• Sonuç bulunamadı

Aşı Çalışmaları ve Covid-19 ile Mücadelede Son Durum

Covid-19 salgını ile mücadele noktasında tüm ülkelerin umudu ve ümidi olarak karşımıza farklı aşı çalışmalarının çıktığını görmekteyiz. Uzmanlara göre, laboratuvar çalışmaları, faz 1-2-3 çalışmaları ve tescil süreçleriyle birlikte normal koşullarda ortalama 10 yılda tamamlanan aşı çalışma süreçlerinin; içinde bulunduğumuz Pandemi döneminde 1 yıldan kısa sürede tamamlandığına şahit olmaktayız. Tabi bu sürenin bu kadar kısa olmasının ve ilgili uluslararası kurumların gerekli onayları hızlı şekilde vermesinin temel sebepleri arasında içinde bulunduğumuz pandemi sürecinin etkisi, ülkelerin ve bireylerin bu hastalıkla yıllarca mücadele edebilecek güçlerinin olmaması, olabildiğince çabuk ve güvenli bir şekilde hayatın normale dönebilmesi gibi sebepler önemli rol oynamaktadır.

Aşı çalışmaları genel olarak Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) Aşaması, Preklinik Çalışmaları ve Klinik Araştırma Fazları (Faz I-II-III) olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar başarılı bir şekilde tamamlandığında ise, bir sonraki aşama gerekli onayların ve ruhsatın alınmasıdır.

Aşı türleri olarak ise karşımıza farklı yöntemlerle gerçekleştirilen beş çeşit aşı türü çıkmaktadır. Bunlardan en çok bilineni ve uygulananı ise “inaktif aşılar”dır. Etkisizleştirilmiş virüs kullanılarak hastalığa karşı bağışıklık oluşturulmasını sağlayan bu aşı türünü grip, zatürre, tetanos gibi hastalıkların tedavisinde de görmekteyiz. Çin tarafından Covid-19 ile mücadeleye yönelik üretilen CoronaVac aşısı ile Türkiye’nin halihazırda yürütmekte olduğu yerli aşı çalışması birer inaktif aşı örneğidir. Bir diğer aşı türü ise m-RNA ve DNA aşılarıdır. Son teknolojinin kullanıldığı bu aşı türünde, kendi başına güvenli bağışıklık yanıtı oluşturan protein üretmek için genetik olarak tasarlanmış RNA ve DNA parçacıkları kullanılmaktadır. ABD ve Almanya iş birliğinde Pfizer ve BioNTech tarafından üretilen aşı ile ABD tarafından üretilen Moderna aşısı bir m-RNA türü aşıdır. Üçüncü aşı türü olarak ise karşımıza Viral Vektör Aşıları çıkmaktadır. COVID-19 virüsüne ait RNA parçacıklarını taşıyan ve hastalık yapma etkisi olmayan virüslerin kullanıldığı bu tür aşılara örnek olarak İngiltere’de Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen AstraZeneca aşısını, Rusya tarafından geliştirilen Gamaleya (Sputnik V) ve yine ABD’li Johnson & Johnson şirketinin ilaç firması olan Jannsen tarafından geliştirilen ve 28 Şubat 2021 tarihi itibariyle ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan tek dozluk aşıyı verebiliriz. Diğer

aşı türleri ise Covid-19 virüsünün yapısını taklit eden protein parçaları kullanılarak yapılan Protein Bazlı Aşılar ile zayıflatılmış virüsler kullanılarak bağışıklık oluşturan Canlı Atenüe Aşılardır.

Covid-19 ile mücadelede ülkeler arasında, aşıların tedariği konusunda ciddi yarışlar ve sıkıntılar yaşandığı görülmektedir. Halihazırda ABD, Almanya, Çin, Rusya ve İngiltere'de üretilen aşılar dünya geneline dağıtılmaktadır. Özellikle birçok ülke tarafından tercih edilmesi sebebiyle tedariği noktasında ciddi sıkıntılar yaşanan aşıların başında Pfizer/BioNTech ortaklığında gerçekleştirilen aşı gelmektedir. Bu sorunun geçtiğimiz günlerde AB üyesi ülkeler arasında ciddi tartışmalara gebe olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca firmanın farklı ülkelerden gelen aşı taleplerine yetişememesi, teslimatı çok ileri tarihlerde gerçekleştirebileceğini söylemesi, acil aşı ihtiyacı olan diğer ülkeleri de farklı aşı tercihlerine itmektedir.

Yine yaşanan bu tedarik sıkıntılarından ve inaktif aşıyı diğer aşılara kıyasla daha güvenli bulmasından dolayı Türkiye, bir yandan tercihini Çin tarafından üretilen CoronaVac aşısından yana kullanmış; diğer yandan da kendi yerli aşısını üretmek için çalışmalarını hızlandırmıştır. Türkiye’de hali hazırda devam eden, T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı TÜSEB ile T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı TÜBİTAK tarafından desteklenen 16 farklı aşı çalışması mevcuttur. Erciyes Üniversitesi tarafından yürütülen ve geçtiğimiz günlerde Faz I aşamasını tamamlayarak Faz II aşamasına geçen ilk yerli Covid-19 aşısı olacak olan çalışmanın, bir aksilik olmaması durumunda Nisan-Mayıs aylarında tamamlanarak kullanılması öngörülmektedir. Burada Sağlık Bakanlığı’nın temel amacı, halihazırda Çin’den temin ederek kullanmakta olduğu ve geleneksel aşı olarak bilinen inaktif CoronaVac aşısını, yine yerli olarak üretilecek olan diğer inaktif aşılarla destekleyerek toplum bağışıklığını daha hızlı ve güvenli bir şekilde kazandırmaktır.

