• Sonuç bulunamadı

A. EKONOMİK FAALİYETLER

3. Ferâğ

Sözlükte vazgeçme, terk etme, çekilip bırakma, hiçbir işle meşgul olmayıp istirahat etme gibi anlamlara gelen ferâğ kelimesi, ıstılâhî olarak bir şahsın mîrî arazi, vakıf musakkafât ve müstegallâtındaki tasarruf hakkını, devletin izni dâhilinde ivazlı (bedelli) veya ivazsız (bedelsiz) olarak, başkasının uhdesine terk ve tefvîz etmesi demektir.970 Ferâğ esas itibariyle, mübâya‘adan farklıdır. Zira mübâya‘a menkul veya gayr-i menkul maldaki mülkiyet hakkının bir başkasına devri iken, ferâğ ise çıplak mülkiyeti başkasına ait olan gayr-i menkul üzerindeki tasarruf hakkının, başka bir kişiye naklinden ibarettir.971

Bilindiği üzere Osmanlı Devleti’nde mîrî arazinin rakabesi (çıplak mülkiyeti), devlete aitti. Devlet bu arazileri işletilmek üzere, sipahi idaresinde ve belli bir bedel mukabilinde, süresiz olarak köylüye verirdi.972 Köylü tasarruf ettiği toprağı, istediği zaman hibe, satış, değiştirme ve vakıf haline getirme gibi yollarla elinden çıkaramazdı. Ancak belli bir bedel karşılığında ve sipahi izniyle, araziyi başkasına devredebilirdi ki973 buna, yukarıda da tanımını verdiğimiz üzere, ferâğ denilmektedir.

İncelemiş olduğumuz sicilde, mîrî arazinin ferâğıyla ilgili 83 kayıt bulunmaktadır.974 Bu kayıtların büyük çoğunluğu, tarla ferâğıyla ilgili olup,975 sayı

969

R.Ş.S.; 6b-7a, 17a, 18b, 20a, 23a, 42a, 48a-b, 48b, 75a, 78b, 83a, 85a, 94a-b, 95b-96a, 97a-b, 97b, 101a-b, 102a, 104b, 105a, 107a-b, 117a, 118b.

970

Sâmî, age, s.986.; Devellioğlu, age, s.257.; Halil Cin, Osmanlı Toprak Düzeni ve Bu Düzenin Bozulması, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya 1992, s.166.; Ali Bardakoğlu, "Ferâğ", DİA, TDV Yayınları, İstanbul 1995, XII, 351.

971

Cin, age, s.167.; Bardakoğlu, agmd, DİA, XII, 351.

972

Cin, age, 49-50.

973

Halil Bayrakçı, Osmanlı Toprak Sistemi Mîrî Hukuk, Marifet Yayınları, İstanbul 1990, s.76-77.

974

R.Ş.S.; 2b, 7a, 7a-b, 12a, 12b, 13a-b, 14b-15a, 15a, 16a, 16b, 20b-21a, 21a-b, 21b, 22b, 24b, 25a-b, 26a-b, 26b, 27a, 27a, 27b, 28a, 29b, 30b, 33b-34a, 34a, 34b, 34b-35a, 35a, 40b, 44a, 46a, 46b, 47b, 48a, 49b, 49b, 50a, 50b-51a, 51a-52a, 52b, 54a, 54a-b, 60a, 60a-b, 61a, 61a, 61b, 62a, 62b, 64a, 65a, 67a-b, 68b-69a, 69a, 69b-70a, 71a, 73a, 73b, 74a-b, 79a, 80a-b, 80b-81a, 83a, 83b-84a, 84a, 86a, 88a, 89b, 89b, 90a, 93b-94a, 106b-107a, 107a, 113b, 114b-115a, 115a, 115b, 116b, 118b-119a, 119b-120a, 122b-123a, 128b.

