• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 14 

2.3. Yansıtıcı Öğretim 41 

2.3.2. Yansıtıcı Düşünme 47 

geliştirir. Bu noktada yansıtıcı düşünme kavramını daha ayrıntılı incelemekte fayda vardır.

2.3.2.Yansıtıcı Düşünme  

Düşünme kelimesinin sözlük anlamı; ‘karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama becerisi’ dir (TDK, 2008). Düşünme hiçbir zaman durmayan bir faaliyettir. Düşünmede var olmayan bir şeyi araştırmak ve soruşturmak söz konusudur.

Semerci’ye (2003, s.65) göre düşünme, zihinsel ve duyuşsal davranışları kapsayan hem bilgi, kavrama ve uygulama düzeylerindeki davranışlarla, hem de analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindeki davranışlarla kendini ifade eden çok yönlü bir faaliyettir. Dewey (1910, s.14) ’e göre düşünme tamamıyla dürtüsel ya da rutin eylemden kaçışın tek yoludur. Düşünme kapasitesi olmayan bir varlık sadece iç güdüleri ve arzularıyla hareket eder Yani öğrenme sürecinde kişi çevresinde olanlara karşı duyarlı olmalı ve kendini değerlenirerek gelişimini sağlamalıdır.

Dewey (1910, s.2-6), düşünme kavramını dört anlamda açıklamıştır.

1- Düşünme, zihinde düşüncelerin düzenli bir sıra ile birbiri ardına gelmesidir. Sonra gelen düşünce önce geleni arkasına alırken, önceki düşünce de bir sonraki için uygun ortam hazırlar. Bu düşünceler karmaşık değildir, biri diğerinden doğar ve birbirini destekler. Bu düşünce akışı bir zincir gibi iç içe devam eder.

2- Düşünme sadece beş duyu ile algıladığımız olaylara dayanmaz, aynı zamanda sezgiye de dayanır. Duygular da düşünce oluşturmada önemli bir yere sahiptir. Düşünme, bir anlamda, birbirleriyle uyum içinde olan duyguların çiçek açması ve sezgilerin çoğalmasıdır.

3- Düşünme süreci mantıken tutarlı olan fikirlerin kabulü; tutarsız olanların ise reddedilmesini gerektirir. Düşünmenin bu anlamına göre iki farklı fikir vardır. Birincisi gerçekçi temellere dayanmayan, gelenekler, öğretim ya da taklit yoluyla gelişir. Bunlar genelde peşin hüküm de denilen önyargılardır. İkincisi ise bulgulara ve kanıta dayalı gerçeklerdir.

4-Düşünme, gerçekleri sıkı bir çalışma sonucu ortaya çıkarma, bulguların incelenmesi ve yeniden gözden geçirilmesi, hipotezlerin sınanması ve elde edilen kuramsal sonuçların birbirleriyle ve bilinen gerçeklerle karşılaştırılması şeklinde farklı bir yöntem izlenerek ulaşılan sonuçlardır. Düşünmenin bu anlamı yansıtıcı düşünmeyi oluşturur. Çünkü Dewey’e göre yansıtıcı düşünme süreci, destekleyici nedenler ve bu nedenlerin oluşturacağı sonuçlar

ışığında; etkin, kalıcı, ve özenli bir şekilde düşünmenin ya da varsayılan bilginin bir değerlendirmesidir.

