• Sonuç bulunamadı

Yüksek Seçim Kurulu’nun Kuruluşu

1.2. Yüksek Seçim Kurulu

1.2.2. Yüksek Seçim Kurulu’nun Kuruluşu ve Tarihsel Gelişimi

1.2.2.1. Yüksek Seçim Kurulu’nun Kuruluşu

14 Kasım 1949’da çalışmalarına başlayan Kurul, bir yandan hükümetin ön tasarısını incelerken bir yandan da siyasi partilerin yeni yapılacak kanun hakkındaki düşüncelerini alıyordu. Kurul, çalışmalarına kolaylık sağlaması bağlamında çeşitli ülkelerin seçim mevzuatlarını Türkçe’ye çevirmek suretiyle dünya pratiklerinden de esinlenmiştir. Sonrasında Kurul, hükümetin ön tasarısında değişiklikler yapmanın, ön tasarının insicamını bozacağı gerekçesiyle belirlenen ilke ve prensipler çerçevesinde ön tasarıdan bağımsız yeni bir tasarı hazırlamıştır. Hükümet hazırlanan yeni tasarı üzerinde ufak değişiklikler yaptıktan sonra kendi tasarısı olarak Meclise sunmuştur48. Tasarıda, yargıçların seçim kurullarındaki görevleri “denetim ve kontrol” olarak ifade edilmiştir. Milletvekili tutanaklarının iptali ve tasdikine ilişkin olarak Hükümetle Bilim Kurulu görüş ayrılığına düşmüştür. İktidar, Milletvekili tutanaklarının iptal ve tasdikinin kadim uygulamaların devamı olarak Meclise bırakılması gerektiğini söylerken, bilim Kurulu ise tasarıyla öngörülen “Yüksek Seçim Mahkemesi”nin milletvekili seçimleriyle ilgili her türlü şikayet ve itirazı karara bağlaması gerektiğini ifade etmiştir. Hükümet, Komisyon görüşmelerinde İngiltere uygulamasına atfen, milletvekili tutanaklarının iptali ve tasdiki yetkisinin Mecliste kalması yönünde görüş bildirmiştir. Yüksek Seçim Mahkemesi’nin bu işleyişteki rolü ise Meclis adına araştırma yaparak, araştırma sonuçlarının bir rapor halinde Meclis’e sunulmasıyla sınırlı kalması yönünde olmuştur. Komisyondaki bir diğer tartışma konusu da, seçimlerin güvenliği için oluşturulacak yapının idari mi, yoksa yargısal bir yapı mı olduğu konusundaydı. Bu tartışma “tahkik” kelimesi üzerinden ivme kazanmıştır. Bir kısım üyeler, “tahkik” kelimesinin yargısal bir faaliyet anlamına geleceğini ifade ederken, bir kısım komisyon üyesi de bunun idari tahkikat anlamında da kullanılabileceğini ifade etmişlerdir. Tartışmalar neticesinde, “tahkik” kelimesi her iki anlamı da çağrıştırdığı gerekçesiyle tasarıdan çıkarılarak

47

Ahmet Haluk Ülman (b), “21 Şubat 1950 Tarih ve 5545 Sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu’nun Geçirdiği Hazırlık Safhaları”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

Dergisi, Cilt. 12, Sayı. 1, ss. 63-64. ; Güveyi, s. 117.

48

24 yerine “gerekli bilgileri toplamak” ibaresi konulmuştur. Bir başka değişiklik ise hükümet tasarısında “Yüksek Seçim Mahkemesi” olarak belirlenen ismin, Komisyonda, yukarıdaki tartışmaların da etkisiyle olsa gerek bu günkü isim olan “Yüksek Seçim Kurulu” olarak değiştirilmesidir. Bu son iki değişiklik, Yüksek Seçim Kurulu’nun mahiyetinin bir yargı organı olarak öngörüldüğünün kanıtıdır49. Hükümet tasarısı 16 Şubat 1950 tarihinde “Milletvekilleri Seçimi Kanunu”50 olarak Meclis tarafından kabul edildi. Böylelikle Yüksek Seçim Kurulu, yasal düzenlemenin ilk haliyle milletvekilleri tutanakları hakkında nihai karar verme yetkisinden mahrum olarak51, sadece alt seçim kurullarını denetleyen bir kurul olarak hukuk hayatımıza dahil olmuştur52.

