• Sonuç bulunamadı

1.3. Hükümet Sistemleri

1.3.3. Başkanlık Sistemi

1.3.3.1. Başkanlık Sisteminin Özellikleri

Başkanlık sisteminin özelliklerini açıklamak, sistemin işleyişinin ve yapısının daha iyi anlaşılabilmesi için gereklidir. Ayrıca sistemin özelliklerinin sarih bir biçimde ortaya konulması, diğer hükümet sistemleri ile karşılaştırma yapılmasını kolaylaştıracaktır. Başkanlık sisteminin içerdiği öngörülen özellikler diğer bir ifadeyle yapısında taşıması gereken temel unsurlar, pratik örneklerinde özellikle yasama erki ile yürütme erki arasındaki ilişkiler bağlamında farklılıklar göstermektedir. Bu durum, başkanlık sistemini açıklamaya çalışan araştırmacıları farklı değerlendirmeler yapmaya iletmiş ve ortaya koyulan temel özelliklerin tam olarak örtüşmemesine yol açmıştır. Bunun temelinde ise başkanlık sistemine ilişkin görüş bildiren yazarların pratikte oluşan olguları farklı değerlendirmeleri yatmaktadır (Yazıcı, 2011: 19).

Başkanlık hükümeti sisteminin özellikleri birçok kaynakta farklı farklı tanımlanması sebebiyle, bu özellikleri sıralamakta zorluk yaşanmaktadır. Bu nedenle, başkanlık sisteminin taşıması gereken unsurları literatürün genelini kapsayacak şekilde asli ve tali olmak üzere ikiye ayıran Özer’in sınıflandırması aktarılacaktır. Başkanlık sisteminin özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Özer, 2009: 174-177):

Asli Özellikler

Asli özellikler, bir hükümet modelinin başkanlık sistemi olduğuna karar verilebilmesi için mevcut olması gereken temel özelliklerdir. Diğer bir ifadeyle bu unsurlar bir sistemde mevcut değilse o sistemi başkanlık sistemi olarak isimlendirmek mümkün değildir.

 Başkanın ve yasama organının halk tarafından doğrudan veya dolaylı

olarak belirli bir zaman dilimi için seçilmesi: Ülkelere göre değişmekle

birlikte başkanın görev süresi dört ile sekiz yıl arasındadır. Yasama organları da farklı süreler için seçilmektedir. ABD örneğinde Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri sırasıyla ikişer ve altışar yıl görev yapmaktadırlar (Akçalı, 2014: 81).

 Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında keskin bir kuvvetler ayrılığı

mevcuttur: Çağdaş demokratik sistemlerde yargı erki, hukuk devletinin

olmazsa olmaz şartı olarak, zaten sert bir şekilde ayrıdır. Dolayısıyla sistemler arasındaki farklarda yasama ve yürütme erkleri arasındaki ayrılığın boyutlarından kaynaklanmaktadır. Başkanlık sisteminde yasama ve yürütmenin yetki ve sorumluluk alanları belirlidir ve birbirlerinin alanlarına olası müdahaleler bazı yetkiler hariç mümkün değildir. Sistem içerisinde kuvvetler arasındaki eşgüdümü sağlayabilmek için uygulanan “fren ve denge” (checks and balances) sistemi ile devlet organlarının uyum içersinde çalışması öngörülmüştür. Dolayısıyla devlet organlarının elinde bulundurdukları kuvveti art niyetli kullanmaları engellenir. Sistemde yer alan erkler suistimalleri karşılıklı olarak frenleyerek, sistemin bir ahenk içersinde işlemesini sağlar. Fren ve denge sistemi, başkanlık hükümeti ile yönetilen devletlerde adeta sigorta görevini görmektedir.

 Başkanın yanında yer alan hükümet üyelerinin, başkan tarafından seçilmesi

ve görevlerinden alınması: Devlet sekreterleri ismi verilen, parlamenter

sistemdeki bakanların işlevini gören, hükümet üyeleri kendilerini göreve getiren başkana karşı sorumludurlar. Bunun yanı sıra hükümet üyelerinden oluşan yapı siyasal bir organ niteliğini taşımayıp, başkan için bir danışma kurulu biçiminde örgütlenmiştir. Başkan, düzenli olarak kabine toplantıları düzenlemeye veya sekreterleri ile alakaları olan herhangi bir meseleyi görüşmeye mecbur değildir. Başkan devlet sekreterlerinin görüşlerini dinlemekle birlikte, söz konusu görüşlerin bağlayıcı bir niteliği yoktur. Dilediği takdirde tüm kararları kendi başına verme hakkı vardır. Bu çerçevede ABD tarihi içerisinden bir örnek verilecek olursa, birgün Başkan

Wilson sekreterleri toplantıya çağırır, bir konu hakkında önerilerini ister. Wilson, toplantı sonunda tüm sekreterlerin görüşlerinin kendi fikrine ters düştüğünü görür ve şu ünlü cümlesini kurar “Yedi hayır, bir evet; evetler kazandı” (Keleş, 1996: 117-118; Szılágyı, 2009: 310-311).

