• Sonuç bulunamadı

5. KİLİKYA BÖLGESİ EKONOMİSİ VE BÖLGEDEKİ MESLEK KOLLARI 88

5.1. Seramik Endüstrisi 91

5.1.1. Amphoralar 91

5.1.2.2. Roma Kırmızı Astarlı Kapları 132

5.1.2.2.1. Afrika Kırmızı Astarlı Kapları 132

Afrika Kırmızı Astarlı Kapları, Roma Kırmızı Astarlı Kapları arasında en önemli grubu temsil etmektedir. İsmini J. Hayes’ten alan ARS’ler bundan önce halen kullanılan Geç Roma A ve B (LRA ve B), Erken Roma Kırmızıları ve Terra Sigillata Chiara A, C ve D isimleri ile de bilinmektedir673. ARS’ler çoğunlukla Kuzey Afri- ka’da, Tunus ve Cezayir sahillerindeki atölyelerde üretilmiştir. Deniz yoluyla bu ürünler, Akdeniz’in tamamına ihraç edilmiştir674

.Bu bölge içerisinde kaplar birkaç değişik atölyede, ama aynı yörede üretilmiş olmalıdır (Oudna, Raqqada, Sidi Aich, Sfax ve Gabes...gibi)675.

Üretime Batı Sigillatalarını taklitle başlayan Afrika atölyeleri, zamanla kendi

664 Daszewski, 1990; 1995. 665 Lund 1995, 138-139. 666 Guéry 1968, 275-279.

667 Anadolu’nun batı kıyılarından şu ana kadar bir yayın yok. Güney kıyılarında Dağlık ve Ovalık Kilikya’daki bazı kentler buluntu vermiştir. Tekocak 2006, 46, n. 247.

668 Williams 1989, 1-8. 669 Tekocak 2006, 46, n. 247.

670 M. Tekocak, 2004 yılındaki ziyaretinde Soli’de 22 adet parça tespit etmiştir. Tekocak 2006, 46, n. 247.

671 İsrail Oboda: Hayes 1985, 79; Williams 1989, 2; Perge: Fırat 1999, 26-27; Tekocak 2006, 46, n.248.

672 Tekocak 2006, 49.

673 Hayes 1972, 13-299; Hayes 1980, 484-523. 674 Hayes 1972, 13, 296-9.

gelişim zincirini oluşturmuştur. 2. yüzyıldan itibaren endüstriyel ölçekte üretilen bu kaplar Hadrian ve Antoninus Pius Dönemleri’nde Batı Akdeniz pazarına egemenken, 3. yüzyılda Doğu Akdeniz’e de el atar ve 4. yüzyılın ilk çeyreğine kadar bu bölgede bir tekel oluşturmayı başarır. Oysaki Vandalların 429’da Afrika’yı istila etmesi676

bölgede siyasal dengelerin değişmesine ve sancılı bir dönem yaşanmasına sebep ol- muş677, ancak bölgenin ticari faaliyetleri kısa bir bocalamadan sonra eski canlılığına

kavuşmuştur. 5. yüzyılın ikinci çeyreğinden sonra kısa bir kesintiye uğrayan kapların ihracatı 7. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir678. Bu kaplar M.S. 1. yüzyıl ile M.S. 7. yüzyıllar arasında üretildikleri tam 6 yüzyıl boyunca sürekli rağbet görmüş- tür679

.

Kili oldukça kaba ve epeyce taneli bir yapıya sahiptir. Astarın normal rengi portakal (turuncumsu) kırmızıdan kiremit kırmızısına kadar değişmekte olup, pek çok kaliteli parçada ise belirgin pembemsi bir renk göze çarpar. Katkı maddeleri ara- sında en yaygını olan kireç, genelde küçük parçacıklar şeklinde olmakla beraber, bazen de oldukça iri parçalar halindedir. Söz konusu bu büyük kireç parçaları bazen malların pişirilmesi sırasında patlayarak yüzeyde izler oluşmasına sebep olmaktadır. Kalkerin yanında bir diğer katkı maddesi ise beyaz ya da kahverengimsi ince kuartz parçacıklarıdır. Bazen görülen siyah parçacıklar ile birlikte sıklıkla yer alırlar. Gü- müş mika, önemli miktarda olmamasına karşın pek çok kap üzerinde gözlemlenebi- len bir başka katkı maddesidir. Astar kilin daha inceltilmiş hali olup terra sigillataların sahip olduğu kalitede değildir. Genelde gövde kilinin bir gölgesi gibi ya da iki ton koyusudur. Astar kalın uygulandığı takdirde düzgün ve hafifçe parlak bir yüzeye, ince sürüldüğü zaman ise mat bir görünüşe sahip olur ve kil ile bütünleşir. Astar gövde kili ile aynı tonda olduğu için tabaka şeklinde bir ayrım oluşturmaz, ancak yüzeye çıkan kireç parçacıkları oldukça düzgün olan yüzeyde görüntüyü bozan tek unsurdur680.

