• Sonuç bulunamadı

4. NEOLİTİK ÇAĞ’DAN ROMA DÖNEMİ’NE KADAR KİLİKYA BÖLGESİ’NDE TİCARET 52

4.2. Tunç Çağı’nda Kilikya Bölgesi’nde Ticaret 53

Erken Tunç Çağı’nda Kilikya Pedias yerleşimlerindeki ticaret dokusu Kuzey Mezopotamya’dan Anadolu’ya, özellikle Kapadokya’ya kaymaya başlar. Tarsus bu dönemde ticaretini Ege, Suriye, Kapadokya ve Kıbrıs ile geliştirmiştir (Harita-5) Mısır Giza’daki Eski Krallığın IV. Hanedanlık Dönemi’ne (M.Ö. 2650) ait kontekst içerisinde bulunan Tarsus seramiği, Tarsus’un dış dünya ile olan ticari ilişkilerini göstermesi bakımından önemlidir185

.

Tunç Çağı öncesi Kıbrıs için bir ada olarak imkânların kısıtlı olması, bölgeler arası etkileşim potansiyelinin de saklı kalmasını sağlar. M.Ö. 3. Bin ortaları ve sonla-

182 Öz 1991, 5; Zoroğlu 1996c, 16,34; Sevin 1999, 71; Toskay-Evrin 2002, 6. 183 Öz 1991, 5; Sevin 1999, 77;Toskay-Evrin 2002, 7.

184 Mellink 1991, 168-170, fig. 1. 185 Toskay-Evrin 2002, 7.

rındaki “Anadolu Ticaret Ağı”na186

ek olarak M.Ö. 2. Bin başlarında materyal bakı- mından adadaki yabancı etkileşimin şiddetlendiği görülür187

. Tarsus’ta Erken Tunç II evresinde (M.Ö. 2600?) karşılaşılan Kıbrıs’a özgü Beyaz Üzerine Kırmızı “Red On White Ware” renkli üç kâse parçası, Kıbrıs ile ilişkileri gösteren ilk seramik bulgu- lardır188. Philia’nın Tunç Çağı Öncesi I evresine ait adadaki en az altı yerleşimden

elde edilen Siyah Astarlı “Black Slip” ve “Combed” Taranmış kaplar, Anadolu’daki Tarsus’un Erken Tunç II evresinde bulunmuş Kırmızı ve Siyah Çizgili Parlak “Red and Black Streak-Burnished” kaplar ile yakından ilişkilidir189. Bu kâseler M.Ö. 2500- 2400 yılları arasına tarihlenir190. Ayrıca Kırmızı Parlak Philia “Red Polished Philia”

kâselerinin tanısal olarak Tarsus’ta bulunan Erken Tunç II evresine ait Parlak Kırmı- zı “Red Polished” kâse, şişe ve sürahiler ile aynı olması, onları Tarsus’un Kıbrıs’tan ithal ettiği mallar arasına sokmaktadır191. Ayrıca Philia evresine ait bazı metal objele-

re dair kanıtlar, Kıbrıs Anadolu ilişkisini göstermektedir. Adanın kuzey kıyısındaki Vasilia civarında bulunmuş iki mızrak ucu Kıbrıs için ünik olmasına karşın, benzer- lerine Kilikya ve Kuzey Suriye’de rastlanmaktadır. Bunlar izotop analizlerine göre; Tunç Çağı öncesine ait Kıbrıs’taki Anadolu kökenli objeler olarak nitelendirilmekte- dirler192. Kilise Tepe’de yapılan 2011 yılı kazılarında Erken Tunç Çağı’na ait Ve tabakasında çok sayıda ağırşak bulunması yakınlarda bir tekstil atölyesi bulunduğunu düşündürmektedir193

.

