• Sonuç bulunamadı

1.3. Hükümet Sistemleri

1.3.2. Yarı-Başkanlık Sistemi

1.3.2.3. Yarı Başkanlık Sisteminin Dezavantajları

Yarı başkanlık sisteminin birtakım avantajlar taşımasının yanı sıra bazı dezavantajları da mevcuttur. Sistemin dezavantajlarını şu şekilde sıralamak mümkündür (Elgie, 2007: 56-59; Erdem, 2017: 4-6; Abdülhakimoğlulları, 2013: 222-223):

a) Başkanın doğrudan halk tarafından seçilmesi sistemde kişiselleşme sorununa yol açabilmesi

Başkanın doğrudan seçilmesi siyasal sürecin kişiselleştirilmesini teşvik edebilir ve cumhurbaşkanını kendini normal siyasal sürecin üzerinde hissettiği için hukukun üstünlüğünü göz ardı etmeye teşvik edebilir. Lijphart, yarı başkanlık sistemlerinde başkanın aslında en saf başkanlık sistemlerinden daha güçlü olmasını mümkün kıldığını ileri sürmektedir. Her ne kadar cumhurbaşkanı, başbakan ve kabine arasında önemli bir yetki paylaşımı olsa da, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sıfır toplam niteliği devam etmekte olduğunun da altını çizmektedir. Yarı başkanlık sistemi, saf başkanlık üzerinde sadece küçük bir iyileşme sağlamıştır. Bu nedenle, bölünmüş ve siyasal çatışmanın var olduğu toplumlarda anayasa yapıcılara parlamenter sistemi benimsemelerini önermektedir (Lijphart, 2004: 102).

b) İki başlı yürütmenin ortaya çıkardığı devlet başkanı ve başbakan arasındaki çekişme

Hem cumhurbaşkanını hem de başbakanın yarı başkanlık sistemlerinde kilit aktörlerdir. Bu nedenle cumhurbaşkanı ve başbakan koalisyon partilerinden ya da aynı partiden olsa dahi, yürütmede ikili yapının sonucu olarak belirli sorunların ortaya çıkması muhtemel görünmektedir. Bu durumun başlıca nedeni ise sistemin getirdiği rekabet faktörüdür. Devlet başkanı ve başbakan arasında yaşanabilecek olası çekişme durumlarında, birçok siyasal manevra ve entrikanın devreye girecektir. Bu süreç kaçınılmaz olarak karar almayı geciktirecek ve yürütme içerisinde birbirine zıt politikaların oluşmasına sebep olacaktır. Yürütmenin iki kanadı arasındaki yaşanan çekişme, yürütmenin diğer aktörleri ve kurumları arasındaki ilişkilerde de krizlere yol açması mümkündür. Yürütmede ahengin bozulması, yürütme ve asker arasındaki ilişkide sorunların doğmasına kapı aralayacaktır. Zira yürütme içerisinde yaşanacak krizler askerlerin, çok büyük önem atfettikleri hiyerarşik yapıda bir bozulma yaşandığını düşünmesine ve askerin seçilmiş iktidara karşı olması gerekenden farklı davranması sonucunu doğurabilir. Diğer bir ifadeyle, yürütmenin ikili yapısı, demokratikleşme sürecinin henüz başında olan ülkelerde orduyu, siyasetin alanına tecavüz etmeye içsel bir teşvik oluşturabilir (Elgie, 2007: 57).

c) Devlet başkanı ve başbakanın farklı partilerden olması durumunda ortaya çıkan birlikte yaşama (kohabitasyon)

