• Sonuç bulunamadı

5. KİLİKYA BÖLGESİ EKONOMİSİ VE BÖLGEDEKİ MESLEK KOLLARI 88

5.1. Seramik Endüstrisi 91

5.1.1. Amphoralar 91

5.1.1.2. Kilikya Bölgesi’ndeki İthal Amphoralar 113

5.1.1.2.6. Karadeniz Amphoraları 122

Karadeniz’den gelen amphoralar arasında Sinop amphoraları M.S. 3 ve 5. - yüzyıl, Kolkhis amphorası M.S. 6. yüzyıl özellikleri göstermektedir568.

5.1.2. Gündelik Kaplar

5.1.2.1. Terra Sigillatalar

Bu ifade genellikle kırmızı ya da kızıl-kahve renkli astar ile kaplanmış ince seramik grubuna giren kaplar için kullanılmaktadır. Bu konu ile ilgili ilk araştırmalar Roma İmparatorluğunun batı bölümünü oluşturan bölgesinde (Avrupa) yapıldığı için burada üretilen ve doğudaki merkezlere kadar ihraç edilmiş olan kabartmalı kalıp yapımı parlak kırmızı astarlı kaplar bu kavram içine girmekteydi. Dolayısıyla bu kavram ilk defa, batıda üretilen ve Arretine kapları olarak da bilinen bir grup için kullanılmakta iken imparatorluğun doğu bölgesinde de benzeri tipte üretimlerin ya- pıldığı görülmüştür569

.

Geçen zaman içerisinde Roma’nın Doğu’da bilhassa Yunanistan, Adalar, Anadolu, Mısır ve Suriye-Filistin gibi merkezlerinde, Helenistik Dönem’in siyah astarlı kaplarına ait bazı form ve süsleme unsurlarının devam ettirildiği, kendine has kil ve astarı olan kırmızı astarlı seramik grubu ortaya çıkmıştır570

. Gündelik kaplara bakıldığında, bu dönemdeki ithalat – ihracat sisteminin, daha zengin ve karmaşık bir yapıya sahip olduğu görülür. Gündelik kaplar arasında Doğu Akdeniz’in yerel üreti- mi olan kırmızı astarlı sigillata’lar dört ayrı tipe ayrılmıştır. Bunlar Kathlen M.

566 Şenol 2009, 276-279.

567 Kilikya ve Kuzey Afrika arasındaki ticari faaliyetler için bkz. Ferrazzoli ve Ricci 2008. 568 Şenol 2009, 287-289.

569 Dragendorf 1895, 18-155; Terra Sigillata kavramına giren Doğu Sigillatarı hakkında bkz. Zoroğlu 1986, Tekocak 2006, 32, n. 156.

Kenyon571 ve R. Rosenthal tarafından tanımlanmış olan Doğu Sigillata A, B, C ve D tipleridir. Sigillata’lar bazı diğer çanak çömlek tiplerine göre daha değerli olmalıdır. Bu yüzden bir çömlek yapım sahasında sigillata üretiminin görülmesi aynı zamanda yüksek kalitenin de bir göstergesidir572. J.W. Hayes’in 1985 yılında yapmış olduğu

yayın Doğu Sigillataları üzerine en kapsamlı çalımsa olup kendinden önceki araştır- macıların tespit etmiş oldukları formları daha ayrıntılı bir tasnife tabi tutmuştur573

. Genel olarak Terra Sigillata kavramı içinde değerlendirilmiş olan kapların üretimi M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısından M.S. 3. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir574

.

5.1.2.1.1. Doğu Sigillataları A

Erken Roma seramiğini karakterize eden kırmızı astar (firnis) geleneğinin başlangıcını, Doğu Akdeniz’de aramak ve buraya ithaf etmek mümkündür. Helenis- tik Dönem’de, geleneksel siyah astarlı seramiğin yanı sıra ilk kez, kırmızı astarlı ça- nak-çömleğin üretimi başlamıştır. Siyah astarlılara oranla daha az masraflı olduğu için de kısa sürede yaygınlık kazanmıştır. Bergama, yaygınlaşmanın başladığı ilk merkezlerden birisidir. Buradaki atölyelerde üretilen söz konusu seramikler, M.Ö. 2. yüzyılın ortalarına verilmişlerdir575.

