• Sonuç bulunamadı

Roma Dönemi Doğu Akdeniz deniz ticaretinde kıyı Kilikya Bölgesi'nin yeri ve önemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Roma Dönemi Doğu Akdeniz deniz ticaretinde kıyı Kilikya Bölgesi'nin yeri ve önemi"

Copied!
405
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI

KLASİK ARKEOLOJİ BİLİM DALI

ROMA DÖNEMİ DOĞU AKDENİZ DENİZ TİCARETİNDE

KIYI KİLİKYA BÖLGESİ’NİN YERİ VE ÖNEMİ

AHMET BİLİR

DOKTORA TEZİ

Danışman

YRD. DOÇ. DR. MEHMET TEKOCAK

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Ahmet Bilir

Numarası 104103011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Arkeoloji / Klasik Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezin Adı Roma Dönemi Doğu Akdeniz Deniz Ticaretinde

Kıyı Kilikya Bölgesi’nin Yeri Ve Önemi

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (İmza)

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Doktora Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Ahmet Bilir

Numarası 104103011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Arkeoloji / Klasik Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Tekocak

Tezin Adı Roma Dönemi Doğu Akdeniz Deniz Ticaretinde Kıyı Kilikya Bölgesi’nin Yeri Ve Önemi

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Roma Dönemi Doğu Akdeniz Deniz Ticaretinde

Kıyı Kilikya Bölgesi’nin Yeri Ve Önemi Yeri başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonu-cunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

Önsöz

Geriye dönüp bakınca hep üniversite yılları, kazılar, bölümün koridorları, dostluklar ve hocalar akla geliyor. Bu süre zarfında hissettiğim duygunun bir tarifi olarak aile sıcaklığı kavramını yakıştırabilirim.

Bu tezin tamamlanmasında doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok kişinin katkısı oldu. Bu yüzden tezimde yazmayı en çok istediğim kısım sanırım burası. Sevip, saydıklarıma minnettarlığımı göstermek ve gönül borcumu bir teşekkür ile ödeyebilmek adına.

En başta Sayın Hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet Tekocak’a teşekkür ediyorum. Çalışmamda her türlü desteğinden güç aldığım, yaşadığım en önemli olaylara şahitlik etmiş değerli Hocam’ın öğrencisi olmak bana gurur veriyor.

Çalışmamın izleme komitesinde bulunan, gittiğim yolda görüş ve önerilerini benden esirgemeyen Değerli Hocalarım, Prof. Dr. Asuman Baldıran, Prof. Dr. Ali Baş, Doç. Dr. Ertekin Doksanaltı, Yrd. Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu’na teşekkürlerimi sunarım.

Bilgi, görüş ve düşüncelerini paylaşmakta oldukça cömert davranan, Doç. Dr. Hamdi Şahin’e ise ne kadar teşekkür etsem azdır. Her zaman içtenliğini ve desteğini yanımda hissettiğim Yrd. Doç. Dr. Oktay Dumankaya'ya ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Ayrıca yaşadığımız bu meşakkatli süreç içerisinde sözleri ile bize güç veren Yrd. Doç. Dr. Nurperi Ayengin’e, göstermiş olduğu yakın ilgi ve samimiyetten ötürü, teşekkür etmek için ayrı bir paragraf açmak isterim.

Bunun dışında başım sıkıştığında rahatlıkla ulaşabileceğim Dr. Erdoğan Aslan, Dr. Aytekin Büyüközer ve Dr. Zeliha Gider Büyüközer ile Savaş Altun ve Özge Altun’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.

(5)

Halime Aslan, Serkan Gündüz, İbrahim Karaoğlan, Hatice Korkmaz’a da iyilik ve içtenliklerinden ötürü minnettarım.

Maddi ve manevi açıdan başından sonuna kadar sonsuz sabır ve anlayışla, koşulsuz destek olan anne ve babama ise borcumu nasıl ödeyebileceğim kafamda soru işaretleri ile dolu. Bu nedenle şimdilik sadece teşekkür edebiliyorum.

Mersin Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi ailemizin büyüğü Yasemin Bilir Altınok’a ise göstermiş olduğu ilgiden dolayı bir kez daha burada teşekkür etmek isterim.

Son olarak çıktığımız bu uzun hayat yolunda karşılaştığımız zorluklara rağmen cesaretlendirici telkinleri ile her zaman destek olan biricik eşim ve aynı zamanda meslektaşım, Güzin Bilir’e ne kadar teşekkür etsem azdır.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Ahmet Bilir

Numarası 104103011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Arkeoloji / Klasik Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Tekocak

Tezin Adı Roma Dönemi Doğu Akdeniz Ticaretinde Kıyı Kilikya’nın Yeri Ve Önemi

Özet

Çağlar boyu Doğu Akdeniz’e kıyısı olan kentlerin birbirleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi, ticaret faaliyetlerinin artmasını sağlayan en önemli etmen olmuştur. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölmesi ile birlikte Akdeniz’de siyasi otorite boşluğu meydana gelmiştir. Bu boşluk coğrafi koşulları nedeniyle Dağlık Kilikya’yı korsan yatağı haline getirmiştir. Öyle ki korsan tehdidi Batı Akdeniz’e kadar yayılmıştır. Bu durum Romalı tacirleri büyük bir ticari kayba uğratmıştır. M.Ö. 67’de korsanların yenilmesi ile birlikte yapılan düzenlemeler neticesinde ekonomik anlamda bir güven ortamı oluşturulmuştur. Böylece verimli ovalara sahip bölgede bir tarım reformu gerçek-leşmiştir. Daha sonra şarap ve zeytinyağı gibi işlenmiş ürünler, bölgenin başlıca ihraç kalemleri arasına girmiştir.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Ahmet Bilir

Numarası 104103011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Arkeoloji / Klasik Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Tekocak

Tezin İngilizce Adı The Roman Era Coast of Cilicia’s Place And Important in the Eastern Mediterranean Trade

Summary

Down the ages, the connections between cities which have a coast of Eastern Mediterranean has been most important factor to increase the commercial activities. After the death of Alexander the Great in 323 BC, the political authority gap occured in the Mediterranean. This gap turn into the Rough Cilicia to pirate bed due to the geographic conditions. So piracy threat was spread out through the Western Mediterranean. This situation cause a commercial loss of the Roman merchants. Along with the defeat of the pirates in 67 BC as a result of arrangements, established an atmosphere of trust in economic terms. So it was effectuated an agricultural reform in the region with fertile plains. After this, such as wine and olive oil processed products came between the region's main export items.

(8)

Bilimsel Etik Sayfası ... II Doktora Tezi Kabul Formu ... III Önsöz ... IV Özet ... VI Summary ... VII İçindekiler ... VIII Tablolar Listesi ... XI Resimler Listesi ... XI 1. GİRİŞ ... - 13 - 1.1. Amaç ... - 13 - 1.2. Materyal ve Yöntem ... - 14 - 2. KİLİKYA BÖLGESİ ... - 16 - 2.1. Bölgenin Sınırları ... - 16 - 2.2. Tarihi Coğrafyası ... - 18 - 2.3. Araştırma Tarihi ... - 26 -

3. DOĞU AKDENİZ’DE DENİZCİLİK ... - 32 -

3.1. İklim ve Hava Koşulları ... - 32 -

3.1.1. Görüş Mesafesi (Rüyet) ... - 38 -

3.2. Mevsimsel Gemicilik ve Denizyolu Taşımacılığı ... - 41 -

3.3. Bölüm Değerlendirmesi ... - 50 -

4. NEOLİTİK ÇAĞ’DAN ROMA DÖNEMİ’NE KADAR KİLİKYA BÖLGESİ’NDE TİCARET- 52 - 4.1. Neolitik ve Kalkolitik Çağ’da Kilikya Bölgesi’nde Ticaret ... - 52 -

4.2. Tunç Çağı’nda Kilikya Bölgesi’nde Ticaret ... - 53 -

4.3. Demir Çağı’nda Kilikya Bölgesi’nde Ticaret ... - 63 -

4.4. Akhamenid Dönem’de Kilikya Bölgesi’nde Ticaret ... - 70 -

4.5. Helenistik Dönem’de Kilikya Bölgesi’nde Ticaret ... - 83 -

5. KİLİKYA BÖLGESİ EKONOMİSİ VE BÖLGEDEKİ MESLEK KOLLARI ... - 88 -

5.1. Seramik Endüstrisi... - 91 -

5.1.1. Amphoralar ... - 91 -

5.1.1.1. Kilikya Bölgesi’nde Amphora Üretimi ... - 93 -

5.1.1.1.1. Zemer 41 Amphoraları ... - 94 - 5.1.1.1.2. Pompei V Amphoraları ... - 98 - 5.1.1.1.3. Agora M54 Amphoraları... - 99 - 5.1.1.1.4. Agora M239 Amphoraları ... - 101 - 5.1.1.1.5. Zemer 40 Amphoraları ... - 101 - 5.1.1.1.6. LR 1 Amphoraları ... - 102 -

5.1.1.2. Kilikya Bölgesi’ndeki İthal Amphoralar ... - 113 -

5.1.1.2.1. Mısır Amphoraları ... - 119 -

5.1.1.2.2. Levant Amphoraları ... - 120 -

5.1.1.2.3. İtalyan Amphoraları ... - 120 -

5.1.1.2.4. Ege Amphoraları ... - 121 -

5.1.1.2.5. Kuzey Afrika Amphoraları ... - 121 -

5.1.1.2.6. Karadeniz Amphoraları ... - 122 - 5.1.2. Gündelik Kaplar ... - 122 - 5.1.2.1. Terra Sigillatalar ... - 122 - 5.1.2.1.1. Doğu Sigillataları A ... - 123 - 5.1.2.1.2. Doğu Sigillataları B ... - 128 - 5.1.2.1.3. Kıbrıs Sigillataları ... - 130 -

5.1.2.2. Roma Kırmızı Astarlı Kapları ... - 132 -

5.1.2.2.1. Afrika Kırmızı Astarlı Kapları ... - 132 -

5.1.2.2.2. Geç Roma C - Foça Kırmızı Astarlı Kapları ... - 136 -

5.1.2.2.3. Geç Roma D - Kıbrıs Kırmızı Astarlı Kapları ... - 139 -

5.2. Tarım ... - 142 -

5.3. Orman Ürünleri ... - 159 -

5.4. Madencilik ... - 160 -

5.5. Tekstil ... - 162 -

5.6. Kilikya Bölgesi’ndeki Meslek Kolları ... - 162 -

5.6.1. Denizcilik ... - 162 -

(9)

