• Sonuç bulunamadı

4. Kırtasiyecilik Olarak Bürokrasi: Bu çerçevede bürokrasinin günümüzde kullanılan anlamlarından birisi; işlerin ağır yürümesinden işlerin yokuşa sürülmesine, kuralcılıktan

1.2.2.2.1. Max Weber’in Bürokrasi Kuramı

Sosyal yaşamın birçok alanında önemli etkileri bulunan ve yorumlayıcı sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen çok yönlü bir bilim adamı olarak sosyolojiden tarihe, iktisattan felsefeye kadar birçok alanda çalışmaları bulunan Max Weber (1864- 1920), bürokrasi kavramını kuramsal olarak açıklayan ilk bilim insanıdır.

Weber tarafından önceden saptanmış kesin kurallara ve ilişki kalıplarına göre işleyen biçimsel bir yapı olarak betimlenen bürokrasi modeli, (Gülmez, 1975: 48 ) gerek örgütlerle ilgili çalışmalarda gerekse modern kamu yönetimi, siyaset sosyolojisi, işletme bilimi ve çağdaş örgütlerle ilgili incelemelerde önemli bir hareket noktasını teşkil etmektedir (Eryılmaz, 2008: 44).

Weber, bürokrasiyi doğrudan tanımlamamakla birlikte bürokrasiyi devlet yönetimindeki ‘yasal otorite’ nin saf tipi olarak inceler. Bürokrasinin temel özelliği rasyonelliğidir. Çünkü bürokrasileşme, güvenilir, önceden tahmin edilebilir ve hepsinden önemlisi etkili bir sosyal örgütlenme yoludur (Heywood, 2006: 507). Ancak Weber’e göre, bürokratik örgütlenme tipi sadece siyasal otoriteye özgü olmayıp, modern endüstri toplumunda ortaya çıkan özel girişimler, üniversiteler, siyasal partiler vb. kuruluşlar içinde geçerlidir (San, 1971: 126). Bürokrasi, bir yandan kapitalist sistemin gerekleriyle en uyumlu örgüt biçimiyken diğer yandan demokratikleşme süreci önünde bir tehdit ya da tökezletici bir engel vasfındadır (Weber, 2006: 533).

Weber'in ortaya koyduğu bürokratik modelde görevlerin hiyerarşik bir sistem oluşturacak şekilde düzenlenmesi, söz konusu yetki ve görevlerin esnekliğe olanak

49

tanımayacak şekilde önceden belirlenmiş kanun ve idari kurallarla biçimsel olarak belirlenmesi bürokrasinin katı yüzünü oluşturmada etkili olan faktörlerdendir.

Weber’in bürokrasi modelinin gelişiminde Marks, Mosca, Michels gibi düşünürlerin izleri görülmektedir. Marks’ın kuramında sınıf çatışmalarının oynadığı rolü, Weber’de bürokrasi oynamaktadır. Ünlü Alman sosyologuna göre, demokratik toplumlarda siyasal iktidar, seçimle gelen siyaset adamlarından çok, bürokrasiye aittir: “Güncel görünümlerinde siyasal iktidarı bürokrasi kullanır. Eğer yönetim makinesinin tüm dişlileri uygulamasını güvence altına almazsa, parlamento görüşmelerinde çoğunluğun aldığı kararlar, ölü satırlar olarak kalmaya mahkûm olur” (Kışlalı, 2003: 324).

Weber’in bürokratik aygıtının güç ilişkilerinin toplumsallaşması ve bunun yanında eylem aracı olarak etkinliği, siyasi gücü elinde bulunduranların kolaylıkla bunu denetlemesini sağlamaktadır. Toplumsal eylemle birlikte bürokratizasyonun sağlandığı her yerde iktidar ilişkileri çok sağlam bir şekilde kurulmuştur. Bürokrasiye maddi ve manevi şekilde sarılmış profesyoneller sadece bir mekanizmanın basit bir dişlisinden ibarettir. Böylelikle birçok kişiyi kapsayarak kurulmuş örgütün çalışanlarının ortak menfaati, işlerliği ve toplumsal otoritenin kullanımı sağlanmaktadır. Weber, aynı zamanda bürokrasinin hem çalışan memurlar hem de toplum için giderek büyüyen bir ihtiyaç olup bundan kopmanın hayalî bir düşünce olduğunu belirterek bir düşmanın, işgalden sonra bile, işgal ettiği bölgedeki bürokratik yapılanmayı değiştirmeyeceğini sadece yüksek görevlilerin yerlerine başkalarını getireceğini belirtmektedir (Weber, 2003: 311).