975

R.Ş.S.; 2b, 7a, 7a-b, 12a, 12b, 14b-15a, 15a, 16a, 16b, 20b-21a, 21a-b, 21b, 22b, 24b, 25a-b, 26a-b, 26b, 27a, 27a, 27b, 28a, 29b, 30b, 33b-34a, 34a, 34b, 34b-35a, 35a, 40b, 44a, 46a, 46b, 47b, 49b, 49b,

itibariyle az olmakla birlikte, ağaçlık, meşe, kızılağaçlık, çalılık ve arsa gibi gayr-i menkul mülklerin ferâğına da rastlanılmaktadır.976 Tanımda da görüldüğü üzere, mîrî arazi ferâğlarının, sipahi izniyle gerçekleşmesi gerekirdi. Bununla birlikte, tesbit ettiğimiz ferâğların ekserisi, sipahinin izni dâhilinde gerçekleşirken,977 sipahi izni olmadan arazisini ferâğ eden şahıslar da bulunmaktadır.978 Bu durumda ferâğ edilen arazinin tasarrufuyla ilgili, birtakım anlaşmazlıkların yaşanması da muhtemeldir. Nitekim Rize’nin Salarha karyesinden Güvercin isimli kadın, H. 1286 (M. 1870) yılında arazi-yi miriyyeden bir kıt‘a tarladaki yarı hissesini, aynı tarlada hisse sahibi olan kardeşi Ömer’e ferâğ etmiştir. Söz konusu ferâğ, sahib-i arzın izni olmadan gerçekleştiği için, Ömer tarlayı tasarruf edemediği gibi, tarla kız kardeşi Güvercin’e geri verilmiştir.979

Mîrî arazinin ferâğında, sipahi izninin yanı sıra, gerekli olan hususlardan biri de, tapu senedinin verilmesidir. Tapu senedi, mîrî araziyi başkasından devralan şahsın, söz konusu arazide tasarruf hakkına sahip olabilmesi için, araziyi ferâğ eden şahsın da icâzet vermesi üzerine, Defter-i Hâkânî’den* gönderilmektedir.980 Ancak arazisini ferâğ eden şahısların bir kısmı, bu senedin Defter-i Hâkânî’den gönderilmesi için, icâzet vermekten kaçınmışlardır.981 Mîrî arazide hak iddia eden bazı şahıslar ise, sahte tapu senedi ibrâz ederek, bu iddialarını kuvvetlendirmeye çalışmışlardır. Nitekim Rize’nin Aspet (İyidere) karyesinden Hocaoğlu Ahmed isimli şahıs, arazi-yi miriyyeden bir kıt‘a tarlasını, H. 1269 (M. 1852) yılında Metooğlu Hacı Ahmed Ağa’ya ferâğ etmiştir. Hacı Ahmed Ağa ise, tarlayı bir müddet tasarruf ettikten sonra, H. 1273 (M. 1856) yılında 50b-51a, 51a-52a, 52b, 54a, 54a-b, 60a, 60a-b, 61a, 61a, 61b, 62b, 64a, 65a, 68b-69a, 69a, 69b-70a, 71, 73a, 73b, 74a-b, 79a, 80a-b, 80b-81a, 83a, 83b-84a, 84a, 88a, 89b, 89b, 90a, 93b-94a, 106b-107a, 107a, 113b, 114b-115a, 115a, 115b, 116b, 118b-119a, 122b-123a, 128b.

976

R.Ş.S.; 13a-b, 24b, 48a, 62a, 67a-b, 86a, 119b-120a.

977

R.Ş.S.; 7a, 7a-b, 12a, 14b-15a, 15a, 16a, 16b, 22b, 25a-b, 26a-b, 26b, 33b-34a, 34a, 34b, 40b, 44a, 46a, 46b, 47b, 49b, 49b, 50b-51a, 52b, 54a, 54a-b, 60a, 60a-b, 61a, 61a, 61b, 62b, 64a, 65a, 71a, 73a, 74a-b, 79a, 80a-b, 83b-84a, 86a, 88a, 89b, 90a, 93b-94a, 106b-107a, 107a, 113b, 115b, 116b, 118b-119a, 119b-120a, 122b-123a, 128b.

