• Sonuç bulunamadı

VAKIF GÖREVLİLERİ ve GÖREVLİLERİN TAYİNİ(TEVCÎH-İ CİHÂT)177

Vakıf müesseselerine ait hizmetlere cihet denilmektedir. Cihetler cihât-ı ilmiye ve cihât-ı bedeniye olmak üzere ikiye ayrılır. İmamlık, hatiplik, müderrislik ve mütevellîlik gibi, vazifelerin ifası, ilmî dirayete bağlı olan cihetlere cihât-ı ilmiye; kayyımlık, türbedarlık ve hizmetçilik gibi, iş ve sanata taalluk edip, ilim tahsiline ihtiyaç göstermeyen cihetlere de, cihât-ı bedeniye denilmektedir.1603

Söz konusu cihetlerin tevcîhinde, belirli bir usûl takip edilmektedir. İncelediğimiz sicilde yer alan, H. 13 Zilkade 1286 (M. 14 Şubat 1870) tarihli tevcîh-i cihât hakkındaki 15 maddelik nizamnâmeden, bu usûllerle ilgili bilgi sahibi olmamız mümkündür. Buna göre; vâkıfın şartı üzerine tasarruf olunan cihetler hariç olmak üzere, vakfa bağlı cihetlerde hizmet görenlerden biri vefat ettiğinde, uhdesinde bulunan cihet, şayet göreve ehil ise oğluna, oğulları birden fazlaysa söz konusu cihete ehliyet ve iktidarı olan oğluna tevcîh kılınır. Oğulları göreve ehliyet yönünden birbirine denkse, görev en büyük oğluna verilir. Küçük oğluna verilmez. Vefat eden şahsın, evlatlarından hiçbiri görevi edâya ehliyetli değilse, görev hâriçten ehliyetli birine tevcîh olunur.

Çeşitli cihetleri tasarruf edenlerden biri vefat ettiğinde, uhdesinde bulunan cihetlerin bir kişi tarafından ifa edilmesi uygunsa, bu görevler, ehil olduğu takdirde büyük oğluna verilir. Şayet oğlu cihetlerden bazısına ehilse, ehil olmadığı cihetler, hâriçten ehliyetli birine tevcîh olunur. Eğer vefat eden şahsın yaşça büyük birden fazla oğlu varsa ve söz konusu cihetlere hepsi ehilse, aralarında kura çekilir. Evlatlarının ehil olduğu görevler birbirinden farklıysa, her birine ehliyetli olduğu görev verilir. Evlatların hepsi, görevlerden sadece birini ifaya ehliyetli ise, söz konusu görev en büyüğüne tevcih olunur.

1602

Kazıcı, Vakıf Medeniyeti, s.112., Öztürk, agmd, DİA, XI, 522.

1603

Hizmetlerinin edâ ve ifası aynı zamana tesadüf eden veya birinin edâsı, diğerinin hakkıyla edâ edilmesini engelleyen iki cihet, aynı şahsa verilmez.

İmâmet, hitâbet ve müderrislik gibi cihât-ı ilmiyeden olan görevlere ehliyet, imtihanla; kayyımlık, ferrâşlık gibi cihetlere ise, vücutça güç yetirebilmeyle anlaşılır.

Vefat eden bir cihet sahibinin, çocuğu yoksa veya çocuklarının hiçbiri göreve ehil değilse, boş kalan cihete birden fazla kişi tâlip olduğunda, söz konusu görev, içlerinden en ehliyetlisine verilir. Tâlipler ehliyetçe birbirine denk ise, görev birinci derecede, vefat eden kişiyle akraba olana, ikinci derecede uhdesinde başka bir görev olmayana tevcih olunur.

Her türlü cihetin gerek evlada gerekse ehline tevcîhi sırasında, askerlik yaşını doldurma şartı aranmayarak, Kanunnâme-i Hümâyûn ahkâmı gereği, kura çekilmek suretiyle atama yapılacaktır.1604

Yukarıda bazı maddelerini ifade etmeye çalıştığımız nizamnâmede görüldüğü üzere, incelediğimiz dönemde vakıf müesseselerindeki çeşitli görevlere tayin esnasında en belirleyici şart, söz konusu görevi hakkıyla ifa etmeye ehil olmadır.