5.6.5. Kuyumculuk ve Borsa ... - 168 - 5.6.6. Dokumacılık ... - 169 - 5.6.7. Hamamcılık ve Hamamlar ... - 170 - 5.6.8. Hancılar ... - 172 - 5.6.9. Kantarcılar ... - 172 - 5.6.10. Tavernacılar ... - 172 - 5.6.11. Dericiler ve Ayakkabıcılar ... - 173 - 5.6.12. Depocular ... - 173 - 5.6.13. Diğer Meslekler ... - 174 - 5.7. Bölüm Değerlendirmesi ... - 174 -

6. KORSANLIĞIN KİLİKYA EKONOMİSİ’NE ETKİSİ ... - 179 -

6.1. Korsanlık Öncesi Kilikya Bölgesi ... - 179 -

6.2. Akdeniz’de Korsanlığın Ortaya Çıkışı ... - 182 -

6.3. Korsanlık Sonrası Kilikya Ekonomisi ... - 186 -

6.4. Bölüm Değerlendirmesi ... - 188 -

7. KİLİKYA BÖLGESİ LİMANLARI ... - 191 -

7.1. Dağlık Kilikya ... - 194 - 7.1.1. Korekesion ... - 196 - 7.1.2. Laertes ... - 197 - 7.1.3. Nauloi ... - 198 - 7.1.4. Syedra ... - 198 - 7.1.5. Iotape ... - 200 - 7.1.6. Selinus ... - 202 - 7.1.7. Kestros ... - 203 - 7.1.8. Nephelium ... - 204 - 7.1.9. Antiokheia ad Krago ... - 205 - 7.1.10. Charadros ... - 206 - 7.1.11. Platanunte ... - 207 - 7.1.12. Anemurium ... - 208 - 7.1.13. Rhygmanis ... - 209 - 7.1.14. Nagidos ... - 209 - 7.1.15. Arsinoe ... - 214 - 7.1.16. Dionysophanis ... - 215 - 7.1.17. Mandane ... - 216 - 7.1.18. Melania, Myus ... - 216 - 7.1.19. Kelenderis ... - 216 - 7.1.20. Berenike ... - 220 - 7.1.21. Pisourgia... - 221 - 7.1.22. Craunos ... - 221 - 7.1.23. Kiphisos ... - 222 - 7.1.24. Aphrodisias ... - 222 -

7.1.25. Pityusse, Dana Adası ... - 223 -

7.1.26. Palaia ... - 224 -

7.1.27. Portum Nesulium, Aga Limanı ... - 224 -

7.1.28. Mylai ... - 225 - 7.1.29. Holmoi ... - 226 - 7.1.30. Seleukeia ad Kalykadnum ... - 226 - 7.1.31. Sarpedonia Burnu ... - 228 - 7.1.32. Zephirion ... - 229 - 7.1.33. Persente, Pseudo-Korasion? ... - 230 - 7.1.34. Korasion ... - 230 - 7.1.35. Arima? Krine? ... - 231 - 7.1.36. Korykos ... - 232 - 7.1.37. Elaiussa Sebaste ... - 234 - 7.1.38. Akkale Kumkuyu ... - 235 - 7.1.39. Lamos ... - 235 - 7.2. Ovalık Kilikya ... - 236 - 7.2.1. Calanthia ... - 239 -

(10)

7.2.3. Zephyrion ... - 240 -

7.2.4. Anchiale, Aulai? ... - 241 -

7.2.5. Rhegma Lagünü ... - 241 -

7.2.6. Tarsus ... - 242 -

7.2.7. Saros Nehri Ağzı ... - 243 -

7.2.8. Adana ... - 243 - 7.2.9. Ionia ... - 244 - 7.2.10. Magarsa ... - 244 - 7.2.11. Mallos ... - 245 - 7.2.12. Didymis Adaları ... - 245 - 7.2.13. Serretillis ... - 246 - 7.2.14. Aigai ... - 246 - 7.2.15. Halai ... - 248 - 7.2.16. Katabolos ... - 248 - 7.2.17. Issos ... - 250 - 7.2.18. Fano ... - 251 - 7.2.19. Baiae ... - 251 - 7.2.20. Karayılan ... - 252 - 7.2.21. Alexandria ad Issos ... - 252 - 7.2.22. Myriandos ... - 253 -

7.2.21. Antioch Pieria / Rhosos ... - 253 -

7.2.22. Burunlu... - 254 -

7.2.23. Georgia ... - 254 -

7.2.24. Seleukeia Pieria / İç Liman ... - 255 -

7.2.25. Seleukeia Pieria / Dış Liman ... - 256 -

7.2.26. Oronte Nehri ... - 256 -

7.2.27. Bytyllion... - 257 -

7.2.28. Nymphaion ... - 257 -

8. GENEL SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR ... - 258 -

Tablo-1 Kilikya Bölgesi Antik Limanları ... - 263 -

Tablo-2 Diokletian’ın Fiyat Fermanı ... - 270 -

Tablo-3 Beaufort Rüzgâr Ölçeği ... - 286 -

Tablo-4 Doğu Akdeniz Kentleri Referans Tablosu ... - 287 -

HARİTALAR ... - 289 -

ŞEKİLLER ... - 295 -

KISALTMALAR ve BİBLİYOGRAFYA ... - 352 -

Internet Kaynakları ... - 402 -

(11)

Tablolar Listesi

Tablo-1 Kilikya Limanları

Tablo-2 Diokletian’ın Fiyat Listesi Tablo-3 Beaufort Rüzgâr Ölçeği

Tablo-4 Doğu Akdeniz Kentleri Referans Tablosu

Resimler Listesi

Resim-1 Korakesion / Alanya Resim-2 Laertes / Dim Çayı Ağzı Resim-3 Naulis / Mahmutlar Civarı Resim-4 Syedra / Demirtaş Çayı Ağzı Resim-5 Iotape / Aytap / İmamlı civarı Resim-6 Selinus / Gazipaşa limanı Resim-7 Kestros / Macarköy civarı Resim-8 Nephelium / Muzkent civarı Resim-9 Antiokheia ad Krago / Güneyköy Resim-10 Charadros / Kaledıran

Resim-11 Platanunte / Meleç, Demirören civarı

Resim-12 Anemurium / Anamur Resim-13 Mamure

Resim-14 Bozyazı / Nagidos Resim-15 Arsinoe / Güneysu Koyu Resim-16 Dionysophanis / Tekmen Resim-17 Mandane / Tekeli Resim-18 Mellaxia / Soğuksu Resim-19 Kelenderis / Aydıncık Resim-20 Berenike / Sancakburnu Kurtinikoyu

Resim-21 Pisourgia / Sipahili

Resim-22 Craunos Nehri / Büyükeceli Resim-50 Mallos / Kızıltahta

Resim-51 Didymis Adaları / Karataş Resim-52 Serretillis / Ceyhan Nehri ağzı Resim-53 Aigeai / Yumurtalık

Resim-54 Halai / Sugözü Termik Santrali civarı

Resim-55 Katabolos / Burnaz Resim-56 Issus / Yeniyurt Resim-57 Fano / Dörtyol Sahil Resim-58 Baiae / Payas Resim-59 Karayılan

Resim-60 Alexandreia ad ssos / İskenderun Resim-61 Myriandos / Büyükdere

Resim-62 Rhosos / Arsuz Resim-63 Burunlu Resim-64 Georgia

Resim-65 Seleukeia Pieria / Samandağ Resim-66 Seleukeia Pieria / Samandağ

Resim-67 Oronte / Asi Nehri ağzı Resim-68 Bytylion / Meydan Civarı Resim-69 Nymphaion / Samandağ Plajı Resim-70 Beaufort’un Soli Limanı Çizimi Resim-71 Althiburus Mozaiği

Resim 72 Iotape

Resim 73 Anamur Gazipaşa arası Resim 74 Muzdeniz Sahili Resim 75 Kaledıran / Yakacık

Resim 76 Platanunte / Meleç, Demirören civarı

Resim 77 Anemurium / Anamur Resim 78 Anemurium / Anamur Resim 79 Mamure Kalesi Resim 80 Mamure Kalesi Resim 81 Bozyazı Adası Resim 82 Bozyazı / Nagidos Resim 83 Softa Kalesi Resim 84 Arsinoe

Resim 85 Aydıncık / Kelenderis Resim 86 Pisourgia / Sipahili, Babadil Limanı

Resim 87 Craunos Çayı / Büyükeceli Resim 88 Kiphisos / Yeşilovacık Resim 89 Aphrodisias / Tisan Resim 90 Aphrodisias / Tisan

Resim 91 Ovacik Körfezi ve Tisan Yarı madası

Resim 92 Aphrodisias / Tisan Resim 93 Palaia / Barbaros Koyu Resim 94 Tokmar Kalesi

Resim 95 Tokmar Kalesi'nden Barbaros Koyu

Resim 96 Portum Nesulium / Boğsak Resim 97 Liman Kalesi / Boğsak Resim 98 Holmoi / Taşucu

Resim 99 Seleukeia ad Kalykadnum / Si-lifke

Resim 100 Silifke Kalesi

Resim 101 Kalykadnum / Göksu Deltası Resim 102 Korasion / Ertur Koyu Resim 103 Korasion / Palamar Bağlama Taşı

Resim 104 Korasion / Ertur Koyu

Resim 105 Narlıkuyu Üç Güzeller Mozaiği Resim 106 Korykos / Liman ve Kızkalesi Resim 107 Kızkalesi

Resim 108 Kızkalesi / Deniz Feneri Resim 109 Korykos

Resim 110 Elauissa Sebaste / Ayaş / Yemişkumu

(12)

Resim 113 Akkale / Liman Resim 115 Limonlu Kalesi Resim 116 Soli / Mendirek

Resim 117 Soli / Dalgakıran Temelleri Resim 118 Tarsus

Resim 119 Mallus Roma Köprüsü / Ceyhan Nehri Resim 120 Aigeai / Yumurtalık, Kızkalesi

Resim 121 Aigeai / Yumurtalık

Resim 122 Katabolos / Serbest Bölge Civarı Resim 123 Katabolos / Serbest Bölge Civarı Resim 124 Baiae / Payas Kalesi

Resim 125 Seleukheia Pieria / Samandağ Resim 126 Titus Tüneli

(13)

1. GİRİŞ

1.1. Amaç

Roma Dönemi’nde Doğu Akdeniz kıyı ticareti ve Anadolu ilişkilerinin sorgu-lanması ile ilgili son yıllarda artan çalışmalar dikkat çekmektedir. Ancak bu çalışma-ların Batı Anadolu ağırlıklı olması ve kentsel olarak ele alınması, limanlar arasındaki ticari faaliyetlerin boyutlarının gözler önüne serilmesi bakımından bazı eksiklikler taşımaktadır. Bu yüzden Doğu Akdeniz ticaretini bölgesel olarak incelemek yerinde olacaktır. Bugüne kadar yapılan araştırmalara bakıldığında, Kilikya Bölgesi’nin Ro-ma Dönemi’ndeki ticari faaliyetleri ve ekonomik yapısının çok fazla araştırılRo-madığı görülmüştür. Buna rağmen bölgede hali hazırda yürütülen kazılar ve yüzey araştır-maları, söz konusu eksikliğin giderilmesine yönelik, önemli adımlar olarak göze çarpmaktadır.

