• Sonuç bulunamadı

Seçimlerin Yönetimi ve Denetimine İlişkin Modeller

Geçen yüzyılın başlarından itibaren ivme kazanan ve günümüze kadarki süreçte seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin farklı sistemler ve yöntemler geliştirilmiştir. Bu değişiklikler özellikle seçimlerin adil ve dürüst olmasını sağlamaya yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalarda daha adil ve daha dürüst bir seçim nasıl yapılır? nasıl siyasi tercihler sandığa gerçek şekilde yansır?, seçimler iktidarın etki alanının dışına tamamen nasıl çıkartılabilir? gibi sorulara cevaplar aranmaya çalışılmıştır. Bu sorulara aranan cevaplar, seçimlerin sadece oy kullanma faaliyetinden ibaret olmadığını ve seçim sürecinin en baştan itibaren adil ve dürüst bir biçimde yönetilmesi ve denetlenmesi gereken faaliyetler bütünü olduğunu ortaya koymuştur. Bunu sağlayabilme adına bazı dünya ülkelerinin öncülüğünde geliştirilen

349

142 ve seçimlerin yönetim ve denetimi için farklı çözüm önerileri benimseyen modeller ortaya konulmuştur.

Sadece oy verme faaliyetinden ibaret olmayan seçimlerin yönetim süreci, seçimlerin idari fonksiyonuna tekabül etmekte iken, denetim süreci de yargı fonksiyonuna tekabül etmektedir. Bu fonksiyonları kullanmakla görevlendirilmiş kurum ve organların farklılığına bağlı olarak, modeller farklı isimlerle anılmaktadır. Seçimlerin yönetim ve denetim faaliyetlerine ilişkin olarak benimsenen modellerin uygulama farklılıklarına bağlı olarak yönetim ve denetim faaliyeti bazen aynı organda toplanabileceği gibi bazen de farklı organlar eliyle yürütülmektedir350. Bu anlamda seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin olarak kullanılan modeller üç başlık altında toplanmaktadır.

3.1. Hükümet Yaklaşımı Modeli (Klasik Model)

Tarihsel açıdan seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin olarak uygulanan ilk model olma özelliğini haiz Klasik Model pratiklerinde, seçimlerin yönetimi bir devlet kurumu tarafından yürütülmektedir. Bu kurum, yürütme organının bir parçası durumundaki İçişleri ya da Adalet Bakanlığı olabileceği gibi yerel bir otorite de olabilir. Bu modelde seçimlere ilişkin son sözü söyleme yetkisi yasama organına bırakılmıştır. Diğer bir ifadeyle, seçim sonuçlarının tasdik ve ilanı yasama organı tarafından yapılmakta, seçim sonuçlarına ilişkin uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda ise yasama organı adeta bir yargı organı gibi hareket ederek söz konusu uyuşmazlığı çözüme kavuşturmaktadır351.

Hükümet Yaklaşımı modelinde, seçim organları tamamıyla kendilerinin belirleyebildikleri bir bütçeye sahip değillerdir. Seçim organlarının bütçeleri, ya hükümete bağlı bir bakanlık ya da yerel bir idari makam tarafından

350

Shaheen Mozaffer, ve Andreas Schedler, “The Comperative Study of Electoral Governanace- Introduction”, International Political Science Review (2002), Vol. 23, No. 1, ss. 7-11. http://ips.sagepub.com/content/23/1/5.full.pdf+html (10.09.2013) ; Levent Gönenç (d), “Dünyada ve Türkiye’de Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi”, Demokrasi ve Seçimler Güncel Hukuk

Dergisi, Sayısı: 42, s. 12. : Gönenç, (b), s. 53.