978

R.Ş.S.; 2b, 27a,29b, 34b-35a, 35a, 67a-b, 69b-70a, 73b, 83a, 89b, 114b-115a.

979

R.Ş.S.; 35a.

* Defter-i Hâkânî, Osmanlı Devleti’nde has, zeâmet, tımar, vakıf ve mülk arazilerini tayin ve tescil eden ana defterlerin muhafaza edildiği ve bu defterlerle ilgili günlük işlemlerin yapıldığı devlet dairesinin adıdır. Defter-i Hâkânî, kaynaklarda Defterhâne, Defter-i Âmire, Defter-i Vilâyet ve Defter-i Dergâh-ı Âlî şeklinde de geçmektedir. Bkz. Erhan Afyoncu, “Defterhâne”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 1994, IX, 100.

980

R.Ş.S.; 12a, 14b-15a, 15a, 16a, 25a-b, 34b, 46a, 69b-70a, 73b, 83a, 86a.

981

Liparit (Yalıköy) karyeli Hadice Hatun’a devretmiştir. Hocaoğlu Ahmed’in vefatından sonra oğlu Bilâl, babasının H. 1257 (M. 1841) yılında tarlayı kendisine ferâğ ettiğini iddia ederek, bu ferâğla ilgili 11 kıt‘a tapu senedi ibrâz etmiştir. Ancak iddiasını isbatlayamadığı gibi, tapu senetlerinin sahte olduğunu da mahkemede itiraf etmek zorunda kalmıştır.982

Ferâğla ilgili tesbit ettiğimiz kayıtlarda görüldüğü üzere, Rize’de mîrî araziyi müşterek olarak tasarruf eden kimseler olduğu gibi,983 müşterek ferâğ eden kimseler de bulunmaktadır.984 Bu durumda olan kişilerin, genellikle akraba olmaları,985 söz konusu arazilerin kendilerine, vefat eden yakınlarından intikal ettiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Ayrıca vekil tayin etmek suretiyle gerçekleştirilen arazi ferâğlarına da rastlanılmaktadır.986 Bu arada bazen arazilerin birden fazla şahsa, müşterek olarak tasarruf etmeleri üzere, devredildiğine de şahit olunmaktadır.987 Mîrî arazi ferâğında bulunan bu şahısları, mensup oldukları sosyal gruplara göre değerlendirdiğimizde, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır:

Sosyal Gruplar Ferâğ Eden % Ferâğ Edilen %

Müslüman kadın 48 48.97 2 2.35 Müslüman erkek 44 44.89 73 85.88 Efendi 2 2.04 5 5.88 Ağa 2 2.04 2 2.35 Hacı __ 0 1 1.17 Askerî kesim 2 2.04 2 2.35 Toplam 98 100 85 100

Tablo 16: H. 1286-1287 (M. 1869-1871) Yılları Arası Rize’de Mîrî Arazi Ferâğında

Bulunan Sosyal Grupları Gösteren Tablo

982

R.Ş.S.; 86a.

983

R.Ş.S.; 7a, 14b-15a, 26b, 27b, 34b, 35a, 46a, 52b, 60a, 61a, 61a, 65a, 67a-b, 69b-70a, 73b, 74a-b, 93b-94a, 113b.

984

R.Ş.S.; 7a, 14b-15a, 26b, 27b, 34b, 46a, 52b, 60a, 61a, 61a, 65a, 69b-70a, 74a-b, 93b-94a, 113b.

985

R.Ş.S.; 7a, 14b-15a, 26b, 27b, 34b, 35a, 46a, 52b, 60a, 61a, 61a, 65a, 67a-b, 69b-70a, 73b, 74a-b, 93b-94a, 113b.

986

R.Ş.S.; 7a-b, 21b, 24b, 26a-b, 26b, 27b, 28a, 30b, 33b-34a, 34a, 40b, 44a, 46a, 51a-52a, 54a, 60a, 64a, 61a, 74a-b, 80a-b, 89b, 90a, 107a, 113b, 116b, 118b-119a, 122b-123a, 128b.