“Roma Dönemi Doğu Akdeniz Deniz Ticaretinde Kıyı Kilikya Bölgesi’nin Yeri Ve Önemi” adlı çalışmamızda, yol üzeri olması ya da ticari imkânlar sunması nedeniyle, Anadolu’nun güneyindeki Kilikya kıyılarına uğramış Antik Dönem deniz-cilerinin izleri takip edilerek, bölgenin Akdeniz’deki diğer bölgeler ile sosyal ve ekonomik yönden etkileşimi irdelenmek istenmiştir. Bu bağlamda ilk olarak ticari faaliyetlerin yoğun olduğu bölgeler belirlenmeye çalışılacaktır.

Ticari etkileşimin en iyi göstergelerinden bir tanesi her zaman için seramik buluntular olmuştur. Bu nedenle yayınlanmış ithal seramiklere vurgu yapılarak, ithal edildikleri yerler ile ilişkiler değerlendirilecektir. Aynı zamanda bölgenin Akdeniz’e komşu diğer yerler ile denizden sınır olduğu unutulmamalıdır. Bu türden komşuluk ilişkilerine dayalı ticari faaliyetlerin, denizcilik tarihi kadar eski olduğu bilinmekte-dir. Ancak buradaki amaç bölgeye ithal edilmiş ya da bölgeden ihraç edilmiş malla-rın neler olduklamalla-rının belirlenmesidir. Bu amaçla Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan kentlerdeki arkeolojik kanıtların el verdiği ölçüde tespitler yapılmaya çalışılacaktır. Ayrıca araştırmamızın bir diğer amacı ise Kilikya ekonomisine zarar veren etmenlerin sorgulanmasıdır. Bu kapsamda bölgenin en büyük problemi olan korsan-lığın, Kilikya ekonomisine etkileri masaya yatırılacaktır. Bunun yanında bölgedeki yazıtlarda bahsi geçen meslek grupları üzerinde durularak, bu mesleklerin Kilikya Bölgesi’nin ekonomisine katkıları incelenmeye çalışılacaktır.

İç kesimlerdeki tarımsal organizasyonun bir sonucu olarak, başta şarap ve zeytinyağı gibi ürünlerin, bölgedeki fırınlarda üretilen amphoralar vasıtasıyla ticari bir emtia halinde, bölge limanlarından Doğu Akdeniz dünyasına ihraç edilmesinin

(14)

izleri sürülecektir. Bir imparatorluk politikası olarak, bölgede oluşturulan tarımsal organizasyonun gelişimine paralel olarak, artan limanların sayısı ve bu limanların etkin bir biçimde kullanımına ilişkin nedenler ve sonuçlar araştırılmak istenmektedir. 1.2. Materyal ve Yöntem

Çalışmamızı Kilikya kıyılarındaki liman kentlerinin tespiti ve bu limanların hinterlandındaki Roma Dönemi’nde yapılmış tarımsal düzenlemelere bağlı olarak gelişen kıyı Kilikya ekonomisi oluşturmaktadır. Çoğunlukla kütüphane ve kaynak tarama çalışmalarından elde edilen bilgilerin derlenerek yeniden yorumlanması ile oluşturulan bu tezde, kronolojik bir düzene göre konu bütünlüğü sağlanmaya çalışıl-mıştır.

Konu bölümler halinde incelenmiş olup genelden özele anlatım tarzı benim-senmiştir. Konuya giriş yapıldıktan sonra ikinci bölümde Kilikya Bölgesi’nin sınırla-rı, tarihi coğrafyası ve araştırma tarihine değinilmiştir. Üçüncü bölümde Akdeniz’de ticari etkileşimin başlamasını sağlayan denizcilik konusu ele alınmış. Dördüncü bö-lümde ise Kilikya Bölgesi’nin ilk olarak Neolitik Dsönem’de obsidyen ticareti ile başlayan deniz aşırı ticari ilişkilerinin, Roma Dönemi’ne kadarki gelişimi ve bölge-nin Doğu Akdeniz ticaret ağındaki önemi özetlenmiş. Beşinci bölümde ise Kilikya Bölgesi’nin Roma Dönemi’ndeki ticari faaliyetlerinin saptanmasında çok önemli rolü bulunan seramik endüstrisine değinilmiş ve konumuzun çekirdeğini oluşturan Kilik-ya Bölgesi’nin ekonomik durumu ile bölgedeki meslek kolları ayrıntılı biçimde ince-lenmiş. Altıncı bölümde bölgeyi uzun süre ekonomik sıkıntıya maruz bırakan korsan-lık faaliyetleri ve sonrasında yapılan düzenlemelere yer verilmiş. Yedinci bölümde ise bölgede ticaretin kalbinin attığı, antik yazarlar ve modern araştırmacılar tarafın-dan bilinen liman kentlerine ve emporium’larına lokalizasyon amacı güdülmeden değinilmiştir.

Bu çalışmada Kilikya Bölgesi’nin sahip olduğu veya olabileceği limanlardan, antik kaynaklar ve modern araştırmacıların vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda, bahsedilmiştir. Bu amaçla uydu fotoğrafları ile birlikte koordinatlar verilerek görsel katkı sağlanmak istenmiştir.

Faydalanılan internet kaynakları köşeli ayraç [] içerisine numaralandırılarak, internet kaynakları kısmında listeler halinde verilmiştir.

Ayrıca çalışmamızı haritalar ile desteklemek istedik. Bu bağlamda Kilikya Bölgesi’nin ticari ürünleri, amphoralar ve gündelik kaplar ışığında takip edilmiş ve harita üzerinde belirtilmiştir. Haritalama çalışması yapılırken Autocad 2014,

(15)

Photoshop CS6, Macromedia FreeHand MXa ve Picasa 3 programlarından faydala-nılmıştır. Çalışmamızda sayısal ve konumsal verilerin daha kolay anlaşılması için ise grafik ve tablolardan yararlanılmıştır.

(16)

2. KİLİKYA BÖLGESİ

2.1. Bölgenin Sınırları

Kilikya1 Bölgesi’nin sınırları Roma İmparatorluk Dönemi’ne kadar farklı gö-rüşler doğrultusunda belirtilmiştir (Harita-1). Herodotos (Herodotos II.34) Kilik-ya’nın, kuzeyde Kızılırmak (Halys) ve güneyde Mısır’a dek uzanan oldukça geniş bir bölge olduğuna işaret eder. Daha sonraki dönemlerde ise bölgenin sınırlarının bu kadar geniş bir alana yayılmadığını görürüz. Manavgat (Melas) Çayı’ndan başlayıp2

Toros Dağları’nın güney etekleri boyunca Amanos Dağları’na kadar uzanmaktadır3. Kilikya Bölgesi kendi içerisinde Dağlık (Tracheia ve Aspera veya Tracheiotis) ve Ovalık (Pedias ve Campestris) olarak iki alt bölgeye ayrılır4

.

Roma Dönemi’ndeki Kilikya Bölgesi’nin sınırı doğuda Amanos’un denizden yükseldiği yer olan Hızır (Rhosus) burnundan baslar, kuzey bölümde Ceyhan Neh-ri’nin (Pyramus) vadisinde biter5. Burası Issus Körfezi ile sınırlandırılmıştır.

Pyramus’tan batıya doğru, Maraş (Germanicea) ve onun Kommagene’ye bağlı olan bölümüne kadar sarp bir şekilde uzanmaktadır. Seyhan’ın (Saros) üst kısımlarından Kappadokia sınırını oluşturan Gülek Boğazı’na ulaşılır. Gülek Boğazı’ndan sonra Tarsus ile Silifke (Seleukeia) arasındaki kıyı şeridini, kuzeyde bir duvar gibi kesen, Bolkar Dağları’nın güney yamaçları boyunca uzanmaktadır. Mut’un arkasındaki Sertavul zirvesinden batıya doğru uzanan Kuzey Kalykadnus vadisi de, Anadolu pla-tosunun kenarı ile birlikte gerçek sınır olmalıdır. Kalykadnus nehri Geyik Dağı ile sonuçlanan dağ kitlesinin içinde dolaşmaktadır. Geyik Dağı’ndan başlayan nehir toprağı uzantısı kuzeybatıdaki sarp dağları geçerek Melas’a ulaşır. Güzelsu’dan (Sulles) Davukkuyu deresinin Melas’a uzanan bölümü ve Cendeve’nin bir bölümü

1 Kilikya adının ilk defa ne zaman kullanıldığı ve nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Herodot bölgenin “Hypachoea” olarak adlandırıldığını, Fenikeli Agenor’un oğullarından Cilix’in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını yazmaktadır (Herodot, VII, 91). Bugün ise Kilikya adının Asur kaynaklarında Dağlık Kilikya için kullanıldığı düşünülen “Hilakku” kelimesinden değiştiği kabul görmektedir (Erzen 1940, 54-58) Ovalık Kilikya ise “Que” olarak adlandırılmıştır.

2 Bölgenin batı sınırı hakkında değişik fikirler ileri sürülmektedir. Strabon, XIV, IV, 2 ; Machatschek 1967, 12 ve Langlois 1947, 16 da Alanya (Korakesion)’dan başlatmışlardır. Aralarında Arthemidoros’un da bulunduğu diğer bir grup ise Aydıncık (Kelenderis)’tan başlatmaktadırlar Strabon, XIV, V, 3. L.Zoroğlu ise Demir Çağı’nda bölgenin batı sınırının Gazipaşa (Selinus) olduğunu söylemektedir Zoroğlu 1994c, 304 vd.

3 Erzen 1940, 1 vd.; Texier 1922, 271; Ruge 1921, 385-390; Herodot ise bölgeyi hem Dağlık hem de Ovalık Kilikya’yı kapsayan ve kuzeyde Kızılırmak (Halys)’a kadar uzanan geniş bir devlet olarak tarif eder, (Herodot, I, 72) ancak kesin bir sınır belirtmez.

