• Sonuç bulunamadı

Anayasal Düzeydeki Görev ve Yetkileri

1.2. Yüksek Seçim Kurulu

1.2.3. Yüksek Seçim Kurulu’nun Oluşumu ve Üyelerinin Hukuki Statüsü

1.2.4.1. Anayasal Düzeydeki Görev ve Yetkileri

Yüksek seçim Kurulu’nun Anayasal düzeydeki görev ve yetkilerine geçmeden önce, 1982 Anayasası’nın seçimlerin tümüne ilişkin olarak geçerli temel ilkelerine değinmek gerekmektedir. Bu ilkelerin en başında şüphesiz ki Anayasanın Cumhuriyetin temel ilkelerinin yer aldığı 2. maddesinde yer alan “insan haklarına saygılı”, “demokratik hukuk devleti” ilkeleri ile temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin hükümlerin yer aldığı 13. maddedeki117 “Anayasanın sözüne ve ruhuna”, “demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük ilkesine”118 aykırı olamayacağı ilkeleri gelmektedir. Bu ilkeleri, seçme ve seçilme hakkının düzenlendiği Anayasanın 67., Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin düzenlendiği 75, 77 ve 78., seçimlerin genel yönetim ve denetiminin düzenlendiği 79. ve yerel yönetim seçimlerinin düzenlendiği 127. maddelerindeki düzenlemeler takip etmektedir119.

112

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 18.1.1984-18285. 113

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 28.5.1987-19473. 114

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 26.1.2012-28185. 115

Yılmaz, s. 100. 116

Necmi Yüzbaşıoğlu (a), Anayasa Hukukunun Temel Metinleri, Beta Yayınları 9. Baskı, İstanbul, 2012, s. ; Işık, s. 55, Dipnot, 38.

117

1982 Anayasası’nın 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının sınırı için bkz., Nizamettin Aydın, 3 Ekim 2001 Tarihli Anayasa Değişikliklerinin Temel Hak ve

Hürriyetler Üzerine Etkileri, Ekin Kitabevi, Bursa 2008, ss. 107-120.

118

“Ölçülülük İlkesi” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Yücel Oğurlu, Karşılaştırmalı İdare

Hukukunda Ölçülülük İlkesi, Seçkin Yayınevi, Mayıs 2002, ss. 1-248.

119

Hikmet Sami Türk, “Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih”, Anayasa Yargısı, Sayı: 23, 25-26 Nisan 2006, Ankara, ss. 101-102.

41 Seçme ve seçilme hakkına ilişkin Anayasanın 67. maddesindeki düzenlemelerin, seçimlerin yönetimi ve denetimi açısından önemli olduğunu söylemeliyiz. Bu madde önemini, seçimlerin yönetimi ve denetimine ilişkin esasların belirlenmesi noktasında, bu düzenlemelere rehberlik etmesinden almaktadır. Özellikle de, seçimlere ve halkoylamasına hakim olması gereken ilkelerin belirlendiği maddenin ikinci fıkrasındaki “Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır” biçiminde evrensel nitelikli ilkelerin ifade edilmesi tüm seçimler açısından bir sigorta görevi niteliğindedir.

Anayasanın 67. maddesinin 5. fıkrasında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümü esnasında seçimlerin yönetimi adına seçim emniyeti açısından alınması gereken önlemlerin Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilip bu seçimler için görevlendirilmiş hakimin yönetim ve denetiminde uygulanacağını ifade edilmiştir. 3.10.2001 tarihli 4709 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun”un120 24. maddesi, Yüksek Seçim Kurulu’nun ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde yapılacak olan seçimlerde seçimlerin emniyeti açısından alacağı önlemlerle doğrudan doğruya ilgili olmamakla beraber, eskiden suçun mahiyetine bakılmaksızın ceza infaz kurumlarındaki bütün hükümlülerin oy kullanımını engelleyen durum ortadan kaldırılarak, taksirli suçlardan hüküm giyenlerin oy kullanmalarının önü açılmıştır121. Anayasa değişikliğinden önce de, Yüksek Seçim Kurulu ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümü esnasında seçimlerin yönetimi adına seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirleri almaktaydı. Kurul, aynı tedbirleri yine almakta, fakat bu konudaki sorumluluğu niteliksel olmasa da niceliksel olarak artmıştır.