Günün şartları gereği ve dünyadaki o döneme ilişkin mukayeseli hukuk pratikleri53 de Yüksek Seçim Kurulu’na tasarıda atfedilen yargı mercii olma hüviyetini kazandıramamıştır. Geçmiş seçim uygulamaları da dikkate alındığında henüz bu mahiyette bir yapının da olmayışı, seçimlerin yönetim ve denetimi konusunda Meclis’in var olan yetkilerinin devamı yönünde mutabık kalınmıştır. Tasarıda da ifade edildiği gibi Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkisi seçimlerin yönetimi ve denetimine ilişkin olarak gerekli bilgileri toplamakla sınırlı tutulmuş ve bir mahkeme gibi karar vermesinin ve hareket etmesinin önüne geçilmiştir. Hatta Milletvekilleri Seçimi Kanunu’nda 17.02.1954 tarihinde 6272 sayılı Kanunla yapılan yasa değişikliği çalışmaları sırasında Trabzon Milletvekili Faik Ahmet Barutçu ve üç

49

Bingöl, ss. 73-74. ; Yavuz, ss. 113-114. 50

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 21 Şubat 1950-7438. 51

Yüksek Seçim Kurulu’nun Kanunun ilk halindeki yetkileri 123. madde metninde şöyle ifade edilmiştir: Oy verme gününden önce il seçim kurullarının teşekkülüne, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleyip kesin karara bağlamak; Adaylığa ait itirazlar hakkında 38 inci madde gereğince kesin karar vermek; İl seçim kurullarının teşekkülüne, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılmış olup da, kesin karara bağlanmamış olan itirazlar hakkında neticeye müessir olup olmadıklarına dair bir rapor hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak; Milletvekilliğine seçildiğine dair tutanak verilen bir kimsenin milletvekili seçilmemesini, tahakkuku halinde, intaç edecek olan oy farkı husule getiren vakıalara müstenit itirazlar hakkında varacağı neticeyi bir raporla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak; Milletvekilliğine seçildiğine dair tutanak verilen bir kimsenin seçilme yeterliğini haiz olmadığına dair itirazlar hakkında varacağı neticeyi bir raporla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak.

52

Yavuz, s. 114. 53

Hükümet, batılı ülkelerden Fransa, İtalya, Belçika ve İngiltere’de seçimlere ilişkin yargısal karar verme yetkilerini nihai olarak ülke meclislerine bırakıldığını ileri sürerek Yüksek Seçim Mahkemesi’nin yetkilerinin, İngiltere’de olduğu gibi Meclis adına, inceleme yapma ve yine Meclis’e rapor sunmayla sınırlı olması gerektiğini belirtmiştir. (Yavuz, ss. 112-113).

25 arkadaşının Yüksek Seçim Kurulu’nun yerine Yüksek Seçim Mahkemesi isminin kullanılması yönündeki teklif önerisi de kabul görmemiştir54. Bu engellemeler olmasaydı, Yüksek Seçim Kurulu’nun ismi, belki de komisyon raporundaki ilk haliyle ya da daha sonraki kanun değişikliği önerisinde olduğu gibi Yüksek Seçim Mahkemesi olarak belirlenecekti ve belki de bugün Yüksek Seçim Kurulu’nun statüsü üzerinde yapılan tartışmaları yapmıyor olacaktık.

1.2.2.2. 1954 Değişiklikleri

Yüksek Seçim Kurulu’nun kuruluşundan kısa bir zaman sonra 17.02.1954 tarihinde, 6272 sayılı “Milletvekilleri Seçimi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun”la55 5545 sayılı Kanunda çok önemli değişiklikler56 yapılmıştır. Değişikliklerden özellikle Yüksek Seçim Kurulu’nun yetki ve görevlerine ilişkin yapılan değişiklik konumuz açısından çok önemlidir57. Değişikliklerin seçim sisteminin daha demokratikleştirilmesi adına yapıldığı aşikârdır. Bu yanıyla, tıpkı 1950 seçimleri öncesinde çıkartılan seçim kanununda olduğu gibi, mevcut iktidarın iyi niyetinin bir göstergesi olarak kabul edilmiştir. Hükümet kanunun gerekçesi olarak, “bugünkü seçim kanunumuzun esas prensipleri ihlal edilmemek kaydiyle seçim emniyetini daha mükemmel bir hale ifrağ etmek için bazı tedbirler alınması” olarak ifade etmiştir58. Kanunun gerekçesini gerçekleştirmede en etkin hükümler olması bakımından, Kanunun 117.59, 119.60,

54

Yavuz, s. 114. ; TBMM’nin 17.02.1954 tarihli, 44. İnikat Tutanağının Sonuna Ekli, S. Sayısı 143, TBMMTD, IX. Dönem, C. 28, İçtima 4, s. 7.

