliriz.

Etik değerlerin bir kısmı daha yeni olmakla birlikte birçoğu modern bürokrasinin amaçlarını oluşturan değerlerdir. Adalet, eşitlik, dürüstlük ve doğruluk gibi. Yeni düzenlemeler eski değerlerin uygulanabilirliğini artıracak, yeni değerlerle birlikte vatandaşın memnuniyetine, devlete olan güvenine ve yaşam kalitesine katkıda bulunacaktır. Örneğin, Bilgi Edinme Hakkını düzenleyen yasa, idareyi süresi içinde doğru bilgi vermeye zorlayacak, hesap verme sorumluluğunun kapsamının gelişmesi, bürokrasiyi doğrudan vatandaşa karşı da sorumlu hale getirecek, sorumluluğun kapsamının net olarak belirlenmesi, hesap verme sorumluluğunu etkin hale getirecek, hesap vermekten kaçınmayı engelleyecek, başarının ve verilecek ödülün temel dayanağı olacak, takdir yetkisinin kullanımında somut kriterler sunarak keyfiliğin engellenmesini sağlayacaktır.

Demokrasi ve etik açısından önemine binaen vurgulanması gereken bir diğer değer de yukarıda yer verildiği gibi saydamlıktır. Demokrasi “Gün ışında yönetimi” istemektedir. “Saydamlığın egemen olduğu ülkelerde yolsuzluğun daha az olduğu, gizlilik ile rüşvet ve yolsuzluk arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu”213 bilinen bir olgudur.

Sağlam etik kriterlerinin ve düzenlemelerinin belirlenmesi, uygulanması ve denetlenmesi, klasik yönetimin kamu yararı ve takdir yetkisi kavramlarının içinin doldurulmasını sağlayarak iyi yönetimin gelişmesine yardımcı olacaktır.

211 Bilgin, 1997:2’den, Nohutçu, Etik ve Kamu Yönetimi, s. 392. 212 Pehlivan, 1997: 18-25’ten, Nohutçu, Etik ve Kamu Yönetimi, s. 395. 213 Giddens, 2000; 129’dan, Nohutçu, Etik ve Kamu Yönetimi, s. 408.

Programların uygulanmasının arzulanan ve arzulanmayan doğrudan ve dolaylı etkilerinin değerlendirilmesi (örneğin çevresel etkiler) ile sosyal ve ahlaki davranışlara uygunluk ve adalet kavramları da performans değerlendirmesinin gereklerindendir. Ancak başlangıçta bunlara kısaca değinildiğinden ayrıntılı açıklamalara girilmeyecektir.

VI) PERFORMANS DENETİMİ VE DÜZENLİLİK DENETİMİNİN