Orta Tunç Çağı’na ait Kinet V evresinde MB II (Orta Tunç II) yapı katı radiokarbon tarihlemesine göre M.Ö. 18. yüzyılın sonu ile 16. yüzyıl arasına verilir. Bu tabakanın geç dönemine ait yanmış magazinlerden ve endüstriyel mekânlardan yüzlerce sağlam ya da yarı sağlam seramik parça ele geçmiştir. Bu katman Orta Tunç Çağı’nın son iki yüzyılındaki Akdeniz’in kuzey-doğusunun kültürel kronolojisi adına, olağanüstü kanıtlar içermektedir. Özellikle M.Ö. 2. binin ortalarında Kıb- rıs’tan ithal edilmiş seramikler ile birlikte Kilikyalı, Suriye-Kilikyalı ya da Amuq-

186 Şahoğlu 2005; Mellink 1986; 1993; Knapp 2013, 308. 187 Knapp 2013, 308.

188 Mellink 1991, 170, fig. 2-3; Goldman 1956, 130, fig. 263,379-381.

189 Goldman 1956, 112-113; Swiny 1986b, 35; Mellink 1991, 170-172; Knapp 2013, 308. 190 Mellink 1991, 172.

191 Peltenburg 1991, 31, 33, n. 5; Knapp 2013, 308. 192 Webb v.d. 2006, 265, 271-273; Knapp 2013, 308-309. 193 Jackson v.d. 2013, 6.

Kilikyalı Boyalı Kapları olarak bilinen içki ve servis kaplarına ait büyük bir buluntu topluluğuna rastlanmıştır194

.

Kinet Höyük’te bu döneme ait saklama kapları ise 5000 litre civarında toplam kapasiteye sahiptir. Gemilerde sıvı taşımak için tasarlanmış, başlıca iki tip ithal sak- lama kabı tespit edilmiştir. Bunlardan ilki muhtemelen Ugarit kökenli, yumurta bi- çimli, kulpsuz ve geniş ağızlıdır195. İkincisi ise Orta Tunç II çift kulplu Kenan

amphoralarının bir prototipidir196. Bu Kenan kapları Byblos’a özgüdür. Levant kıyı-

sında yelken açan gemilerin rotası boyunca yayılım göstermiştir. Kinet gibi liman kentlerindeki bu tür kaplara ait buluntu sayısı, uluslararası deniz ticaretinin teşvik edildiği anlamına gelmektedir.

M.Ö. 15. yüzyıldan itibaren Lübnan ve Suriye kıyı bölgelerinde görülmeye başlanan Kenan kaplarının Mısır, Mycenae, Atina, Kommos ve Thera’da da izine rastlamak mümkündür. Ancak Geç Tunç Çağı’na ait kaba kapların yeterince araştı- rılmamış olması, bu kapların ticareti hakkında yapılan değerlendirmelerin büyük ölçüde eksik kalmasına neden olmaktadır. Mısır’da M.Ö. 15-14. yüzyıllara ait bazı duvar resimlerinde görülen Kenan kapları, amphora taşımacılığının ilk resimsel kanı- tı niteliğindedir. Bu belgelerden Mısırlıların ilk defa kendi kulpsuz kapları yerine çift kulplu amphora fikrini benimsedikleri anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Tunç Ça- ğı’nda şekil bakımından Kenan kapları, Mısır’ın aksine Girit ve Kıta Yunanistan’da benimsenmemiş gözükmektedir197.

Kilikya’da Geç Tunç Çağı’nın başlangıcı ile birlikte boyalı kaplar ve ilişkili malzeme grubu ansızın sade dokular ve yeni kap formları ile yer değiştirmektedir. Bunun nedeni olarak Anadolu’nun iç kısımlarındaki Hitit modasına uygun yemek hazırlama ve sunum şeklinin etkileri gösterilmektedir. MB II Boyalı kapları Kinet Höyük’te ancak höyüğün en üst tabakasındaki Pers garnizonuna ait bir magazinde bulunmuş, Geç Demir Çağı/Erken Helenistik amphoralarında yeniden canlanmış- tır198

. Soli’de Kizzuwatna’nın Hitit İmparatorluğu’nun egemenliğine girdikten sonra- ki (II/III. Tuthalia Dönemi M.Ö. yaklaşık 15-14. yüzyıl) dönemlerinde, İp Baskılı

