• Sonuç bulunamadı

İlk Anayasal Statü ve 298 Sayılı Kanun

1.2. Yüksek Seçim Kurulu

1.2.2. Yüksek Seçim Kurulu’nun Kuruluşu ve Tarihsel Gelişimi

1.2.2.4. İlk Anayasal Statü ve 298 Sayılı Kanun

1957 seçimlerinin akabinde gerginleşen siyasal ortam, iktidarın bir takım demokrasi karşıtı adımlar atması sonucunda had safhaya ulaşmış ve akabinde Türk siyasi tarihinin darbeler serisinin ilki olan 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesini beraberinde getirmiştir84. Darbeden bir gün sonra yeni bir hükümet kurulmuştur. 12 Haziran 1960 günü çıkartılan 1 sayılı Kanunla85 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun bazı hükümlerini yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kanun geçiş dönemini düzenleyen bir nevi “geçici anayasa” hükmündeydi. Bu 1 sayılı Kanun, Millî Birlik Komitesini kurmakla kalmayıp aynı zamanda Milli Birlik Komitesi’ne yasama organı görevi86 de vermiştir87.

13 Aralık 1960 tarih ve 157 sayılı Kanun88 ile “Kurucu Meclis” oluşturulmuştur. Kurucu Meclis, Millî Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisinden oluşmaktaydı. Yeni Anayasanın yapımı için Kurucu Meclis, Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan 20 kişilik bir “Anayasa Komisyonu” atamıştır. Kurucu Meclis, yeni Anayasa yapma görevinin yanı sıra yeni seçim kanunu yapmakla da görevlendirilmiştir. Komisyon çalışmalarında İstanbul ve Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinin hazırladığı ön taslaklardan, bazı yabancı ülke anayasalarından89

84

Bülent Tanör (a), İki Anayasa 1961-982, Beta Yayınları, 3. Tıpkı Bası, Nisan 1994, İstanbul, ss. 9-15. ; Ümit Cizre Sakallıoğlu, "Parameters and Strategies of Islam-State Interaction in Republican Turkey." International Journal of Middle East Studies, Vol. 28, No. 2 Mayıs 1996, ss. 231-251. ; Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950’den Günümüze), İmge Kitabevi, 5. Baskı, Ankara 2004, ss. 90-100.

85

“1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanun”. Kanun metni için bkz., Resmi Gazete, 14.06.1960-10525.

86

Milli Birlik Komitesi’ne yasama organı görevini veren hüküm 1 sayılı Kanunun ilk maddesinde “…Türkiye Büyük Millet Meclisine iktidarı devredeceği tarihe kadar Türk Milleti adına

hâkimiyet hakkını kullanır” biçiminde ifade edilmiştir.

87

Bülent Tanör (b), Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri (1789-1980), Der Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 1995, s. 306. ; Kemal Gözler (c), Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi, Bursa 2000, s. 81.

88

“1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun bazı hükümlerinin kaldırılması ve bazı hükümlerinin değiştirilmesi hakkındaki 12 Haziran 1960 tarihli ve 1 sayılı Geçici Kanuna ek «Kurucu Meclis Teşkili» hakkında Kanun”, Resmî Gazete, 16.12.1960-10682.

89

31 ve uluslararası insan hakları metinlerinden90 yararlanmak suretiyle bir tasarı hazırlamıştır. Komisyon tarafından hazırlanılan geçici anayasa 9 Mart 1961’de Temsilciler Meclisine sunulmuştur. Tasarı, önce Temsilciler Meclisi’nde müzakere edilmiş ve üzerinde ihtilaf olan maddeler Milli Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisi’nden gelen eşit sayıdaki üyelerden oluşan Kurul tarafından giderilerek yeni bir metin oluşturulmuştur. Bu küçük değişiklikten sonra Tasarı, Kurucu Meclis’in 27 Mayıs 1961 tarihindeki ortak bileşiminde 260 evet oya karşın 2 çekimser oyla son halini almıştır. Tasarının görücüye çıkma zamanı gelmişti ve 9 Temmuz 1961 tarihinde halkoylamasına sunulmuştur. Katılımın % 80’in üzerinde olduğu bu halkoylamasında Tasarı, geçerli oyların % 61.5’ini alarak 20 Temmuz 1961 tarih ve 334 sayılı Kanun olarak Resmî Gazete’de91 yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Askeri darbe günleri 5 Ekim 1961 genel seçimleriyle ortadan kalkarak demokrasiye kaldığı yerden ve yeniden geçilmiştir92.

Kurucu Meclis’in Anayasa yapım faaliyetleri kapsamında demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan seçimlerin yönetimi ve denetimine ilişkin olarak öncelikle, Anayasanın 55. maddesinde yer alan “seçme ve seçilme hakkı”nın esaslarının93 düzenlendiğini görmekteyiz. 1961 Anayasası’nın Üçüncü Kısmının Birinci Bölümünde Yasama başlığı altında yer alan 75. Maddesinde ise “Seçimlerin Genel Yönetimi ve Denetimi”ne ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Söz konusu bu düzenlemenin ilk fıkrasında, “ Seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını kabûl etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur”

90

Uluslararası insan hakları metinleri, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (1789), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir (1950). (Tanör (b), s. 311).

91

Resmi Gazete, 20.07.1961-10859, ss. 4654-4655. 92

Yavuz Atar (b), Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Diğer Anayasalar, Mimoza Yayınları, 2. Baskı, Konya 2002, s. 107. ; Tanör (b), ss. 307-314. ; Gözler (b), ss. 83-84.

93

“Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.

