• Sonuç bulunamadı

Virüsün Ortaya Çıkışı ve Yayılım Süreci

Dünya ilk olarak 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Hubei eyaletinde bulunan Wuhan şehrinde bir hayvan pazarında ortaya çıkarak birçok şehri etkisi altına alan ve Ocak ayının ortalarında

‘Yeni Koranavirüs (Covid-19) hastalığı’ olarak tanımlanan; çok hızlı bir şekilde yayılarak dünyanın tüm ülkelerini çeşitli boyutlarda etkisi altına alan; kendini nefes darlığı, öksürük, ateş, tat ve koku kaybı, eklem ağrıları, zatürre, akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), böbrek ve çoklu organ yetmezliği, özellikle kalpte ve akciğerlerde uzun dönemli hasarlar vb. semptomlarla gösteren bir salgın belasıyla karşılaşmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “2019-nCoV” ismi verilen bu yeni tip koronavirüsün, SARS ve genel soğuk algınlığı virüsü ile aynı aileden geldiği belirtilmiştir.Virüsün varlığının tespiti için PCR (Polymerase Chain Reaction- Polimeraz Zincir Reaksiyonu) testi yapılmaktadır. Kişilerin burunlarından ve boğazlarından sürüntüler alınarak yapılan testler sonucunda kişinin Covid-19 virüsüne yakalanıp yakalanmadığı tespit edilmektedir.

İnsanlığın bu tür salgınlarla karşılaşması ilk değildir. Geçmiş tarihe göz attığımızda, özellikle 19.

yüzyılın başı itibariyle buna benzer salgınlar olarak karşımıza 1817-1923 yılları arasında etkili olan Kolera Pandemileri 1-6 (1 milyondan fazla ölüm), 1885 yılında görülen 3. Veba Salgını (12 milyon ölüm), 1800’lerin sonunda görülen Sarı Humma Salgını (100-150 bin ölüm), 1889-1890 yılları arasında karşılaşılan Rus Gribi (1 milyon ölüm), 1918-1919 yılları arasında İspanyol Gribi (40-50 milyon ölüm), 1957-1958 yılları arasında Asya Gribi (1,1 milyon ölüm), 1968-1970 seneleri arasında Hong Kong Gribi (1 milyon ölüm), 1981 yılından günümüze kadar etkisini sürdürmek olan HIV/AIDS (25-35 milyon ölüm), 2002-2003 yılları arasında SARS koronavirüsü (770 bin ölüm), 2009-2010 yılları arasında Domuz Gribi (200 bin ölüm), 2014-2016 seneleri arasında Ebola (11 bin ölüm), 2015 yılından beri devam eden MERS koronavirüsü (850 bin ölüm) ve son olarak da 2019

yılında ortaya çıkan ve halihazırda tüm dünyayı etkisi altında alan COVİD-19 koronavirüsü karşımıza çıkmaktadır. 125

Çin’de ortaya çıkmasının ve ilk ölüm haberlerinin gelmesi akabinde, Tayland ve Japonya’da da görülen bu yeni tür koronavirüs, zamanla dünyanın diğer ülkelerine yayılmıştır. Ülkeler var olan durumun belirsizliği ve yöneticilerinin de önemsememesi dolayısıyla maalesef gerekli tedbirleri almakta geç kalmışlardır. Özellikle Çin’in hastalık ile ilgili zamanında gerekli uyarıları yapmayarak hastalığın önemini ve etkililiğini gizlemesi; Dünya Sağlık Örgütü’nün görülen ilk vakalardan sonra yaptığı "uluslararası kamu sağlığı acil durumu" ilan etmek için erken olduğu ve bu salgının küresel çapta tehdide dönüşme ihtimalinin küçük olduğu açıklaması salgının dünya çapında bu kadar yıkıcı sonuçlara neden olmasının en öncelikli sebepleri arasında gösterilebilir. DSÖ, daha sonra yaptığı açıklamada salgının öneminin ve etkisinin tespiti hususlarında hata yaptıklarını kabul etmiştir.126

DSÖ 2020 yılının Ocak ayı sonu itibariyle küresel acil durumu ilan ettiğinde virüs İspanya, İngiltere, İsveç, Rusya ve Hindistan gibi ülkelere çoktan sıçramıştı. Bu gelişmelerin akabinde birçok ülke, virüsün ortaya çıktığı Çin ve diğer ülkelerle olan uçuşları durdurma kararı aldılar. Şubat ayı ile birlikte virüsün, açıklanan vakalarla birlikte Amerika Birleşik Devletleri, Kanada Avustralya, Almanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İran, Güney Kore ve İsrail’e yayıldığı görülmüştür.

Böylece virüsün artık kontrol altından çıktığı söylenebilir. Türkiye de bu gelişmeler sonucunda 5 Şubat 2020 tarihinde Çin’den ve akabinde de İran’dan gelen uçuşları durdurmuş, diğer birçok ülkeden gelen yolculara yönelik sağlık taramasının yapılacağını duyurmuştur.