55

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 23 Şubat 1954-8641. 56

Kanunun 16, 19, 27, 117, 119, 120, 122, 123, 124, 125 ve 126. maddelerinde değişiklikler gerçekleştirilmiş ve Kanuna üç geçici madde eklenmiştir.

57

Yılmaz, s. 90. ; Z. Yılmaz, s. 87. 58

Tutanak Dergisi, C.28/1, İ. 44, S. Sayısı 143, s. 1. 59

“İl seçim kurulları merkez ilçesi de dâhil olmak üzere ilce seçim kurullarından gelen tutanakları

yukarıdaki maddede belirtilen şekilde birleştirmek suretiyle oy kazananların adlarını ve soyadlarıyla kazandıkları oy sayısını bir tutanakla belli eder. Adaylardan en çok oy alanların milletvekili seçildiklerini diğer bir tutanakla tespit eder. En az oy alanın aldığı oy sayışma eşit sayıda oy almış başka bir aday varsa kurul önünde aralarında kura çekilir. Kurada adı çıkana tutanak verilir. Bu tutanağın Yüksek Seçim Kurulunca İptali halinde kurada kaybedene tutanak verilir. Bütün bu işler yapılırken yukarıdaki maddede yazılı olduğu şekilde aday ve müşahitler hazır bulundurulur ve aleniyet sağlanır. İl seçim kurulu milletvekilliğine seçilenleri gösteren tutanağın bir suretini seçim çevresinde hemen ilân edilmek üzere o yerin en büyük mülkiye âmirine tevdi eder ve diğer bir suretini de ayrıca üç gün müddetle kurul kapışma asar. Yukarıdaki maddenin son fıkrası gereğince ilce seçim kurulu başkanlarının haiz olduğu yetkiyi il

26 123.61, 125.62 ve 126.63 maddelerinde yaptığı değişiklikler önemlidir. Kanunun 123. maddesindeki değişiklikle, seçim tutanakları üzerinde Meclise bırakılan nihaî denetim yetkisini Yüksek Seçim Kurulu’na devredilmiştir64. Başlangıçta inceleme ve gerekli belgeleri toplama görevi bulunan ve son söz için yaptığı incelemeyi Meclis’e sunan Yüksek Seçim Kurulu dönüştürülerek yargısal bir organ statüsüne kavuşturulmuştur. 125. maddedeki değişiklikle de, seçimlerle ilgili olarak son ve kesin karar merci konumuna yükseltilmiştir65. Böylelikle Yüksek Seçim Kurulu, yasal düzeyde bugünkü anlamda ilk kez seçimlerin yönetimi ve denetimi yetkisine kavuşturulmuştur66.

seçim kurulları başkanları da haizdir. Milletvekili seçilenlere il seçim kurulu tarafından milletvekili seçildiklerine dair birer tutanak verilir. Bunların ayrıca birer sureti Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisliğine verilmek üzere Başvekâlete, gönderilir”.

60

“Hesaba katılan veya katılmayan ve itiraza uğramış olan oy pusulaları, sayım cetvelleri ve

milletvekilliğine seçilme tutanakları ile diğer seçim evrakı milletvekilliği tutanakları kesinleşinceye kadar mahallî asliye mahkemelerinde ve bulunmadığı takdirde sulh mahkemelerinde muhafaza edilir ve bunlar Yüksek Seçim Kurulu veya mahkeme kararı olmadıkça hiç bir yere gönderilemez veya tevdi olunamaz”.

61

“Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır: Oy verme gününden önce il seçim

kurullarının teşekküllerine, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılan İtirazları, 38. maddeye göre adaylık için yapılan müracaat veya İtirazlar hakkındaki seçim kurullarınca ittihaz olunan kararlara vâki itirazları, İl seçim kurullarının teşekküllerine, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılmış olup da zamanında kesin karara bağlanmamış olan itirazların neticeye müessir olup olmadıklarım, Milletvekilliğine seçildiğine dair tutanak verilen bir kimsenin, seçilmemesini mucip olacak vakıalar hakkındaki İtirazları, Milletvekili seçildiğine dair tutanak verilen bir kimsenin seçilme yeterliğini haiz olmadığına dair yapılan İtirazları, Tetkik ederek karara bağlamak”.