4 Langlois 1947, 16; Strabon XIV. 5. 1. 5 Mitford ve Andrews 1980, 1232-1234.

(17)

gerçek bir sınır olmaktadır. Batı sınırını Melas nehri belirlemektedir6. Bölgenin

gü-neyi ise Akdeniz ile sınırlandırılmıştır. Günümüz coğrafyasına göre Antalya ili Ma-navgat ilçesinden doğuda Mersin, Adana illeri ile Hatay ilinin kuzeyinde İskenderun ilçesini kapsamaktadır (Harita-2). Dağlık ve Ovalık Kilikya’yı birbirlerinden ayıran sınır Limonlu (Lamas) Çayı’dır 7 . Sınır Lamos Çayı olmakla beraber, eski

Kalykadnos (Göksu)’un getirdiği alüvyonlardan oluşmuş Göksu Deltası’ndan batıya doğru Manavgat Çayı’na kadar uzanan dağlık bölgenin, ovalık bölgeden her yönüyle farklı olduğu açıktır. Dağlık Kilikya Bölgesi beş alt bölgeye ayrılmıştır8. Bu beş

böl-genin dışında Cetis9, Lalatis ve Campestris gibi alt bölgelerin varlığı da

bilinmekte-dir10.

Düzlük kesim ovalar ve sulak arazilerden oluşur11. Bölgenin batısını Toroslar,

doğusunu ise kuzeydoğudaki Anti Toroslar ile İskenderun Körfezi'nin doğusundaki Amanos (Nur) Dağları çevreler12. Bölgede Göksu Vadisi ve Kilikya Kapıları (Gülek

Boğazı ve Belen Geçidi) gibi doğal geçitlerden başka geçit yoktur. Amik Ovası, ku-zeydoğusunda Kurt Dağları, kuzeybatısında Amanos Dağları ve Cebel-Agra (Kel Dağ)13, güneybatısında Cebel Zahwiye ve güneydoğusunda ise Halep Platosu ile

çev-rilidir14. Bölgede Göksu Vadisi ve Kilikya Kapıları (Gülek Boğazı ve Belen Geçidi) gibi doğal geçitlerden başka geçit yoktur. Amik Ovası, kuzeydoğusunda Kurt Dağla-rı, kuzeybatısında Amanos Dağları ve Cebel-Agra (Kel Dağ)15, güneybatısında Cebel

Zahwiye ve güneydoğusunda ise Halep Platosu ile çevrilidir16. Amik Ovası batıya doğru dökülen Asi Nehri (Orontes) ile denize ve deniz ticaretine açılır (Harita-3). Bu doğrultuda Kıbrıs’ın kuzey kıyılarının, Anadolu kıyılarına olan uzaklığı 75-100 km

6 Mitford ve Andrews 1980, 1234; Tekocak 2006, 4. 7 Langlois 1947, 16. Tekocak 2006, 5.

8 Bu bölgeler Mitford-Andrews 1990, 2136-2137 de; Doğu Pamphylia, Merkez Dağlık Kilikya, Kalykadnos’ta Seleukeia’nın Serbest Şehri, Orta Kalykadnos, Güney ve Doğu Isauria Bölgesi olarak belirtilmektedir, Tekocak 2006, 5.

9 L. Zoroğlu, Kelenderis’in Tracheia’nın bir alt kolu olduğu zannedilen Cetis’in kentleri arasında sayıldığını, ancak bunun yanlış oldugunu söylemektedir. (Zoroğlu 1994, 15-16). Bu konudaki değişik görüşler için bkz. Magie 1950, 1365; Jones 1971, 195-196; Mitford-Andrews 1980, 1245; Hild ve Hellenkemper 1990, 301; Ramsay 1890, 363-364; Mitford-Andrews 1990, 2135; Tekocak 2006, 5.

10 Tekocak 2006, 5.

11 Seton ve Williams 1954, 121.

12 Strabon XII, 2,2; Seton ve Williams 1954, 123; Yakar 2007, 14, 344; Şahin 2003, 18.

13 Hitit metinlerinde kutsal dağ anlamına gelen Hazzi veya Huzzi kelimesi bu dağ için kullanılmıştır. Denizciler Kıbrıs kadar uzak mesafeden dağın zirvesini görebilmektedir. Woolley 1938a,2; Pamir 2005, 68.

14 Yakar 2000, 345; Casana ve Wilkinson 2005a, 28.

15 Hitit metinlerinde kutsal dağ anlamına gelen Hazzi veya Huzzi kelimesi bu dağ için kullanılmıştır. Denizciler Kıbrıs kadar uzak mesafeden dağın zirvesini görebilmektedir. Woolley 1938a,2; Pamir 2005, 68.

(18)

civarındadır. Bu bölüm, Toros Dağları’nın 2000 m’ye kadar yükseldiği, Dağlık Ki-likya’daki Silifke ile Anamur arasındadır17

.

2.2. Tarihi Coğrafyası

Kilikya Bölgesi'nde Neolitik Çağ’a kadar giden iskânın görüldüğü yerleşim-ler, Mersin Yumuktepeve Tarsus Gözlükule’dir. Bu iki merkezde, Neolitik Çağ son-rası yerleşimin devam ettiği bilinmektedir. Dağlık Kilikya, M.Ö. 2. binde, büyük bir olasılıkla Tarhundassa Krallığı'nın sınırları içindedir18. Kıbrıs'ın Hititler tarafından

ele geçirildiği göz önüne alınırsa, Hitit orduları Kıbrıs seferi için Orta Dağlık Kilikya kıyılarında bulunan bir liman kentinden yola çıkmış olmalıdır19

. Güney ve güneybatı Anadolu'da Luviler yaşamışlar20

ve bunlar Kilikya Pedias'ta Kizzuvatna Krallığı'nı kurmuşlardır21. Bölgede Luvi unsurlarının (özellikle kişi ve yer adlarının) Roma İmparatorluk Dönemi içlerine kadar yaşadığı bilinmekte-dir22. Bir dönem Hititlerin idaresinde de kalan bölge tarihi hakkında ilk yazılı bilgi-ler; Mısırlılardan kalan ve Hititlerin yıkılması ile Ege ve Akdeniz Bölgesi'ndeki karı-şıklıklardan Kilikya'nın etkilendiği hakkındadır23. Kilikya Bölgesi'nde Mallos'un

Mopsos ve Amphilakhos tarafından kurulması24

Troia Savaşı sonrasında bölgedeki değişikliklerdendir. Hitit İmparatorluk Dönemi sonrasına ait, Adana ili Kozan ilçe-sinde Ferhatlı (M.Ö. 9-8. yüzyıl) rölyefi25ve Mersin ili, Silifke-Mut yolunda ise Geç Hitit, Keben kaya kabartması26bulunmaktadır.

M.Ö. 2. binin sonlarından itibaren Fenikeliler ticari faaliyetlerini Akdeniz’in doğusundan (Suriye) batıya doğru yaymaya başlamışlar ve bu sırada kıyıda bulunan liman kentlerine de uğramışlardır. Bölge hakkında M.Ö. 1. bin yılın ilk yarısı ile

17 Otten 1988, 3.

18 Otten 1988, 3.

19 Zoroğlu 1994, 14. L. Zoroğlu, Hititlerin Kıbrıs seferinde Orta Dağlık Kilikya’dan hareket ettikleri liman kentinin Kelenderis olabileceğini söylemektedir.

20 Landsberger 1947, 100. Ayrıca bölgede kurulan ilk devletin Arzava Krallığı olduğunu da belirtmektedir.

21 Mellaart 1968, 187 vd. Hititler Kilikya’ya Kizzuwatna diyorlardı, Kınal 1991, 8. 22 Söğüt 1998, 13, n. 57.

23 Koşay 1968, 297; Jones 1971, 191-192. Kilikya Bölgesi'nin güney sınırı Amanos dağındaki Belen geçidinin, Ovalık Kilikya ve Anadolu'nun Hititler Dönemi'ndeki önemi için bkz. Kınal 1970, 3 vd. Söğüt 1998, 13, n. 58.

24 Strabon XIV. 5. 15. 25 Taşyürek 1979, 97-98.

(19)

li Asur kaynaklarından elde edilen bilgilere göre, Hilakku27 olarak bilinen Dağlık Kilikya’ya III. Salmanasar zamanında (M.Ö. 859–858) zaferle sonuçlanan bir sefer düzenlenir. Daha sonra Asur Kralı II. Sargon M.Ö. 707-705’de Hilakku’ya çeşitli seferler düzenleyerek, ulaşabildiği en batı nokta olan Seleukeia’ya kadar ulaşır. II. Sargon’un yıllıklarında, ulaşmış olduğu Göksu nehrinin batısındaki bölge ve kentle-rin hangileri olduğu konusunda bir bilgi yoktur28

.

Ulaşmış olduğu güç ve toprak ile bir imparatorluk düzeyine erişmiş olan Asurluların Hilakku Bölgesi’nde ne kadar hüküm sürdüğü bilinmemekle birlikte, Que (Ovalık Kilikya) üzerinde kurmuş oldukları kadar uzun süreli tam bir egemenlik veya baskıyı Dağlık Kilikya üzerinde gerçekleştirememişlerdir.29

M.Ö. 612 yılında İran'daki Medler’in İskitlerle birleşerek Asurluların ege-menliğine son vermesinden sonra bölgede bazı koloniler kurulmuştur30

. Herodotos31, Lidya Kralı Kroisos'un, Kilikya ve Likya dışında, Kızılırmak'ın batısındaki bütün devletleri kendi yönetimine kattığını söyler. Yine Herodotos32, Kilikya Kralı

Syennesis'in Medler ile Lidyalılar arasındaki düşmanlığı bitirdiğini ve Babilli Labinetus ile birlikte M.Ö. 28 Mayıs 585 tarihli savaşın sonunda, barış sağlandığını aktarır. Bu dönemde bölgenin bağımsız olarak, Syennesis unvanı verilen bir krallık ailesince yönetildiği anlaşılmaktadır33

.

Yeni Babil metinlerinde geçen Pirindu Bölgesi’nin34

, Asur metinlerinde ge-çen "Hilakku" yerine kullanılmış bir ifade olmaktan çok, Göksu'nun batısında kalan topraklar olması daha büyük bir olasılıktır35. Yeni Babil Kralı Neriglissar'ın M.Ö.

557-556 yılında, Pirindu Kralı Apuaşşu'ya karşı yaptığı sefer ile ilgili metinlerde, Neriglissar'ın ordularının Kirşu'ya kadar geldiği ve sonra buradan denize indiği ve

27 Tartışmalı olan Hilakku Bölgesi’nin sınırları için bkz. Erzen 1940, 27, 56 vd.; Erzen’in Hillakku Bölgesi hakkındaki görüşlerinin eleştirisi için bkz. Kınal 1991, 238, 239; L. Zoroğlu Hilakku Bölgesi’nin batı sınırının ancak Göksu (Kalykadnos)’ya kadar uzandığını söylemektedir. Zoroğlu 1994a, 9, n, 22.

28 Tekocak 2006, 13. 29 Zoroğlu 1994b, 441-442.

30 Bu dönemde kurulan koloni kentler arasında Nagidos (Bozyazı), Kelenderis (Aydıncık), Soli (Viranşehir) ve Tarsus bulunmaktadır. Mansel 1970, 169; Bing 1971, 99 vd.; Jones 1971, 193-194.