İncelediğimiz dönemde, Rize’deki vakıf müesseselerinde hizmet görenlerden tesbit edebildiklerimiz, mütevellî,1605 imam,1606 hatip,1607 muallim-i sıbyan1608 ve tekke şeyhinden1609 ibarettir. Kayıtlardan söz konusu cihet sahiplerinin göreve tayinleriyle ücretleri hakkında birtakım bilgilere ulaşmamız mümkündür.

Mütevellî, şer‘î hükümlere ve vâkıfın şartlarına uygun olarak, vakfın işlerini idare etmek üzere tayin olunan kişidir. Mütevellîye kayyım-ı vakıf da denilmektedir. Mütevellîler, vâkıfın şartı üzerine göreve getirildikleri gibi, kadı tarafından da tayin edilmişlerdir.1610 Nitekim Rize’nin Mağloz karyesinden Kösemehmedoğlu Molla Hüseyin, malının bir kısmını Allah rızası için vakfederken, söz konusu vakfa vefat

1604

R.Ş.S.; 63a-b.

1605

R.Ş.S.; 39b, 39b, 40b, 41a, 48b, 48b, 55a, 90b, 93a, 97a, 99a.

1606

R.Ş.S.; 30a, 93a, 97a, 114a, 116a, 118b, 127a, 128a.

1607

R.Ş.S.; 15a-b, 30a, 93a, 93a, 97a, 114a, 116a, 117b, 118b, 122b, 127a, 128a.

1608

R.Ş.S.; 93a, 97a.

1609

R.Ş.S.; 111b.

1610

edinceye kadar kendisinin mütevellî olmasını şart koşmuştur.1611 Kazmaoğlu el-Hâc Hüseyin,1612 Araboğlu İbrahim1613 ve Kanberoğlu Molla Abdülhamid1614 isimli şahıslar ise, Rize kadısı tarafından Rize’nin çeşitli karyelerindeki cami ve mescidlere mütevellî olarak tayin edilmişlerdir. Söz konusu mütevellîler içerisinde, vakıf paralarını kâr getirmek üzere işletmek için tayin edilenler de vardır.1615 Bir kayıtta da, kadı tarafından, mütevellîyle birlikte iki nâzırın tayin edildiği görülmektedir.1616 Zira nâzır, mütevellînin vakıfla ilgili tasarruflarına nezâret etmek ve mütevellî için vakıf işlerinde başvuru makamı olmak üzere nasbolunan kimsedir.1617 Ayrıca mütevellîler içerisinde, kendi karyesindeki mescid-i şerife tayin olunanlar da vardır.1618

İmam ve hatipler, Rize’deki vakıf camilerinde hizmet gören görevliler arasındadır. Rize’deki bazı cami ve mescid-i şeriflerdeki imâmet ve hitâbet cihetlerinin bazen aynı şahsa,1619 bazen de farklı şahıslara verildiği görülmektedir.1620 Bazı imam ve hatipler de kendi köy ve mahallelerindeki camilerde görev almışlardır.1621

İncelediğimiz defterde imam ve hatip tayinleriyle ilgili 11 kayıt bulunmaktadır.1622 Kayıtlarda görüldüğü üzere, bazı şahıslar Rize’nin çeşitli camilerinde imâmet ve hitâbet cihetlerini tasarruf ederken vefat etmişlerdir. İrâde-i seniyye (padişah emri) gereğince, vefat eden şahsın boş kalan imâmet ve hitâbet hizmeti, yapılacak imtihanla göreve ehil olduğu anlaşıldığı takdirde, büyük oğluna verilecektir. Eğer yaşça büyük çocukları birden fazlaysa, göreve ehil olan kişinin seçilmesi için, yine imtihan yapılacaktır. Yaşça büyük oğullarının hepsi, meclis-i şer‘de söz konusu görevlere ehliyetsiz olduklarını ifade ederlerse, görev imtihanla ehil birine verilecektir. Bu şahıs da, vefat eden kişinin küçük çocuğu olduğu takdirde, çocuğun bülûğa erişip söz konusu göreve ehliyet kazanmasına kadar, görevde kalacaktır.

1611 R.Ş.S.; 97a. 1612 R.Ş.S.; 39b. 1613 R.Ş.S.; 48b. 1614 R.Ş.S.; 99a. 1615 R.Ş.S.; 39b, 48b, 99a. 1616 R.Ş.S.; 48b. 1617

Bilmen, age, IV, 288.; Nazif Öztürk, Elmalılı Hamdi Yazır Gözüyle Vakıflar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995, s.170.