987

R.Ş.S.; 7a, 25a-b, 26a-b, 34b, 44a, 46a, 51a-52a, 52b, 54a-b, 60a, 61a, 61a, 65a, 73a, 83b-84a, 106b-107a.

Tablo 16’da görüldüğü üzere, Rize’de mîrî arazi ferâğında bulunan kadınlar, sayı itibariyle erkeklerden daha fazladır. Bu kadınlardan bir kısmının ferâğ ettikleri arazilerin, vefat eden yakınlarından kendilerine kalan araziler olduğu, kayıtlardan açık bir şekilde anlaşılmaktadır.988 Ayrıca kadınların çoğunun, kız ve erkek kardeşleri veya çocuklarıyla müşterek arazilerini ferâğ etmeleri,989 bu arazilerin mirasçıları durumundaki kişilerden, kendilerine intikal ettiği fikrini uyandırmaktadır. Kendisine arazi ferâğ edilen kişilerin ise, büyük çoğunluğunu Müslüman erkekler oluşturmaktadır.

Hacı, Ağa ve Efendi ünvanlı kişilerin, arazi ferâğında oldukça az bir yekûna sahip olduğu görülmektedir. Mülk alışverişiyle ilgili tesbit ettiğimiz sonuçlardan hareketle, bu kesime mensup kimselerin, devlete ait arazileri tasarruf etmekten ziyade, kendilerine ait gayr-i menkul mülkleri tasarruf ettiklerini söyleyebiliriz. Askerî kesime mensup kişiler ise, hem ferâğ eden,990 hem de ferâğ edilen grubunda991 sayı itibariyle oldukça azdır. Askerî kesimle ilgili ferâğ kayıtlarına baktığımızda, Rize’nin Veyla (Veliköy) karyesi ahalisinden ve Asâkir-i Bahriye-i Şâhâne çavuşlarından Mehmed Çavuş’un, H. 1286 (M. 1870) yılında, aynı karyeden Süleyman oğlu Reşid’in arazi-yi miriyyeden bir kıt‘a tarlasını, Ahungöz karyesinden Araboğlu Mustafa yerine, kendisine ferâğ etmesi için, bizzat mahkemede tarlaya ihtiyacı olduğunu ifade etmesi,992 bu kesimden kişilerin maddî durumlarının ne ölçüde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

İncelediğimiz dönemde, Rize’de arazi ferâğının, aile fertleri ve akrabalar arasında da meydana geldiği görülmektedir. Buna göre, arazi-yi miriyyeden tarladaki hisselerini, kardeşlerine993 veya çocuklarına994 ferâğ edenlerin yanı sıra, amca,995 yeğen996 ve torun997 gibi akrabasından bazı kişilere ferâğ edenler de bulunmaktadır. Şahısların, tasarruflarında bulunan mîrî arazileri -vefatlarından sonra öncelikle erkek

988

R.Ş.S.; 62a, 69a, 80b-81a, 89b.

989

R.Ş.S.; 7a, 14b-15a, 26b, 27b, 34b, 35a, 46a, 52b, 60a, 61a, 61a, 65a, 73b, 93b-94a, 113b.

990 R.Ş.S.; 48a, 107a. 991 R.Ş.S.; 27a, 69a. 992 R.Ş.S.; 27a. 993

R.Ş.S.; 7a, 7a-b, 35a, 46a, 50b-51a, 52b, 60a-b, 115a.

994

R.Ş.S.; 20b-21a, 25a-b, 26a-b, 30b, 40b, 44a, 47b, 51a-52a, 62b, 64a, 88a, 106b-107a, 114b-115a, 118b-119a.

995

R.Ş.S.; 54a.

996

R.Ş.S.; 60a, 61a, 61a.

997

çocuklarına kaldığı hâlde-998 henüz hayatta iken, erkek çocuklarından bir999 veya birkaçına1000 ferâğ etmeleri dikkat çekmektedir. Dolayısıyla bu ferâğların, bazı çocukların mîrî arazinin tasarrufundan men edilmesi niyetiyle yapıldığını söylememiz mümkündür.