Anayasanın 67. maddesinin 6. fıkrası, yasa koyucuya demokratik seçimler adına önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Buna göre, yapılacak seçim kanunlarının, seçmen eğilimlerini adil bir şekilde yasama organının oluşumuna yansıtılmasını sağlamayı amaçlayan “temsilde adalet” ve istikrarlı siyasi

120

Anayasa değişikliği metni için bkz., Resmi Gazete, 17 Ekim 2001-24556(Mükerrer). 121

Hikmet Tülen, “3.10.2001 Tarihli ve 4709 Sayılı Kanunla Yapılan Anayasa Değişiklikleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, AÜEHFD, Cilt: V, Sayı 1-4, 2001, s. 227.

42 yönetimlerin kurulmasını kolaylaştırmayı hedefleyen “yönetimde istikrar” ilkelerini bağdaştıracak biçimde hazırlanması gerekmektedir122. Bu ilke seçim mevzuatına dahil bütün düzenlemeler açısından geçerlidir. Herhangi bir seçim mevzuatı kaleme alınırken, temsilde adaleti sağlayabilecek ve beraberinde yönetimde istikrarı bozmayacak şekilde dizayn edilmelidir123. Gerçekleştirmesi söylendiği kadar kolay olmayan birbiriyle çatışan bu iki olumlu değerin birbirine uyumlu şekilde monte edilmesi ne kadar başarılabilirse söz konusu seçim mevzuatı o derece gerçeği yansıtabilecektir124. Bu anlamda seçimlerin yönetim ve denetimini düzenleyen kanunların da temsilde adalet yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak şekilde yapılmaları gerekmektedir. Sadece seçimlerin yönetimi ve denetimini düzenleyen kanunların bu ilkeyi benimsemesi tek başına yeterli olmayacaktır. Bunun yanı sıra, seçimlerin yönetim ve denetim faaliyetlerinin de bu ilke çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir.

Yüksek Seçim Kurulu, 1982 Anayasası’nın 3. Kısmında “Cumhuriyetin Temel Organları” başlığında altında yer alan Yasama bölümünün 79. maddesinde düzenlemiştir. “Seçimlerin genel yönetimi ve denetimi” başlığı125 altında yer alan temel düzenleme, “Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim

122

Abdurrahman Eren, “Türkiye’de Uygulanan % 10 Genel Seçim Barajının Serbest Seçim Hakkını İhlal Sorunu” Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 2, 2008, ss. 71-79. ; Nihat Bulut, “Temsilde Adalet - Yönetimde İstikrar İkilemi Bağlamında 12 Haziran 2011 Seçimleri” EÜHFD, Cilt. XIV, S.3-4, Erzincan, 2010, ss. 1-18. ; Yusuf Şevki Hakyemez, “Temsilde Adalet Ve Yönetimde İstikrar İlkeleri Açısından Seçim Barajı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı” EÜHFD, Cilt. XI, S. 1-2, Erzincan, 2007, ss. 21-25. ; Erol Tuncer (b), “Türkiye’de Seçim Uygulamaları Sorunları Işığında Temsilde Adalet‐Yönetimde İstikrar İlkelerinin İşlevselliği”, Anayasa Yargısı, Sayı: 23, 25-26 Nisan 2006, Ankara, s. 168.

123

Türk, s. 110. 124

Sultan Tahmazoğlu Uzeltürk, “Türk Anayasa Mahkemesi Kararlarında Seçim Sistemleri”,

Anayasa Yargısı, Sayı: 23, 25-26 Nisan 2006, Ankara, s. 240.

125

Anayasanın 176. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Madde kenar başlıkları, sadece ilgili

oldukları maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki sıralama ve bağlantıyı gösterir. Bu başlıklar, Anayasa metninden sayılmaz”.