1618

R.Ş.S.; 39b, 93a.

1619

R.Ş.S.; 30a, 93a, 114a, 116a, 118b, 127a, 128a.

1620

R.Ş.S.; 15a-b, 93a, 117b, 122b.

1621

R.Ş.S.; 30a, 93a, 93a, 116a, 117b, 118b, 122b, 127a.

1622

H. 1286-1287 (M. 1869-1871) yılları arasında Rize’de imâmet ve hitâbet cihetlerinde bulunurken vefat eden 7 şahıstan sadece birinin oğlu, imtihanla ehliyeti anlaşılarak, babasının yerine göreve getirilmiştir.1623 Diğerlerinin de bir1624 veya birden fazla1625 yaşça büyük erkek çocukları olmasına rağmen, bunlar Rize’deki meclis-i şer‘de görevlere ehliyetsiz olduklarını ifade etmişlerdir.1626 Söz konusu mecliste bazen evkâf müdür vekili Osman Azmi Efendi’nin de hâzır bulunduğu görülmektedir.1627 Göreve getirilecek olan kişilerin imtihanı da, Trabzon vilâyetindeki Divan-ı Temyiz’de yapılmıştır.1628 Bununla birlikte H. 16 Ramazan 1286 (M. 26 Temmuz 1869) tarihli emirnâmeden anlaşıldığı üzere, imâmet ve hitâbet hizmetlerinin genellikle ücretsiz ifa olunagelmesi yüzünden, bu cihetlerde hizmet görmek isteyenlerden çoğunun ileri yaşlarda olmaları ve imtihan için Trabzon vilâyetine gidememeleri, söz konusu görevlere ehliyetsiz kişilerin getirilmesine ve bazı cami-i şeriflerde beş vakit namazla bayram namazlarının edâ edilememesine sebep olmuştur. Bunun üzerine bu gibi cihetlere tâlip olanların imtihanlarının, evkâf müdür vekili de hâzır olduğu hâlde, kazalardaki İdare Meclisi’nde yapılmasına karar verilmiştir.1629 Dolayısıyla Rize’de boş kalan imâmet ve hitâbet cihetlerine tâlip olan bazı zatların imtihanları, Trabzon vilâyetindeki Divan-ı Temyiz’de yapıldığı hâlde, söz konusu emirnâme gereğince, Rize Mahallî Kaim-i Makamlığı Meclis İdaresi’nde yeniden yapılmıştır.1630

İmam-hatip tayinleriyle ilgili kayıtlardan, incelediğimiz yıllarda Rize’nin çeşitli camilerinde hizmet gören bazı imam ve hatiplerin ücretleri ve göreve getirilme yaşlarıyla ilgili birtakım bilgilere ulaşmaktayız. Buna göre tesbit edebildiğimiz imam ve hatiplerden 5’i, hizmetlerini ber vech-i hasbî (ücretsiz) îfâ etmişlerdir.1631 İmâmet ve hitâbet cihetlerinden her ikisini de tasarruf eden şahıslardan biri yevmî (günlük) 1 akçe

1623 R.Ş.S.; 117b. 1624 R.Ş.S.; 93a. 1625 R.Ş.S.; 15a-b, 114a, 117b, 118b. 1626

R.Ş.S.; 15a-b, 93a, 114a, 117b, 118b.

1627

R.Ş.S.; 93a, 114a, 118b.

1628

R.Ş.S.; 15a-b, 114a, 116a, 117b, 118b.

1629

R.Ş.S.; 120b.

1630

R.Ş.S.; 122b, 127a, 128a.

1631

vazîfe* ile,1632 diğeri de miktarını tesbit edemediğimiz vazîfe-i muayyene ile hizmet görmüştür.1633 Tesbit edebildiğimiz bir diğer imâmet ve hitâbet ücreti de, yıllık 200 kuruştur.1634 Söz konusu cihetlere tayinleri sırasında yaşlarını tesbit edebildiğimiz şahıslar da, 31,1635 32,1636 34,1637 41,1638 42,1639 531640 ve 561641 yaşlarındadır.