K. M. Kenyon tarafından “Doğu Sigillata A” olarak isimlendirilen grup Doğu Sigillataları içinde en yaygın olan gruptur.K. M. Kenyon tarafından verilmiş olan bu isim, herkes tarafından kabul görmüştür576

. Ancak bundan öncede çeşitli isimlendir- meler yapılmıştır. Bu isimlendirmeler üretim yerleri baz alınarak yapılmıştır577

. Bu grup üzerine yapılmış ilk çalışmada578 üretim yeri olarak Pergamon kabul edildiği için uzunca bir süre bu ad yayınlarda kullanım görmüştür. Bundan sonraki çalışma- larda da farklı isimler de kullanılmıştır. L. Zoroğlu 1986 yılında yapmış olduğu ça- lışmasında üretim yerleri ve buna bağlı olarak verilen isimlerle ilgili toplu bir bilgi

571 Kenyon 1957, 282.

572 Poblome 2004, 495-6. 573 Hayes 1985, 9-78.

574 Waagé 1948, 25; Jones 1950, 172, 201; Robinson 1959, 11, n. 7; Zoroğlu 1986, 63-64. Kenyon üretimin baslangıç tarihi olarak M.Ö. 1. yüzyılın ilk yarısını vermektedir. Kenyon 1957, 284, 308; Tekocak 2006, 32, n. 159.

575 Schäfer 1968, 81vd. 576 Kenyon 1957, 306-342. 577 Tekocak 2006, 34. 578 Zahn 1904, 447vd.

sunmuştur579

.

Önceleri bu gruba ait seramiklerin ilk ortaya çıkış yeri olarak, bölgede henüz bir fırın kalıntısı bulunmamasına rağmen, Suriye-Filistin gösterilmektedir. Jones, Tarsus’un Roma Dönemi’nde bir üretim merkezi olduğunu söyler580. Son yıllarda

yapılmış olan çalışmaların birinde, pek kabul görmemekle beraber, Kıbrıs’ın doğu tarafının da üretim merkezlerinden birisi olduğu söylenmektedir581. Bir başka çalış-

mada ise İskenderun Bölgesi de üretim yerlerinden birisi olarak gösterilmektedir582

. Kili sarı, sert ve tanecikli veya açık turuncu, ince iyi elenmiş katkılı veya toz- sudur (Munsell 10 YR 8/3-8/4 ile 7,5 YR 7/6-8/6 arasında değişir). Astarı demir kat- kılı olup rengi turuncumsu kırmızı ile kahverengimsi kırmızı arasındadır. Kalite ola- rak Arretina seramiklerine benzeyen ince astar tabakası parlak ve koyu kırmızı renk- tedir (2,5 YR 4/6-4/8) ve genellikle de sarımsı bir hamuru vardır; bu özellik M.Ö. 1. yüzyılda yaygındır. Açık devetüyü (7,5 YR 7/6) hamurlu, sert ve ince katkılı, kırmı- zı-kahverengi astarlı (yaklaşık 2,5 YR 7/6) örnekler Geç Helenistik Dönem’dendir. İmparatorluk Dönemi örnekleri ise; parlak, canlı kırmızı astarlı ve tozsu açık turuncu hamurludur583.