351

Alan Wall, Andrew Ellis, Ayman Ayoub, Carl W. Dundas, Joram Rukambe ve Sara Sataino, Electoral management Design: The International IDEA Handbook, Stokholm 2006, s. 7. ; Charles Lasham, “Electoral Management Body”, Centre for Parliamentary Studies, s. 4. ; Mani K. Ghalay, “Bhutanese Electoral Administration in Comporative Perspective”,

143 düzenlenmektedir352. Seçim organlarının ihtiyaç duyacağı bütçelerin, kendi dışındaki kurumlar tarafından belirleniyor olması, bu organları bazen siyasi iktidarların açık hedefi haline getirebilmektedir. Siyasi iktidarlar, seçim organlarının seçim faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duyacakları bütçeler üzerinde bir takım kısıntılara gitmek suretiyle, bu organların ihtiyacı olan araç gereç, personel ve teknolojik imkanların temin edilmesine engel olabilmektedir. Siyasi iktidarların bu yöndeki tavırları seçimlerin yönetim ve denetimi faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyerek, adil ve dürüst şekilde gerçekleştirilmesi gereken seçimlere gölge düşürebilecektir.

Bu modelin tarihsel kökenleri, 1604 tarihli meşhur Buckinghamshire seçim anlaşmazlığı neticesinde açılan Goodwin v. Fortescue davasına kadar uzanmaktadır. Avam Kamarasının gelişiminde önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçen bu dava ile Anglo-Sakson hukuk sistemindeki seçim uyuşmazlıklarında yasama organının ne denli etkin olduğu ortaya konulmuştur353. Günümüzde bu model, küçük uygulama farklılıklarıyla da olsa, bir çok demokratik ülkede354 kabul görmüştür355.

3.2. Karışık Model (Fransız Modeli)

Seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin olarak kabul edilen Fransız modelinin, hükümet yaklaşımı modelinde olduğu gibi yürütmenin üstlendiği fonksiyonu aynen devam ettirdiği, fakat seçim uyuşmazlıklarına bakan yönüyle bu modelden ayrıldığını görmekteyiz. Bu bakımdan Fransız Modelinde iki başlı bir seçim yönetimi söz konusudur. Seçimlere ilişkin ağırlıklı görevler bağımlı seçim kurulları aracılığıyla yerine getirilirken, diğer bazı görevler ise bağımsız seçim organları eliyle yürütülmektedir356. Bu modelde, yürütme organı seçimlerin yönetim görevlerini yerine getirirken, bunu yargı organlarının eşliğinde yapmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu modelde, Klasik Modele has uygulama imkanı olan yasama

352

Wall ve Diğerleri, s. 7. ; Ghalay, s. 6. ; Lasham, s. 4. 353

Andrew Thrush, “Commons v. Chancery: The 1604 Buckinghamshire Election Dispute Revisited” Parliamentary History, Vol. 26, part. 3 (2007), s. 301.

354

Bu ülkeler arasında İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Hollanda, Tunus, Belçika, Yeni Zelanda, Singapur, İsviçre, Danimarka ve Norveç gösterilebilir. (Gönenç (b), ss. 31-32. ; Wall ve Diğerleri, s. 7.).

355

Bu modele en çok uyan iki İskandinav ülkesi Norveç ve Danimarka bulunmaktadır. Bu iki ülke ilerleyen bölümlerde ayrıntılarıyla ele alınacaktır.

356

144 organının seçim sonuçlarına ilişkin hukuksal sorunları çözme yetkisi tamamen bağımsız seçim organlarına yani yargı mercilerine devredilmektedir357.

Seçim uyuşmazlıklarını çözümle yetkilendirilmiş yargı organları, kimi ülkelerde yargı teşkilatının en tepesinde yer alan Anayasa Mahkemesi olarak belirlenirken, kimi ülkelerde ise adli ve idari yüksek yargı mercileri şeklinde belirlenmiştir. İspanya gibi ülke pratiklerinde ise seçim hukuksuzluklarının çözümünde ilk derece mahkemelerinin rolü ön plana çıkmaktadır. Bu uygulama farklılıklarına, ülke pratikleri incelenirken ayrıca değinileceğinden bu kadarla yetinilmiştir.