Muallim-i sıbyanla ilgili kayda, sadece iki yerde rastlanılmaktadır. Bu kayıtlarda görüldüğü üzere, Kösemehmedoğlu Molla Receb isimli şahıs, yapılan imtihanla ehliyetli olduğu anlaşılınca, kendi karyesindeki cami-i şerifin imâmet, hitâbet ve muallim-i sıbyan* cihetlerine tayin edilmiştir.1642 Buradan hareketle, incelediğimiz dönemde bazı imam ve hatiplerin, aynı zamanda muallim-i sıbyan hizmetinde de bulunabildiklerini söylememiz mümkündür. Ayrıca söz konusu şahsın, üç cihetten aldığı ücret, yıllık 100’er kuruştan toplam 300 kuruştur.1643

Rize’deki vakıf müesseselerinde hizmet görenlerden biri de tekke şeyhidir. Bu zat, eş-Şeyh el-Hâc Ahmed Şemseddin Efendi olup, kendi arsası üzerinde inşa ettirdiği Kadiriye tarikatına ait tekkeye, 58 yaşında olduğu hâlde, ücretsiz olarak ve kendisinden sonra aynı görev erkek çocukları ve torunlarına meşrût olmak üzere, şeyh tayin edilmiştir.1644 Öyle anlaşılıyor ki, imam, hatip ve muallim-i sıbyan gibi bazı vakıf görevlilerinin yanı sıra,1645 tekke şeyhinin tayini de, padişah beratıyla olmaktadır.1646

* Vazîfe, bir hizmetin karşılığı olarak vakfın gelirinden verilen maaş ve aylık demektir. Bkz. Kazıcı, Vakıf Medeniyeti, s.39. 1632 R.Ş.S.; 114a. 1633 R.Ş.S.; 118b. 1634 R.Ş.S.; 93a. 1635 R.Ş.S.; 93a. 1636 R.Ş.S.; 93a. 1637 R.Ş.S.; 116a. 1638 R.Ş.S.; 15a-b. 1639 R.Ş.S.; 30a. 1640 R.Ş.S.; 118b. 1641 R.Ş.S.; 114a.

* 5-6 yaşlarındaki çocuklara okuma yazma, temel dînî bilgiler ve dört işlemden ibaret olan matematik derslerinin verildiği mekteplere “Sıbyan mektepleri”, bu mekteplerde çocukların eğitim ve öğretimiyle vazifeli hocalara da “Muallim-i sıbyan” denilmektedir. Bkz. Ziya Kazıcı, Osmanlı’da Eğitim Öğretim, Bilge Yayınları, İstanbul 2004, s.86.; Bahaeddin Yediyıldız, Vakıf Istılahları Lügatçesi, Vakıflar Dergisi, sy. 17, Önder Matbaası, Ankara 1983, s.58.

1642 R.Ş.S.; 93a, 97a. 1643 R.Ş.S.; 93a, 97a. 1644 R.Ş.S.; 111b. 1645

R.Ş.S.; 15a-b, 30a, 91b, 93a, 114a, 116a, 117b, 118b, 122b, 127a, 128a.

1646

D. VAKIFLARIN GELİR KAYNAKLARI

Vakıfların vakfiyelerinde belirtilen hayır ve hizmet şartlarının yerine getirilebilmesi için, hemen her vakfın birtakım gelir kaynaklarına sahip olması gerekmektedir. Bu gelir kaynaklarından gayr-i menkul olanları, kiraya verme yoluyla işletilebilmektedir.1647 Menkul gelir durumundaki vakıf paraları da, kâr-zarar esasına göre kurulan emek-sermaye ortaklığı (mudârebe şirketi) sonucunda elde edilen kârın tasadduk edilmesi, kâr istemeksizin fakir ve muhtaçlara ödünç olarak verilmesi, murâbaha-i şer‘iyye denilen bir usûlle gelir sağlanarak, elde edilen gelir ve kârın fakirlere dağıtılması şeklinde olmak üzere, üç yolla işletilebilmektedir.1648

Muâmele-i şer‘iyye, Osmanlı Devleti’nde vakıf paralarının işletilme usûllerinden en önemlisidir. Mahiyeti itibariyle faize benzese de, faiz değildir. Bu sebeple faiz tabiri değil, ribh (kâr) tabiri kullanılmıştır. Bu usûl, bey‘u'l-îne denilen bir satım akdine dayanmaktadır. Bu satım akdi de, bir malın veresiye olarak satılıp, alıcıya teslim edilmesinden sonra, yine alıcıdan peşin ama daha az bir bedel karşılığında satın alınmasıdır.1649