43 Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz. Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir” şeklindedir. Bu hükmün, 1961 Anayasası’nın 75. maddesindeki düzenlemeyle çok benzer olduğu görülmektedir. 1982 Anayasası’ndaki bu düzenleme, 1961 Anayasası’ndan bir farkla ayrılmaktadır. O fark, Yüksek Seçim Kurulu kararlarına tanınan ayrıcalıkla ilgilidir. 1982 Anayasası, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarının kesin olduğunu ve bu kararlar aleyhine başka bir mercie gidilemeyeceği hükmünü ilk fıkranın sonuna bir endişenin ürünü olarak eklemiştir. Bu endişe, Yüksek Seçim Kurulu kararlarının kesinliği ve bu kararlara karşı kişi ve kurumların olumsuz tutumlarıyla ilgili bir durumdur126. Maddenin ilk fıkrasının sonundaki bu net ve kesin hükümle beraber, söz konusu endişeler izale edilmiştir.

Öncelikle seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin düzenlemelerin neden Anayasanın Yasama Organına ait temel ilkelerin belirlendiği bölümde yer aldığına değinmek gerekmektedir. Ayrıca Anayasanın bu bölümünde düzenlemenin, seçimlerin yönetimi ve denetiminden sorumlu seçim kurullarının hukuki statüleri hakkında ortaya çıkardığı tartışmalara da değinmek gerekmektedir.

Seçimlerin genel yönetimi ve denetimine ilişkin düzenlemelerin, Anayasa’nın Yasama organına ait temel ilkelerin yer aldığı bölümde düzenlenmesinin gerekçesini şöyle ifade edebiliriz. Parlamenter sistemin bir gereği olarak parlamentolar, seçimle oluşmakta ve seçimle sona ermektedirler. Parlamentolar aynı zamanda yasama organı durumundadırlar. Kurucu iktidar, bir yandan yasama organı ile ilgili temel esasları belirlerken bir taraftan da aynı düzenlemelerle birlikte yasama organının oluşumunun aracı olan seçimlerin esaslarını belirlemektedir. Bu esaslar, yasama organını oluşturan genel seçimlerin ve beraberindeki diğer seçimlerin yönetimi ve denetimi hususuna ilişkindir. Kurucu iktidar, anayasal pratik açısından yasama organını düzenlediği yasama bölümünde, hem yasama organını hem de öngördüğü seçimlerin yönetimi ve denetimine ilişkin hükümleri bir arada düzenlemeyi uygun görmüştür.

126

44 Seçimlerin yönetimi ve denetimine ilişkin hükümlerin Yasama Organının düzenlendiği bölümde yer alması, seçimlerin yönetimi ve denetiminden sorumlu organların hukuki statüleri üzerinde tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle de seçimlerin ülke genelinde tek ve kesin sorumlusu olan Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuki statüsü üzerinde tartışmalara sebebiyet vermektedir. Anayasa’nın Yüksek Seçim Kurulu’na verdiği seçimlerle ilgili tam sorumluluğun ve bunun bir yansıması olarak kararlarının kesin olması ve bu kararlar aleyhine başka herhangi bir mercie başvurulamaması durumu, Yüksek Seçim Kurulu’na yargısal bir statü kazandırmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasal olarak konuşlandırıldığı yer itibariyle, Anayasanın yargı organlarını düzenlediği 145 ve 158. maddeleri arasında yer alan yüksek mahkemelerden biri olarak düzenlenmemesi ve kararlarının hukuki niteliği, Yüksek Seçim Kurulu’nun yargısal statüsünü tartışma konusu yapmıştır127. Bu konuda, doktrindeki tartışmalara geniş biçimde ileride değinilecektir.

1982 Anayasası, sadece seçimlerin genel yönetimi ve denetime ilişkin temel esasları belirlemekle yetinmemiş, bu faaliyetlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetiminde yapılacağını da hüküm altına almıştır. Seçimlerin yargı organlarının yönetimi ve denetimi altında yapılacağından kasıt, genel ve yerel seçimler ile halkoylamalarının, yargı mensupları tarafından oluşan ve yargısal statüsü bulunan seçim kurullarının yönetiminde ve denetiminde yapılmasıdır. Ancak Anayasa, seçimlerin yönetim ve denetiminden sorumlu kurulların hangileri olduğunu tam olarak belirtmemiştir. Sadece, seçimlerin genel yönetimi ve denetiminin tek ve mutlak sorumlusu olan Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasal görevlerinin çerçevesini belirlemekle yetinmiştir. Diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri ise Yüksek