3.3. Latin Amerika Modeli (Bağımsız Seçim Kurulu)

Demokrasinin kurum ve kuruluşlarıyla gösterdiği gelişme karşısında, siyasi iktidarların seçimlerin işleyişine müdahale olarak kabul edilebilecek tutum ve davranışları siyasal hayata ve siyasal hayatın kurumlarına zarar verme aşamasına ulaşınca, seçimleri siyasal iktidarların etki alanından tamamen uzak tutma düşüncesi güç kazanmaya başladı. Bu olumsuz gelişmelerin de etkisiyle, daha önce 1900’lü yılların başlarında ortaya çıkan ve kabul edildiği ülkelerin demokrasilerine hatırı sayılır katkıda bulunan yeni bir seçim yönetim ve denetim modeli geliştirildi. Kendisine uygulama alanı bulduğu dünya coğrafyasının da adı ile anılan ve kurumsal yapı ve işleyişi ile diğer iki seçim yönetim ve denetim modelinden tamamen farklı bu modele, Latin Amerika Modeli denilmektedir358.

Latin Amerika Modelinde, diğer iki modelin aksine, ne seçimlerin yönetiminden sorumlu yürütme organı ne de seçimlerin denetiminden sorumlu yargı organı seçim faaliyetlerinin içerisinde yer almaktadır. Artık seçimlerin yönetim ve denetimi faaliyetlerinden bütün yönleriyle sorumlu olan bir bağımsız seçim organı bu görev ve yetkileri üstlenecektir. Diğer bir ifadeyle, seçimlerin yönetim ve denetimi faaliyetleri yürütme organından tamamen bağımsız ve özerk bir yapıya kavuşturulmuş seçim organları tarafından yürütülmektedir. Bu modelin bir çok dünya ülkesinde kabul görmesinin arka planında, yukarıda ifade ettiğimiz gibi siyasi iktidarların kendi iktidarlarının varlığını korumak ve sürdürmek adına seçim sürecine

357

Gönenç (b), s. 34. 358

145 yaptıkları hukuksuz müdahalelerin adil ve dürüst seçimlerin gerçekleştirilmesine imkan tanımaması yatmaktadır.

Bu Model, birçok Latin Amerika ülkesinde359 uygulama imkanı bulmakla birlikte, ülkelerin kendi siyasal tercihlerine göre bir takım uygulama farklılıklarıyla karşımıza çıkmaktadır360. Uygulamaya ilişkin bu farklar, aşağıda bazı Latin Amerika pratikleri incelenirken ortaya konulacaktır. Bu model, hem ismiyle, hem de devletin üç asli erki olan yasama, yürütme ve yargı erklerinden bağımsız olarak, seçim yargısını dördüncü bir erk olarak kabul etmesi yönleriyle farklı özelliklere sahiptir. Bunun doğal sonucu olarak, diğer erklerden ve bu erklerin müdahalesine izole edilmiş seçim organları aracılığıyla seçimlerin yönetimi ve denetimi görevi yürütülmektedir. Seçimlerin yönetimi ve denetimi faaliyetleri “Yüksek Mahkeme” statüsüne sahip seçim organları eliyle yürütülmektedir. Latin Amerika ülkelerinin yanı sıra birçok yeni gelişmekte olan demokrasilerde de bu modelin benimsendiğini görmekteyiz. Ermenistan, Avustralya, Bosna Hersek, Burkina Faso, Kanada, Estonya, Gürcistan, Hindistan, Bhutan, Endonezya, Liberya, Maritus, Nijerya, Polonya, Güney Afrika ve Tayland bu ülkelerden bazılarını oluşturmaktadır361.

Bu modelde seçim organlarının bütçeleri, diğer seçim yönetim ve denetim modellerindeki seçim organlarının aksine, kendi bütçelerini kendileri yapmakta ve uygulamaktadırlar. Yürütme organının bütçe yapımındaki pasifliği, bütçe harcamalarının denetiminde de kendini göstermektedir. Bu kurulların bütçe uygulamalarına ilişkin harcamaları yasama ve yargı organı ile devlet başkanı tarafından denetlenmektedir362.