Yarı başkanlık sisteminin cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı politika tercihlerine sahip olduğu ve böylelikle yürütmenin “kendisine karşı bölünmüş” olduğu, oldukça zor bir siyasal duruma yol açabileceğidir. Bu, büyük olasılıkla birlikte yaşama, cumhurbaşkanının ve başbakanın muhalif partilere ait olduğu ve büyük ihtimalle cumhurbaşkanının partisinin hükümette temsil edilmediği bir durumdur. Birlikte yaşama dönemlerinde başkan, yürütme içinde izole edilir. Kendilerini bu durumda bulan cumhurbaşkanları yasama meclisinin iradesini kabul etmeyi ve siyasal bir muhalifle bir arada bulunmayı seçebilirken, hükümeti engellemeye çalışarak, ne cumhurbaşkanının ne de başbakanın uzlaşmaya istekli olduğu bir kilitlenme durumu oluşturmaya çalışabilirler. Daha sonra yönetim içi çatışma yasama tarafından engellenebilir. Alternatif olarak, anayasa izin verirse, cumhurbaşkanı yasama organına karşı gelebilir ve yasama organının daha sonraki cumhurbaşkanlığı hükümetini kurma teşebbüslerine karşı çıkabileceği bilgisiyle hükümeti reddedebilir. Tabi ki bu durumda bir sonraki cumhurbaşkanlığı veya parlamento seçimlerine kadar hükümet istikrarsızlığı beklentisini korur. Her iki sonuçta birlikte yaşamanın demokratik çöküş riskini artırdığı düşünülmektedir (Elgie ve Schleiter, 2011: 46-47).

Yarı başkanlık sistemini benimseyen ülkelerde, özellikle de başkan ve başbakanın farklı taraflardan olduğu yürütme içinde bölünmüş hükümet dönemleri, her ülkede siyasal istikrar ve etkililik üzerinde belirgin bir olumsuz etkiye sahip olmuştur. Yürütme içerisindeki güç mücadelesi, Asya’da bulunan Doğu Timor ve Moğolistan'da demokratik konsolidasyonu açıkça engellemiş ve Tayvan'da da, politik kilitlenme, istikrarsızlık ve başka birtakım sorunlara yol açmıştır. Bu ülkelerin her birinde demokratik istikrara yönelik en ciddi zorluklar, kısmen, birlikte yaşama dönemlerinde ya da bölünmüş hükümet dönemlerinde cumhurbaşkanı ve yasama meclisi arasında cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki çatışmalar nedeniyle gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, bu üç ülkenin deneyimi, yönetim içi çatışma, kurumsal belirsizlik ve hareketsizleştirilmiş siyaset eğilimi nedeniyle yarı başkanlık sistemine yöneltilen bu eleştirileri haklı çıkarmaktadır (Reilly, 2011: 119-120, 131-

133). Siyasal istikrarsızlık, çatışma ve siyasetin durağanlaşması gibi sıkıntıların yanı sıra, devlet başkanı ve başbakanın farklı partilerden oldukları birlikte yaşama dönemlerinde kamu kurumları içerisinde bölünmelere ve iç çekişmelere sebep olabilecek partizan rekabetlere rastlanması olasıdır (Peters, 2001: 201).

d) Başkanın, başbakanın ve herhangi bir siyasal partinin veya parti koalisyonunun parlamentoda çoğunluğa sahip olmadığı durumlarda karşılaşılacak bölünmüş azınlık hükümeti

Söz konusu durum, parlamento içerisinde sık sık değişen istikrarsız koalisyonların tesis edilmesine neden olmaktadır. Yürütmenin bir kanadının büyük bir istikrarsızlık içerisinde olması cumhurbaşkanının sisteme kendine has yetkilerle müdahale etmesinin önünü açmakta hatta anayasal sınırlarını zorlayan beklide aşan yetki kullanımlarına teşvik etmektedir. Yürütmenin bu zayıf görüntüsüne karşı cumhurbaşkanları, sistem üzerindeki kontrollerini artırma gereği duymakta ve demokratikleşme süreci bu noktada zarar görmektedir (Elgie, 2007: 58). Nitekim Tayvan’da 2000-2008 yılları arasında bu durumun çarpıcı bir örneği cereyan etmiş ve bu durum politik kilitlenme ve istikrarsızlık sorunlarına yol açmıştır (Reilly, 2011: 120).