31 Herodot I,74.

32 Herodot I,78; Jones 1971, 196. 33 Söğüt 1998, 14.

34 Hilakku'nun sınırları ve Pirindu Bölgesi hakkında bkz. Zoroğlu 1994b, 301 vd. 35 Zoroğlu 1994a, 15.

(20)

bildirilir36.Bu noktadan sonra Sallune'ye yani Selinus-Gazipaşa’ya kadar ilerlediği anlatılmaktadır37. Buradan bölgenin M.Ö. 557-556 yıllarından sonra, Pirindu adı

al-tında Selinus'a kadar uzandığı ve Babil idaresine girdiği anlaşılmaktadır38

.

Lidya kralı Kroisos’un M.Ö. 547 yılında Perslere yenilmesinden sonra bölge-ye Persler hâkim olur. Pers İmparatorluğu Dönemi’nde bölgede Sbölge-yennesis adı verilen beyler, 4. yüzyılda satraplıklar kuruluncaya kadar, mahalli bir otonomiden faydalan-mışlardır39. Söz konusu Pers hâkimiyetine rağmen Kelenderis kenti 5. ve 4.

yüzyıl-larda tarihinin bilinen en parlak ve aktif dönemine başlar40

. Persler, Atina ile yaptık-ları deniz savaşında Kilikyalıyaptık-ların gemilerinden istifade etmiştir41. Önemli Dağlık

Kilikya şehirlerinden biri olan Meydancık Kale’de yürütülen kazılar sonucu, burada bir Pers garnizonunun varlığı kesinlik kazanmıştır42

. Ancak M.Ö. 6. yüzyıldan itiba-ren, burada var olan Pers işgaline rağmen, bazı kentlerin Atina ile ilişki içerisinde olduğu, dolayısı ile bu dönemde bölgede hem Pers garnizonlarının bulunduğu hem de Atina ile ticari ilişkilerin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu da M.Ö. 400’lere kadar süren egemenlikleri döneminde Perslerin işgalleri altındaki önemli ve geleneği olan kentlere belirli oranda bir özgürlük tanıma anlayışına sahip olduklarını göstermekte-dir43. Öyle ki bu imtiyaza sahip olan Kelenderis, Atina ile olan ilişkisini Attik-Delos deniz birliğine katılacak kadar ileri götürmüştür44. Böylece, bölgenin hem Persler,

hem de Grekler ile olan söz konusu siyasi ve ticari ilişkileri sanata da yansımış ve Greko-Pers sanatı görülmeye başlamıştır45. Bu sanat üslubu M.Ö. 450’den itibaren basımına başlanılan Kelenderis sikkelerinde görülmektedir46

. M.Ö. 425 yılına ait Atina vergi listesinde Kelenderis’in adının geçmesi hem ticari aktivitesini hem de

36 L. Zoroğlu, Neriglissar'ın denize indiği yer olarak Kelenderis'i göstermektedir. Zoroğlu 1994a, 15. 37 Wieseman 1961, 39-43, 75-77. 38 Söğüt 1998, 14. 39 Koşay 1968, 297. 40 Zoroğlu 1994b, 443. 41 Erzen 1940, 103. 42 Laroche-Davesne 1981, 356-362. 43 Zoroğlu 1994a, 23. 44 Zoroğlu 1994a, 22.

45 Greko-Pers sanatını ile ilgili olarak bölgede bulunan ve Silifke Müzesi’nde sergilenen eserler hakkında geniş bilgi için bkz. Keil-Wilhelm 1931, 9, Taf.9, Abb.23,24; Borchardt 1968, 161 vd.; Zoroğlu 2009.

46 Basılan staterler, tetroboller ve obollerde deger olarak Pers standartları, yazısıyla da Grek karakteri kullanılmıstır. Kelenderis sikkeleri hakkında bkz. BMC Greek Coins, Cilicia 51 vd. Pl.VIII-X ; Head, HN.; 718-719, Fig.319 ; S.Taner, Belleten XXX, 1966, 173 vd.

(21)

Atina ile ilişkilerini ortaya koymaktadır. M.Ö. 401–333 tarihleri arasında da Perslerin satraplık merkeziydi47

. Kelenderis, en parlak dönemini yaşadığı Klasik Dönem’de, Anadolu ile Kıbrıs arasında bir uğrak noktası olmuş, bir başka ifadeyle, Helenistik Dönem’de de devam etmiş olan, Anadolu ile Kıbrıs arasındaki ticarette aktif bir rol oynamıştır48

.

Büyük İskender, doğu seferi sırasında M.Ö. 333'de Soli’yi, hiç bir karşı koy-ma olkoy-madan alır49. Büyük İskender'in M.Ö. 323'te ölümünden itibaren, Diadokhlar ve

sonrası dönemde bölge sık sık Seleukoslar ve Ptolemaioslar arasında el değiştirmiş-tir. Daha sonra Seleukoslar ile giriştiği I. Suriye Savaşı’nda Ptolemaios Philadelphos, Silifke'ye kadar olan bölgeyi ele geçirmiş ancak bu durum çok uzun sürmemiştir. Ptolemaios Philadelphos 2. Suriye Savaşları sonunda M.Ö. 252'de ele geçirdiği böl-geyi kaybetmiştir. M.Ö. 246/241 yıllarındaki 3. Suriye Savaşlarında Ptolemaios Evergetes bölgeyi tekrar sınırlarına Ptolemaios sınırlarına dâhil eder50. Bu siyasi ka-rışıklıklara rağmen, III. Antiokhos Dönemi'nde bölge Seleukoslar idaresine girer51

ve bu idarenin etkisi yöre mimarisinde görülmeye başlar52

. III. Antiokhos'tan sonra Seleukoslar Dağlık Kilikya Bölgesi’nden tamamen çekilir. Devam eden yüz yıllarda da karışıklıklar devam eder. El değiştirmelere rağmen, yerel olan Olba'daki Teukrid sülalesinin bölgedeki idaresi sürmektedir. Bunun yanında M.Ö. 2. yüzyıl ortalarında Seleukeia ve Elaiussa Sebaste gibi şehirler kendi adlarına sikke bastırmıştır53. Bazı şehirlerin bu bağımsızlıklarına rağmen özellikle Dağlık Kilikya'da korsanlar ve dağ kavimleri yolcuları soyarak büyük bir tedirginliğe yol açmıştır54. Bu soyguncuları

temizlemek ve bölgedeki sükûneti sağlamak için önce M.Ö. 102 yılında Marcus Antonius, bu dönemde Torosların kuzeyinde, Phrygia’dan başlayarak Pisidia ve

47 Jones 1971, 196; Erzen 1940, 76-85. 48 Zoroğlu 1994b, 445.

49 Arrianos II. 5. 6; Koşay 1968, 297.

50 Jones 1971, 197; Özsait 1985, 2 vd.; Günaltay 1987, 66 vd. 51 Jones 1971, 198.

52 Söğüt 1998, 15.

53 Head 1911, no: 727-728, 734-735.

54 Strabon XIV. III. 2. Denizcilikle ilgileri az olan çiftçi Romalılar, zorunlu kalmadıkça deniz ile ilgili meselerle ilgilenmedikleri için bilhassa Dağlık Kilikya’da korsanlık önemli derecede etkili olmuştur. Dağlık Kilikya’nın dogal bakımdan elverisli olan sayısız liman ve koyları korsanlara yataklık ederken, ormanları da gemi yapımına destek veriyordu. Tüm bunların yanında Rodos deniz hâkimiyetinin kalkması ve Pontos Kralı Mithridates VI’nın (M.Ö. 111-63) korsanlarla Roma aleyhine bir anlaşma yapmasıyla korsanlık hat safhaya ulaşmıştır. Öyle ki zamanla Kilikialı kelimesi korsan kelimesi ile eş tutularak bütün korsanlara “Kilikialı” denmiştir.

(22)

Lykaonia üzerinden Kappadokia’ya kadar uzanan topraklar üzerindeki Kilikya eyale-ti üzerine harekete geçmişeyale-tir55. Ardından Asia Eyaleti Valisi L. Licinius Murena

M.Ö. 84 de kıyı şehirlerinden gemiler toplayarak harekete geçmiş ancak bir sonuç elde edememiştir. M.Ö. 77'de General Puplis Servilius Isauricus, Isaurya’lı kavimle-re karşı gönderilir. Bu sefekavimle-re bir taraftar ve destekleyici olarak Kelenderis antik kenti orduların taşınması için gemilerini vermiştir56. Bu yardımın gerçek amacı ne olursa

olsun, artık bölgenin de bu (özellikle deniz ticaretini etkileyen) sükûnetsizlik ve iti-bar zedeleyici durumdan rahatsız olduğu açıktır. General Puplis Servilius Isauricus bu sorunu tam çözemediği için, M.Ö. 67'de Pompeius, Lex Gabina Kanunu ile tekrar görevlendirilince, 40 günde korsan problemini çözer. Pompeius tüm bölgenin Roma idaresine girmesini sağlamanın yanı sıra, Soli'de kendi adına Pompeipolis şehrini de kurar57.

M.Ö. 51 yılında, M. Tullius Cicero’nun vali olmasıyla birlikte bölge hem kendisi, hem de gelecek kuşaklar için oldukça önemli bir fırsat yakalamıştır. Cicero, kötü yönetim ve sadakatsiz görev anlayışına uğramış kentlere, halka ve ıslahat çaba-larına öncülük ederek, önemli değişimlere imza atmıştır58

.

Suriye doğunun en önemli askeri eyaleti olunca, Kilikya eski önemini kaybe-der. Batı sınırını Limonlu'nun (Lamas Nehri'nin) oluşturduğu Ovalık Kilikya’nın M.Ö. 44'de Suriye eyaletine bağlanmasıyla Kilikya parçalanır. Bu dönemde Dağlık Kilikya yüzyıl aşkın bir süre, farklı bir yol haritası izler. Çünkü burada yerel idare hâkimdir. Anlaşıldığı kadarıyla bu dönemde Dağlık Kilikya, imparatorlukla iyi ilişki içinde olan kukla krallıklar tarafından yönetilmektedir. Strabon59

bölgeyi yönetmede, Romalıların adaleti uygulamak için her zaman yerinde bulunmayan ve beraberinde silahlı güçler bulundurmak zorunda kalan valiler yerine, yerel idareci ve kralların tercih edilmesinin daha iyi olacağı düşüncesindedir. Dağlık bölge, yarı özerk, sakin bir devlet olan Olba'daki Zeus kült merkeziyle gurur duymaktadır. M.Ö. 40 ve bunu izleyen yıllarda görüldüğü kadarıyla, Dağlık bölge bir bütün olarak sömürge altında,

55 Syme 1969, 299-232. 56 Zoroğlu 1994a, 23-24. 57 Koşay 1968, 298. 58 Magie 1950, 1595. 59 Strabon XIV. 5. 6.

(23)

fakat Kalykadnos Seleukeia'sı sonradan olduğu gibi görünüşe göre bağımsızdır60. Seleukeia'nın kuzeyine doğru Olba'daki antik Zeus kült kenti bölgedeki ikinci önemli yerleşmedir. Burada Antoninus ve Kleopatra'nın desteklemeleri sonucu, Teukrid ra-hip krallığının gelenekleri dâhilinde, nüfuslu bir korsan kızı olan "Aba" prensliği koruyabilmiştir61

.