194 Gates 2011, 184.

195 Gates 2000, 84, 95, fig. 5.8; Gates 2011, 185, fig. 9a. 196 Gates 2000, 84, 95, fig. 5.7; Gates 2011, 185, fig. 9b. 197 Peacock-Williams 1991, 20-22, fig. 7.

saklama kapları, RLWM (Red Lustrous Wheel Made Ware) libasyon kapları, Kafes Bezemeli, krater biçimliler ile tek renkli “Drab Ware”199

seramik örnekleri M.Ö. 15. yüzyıldan itibaren yoğunlaşmaktadır. Bu dört grup Hitit merkezleri ile bağlantılı bir biçimde benzer özellikler göstermektedir200

.

Buluntu sayısı bakımından Kilikya Bölgesi’nde ortaya çıkarılan Myken sera- mikleri Batı Anadolu’dakinden çok daha azdır201. Kazanlı’daki Geç Helladik II A

(1580-1380) stilindeki bir iki parça Kilikya’daki en erken Myken seramikleridir. Geç Helladik III A-B Kilisetepe202, Mersin-Yumuktepe203, Kazanlı204 ve Sirkeli’de205 tespit edilmiştir. Ayrıca Amik Ovası’nda Alalakh’ta 2a ve 2b evrelerinde üzerinde bir ahtapot betimlemesi olan Geç Helladik IIIA stilinde bir krater parçası bulunmuş- tur206. Bölgede nadir olarak Geç Helladik III B (1340-1190) stil özellikleri taşıyan örneklerin bulunmasına karşın bu alandaki en büyük grubu Geç Helladik III C stiline ait seramikler oluşturur207

.

Tunç Çağı’nın sonunu hazırlayan süreç kronolojik bakımdan incelendiğinde Myken saraylarının yıkıldığı, Kıta Yunanistan’daki birçok yerleşmenin terk edildiği, Doğu Akdeniz’de birçok kıyı kentinin tahribata uğradığı, Batı Anadolu’da Arzawa’nın ve büyük bir bölgesel güç olan Hitit Ülkesi’nin yıkıldığı bilinmektedir. Myken saraylarının Geç Helladik IIIB sonu ile yıkılması ile ortaya çıkan “Saray son- rası” (Postpalatial) süreç ise Geç Helladik IIIC Dönemi olarak tanımlanmaktadır208

. Geç Helladik IIIC Dönemi’nde Anadolu’ya baktığımızda ise Myken saraylarının yıkımının ardından Hitit baskısının da ortadan kalkması, Batı Anadolu kıyılarında ve

199 Geç Tunç Çağı II Dönemi (M.Ö. 14.-13. yüzyıl) “Drab Ware” olarak adlandırılan mal grubu kapsamındaki 952 gram ağırlığındaki bu sığ tabak, yaklaşık 1kg. (20 PARISU) ağırlığında tahıl alabilmektedir. Hitit Döneminde sınırlı bir tipoloji ile devlet denetiminde çeşitli üretim merkezlerinde standart üretilip dağıtıldığı öne sürülen oldukça yaygın bu tür işaretli kapların “ölçek kabı” olarak kullanılması ilk kez Soli örneğinde görülmektedir. Soli buluntusu bu tip işaretli sığ kapların gerçek işlevlerinin tahıl ölçek kabı olabileceğini göstermektedir. Bu durumda işaretli, derin olanlarının da sıvı ölçek (zipittani) kabı olarak kullanılması olasıdır. Yağcı 2009, 468, n. 7.

200 Yağcı-Kaya 2010, 335-336. 201 Kozal 2003, 68; Yıldız 2013, 85.

202 Postgate-Baker 1995, 176- 177; Kozal 2003, 68; Yıldız 2013, 85. 203 Garstang 1953, 253-259; Kozal 2003, 68; Yıldız 2013, 85. 204 Kozal 2003, 68; Yıldız 2013, 85.