Astarlama daldırma ve fırça tekniğinin birlikte uygulanması ile yapılmakta- dır. Bu işlemin çok rağbet gördüğü astarlardan anlaşılmaktadır. Astarlama işleminde seramiklerin üzerinde iki aşamada astarlandıklarına dair koyu renk bir çizgi bulun- maktadır. Yani kabın önce bir tarafı ardından da diğer tarafı batırılarak çift daldırma tekniği uygulanmaktadır. Bu duruma diğer Doğu Sigillatası gruplarında daha az rast- lanmaktadır. Kapların dış yüzeyi özenle perdahlanmasına karşın iç yüzey birbirine paralel ince çizgilerden anlaşılacağı üzere bir fırça ile düzeltilmiştir. Bu özellik Ro- ma Dönemi örneklerinde ortaktır. Tabakların fırında pişirilmesi sırasında aralarına yerleştirilen üçayaklardan kalan kil izlerini bilhassa büyük boyutlu kaplarda ve erken dönem örneklerinde görmek olasıdır584

. 579 Zoroğlu 1986, 61-70. 580 Jones 1950, 181. 581 Gunneweg v.d. 1983, 10-14, 109-110; Williams 1989, 8. 582 Tekocak 2006, 34. 583 Hayes 1986, 9-10.

Bu gruptaki seramikler oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Öyle ki hemen hemen tüm Doğu Akdeniz dünyasında kullanım görmüşlerdir. Yunanistan’da Korinth585 ve Atina586, Kıbrıs’ta587 Kourion588, Amathous589, Salamis590 ve Paphos591, Anadolu’da Samsat592

, Anemurium593, Antiokheia594, Tarsus595, Perge596, Ephesos597, Labraunda598 ve Halikarnassos599, İsrail’de Jalame600, Suriye’de Apamea601, Lib- ya’da Khan Khalde602

, Berenike603, Sabratha604, Filistin’de Jarusalem605 ve Mısır’da Abu-Shaar-Nil606 bu kapların yayılım gösterdikleri kentlerden bazılarıdır607.

Doğu Sigillata A üretiminin merkezi kabul edilen Antik ismiyle Issos ya da Kinet Höyüğün, Helenistik tabakalarındaki seramik buluntular incelendiğinde bu kentin Geç Helenistik Dönem’de diğer kentlere göre Delos nedeniyle hızlı bir eko- nomik büyüme kaydettiği söylenebilir608. Dolayısıyla başta iki limana sahip Issos

olmak üzere, bölgenin diğer limanları da artan bu ticari faaliyetlerden faydalanmış olmalıdır609. Buradan Doğu Sigillata A üretiminin erken dönemlerinde ekonomik

olarak kalkındığı sonucu çıkarılabilecek Issos kentinin, bilinmeyen nedenlerden ötü- rü M.Ö. 1. yüzyılın ilk çeyreğinde terk edilmesiyle sonuçlanacak yok olma sürecine girmesi şaşırtıcıdır. Geç Helenistik malzeme olarak kabul edilmiş, M.Ö. 150’den

585 Hayes 1973, 450-452, no. 117-132; Slane 1986, 277-278, 285, no. 2-7, 48-49, çiz. 2.9, lev, 61,64; Slane 1990, 47-48, no. 89-91, çiz, 5, lev, 8.

586 Robinson 1959, 11-12, lev.1, 58, 60. 587 Vessberg 1956, 63-64, 64.

588 Neuru 1987, 243, no.41-43, 55, çiz.165-166, 244.

589 Abadie-Reynal 1987, 45-46, 48, 50-52; Burkhalter 1987, 357, 379-389. 590 Diederichs 1980, 32-33, no.101-105, lev. 9-10.

591 Hayes 1991, 32-36, fig. XVII. 592 Zoroğlu 1986, 70-100, çiz.1-13.

593 Williams 1989, 8-18, no.40-103, çiz.4-7; 594 Waagé 1948, 18-38.

595 Jones 1950, 180-183, lev.189, 193-194. 596 Fırat 2003, 95.

597 Mitsopoulou-Leon 1972, 503, çiz.3 a-h; 598 Hellström 1965, 30-31, lev.13, 35, 599 Hansen 2003, 197-200, lev. CXI:3. 600 Johnson 1988: 140-141, no.27-36, çiz.7-2. 601 Vanderhoeven 1989.

