• Sonuç bulunamadı

OSMANLI DEVLETİ ADLİYE TEŞKİLATI

1.1.2. Şer‘iye Mahkemeleri

1.2.2.4. Hukuki İhtiyaç

1.2.3.1.1. Ticaret Mahkemeleri

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat dönemine kadar genel yargı merciinin şer‘iye mahkemeleri olduğunu ifade etmiştik. Bununla birlikte kapitülasyonlar sebebiyle Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti ile olan ticari ilişkileri oldukça artış göstermiş ve bu sebeple şer‘i hukukun sınırları dışında birtakım örf adet kuralları ortaya çıkmıştı. Osmanlı kadısı ise Avrupai bir tarzda olan bu örf adetleri bilecek ve tatbik edecek durumda değildi. Bu sebeple 1800-1801 tarihinde yabancı ve Osmanlı tüccarları arasında meydana gelen ticari uyuşmazlıkları çözmek için bir komisyon

152 Bu konuda detaylı izahat için bkz.: İmamoğlu, a.g.e., s. 99-108.

153 Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s. 417-418.

36 oluşturuldu. Bu komisyon aynı zamanda Osmanlı tarihinde ilk defa şer‘iye mahkemelerinin yetki ve görev sahasının daraltılması manasını taşımaktaydı154.

II. Mahmut döneminde ticaret davaları kısmen Esnaf loncalarında ve kısmen de İhtisap Nezareti’nde görülmeye başlandı155. Ticari ilişkilerin ve anlaşmaların artması üzerine 1838 tarihinde Hariciye Nezareti’ne bağlı ve hariciye müsteşarının başkanlığında beş üyeden oluşan Umûr-ı Nâfia Meclisi teşkil edildi. Bu meclise ayrıca ticari davaları çözme yetkisi de verilmişti156. 1840 tarihinde Ticaret Nezareti’nin teşkiliyle bu nezarete bağlı bir ticaret meclisi oluşturuldu. Bu meclise Ticaret Nazırı başkanlık etmiş, üyeleri ise esnaf loncaları tarafından seçilen muhtar ve yabancı tüccarların konsoloslarından (şehbender) oluşmuştur. Yine bu sıralarda sarraflar arasında vuku bulacak uyuşmazlıklar için Maliye Nezareti’ne bağlı Meclis-i Muhasebe kurulmuştu. Ayrıca deniz ticaretine ilişkin uyuşmazlıklar için de liman reisinin riyasetinde özel bir meclis oluşturulmuştu157.

1847 tarihinde ticaret meclisinde değişikliklere gidildi. Yeni duruma göre bu meclis, üç Müslüman ve üç gayrimüslim üyeden oluşacaktı. Şer‘i meselelerle ilgilenmek üzere ayrıca bir mürafaa mümeyyizi de mecliste bulunacaktı. Bundan bir yıl sonra ise meclisin dahili nizamnamesi hazırlandı. Bu nizamnameye göre meclise Ticaret Nazırı başkanlık edecek, onun olmadığı zamanlarda ticaret muavini kendisine vekalet edecekti158. Üyeler ise on Osmanlı beratlı hayriye ile Avrupa tüccarından ve on tane de yabancı hükümetlerce seçilecek İstanbul’da ikamet eden yabancı tüccarlardan oluşacaktı159. Bu meclis daha sonra (1860 yılı sonlarında) evvel ve sâni olmak üzere iki daireye ayrıldı. Her dairede bir başkan, dört daimi ve dört geçici üye, iki katip, tercüman ve dört muhzır bulunuyordu160. Aynı yıllarda İzmir, Beyrut,

154 Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 99-100.; M. Reşit Belgesay, “Tanzimat ve Adliye Teşkilatı”, Tanzimat I, Maarif Matbaası, İstanbul, 1940, s. 213.; Ancak şu hususu belirtmek gerekir ki, genel yetkili şer‘iye mahkemelerinin ticari davalara bakması yasaklanmış değildir.