Erken dönem örneklerinde bezeme unsurları olarak damga, kazıma ve ka-

676 Grant 2000, 28.

677 Schimidt 1936, 305-306, 309-312, 315. 678 Lepelley 1999, 49.

679 Hayes 1972, 13. Hayes’in yapmış olduğu bu kronolojiye getirilen bazı değişiklikler için bkz. Williams 1989, 38, n. 7.

bartma halinde çeşitli motifler işlenmiş olup, boyama ile süsleme yapılmamıştır. Da- ha sonraki evrelerde ise rulet süsü yaygın olarak kullanılır. Bunların yanında bazı kap formlarında (Hayes Form 50’de olduğu gibi) ise hiçbir süsleme öğesine rastlan- maz681.

Kil ve astar kalitesi bakımından Terra Sigillatalarla denk olmayan bu kapların piyasayı ele geçirmesi ise tesadüf değildir. Asıl zenginlik kaynağı zirai ürünler olan Kuzey Afrika şehirlerinin önemli ve işlek ticaret yollarının üzerinde bulunmaları dağılımlarını oldukça kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla Kırmızı Astarlı kaplar da bu ürünlerin ihracatı ile birlikte çoğunlukla bir yan ürün olarak pazarda yer bulmuştur. Bunu şarap ve zeytinyağı taşımacılığında kullanılan Afrika Amphoraları’nın kırmızı astarlı kaplarla birlikte aynı batıklarda ve kazılarda bulunması da göstermektedir682

. Yaratıcı ama hala eski geleneğe bağlı Geç Roma kültürünün kalitesi ve canlı- lığını bu kaplarda görmek mümkündür. Zirai ürünlerin yanı sıra satılan bu mallar, bize dönemin ticari bağlantılarını göstermesi açısından da önemlidir ve bu kaplar bütün Akdeniz’e, hatta İngiltere ve Rusya’ya kadar ulaşmıştır683

. Bunların dışında Yunanistan’da Korinth684

, Girit’te Knossos685, Anadolu’da Saraçhane (İstanbul)686, Sagalassos687, Anemurium688, Kelenderis689, Tarsus690 ayrıca İsrail’de Kudüs691 ve Caesarea692, Mısır’da Abu Mena693, İskenderiye694 ve Kanaris695, Libya’da Kyrenaika Bölgesi’nde Tokra696, Tunus’ta Kartaca697

iyi tarihlenmiş gruplara sahip- tir698.

681 Hayes 1972, 14. Afrika Kırmızı Astarlılar üzerinde süsleme teknikleri ve bu tekniklerle yapılmış motifler için bkz. Hayes 1972, 211-287; Adak-Adıbelli 2006, 34-51.

682 Elton 2003, 173.

683 Hayes 1972, 462-463, maps 19-30; Hayes 1980,

684 Hayes 1973a, 104, 118,122, fig. 4, no. 32-52 Adamsheck 1979, Slane 1990, 54-57. 685 Hayes 2001, 434, 438, 442, 443, fig. 2, no.49,fig. 4, no. 20-21, fig. 6, no. 3-4. 686 Hayes 1968, 208, fig. E, no. 40-58; Hayes 1992, 5,7.