205 Novák-Kozal 2011, 44. 206 Yener 2010, 321.

207 Arslan 2001, 2; Arslan 2010, 14-15; Yıldız 2013, 86. 208 Gür 2012, 56.

Kilikya Bölgesi’nde Geç Helladik IIIC seramiğinin önemli miktarda ele geçtiğini göstermektedir. Söz konusu artış Batı Anadolu’ya gelen yeni yerleşimciler olarak ifade edilebileceği gibi yıllar süren Hitit ambargosunun kırılması ile Myken malları- nın ticari anlamda serbestçe dolaştığının bir kanıtı olarak da görülebilir209

.

Önceleri Mersin’in batısından başlayarak Rhodos’a kadar uzanan kıyı hattı boyunca Myken seramiğine rastlanmaması oldukça şaşırtıcı karşılansa da210

son yıl- larda Akdeniz Bölgesi’nde Perge kentinde yapılan kazılarda Geç Tunç Çağı tabanı- nın altındaki dolguda ithal Geç Helladik IIIC seramikleri bulunmuştur211

.

Mykenler’in Kilikya’nın hemen karşısında yer alan Kıbrıs’ta bu zamana ka- dar çoktan yerleşik düzene geçtikleri, Suriye ve Filistin ile de yoğun bir ticaret ilişki- si sürdürdükleri bilinmektedir. Bunun en açık kanıtı bölgede bulunan ithal Myken seramikleri ve yerli üretim taklitlerdir212. Kıbrıs’ta IIIA evresi ile birlikte görülmeye

başlayan kaplar; Enkomi, Hala Sultan Tekke, Palaepaphos, Maa-Palaeokastro, Kalavassos-Ayios Dhimitrios, Pyla-Kokkinokremos, Alassa-Paliotaverna, Kition ve Kourion-Bamboula yerleşmelerinde ele geçmiştir213.

Kozal, Geç Helladik III C Myken seramiğinin Anadolu’ya Kıbrıs ve Kilikya Kapıları üzerinden ya da Kilikya yoluyla Kuzey Suriye’den taşınmış olabileceğini düşünmektedir214. Ancak Salmeri, Strabon’un Kilikya halkı için oluşturduğu tablo-

nun bölgede ortaya çıkarılan Myken ve Myken tipi seramikler ile desteklenebileceği- ni ve M.Ö. 12. yüzyılda bu kapların Mykenler tarafından bölgeye getirilmiş olabile- ceğini belirtmiştir215.

Suriye, Fenike ve Minos örneklerinin Mykenae’ye, Myken vazolarının da Su- riye, Filistin ve Mısır’a götürüldüğü en önemli deniz ticaret rotası, Küçük Asya’nın güney kıyısının büyük bölümünü takip etmektedir. Bu nedenle bazı araştırmacılar Kilikya’da bulunan M.Ö. 14. ve 13. yüzyıllara tarihlenen Myken seramiklerinin Kıb- rıs’taki Myken yerleşimcilerinin kısıtlı ve günlük ticaretiyle ilgili olabileceğini ifade etmektedir. Buna rağmen M.Ö. 1200 civarında istilacı bir toplumun Mersin’de ve

209 Gür 2012, 56. 210 Hanfmann 1948, 139; Yıldız 2013, 86. 211 Abbasoğlu 2009, 62; Gür 2012, 63. 212 Hanfmann 1948, 139; Yıldız 2013, 86. 213 Gür 2012, 59. 214 Kozal 2003, 70; Yıldız 2013, 86. 215 Salmeri 2003, 268; Yıldız 2013, 86.

Tarsus’taki varlığı hem tarihsel hem de arkeolojik kanıtlar ışığında bilinmektedir216. Sirkeli Höyük’te yürütülen kazı çalışmalarında stratigrafi, seramik ve bulun- tular ile höyük ve çevresindeki yerleşimin Kalkolitik Çağ’dan başlayarak Helenistik Dönem’e uzanan kronolojik dizinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda yerleşimin Tunç ve Demir Çağları’nda Anadolu’nun farklı bölgeleri, Suriye, Mezo- potamya ve Kıbrıs ile kültürel ilişki içinde bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Orta Demir Çağı seramiklerinin hem Kıbrıs hem de Asur etkisi göstermesi bu bölgeler arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından önemlidir. Ele geçen buluntular höyüğün, Ovalık Kilikya kültürünü yansıtan Mersin-Yumuktepe, Mersin-Soli, Tarsus- Gözlükule, Tatarlı Höyük ve Kinet Höyük yerleşimleriyle aynı kültürü paylaştığını göstermektedir217. Ayrıca burada Geç Tunç Çağı’na tarihlenen çok sayıda bezemesiz