Tasarruf ettiği tarlasını, çocuklarından birine veya birkaçına ferâğ eden şahıslar, her ne kadar bu durumu mahkeme kayıtlarıyla tescil ederek garanti altına almaya çalışmışlarsa da, vefatlarından sonra kardeşler arasında yine birtakım anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Nitekim Rize’nin Karadere Tohli karyesinden Mustafa isimli şahıs, Hicrî 1281 yılında arazi-yi miriyyeden bir kıt‘a tarlasını sâhib-i arz izniyle, oğulları Süleyman ve Hurşid’e ferâğ etmiştir. Vefatından sonra, Hüseyin ismindeki diğer oğlu, H. 1286 (M. 1870) yılında mahkemeye gelerek söz konusu tarlanın H. 1272 (M. 1855) yılında kendisine ferâğ edildiğini iddia etmiştir. Hüseyin, tarlanın kardeşlerinden alınıp kendisine teslim edilmesini istese de, iddiasını isbatlayamayınca, kardeşlerine muârazadan men edilmiştir.1001

Mîrî arazinin ferâğı esnasında, arazisini devreden kişi, araziyi devralandan "hakk-ı karar" veya "hakk-ı tasarruf" şeklinde de ifade edilen bir bedel almakta olup, buna "ferâğ bedeli" denilmektedir.1002 Tesbit ettiğimiz ferâğ kayıtları içerisinde, bedelsiz yapılanlar da olmakla birlikte,1003 çoğu belli bir bedel karşılığında gerçekleşmiştir.1004 Bu bedel, kayıtların büyük çoğunluğunda, miktar olarak belirtilmek yerine, "bedel-i misil" şeklinde ifade edilmiştir.1005

998

Bayrakçı, age, s.100.

999

R.Ş.S.; 20b-21a, 30b, 40b, 62b, 106b-107a, 114b-115a, 118b-119a.

1000

R.Ş.S.; 25a-b, 26a-b, 44a, 47b.

1001

R.Ş.S.; 25a-b.

1002

Bayrakçı, age, s.77.

1003

R.Ş.S.; 13a-b, 16b, 26b, 27a, 47b, 50b-51a, 54a, 61a, 113b.

1004

R.Ş.S.; 7a, 7a-b, 12a, 12b, 14b-15a, 15a, 16a, 20b-21a, 22b, 25a-b, 26a-b, 27b, 29b, 33b-34a, 34a, 34b, 34b-35a, 35a, 40b, 44a, 46a, 49b, 49b, 51a-52a, 52b, 54a-b, 60a-b, 60a, 61a, 61b, 62b, 64a, 65a, 67a-b, 68b-69a, 69a, 69b-70a, 71a, 73a, 7367a-b, 74a-67a-b, 79a, 80a-67a-b, 80b-81a, 83a, 83b-84a, 86a, 88a, 8967a-b, 8967a-b, 90a, 93b-94a, 106b-107a, 107a, 114b-115a, 115a, 115b, 116b, 118b-119a, 119b-120a, 122b-123a, 128b.

1005

R.Ş.S.; 16a, 26a-b, 34a, 34b, 40b, 44a, 46a, 52b, 54a-b, 61b, 62b, 64a, 65a, 73a, 80a-b, 88a, 89b, 90a, 93b-94a, 106b-107a, 116b, 118b-119a, 122b-123a, 128b.

Miktarını tesbit edebildiğimiz ferâğ bedellerini, şu şekilde göstermemiz mümkündür:

Fiyat Aralığı Adet %

0-100 kuruş 1 3.84 101-200 kuruş 5 19.23 201-300 kuruş __ 0 301-400 kuruş 1 3.84 401-500 kuruş 1 3.84 501-1000 kuruş 5 19.23 1001 kuruş ve üzeri 13 50 Toplam 26 100

Tablo 17: H. 1286-1287 (M. 1869-1871) Yılları Arası Rize’de Ferâğ Edilen Mülklerin