Dewey’in tanımının üzerine yansıtıcı düşünmeyi kökenleriyle incelemek yerinde olacaktır. Etimolojik olarak İngilizcede yansıtıcı anlamına gelen “reflective” kelimesi Latince’deki reflecto kelimesinden türetilmiştir. Ön ek olan ‘re’ geri anlamına gelir ve kök olan ‘fect’ eğilmek, bükülmek anlamındadır. Başka bir deyişle orijinal olarak ‘geriye eğilmek, geriye dönmek’ anlamındadır (Öztürk, 2003, s.32). Yansıtıcı düşünme öğretmenlerin ve öğrencilerin kendi gelişimleri üzerinde düşünmeleri ve süreçte yaptıkları hataları bulup düzeltmeleri olarak da tanımlanabilir. Ünver (2003, s.3) ise yansıtıcı düşünceyi hem insan hem de gerçeğin değiştiğine bu yüzden bilgininde değiştiğine inanan pragmatik felsefenin ilerlemecilik akımının görüşleri ile örtüşen bir kavram olarak tanımlamıştır. Taggart ve Wilson (1998) ise, yansıtıcı düşünmenin eğitim sorunları üzerinde mantıklı kararlar alma ve sonra bu kararların sonuçlarını değerlendirme süreci olduğunu belirtmektedir (Akt. Ünver, 2003,s.5). Ross ve Bondy (1996, s.65)’ye göre yansıtıcı düşünme, kişinin mantıklı seçimler yapabilmesi ve yaptığı seçimlerin sorumluluğunu alabilmesini içeren eğitim konuları ile ilgili düşünme yoludur. Alp ve Şahin Taşkın (2008, s.313) yansıtıcı düşünmeyi, bilinçli olma, deneyimlerini etkili bir şekilde analiz etme, eleştirel düşünmenin yapıcı bir şekilde kullanılması, bilginin teknik olarak kullanılmasından uygulamaya dönüştürülmesi ve daha üst düzeyde yeni bilginin oluşturulması şeklinde özetlemiştir. Mahnaz (1997) yansıtıcı düşünmeyi ‘kişinin kendi düşünceleri hakkında düşünmesi’ olarak tanımlanan üstbilişle ilişkilendirerek tanımlamış ve öğrenmeyi bilişsel ve arabuluculu kuramlar üzerine dayandırarak yansıtıcı düşünmenin kişinin kendisini gözlemlemesi olduğunu savunmuştur (Akt. Wlodarsky, 2010, s. 214).

Dewey’e göre her bir yansıtıcı işlemin iki alt süreci vardır. Bunlardan ilki şüphecilik ikincisi ise daha fazla gerçeği ortaya çıkarmak için araştırmadır. Çünkü Dewey için belirsizlik yansıtıcı düşünmenin çıkış noktasıdır ve kişiyi araştırmaya ve daha çok düşünmeye sevk eder. Herhangi bir ortamda meydana gelecek problem oldukça bilinen bir yapıda olsa dahi yansıtıcı düşünme süreci problem üzerinde tereddütlü ve şüpheci olmayı ve gerçeklerin sunulan anlamlarının ne derece doğru olduğunu araştırmayı gerektirir. Çünkü yansıtma gerçekleri ortaya çıkarmayı amaçlar ve bu yolda karşılaşılan güçlükler ve engeller süreci asla baltalamaz. Yansıtıcı düşünmenin esasları sürekli şüphe durumunda olma ve uzun süreli ve sistematik bir şekilde araştırma durumunu devam ettirmedir (Dewey, 1910, s.13). Eğitim ortamında da yansıtıcı düşünmenin gerekliliği bu bağlamda tartışmasız bir şekilde kabul edilmelidir.

Öğrenim ve öğretim tıpkı alım satım gibi karşılıklı bağıntılı süreçlerdir. Birisi bir şey almadan satış olamayacağı gibi, öğrenenler bir şeyler öğrenmeden öğretim de olmaz. Ticarette ilk adımı alıcı atarken, eğitimde ilk adımı öğrenci atmak zorundadır. Birey düşünmeyi öğrenmeli ve sahip olduğu etkili gücü nasıl ortaya çıkaracağını öğrenmeli ve öğrenme hakkında düşünmelidir. Öğretmen öğrencilerin içlerindeki gücü aktive ederek onlara düşünmeyi öğretilebilir. Ancak öğretmenin var olan alışkanlıkları, eğilimleri ve doğal kaynakları ortaya çıkaracak öngörüsü yoksa öğrenenin içindeki gücü dışarı çıkarmasında ona yardımcı olamaz (Dewey, 1910, s.29-30).

Yansıtıcı düşünmenin gelişimine önemli katkıları olan diğer bir araştırmacı ise, Jack Mezirow olmuştur. Mezirow, yansıtıcı düşünmenin çerçevesinin çizilmesinde ve yansıtıcı eylemin değerlendirilebilmesinde kullanılabilecek kriterleri açıklayarak, yansıtıcı eylem ile yansıtıcı olmayan eylem arasındaki ayrımı yapmıştır. Böyle bir katkı, hem yansıtıcı düşünme yazını hem de yansıtıcı düşünme uygulaması açısından önemlidir. Çünkü, yansıtıcı düşünme önündeki en kritik engellerden birisi, yansıtıcı olmayan davranışların da yansıtıcı davranış olarak algılanması veya kabul edilmesidir. Mezirow, yansıtıcı olmayan davranışın üç özelliğini şu aşağıdaki özelliklerle açıklayarak, yansıtıcı olan ve olmayan davranışları birbirinden ayırt edebilmemize açıklık getirmiştir

 Alışkanlık haline gelmiş davranışlar  Düşünme gerektirmeyen davranışlar

 Kendisini merkeze alan davranışlardır (Kember ve diğerleri, 2000, s.383).

