• Sonuç bulunamadı

3. DOĞU AKDENİZ’DE DENİZCİLİK 32

3.1. İklim ve Hava Koşulları 32

3.1.1. Görüş Mesafesi (Rüyet) 38

Akdeniz coğrafyasında yükselen ve alçalan kıyı şekilleri, görüş mesafesinin azalıp artması ile çok yakın ilişkili, çevresel bir parametredir. Bu durum açık denizlere yelken açan veya kıyı takibi yapan Antik Dönem gemicileri açısından oldukça önemlidir. Horden ve Purcell'e göre “Karşılıklı görüş mesafesindeki yerler, Akdeniz'de seyahat kavramının odak noktasıdır. Kıyılar boyunca çok çeşitli noktalardan birbirini gören, suyun her iki tarafındaki bölgeler, kendi aralarında

116 Theophrast. De Vent. 34 117 Davis 2009, 39-43.

küçük küçük iletişim kurarak, büyük bir etkileşim meydana getirmiştir. Denizciler sadece belli başlı bölgelerde, havanın berrak olduğu zamanlarda karayı görüş alanından çıkarmıştır”118. Karşılıklı bir birine bakan kıyıların etkileşimi hakkında bu

tarz görüşler, yaklaşık son bir asırdır tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından çok farklı biçimlerde ileri sürülmektedir119. Ancak Fransız tarihçi Ferdinand Braudel bu

görüşün tam tersi bir yaklaşım ileri sürmektedir. Braudel Akdeniz açıklarındaki geniş suları denizsel “Sahra” olarak nitelendirmektedir120

. Cyprian Broodbank ise buna benzer bir terim olan “deniz çölü” deyimini, Ege'nin kuzeyini ve güneyini tarif etmek için kullanmıştır121. Bununla birlikte başlangıçtaki görüşlerde “açık deniz” kavramı

sonraki görüşlerde ise Akdeniz'in uçsuz bucaksız olduğu imajı ortaya çıkmaktadır. Burada cevabı asıl merak edilen soru; Akdeniz kolayca seyahat edilebilecek kadar küçük mü? Yoksa geceleyin açık denizde yol almayı göze alabilecek kadar ileri düzeyde bir denizcilik gerektirecek kadar büyük mü? Olduğudur.

Pek çok meteorolojik çalışma ile Akdeniz'de sadece belli yerlerde, yılın birkaç günü görüş mesafesinin gözlem için en uygun zaman olduğu kanıtlanmıştır122

. Bunun nedeni, yüksek basınç sistemlerinin ilkbaharın sonlarında Akdeniz üzerine çökmesi sonucu yaz ve sonbahar aylarında görülen yoğun sisli havadır. Yazın sıcak ayları boyunca buharlaşma en üst seviyeye çıktığından görüş mesafesi her dört günde bir 10 mil'den daha aza düşer. Bunun anlamı fazla yüksekliği olmayan 10 mil'den daha uzaktaki karalar görülemez demek olur. Bunun yanı sıra gökyüzü temiz olduğunda havada başıboş dolaşan küçük parçacıklar, hava basıncının azalması ile yere çökmüş demektir. Bu dönemlerde görüş alanı kristal berraklığındadır. Ancak bu durum en fazla bir veya iki gün sürer123. Homeros, adaları ve Odysseus'un yurdu İthaka'yı tarif ederken “berrak görülen” tabirini kullanmıştır. Ayrıca Mısır'a yapılan

118 Horden ve Purcell 2000, 126.

119 Semple 1971, 589; Cary 1949, 29, 46-47; Aubet 1993, 142-4; Schaus 1980, 23; Janni 1984, 111. 120 Braudel 1972, 1, 103, 109. Horden ve Purcell 2000, 126, Braudel'in görüşünün “yanıltıcı”

olduğunu belirtir.

121 Broodbank 2000, 289. Ayrıca Broodbank 2000, 40, “normal şartlarda” Akdeniz boyunca “yüksek derecede karşılıklı görüş mesafesinden” bahseder.

122 SSMO, MMA, Tablo 11; CRMS, 106–9, 132–5, 158–61, 184–7, 210–13. Ayrıca bkz. Georgiou 1993, 361–2; Agouridis 1997, 16–17; Broodbank 2000, 71–3.