602 Gebara 1982.

603 Kenrick 1985, 223-244, fig.40-44. 604 Hayes 1994, 119-127, no.1-57, fig. 25-26;

605 Hayes 1986, 183-184, 189-191; Kenyon 1957, 282, 306-342 606 Riley 1991, 601.

607 Tekocak 2006, 35, n. 175. 608 Lund vd. 2006.

sonra Tarsus’ta yoğun olarak görülen, erken dönem Doğu Sigilata (Hayes Form 3, 4) tabaklarıdır. Tarsus’ta Erken Roma malzemesi kabul edilen Doğu Sigilata A sera- mikleri Julio-Claudius Dönemi’nde Tiberius (M.S. 14) ile başlayıp, Flaviuslar ile sonlanır (M.S. 96). Doğu Sigilata tabak formları (Hayes Form 4) ve kaburgalı tipik çanak formları (Loeschcke 19) en sık rastlanılanlardır610. Sirkeli Höyük’te ender de

olsa üst tabakalarda Doğu Sigilata A tabak (Hayes Form 4) formuna ait parçalar bu- lunmuştur611

.

M.Ö. 20 Şubat 50’de Marcus Tullius Cicero, okuldan arkadaşı Titus Pomponius Atticus’un mektubuna cevap verir. Bu dönemde Cicero Kilikya Valiliği görevini üstlenmektedir. Oldukça politik olan mektubunda, Caesar ve Pompeius ara- sındaki iç savaşı körükleyen olaylarda, yüksek makamlardaki Romalı elitleri suçla- makta ve valilik görevini devralmadan önce bölgedeki gücü kötüye kullanma olayla- rından sızlanmaktadır. Cicero Part tehdidini anlatmaya geçmeden önce, Atticus’un daha önceki mektubunda kendisinden istediği anlaşılan Rhosos’tan sofra takımının siparişini verdiğini laf arasında aktarırken “Rhosica vasa mandavi”, çanak çömlek isteği için arkadaşı ile alay etmeyi de ihmal etmez. Cicero’nun bu sözlerinden Rhosos kaplarının gerçekte özel bir seramik sofra takımı tipi olarak modaya uygun bir ticari eşya kabul edildiği anlaşılmaktadır. İkinci bir antik kaynak olarak M.S. 2. yüzyıldaki Atinalı Deipnosophistai, Akşam yemeklerinin Rhosos kaplarında servis edildiği Kleopatra VII’nin Roma tarzı yaşamı taklit ettiğini iddia eder. Böylece Rhosos kaplarının yüksek sosyal çevrenin masalarını süslediği doğrulanmış olur612

. Son yıllarda yapılan arkeometrik ve arkeolojik araştırmalar aynı dönemde sofra takımı pazarının büyük kısmına hâkim olan Doğu Sigilata A üretiminin bölge genelinde yaygın olduğunu göstermektedir. DSA’ların üretimi M.Ö. 2. yüzyılın orta- larından itibaren başlamış olup, kilinin özel ophiolitik yapısı antik Tarsus ve Laodikeia arasında kalan bölüm ile ilişkilidir. Bu nedenle Romalı Vali’nin, Ro- ma’daki zengin arkadaşları adına Geç Helenistik DSA ile ilgili olarak tanımlanan modaya uygun Rhosos sofra takımı sipariş etmesi Rhosos’u olası üretim merkezle-

610 Özyar v.d. 2010, 271-272. 611 Novák-Kozal 2009, 301. 612 Malfitana v.d. 2005, 199.

rinden bir haline getirmektedir613.

J. Lund, D. Malfitana ve J. Poblome üçlüsünün iddiasına göre antik kaynak- larda “rhosica vasa” olarak bahsedilen, arkeologlarca DSA olarak adlandırılan sera- mik sofra takımının bir sınıfıdır614. 1954 yılında Kilikya’da araştırmalar yapan V.

Seton-Williams Arsuz’un dışında İskenderun’a giderken sahildeki yolun her iki tara- fında karolar ve taşlar halinde izleri görülebilen 6-8 adet büyük çömlek fırınından bahseder. Ayrıca burada bir höyük olmadığı gibi Helenistik Dönem öncesine ait veri olmadığını da belirtir615. Bu nedenle fırınlar yerleşimin kuzeyinde bulunmalıdır.

