• Sonuç bulunamadı

4. NEOLİTİK ÇAĞ’DAN ROMA DÖNEMİ’NE KADAR KİLİKYA BÖLGESİ’NDE TİCARET 52

4.5. Helenistik Dönem’de Kilikya Bölgesi’nde Ticaret 83

Kilikya Bölgesi’nde Pers Dönemi’nin sona ermesinin ardından Helenistik Krallıklar etkili olmuştur. Nagidos tarihinin en ilginç safhalarından biri ise M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısında yaşanmıştır. Erken Helenistik Dönem’e ait çok sayıda sikke ve mühürlü amphora kulbu sayesinde tarihlendirilebilen seramikler M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısında sikke ve mühürlü kulplar ile birlikte aniden kesilmektedir. Ayrıca M.Ö. 2. yüzyılın başlarından itibaren oldukça yaygın bir form olan Megara kâselerine ait kentte hiçbir veri elde edilememiştir. Roma Dönemi’ne ait herhangi bir buluntu ile karşılaşılmaması ise kentin bir daha kullanılmamak üzere bu tarihte terk edildiğini göstermektedir. Tüm bu veriler dikkate alındığında Nagidos’un kronolojik gelişimi dört evrede açıklanabilir.

1. Evre M.Ö. 650/600-500 Arkaik Dönem (Kuruluş ve Gelişim Evresi) 2. Evre M.Ö. 500-450/430 Klasik Dönem I ( Duraklama Evresi) 3. Evre M.Ö. 450/430-330 Klasik Dönem II (Yükselme Evresi) 4. Evre M.Ö. 330-175/150 Helenistik Dönem349

Buna karşın Helenistik öncesi tarihi gibi Orta Dağlık Kilikya’nın Helenistik Dönem tarihi de hala birçok belirsizlikle doludur. Büyük İskender’in gelişinden ön- ceki dönemde bu bölgenin kıyılarında iki önemli liman kenti bulunmaktaydı: Kelenderis ve Nagidos. Batıdaki Anemurium ve doğudaki Aphrodisias da yine Hele- nistik Dönem öncesi liman kentleri olarak gözükürler350. Kelenderis’in kuzey-

doğusunda Taşeli Platosu’nda Kirşu denilen kent yani Meydancıkkale’de bölgenin diğer bir eski kentidir351. Kilikya’nın Helenistik Devir ile birlikte kentleşme ve imar

faaliyetleri üzerine bilgilerinde artış görülür. Kökeni şüphesiz daha önceki dönemlere dayanan Doğu’daki kolonizasyon faaliyetleri Büyük İskender zamanında da devam eder. Büyük İskender, M.Ö. 333 yılındaki İpsos zaferinin ardından egemenliği altına aldığı topraklarda yeni kentler kurmaya başlar. Onun ölümünden sonra da ardılları bu

348 Şenol ve Şenol 2003, 122. 349 Durukan 2007a, 241. 350 Zoroğlu 1999b, 371. 351 Zoroğlu 1999b, 372.

süreci devam ettirerek çok sayıda yeni koloni kurarlar, bununla birlikte birçok eski Yunan kentini de yeniden isimlendirirler352. M.Ö. 333-323 yıllarına ait İskender’in Balakros sikke grubu, halen Pers etkisinin görüldüğü bölgede zamanla Grek kültürü- nün yeniden canlanmaya başladığının göstergesidir353

. M.Ö. 323’te Büyük İsken- der’in ölümüyle başlayan Diadochlar Dönemi’nde bölge, Seleukoslarla Ptolemaiosların mücadelelerine sahne olmuştur (Harita 7)354. Bu dönemde dahi Orta

Dağlık Kilikya kentlerinin özgür kaldıkları açıktır. Öyle ki adı 5. yüzyılın son çeyre- ğine ait bir Atina vergi listesinde yer alan Kelenderis’in Pers işgaline karşı Attik- Delos Deniz Birliği’ne üye olabildiği göz önüne alınırsa kentin durumu ve ilişkileri daha iyi anlaşılabilir. Kelenderis kazıları sırasında ele geçen Arkaik ve Klasik Dö- nemler’e ait malzeme arasında, özellikle Helen, Kıbrıs, Fenike dünyası ile ilişkileri ortaya koyan vazolar, kentin bu durumunun birer kanıtıdır.