62

“Yüksek Seçim Kurulu evrak üzerinde İncelemeler yapar. Ayrıca lüzum gördüğü bilcümle tahkik

muamelelerini de icra eder. İcap eden mercilerden her türlü bilgi ve belgeleri İster. Bu merciler en kısa bir zamanda ve en geç bir hafta içinde istenilen bilgi ve belgeyi vermek mecburiyetindedirler. Kurul başkanı lüzum ve ihtiyaca göre bu işlerde çalışmak üzere Temyiz Mahkemesi ve Devlet Şûrası memurlarını vazifelendirebilir. İtiraznamenin bir sureti tutanağına, itiraz edilen kimseye tebliğ olunur. Yüksek Seçim Kurulunca keyfiyet nihai karara bağlanmazdan önce bu kimse kurulda kendini bizzat müdafaa edebileceği gibi tâyin edeceği vekil marifetiyle de ettirebilir. Kurul yapılan itiraz ve ihbarları, kendisine intikalden itibaren en geç üç ay içerisinde karara bağlar. Kurulun kararları kati ve nihaidir”.

63

“Yüksek Seçim Kurulunca bir milletvekili' tutanağının İptaline karar verilince o milletvekilliği

için bu kanunun 6. maddesine göre yeniden seçim yapılır”.

64

Süleyman Güngör, “Seçim Kanunlarında Demokrat Parti’nin Yaptığı Değişiklikler ve Siyasal Anlamı” http://www.angelfire.com/sd/gungor/yazi/secimkanunu.htm#_ftn1 (15.11.2013). 65

Yavuz, s. 114. ; Bingöl, s. 75. ; Yılmaz, s. 90. 66

Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, 13. Bası, İstanbul, 2009, ss. 284-285. ; Bülent Tanör, Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, 6. Bası, İstanbul 2004, ss. 202-203. ; Yavuz Sabuncu, Anayasaya Giriş, İmaj Yayınevi, 12. Baskı, Ankara 2006, ss. 119-120. ; Işık, ss. 15-16. ; Z. Yılmaz, s. 87.

27 6272 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi67, seçimlerin yönetimi faaliyetleri kapsamında belirlenecek olan seçim çevreleri ve çıkartacakları milletvekili sayısının tespitine ilişkin getirdiği yeni hüküm ile 2 Mayıs 1954 seçimleri68 sonrasında yapılan 641869, 641970, ve 642971 sayılı Kanunlarla bazı illerin kurulması ya da kaldırılmasına yönelik hükümlerin, iktidar tarafından seçim çevrelerini ve çıkartacakları milletvekili sayılarını kendi siyasi menfaatleri doğrultusunda seçmenleri cezalandırması, yönlendirmesi ve yeniden dizayn çalışması olaraknitelendirilmektedir72. İktidarın bu uygulamaları doktrinde “geryymandering”73 olarak değerlendirilerek eleştirilmiştir74.

67

Muvakkat madde 3, “1954 genel seçiminde seçilecek milletvekili sayısının tesbitinde 1950 genel

nüfus şayiam esastır. Ancak bu esasa, göre her seçim çevresi için tesbit edilecek «milletvekili sayısı 1950 seçimlerinde bu çevreler için tesbit edilmiş bulunan milletvekili sayısından aşağı olamaz. Şu kadar ki, vilâyetlere bölünen veya küçültülen seçim çevreleri bu hükümden faydalanamazlar”.

68

Tuncer, s. 322. ; Dinçkol, ss. 110-112. 69

14.06.1954 tarihinde 6418 sayılı “Malatya Vilâyetine bağlı Adıyaman Kazasında (Adıyaman) adiyle yeniden bir Vilâyet kurulması hakkında Kanun” Resmi Gazete, 22 Haziran 1954-8735, s. 1.

70

14.06.1954 tarihinde 6419 sayılı “Kocaeli Vilâyetine bağlı Adapazarı Kazasında (Sakarya) adiyle yeniden bir Vilâyet kurulması hakkında Kanun” Resmi Gazete, 22 Haziran 1954-8735, s. 3. 71

30.06.1954 tarihinde 6429 sayılı “Kırşehir Vilâyetinin kaldırılmasına ve Nevşehir Kazasında (Nevşehir) adiyle yeniden bir vilâyet kurulmasına dair Kanun” Resmi Gazete, 7 Temmuz 1954- 8748, s. 3.

