• Sonuç bulunamadı

Yayılım hızı ve etkileri devam eden pandeminin terör faaliyetleri üzerindeki uzun vadeli etkilerini değerlendirmek için henüz erkendir. Terör faaliyetleri salgın krizinin sona ermesini takip eden yıllarda çok daha yıkıcı etkiler doğuracaktır. Salgın krizinin yönetimi, salgınla mücadele bağlamında alınan önlemlerin toplumsal tabakada yarattığı öfke ve mevcut krizin ortaya çıkaracağı sosyo-ekonomik eşitsizlikler söz konusu yıkıcı etkilerin kaynağını teşkil edecektir. Diğer yandan terör örgütlerinin salgın korkusuna rağmen sürecin yaratmış olduğu korku ve belirsizlik ortamını bireylere ve hükümetlere karşı yeni bir şiddet dalgasına yol açabilecek faaliyetlerini sürdürdükleri gözlenmiştir. Bu doğrultuda küresel dikkatlerin salgın krizine çevrildiği güvensizlik ortamında kısa vadede terör örgütleri devlet otoritesini zayıflatarak eylem ve kapasitelerini artıracak kaynaklara erişim sağlayabilirler. Salgın krizini otorite ve meşruiyetini sağlamlaştırmak için bir araç olarak kullanabileceklerdir. Terör örgütleri salgın durumlarında kamu düzeninin tehdit altında olmasını fırsat bilerek gerçekleştirdikleri propagandaya ek olarak siyasal şiddet üzerinden yeniden terör saldırısı yapma girişiminde bulunabilirler. Dolayısıyla salgının terör faaliyetleri üzerindeki etkisinin küresel bir anlayışla ele alınması gerekmektedir.

105 East Africa Centre for Research and Stratejic Studies. (2020). Somalia state vulnerability rises after COVID-19 outbreak.

COVİD-19 PANDEMİSİNİN KÜRESEL ENERJİ GÜVENLİĞİNE ETKİLERİ Araş. Gör. Gizem BALCI106

Covid-19 pandemisi Aralık 2019’da tespit edilmesinin ardından hızla yayılarak küresel bir sağlık krizi halini almıştır. İlk olarak Çin ardından Japonya, Kore, ABD, İngiltere gibi ülkelerde tespit edilmesi kısa sürede virüsün yayılmasıyla ilgili küresel bir endişeye neden olmuştur. Virüsün ilk kez tespit edilmesinden itibaren vaka sayıları hızla artmış, Haziran 2020’de karantina önlemleri azaltılana kadar dünya, birçok kısıtlamalarla virüsün ölümcül etkisinden korunmaya çalışmıştır. Haziran ayında kısmi olarak önlemlerin azaltılması vaka artışını tetikleyerek birçok ülkenin aşamalı olarak karantina önlemlerine dönmeleri ile sonuçlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün paylaştığı verilere göre, Ocak 2021 itibari ile dünyada 96 milyon insan Covid-19 ile enfekte olmuştur. 2 milyon kişi ise Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmiştir107. Bu süreçte aşı çalışmaları başlatılmış, ilerleme kaydedilmiştir.

Güncel olarak 50’den fazla aşı çalışması devam etmektedir108. Buna ek olarak başarılı olduğu kanıtlanan aşılar 2020’nin sonunda yapılmaya başlanmıştır.

Covid-19 virüsünden korunmak üzere alınan önlemler, ulusal ve uluslararası alanda birçok değişimi zorunlu hale getirmiştir. Vatandaşlarının hızla enfekte olması ile sağlık sistemlerinin yetersiz kalacağı endişesi ülkeleri önlemleri almaları konusunda teşvik etmiştir. Bu kapsamda seyahat kısıtlamaları, online eğitim, evden çalışma, kısmi sokağa çıkma yasakları alınan önlemlerden bazılarını oluşturmaktadır. Önlemlerin uygulanması ve süreleri ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte sosyalleşmeye alan sağlayan yeme-içme, eğlence mekanları vatandaşların kullanımına kapatılmıştır. 2020’nin ilk çeyreğinde neredeyse tüm dünyada karantina önlemlerinin alınması dünya genelinde ekonomik olarak gerilemeye sebep olmuştur. Gerileme, ülkelerin GSYİH oranlarında dolayısıyla küresel ekonomide açıkça görülmüştür.