Erlandson (2005, s.661)’e göre son yirmi yıldır, öğretmen eğitimine yönelik baskın söylemler incelendiğinde, şüphesiz en önemli olanın yansıtıcı düşünme olduğu görülür. Öğretmenlerin eğitilmesi ve yetiştirilmesine yönelik araştırma yapan ve bu konuda çalışan akademisyen ve uygulayıcıların yansıtıcı düşünmeye verdiği önem de giderek artmıştır. Nerede ise bu alanda yansıtıcı düşünmeden söz etmeyen bir akademisyene rastlamak mümkün değildir. Yansıtıcı öğretimde düşünme önemli olduğu kadar yansıtmayı yapacak kişinin kendisini tanıması da önemlidir. Wagenheim ve diğerlerine (2009, s.504) göre yansıtma, bir bakıma kişilerin saklı kalan yanlarını ortaya çıkarmak ve yeni fikirler üretmek için ön kapı yerine arka kapıdan girmeyi önerir. Yani yansıtmada kişileri tanıma eylemini aleni bir şekilde yapmaktansa sezdirerek yapmak ve bu şekilde yeni düşünceler ortaya çıkarmak daha etkili olabilir. Yansıtma ve yansıtıcı düşünmeyi bünyesinde barındıran yansıtıcı öğretimi derinlemesine incelemek gereklidir.

2.3.3. Yansıtıcı Öğretimin Özellikleri  

Dewey’in yansıtıcı eylem kavramı öğretime uygulanması hem heyecan verici hem de zorlu bir süreçtir. Zeichner ve Liston (1996, s.9)’a göre Dewey’in ortaya koyduğu yansıtıcı öğretim öğretmenlerin kullandığı yöntemler dizisinden ibaret değildir. Daha ziyade problemlere bütüncül bir yolla yaklaşmak ve onları çözmektir. Yansıtıcı eylem mantıksal problem çözme sürecinden fazlasıdır. Yansıtma önsezi, duygu ve tutkuyu içinde barındırır.

Yansıtma yaparak kendisine ayna tutan öğretmen ve öğrenciler kendilerini yeteri kadar tanıyacakları için yansıtmanın öğretimdeki rolü de yadsınamaz derecededir. Öğretimin standardını yükseltmek için yansıtıcı öğretimin rolü oldukça fazladır. Yansıtıcı öğretimi daha iyi anlamak için anahtar özelliklerini ana hatlarıyla özetlemekte fayda vardır.

Yansıtıcı öğretim alanında alan yazına yön veren Henderson ve Pollard’ın yansıtıcı öğretim için belirledikleri özellikler sunulmuştur. Pollard (2008, s.14-15)’ın Dewey’in yansıtıcı eylem fikrinden yola çıkarak belirlediği yansıtıcı eylemin öğretim boyutunda yedi anahtar özelliği aşağıdaki gibidir:

1. Yansıtıcı öğretimde uygulamanın teknik yeterliliğine olduğu kadar amaç ve sonuçlarına da dikkat edilmesi gerekir.

2. Yansıtıcı öğretim öğretmenin kendi uygulamalarını gözlemlediği, değerlendirdiği ve değiştirdiği döngüsel bir süreçtir.

3. Yansıtıcı öğretim, daha yüksek öğretim standartları gelişimini desteklemek için kanıta dayalı sınıf araştırma yöntemlerinde yeterlilik gerektirir.

4. Yansıtıcı öğretim; açık fikirli, sorumlu ve samimi bir tutum içerisinde olmayı gerektirir.

5. Yansıtıcı öğretim diğer araştırma sonuçlarıyla beslenen ve kanıta dayalı araştırma bilgilerine sahip öğretmen yargısına dayanır.

6. Yansıtıcı öğretim, profesyonel öğrenme ve profesyonel başarı, diğer meslektaşlarla diyalog ve işbirliği yoluyla geliştirilir.

7. Yansıtıcı öğretim öğretmenlerin dışarıdan geliştirilen öğrenme ve öğretme çerçevelerini yaratıcı bir şekilde uzlaştırmalarını kolaylaştırır. Bu yedi anahtar özellik aşağıda yedi başlık altında incelenmiştir.