72

Osman Bölükbaşı'nın kurduğu Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin 2 Mayıs 1954 Genel Seçimlerinde Kırşehir'de yüksek oy alması üzerine İktidar, yukarıda 71. dipnotta ifade ettiğimiz Kanunu çıkartarak bu İlin statüsünü İlçe olarak değiştirilmiş ve kendi ilçesi olan Nevşehir İl yapılarak, Kırşehir’i ona bağlamıştır.

2 Mayıs 1954 Genel Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Malatya’da seçimleri kazanması üzerine, İktidar, 68. Dipnotta ifade ettiğimiz Kanunu çıkartarak, Malatya’yı ikiye bölmek suretiyle Adıyaman İlini kurmuştur.

73

Gerrymandering, belirli bir aday veya parti için bir seçim avantajı sağlamak amacıyla bir bölgede oy kullanacak kişi sayısını arttırmak için o bölgenin sınırlarını değiştirme demektir. Gerrymandering, 1812 yılında ABD’nin Massachusetts Valisi Elbridge Gerry’nin yaklaşan seçimlerde partisine avantaj sağlamak amacıyla, seçim çevrelerini “salamander”i (tek hücreli amfibi türü bir hayvan) andıracak biçimde kıvrımlı çizgilerle tanımlaması ile siyasi literatüre girmiştir. Valinin soyadı ile salamander kelimelerinin birleşimiyle oluşmuş siyasi bir terimdir. Gerry, 1812 Senatörlük seçimlerinde rakiplerinin seçimlerini engellemek için Massachusetts Yasasını imzalamıştır. Gerrymandering de iki ana strateji söz konusudur. İlki, siyasi parti ya da adayların oylarını olabildiğince maksimize etmek, ikincisi ise rakiplerin oylarını olabildiğince azaltmak. (John Mackenzie, “Gerrymandering and Legislator Efficiency” s. 1. https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&uact=8&v ed=0CB0QFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.udel.edu%2Fjohnmack%2Fresearch%2Fgerryma ndering.pdf&ei=il0lVMjuHcXnyQPirIGYDg&usg=AFQjCNGVLS0D25ZPZxJnZcshCusxVzxz 1w (15.11.2013).

28 Kanun değişikliği ile seçimlerin sorumluluğunu bütünüyle üstlenen bir statüye kavuşturulmuş Yüksek Seçim Kurulu’nun, bu statünün kendisine verdiği yetkileri tam anlamıyla kullanabilmesi gerekir. Yetkilerini kullanabilmesinin ilk ve en önemli şartı da her yönüyle bağımsız bir kurul olmaktan geçmektedir. Siyasi iradenin baskısına karşı koyabilmesi için her yönden bağımsız olması gerekmektedir. Bu bağımsızlık mali bağımsızlığı da zorunlu kılmaktadır. Seçimlerin tüm sorumluluğunu üstlenen Yüksek Seçim Kurulu’nun bütçesi, Kanunun 166. maddesinde “Seçim giderleri genel bütçeden ödenir. Bunun için gerekli ödenek Adliye Vekâleti bütçesindeki özel bölüme konur” hükmü gereğince genel bütçe içinde Adalet Bakanlığı bütçesinde özel bir kalem de yer almaktadır. Bu hüküm, Kurul’un seçim faaliyetlerini gerçekleştirirken ihtiyaç duyacağı mali kaynakların siyasi irade tarafından belirleneceği anlamına gelmektedir. Meclis aritmetiğinin ekseriyetini elinde bulunduran iktidar, bütçeyi ve Bütçe Kanunu’nu hazırlama yetkisini siyasi kaygılarına bir araç olarak kullanabilir. Siyasi iktidar bu aracı, kendi menfaatleri doğrultusunda Yüksek Seçim Kurulu’na karşı kullanabilir. Diğer bir ifadeyle, siyasi iktidar elindeki kanun yapma silahını Yüksek Seçim Kurulu’na kolayca doğrultabilir. Bu tür olumsuzlukların yaşanmaması adına, halen daha mali açıdan bağımsız olamayan Yüksek Seçim Kurulu’nun bir an evvel bu açıdan özerk bir statüye kavuşturulması gerekmektedir.