2020’nin ilk çeyreğinden itibaren artan karantina önlemleri küresel ekonomik büyümedeki daralmayı da doğru orantılı olarak arttırmıştır. Nisan ayı en yoğun önlemlerin alındığı ve ekonominin önemli ölçüde daraldığı aydır. Haziran ayı itibariyle dünyaca kısmi yeniden açılmaların

106 PhD, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi

107 WHO, (2021), “WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard”, https://covid19.who.int/, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

108 WHO, (2021), “Covid-19 Vaccines”, https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/covid-19-vaccines, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

gerçekleşmesi sonbaharda vaka sayılarının yukarı doğru tırmanmasına da kaynaklık etmiştir. IMF’nin Ekim 2020 raporuna göre dünya genelinde gerçek GSYİH büyümesi tahmini-%4,4 gerileyeceği yönündeyken bir önceki yıl büyüme oranı % 2,8’dir. 2020 yılındaki gerilemeler dünyanın her yerinde aynı oranda gerçekleşmemiştir. Yükselen piyasalarda ve ekonomilerde büyüme - % 3,3 gerilerken;

gelişmiş ekonomilerde -% 5,8 gibi daha büyük oranlarda gerileme söz konusu olmuştur. Yalnızca Çin’in 2020 yılında % 2’lik bir büyüme kaydettiği görülmektedir109. Ancak Çin’de 2020 yılının başında beklenen % 6’lık büyümeye kıyasla mevcut büyümenin (% 2) önemli oranda az olduğuna dikkat etmek gerekmektedir110. Verilerin de gösterdiği gibi Covid-19 sağlık krizi küresel ekonomik bir krize kaynaklık etmiştir. IMF’nin 2021 GSYİH tahminleri 2020 yılına göre toparlanmayı öngörmektedir. Buna göre 2021 yılında Dünya GSYH’si %5,2 olması beklenirken, gelişmekte olan piyasa ve ekonomilerde bu oran %6, gelişmiş ekonomilerde ise %3,9’dur111. Hükümetler, virüsün ekonomik yıkıcılığını azaltmak için ulusal ekonomik stratejiler geliştirmiştir. Vergilerin ve borçların ertelenmesi en yaygın araç olarak kullanılmıştır. Firmalara sağlanan kredi sübvansiyonları, vatandaşlara gelir destekleri, ve ücret sübvansiyonları da uygulanan diğer destekleme önlemleri olmuştur.

Karantina önlemlerinin geniş kapsamlı sonuçları olmuştur. Devletlerin virüsü kontrol altına alma amacı ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesi ile sosyal etkileşimin kısıtlanması dengesini zorunlu kılmıştır. Koronavirüsün sağlık, ekonomi, günlük yaşantıda meydana getirdiği önemli etkiler enerji alanında da kendisini göstermiştir. Yoğun karantina önlemlerine bağlı olarak üretim-tüketim sürecindeki aksaklıklar (haftasonu tam kilitlenmeler, birçok iş kolunun önlemler nedeniyle faaliyetlerini durdurması, seyahat kısıtlamaları) enerji talebinde düşüşü tetiklemiştir. Küresel ekonomik büyüme gibi enerji talebinin en büyük oranda düşüş gösterdiği ay nisan ayı olmuştur.

Haziran ayında kısıtlamaların yoğunluğunun azaltılması enerji talebinde kısmen artışa neden olsa da 2019’un ortalamasına hala ulaşamamıştır.

Küresel enerji talebinin düşmesi günlük üretimin tüketilememesine böylece bir arz fazlalığına neden olmuştur. Enerji arz edilmesine rağmen talebin Ocak 2020’den itibaren aşağı yönlü hareketi

109IMF, (2020), “Real GDP Growth Annual Percent Change”,

https://www.imf.org/external/datamapper/NGDP_RPCH@WEO/OEMDC/ADVEC/WEOWORLD, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

110 IEA, (2020), “2020 Global Overview: The Covid-19 Pandemic”, https://www.iea.org/reports/electricity-market-report-december-2020/2020-global-overview-the-covid-19-pandemic#abstract, Erişim Tarihi:

23.01.2021.