yalın (Monochome, Drab Ware) mal grubuna ait tabak parçalarına rastlanmış olması dikkat çekicidir. Bununla birlikte üç Myken çanağı parçası Sirkeli’de Tunç Çağı’na ait ilk Ege mallarıdır. Bunlardan bir tanesi Argolis kökenlidir ve Geç Helladik IIIA Dönemi’ne tarihlenmektedir218

.

1991 ve 1993 yılları arasında S. Ozaner tarafından Kinet Höyük’te yapılan jeomorfolojik çalışmalarda höyüğün ilk kurulduğu dönemde deniz kenarındaki bir liman yerleşimi olduğu anlaşılmıştır219. Günümüzde ise höyük alüvyal toprak ve

erozyon nedeniyle yaklaşık 525 m kıyıdan içeridedir220

. Antik kaynaklara221 ve jeo- arkeolojik verilere göre Tunç Çağı’ndaki Kinet, biri kuzeyindeki doğal koyda diğeri ise güneyindeki nehir ağzında olmak üzere çifte limana sahiptir222

.

Höyüğün 100 m kuzey-batısındaki alanda yapılan ölçümlerde, alüvyal topra- ğın hemen altında Geç Tunç Çağı’na ait bir liman yerleşimi ya da liman tesisine dair önemli veriler elde edilmiştir223. Buna göre radyokarbon testinin de doğruladığı gibi

(M.Ö. 1680-1130) Geç Tunç Çağı’na tarihlenen malzemeler arasında, Kıbrıs ve Ke-

216 Jean 2003, 79; Yıldız 2013, 86-87. 217Novák-Kozal 2013, 417.

218 Novák-Kozal 2011, 44. 219Ozaner 1993b, 339.

220Ozaner 1993b, 339; Beach ve Luzzadder-Beach, 2008, 416

221Kinet’in diğer ismi olan Issos, Strabon’a göre Pinaros (Deli Çay) ağzında bir rıhtıma ya da demirleme yerine sahiptir. Ozaner 1995, 515.

222 Gates 1998, 260; 2003b, 17.

nan’dan ithal edilmiş çömlek parçaları bulunmuştur224

. Bu nedenle deniz kenarındaki höyüğün kuzey-batısında bir magazinden ve Kinet’in Geç Tunç Çağı’na ait bir liman yerleşiminden söz etmek mümkündür225. Kinet Höyük’te kentin 13. yapı katının da

bir yangınla yıkıldığı anlaşılmaktadır. 12. katta ise az sayıda Geç Helladik IIIC sera- miği ele geçmiştir226

.

Erken Tunç Çağı’nda Amik Ovası’nda tarım ve hayvancılığa dayalı bir eko- nomiden bahsedilebilir. Ancak Asi Delta’sı ile Doğu Akdeniz’e bağlanan ova, Orta Tunç Çağı’ndan itibaren zaman içinde gelişen bir ticaret rotasında yer almaktadır227

. Adı çivi yazılı tabletlerde Alalakh olarak geçen228

Aççana Höyüğü’ndeki yerleşim tabakaları M.Ö. 2200-1300 yıllarına tarihlendirilmiştir229. Son yıllarda yapılan jeo-

arkeolojik çalışmalar kapsamında, günümüzde Alalakh’ın yaklaşık 500 m batısından geçen Asi Nehri yatağının, Orta Tunç Çağı'na ait seramik malzemelerin bulunduğu aşağı şehrin etrafını güney kuzey ve doğu yönlerinden çevrelediği anlaşılmaktadır. Bu durum Asi Nehri’nin Tunç Çağı’nda bir ulaşım ve tüm Doğu Akdeniz için bir taşıma aracı olarak kullanıldığı yönündeki iddiaları güçlendirmektedir230