 Hükümet başkanı, devlet başkanı ayrımı yoktur, bu görevler tek kişide

toplanmıştır o da Başkan’dır: Başkan devlet başkanlığı rolü ile sembolik bir

işlev olarak ulusu ve ulusal birliği makamında somutlaştırmaktadır. Başkan yürütme erkinin bütün olarak vücut bulduğu kişidir. Bu kuvvetin gereği olan işlemleri, bağımsız olarak, anayasal sınırlar içerisinde tek başına icra edebilir. ABD’de Başkan’ın Başkomutan olma ve Baş Diplomat olma görevleri de vardır (Keleş, 1996: 88-91; Kuzu, 2011: 29).

 Başkan yürütme erkinin gerektirdiği görevleri ile ilgili icraatlarından dolayı

sorumsuzdur: Başkan yürütmenin tek temsilcisi olarak seçimler vasıtasıyla

halkın hesap sorabilmesi haricinde hiçbir erke hesap vermek zorunda değildir. Yani başkanın parlamenter sistemde olduğu gibi yasama organı karşısında bir siyasal sorumluluğu yoktur, sadece cezai sorumluluğu vardır. Kongre, bu cezai sorumluluğu “Impeachment” ile yerine getirebilir. “Impeachment” gereğince, başkanın temsilciler meclisinin çoğunluğu tarafından suçlanması ve federal anayasa mahkemesi başkanının başkanlığında toplanan senato tarafından yargılanması gerekmektedir. Bu uygulama bugüne kadar bir defa 1866 yılında Başkan Johnson için olmuş ve ortaya atılan suçlamaların yersiz olduğu sonucuna varılarak başkan aklanmıştır (Kuzu, 2011: 29-30).

Tali Özellikler

Başkanlık sisteminin daha demokratik olması ve halk nezdinde meşruiyetini kaybetmeden işlemesi için, başkanlık sisteminin istikrarlı olarak uygulandığı ülkelerdeki pratiklerden ortaya çıkmış unsurlardır. Bu unsurların başkanlık sisteminde yer alması halkın ihtiyaçlarına daha fazla karşılık verilebilmesini ve sistemin daha iyi işlemesini sağlamaktadır (Özer, 1998: 13-14).

 Başkan yasama organını feshedemez: Başkanlık sisteminin altında yatan felsefi zemin erkler arasında çok güçlü bir ayrılığı öngörmekte iken başkanın yasama organını tek taraflı olarak feshedebilmesi durumu başkanı çok güçlendirecek ve sistemin mantığına aykırı düşeecektir. Böylesi bir durum uygulandığı ülkede demokrasiyi aşındıracaktır. Ayrıca, yasama ve yürütme arasında bulunan kontrol ve denge sisteminin bozulması da sistemin işlerliğinde birtakım problemler doğuracaktır. Bazı Latin Amerika ülkelerinde şarta bağlı olarak (Aslan-Akman, 2014: 234-235). Şili’de (1989 anayasası) ise şarta bağlı olmaksızın başkana meclisi fesih etme yetkisi verilmiştir (Uluşahin, 1999: 195-196).

 Başkanın kanunları veto etme yetkisinin olması ve bu vetoların yasama

organında özel çoğunluk tarafından aşılabilmesi: Başkanlık sisteminin sert

kuvvetler ayrılığı ilkesi temelinde şekillenmesi sebebiyle aslında yürütme yasamanın yetki alanına müdahale edemez. Ancak başkan çok sınırlıda olsa veto yetkisine sahiptir ve bu yetki başkanlık sistemi içerisinde anahtar bir rol üstlenmektedir (Siaroff, 2003: 305). Başkan, muhalif üye sayısı fazla değilse, yasama organının kendisine uygun olmayan politikalarını bu yolla engelleyebilir. ABD’de Başkan kongre tarafından kabul edilip kendisine gönderilen kanun tekliflerini ABD anayasasının 1. maddesinin 7. bölümü uyarınca a)kabul eder ve imzalar, b)itiraz eder, imzalamaz ve Kongre’ye gerekçesiyle geri gönderir, c) imzalamayıp rafa kaldırır. Başkanın bu kanuni ugulamaları kısaca şöyle açıklanabilir; a) başkan kanun tekliflerini kabul edip imzalarsa veya on gün içersinde hiçbir tepki göstermezse teklifler yasalaşır (to be enacted), b) başkan kanun tekliflerini anayasaya veya kendi değerlendirmesine göre yasalaşmaya uygun görmezse, kanun tekliflerini imzalamaz Kongre’ye gerekçeleriyle iade edilir. Kongre’de bu teklifleri her iki mecliste 2/3’lük bir çoğunlukla onaylarsa Başkanın imzasına gerek olmaksızın yasalaşırlar, c) Yasama yılı kapanışına 10 gün kala Başkana imzalaması için kanun teklifini gönderilir ve Başkan da bunu onaylamak istemez ise, teklifi imzalamaz. Böylelikle söz konusu teklif veya teklifler kendiliğinden rafa kaldırılmış olur. Bu duruma günlük dilde “cep vetosu” (the pocket veto) denir (Arslan, 2001: 63-64; Grigsby, 2012: 233). ABD