111IMF, (2021), “Real GDP Growth Annual Percent Change”,

https://www.imf.org/external/datamapper/NGDP_RPCH@WEO/OEMDC/ADVEC/WEOWORLD, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

özellikle petrol fiyatlarında tarihi düşüşlere neden olmuştur. İlk çeyrekte düşüşü engellemek amacıyla petrol üreten ülkelerin politikaları üretici tüm ülkeler tarafından benimsenerek uygulanmadığı için fiyatlardaki düşüş kaçınılmaz hale gelmiştir. Nisan ayı (2020) diğer verilerle doğru orantılı olarak petrol fiyatlarının da tarihi düşüşüne tanıklık etmiştir. 2019 yılında Brent petrolün varilinin ortalaması 61 dolar’dır112. Tarihi düşüş olarak birçok kez vurgulanan dönemde ise varil fiyatı 20 dolara kadar gerilemiştir113. Haziran ayında 41 dolar, 2020 sonunda ise 48 dolar seviyesinde seyreden petrolün varil fiyatı Ocak 2021’de 55 dolar olmuştur114. 2020 yılında petrolün fiyatına ilişkin yapılan senaryolarda 2021 yılında ortalama 44 dolarda seyredeceği tahminleri yıl bitmeden aksini ortaya koymuştur. Bu durumun temel sebebinin OPEC+ ülkelerinin toplantılarda aldıkları kararlara uyması ve arzı kesintiye uğratarak petrolde oluşacak fazlalığın fiyatların düşmesine neden olmasını engellemesidir. 5 Ocak’ta yapılan yeni toplantıda her ay toplantı yapma kararına ek olarak üretimin arttırılmasının ertelenmesi, 2021 yılının başında petrol fiyatlarının 55 doları görmesini sağlamıştır115. Ek olarak hükümetlerin karantina önlemlerini esneterek günlük yaşamın kısmen normalleşmesini sağlaması, tüketime bağlı olarak talebi dolayısıyla fiyatları arttırmaktadır.

Haftalık Ham Petrol Fiyatları (30.12.2019 – 11.01.2021/Varil Başına ABD Doları)

112World Bank Group, (2020), Commodity Markets Outlook-October 2020,

https://openknowledge.worldbank.org/bitstream/handle/10986/34621/CMO-October 2020.pdf?sequence=7&isAllowed=y, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

113 19 dolarlık sert düşüş haricinde mart-nisan-mayıs ayları ortalaması (yeniden açılmaya kadar-Haziran) 27 dolar seviyesinde seyretmiştir.

114Statista, (2021), Weekly Brent, OPEC basket, and WTI crude oil prices,

https://www.statista.com/statistics/326017/weekly-crude-oil-prices/, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

115 OPEC, (2021), “13th OPEC and non-OPEC Ministerial Meeting concludes”,

https://www.opec.org/opec_web/en/press_room/6310.htm, Erişim Tarihi: 23.01.2021.

Statista, (2021), Weekly Brent, OPEC basket, and WTI crude oil prices116.

Talep ve talebe bağlı fiyat değişimlerinde karantina önlemlerinin yoğunluğu ve süresi etkili olmuştur. Bu nedenle 2021 yılında vaka sayılarına dolayısıyla aşının etkinliğine bağlı olarak fiyatta talebe bağlı düşüşler tekrarlayabilir. Kısa vadede petrol fiyatlarının 2020 yılının ilk yarısındaki seviyelerine (20-40 dolar) dönmeyeceği tahminleri mevcut durumda yapılabilmektedir.

Ekonomik daralmaya eşlik eden enerji talebindeki düşüş enerjiyi arz eden ve talep eden taraflarda farklı boyutlarda etkilere neden olmuştur. 1973 yılında enerji güvenliğinin önemine yönelik kanaatler Covid-19 kriziyle yenilenmiştir. Enerjinin sürekli, uygun fiyatlı, erişilebilir olması anlamını taşıyan enerji güvenliği hem arz hem de talep tarafına piyasa değişimlerinden korunmayı vadetmektedir. Enerji güvenliği genel anlamda enerjinin güvenilir bir kaynaktan, uygun bir fiyatla, yeterli miktarda arzı olarak da tanımlanabilmektedir117. Covid-19 sağlık krizinin meydana getirdiği ekonomik ve enerji alanındaki kriz, arzın kesintiye uğratılmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum enerjinin sürekli ve erişilebilir olmasına zarar vermekle birlikte arzın kesintiye uğraması tek başına enerji güvenliğini ortadan kaldırmaktadır. Covid-19 ile talep düşmesine bağlı olarak arzın kesintiye uğratılması kısa vadede petrol fiyatlarının yükselmesini sağlasa da uzun vadede enerji yatırımlarına olan ilgiyi azaltmıştır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre 2020 yılında enerji yatırımlarının

% 20 düştüğü tahmin edilmektedir118. Bu durumun esas riski talep arttığında arzın yeterli miktarda olmamasıdır. Enerji kaynaklarının mevcudiyeti kapsamında arzın yetersizliği enerji güvenliğinin en önemli unsurlarından birisinin ortadan kalktığını gösterir.