32 demek suretiyle, Yüksek Seçim Kurulu’nun ilk varlık sebebi olan 5545 sayılı Kanun’da ayrı ayrı düzenlenen seçimlerin yönetimi ve denetimi görev ve yetkileri birleştirilmiştir. Ancak bu birleştirme önemli bir farkla gerçekleştirilmiştir. Söz konusu düzenleme daha önce yasal düzeyde ayrı maddelerde kendilerine yer bulurken, bundan sonra bu iki madde anayasal düzeyde ve tek madde çatısı altında kendine yer bulmuştur. Adeta, yasal düzenlemelerin mertebesi yükseltilmek suretiyle anayasal payeye kavuşturulmuştur. Bu düzenlemeye ilişkin olarak ifade edilmesi gereken bir husus da, anayasal düzenlemenin bir sonucu olarak, seçimlerin yönetimi ve denetimi müessesesi Türk seçim tarihinde ilk kez anayasal bir statüye kavuşturulmuş olmasıdır94. Bu statüsü, 1982 Anayasası ile halen devam ettirilmektedir.

5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu’nun 123. maddesinin son fıkrasında yer alan milletvekillerinin tutanaklarını iptal etme yetkisinin, yeni anayasal düzenlemeyle, seçimlerin yönetim ve denetiminden sorumlu Yüksek Seçim Kurulu’na tanınmadığını görmekteyiz. Gözden kaçma olarak değerlendirilebilecek bu durum, yasal düzenlemelerle aşılmaya çalışılmıştır95. 75. maddenin ikinci fıkrasındaki, “Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir” hükmü, daha sonra, seçimlerin yönetimi ve denetimine kaynaklık eden 298 sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun” gündeme gelmesine neden olacaktır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun oluşumunun yer aldığı 75. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre, “Yüksek Seçim Kurulu, yedi asıl ve dört yedek üyeden kuruludur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir Başkan ve bir Başkanvekili seçerler. Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştay’dan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır. Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve Başkanvekili ad çekmeye girmezler”. Kurulun üye yapısının yüksek yargı organları üyeleri tarafından oluşturulması dikkat çekicidir. Burada amaç, Kurul’un anayasal olarak yargısal bir

94

Yılmaz, s. 94. ; Z. Yılmaz, s. 88. 95

33 kimliğe kavuşturulurken, bunun yüksek yargı organlarının üyeleri aracılığıyla gerçekleştirilmesidir. Bugün de hala korunan bu hüküm, kanaatimizce oluşturulmak istenen yargısal organ olma statüsünde kolaya kaçmak olmuştur. Bir kuruma yargı organı statüsü kazandırmak, o kurumun yüksek yargı organlarının üyelerinden oluşmasıyla tam anlamıyla sağlanamaz. Özellikle Kurumun Anayasa’da düzenlendiği yeri göz önüne aldığımızda söylemek istediğimiz daha kolay anlaşılacaktır. Yargısal statüye kavuşturmak için öncelikle yapım sürecindeki demokratik havadan tutun da, kanunun lafzına hatta oradan da anayasada ilgili hükmü tanzim ettiğiniz yere kadar birçok şey etkilidir.

Kurucu Meclis’in, yeni Anayasa yapma görevinin yanı sıra yeni seçim kanunu yapmakla da görevlendirildiğini yukarıda ifade etmiştik. 5 Ocak 1961 tarihinde bir komisyon kurmak suretiyle çalışmalarına hız veren Meclis, 26 Nisan 1961 tarihinde 298 Sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun”u96 kabul etmiştir. Seçimlerin yönetimi ve denetimi faaliyetlerinin rehberi olan 298 sayılı Kanun, kendinden sonra gelen seçim mevzuatı97 kapsamındaki yasal düzenlemelere de rehberlik etmiştir98. 298 sayılı Kanun, yasal olarak ilk kez bugünkü anlamda seçimlerin yönetimi ve denetimini seçim sistemimize kavuşturan 5545 sayılı Kanun’un getirdiği temel ilkeleri esas itibariyle değiştirmeksizin benimsemiştir99. 298 sayılı Kanun yapıldığı günden bu güne varlığını halen sürdürmektedir. 1961 Anayasası’nın, anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcı ilkesinin pratik uygulamalarından biri olan 298 sayılı Kanun, kendinden önceki 5545 sayılı Kanun’un 1961 Anayasası döneminde uygulanmamış olmasına karşın, 1982 Anayasası döneminde ayrıca bir Kanun yapılmaması nedeniyle varlığını bugün de devam ettirmektedir. 298 sayılı Kanun, farklı temellere dayalı iki Anayasa görmüş ve varlığını devam ettirebilmiş bir Kanun olması yönüyle de dikkate değer bir kanundur. Özellikle de 1961 Anayasası dönemindeki seçim mevzuatı kapsamında

96

Kanunun metni için bkz., Resmi Gazete, 2 Mayıs 1961-10796. 97

Bu dönemde çıkartılan 25.05.1961 tarih ve 306 sayılı “Milletvekili Seçimi Kanunu” (Resmi Gazete, 30 Mayıs 1962-10815) ve 13 Temmuz 1965 tarih ve 648 sayılı “Siyasi Partiler Kanunu” (Resmi Gazete, 16 Temmuz 1965-12050) çıkartılmıştır.

98

Yılmaz, s. 94. 99

34 yer alan 306 sayılı Kanunun 10 Haziran 1983 tarihli ve 2839 sayılı “Milletvekili Seçimi Kanunu”100 ile mülga edilmesi ve yine 648 sayılı “Siyasi Partiler Kanunu”nun 22 Nisan 1983 tarih ve 2820 sayılı “Siyasi Partiler Kanunu”101 ile değiştirilmesi de göz önüne alındığında neden dikkate değer bir kanun olduğu daha da net anlaşılacaktır.

1.2.3. Yüksek Seçim Kurulu’nun Oluşumu ve Üyelerinin Hukuki