. Burada kazılar yapan Woolley deniz yolu ile bağlantılı iç kesimdeki yerleşimin, Yakın Doğu, Ege ve Anadolu arasında önemli bir bağlantı noktası olması sebebiyle, kentte refah seviyesinin arttığı görüşünü savunmaktadır. Hurri ve Mitannilerin yönetime geldiği IV. Tabaka M.Ö. 15. ve 14. yüzyıllara tarihlenir231. Bu tabaka arkeolojik veriler açı- sından oldukça zengindir. Bulunan çok sayıdaki ithal malzeme, Alalakh’ın ticari iliş- kilerini Sabuniye üzerinden batıdaki Myken, Girit ve Kıbrıs’a taşıdığını göstermek- tedir232. M.Ö. 12. yüzyılda Deniz Kavimleri olarak adlandırılan toplulukların istilası ile Alalakh’taki kentleşme sona ermiş, yüzyıl kadar sonra buranın 750 m kuzeyindeki Tayinat Höyüğü’nde yeniden başlamıştır233. Alalakh’ın 2d evresine ait kırmızı boya-

lı Kıbrıs seramiği Orta Tunç II ve geç Tunç I geçiş dönemlerine tarihlenir. White

224 Gates 2002, 56.

225 Gates 2003a, 289-290, Oruç 2013, 15-16. 226 Gates 2006, 304. Gür 2012, 64.

227Braidwood 1937, 42; Yener 2005, 2; Pamir 2009, 260. 228Yener 2005, 101-102, Pamir 2009, 261-262.

229 Yener 2010, 315. 230 Yener 2011, 75.

231 Woolley 1955, 288; Woolley 1959, 4-5; Pamir 2009, 261.

232Woolley 1955, 354-376; Pamir 2005, 70-73; Pamir 2006, 542; Pamir 2009, 262. 233Pamir 2009, 263.

Painted V üslubundaki bu amphora Kıbrıs ve Amik Ovası arasındaki ilişkilerin varlı- ğının daha erken tarihlere dayandığını düşündürmektedir234. 1936 ve 1937 yıllarında

Al Mina’da kazı yapan L. Woolley Tunç Çağı Ege’si, özellikle Minos-Girit ile çağ- daşı Mezopotamya halkları arasındaki doğrudan bağlantıyı ortaya koymuştur235

. Sabuniye Höyük’te ise Geç Tunç Çağı’na ait ithal Kıbrıs Geç Tunç II’ye ait Halka Dipli kap parçaları ve Kıbrıs Beyaz Astarlı II süt kapları “White Slip II” ele geçmiştir236. Kuzey Levant sahil yerleşimlerindeki Geç Tunç Çağı katlarında, yoğun

olarak Kıbrıs Beyaz Astarlı II “White Slip II” süt kapları ile karşılaşılmaktadır237

. Küresel gövdeli, lades kemiği biçiminde kulplu olan bu tür kaplar, Kıbrıs üretimi olarak bilinmekte ve Orta Akdeniz’den Mısır, Suriye-Filistin kıyılarına dek yayıl- maktadır238

. Bu kaplar 1600/1575-1190 yılları arasında dört yüzyıl boyunca beğeniy- le kullanılmış olmalıdır. WS’ler beyaz astarlı ve çoğunlukla koyu kahve, siyah be- zemeli olmaları nedeniyle kolayca ayırt edilebilirler. WS II, I’den daha yaygındır. Yarı küresel WS kapları, Geç Tunç Çağı’nda bilinen bir sofra kabıdır. WS’lerin iş- levleri ile ilgili dönemsel farklılıklar söz konusudur.