Enerji talebinde ve yatırımlarında Covid-19 etkisiyle ilgili gelecek senaryoları yapılmaktadır.

Nisan 2020’deki sert düşüşü takiben 2020’nin başındaki fiyatların 2019 seviyesini yakalayamamış olması enerji talebiyle ilgili senaryoları gelecek 5 yıla yaymaktadır. 2020 yılında ikinci dalgaya endeksli olan senaryoların 2021 yılında aşıya endeksli olduğu açıktır. Geçen yıl (2020) karantina önlemleri ile vaka sayılarında düşüş beklentisine ikinci dalganın gelmesi eşlik etmiştir. Vakaların düşme ihtimali 2021 yılında toparlanmayı öngörürken; ikinci dalganın yaşanması halinde 2023 yılına kadar enerji talebinde Covid-19 öncesine dönüşün gerçekleşeceği öngörülmektedir. Ancak karantina önlemlerinin artması, ekonomik faaliyetlerin daha sert önlemlerle kısıtlanması halinde 2025 yılına

116 Çalışmada Brent Petrol Fiyatları üzerinden bir değerlendirme yapıldığı için OPEC Basket ve WTI ham petrol verileri grafikten çıkarılmış, ortalama ve fiyatlar eklenerek grafik düzenlenmiştir.

117 ÇELİKPALA, M., (2014), “Enerji Güvenliği: Nato’nun Yeni Tehdit Algısı”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, 10 (40), ss.75-99.

118 IEA, (2020), “World Energy Investment 2020”, https://www.iea.org/reports/world-energy-investment-2020/key-findings#abstract, Erişim Tarihi: 24.01.2021.

kadar 2019 öncesi seviyeye ulaşılamayacağı tahminleri Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılmıştır119. Ancak bugün gelinen noktada fiyatlara endeksli bir analizle enerji talebinde beklenenden hızlı bir iyileşme görüldüğünü söylemek mümkündür. 2021 yılı ile Covid-19 aşılarının uygulanmaya başlanması virüse karşı bağışıklığın güçlendirilmesi ile vakalarda azalma sağlayıp sağlamayacağını söylemek için henüz erken olsa da 2021 yılı enerji talebinde iyileşmeye kaynaklık edebilir. Mevcut ekonomik hareketlilik göz önüne alındığında 2020’ye oranla 2021 yılındaki karantina önlemlerinin daha sert şekilde işletilmediğini söylemek mümkündür. Bu kapsamda enerji ajansının 2025 senaryosu yerine 2023 yılındaki beklentisinin gerçekleşme olasılığı yüksek görünmektedir. Ancak karantina sürecinde hidrokarbon kaynaklarına olan talebin ne şekilde değiştiğine dair veriler gelecek projeksiyonlarını tespit etmede önemli bir değişkendir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilginin ve dolayısıyla yatırımların artması kısa vadede fosil kaynaklara olan talebi derinden etkileme gücüne sahip olmasa da yeniden toparlanmayı (2019 seviyesinde) geciktirebilir.

Bununla birlikte, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Şubat 2021 Petrol Piyasası Raporu, 2021’in ilk çeyreğinde petrol talebinin kırılgan olmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Ancak yeniden dengelenmenin yılın ikinci yarısında mümkün olacağını öngörmektedir120. Ocak ayında 55 dolara ulaşan Brent petrolün fiyatı Şubat, Mart aylarında yükselmeyi sürdürmüştür. Böylece bir yılın en yüksek seviyelerine ulaşarak 70 doları geçmiştir121. Güncel olarak (Mart 2021) 68 dolar olan Brent petrolün varilinin 2019 ortalamasını (61 dolar) 2021’in ilk çeyreğinde geçtiği aşikardır. Ancak petrol fiyatlarının yükselmesini etkileyen faktörün yalnızca talep olmadığını vurgulamak gerekmektedir.

Fiyatların yükselmesine kaynaklık eden sebeplerden ilki arzın kısıtlanmasıdır. OPEC+ ülkelerinin nisan ayında da petrol üretimini kısıtlama kararı alması122 fiyatları yukarı doğru tırmandıran önemli sebeplerden birisidir. ABD’de ham petrol stoklarının düştüğü öngörüsü de fiyatların yükselmesine neden olan bir başka faktördür. Suudi Arabistan’ın önemli limanlarından Ras Tanura’ya ve Saudi

119 IEA, (2020), “World Energy Outlook 2020”, https://www.iea.org/reports/world-energy-outlook-2020, Erişim Tarihi: 24.01.2021.