Sabuniye Höyük’te buluntu yoğunluğunu Pers-Helenistik Dönem parçaları oluşturmaktadır. Pers Dönemi’ne ait silindirik gövdeli amphora parçaları, sepet- kulplu amphora ve Helenistik Dönem’e ait kırmızı/kahverengi boyalı ve astarlı kap parçaları bu dönemi yansıtmaktadır355

.

Helenistik Dönem’in oldukça popüler gündelik kapları ya da mezar hediyele- rinden biri de Batı Yamacı Seramikleri’dir. İlk kez M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında orta- ya çıkarak M.Ö. 1. yüzyıla kadar Atina’nın yanı sıra pek çok atölyede üretilen bu kaplar, Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu gibi Kilikya’da da sıkça karşılaşılan Helenistik Dönem’e ait boyalı kap gruplarından biridir. Batı Yamacı Seramikleri’nin çıkış yeri olarak ayrıca Anadolu’nun batı kıyıları da gösterilmektedir. Şimdiye dek bölgesel ve ithal örnekler Atina, Knossos, Ege Adaları, Kıbrıs, Bergama, Sardis, Knidos, Kelenderis, Nagidos, Soli, Tarsus, Antiokheia, Güney Rusya, Suriye, Filis- tin, Samaria, Maresha, Ashdod, Dura, Europos, Hama ve İskenderiye gibi Helenistik merkezlerde bulunmuştur. Batı Yamacı Seramikleri’nin üretimi ile ilgili bölgeler buluntu yoğunluğuna göre üç kategoride incelenmiştir. Buna göre büyük ve küçük üretim merkezlerinin yanı sıra bu merkezlerin müşterisi konumundaki diğer bölgeler üçüncü grubu oluşturmaktadır. Kelenderis kazılarında bulunmuş Batı Yamacı Sera-

352 Aydınoğlu 2005a, 166.

353 Ramsay 2000, 73; Toskay-Evrin 2002, 12, n. 11. 354 Koşay 1968, 298; Yıldız 2013,76.

mikleri, diğer merkezlerde bulunmuş örneklerle form ve süsleme bakımından karşı- laştırıldığında sahip olduğu zengin repertuarı ile Kelenderis’in küçük üretim merkezi grubuna dâhil edilebileceğini düşündürmektedir. Ancak şimdiye kadar Kelenderis’te bu tezi doğrulayacak herhangi bir seramik atölyesi bulunamamıştır. Devetüyü’nden kiremide değişen renkleri ile Kelenderis örnekleri diğer bölgelere göre farklılık gös- termektedir. Buradaki Batı Yamacı Seramikleri Kelenderis’te ve başka merkezlerde bulunmuş diğer Helenistik buluntular ile karşılaştırıldıklarında kontekst malzeme nedeniyle M.Ö. 250-200 yılları arasına tarihlendirilmektedir356.

Sirkeli Höyük’teki Helenistik Dönem ait çanak çömleklerde Batı Yamacı Seramiği, Siyah Glazürlü ve Yarı Astarlı’lara sık rastlanmakta ve bu gruba ait Megara Kâseleri, balık tabakları ve skyphoslar bulunmaktadır. Roma seramiğine ise Sirkeli’de rastlanmamaktadır357. Bununla birlikte ön yüzünde Herakles arka yüzünde

Zeus bulunan, M.Ö. 317-307 yıllarına ait Menderes Magnesia’sına ait bir gümüş drahmi dikkat çekmektedir358. Helenistik Dönem’deki Ege-Kilikya ilişkilerini gös-

termesi bakımından Aigai’de bulunmuş M.Ö. 2-1. yüzyıl Atina sikkesi ise bir diğer önemli malzemedir359

.

Tarsus’ta bulunmuş bir adet mühür baskılı Rhodos amphora kulbu yöneticisi Anthanodotos nedeniyle M.Ö. 183 yılına tarihlendirilmiştir360. Bu tarih Doğu Akde- niz’de Seleukoslar’ın ve Ptolemaioslar’ın gerilemeye, Romalıların ise ilerlemeye başladıkları döneme gelmesi bakımından önemlidir361

.Batı Anadolu ile Campania başta olmak üzere İtalya’daki önemli şarap ve amphora üreticisi merkezler arasındaki ticari ilişkiler Helenistik Dönem’de, M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren yoğunlaşmaktadır. Bu dönemde özellikle II. Makedonya Savaşı’ndan (M.Ö. 197) sonra Roma’nın Ege dünyası ve Anadolu üzerinde politik etkisini arttırdığı, bölgedeki müttefikleri Pergamon Krallığı’nın ve Rhodos’un desteğiyle Doğu Akdeniz’deki siyasi ve eko- nomik gelişmeleri denetleyebilecek bir konuma sahip olduğu anlaşılmaktadır362

. Delos’un Roma Senatosu tarafından serbest liman ilan edilmesinin ardından (M.Ö.