Bundan 35 yıl sonra J. Y. Empereur ve M. Picon, Arsuz’da bir seramik fırınından bahseder. Bu fırın belki de önceden Seton-Williams tarafından görülen yapılardan biri olabilir. Fransız ikili bu fırını LR1 amphoraları ve parlak sırlı kaliteli bir seramik ile ilişkilendirmiştir616

.

Her iki dönemdeki araştırmacılar da Rhosos’ta bir seramik üretim merkezi olduğu konusunda şüpheye yer bırakmamaktadır. Ancak buradaki fırında ticaret amphorası mı yoksa parlak sırlı kaliteli bir seramik mi ya da her ikisinin de birden mi üretildiği sorusu kesinlik kazanmış değildir. Dahası çömlek üretimi büyük ihtimalle bölgedeki başka alanlarda yapılmış olmalıdır617. Ayrıca sırayla Arsuz’un 12 km ku-

zeyinde ve 6 km güneyindeki iki kıyı yerleşiminin yanı sıra Seleukeia Pieria’da da amphora fırınları kaydedilmiştir.

DSA’dan başka rhosica vasa’nın tanımlanmasında sadece kabartma süslemeli kurşun sırlı Tarsus çömleği yardımcı olabilir. Ancak kronolojik nedenlerle ve sadece içki veya sıvı kapları olarak üretilmeleri nedeniyle bu konuda DSA’lar tek aday ola- rak kalmaktadır. İlk olarak Helenistik Dönem’in büyük kentlerinde görülen DSA’ların Kilikya ve Kuzey Suriye’de ortaya çıkan yeni kentlerdeki artan nüfusun seramik sofra takımı ihtiyacını karşılamak için üretilmiş olmaları muhtemeldir618

.

613 Malfitana v.d. 2005, 200.

614 Malfitana v.d. 2005, Lund 2005b, Lund v.d. 2006, Lund v.d. 2008, 217. 615 Seton-Williams 1954, 148-149.

616 Empereur ve Picon 1989, 237; Lund v.d. 2006, 502.

617 Bir grup Terra kota mezar üzerinde yapılan kil analizleri bunların İskenderun Körfezinde bir yerde üretildiklerini kanıtlamaktadır. Lund 2005, 78, fig 11-12; Lund v.d. 2006, 503, n. 52. 618 Lund v.d. 2006, 503. Jones 1950, 181; Zoroğlu 2003, 123.

5.1.2.1.2. Doğu Sigillataları B

Doğu Sigillataları'nın ikinci grubu olarak Augustus Dönemi’nde üretimine başlanmış olup üretim yeri olarak Batı Anadolu kıyıları gösterilmektedir. Tıpkı DSA’lar gibi oldukça geniş bir yayılım alanına sahip olan DSB’ler yönünü daha çok batıya çevirmiştir. İlk olarak yanlış bir adlandırma ile “Samian Ware” Samos Kapları olarak karşımıza çıkar619. Ancak K. M. Kenyon, büyük olasılıkla orijini Batı Asya olan bu seriyi Doğu Sigillataları B olarak adlandırarak literatüre kazandırmıştır620. Üretim yeri olarak; Plinius621

Samos ve Tralleis’i, Hayes ise Menderes Vadisi’ndeki Tralleis’i gösterir ve Samos’un kesinlikle üretim yeri olmadığını belirtir622

. Williams Tenedos (Bozcaada)’u üretim merkezlerinden birisi olarak göstermektedir623 . Robinson624 bu grubu sırasıyla Samos B ve Samos A olarak, Hellström625 ve Hayes626 ise DSB I ve DSB II olarak safhalara ayırmışlardır. Ancak Hayes 1985 yı- lında DSB I’i Form 1-50, DSB II’yi de Form 51-100 olarak tekrar tasnif etmiştir627