2 Mayıs 1954 seçimlerinin hemen akabinde 30 Haziran 1954 tarihinde 6428 sayılı “Milletvekilleri Seçimi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bazı Maddelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun”75 ile Milletvekilleri Seçimi Kanunu’nun 35., 71., 89., 91., 109., 110., 135. ve 166. maddelerinde değişiklik yapılmış, 45. ve 46. maddeleri ise tamamen kaldırılarak yerlerine yeni hükümler ihdas edilmiştir. Siyasi partilerin radyodan yapacakları propaganda konuşmalarına76

74

John N. Friedman, Richard T. Holden (a), “Optimal Gerrymandering: Sometimes Pack, But Never Crack”, American Economic Review, 2008, Cilt: 98/1, ss.113–144. ; John N. Friedman, Richard T. Holden (b), “Towards a Theory of Optimal Partisan Gerrymandering”, ss. 1-26. http://web.stanford.edu/group/peg/Papers%20for%20call/Gerrymandering%20%20FriedmanHol den.pdf (15.11.2013). ; Mitchell N. Berman, “Managing Gerrymandering”, Texas Law Review, 2005, Cilt: 83, ss. 781-854. ; Teziç, s. 274. ; Yılmaz, s. 92.

75

Kanun metni içn bkz., Resmi Gazete, 7 Temmuz 1954-8748, ss. 2-3. 76

Bu değişiklikler, öncelikle partilerin radyo propagandası yapma imkanlarını ellerinden alırken, iktidara da yeni propaganda araçları sunmuştur. Bunun yanı sıra, hükümet üyelerinin yapacakları

29 ilişkin 47. ve 48. maddeleri ise tamamen kaldırılmıştır. Kanunda değişiklikleri gerekli kılacak bir ihtiyacın olmamasına rağmen, zamanlama olarak, seçimlerin hemen akabinde yapılması, iktidar tarafından “süratle tashihi lüzumlu görülen bir kısım mahzurların, bir an evvel tashihi gayesiyle esaslı çalışmalara…” devam edildiği biçiminde gerekçelendirilmiştir77.

1.2.2.3. 1957 Değişiklikleri

Meclis, 11 Eylül 1957 tarihli oturumunda 1924 Anayasası’nın 25. maddesine78 istinaden 208479 nolu Kararıyla Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar vermiştir80. İktidar partisinin antidemokratik uygulamalarının alevlendirdiği siyasi ortamda seçimlere ittifak yaparak girmek isteyen muhalefet partilerinin önünü, 11 Eylül 1957 tarihinde 7053 sayılı “Milletvekilleri Seçimi Kanununun 35 ve 109. Maddelerinin Tadiline ve Bu Kanuna Muvakkat Bir Madde İlâvesine Dair Kanun”81 ile yaptığı yeni düzenlemeyle kesmiştir. Muhalefet partileri de bunun üzerine seçimlere münferit olarak iştirak etmişlerdir82.

Bu kanun değişikliğinin önemi, Güngör tarafından, “muhalefetin bir cephe oluşturarak ortak liste etrafında birleşerek seçimlere katılma girişimleri karşısında iktidarın aldığı önlem olmasında yatmaktadır. Bu durum o ölçüde belirgindir ki, değişiklik tasarısının TBMM’de görüşülmesi muhalefetin işbirliği için parti kurultaylarını topladığı günlere denk düşmektedir” biçiminde ifade edilmiştir83.

konuşmaların, görev alanlarıyla sınırlasa bile, radyodan yayınlanmasını sağlamaktadır. Bu düzenlemeler, iktidar ve muhalefet arasında sürekli gündemde kalan bir “radyo sorunu” ortaya çıkarmıştır. ( Güngör, s. 7.)

77

Güngör, s.6. 78

10 Ocak 1945 tarihinde 4695 sayılı Kanunla, 20 Nisan 1340 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu yerine mâna ve kavramda bir değişiklik yapılmaksızın Türkçeleştirilmiş olan 1924 Anayasası’nın 25. maddesi, “Seçim dönemi bitmeden Meclis, üyelerinin tam sayısının salt

çokluğu ile seçim yenilemeğe karar verirse, yeni toplanan Meclisin seçim dönemi kasım ayından başlar. Kasımdan önceki toplantı, olağanüstü toplantı sayılır”.

79

Resmî Gazete, l 1 Eylül 1957-9708, Karar No: 2084. 80

Orhan Aldıkaçtı, “27 Ekim 1957 Milletvekilleri Seçimi”, İÜHFM. C. 24, 1959, s. 1. ; Dinçkol, s. 112.

81

Kanun metni için bkz., Resmi Gazete, 13 Eylül 1957-9705, s. 17850. 82

Aldıkaçtı, ss. 15-16. ; Dinçkol, s. 112. 83

30