Actium Deniz savaşında (M.Ö. 31) Marcus Antonius, Augustus'a yenilince, Augustus dağlık bölgede bir takım idari değişiklikler yapmıştır. Elaiussa Sebaste'nin de içinde bulunduğu doğu Bölgesi’ni Amyntas'a vermesine karşın bu durum fazla sürmez 62 . Amyntas'ın ölümünden sonra bölge yönetimi Kappadokya Kralı

Arkhelaos'un idaresine, onun da M.S. 17'de vefatı üzerine oğlu Arkhelaos’a verilmiş-tir63. Ancak Olba'da köklü bir geçmişe sahip rahip krallığın aynı şekilde devam et-mesine izin verilmiştir. Caligula M.S. 38'de, Dağlık Kilikya ile Lykaonia'nın bir kıs-mını içine alan bölümü, IV. Antiokhos ile Iotape'ye verir. Sikkelerden Antiokhos'un memleketinin Elaiussa Sebaste'den başladığını anlaşılmaktadır. Antiokhos Germanicopolis ile Philadelphia şehirlerini aynı sene kurmuş, birine Caligula Germanicus'un, diğerine de karısı Iotape Philadelphos'un isimlerini vermiş olmalı-dır64

.

Dağlık Kilikya’nın batı bölgesindeki kıyı şehirlerinden Syedra ve Laertes, Tiberius (M.S. 14-37) Dönemi'nde kendi paralarını basmışlardır. Laertes şehri sikke-si üzerine Tiberius ve Augustus'un figürleri bulunmaktadır65

. Daha sonra Caligula (M.S. 37-41) Dönemi'nde fazla bir gelişme olmaz izlenmezken, Claudius (M.S. 41-54) Dönemi’nde bölge şehirlerinde hızlı bir imar faaliyeti gözlenir. Özellikle Laertes, dini66 ve sosyal yapıları ile büyük bir gelişme gösterir67. Bölgenin iç kesimlerinde Mut'ta Claudius adına, Claudiupolis kenti kurulur.

Pamphylia'nın doğusu olan, Batı Dağlık Kilikya Bölgesi, yüzyılı aşkın bir süre için Kilikya'dan alınır. Böylece askeri yönetim daha da sivilleştirilmiştir. Galba

60 Sınırları konusunda kesin bir görüş yok. Korasion (Susanoğlu) ile Holmoi arasında olmalıdır Mitford- Andrews 1980, 1241.

61 Mitford-Andrews 1980, 1241.

62 Magie 1950, 453; Mitford-Andrews 1980, 1243. 63 Strabon XIV. 5. 6; Mitford-Andrews 1980, 1243. 64 Ramsay 1960, 414.

65 Bean-Mitford 1970, 70. 66 Bean-Mitford 1970, 60, 96-97. 67 Bean-Mitford 1970, 94

(24)

fından yapılan değişiklikler, M.S. 72'de Vespasian tarafından yeniden düzenlenir. M.S. 72 yılında dağlık bölge üzerindeki doğrudan yönetimin sağlanmasıyla, yerel krallıklar zamanla ortadan kalkar68

.

Şehirlerdeki gelişmelerin dışında bölgesel olarak da en önemli imar faaliyetle-rinden birisi imparator Vespasian (M.S. 69-79) Dönemi'nde yapılmıştır. Özellikle Pamphylia ile Ovalık Kilikya'yı bir birine bağlayan sahil yolunu Vespasian yaptır-mıştır. Kalykadnos üzerinde, Seleukeia'da M.S. 77'de kurduğu köprü bu yolun önem-li bir tamamlayıcısıdır69. Yine Dağlık Kilikya'da Korykos'tan Olba'ya giden yol da

Vespasian Dönemi imar faaliyetlerindendir70

.

İmparator Traian (M.S. 98-117) M.S. 117'de Suriye'den dönerken Selinus (Ga-zipaşa)'da hastalanıp ölür71. Traian'ın ölümü üzerine imparator olan Hadrian (M.S.

117-138) M.S. 129'da Suriye'ye giderken Kilikya'da Selinus'a uğrar ve şehrin adını Traianopolis yapar ve bölgedeki önemli şehirleri ziyaret eder72

.

Hadrian M.S. 137 yılında kendi yaptığı yola, Anemurium'dan, Titiupolis ve Eirenopolis üzerinden Germanicopolis'e uzanan yolu da eklemiştir73. Hadrian'ın bu

çalışması Laranda'ya kadar devam etmiş, İsauria Nova'dan Germanicopolis üzerin-den Mut'taki Claudiupolis'i de içine almıştır74

.

Antoninuslar Dönemi'nde ise Lykaonia ve İsauria Bölgeleri Kilikya eyaletine dâhil edilir. Böylece eyalet çok genişler ve önemi artar. Severuslar zamanında Kilik-ya’daki bazı yollar tamir edilir. İsauria Vetus kayıtlarından birinde (OGI 576'da), Antoninus Pius'a, Kilikya İsauria ve Lykaonia vilayetleri elçisi adı verilmiştir. Tarsus ise (OGI 578'de) Severus Alexander yönetiminde bu üçünün metropolisi olma şerefi-ne erişmiştir75

.

68 Syme 1969, 352 vd.; Mitford-Andrews 1980, 1246-7. IV. Antiokhos devrinde bağımsızlığı devam eden Olba rahip krallığı M.S. 72'den sonra bu durumunu kaybeder.

69 Mitford-Andrews 1980, 1247. Traian, Likya'dan Antiokheia'ya kadar, Pamfilya ve Kilikya'yı içine alan gezisinde Iotape'de, Vespasian Dönemi'nde inşa edilen yolu görmüştür. Bu yoldan Charadrus'a (Kaledıran) a kadar 3 millik bölümü tamir edilmemiş ve burası Hadrian tarafından M.S. 137'de yapılabilmiştir. Söğüt 1998, 17, n. 99. 70 Mitford-Andrews 1980, 1247. 71 Magie 1950, 605-609. 72 Magie 1950, 618-621. 73 Bean-Mitford 1970, 189. 74 Mitford-Andrews 1980, 1248. 75 Mitford-Andrews 1980, 1248.

(25)

Septimius Severus M.S. 194 yılı baharında Poscennius Niger'e karşı Toroslar’ın savunmasını yıkmak için yaptığı seferde, Gülek Boğazı yerine, Sertavul Geçidi’nden Kalykadnos Vadisi’ne gitmesi söylenmiştir 76

. Septimius Severus Sertavul Geçidinden giderken Damlaçalı'daki (Germanicopolis yakınında) Athena mabedinde, Severus zafer alayının kutlamaları yapılmıştır. M.S. 197-198 yıllarında sadece sahil yolu hariç, Anemurium'dan Germanicopolis'e, Korykos'tan Olba'ya ka-dar olan yollar tamir edilmiştir77.

Doğu Kilikya M.S. 2. yüzyılın sonlarından başlayıp, giderek artan Part Savaş-ları dolayısıyla Roma orduSavaş-larının yoğun seferlerine sahne olmuştur. Bu bölgedeki pek çok şehre, orduların başında bulunan Roma imparatorları da gelmiş ve orduların bölgede kaldıkları sürece masrafları bulundukları şehirler tarafından karşılanmıştır78

. Lamos M.S. 3. yüzyıl ortalarında tahrip edilen şehirlerdendir. Gallienus'un (M.S. 260-268) güvencesi altında Lamos'un yeniden imarı onaylanır79. Diokletian (M.S. 284-305) zamanında Kolybrassos, sürekli bir garnizon olarak kabul edilip, yeni bir gösteri alanı olur. Bölge Kilikya Prima ve Kilikya Secunda olarak ikiye ayrı-lır. Sırasıyla Tarsus ve Anazarbos başkent olur. Kalykadnos'ta ise Seleukeia merkez olmuştur80

. Anemurium-Laranda hattı üzerindeki Eirenopolis M.S. 355-359 yılları arasında Kalykadnos Nehri üzerindeki kuvvetlerin merkezi durumundadır81

. Roma ordusuna bölgeden asker toplama ise II. Theodosius zamanında başlamış Leo ve Zeno zamanında devam etmiştir82

.

M.S. 325’den sonra, Hıristiyanlığın Roma'nın resmi dini olarak kabul edilme-siyle, tapınaklar kiliseye çevrilmiştir. M.S. 5. yüzyılda Theodosius zamanında önemli yapılar inşa edilir83. İslam dininin yayılması ile Hıristiyanlık azalmaya başlar. M.S.

13 ve 15. yüzyıllarda, Ovalık Kilikya Ramazanoğulları, Dağlık Kilikya da Karamanoğulları Beylikleri'nin sınırlarında yer alır. M.S. 1453'te Bizans

76 Bean-Andrews 1980, 1249. 77 Mitford-Andrews 1980, 1249. 78 Sayar 1991, 39-40.

79 Bean-Mitford 1962, 207.

80 Mitford-Andrews 1980, 1250. İçinde 25 şehri bulunan Pisidya, doğunun Piskoposu olarak biliniyordu. Bu şehirlerin hepsi ufaktı. Pedias'da 17 şehirin hepsi büyük ve kilise organizasyonu bulunmaktaydı. Söğüt 1998, 18, n. 110.

81 Bean-Mitford 1970, 205. 82 Mitford-Andrews 1980, 1251.

83 Korykos bazilikaları bu dönemde inşa edilen yapılardandır. Koşay 1968, 298; Söğüt 1998, 18, n. 114.

(26)

luğu’nun resmen yıkılması ve I. Selim'in M.S. 1512'de Mısır'ı almasıyla bölge tam olarak Türklere geçmiş oldu84

.

2.3. Araştırma Tarihi

Şüphesiz Kilikya Bölgesi eşsiz tarihi ile araştırmacıların büyük ilgisini çek-miştir. Bölgede yapılan araştırmaların çok geniş kapsamlı olduğunu belirterek, bu konudaki belli başlı çalışmaları kronolojik olarak aktarmak isteriz.