Aşılama çalışmaları birçok ülkede başlarken ve hızlı bir şekilde ilerlerken, diğer yandan BM Genel Sekreteri António Guterres yaptığı açıklamada 10 ülkenin dünyadaki toplam koronavirüs aşılarının %75’ine sahip olduğunu ve dünyada henüz aşı temin edemeyen ve aşılamaya başlayamayan ülke sayısının ise 180 olduğunu söylemiştir.128 Pandeminin küresel alanda etkili olması, bütün ülkelerde bitmeden sona ermeyecek olması, birçok ülkenin hala içinde bulundukları şartlardan kaynaklı aşılara erişim sağlayamamaları ve bu ülkelerin salgınla mücadele noktasında da yeterli ekipmanlara sahip olmaması, her ülkenin önceliğinin kendi vatandaşlarının canları olması vb.

128 “Covid Aşısı: BM 10 Ülkenin Aşıların Yüzde 75'ini Aldığını, 130 Ülkede Aşı Olmadığını Açıkladı”, BBC Türkçe, 18 Şubat 2021, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56110667, (Erişim Tarihi: 28 Şubat 2021)

gerekçelerden dolayı bu virüse karşı küresel bir mücadelenin ve bu mücadelede hiçbir ülkenin dışlanmaması gerekliliği bütün ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından her daim dikkate alınmak durumundadır. Bu sebeple, Covid-19 aşılarının küresel düzlemde adil bir şekilde paylaşımı ve aşıya eşit bir şekilde erişimi sağlayan; 2020 yılının Nisan ayında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) öncülüğünde başlatılan ve 180’den fazla ülkeye aşı temini yapmayı hedefleyen bir girişim olan Covax’ın etkin şekilde kullanılması önem arz etmektedir.

Uygulanmakta olan aşıların etkililiğini sarsabilecek ve normalleşme sürecini daha ileri bir tarihe erteleyebilecek gelişmelerden biri de son günlerde adı çokça duyulan yeni tür mutasyonlardır.

Virüslerin yapıları gereği sürekli mutasyonlara uğraması normal karşılanmaktadır fakat karşılaşılacak olan mutasyon türlerinin, var olan virüse yönelik uygulamaya koyulan aşı türlerini etkisiz bırakması ihtimali tüm ülkelerin ve bu ülkelerde vatandaşların en büyük endişesi olarak görülmektedir. Şu anda ortaya çıkan mutasyon varyantlarının Güney Afrika, İngiltere, Danimarka ve Hollanda’da ortaya çıktığı; daha öldürücü olup olmadığı ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte bu varyantların normal virüse kıyasla çok daha hızlı bulaştığı; bu virüslerden en tehlikelisi olarak ise Güney Afrika’da ortaya çıkan türün olduğu bilinmektedir.

Covid-19 ile ilgili son duruma göz attığımızda virüsün halihazırda tüm dünyada etkin olmaya devam ettiği gözlenmektedir. Ülkeler, virüsün ilk dönemlerinde hastalığı tanımamaları, tedavi yöntemlerini bilmemeleri, fiziki altyapı ve tıbbi malzeme eksikliği gibi sebeplerden dolayı birçok vatandaşını kaybetse de bu sayıların son dönemde daha azalmaya başladığı ve sürecin ilk zamanlara kıyasla kontrol altına alınmaya başlandığı görülmektedir. 28 Şubat 2021 tarihi itibariyle dünya genelinde Covid-19 hastalığına yakalanan vaka sayısı 114 milyon 545 bin 709 iken, hayatını kaybeden insan sayısı ise 2 milyon 540 bin 120, iyileşen insan sayısı ise 90 milyona ulaşmıştır. Bu tarih itibariyle dünya genelinde pozitif olan vaka sayısı ise 22 milyon sınırındadır. Bunlardan 90 bini ciddi ve kritik durumdayken, geri kalanı ise hastalığı hafif olarak geçirmektedir. Dünyada ne fazla vaka sayısının olduğu ülkelerden ilk beşi sırasıyla ABD, Hindistan, Brezilya, Rusya ve Birleşik Krallık olarak karşımıza çıkmaktayken; hayatını kaybeden en fazla insanın bulunduğu ülke ise 524 bin 690 ile Amerika Birleşik Devletleri’dir.129

129https://www.worldometers.info/coronavirus/

Kaynak: Worldometers, www.worldometers.info, 06.04.2021

28 Şubat 2021 tarihi itibariyle dünyada yapılan aşı sayısı 239 milyona ulaşırken; en fazla aşılamayı gerçekleştiren ilk beş ülke sırasıyla ABD, Çin, AB, Birleşik Krallık, Hindistan’dır. Türkiye ise bugün itibariyle gerçekleştirdiği 8,5 milyon doz aşı ile Hindistan’dan hemen sonra altıncı sırada yer almaktadır.

Sonuç olarak; Covid-19 olarak bilinçaltımıza işleyen ve bir seneden biraz fazla bir zamandır hayatımızı etkileyen, tüm alışkanlıklarımızı ve hayata bakış açımızı değiştiren, hareket alanımızı kısıtlayan, bizi hastanelere ve yoğun bakım servislerine düşüren, sevdiklerimizi bizden alan, en yakınımızdakileri bize en uzak ve ulaşılmaz kılan, korku ve endişe olarak her daim varlığını hissettiren ve asla bitmeyecekmiş gibi görünen bu virüs elbet bir gün hayatımızdan ya tamamen çıkıp gidecek ya da grip türü bir hastalık olarak varlığını sürdürecek; fakat bu sürecin yediden yetmişe her yaş dilimi üzerinde yarattığı psikolojik etkiler maalesef uzun yıllar boyunca peşimizi bırakmayacak gibi.