. DSB’ler, özenli kalıbı, rulet dekorasyonu ve girift yapısıyla Arretine serami- ğine oldukça yakın bir benzerliğe sahiptir. Söz konusu bu benzerlik DSB’nin Arezzo atölyelerinin bir yan ürünü gibi düşünülmesine neden olmuştur628

. Bir başka ifade ile ortaAugustus Dönemi’nde, İtalya’daki seramik atölyesi sahipleri, Arezzo’dan Caius Sentius ve Pozzuoli’den Quintus Pompeius Serenus gibi, Tralleis ve belki de Ephesos’ta birer şubelerini kurarak Batı Akdeniz’de DSB üretimini başlatmış olabi- lirler629.

Kili genelde parlak kırmızı, portakal kırmızısı ve gözle görülebilecek kadar yoğun mika katkılıdır. Astarı oldukça sabunumsu olup genelde açık ve mat kırmızı, bazen de soluk portakal rengi, krem-beyaz ya da siyahtır. Hem kil hem de astar ol- dukça gözenekli sayılır. DSB I ve DSB II’nin fabriği fark edilebilecek derecede bir-

619 Waagé 1933; Waagé 1948, 38; Robinson 1959, 12; Zoroğlu 1986, 62; Hayes 1972, 9-10. 620 Kenyon 1957, 282.

621 Plinius N.H. XXXV, 160,161.

622 Hayes 1972, 9; Hayes 1986, 49. DSB’nin orijini ile ilgili görüşler için bkz. Lund 2003, 127-128. 623 Williams, 1989, 19.

624 Robinson 1959, 12, fig.15. 625 Hellström 1965, 30. 626 Hayes 1973, 452.

627 Hayes 1986, 49-70, lev. XI-XV. 628 Hayes 1972, 10.

birlerinden farklıdır. B I’in glazürü parlak kırmızı, diğerinin ki ise mat olup yoğun olarak küçük benekler şeklinde dökülmeler söz konusudur. Tıpkı DSA’da olduğu gibi bu seride de çift daldırma izleri genelde DSB I’in tabaklarında görülür. Tabakla- rın genelde fark edilebilecek kadar sert olduğu gözlemlenmiştir. B I grubunun bir kısmı belki de kasıtlı olarak siyah renk alacak şekilde bir kısmı da krem beyaz ya da soluk turuncu/portakal kırmızısı renginde pişirilmişlerdir. Ancak krem-beyaz ya da soluk turuncu renk almaları büyük bir olasılıkla tesadüf sonucudur. Mika ilk örnek- lerde oldukça belirgin iken daha sonraki örneklerde gözle görülemeyecek derecede- dir. Genelde B I kapları ince duvarlı ve Arretine kaplarında olduğu gibi gayet düzgün yapılmışlardır. Aksine B II kapları çoğu kez kötü pişirildiği için gevrektir. B II’nin astarı genelde parlak mumlar gibi portakal kırmızısı renkte olup kalınca uygulanmış ve çoğunlukla da büyük parçalar halinde dökülmeler yapmıştır. Çift daldırma izleri nadiren gözükür630

.

DSB’lerin en erken örneği muhtemelen Geç Augustus Dönemi’nde görülmüş- tür631. İki alt gruba ayrılmış olan seri; Samos B=DSB I M.Ö. yaklaşık 10 – M.S. 75,

Samos A=DSB II ise M.S. 75 – 150 yılları arasına tarihlendirilmektedir632. Bu şekil- de alt gruplara ayrılmasının nedeni M.S. 1. yüzyılın 3. çeyreğinde vuku bulan bir değişim ile yeni kap formlarının ortaya çıkmasıdır633

.