120 IEA, (2021), “Oil Market Report - February 2021”, https://www.iea.org/reports/oil-market-report-february-2021, Erişim Tarihi: 09.03.2021.

121Financial Times, (2021), “Commodities - Brent Crude Oil Front Month”,

https://markets.ft.com/data/commodities/tearsheet/summary?c=Brent+Crude+Oil, Erişim Tarihi:

10.03.2021.

122OPEC, (2021), “14th OPEC and non-OPEC Ministerial Meeting”,

https://www.opec.org/opec_web/en/press_room/6375.htm, Erişim Tarihi: 10.03.2021.

Aramco petrol tesislerine düzenlenen saldırı (07.03.2021)123 ile arz kesintisi tehlikesinin ortaya çıkması, petrol fiyatlarının 71 doları görmesine neden olmuştur. Arzın kesintiye uğramayacağına yönelik açıklamalar fiyatların 68 dolara düşmesini sağlamıştır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, yalnızca fiyatların yükselmesinin talebin toparlanma yaşadığını göstermediğidir. Fiyat önemli bir kıstas olmakla birlikte, doğrudan talebin artıp azaldığına işaret etmemektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi başka birçok unsur fiyatı etkilemektedir.

Covid-19 pandemisi, arz ve talebin küresel enerji piyasalarını şekillendirdiğini somut bir şekilde göstermiştir. 2020 yılında karantina önlemleri talebin petrol fiyatları üzerindeki etkisini açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Petrole olan talebin düşmesi ile fiyatların 19 doları görmesi tarihi bir düşüşe kaynaklık etmiştir. 2021’in ilk çeyreğinde enerji ile ilgili yaşanan gelişmeler ise petrol fiyatlarını belirleyen bir diğer unsurun arz olduğunu açıkça göstermiştir. Enerji güvenliği, dar anlamda “arzın kesintiye uğramaması” olarak tanımlanırken; Covid-19 krizinden sonra “arzın ve talebin kesintiye uğramaması” şeklinde tanımlanmalıdır. Çünkü arzın kesintiye uğraması talep tarafını etkilerken; talebin kesintiye uğraması aynı şekilde arz tarafını etkilemektedir. Arz ve talep taraflarının enerji güvenliğinin tamamlayıcı unsurları olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda Covid-19 pandemisinin enerji güvenliği tanımını dönüştürdüğünü söylemek yanlış olmayacaktır.

Raporun önemli çıktılarından birisi, enerji güvenliğinde meydana gelen bu değişimi ortaya koymaktır. Bu kapsamda Covid-19 krizi sonrası “enerji güvenliği, arzın ve talebin kesintiye uğramaması” şeklinde tanımlanmalıdır. Başka bir çıktı ise Uluslararası Enerji Ajansı’nın küresel petrol talebine yönelik senaryolarında beklenenden daha hızlı bir toparlanma yaşanacağıdır. IEA’nın pandeminin başındaki iyimser senaryosu, ikinci dalga ile birlikte 2023’ü 2019 öncesi seviyelere ulaşma yılı olarak işaret etmiştir. Ancak toparlanmanın 2021’in ilk aylarında yalnızca fiyat ekseninde dahi gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte küresel enerji talebinin Covid öncesi seviyelerinde olmadığını vurgulamak gerekmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın güncellenen raporunda124 da küresel petrol talebinin hala Covid öncesi seviyelere ulaşmadığı ancak 2021 yılının ikinci yarısında toparlanmanın yaşanacağını öngörülmektedir.

123Aljazeera, (2021), “Houthis Fire Missiles, Drones at Saudi Oil Facilities”,

https://www.aljazeera.com/news/2021/3/7/blast-heard-in-saudi-arabias-dhahran-reports, Erişim Tarihi:

10.03.2021.

124 IEA, (2021), “Oil Market Report - February 2021”, https://www.iea.org/reports/oil-market-report-february-2021, Erişim Tarihi: 09.03.2021.

PANDEMİYLE MÜCADELE

21. YÜZYILIN KÜRESEL VİRÜSÜ OLAN COVİD-19’UN GELİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE GENEL BİR ANALİZ

Ali Ercan