123 Bkz. [Theophr.] De Signis 31: “Eğer denizden uzaktaki karalar görülmeye başladıysa veya bir ada yerine birkaç ada görüyorsan hava güneye doğru değişiyor demektir. Eğer kara (denizden) karanlık görünüyorsa rüzgâr kuzeyden esecektir. Eğer aydınlıksa güneyden esecektir”. (Ἐὰν ἄκραι

μετέωροι φαίνονται ἢ καὶ νῆσοι ἐκ μιᾶς πλείους νοτίαν μεταβολὴν σημαίνει· γῆ τε μέλαινα ὑποφαινομένη (βόρειον) λευκὴ δὲ νότιον).

uzun yolculuğu “derin sislerin arasından geçildikten sonra” şeklinde tanımlamıştır. Bu tür yoğun sisli havalar, Alciphron ve Smyrna'lı Quintus'un da aralarında bulunduğu pek çok yazar tarafından tasvir edilmiştir124. Kuzey Afrika kıyıları

özellikle Sitre Körfezi Akdeniz'de görüş mesafesinin en uzun olduğu yerler arasındadır. Buna rağmen kıyı hattının oldukça alçak olması nedeniyle, görünebilirliği 6 – 8 mil civarına düşmektedir.

Sahra Çölü Akdeniz'den yarı kurak kıyı şeridi ile ayrılır. Her yıl özellikle ilkbahar ve yaz aylarında esen rüzgârlar milyonlarca ton toz toprak karışımını atmosfere yayarak Akdeniz ve Avrupa'ya taşır125. Güneyden esen sirokoların taşıdığı bu toz bulutu, doğuya doğru alçalan basıncın etkisi ile yağmurla karışık görüş mesafesini, yarım deniz mili veya daha da altına düşürebilir126. Böylesi bir fırtınaya

yakalanan denizciler, yönlerini takip edebilecekleri doğal işaretçilerden (kara, güneş, yıldızlar) neredeyse günlerce mahrum kalabilirler. Bu nedenle Yunan ve Romalı denizcilerin, havadaki fırtınanın patlak vereceğine dair işaretleri erkenden fark ederek hava yatışana kadar denizden uzak durmaları gerektiğinin bilincinde olmaları şaşırtıcı değildir.

Akdeniz'de Temmuz ayı boyunca görüş mesafesi en uzun seviyeye ulaşır. Ancak yaz ayları boyunca havada taşınan toz bulutu ve sis nedeniyle, görüş mesafesinin gökyüzünü kapatacak şekilde düştüğü örneklerle ispatlanabilir. Akdeniz havzası boyunca karşılıklı birbirini görecek kadar yakın yerlerin yanı sıra, Sicilya ve Tunus, Anadolu ve Kırım, Girit ve Libya gibi geniş açıklıklar da bulunmaktadır. Hatta Adriyatik, Girit ve Kiklad Adaları, Kıbrıs ve Levant kıyıları arası ile Ege'nin ortası Broodbank'in tabiri ile küçük “deniz çölleridir”. Böylesine değişken hava şartlarına sıkça denizde yakalanan gemiler kıyıları görmeksizin yolculuklarını sürdürmek zorundadır. Bu nedenle herhangi bir yolculukta denizciler kıyı şekillerini takip etmek zorunda değildir. Yunan ve Romalı denizciler kendilerine özgü açık, deniz şartlarına uygun yön tayin yöntemleri geliştirmiştir.

Sonuç olarak Akdeniz dağlık kıyılar, yüksek adalar, engin çöller ile kapalı bir coğrafyaya ve kıtasal hava hareketlerinin birleşmesi ile ılıman bir iklime sahiptir.

124 Hom. Od. 4.481–3, 9.21–2, 19.132; Alciphron 1.10; Quint. Smyrn. 7.392–3.

125 Dulac v.d. 1996, 25–6; Ganor ve Foner 1996, 164–5; Grove ve Rackham 2001, 29; Rackham ve Moody 1996, 37.

Bütün bu özgün parçalar bir araya geldiğinde, deniz yolculuğu için son derece karmaşık bir çevre ortaya çıkar. Kara ve adaların kıyıları Akdeniz'in etrafını çevrelerken aynı zamanda farklı mevsim koşullarında deniz seferi düzenlenmesinde en büyük etkendir. Alt bölgelerdeki farklı rüzgâr örnekleri ve mevsimsel hava şartları, deniz seferi düzeni ve seyri sefer güzergâhını tanımlamada en büyük etkendir. Burada Antik Dönem deniz seferlerinde, denizdeki görüş mesafesi gözden kaçan önemli bir konudur. Günlük ve mevsimlik değişkenlik gösteren kötü hava şartlarında, herhangi bir işaretçi olmadan çizilen rota oldukça önemli bir teknik bilgi gerektirir. Yunan ve Romalı denizciler azgın denizlere karşı koymak adına gemilerini geliştirmişlerdir. Statik ve kinetik güçler yardımıyla kıyı ve açık denizde, günlük ve mevsimlik deniz seferlerini düzenlemişlerdir127

.