Bürokrasi modelinin kurgusunda önemli rol oynayan toplumdaki güç ve otorite ilişkileri tarihsel süreçte bürokratikleşmeyi artıran bir etki yaratmıştır. Weber, otorite türlerini herbirinin meşruluk tezine göre Geleneksel Otorite, Karizmatik Otorite ve Yasal-Rasyonel Otorite olarak sınıflandırmaktadır.

Patriarkal, feodal ve monarşik otoritelerin başlıca örneklerini oluşturduğu geleneksel otorite tipi, Weber’e göre en yaygın ve ilkel otorite tipini teşkil etmektedir (Kapani, 2009: 98). Bunun yanı sıra Weber, geleneksel otoritenin en ilkel türleri olarak da

50

egemen yöneticinin şahsi bir idari memur ekibinin olmadığı (Giddens, 2009: 251) hâller olan “Gerontokrasi”1 ve “Ataerkilliği”2 göstermektedir.

Genellikle geleneklere zıt şekilde gelişen karizmatik otorite ise üstün niteliklere sahip olunduğuna dair inançtan beslenmektedir. Bu inancın etik, estetik ya da benzer bir açıldan uygun sayılıp sayılmayacağı önem taşımamaktadır (Eşki, 2010: 193). Hatta karizmatik lider, yalnızca takipçileri tarafından kabul edilmekle yetinmeyip kendisinin çok önemli bir misyon için seçildiğine dair bir inanç beslemektedir (Fagen, 1965: 275- 276).

Weber’in meşru otorite tipolojisinde önemli bir yere sahip olan yasal/rasyonel otorite türü ise hukukun ve rasyonalitenin toplumda egemen olması ile başlayan, ideal şekli “ideal tip bürokrasi” olarak gösterilen otorite tipidir. İdeal tip kavramıyla eğer böyle bir bürokratik yapı olsaydı nasıl olacağının tanımlaması yapılmaya çalışılmıştır (Nohutçu, 2006: 46-47). Meşruiyetini yasalardan ve rasyonel düzenlemelerden alan, itaat edenlerin otorite sahiplerine değil yasalara ve hukuka uydukları ideal tip bürokrasinin değişik yapılarında görevli olanların her türlü davranışlarının yasa ve kurallarca önceden belirlenmiş olduğu, keyfilik ve duygusallığın en aza indirgendiği, geleneklerin etkisinin azaldığı ve rasyonel yasal düzenlemelerin öne geçtiği bu bürokrasi türünün somut şekli çağdaş devletler olarak karşımıza çıkmaktadır (Dursun, 2012: 102- 103).

Yasal/rasyonel otorite, keyfiliği, duygusallığı, olağanüstülüğü ve doğaüstülüğü en az düzeye indirgeyen egemenlik ve yönetim türü olmaya aday olduğu söylenebilir. Bu nedenle yasal/rasyonel otorite bireysel nitelikleri tanımaz. Örneğin, vergi makamları önünde birey “mükellef” tir. Yargı önünde “sanık” tır, “davacı” dır, “davalı” dır. Eğitim kurumları karşısında “aday” dır, “öğrenci” dir, “mezun”dur, vb. Yasal/rasyonel otoritenin en özgül örneğini bürokrasi oluşturmakta dolayısıyla söz konusu otoritenin sahip olduğu nitelikler en açık biçimde bürokrasiye yansımaktadır (Oktay, 1997: 34-35).

1 Gerontokrasi (gerontocracy) grup üzerinde egemenliğin yaşlıların elinde bulunduğu durumu anlatır. Çoğu küçük kırsal toplulukta otorite köyün yaşlıları tarafında sağlanır. En yaşlı olanların geleneksel bilgelikte en yüksek ve bu yüzden otorite konusunda en ehil kişiler oldukları düşünülür (Giddens, 2009: 251; Weber, 2011: 75).

2

Ataerkillik, genellikle hem ekonomik bakımdan hem de akrabalığa dayalı olarak örgütlenen bir grubu belli bir miras kuralı gereğince belirlenen bireyin yönetmesini anlatır. (örn. aile reisinin otoritesi) (Giddens, 2009: 251; Weber, 2011: 75).

51

Geleneksel bürokratik yapıların temelini oluşturan Weberyen Bürokrasi Modelinin önemli özellikleri şu şekilde belirtilmektedir (Weber, 2003: 290).