Konu korsanlıkla ün salmış Kilikya Bölgesi olunca Knolles’in tarih kitabın-da,85 Ağliman dediği Silifke açıklarındaki küçük bir koy olan günümüzdeki Ağa Li-manı’nı çok kusursuz bir betimlemesi ve 1613 yılında Floransalılar tarafından ele geçirilişinin meraklı bir öyküsü bulunmaktadır86

.

Araştırma konumuzun temelini oluşturan Kilikya Bölgesi, 1811-1812 yılla-rında İngiliz Kraliyet Donanması Frederikssteen Gemisi Kaptanı Sir Francis Beaufort87 tarafından 1818 yılında yazılan Karamania adlı kitapta ele alınmıştır. Aynı zamanda kendisi Beaufort rüzgâr kuvvet ölçeğine (Tablo-3) ismini veren önemli bir denizcidir. Beaufort eserinde Kilikya sahilleri boyunca gördüğü antik yerleşimleri, antik yazarların bahsettikleri ile bağdaştırarak tanımlamaya özen göstermiştir. Bu doğrultuda Strabon gibi Alanya’dan (Korakesion) başladığı Kilikya liman kentlerini tanımlama görevini, Ayaş’ta (Aigai) yaşadığı talihsiz bir olay sonucu yarım bırak-mak zorunda kalana dek sürdürmüştür. 19. yüzyıl başları olması sebebiyle Beaufort’un gördüklerini aktarması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda günü-müzde tamamı görülemeyen Soli Pompeiopolis kentinin, antik limanının çizimini de yapmıştır (Resim 70).

1833 ve 1843 yıllarında Kilikya gezisi sırasında Texier88

Tarsus’un batısında bir Roma limanının varlığından söz etmektedir.

84 Koşay 1968, 298.

85 Knolles 1638, 1328.

86 Kaynağı belli olmamakla beraber, buranın Kilikyalı korsanların başlıca merkezlerinden biri olduğunu ileri sürer. “Yakıp yıktıkları dört yüzden fazla kentten elde edilen ganimetin nişanı olarak, çoğu mor yelkenler, altın halatlı palangalar ve gümüş işlemeli küreklerle gösterişli bir kibir içinde donanmış bin yelkenli gücünde bir korsanlar ordusu, geçmiş zamanlarda bu limandan çıkmıştı” demektedir. Beaufort 1818, 220.

87 Beaufort 1818. 88 Texier 2002, 29.

(27)

1842’de W. F. Ainsworth Kilikya Bölgesi’ne ait bir takım bilgiler vermiştir. Bölgede ki ilk kazı çalışması ise 1845 yılında İngiliz Konsolosu W. B. Barker tara-fından Gözlükule’de yapılmıştır. Yapılan kazıda terra kota figürünler elde edilmiş ve British Museum’a götürülmüştür.

1852’de Victor Langlois Gözlükule’de kazı yapmış, gene yaklaşık 1200 adet terra kota heykelcik elde etmiştir. Ayrıca Voyage dans a Cilicia adlı bir kitap yayın-lamıştır89

.

Ramsay90 1882 ve 1903 yıllarında yayınladığı makaleler ile Kilikya’daki ya-zıtlara ışık tutmuştur.

1888 yılında F. von Luschan tarafından görülmüş olan İslâhiye’de yer alan Yesemek Heykel Atölyesi, 1947’de B. Lansberger ve K. Balkan tarafından ziyaret edilmiştir. İlk çalışmalar ise 1955 ve 1957-1961 yıllarında U. B. Alkım tarafından yapılmıştır. 1989-1991 yılları arasında çalışmalar, İ. Temizsoy tarafından gerçekleşti-rilmiştir.

1920’li yılların sonunda H. Von der Osten (1929) , Ulukışla, Ereğli, Pozantı, Gülek Boğazı üzerinden geçerek Tarsus’a ve oradan da Adana’ya gelmiştir. Daha sonra Ceyhan yönüne giderek Misis’e varmış, Çukurova’da çok sayıda höyük belir-lemiştir. Ancak bu yerleşim birimlerinden sadece Çatalhöyük ve Misis’ten bahset-miştir.

1930 yılında E. Gjerstad Kıbrıs’tan Kilikya’ya geçmiş, Yakapınar’ın batısın-dan Anamur’a kadar olan alanı inceleyerek bir rapor hazırlamıştır. Bu çalışma bölge-nin en eski yüzey araştırmalarından biri olarak değerlendirilebilir.

1932-1938 yıllarında S. L. Woolley Antakya yakınlarında bulunan 5 yerleş-mede kazılar yaptı. Bu merkezler Al Mina, Seleukeia, Alalah, Tabara al-Akrad ve Tell Esh-Sheik’dir.

1934 yılında H. Goldman (1935) Kıbrıs’tan Kilikya’ya geçmiş ve yerleşim alanlarını inceleyerek bir rapor hazırlamıştır. Bölgenin en eski bilgilerini veren yüzey araştırmasıdır.

1936 ‘da E. H. King Ovalık Kilikya’yı tamamen gezmiş ve yazılarında Kilik-ya hakkında bilgi vermiştir.

89 Langlois 1861.

(28)

J. Garstang91, tarafından ilk kez 1936-1937 yıllarında Ovalık Kilikya’daki Sirkeli Höyük’te yüzey araştırması ve kazı yapıldı. 1951 yılında Seton ve Williams92

burada yeniden bir araştırma yapmıştır. 1992- 1997 yılları arasında B. Hrouda93

ve H. Ehringhaus94 tarafından yeniden kazılmıştır. Son olarak 2006 yılından bu yana Tübingen ve Çanakkale 18 Mart Üniversitelerinden M. Novak ve E. Kozal95

yöneti-minde yeniden kazı çalışmalarına başlanmıştır. Burada sade, boyalı, kırmızı astarlı, gri ve pişirme kabı olarak sınıflandırılan Demir Çağı çömleklerinin Kıbrıs çömlekleri ile benzerlik gösterdikleri anlaşılmıştır96. Geç Tunç Çağı’na ait bazı buluntular

ara-sında Doğu Akdeniz’de oldukça nadir görülen, minyatür bronz ingotlar da bulun-maktadır. M.Ö. 12. ve 11. yüzyıllarda Avrupa’nın (Macaristan, Dalmaçya’da Makarska ve Hırvatistan) yanı sıra Filistin, Mısır ve Kilikya’nın da Kıbrıs’tan (Enkomi, yazılı bazı Alassa ve Mathiatis) ingot topladığı bilinir97

. Bu ve buna benzer ingotlar çoğunlukla deniz ticareti ile ilgili olarak kıyı ve ada yerleşimlerinde ya da batıklarda ele geçmiştir98

.

Ayrıca Sirkeli Höyük’te Beyaz, çift renkli ve kırmızı üzerine siyah boyalı se-ramikler oldukça yaygındır. Tabaklar, kâseler, kraterler ve sürahiler bu grubun en seçkin örnekleridir. Bölgede başka yerleşimlerde99

de görülen bu çömlekler, Orta Demir Çağı’nda Kilikya ve Kıbrıs arasındaki yakın ilişkiyi göstermektedir. Topog-rafya açısından 1961 yılında Hamaxia, Laertes ve Kestros tanımlanmıştır100

.

1937-39 ve 1946-47 dönemlerinde Garstang (1953) tarafından Mersin- Yumuktepe’de kazılar yapılmıştır. 1993 yılından itibaren I. Caneva ve V. Sevin tara-fından kazılara tekrar başlanmıştır. Burası Anadolu, Suriye ve Akdeniz kronolojisi-nin oluşmasını sağlaması bakımından oldukça önemlidir. Mersin Yumuktepe’de 33 arkeolojik tabaka tespit edilmiştir. Mersin Yumuktepe Kilikya Bölgesi’nin iskân

91 Garstang 1937, 1938.

92 Seton ve Williams 1954.

93 Hrouda 1997a; 1997b; 1997c; 1998; 2000. 94 Ehringhaus 1995a; 1995b; 1999a; 1999b; 2005. 95 Ahrens v.d. 2008.

96 Ahrens v.d. 2010, 62.

97 Buchholz 1959: 19-20, Fig. 9; Catling 1964: 268-269; Åström 1972: 495, Fig. 3:22; Buchholz 1999: 214-215; Primas 2005.

98 Pulak 2000, 138.

99 Kilise Tepe: Baker 1995, 164-166, Fig. 9-10; Symington 1995, 172-176, Fig. 14-15; Postgate 1998, 131-133, Fig, 13. 2; Tarsus-Gözlükule: Goldman 1963. Mersin-Yumuktepe: Garstang 1953, 253-259, Fig. 160-161. Kinet Höyük: Gates 2000b, 196-198, Fig. 6, 10. Hodos v.d. 2005.

(29)

rihiyle ilgili temel bilgiler verir.

1945 yılında H. Bossert ve H. Çambel de, sahildeki ve dağ eteklerindeki yer-leşim alanlarını incelemişlerdir.

1947’de Karatepe-Aslantaş ‘da Bossert ve U. Bahadır Alkım tarafından yürü-tülen bir ön çalışmada açılan sondajda bir dizi kırık orthostat kalıntıları ortaya çıka-rıldıktan sonra kazılar başlamıştır. Kazılarda M.Ö. 8.-7. yüzyıllara tarihlenen, düzenli aralıklarla yerleştirilmiş masif kulelerle desteklenen poligonal bir çevre duvarı ile korunan 195x375 m’lik bir alanı kaplayan bir Geç Hitit Kalesini ortaya çıkarmıştır.

1948 yılında Tarsus’ta Adliye Sarayı’nın temeli kazılırken bir Roma evinin mozaiği ile karşılaşılmış ve kazılardan sonra mozaikler Hatay Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır.

1951 yılında M. V. Seton-Williams, P. Taylor ve M. Rankin tarafından böl-genin 2000’li yıllara kadarki en kapsamlı yüzey araştırması gerçekleştirilmiştir. Kla-sik öncesi yerleşim birimleriyle daha geç dönemlere ait 149 yerleşme tespit edilmiş, toplanan seramikler değerlendirilmiştir

1952’de Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü üyesi Michael Gough Kilikya’nın klasik mimarisi üzerine çalışmalar yapmıştır.

1956-1961 yılları arasında Ceyhan Nehri’nin kuzey sahilindeki Misis’te, H. Th. Bossert tarafından çeşitli alanlarda sondaj kazıları yapılmıştır. 1956 yılında şu an da Misis Mozaik Müzesi olarak kullanılan alandaki 4. yüzyıl mozaiklerini açma ça-lışmaları yapılmış, höyükte ise Bizans kültür katında çalışılmıştır.

1964-1966 yılları arasında H. Çambel tarafından Adana, İçel ve Antakya’nın kıyı kesimlerinde ve Adana kent merkezinde bir yüzey araştırması yapılmıştır.