Ugarit ya da Sidon gibi yerleşimlerde yüksek nitelikli Myken kapları, halka kaideli testiler gibi diğer Kıbrıs kapları ile birlikte bulunan nitelikli WS’ler, M.Ö. 14- 13. yüzyıllarda gözde gömü armağanları iken Geç Tunç Çağı’nın sonlarına doğru (M.Ö. 12. yüzyıl başları) yapımına daha az özen gösterilen ve daha çok günlük kul- lanıma hitap eden nesneler haline gelmişlerdir239. WS I, II türü kaplar Kuzey

Levant’ta Suriye-Filistin dışında Orta Akdeniz’de halka kaideliler ile birlikte seri üretim olarak ticaret gemileri ile Ege’ye; Atina, Aegina, Thera, Rhodos ve Girit gibi merkezlere taşınmışlardır240. Arkeolojik verilere göre Kilikya’da WS II kaplarının

bulunduğu merkezler: Tarsus, Yumuktepe, Kabarsa ve Kinet Höyük ile sınırlıdır. İç kısımlardaki WS II izleri ise tartışmalıdır241. Kilikya’nın kıyı bölgelerinde özellikle

M.Ö. 13. yüzyılda Kıbrıs ve Myken ile yapılan deniz ticaretine bağlı olarak ilişkiler

234 Yener 2010, 319, fig. 7. 235 Wolley 1938, 1; Hodos 2008, 58. 236 Pamir 2011, 300. 237 Pamir 2011, 301. 238 Yağcı 2003, 9; Yağcı 2008, 153-154. 239 Yağcı 2003, 1,3. 240 Yağcı 2003, 4. 241 Yağcı 2003, 9.

yoğunlaşmış ve yerleşimlerin sayısı artmıştır. Kıyı yerleşimlerde Geç Helladik ve Kıbrıs kaplarının da alımının yapıldığı ya da yerel olarak yeniden üretildikleri anla- şılmaktadır242. Halka kaideli ve Myken IIIB / erken C kapları ile M.Ö. 13. yüzyıl

sonlarına tarihlenen Kıbrıs ve Ugarit bağlantılı Gelidonya Batığı’nın rotası bu dö- nemdeki deniz ticaretinin yönü hakkında bilgi vermektedir. Saat yönünün tersine ilerleyen bu rotada ticari, törensel, yönetsel ve üretim kapasitesine sahip birinci dere- cede önemli bir Kilikya limanının yer alıp almayacağı bölgenin liman kentlerinde yapılan kazılarla ortaya çıkacaktır243

.

Doğu Akdeniz’de Geç Tunç Çağı’nın sonunda ortaya çıkan Myken IIIC sti- lindeki kap tipleri bölgede yeni bir kültürel etki yaratmıştır. Açık kaplar grubuna ait derin kâseler olarak bu tiplere Soli çevresinde Tarsus Gözlükule’de IIb Tabakası’nda rastlanmıştır244. Bu sebeple Kilikya’nın, Kıta Yunanistan, Ege-Batı Anadolu, Kıbrıs

ve Levant’taki çeşitli merkezlerle olan ilişkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır245

. Myken IIIC stilindeki kâseler, Soli Höyük’te stratigrafik olarak Kıbrıs “White Slip II” süt kaplarının yoğun olduğu M.Ö. 15-13. yüzyıla ait mimari yapı kompleksinin bulunduğu tabakanın üzerindeki yangın tabakasından sonra bulunmuştur. R. Yağcı tarafından yürütülen kazı çalışmalarında, II. Tuthalia Dönemi’nde Hitit egemenliğine giren Kizzuwatna’nın M.Ö. 12. yüzyıl başlarında Deniz Kavimleri tarafından istilası sonucunda Myken IIIC tahribatının meydana gelme olasılığı yüksek bulunmuştur246. Mısır Firavunu Merneptah ve III. Ramses-MedinetHabu Yazıtları ve Hitit Kralı II. Suppiluliuma’nın yazıtlarında Kizzuwatna, Lukka, Mısır, Kıbrıs rotasındaki ticari canlılığı, rekabeti ve korsanlığı vurgulaması Deniz Kavimlerine yorulmaktadır247

. Yaygın olarak Geç Myken, “Geç Helladik IIIC”, “Hellado-Cilician”, “Sub Mycenaean”, “Decorated Late Cypriot III” olarak bilinen bu gruba benzer kaplar, Soli, Tarsus Gözlükule, Yumuktepe, Kazanlı, Kilisetepe, 248

Dağılbaz Höyük,

242 Yağcı 2003, 9, n. 66

243 Yağcı 2003, 10.

244 Goldman 1956, fig. 330; Mountjoy 2005, fig. 9-10; Yağcı 2007a, 383.

245 French 1975, 73-4; Mee 1978, 121 vd.;Sherratt 1981, 346-351; Sherratt-Crouwel 1987, 336 vd.;Mountjoy 2005, 85 vd.; Yağcı 2007a, 383.