İncelediğimiz yıllarda, Rize’deki bazı vakıfların gelir getiren gayr-i menkullere sahip oldukları görülmektedir. Bunlardan biri Rize kazasındaki Yeni Cami-i Şerif’tir. Kayıtlardan Rize’nin Aşağı Çarşı mevkiinde, bu caminin vakıf dükkânlarının olduğu anlaşılmaktadır.1650 Vakıf dükkânları içerisinde, kiralananlar da vardır. Nitekim Of kazasına bağlı Çifaruksa karyesindeki bir cami-i şerifin Rize kazasındaki vakıf dükkânı, Taflı Hasan ismindeki şahıs tarafından kiralanmıştır.1651 Burada dikkatimizi çeken husus, Rize kazası dışındaki bir caminin, Rize’de vakıf dükkânına sahip olmasıdır. Ayrıca tesbit ettiğimiz vakıf dükkânlarının, Rize’nin merkezî yerlerinde oldukları görülmektedir.

1647

Hasan Güneri, Türk Medenî Kanunu Açısından Vakıfta Amaç Kavramı ve Amacına Göre Vakıflar, Sevinç Matbaası, Ankara 1976, s.9.; Hasan Yüksel, Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Hayatında Vakıfların Rolü (1585-1683), Dilek Matbaası, Sivas 1998, s.103-104.

1648

Akgündüz,Vakıf Müessesesi, s.223-224.

1649

Akgündüz, Vakıf Müessesesi, s.225.; Cin-Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, II, 43.

1650

R.Ş.S.; 91b, 130a.

1651

Gayr-i menkullerin yanı sıra, Rize’deki vakıfların bir diğer gelir kaynağı da, nakit paralardır. Tesbit edebildiğimiz vakıf paraları, Rize’nin Şetroz karyesindeki mescid-i şerifle,1652 Salarha Harvel,1653 Hohol1654 ve Mağloz1655 karyelerindeki cami-i şeriflere ait olup, kâr getirmek üzere işletilmişlerdir. Vakıf paraları içerisinde, kâr payı belli olanlar da vardır. Buna göre, Mağloz karyesindeki cami-i şerifin vakıf parası, vâkıfın şartı üzerine, yıllık % 15 kâr getirmek üzere borç olarak verilmiştir.1656 Salarha Harvel karyesindeki cami-i şerifin vakıf parası da, aynı kâr yüzdesi üzerinden işletilmiştir.1657 Şetroz karyesindeki mescitle Hohol karyesindeki cami-i şerifin vakıf paralarının, ne kadar kâr üzerinden işletildiğine dair, herhangi bir bilgiye rastlanılmamaktadır.

Cami ve mescitlerin vakıf paralarından borç alan şahıslar hakkında, kayıtlarda fazla bir bilgi olmamakla birlikte, dikkatimizi çeken husus, bazı şahısların aldıkları borçları ödememeleridir.1658 Bunun üzerine vakfın mütevellîsi, mahkemeye başvurarak alacak talebinde bulunmuştur. Bu durumda, borcunu inkâr yoluna giden şahıslar olduğu gibi,1659 bir kısmını ikrâr bir kısmını inkâr eden şahıslara da rastlanılmaktadır.1660 Ayrıca vakıf parasından aldığı borcu ödemeden vefat edenler de olmuştur. Bu durumda mütevellî, vefat eden kişinin vârislerinden alacak talebinde bulunmuştur. Nitekim Rize’nin İksenit (Kambursırt) karyesinden Dilsizoğlu Mahmud, Şetroz karyesindeki mescid-i şerife olan 345 kuruş borcunu ödemeden H. 1286 (M. 1870) yılında vefat etmiştir. Bunun üzerine mescidin mütevellîsi Kazmaoğlu Hacı Hüseyin, vefat eden şahsın vârisinden alacak talebinde bulunmuştur. Vârisin borcu inkâr etmesi ve mütevellînin de isbatlaması üzerine, vefat eden şahsın vârislerinden biri olan babası, borcu ödemesi gerektiği hususunda tenbih olunmuştur.1661

1652 R.Ş.S.; 39b, 39b, 40b, 41a. 1653 R.Ş.S.; 48b, 55a. 1654 R.Ş.S.; 99a. 1655 R.Ş.S.; 93a, 97a. 1656 R.Ş.S.; 93a, 97a. 1657 R.Ş.S.; 55a. 1658 R.Ş.S.; 39b, 40b, 41a, 55a. 1659 R.Ş.S.; 55a. 1660 R.Ş.S.; 40b. 1661 R.Ş.S.; 39b.