Dağlık Kilikya Bölgesi yazıtlar açısından 60’lı yıllarda Bean ve Mitford101

ta-rafından kapsamlı bir biçimde incelenmiştir.

1986 yılında Serra Durugönül tarafından doğuda Lamos Çayı, batıda Göksu Çayı ile sınırlanan, Adamkayalar kabartmaların da dâhil olduğu alan çalışılmıştır.

1987 yılında Levent Zoroğlu Doğu Dağlık Kilikya’da (Göksu Nehri ve Li-monlu Çayı arasında ) yüzey araştırması yapmıştır. Aynı yıl Kelenderis Kazılarına başlamıştır.

101 Bean ve Mitford 1970.

(30)

1985-1986 yıllarında Anamur Müzesi tarafından Bozyazı-Nagidos’ta Paşabeleni Tepesi’ndeki Nekropol’de iki mevkide kurtarma kazıları yapılmıştır. 1998 yılında Serra Durugönül başkanlığında Nagidos kazıları başlamıştır.

1988 yılında Mustafa H. Sayar Ovalık Kilikya’da, 1990 yılından itibaren de tüm Kilikya Bölgesi’nde (Alanya’dan Antakya’ya kadar olan alanda) epigrafi ve tarihi coğrafya yüzey araştırmalarına başlamıştır. Çalışmalar son yıllarda “Kilikya Yüzey Araştırmaları” adıyla devam etmektedir.

Jones ve Habicht102, Arsinoe’de bulunmuş Helenistik Dönem’e ait bir yazıtı 1989 yılında yayınlamışlardır.

Bölge tarihi hakkında belli bir bilgi alt yapısı oluştuktan sonra, Kilikya Böl-gesi’nin ticari faaliyetlerinin sorgulanmaya başlaması 90’lı yılları bulur.

1987 yılından bu yana Kelenderis kazı başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Levent Zoroğlu, 1992 yılındaki kazılar sırasında bulunan bir zemin mozaiğini yayın-lamıştır103

.

1990 yılında Hild ve Hellenkemper “Kilikien und Isaurien” isimli çalışmayı yayınlamışlardır.

1992’de Antakya kıyılarında, Arsuz’dan Suriye sınırına kadar olan bölgede sualtı yüzey araştırması yapılmıştır. ODTÜ Sualtı Topluluğu Batık Araştırmaları Grubu tarafından yine aynı yıl başlatılan ve 1998’e kadar devam eden çalışmada, Kilikya kıyılarında çalışılmıştır.

Mersin-Erdemli/Merdivenlikuyu (Ayaş) beldesinde yer alan Elaiussa Sebaste’de ilk programlı kazılar 1995 yılında E. E. Schneider tarafından başlatılmış-tır.

1995 yılında ise, bir yıl önce başlayan projeyle Mersin Üniversitesi’nden Ser-ra Durugönül, Dağlık Kilikya’da yüzey aSer-raştırmasına başlamıştır. Aynı yıl, M. İ. Tunay Silifke ve çevresinde yüzey araştırmasına başlamıştır ve çalışmalar 1998 yı-lında sona ermiştir.

A. Yener 1995 yılından bu yana Amik Ovası’nda yüzey araştırmalarına de-vam etmektedir. Bu çalışmalarda Amik Ovası’nda 258 höyük, Asi Nehri Deltası’nda

102 Jones ve Habicht, 317-346. Onlara göre, M.Ö. 3. yüzyılda Kilikya kıyılarındaki Ptolemaios hanedanlığının hüküm sürdüğünü gösteren ilk belge bu yazıttır.

(31)

ise, 56 yerleşme tespit edilmiştir.

1996 yılından bu yana Purdue Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rauh104

ve ekibi Dağlık Kilikya Bölgesi’nin batı kısmında bir takım yüzey araştırma projeleri gerçek-leştirmiş ve bunları düzenli bir biçimde yayınlamışlardır.

Mersin Soli Höyük ve Pompeiopolis’teki kazılara, 1999 yılından itibaren Mersin Arkeoloji Müzesi Başkanlığı’nda ve Remzi Yağcı’nın bilimsel danışmanlı-ğında başlanmıştır.

2002 yılında ise Serdar Girginer Adana ve Kayseri’de yüzey araştırmalarına başlamıştır. 2002 yılında Adana- Tufanbeyli (eski Mağara) 2003 yılında Adana- Sa-imbeyli (eski Hacın), 2004 yılında ise, Adana- Kozan (eski Sis), Ceyhan, Yumurta-lık, Yüreğir, Seyhan, Osmaniye ve Kayseri-Sarız’da çalışmıştır.

2003 yılında Doç. Dr. Hamdi Şahin’in hazırlamış olduğu doktora tezinde, Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemi’nde Dağlık Kilikya Bölgesi yazıt-ları üzerinde yer alan meslek terimleri incelenerek, bölgenin ekonomik yapısı hak-kında önemli bazı bilgiler elde edilmiştir.

Mersin Üniversitesi’nden Serra Durugönül, Mersin Kızkalesi’ndeki yüzey araştırmalarına 2004 yılında başlamıştır.

2006 yılından bu yana Yrd. Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu Dağlık Kilikya’nın ba-tısındaki Olba Bölgesi’nin tarımsal organizasyonu hakkında çeşitli araştırmalar yap-maktadır. Bu bağlamda Doç Dr. A. Kaan Şenol ile birlikte 2008 yılında, Antik

Çağ’da Anadolu’da Zeytinyağı ve Şarap Üretimi konulu bir sempozyum

düzenlemiş-tir.

Yine 2006 yılında, değerli danışman hocam Yrd. Doç Dr. Mehmet Tekocak, Kelenderis Roma Çağı seramikleri ile ilgili doktora tez çalışmasını tamamlamış, Tar-sus-Sağlıklı (Bayramlı) Köyü Sakızlı Mevkii Şarap ve Zeytinyağı işlikleri, Kelenderis Liman Hamamı ve Kelenderis’te bulunmuş amphoralar ile ilgili yayınlar yaparak bölgenin Antik Çağ’daki ekonomik yapısına vurgu yapmıştır.

104 Rauh bu araştırmalardan elde ettiği seramik buluntuları belli bir kronolojiye göre tasnif etmiş ve buna göre bölgenin ekonomik etkinliğini ölçmeye çalışmıştır. Rauh 1999.

(32)

3. DOĞU AKDENİZ’DE DENİZCİLİK

3.1. İklim ve Hava Koşulları

Antik Dönem’de deniz yolculukları tamamen hava koşullarına ve her yönden esen rüzgârlara göre şekillenmiştir. Rüzgâr hareketleri anlaşılabilirse, gemilerin hızları ve en uygun seyahat güzergâhları daha kolay kestirilebilir. Böylesine bir anlayış yolculuğun olumlu (rüzgâr kıç tarafından eserse) ya da olumsuz (rüzgâr baş tarafından eserse) geçmesini etkileyebilecek düzeyde önemlidir. Bu nedenle bu bölümdeki çalışmanın amacı Romalı denizcilerin varış noktalarına ulaşmak için kullandıkları güzergâhları belirlemede yararlandıkları Akdeniz'in mevsimsel, bölgesel, yerel ve günlük rüzgârlar olacaktır105

. Böylelikle Kilikya Bölgesi’nden hareket eden bir geminin, Doğu Akdeniz’in başka bir liman kentine varmasını sağlayan doğal unsurlar irdelenecektir.

Akdeniz'in çeşitlilik gösteren günlük veya mevsimlik rüzgâr örnekleri, büyük ölçekli iklimsel süreç tarafından yönlendirilmektedir. Bölge dışındaki mevsimsel yüksek ve alçak basınçlar ile kıyı şeridindeki yükseltilerin etkileşimi sayesinde hava durumu oluşur106. En önemli dört sistem:

1. Subtropikal Atlantik Azor yüksek basınç sistemi.

2. İzlanda ve Grönland arasında kalan Kuzey Atlantik alçak basınç sistemi. 3. Moğol yüksek basınç sistemi.

4. Muson alçak basınç sistemidir.

Kendi mevsimlerinde bu sistemler kıyı şeridindeki yarıklardan geçerek Akdeniz'e sürüklenir. Bu esnada sıcak su ve soğuk dağ zirvelerinin etkileşimi ile

105 Antik Dönem deniz bilginlerinin, Akdeniz'de var olan rüzgâr rejimlerini, son iki yüzyıl boyunca meteorolojik deneyimlerden elde ettikleri verilerle karşılaştırmalar yaparak öğrendikleri tahmin edilir. Bu tür varsayımlara örnek olarak Mohler 1948, 46–62 (Aeneid'in seyahati), Hodge 1975, 155–73 (M.Ö. 490 Maraton savaşında Persler), Fulford 1989, 169 (Cyrenaica (Sirenayka) civarında navigasyon şartları) ve Casson 1989, 283–91 (Roma döneminde Afrika Arabistan ve Hindistan arasında yolculuklar) gösterilebilir. Davis 2009, 32, 33, n. 39.

106 Bu bölüm ağırlıkla bazı meteorolojik çalışmalara dayanmaktadır. Biel 1944; Walker 1965, 16–31; Carapiperis 1962a, 1962b, 1970; Branigan ve Jarrett 1969, 29–57; Beckinsale ve Beckinsale 1975, 23–36; CRMS; Reiter1975; Watts 1975; Brody ve Nestor 1980; Pryor 1988, 12–21; Med

Referanslar

Benzer Belgeler

Women had higher scores than men on childhood emotional abuse and fear of “cheerfulness ends up with bad faith.” Compared to nonmembers, female dissociative taxon members had

A total of 207 Wild birds (31 species) were brought by cit- izens to Wildlife Rehabilitation Clinic at the Veterinary Faculty of Istanbul University.. Birds species were re-

a) ülkemizdeki mevcut bina stoğunu belirli ölçüde temsil eden söz konusu yapı sistemlerinin olası bir deprem etkisi altındaki performans ve güvenliklerinin

Müzelerdeki çalışmalarım sırasında yardımlarını eksik etmeyen Samsun Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi Müdürü Muhsin Endoğru ve arkeolog Salih Kurudere,

Sonuç olarak, şayet işgören işiyle ilgili bilgiye ve kaynaklara erişebildiği, yardımlaşma, dayanışma ve katılımın yüksek, fakat belirsizliğinin düşük

We therefore investigated alterations in lipid peroxidation product, malondialdehyde (MDA) content, and alanine aminotransferase (ALT) and aspartate aminotransferase (AST)

Considering the potential for negative findings caused by fear, and the likelihood of requesting a caesarean section, it is important for health professionals who provide

Roma hamamları günümüzde de yapılıyor olsaydı onları rahatlıkla ekolojik yapılar olarak tanımlardık; en sıcak mekânların güneşin geldiği yöne göre konum-