127

Mukbil Özyörük, İdare Hukuku Dersleri, Ankara, 1972-1973, s. 46., http://auhf.ankara.edu.tr/auhf-yayinlari-arsivi/mukbil-ozyoruk/idare-hukuku-dersleri/idare- hukuku-dersleri-kitabin-tamami.pdf 15.10.2013). ; Yıldızhan Yayla, Anayasa Hukuku Ders

Notları, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1985, s. 140. ; Necmi Yüzbaşıoğlu (b), “3 Kasım 202 Seçimleri

Üzerindeki Gölgeler”, Erdoğan Teziç’e Armağan, Galatasaray Üniversitesi Yayınları Armağan Serisi, No:5, Beta Yayınevi, İstanbul, Nisan 2007, s. 186. ; Kemal Gözler (d), Türk Anayasa

Hukuku Dersleri, Ekin Kitabevi, 17. Baskı Ağustos 2014, ss. 179-180. ; Levent Gönenç (c),

“Yüksek Seçim Kurulu’nun “Mahkeme” Niteliği Üzerine Bir Değerlendirme”, Mümtaz Soysal'a

Armağan, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara, 2009, ss. 284-290. ; Ahmet Hamdi

Ünlü, “Yüksek Seçim Kurulunun Hukuki Niteliği Üzerine” Danıştay Dergisi, Sayı: 105, Yıl: 32, 2003, s. 2. ; Kemal Başlar, Anayasa Yargısında Mahkeme Kavramı, Roma Yayınevi, Ankara, 2005, s. 44. ; Faruk Bilir (a), “Yeni Anayasada Yüksek Seçim Kurulu”, Ankara Strateji Enstitüsü, 2012, http://www.ankarastrateji.org/yazar/prof-dr-faruk-bilir/yeni-anayasada-yuksek-secim- kurulu/ 15.10.2013). ; Uzeltürk, s. 255.

45 Seçim Kurulu’nun anayasal görevleri dışında kalan görevleri ile beraber yasal düzenlemelere bırakılmıştır.

Kurucu iktidar, seçimlerin yargı organlarının yönetim ve denetiminde yapılacağını ifade ederken, ya bu organların hangi yargı organlarından müteşekkil olduğunu belirtmesi gerekir ya da diğer seçim kurullarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceğini hüküm altına alırken, bu seçim kurullarının hangi kurullardan oluşacağını belirtmesi gerekirdi. 79. maddedeki muğlaklığı ortadan kaldırma adına, Yüksek Seçim Kurulu dışındaki yargı organlarının ve kurulların hangi organ ve kurullar olduğunun daha açık ifade edilmesi gerekmektedir. Diğer seçim kurullarının Anayasada yer alması, aynı zamanda bu kurullara anayasal bir statüde kazandıracağı hususu da aşikârdır. Yeni Anayasa çalışmalarının gündemde olduğu bu günlerde konuya ilişkin ayrıntılar göz ardı edilmeksizin yeni bir madde kaleme alınmalıdır.

Konumuz açısından, 1982 Anayasası Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve yetkisine ilişkin olarak temel prensipleri belirlemiştir. Bu kapsamda, Yüksek Seçim Kurulu, Seçimlerin başlamasından bitimine kadarki süreç içerisinde seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama yetkisine sahiptir. Görüleceği gibi Yüksek Seçim Kurulu, ülke genelinde gerçekleştirilen genel ve yerel düzeydeki bütün seçimlerde, seçimlerin düzeninden ve dürüstlüğünden sorumludur. Ülke genelinde yapılan bütün seçimlerden kastedilen, özel kanunlarına göre yapılacak genel ve yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, anayasa değişikliklerine ilişkin halk oylaması ve bazı özel kanunlarında Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkilendirildiği seçimlerdir. Yoksa Yüksek Seçim Kurulu ileride değineceğimiz bazı Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi, ülke genelinde yapılan her türlü seçimden sorumlu değildir128.

128

Örneğin, Uruguay’da, Seçim Mahkemesi’nin seçimlere ilişkin görevi sadece genel seçimlerle sınırlı değildir, aynı zamanda üniversitelerde, sosyal güvenlik hizmetlerine ilişkin devlet kurumlarının seçimlerine de başkanlık eder. Seçim Mahkemesi, özel olarak da okullarda, sosyal kulüplerde, spor kulüplerinde ve diğer organizasyonlar arasında onlara seçim malzemeleri sağlayarak destek olmaktadır.