687 Poblome 1999, 293-297.

688 Williams 1989, 38-45, fig. 18-21.

689 Tekocak 2006, 50-54; Tekocak 2009, 132-134, fig. 7. 690 Adak-Adıbelli 2006, 40-84.

691 Hayes 1985, 185-186, 192-193, fig. 61-62; Tushingham 1985, 62, 90-97. 692 Oleson 1994, 44-47, fig. 37-39.

693 Hayes 1972, 1.

694 Rodziewicz 1976, 27-37, Pl. 1-7.

695 Johnson 1981,9-10, 46,50, 114-115, pl. 33-40, no. 213-240. 696 Hayes 1973b, 108-115.

697 Hayes 1976b; Hayes 1978; Riley 1981; Machensen 1999. 698 Adak-Adıbelli 2006, 23.

M.S. 332’den itibaren buğday sevkiyatının başlamasıyla birlikte Konstanti- nopolis güzergâhındaki liman kentlerine Afrika kökenli malların girdiği görülür. İs- tanbul’da Saraçhane699

başta olmak üzere Kilikya Bölgesi’nde Anemurium700, Kelenderis701, Gözlükule702 ve Antiokheia703 buluntuları arasında M.S. 4. yüzyılın ikinci yarısından M.S. 6. yüzyıl sonu ve M.S. 7. yüzyıl başlarına kadar azalarak da olsa Afrika seramik gruplarından özellikle kırmızı astarlılara rastlanmaktadır704.

Kelenderis’teki Aşağı Şehir Sondajı’nda bu örneklere ait 9 farklı form tespit edilmiştir. Tespit edilen örneklerin tamamı Geç Roma Dönemi’ne aittir. En erken örnek (Hayes 50A) M.S. 3. yüzyılın sonu ve M.S. 4. yüzyılın ilk çeyreğine, en geç örnekler ise (Hayes 105 ve Hayes 109) M.S. 7. yüzyılın başına tarihlendirilir705

. Bu tipe ait buluntu sayısı oldukça sınırlıdır. Bu veriler ışığında Kelenderis ve ARS üre- tim merkezleri arasında bu döneme ait ticari bir ilişkinin varlığından söz edilebilir. Kilikya Pedias’ta bol miktarda bulunmuş Geç Roma Kırmızı Astarlıları ve çok sayı- daki bu gruba ait örneklere Anemurium ve Kelenderis’te çok fazla rastlanmaz. Bu nedenle ARS’lerin en fazla Kilikya Pedias’ta rağbet gördüğü söylenebilir706

.

Tarsus’taki Gözlükule, Donuktaş ve Cumhuriyet Alanı’nda yapılan kazılarda, 22 farklı formda toplam 665 adet Afrika Kırmızı Astarlı Kabı tespit edilmiştir. Bu parçalar basit biçimli kâse, çanak ve derin tabaklardan oluşmaktadır707

. Tarsus’ta Afrika Kırmızı Astarlılarının en erken örnekleri M.S. 2. yüzyılın sonu ve 3. yüzyıl başlarına ait (Hayes 16) varyasyonlardır. Oldukça az sayıdaki bu parçalar, hem Gözlükule hem de Cumhuriyet Alanı’nda ele geçmiştir. Genel olarak ARS’lerin en yoğun olduğu tarih (sayısı 110’u geçen Hayes 67) M.S. 5. yüzyılın ilk yarısını gös- termektedir708. Bu tarihten itibaren keskin bir düşüş görülür. Afrika’daki Vandal isti- lası ile ilişkilendirilen bu durum 6. yüzyıl başlarında değişir ve kapların ithalatında belirgin bir artış kaydedilir. 7. yüzyıl başlarında biraz azalmaya başlayan kapların

699 Hayes 1992, 5 vd.

700 Williams 1989, 38 vd., lev. 18-21. 701 Tekocak 2006, 50 vd., lev. 5-9. 702 Jones 1950, 205 vd., res. 163. 703 Waage 1930, 54 vd.,lev VIII-XI. 704 Teall 1959, 89.

705 Tekocak 2009, 132. 706 Tekocak 2009, 133. 707 Adak-Adıbelli 2006, 85. 708 Adak-Adıbelli 2006, 87.

ithalatı, aynı yüzyılın ikinci çeyreğinden sonra belirgin bir düşüşe geçer. Bu düşüş sonrası, 450-500 yıldır azalan ve çoğalan miktarlarla Tarsus pazarında alıcı bulmayı başaran kapların ithalatı 7. yüzyıl ortalarından itibaren kesilir709

.