Dolayısıyla taraflar dilerse ticari uyuşmazlıklarını şer‘iye mahkemelerine de taşıyabilirler. Ancak daha evvel ticaret mahkemesinde sonuçlandırılmış bir davada şer‘iye mahkemelerinin bu hususta yeniden yargılama yetkisi bulunmamaktadır. (Belgesay, “Tanzimat ve Adliye Teşkilatı”, s. 214)

155 Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, s. 155.

156 Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, s. 155.; Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), 101.

157 Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s. 420-421.; Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, s.

156.

158 Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform (1836-1856), Eren Yayıncılık, İstanbul, 1993, s. 131.; Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 103.

159 Halil Cemaleddin, Hrant Asadur, Ecânibin Memâlik-i Osmaniye’de Hâiz Bulundukları İmtiyazât-ı Adliye, İstanbul, 1331, s. 79.

160 Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı Merkez Teşkilâtında Reform (1836-1856), s. 133.

37 Selanik, Kahire, Edirne ve İskenderiyye gibi ticaretin yoğun olduğu yerlerde de valilerin başkanlığında ticaret meclisleri oluşturulmuştu161.

Bütün bu gelişmeler ticaret hukukunda bir kanuni düzenleme ihtiyacı doğuracaktı. Bu sebeple 1850 yılında büyük ölçüde Fransa’dan esinlenerek hazırlanan Kanunnâme-i Ticaret162 ve Kanunnâme-i Ticaret-i Bahriyye163 kabul edildi. 1861’de ise ticaret mahkemelerindeki muhakeme usulünü düzenleyen Usul-ü Muhakeme-i Ticarete Dair Nizamname yürürlüğü konuldu164.

9 Şevval 1276 (30 Nisan 1860) tarihinde 1850 tarihli Kanunnâme-i Ticaret’e yapılan bir zeyl165 ile ticaret mahkemelerinin kurulmasında önemli bir adım atıldı.

Bu düzenlemeyle birlikte ticaret meclisleri, yerini ticaret mahkemelerine bıraktı. Bu mahkemeler merkezde ve taşrada lüzumu hissedilen yerlerde kurulacaktı.

Mahkemenin kurulmadığı kazalarda ise ticari davalara Umûr-ı Mülkiye Meclisleri’nde bakılacaktı166.

1860 tarihli zeyl gereğince ticaret mahkemeleri bir başkan ile iki daimi ve dört geçici üyeden teşekkül ediyordu167. İstanbul’daki ticaret mahkemesi ise iş yoğunluğu nedeniyle dört daimi ve sekiz geçici üyeden oluşacaktı. 1879 tarihinden sonra üç daireye ayrılan bu mahkemede birinci daire Osmanlılar ile yabancılar arasındaki ticari uyuşmazlıkları, ikici daire sadece Osmanlı tüccarları arasında meydana gelecek kara ticaretine dair uyuşmazlıkları, üçüncü daire168 ise deniz ticaretine ilişkin uyuşmazlıkları çözmekle yetkiliydi169. Bu zeyl ile ticaret mahkemelerince verilen kararlara itiraz yolu da düzenlenmişti. İstanbul’da bulunan ve İstinâf-ı Deâvi-yi Ticaret Divanı adı verilen bir nevi yüksek mahkeme

161 M. A. Ubicini, Türkiye 1850, C. I, Çev. Cemal Karaağaçlı, Tercüman, t.y., s. 169.; Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, s. 156., Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 104.