46 Yüksek Seçim Kurulu, seçimlerin düzeni ve dürüstlüğü adına ne yapılması gerekiyorsa bunları yapma ve yaptırma iradesine ve gücüne sahiptir. Kurul, seçimlerin güvenliği ve dürüstlüğüne aykırı hukuk dışı işlem ve eylemlere müsaade etmeyeceği gibi bunlar için gerekli bütün tedbirleri de alacaktır. Bunun yanı sıra, seçim esnasında ve seçim sonrasında seçim konularına münhasır olarak, vaki yolsuzlukları, şikayetleri ve itirazları inceleyip nihayetinde bunlar hakkında kesin bir karara vararak söz konusu sorunları çözüme kavuşturmak görevi de bulunmaktadır. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlerin yönetimi ve denetimi adına verdiği bütün kararları kesindir ve bu kararlar aleyhine başka hiçbir mercie başvurulamaz. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarının bu niteliği, Kurulun yargı organı olmasının bir sonucudur. Kararları aleyhine herhangi bir mercie başvurulamaması ise seçimlerin yönetimi anlamında da tek yetkili seçim organı olduğunu göstermektedir. Kurul’un bu genişlikte idari ve yargısal yetkilerle donatılmış olması hem evrensel hukuk ilkeleri hem de hukuk devleti ilkesi ile çeliştiği aşikârdır. Çünkü hiç kimse kendi verdiği kararların tekrar inceleme makamı, diğer bir ifadeyle kendi davasının yargıcı olamayacağı gibi aynı zamanda idari teşkilat içerisinde yer alıp da yargısal denetimine ilişkin esaslardan muaf olmak gibi bir ayrıcalıkla donatılmasının, Kurul’un hukuki statüsü üzerindeki tartışmalar da eklendiğinde, anayasal sistemle çatıştığı rahatlıkla söylenebilir129. Söz konusu durum aşağıda Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarının nitelikleri başlığında daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun diğer bir anayasal görevi de, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanakları ile Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevidir. 2839 sayılı “Milletvekili Seçimi Kanunu”nun 36. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Milletvekili genel seçimleri neticesinde seçimi kazanan milletvekili seçilenlere il seçim kurulu tarafından milletvekili seçildiklerine dair bir tutanak (mazbata) verilir. “Milletvekili” sıfatını belirleyen belgenin diğer iki nüshası da en hızlı şekilde Yüksek Seçim Kurulu’na gönderilir. Yüksek Seçim Kurulu tutanaklardan birini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na vermektedir. Yüksek Seçim Kurulu’nun milletvekili seçildiğini gösteren tutanağın kendisine geldiği andan itibaren yapacağı işlemler tutanağın onaylanması anlamına

129

47 gelmemektedir. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim tutanaklarını kabul etme görevi sadece kendisine gönderilen tutanakları yayımlamaktan ibarettir. Milletvekili seçildiğini gösteren tutanağın, milletvekili sıfatının kazanılması anının tespiti üzerinde doktrinde130 farklı görüşler yer almakla beraber, genel eğilim il seçim kurulu tarafından, milletvekili seçildiklerine ilişkin tutanağın düzenlendiği anda milletvekili sıfatının kazanıldığı an olma yönündedir131.

Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi, Yüksek Seçim Kurulu’na ilişkin ilk yasal düzenlemelerde yer almadığı gibi 1961 Anayasası dönemindeki anayasal ve yasal düzenlemelerde de yer almamıştır. 1982 Anayasası’nın ilk halinde de bu konuya ilişkin bir anayasal hüküm mevcut değildi. Ta ki, 31.10.2007 tarih ve 5678 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anaya- sasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”132 ile 1982 Anayasası’nda değişiklik yapılıncaya kadar. Birçok tartışmayı da beraberinde getiren133 Anayasanın 14. değişikliği olan 5678 sayılı Kanunun, Anayasanın 101. maddesinde değişiklik öngören 4. maddesi,134 Cumhurbaşkanı’nın ilk kez halk

130

Milletvekili sıfatının kazanıldığı ana ilişkin olarak doktrindeki tartışmalar için bkz., Gökalp İzmir, “Milletvekilliği Seçilme Yeterliliği ve Bu Sıfatın Kazanılması”, Yasama Dergisi, Sayı: 18, Mayıs – Haziran – Temmuz – Ağustos 2011, ss. 99-101.