246 Yağcı 2007a, 384. 247 Yağcı 2007a, 385. 248 Yağcı 2007a, 384.

Domuztepe ve Misis’te bulunmuştur249. Ancak Sirkeli Höyük’te Geç Helladik IIIC

seramiğine henüz rastlanmamıştır250.Soli Höyük Myken IIIC grubu 8 parçadan oluş-

maktadır. Soli örneklerinde olduğu gibi, Kıta Yunanistan (Argolis, Attika, Euboea), Doğu Ege-Batı Anadolu (Rhodos, Kos, Khios, Bademgediği Tepe, Troia), Girit, Kıb- rıs ve Levant’ta bulunan derin kâseler, açık kaplar içindeki en yaygın kaplardır”251

. Kilikya’da Myken IIIC fazla uzun sürmemiş erken Geç Helladik IIIC’den (M.Ö. 1180-1150) sonra önemini yitirmiştir. Ovalık Kilikya’da Tarsus, Kinet Höyük ve Kilisetepe’deki örneklerde olduğu gibi çark yapımı, bant, dalga ve kafes bezemeli boyalı bir geçiş seramiği ortaya çıkmıştır. Tarsus’ta ortaya çıkarılan 875 parça Myken IIIC örneği, Hititlerin egemenliğindeki Kizzuwatna ve Lukka rotasında, De- niz Kavimlerinin gelmesinden sonra atılım gösteren ticaretin anlaşılması bakımından önemlidir. Buna rağmen istilacı kavimlerin bölgeye yerleşmesi ile birlikte yerel üre- timde sıkça bu kaplara yer verildiği de düşünülebilir252. Bölgede Geç Tunçtan Erken

Demir Çağı’na geçiş evresine tarihlenen birbirini çapraz kesen şerit boyalı parçalar Sirkeli Höyük’te de görülmektedir. Tarsus’taki Myken seramiklerinin detaylı anali- zine göre üç ayrı yerel kil yatağı kullanılmıştır. Ayrıca bir örneğin Kuzey İonia, bir başka örneğin ise Myken-Berbati atölyesinden ithal edilmiş olması kuvvetle muhte- meldir253. Kilisetepe’de ise IIc’deki büyük yangın tabakasından sonra gelen IId’de tipik Geç Helladik IIIC kapları açığa çıkmıştır254. Bölgede Geç Helladik IIIC serami-

ğinin söz konusu evrede yoğun ele geçmesi geniş çaplı bir ticari organizasyon ile açıklanabileceği gibi tahribatlar nedeniyle bölgede kısa süreli iskân edip ayrılmış bir halk grubunu da işaret etmektedir.

Myken saraylarının yıkılması ile değişen ticari aktivitelerin Geç Helladik IIIC Dönemi’nde Batı Anadolu içlerine doğru yayılım gösterdiği görülmekle beraber, Orta Anadolu’da yalnızca Konya-Çumra’da Hatip Kale, Dineksaray ve Meram’daki Zoldura (Hatunsaray II) yerleşmeleri söz konusu seramiklerin ele geçtiği yerleşim- lerden bazılarıdır. Fıraktin’de ise yıkım katında ele geçen Kilikya üretimi olduğu

249 Gür 2012, 64. 250 Novák-Kozal 2011, 44. 251 Yağcı 2007a, 384. 252 Yağcı 2007a, 385. 253 Özyar v.d. 2010, 272-273. 254 Postgate 2008, 170-171, Gür 2012, 64.

sanılan üzengi kulplu bir kap, ticaretin olasılıkla da zeytinyağı ticaretinin Geç