5 Mart 2020 tarihi itibariyle virüs 84 ülkede görülmüştü ve Avrupa, koronavirüsün merkez üssü haline gelmişti. Bu tarihte dünyada yaklaşık 100 bin vaka görülürken, hayatını kaybeden insanların sayısı ise 3 binin üzerine çıkmıştı. Yaşanan bu gelişmeler durumun vahametini göstermekteydi. 11 Mart tarihinde ise Türkiye, ilk koronavirüs vakasını açıklamıştı. Bununla birlikte Türkiye; aralarında İtalya, İsveç, Hollanda, Danimarka, Avusturya, Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Irak, Güney Kore’nin yer aldığı ülkelere yönelik seyahat yasağı getirdiğini açıklamıştır. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, 23 Mart 2020 tarihinde yaptığı açıklama salgının ne kadar güçlenerek yayıldığının temel göstergesiydi. Ghebreyesus’a göre, ilk 100 bin vaka ilk 67 gün içinde

125 “Tarihteki Büyük Salgınlar: Geçmiş Salgınlar Ne Zaman Görüldü”, Doğruluk Payı,

https://www.dogrulukpayi.com/bulten/tarihteki-buyuk-salginlar?gclid=Cj0KCQiA-OeBBhDiARIsADyBcE4Mm29kn_H44VSkPQmZ5Mq8Kjv_tviPtg6Z86cY-Au51nhh4noFQ94aAqbzEALw_wcB, (Erişim Tarihi: 26 Şubat 2021)

126Dünya Sağlık Örgütü: Koronavirüs Risk Seviyesinde Hata Yaptık, Salgının Aciliyeti 'yüksek'”, Euronews, https://tr.euronews.com/2020/01/28/dunya-saglik-orgutu-koronavirus-risk-seviyesinde-hata-yaptik-salginin-aciliyeti-yuksek, (Erişim Tarihi: 26 Şubat 2021)

görülürken, ikinci 100 bin vaka 11 günde ve üçüncü 100 bin vaka ise yalnızca 4 günde gözlemlenmişti.127 Akabinde ise virüs artık dünyanın geri kalan ülkelerine de sıçramaya başlamıştı ve zamanla Brezilya, ABD, İngiltere gibi ülkelerin liderlerini de yakaladı.

İlk planda salgından en fazla etkilenen ülkeler arasında İtalya ve İspanya gelirken, bu zamanla ABD, Brezilya gibi ülkeleri ciddi derecede etkilemeye başladı. Salgının dünyaya yayılmasıyla birlikte ülkelerin salgınla mücadele noktasında ciddi sıkıntılar yaşadıkları gözlemlenmiştir. Özellikle salgınla mücadele noktasında sağlık tesisleri noktasında fiziki altyapıların yetersizliği; maske, solunum cihazı, tıbbi araç gereçlerin eksikliği; bu tür bu krizle mücadele noktasında ülkelerin çoğunun herhangi bir hazırlık stratejilerinin bulunmaması vb. etkenlerin ülkelerin bu pandemiden ciddi derecede etkilenmelerine sebep olduğu görülmüştür. 21. yüzyılda insanoğlu, belki de o vakte kadar yalnızca filmlerde olabileceği düşünülen her tarafta yüzlerinde maskelerle dolaşan vatandaşları, beyaz kostümler içerisinde sağlık çalışanlarını, sokaklarda yerlere düşüp bayılan insanları, belli bölgelere kazılan toplu mezar görüntülerini, yer olmaması sebebiyle tırların derin dondurucularında tutulan cansız bedenleri, kurulan seyyah hastaneleri gibi birçok distopik manzarayla karşılaşmaktaydı.

Covid-19 enfeksiyonu ile edinilen bilgilere genel olarak göz attığımızda, T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastalığa yakalanan vakaların yüzde 80'inin hastalığı hafif geçirdikleri,

%20’sinin hastanelerde tedavi oldukları ve özellikle hastalar arasında genellikle 60 yaş ve üzerindeki kişileri daha fazla etkilediği görülmektedir. Bu enfeksiyon türünden en fazla etkilenen hastaların ortak özellikleri olarak karşımıza 60 yaş üstü olmaları, öncesinde ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları bulunmaları, kalp, kanser, kronik solunum yolu hastalığı, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıklara sahip olmaları gibi özellikler çıkmaktadır. Bu süreçten en fazla etkilenen bireyler olarak karşımıza yoğun virüs ortamında tedavi sürecini yürüten sağlık çalışanlarının çıktığını görmekteyiz.

Bu salgından korunmanın temel yöntemleri olarak karşımıza şunlar çıkmaktadır: El temizliğine dikkat etmek, maske kullanmak, elleri yıkamadan burun, göz ve ağızla temastan kaçınmak, hasta olan insanlarla temastan kaçınmak, fiziksel ve sosyal mesafeyi korumak, var olan hasta yoğunluğundan kaynaklı sağlık merkezlerine gerekmedikçe gitmemek, kapalı ve kalabalık alanlardan mümkün olduğunca kaçınmak ve bu alanları havalandırmak, az pişmiş veya çiğ olan hayvan ürünleri yemekten kaçınmak, yapılan seyahat sonrası kendini en az 10 gün karantina altında tutmak vb.

127 Dilge Timoçin, “Kronoloji: 2020’de Corona Virüsü Salgını”, Voice of America, (Erişim Tarihi: 26 Şubat 2020)