131

Faruk Bilir (b), Türkiye’de Milletvekilliği ve Milletvekilliğinin Sona Ermesi, Nobel Yayınevi, Aralık 2001, Ankara, s. 84. ; İzmir, ss. 99-100.

132

5678 sayılı Kanun, 21 Ekim 2007 tarihli halkoylamasıyla onaylanmıştır. Halkoylamasının kesin sonuçları, 31 Ekim 2007 tarih ve 26666 sayılı Resmî Gazetede YSK’nın 30 Ekim 2007 tarih ve 873 sayılı kararıyla yayınlanmış ve Değişiklik bu tarihte, yani 30 Ekim 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. (Kemal Gözler (e), Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Bursa, Ekin Kitabevi, Eylül 2010 Baskı, ss. XV-XVI). ; Kanun metni için bkz., Resmi Gazete, 16 Haziran 2007-26554. 133

Anayasa değişikliği hakkında tartışmalar için bkz., Kemal Gözler (f), “Halkoylamasına Sunulan Anayasa Değişikliği Kanunlarında Halkoylamasından Önce Değişiklik Yapılabilir Mi?”, Prof.

Dr. Yılmaz Aliefendioğlu’na Armağan, Ankara, Yetkin Yayınevi, 2009, s.557-571. ; Kemal

Gözler (g), “Halkoylamasıyla Kabul Edilen Anayasa Değişikliği Kanunlarının Resmî Gazetede Yayımlanması Sorunu”, Yasama Dergisi, Sayı: 7, Ekim-Kasım-Aralık 2007, ss. 5-17. ; Bülent Yavuz (b), “2007 Anayasa Değişikliklerinin Doğurduğu Tereddütler ve Çözüm Yolları”, Gazi

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sayı. 1-2, ss. 1173-1214.

134

Anayasanın 101. maddesinin, 5678 sayılı kanunla değişik hali, “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını dol-

durmuş ve yükseköğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve mil- letvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhur- başkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cum- hurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösteri- lebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili ge- nel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Bü- yük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”

48 tarafından seçilmesine ilişkin bir düzenlemedir. Değişiklik öngören 5678 sayılı Kanunun 5. maddesi ise ilk kez halk tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin detaylarını düzenlemektedir.

Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi demek, seçimlerin yönetimi ve denetimi açısından, ülke genelinde bir seçim yapılması anlamına gelmektedir. Ülke genelinde yapılan seçimlerin düzen içerisinde yönetimi ve denetiminden sorumlu olan seçim organı Yüksek Seçim Kurulu olduğuna göre, Cumhurbaşkanlığı seçimleri de Yüksek Seçim Kurulu’nun yönetim ve denetiminde gerçekleştirilir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda seçilen adayın seçim tutanağını kabul etme yetkisi de yine Yüksek Seçim Kurulu’nun görevidir. Ancak Cumhurbaşkanının halk tarafından ilk kez seçilmesini öngören ve bununla beraber Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve sorumluluğunu genişleten Anayasa değişikliğinin, Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasal görevlerinin düzenlendiği 79. madde ile de uyumlaştırılması gerekiyordu. 5678 sayılı Kanun’un 2. maddesi söz konusu madde değişikliklerinin zorunlu kıldığı ahenk “ Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 79 uncu maddesinin ikin- ci fıkrasında geçen "seçim tutanaklarını" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Cum- hurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını" ibaresi; son fıkrasında geçen "halkoyuna sunul- ması" ibaresinden sonra gelmek üzere ",Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme- si" ibaresi eklenmiştir” hükmüyle sağlanmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi, milletvekillerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevinde olduğu gibidir.

1982 Anayasası’nın 67. maddesinin ikinci fıkrası, seçimler ve halkoylamalarının, “…serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında” yapılacağını ifade etmiştir. Söz konusu seçimler, Anayasada yargı organı gözetimi ve denetiminde yapılacak genel ve yerel seçimleri kapsamaktadır. Bunun yanı sıra, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının karar organlarının, kendi üyeleri tarafından seçilmesi de yargı gözetimi altında yapılacak seçimlerden bir diğeridir. Anayasanın 79. maddesinde yer