356 Sağlan 2010, 302 vd.

357 Novák-Kozal 2011, 44

358 Novák-Kozal 2010, 481, fig 14a. 359 Doğer v.d. 2010, 344.

360 Rotroff 1997, 461.

361 Özyar v.d. 2009, 53, fig. 10. 362 Kaya 1996, 214-215.

167), Romalı tüccarlar Doğu Akdeniz’de birçok tüketim merkeziyle doğrudan ticaret yapma olanağı sağlamışlardır. Yunanistan’da ve Anadolu’da Roma egemenliğinin kurulması ve Pergamon Kralı Attalos’un ölümünün ardından M.Ö. 133 yılında Provincia Asia’nın örgütlenmesi ve eyalet olarak Roma’ya bağlanması, doğal olarak Batı Anadolu’da Roma nüfusunun artması ve İtalyan tüccarların Doğu Akdeniz tica- retinde daha etkin rol oynaması sonucunu doğurmuştur. Provincia Asia’nın başkenti Ephesos’taki Tetragonos Agorası’nda bulunan Roma amphoraları, İtalya yarımada- sından Batı Anadolu’ya ihraç edilen ticari ürünlerin kökeni ve bu ticaretin gelişimi hakkında önemli kanıtlar sunmaktadır. M.Ö. 2. yüzyılın sonlarına kadar İtalyan amphoraları, bölgeye genelde çok sınırlı sayıda ve düzensiz olarak ihraç edilmiştir363

. Bu merkezlerin dışında, Marmaris Müzesi’nde, Bodrum Su-Altı Arkeoloji Müzesi’nde ve Mersin’de Taşucu Amphora Müzesi’nde bulunan İtalyan üretimi Ro- ma amphoraları, İtalya Yarımadası’ndan Anadolu’ya yapılan amphora ticareti hak- kında önemli arkeolojik veriler sunmaktadır. Taşucu Amphora Müzesi’nde bulunan ve Grek-İtalik amphoraların en erken örnekleri arasında değerlendirilen tip Will A formunda amphora, M.Ö. 4. yüzyılın sonuyla MÖ 2. yüzyılın başı arasına tarihlen- mektedir364.

Taşucu Amphora Müzesi’nde ve Marmaris Müzesi’nde bulunan Lamboglia 2 amphoraları, M.Ö. 2. yüzyılın sonunda itibaren, Doğu Akdeniz ticaret rotaları üze- rinde bulunan Anadolu kıyılarındaki bu merkezlerde İtalyan şarabının özellikle M.Ö. 1. yüzyılda bu amphora formlarıyla önemli miktarlarda ithal edildiğini ortaya koy- maktadır. Taşucu Amphora Müzesi’nde bulunan ve mantar formlu ağız kenarına, küresel formda ovoid gövdeye sahip Lamboglia 2 amphoraları, bu formun erken ör- nekleri arasında değerlendirilmektedir. Küresel gövdeli Lamboglia 2 amphoraları genellikle M.Ö. 2. yüzyılın sonları ile M.Ö. 1. yüzyılın ilk yarısı arasına tarihlenen kontekstlerde ele geçmektedir. Marmaris ve Taşucu’ndaki müzelerde ele geçen Lamboglia 2 amphoralarının özellikle sualtı buluntuları olarak batıklarda ele geçtik- leri anlaşılmaktadır. Doğu Akdeniz’de Levant Bölgesi’nde de bulunan Lamboglia 2 amphoralarına, Ege ticaretinin önemli bir dağıtım noktası olan Roma’nın ticari üssü

363 Bezeczky 2005, 51.

konumundaki Delos’ta yoğun olarak rastlanmaktadır365

.

365 Şenol 2005, 194.

5. KİLİKYA BÖLGESİ EKONOMİSİ VE BÖLGEDEKİ MESLEK KOLLARI