DSA’ya göre daha kısa bir dönem içinde üretilen DSB’lerin üretiminin son derece geniş ölçekli olması, Efes gibi büyük kent merkezlerinin talebinin imparator- luğun ekonomisinde önemli bir rolü olduğuna işaret etmektedir634

. Yunanistan’da Atina635 , Anadolu’da Anemurium 636 , Tarsus 637 , Kelenderis 638 , Priene639 , Antiokheia640, Labraunda641, Ephesos642, Halikarnassos643 ve Amorium644, Libya’da

630 Hayes 1973, 452. 631 Robinson 1959, 12, n. 9. 632 Hayes 1972, 10; Hayes 1973, 468. 633 Hayes 1973, 455. 634 Lund 2003, 133. 635 Robinson 1959, 12, lev.57, 61.

636 Williams 1989, 18-20, no.104-110, fig.7.

637 Jones 1950, 186-187, no. 554-55, 561, 562, fig.196. 638 Tekocak 2006, 44, kat.no. 33.

639 Wiegand ve Schrader 1904, 430-437, fig. 550-551. 640 Waagé 1933, 291-293; Waagé 1948, 38.

641 Hellström 1965, 32-33, lev.13, 35. 642 Benndorf, 1906, 167 vd., no.15-16. 643 Hansen 2003, 197-200, lev. CXI:4-7.

Berenike645 ve Sabratha646, Filistin’de Samaria III, Samos’ta647, Kıbrıs’ta Paphos648 5.1.2.1.3. Kıbrıs Sigillataları

J. W. Hayes tarafından ilk kez 1967 yılında tanımlanarak bilim dünyasına ta- nıtılan Kıbrıs Sigillataları, 1985 yılında da yine aynı kişi tarafından form repertuarı genişletilerek yeniden ele alınmıştır649

.

Hayes çalışmasında Kıbrıs Sigillataları’nın asıl üretim yeri olarak Kıbrıs Adası’ndaki Soli bölgesini işaret etmiştir. Ancak bazı yayınlarda ise bu seramik gru- bunun muhtemel üretim yeri olarak kimi zaman Anadolu’nun güney kıyıları650, kimi zaman da Güney İsrail’de Oboda651 gösterilmiştir. Bununla birlikte daha sonraki ça- lışmalarda yine asıl kaynak olarak Kıbrıs Adası gösterilmiş olup652, yayınlanan bu-

luntular vasıtasıyla da adadaki muhtemel üretim yeri olarak Palaipaphos Bölgesi, özellikle de Nea Paphos vurgulanmaktadır653

.

Kıbrıs Sigillataların’da kullanılan kil ile halefi Kıbrıs Kırmızı Astarlı Kapla- rının kili arasında benzerlik tespit edilmiş654

ve kilin kaynak yeri olarak da Nea Paphos ve Polis arasındaki bölge ya da Cape Greco gösterilmiştir655.

Kili ince taneciklidir ve düzgün kırıklar verir. Bazen kilin içinde küçük beyaz, sert kalker tanecikleri gözlenir, hatta kötü üretilmiş kaplarda bu taneler oldukça iridir. Gümüş mikaya az sayıdaki parçada rastlanmıştır. Bu katkı maddeleri genelde krater formunda gözükmektedir. Hamur rengi açık pembemsi kahverengiden koyu kırmı- zımsı kahverengiye kadar değişir. Aynı kilin ince yıkanması ile kabın tamamı boya- narak astarlanır. Çoğu zaman hamur rengine göre daha koyu bir renk alan astar, kalın ve pişmeye bağlı olarak az ya da çok metalik bir görünüm kazanmış olmasına rağ-

644 Tomber 1992, 216, fig. 4, çiz. 1-7.

645 Kenrick 1985, 245-256, fig. 45-46. 646 Hayes 1994, 130, no.76-78, fig. 27. 647 Technau 1929, Group 3B, fig. 43, 1-2. 648 Hayes 1991, 51-52, fig. XXI.

649 Hayes 1967a, 65-77; Hayes 1986, 79-91, lev. XVIII-XXII.

650 Gunneweg 1983, 14-15; 109. Bu çalışmada kil analizine dayanılarak bu olası görüş ileri sürülmüştür. Tekocak 2006, 44, n. 238.