Ferâğ Bedelini Gösteren Tablo

Tablo 17’de görüldüğü üzere, miktarını tesbit edebildiğimiz ferâğ bedelleri, 1000 kuruş ve üzeri miktarlarda yoğunluk kazanmaktadır. Bunlar içerisinde en düşük ferâğ bedeli 80 kuruş olup, Zavendik (Büyükçiftlik) karyesinden Kitabsızoğlu Hüseyin’in, H. 1286 (M. 1870) yılında bir kıt‘a tarlasını, Arnabudoğlu Hüseyin’in vekâletinde aynı karyeden Öksüzoğlu Keleş’e ferâğ etmesiyle ilgilidir.1006 En yüksek ferâğ bedeli ise, 5000 kuruş olup, Mapavri (Çayeli) nâhiyesinden Hacı Mehmed Ağa’nın vefatıyla, vârislerine intikal eden 8 kıt‘a tarladaki hisselerin ferâğıyla ilgilidir.1007 Ayrıca tarlalarını bedel karşılığında ferâğ ettikleri hâlde, söz konusu bedeli alamayan şahıslara da rastlanmaktadır.1008 Nitekim Rize’nin Sıkrık (Azaklıhoca) karyesinden Fâtıma Hatun, H. 1281 (M. 1865) yılında bir kıt‘a tarlasını, 2500 kuruşa Demircioğlu Hasan’a ferâğ etmiştir. Ancak ferâğ bedelinin tamamını alamayınca, H. 1286 (M. 1870) yılında kalan 700 kuruşu talep için mahkemeye başvurmuştur. Demircioğlu Hasan’ın ferâğ bedelinin tamamını ödediğini iddia etmesi üzerine de, aralarında 500 kuruşa sulh olmuştur.1009 Mapavri nâhiyesinden Âyişe Hatun ise, H.

1006 R.Ş.S.; 33b-34a. 1007 R.Ş.S.; 51a-52a. 1008 R.Ş.S.; 16a, 49b, 69b-70a. 1009 R.Ş.S.; 49b.

1287 (M. 1870) yılında ferâğ ettiği bir kıt‘a tarlanın bedeli olan 1000 kuruşu alamayınca, Defter-i Hâkânî’den tapu senedinin gönderilmesine icâzet vermemiştir.1010

Tesbit ettiğimiz mîrî arazi ferâğları, genellikle belli bir bedel karşılığında gerçekleşirken, şarta bağlı olarak yapılan ferâğlara da rastlanmaktadır. Nitekim Rize’nin Uma Tohli (Üçkaya) karyesinden Sarıoğlu İsmail, H. 1279 (M. 1862) senesinde bir kıt‘a tarlasını, tarlada kendiliğinden yetişen ot ve ağaçları (Hüdâ-yı nâbit) devamlı olarak kesip biçme şartıyla, Fosa karyeli Behram’a 140 kuruşa ferâğ etmiştir. Ancak Behram’ın ferâğ şartına uymayıp, tarlayı bir senelik ot ve ağaçların kesilmesi şartıyla devraldığını iddia etmesi üzerine, tarla İsmail’e geri verilmiştir.1011 Sıkrık (Azaklıhoca) karyesinden Fâtıma Hatun ise, arazi-yi miriyyeden bir kıt‘a tarlasını, kendisini ölünceye kadar görüp gözetmesi şartıyla, 2500 kuruşa Demircioğlu Hasan’a ferâğ etmiştir.1012

Ferâğla ilgili kayıtlardan, Rize halkının devlete ait toprakları ne kadar süreyle tasarruf ettikleriyle ilgili de, bazı tesbitler yapmamız mümkündür. Buna göre, incelediğimiz yıllarda Rize’de şahısların tasarrufunda bulunan mîrî arazilerin bir kısmı, kendilerine vefat eden yakınlarından intikal etmiştir.1013 Dolayısıyla vefat eden bu kişilerin, söz konusu arazileri, yaşadıkları süre boyunca tasarruf ettiklerini söyleyebiliriz. Ayrıca uzun süre aynı şahıs tarafından tasarruf edilen mîrî arazilerin yanı sıra,1014 kısa sürelerle şahıslar arasında el değiştiren arazilere de rastlamaktayız.1015