tarihinde Kongre’nin başkana gönderdiği yasa tekliflerinden 2574 tanesi başkan tarafından veto edilmiş ve bunların içerisinden sadece 111 tanesi kongre tarafından iptal edilmiştir. Başkanlar içersinde kanun tekliflerini en çok veto eden Franklin D. Roosevelt (1933-1945), verdiği 635 vetodan sadece 9 tanesi kongre tarafından vetoya rağmen yasalaştırılmıştır (United States Senate, 2018)

 Başkan yasama organının üyesi olamaz ancak yasama organına dolaylı

yollardan yasa teklifi yapabilir: Bu durum başkanın yasama organı üyesi

olmaması sebebiyle ortaya çıkan kopukluğu kısmen de olsa gidermektedir. Başkan, her yasama yılının başında Kongre’ye ülkenin durumu hakkında rapor verir ve Kongre’nin dikkatini çekmek istediği herhangi bir konu hakkında mesaj gönderir. Bu mesajlar aracılığıyla yürütmenin çıkmasını istediği yasalara ilişkin Kongre’yi yönlendirir. Halkın büyük desteğini arkasına alan başkanın gönderdiği mesajlar Kongre üzerinde genellikle büyük etki oluşturur. ABD Kongre’sine verilen ünlü mesajların içinde; Monroe Doktrini, Woodrow Wilson’ın “Ondört İlkesi” ile Yunanistan ve Türkiye’ye 400 milyon dolarlık yardım paketini içeren 12 Mart 1947 tarihli “Truman Doktrini” gibi mesajlar yer almaktadır (Bal, 2001: 56; Uysal, 2016: 74).

Başkanlık sisteminin taşıması gereken özellikleri sıralayan Sartori’nin (1997: 115) belirlediği bu temel kriterler bir paragrafta toplanacak olursa, “bir siyasal sistem, ancak ve ancak devlet başkanı (başkan), 1- halkoyundan çıktığı, 2- önceden belirlenmiş görev süresi içinde parlamentonun oyuyla görevden uzaklaştırılamadığı ve 3- atadığı hükümetlere başkanlık ettiği veya onları başka şekillerde yönlendirdiği takdirde, başkanlık sistemidir. Bu üç şartın hepsi yerine geldiğinde, karşımızda saf bir başkanlık sistemi vardır” şeklinde ifade edilebilir. Lijphart (1996: 63) ise temelde iki özellik saymaktadır. Bunlar: 1- Başkan yasama organının güvenine dayanmaz; 2- Başkan doğrudan veya dolaylı olarak halk tarafından seçilir.

Diğer bazı bilim adamlarına göre de başkanlık sisteminin başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Ball, 1988: 49; Carey, 2005: 91-92; Ludwikowski, 2003: 38; Newton ve Deth, 2014: 92):

 Başkan hem hükümetin hem devletin başıdır. Diğer bir ifade ile devlet ve hükümet başkanı birdir.

 Başkan, yasama tarafından seçilmez, doğrudan halk tarafından seçilir. (Amerika Birleşik Devletleri'nde bir seçmenler heyeti bulunmakta, lakin bu durumun siyasal açıdan büyük bir önemi yoktur).

 Başkan ve yasama organının koşulları sabittir ve karşılıklı güvene tabi değildir. Ancak başkanların yasama organına yaptıkları çağrılar (kanun teklifleri) tamamen yasama organının inisiyatifi çerçevesinde işleme alınmayabileceği gibi, işleme alınabilir ve hatta yasaya da dönüştürülebilir. Zira yürütmenin ifade ettiği öneriler önce komiteden, ardından kongreden onay almak zorundadır. Genellikle yürütme önerisini gerçekleştirir, ancak Kongre, hayır diyerek süreci sonlandırır (Hague ve Harrop, 2004: 256).  Başkan yasama organının bir parçası değildir ve meclisten görev süresi

içerisinde, ilgili yasal süreci (impeachment) dışında görevinden uzaklaştırılamaz.

 Başkan, yasama organını feshedemez ve genel seçimlerin yapılmasını isteyemez. Genellikle başkanlık ve meclis seçimleri farklı zamanlarda gerçekleştirilir.

 Başkan, hükümetin yapısını belirler, yönetir ve anayasal olarak kanun koyma yetkisine (bazılarında kısıtlıdır) sahip olur.

Başkanlık sisteminin yukarıda zikredilen özelliklerinin ortaya çıkardığı birtakım avantajlar ve dezavantajlar mevcuttur. Sistemin sahip olduğu üstünlük ve zaafların sarih bir biçimde tespit edilebilmesi için söz konusu nitelikleri açıklamakta fayda vardır.