651 Negev 1972; 1986, XIX. Negev, Oboda’da keramik fırınları bulduğu için, pek kabul görmemekle beraber, bu malların Nabatea üretimi olduğunu ileri sürmüştür. Tekocak 2006, 44, n. 239.

652 Slane 1989, 222, n. 20. 653 Lund 1997, 203.

654 Meyza 1995; Daskiewicz ve Raabe 1995. 655 Rautman v.d. 1993; Rautman 1995, 335-336.

men hiçbir zaman Arretina veya Doğu Sigillataları B grubunun erken örneklerinin eriştiği kaliteye ulaşamamıştır. Söz konusu bu özelliği ile de diğer Doğu üretimlerin- den ayrılır. Doğu Sigillitaları'nda görülen çift daldırma özelliği bu grupta genellikle krater ve çanaklarda karşımıza çıkar. Kötü örneklerde ise astar özellikle dış yüzde mat bir görünüme sahiptir. Genellikle kapların fırında pişirilmesi oldukça iyidir ve tek bir kap üzerinde değişiklik görülmemesine karşın kaptan kaba farklılıklar görülür. Kaliteli pişirilmiş mallar kiremit kırmızısı, kahverengi, bordomsu kırmızı veya koyu kahverengidir, ancak geç dönemde yaygın bir hal alan düşük ısıda pişirilmiş örnekler turuncumsu kırmızıdır. Zayıflamış fırında pişmiş erken örnekler metalik siyah ve bordomsu siyah astara sahiptirler. Erken örnekler daha iyi yapılmış, ince cidarlı ve geç örneklerden daha kaliteli pişirilmişlerdir. Geç örneklerde kabın alt yüzeylerinde belirgin bir şekilde çark izleri görülmektedir. Kıbrıs Sigillataları’nda kalite düşüklü- ğü, bir başka ifadeyle deformasyon M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görü- lür656

.

Diğer gruplardaki bazı sigillatalarda görülen kalıp tekniği Kıbrıs Sigillataları’nda yoktur ve genellikle de formları basittir. Kabın dibinin içe doğru kabaca oyulması ile oluşturulan dip alçaktır. Çift halkalı dip bu grubun karakteristi- ğidir ve dip kalınlığını indirgemek için alt kısmına çoğunlukla geniş bir yiv açılmıştır. Doğu Sigillataları A grubu ile form ve bezeme657

repertuarı açısından benzerlik arz etmektedirler. Söz konusu benzerlik erken dönemde daha fazladır. Julius-Claudiuslar Dönemi’nde gözlenen form çeşitliliği, 2. yüzyılda azalmıştır658.

Kıbrıs Sigillitaları M.Ö. 1. yüzyılın 2. yarısı – M.S. 2. yüzyılın 2. yarısı ara- sındaki iki yüz yıllık dönem boyunca üretilmiş, özellikle de M.Ö. 1. yüzyılda ada dışına yaygın olarak ihraç edilmiştir. Girit’te Knossos659, Yunanistan’da Kenchrai660

, İsrail’de Oboda661, Libya’da Sabratha662

ve Berenike663, Mısır’da İskenderiye ve Ma-

656 Hayes 1967, 66.

657 Bezeme olarak dışta hafifçe kazınmış çizgiler ve rulet süsleri kullanılmıştır. Tekocak 2006, 45, n. 245.

658 Hayes 1967, 67. 659 Sacket 1992, 152.

660 Adamscheck 1979, 63-64 no. ER 37, 38a-38b, 39-40 ve P. 596, lev.16, 17, 63. 661 Negev 1972; 1986, XIX

662 Hayes 1994, 127-129, Fig.27. 663 Kenrick 1985

rina el-Alamein664, Suriye’de Hama665, Cezayir’de Tiddis666, Anadolu’da667 Anemurium668, Tarsus669 ve Soli670 Kıbrıs Sigillataları’nın ihraç edildiği başlıca kent- lerdir. Orijini Kıbrıs Adası olan bu grubun farklı bölgelerdeki yerleşim yerlerinde taklitlerinin yapıldığı tespit edilmiştir671

.