Yasalarla Belirlenmiş Yetki Alanı: Bürokratik yapıların amaçlarını

gerçekleştirmek için gerekli çalışmalar, resmi görevler olarak yasalarla belirlenmiştir

Otorite hiyerarşisi: Örgütte açıkça tanımlanmış bir hiyerarşik düzenin varlığı

söz konusudur

Yönetimin Yazılı Belgelere Dayandırılması: Kurallar ve emirler yazılı, yetki ve

sorumluluklar ise açık ve net olarak tanımlanmış olmalıdır

Kamu- Özel Hayat Ayrımı: Resmi faaliyet ile özel yaşam alanının ayrı olması

üzerine kurulmuştur

Fonksiyonel uzmanlaşma ve İş Bölümü: Bürokrat resmi görevlerini yerine

getirme esnasında kişisel olmayan, biçimselliğe dayalı bir yol izler (Gullet ve Hicks. 1981: 101). Ancak izlenen bu yolun etkinliği belli bir uzmanlaşmayı ve tecrübeyi de gerektirir.

Kariyer Yapısı: Bürokratik görevlerin meslek olmasını ifade eder. Sınavla işe

alınma, liyakat ve kıdeme göre ödüllendirme ile terfi sistemi uygulanır

Kendine has özellikleri ile Weber’in bürokrasi modelinde önemli olan toplumsal fonksiyonların rasyonel olarak düzenlenmiş bir örgüt tarafından düzenlenmesidir. Söz konusu rasyonellik sistematik hukuk kurallarıyla desteklendiğinde kişisellik ve siyasetten arınmış bir yapıda her siyasi iktidara aynı verimlilik ve etkinlikle hizmet sunan bir makineye dönüşecektir. Weber, bürokrasiyi bir kez kurulduktan sonra yok edilmesi en zor kurumlardan biri olarak nitelendirerek, arka planda, gerek mensuplarına gerekse onu kontrol edenlere sağladığı imkânların neredeyse sınırsızlığına işaret etmektedir.

Bu anlamda Weber, bürokratik denetime tabi olanların yürürlükteki bürokratik aygıtın etkisinden kurtulmak istediklerinde bunu ancak yine aynı ölçüde bürokratik sürece bağımlı olan kendi örgütlerini kurarak yapabileceklerini belirtmektedir. Aynı şekilde yürürlükteki bürokratik aygıtın devamını sağlayan olgunun da yalnızca maddi ve objektif değil aynı zamanda ideal nitelik taşıyan güçlü çıkarlardır (Weber, 2011: 65). Dolayısıyla Weber, bürokrasiyi ideal bir yönetim aracı olarak tanımlarken büyük bir

52

gücün onu yönetenlerin elinde toplanmasına neden olduğunu, bu yapıda çalışanların sürekli çalışan bir makinenin dişlileri statüsüne indirgenerek insanı bir “demir kafes” e hapsettiğini de vurgulamaktadır (Leblebici, 2008: 104).

Weber’in bürokrasi modeli, bürokratik yapının ideal ve rasyonel olmasına dayanak yaptığı bürokratik özelliklerin gerçekten rasyonel sonuçlar üretip üretmediğinin ampirik olarak sorgulanmamış olması, ideal tip kavramının farazi ve akli tasavvurlara dayandığı ve yeryüzünde hiçbir bürokraside bulunmadığı eleştirileri yanında, iş bölümü ve uzmanlaşmanın resmi hiyerarşik otoriteyi zayıflatması, bürokratik örgüt yapısının otoriteyi üst kademelere toplayarak orta ve alt kademelerin inisiyatif kullanmasına olanak sağlamaması, kurallara aşırı bağlılığın rutine girmeyi kolaylaştırarak değişen

şartlara uyumu güçleştirmesi, memurun bir makinenin dişlisi gibi gayrişahsi ve standart bir varlık kabul edilerek sistemin aksayan yönlerini görse de düzeltmesine olanak tanımaması, zamanla kapalı bir sistem hâline dönüşerek verimsizleşmesine (Leblebici, 2008: 104, Eryılmaz, 2009: 226-227, Hughes, 1998: 1; Bennis, 1993: 31-32; Gülmez, 1975: 63, Abadan, 1959: 63) yol açtığı iddialarıyla karşılaşmasına rağmen çağdaş toplumlardaki bürokratik organizasyonların önemli değişimler yaşansa da Weber’in bürokratik modelinde tanımladığı ilkelerden tam bir kopuşu gerçekleştirdiğini söylemek zordur.