162 Düstur, I. Tertip, C. I, s. 375-445.

163 Düstur, I. Tertip, C. I, s. 466-536.

164 Düstur, I. Tertip, C. I, s. 780-813.

165 Ticaret Kanunnâme-i Hümâyûnu’na Zeyl. Metin için bkz.: Düstur, I. Tertip, C. I, s. 445-465.

166 Ticaret Kanunnâme-i Hümâyûnu’na Zeyl, md. 1.

167 Ticaret Kanunnâme-i Hümâyûnu’na Zeyl, md. 8.; İstanbul’daki ticaret mahkemesi iş yoğunluğu nedeniyle dört daimi ve sekiz geçici üyeden oluşacaktır. Ticaret mahkemelerindeki geçici üye sayısı 5 Nisan 1893 tarihli kanun ile ikiye indirilmiş, 28 Nisan 1910 tarihinde ise tümüyle kaldırılmıştır.

(Belgesay, “Tanzimat ve Adliye Teşkilatı”, s. 214.)

168 Bu daire 1863 tarihinde Deniz Ticareti Kanunu’nun kabulünden sonra eklenmiştir. (Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, s. 158.

169 Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 110-113.

38 görüntüsünde bir müessese oluşturuldu170. Ticaret Nazırı’nın başkanlığında toplanacak olan bu mahkemede üç daimi ve beş de geçici üye bulunacaktı. Yine bu mahkeme, İstanbul’daki ticari uyuşmazlıklar için ilk derece mahkemesi, taşra ticaret mahkemelerince verilen kararlar itibariyle de istinaf mahkemesi olarak görev yapacaktı171. Ayrıca bu zeyle göre ticaret mahkemeleri ve İstinâf-ı Deâvi-yi Ticaret Divanı, Ticaret Nezareti’ne bağlanmıştı. Bu düzenlemeyle getirilen bir başka mühim yenilik de hem mahkeme üyeliğinin hem de mülkiye memurluğunun aynı anda bir şahısta birleşmeyecek olmasıydı172.

Ticaret davalarında izlenecek usule ilişkin temel düzenleme, 1861 tarihli Usûl-i Muhâkeme-i Ticarete Dair Nizamnâme idi173. Bu nizamnâmeye göre Divan-ı İstinaf’ın vazifesi, “derece-i evvelâda mehâkim-i ticâretde rü’yet ve fasl olunan bir davanın hükm ve kararında bir haksızlık vuku‘ bulmuş ise ol hükm ve kararı ıslah etmektir.”174. Yine bu düzenlemeye göre Divan-ı İstinaf önüne gelen bir davada,

“dava ve usul kaidesine tevfikan icrâ olunub da zaten bî-esas olduğı tebeyyün ider ise red olınub mahkeme-i ticâretin hükm ve kararı tasdik olınacakdır ve bilakis istinâf hususı haklı olduğı tahakkuk etdiği takdirde mahkeme-i ticâretin ilâmı fesh olınub haksız olduğı beyân eden maddeleri ıslâh kılınacaktır.”175. Bu dönemde Divan-ı İstinaf’ın ilk derece mahkemesi olarak verdiği hükümlerin ve yine taşradaki diğer ticaret mahkemeleri hükümlerinin temyizi Divân-ı Ahkâm-ı Adliye’de yapılırdı176.

1864 tarihli Vilayet Nizamnâmesi ile vilayet merkezlerinde bir başkan ve yeteri kadar üyeden oluşacak ticaret mahkemeleri oluşturulmuştu. 1875 tarihli Adalet Fermanı177 olarak bilinen anayasal metin ile ticaret mahkemeleri ve Divân-ı İstinâf, Ticaret Nezareti’nden ayrılarak Adliye Nezareti’ne bağlandı178.

170 Ticaret Kanunnâme-i Hümâyûnu’na Zeyl, md. 3.

171 Md. 36.

172 Bu hüküm, idare ile yargının ayrılması hususunda mühim bir basamak teşkil etmektedir. (Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 106.)

173 Nizamnâme metni için bkz.: Düstur, I. Tertip, C. I, s. 780-810.

174 Md. 94.

175 Md. 117.

176 Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), s. 108.

177 Bkz. “Islâhât-ı Dâhiliyeye Dair Vekâlet-i Mutlakaya Hitâben Şeref-sâdır Olan Fermân-ı Âli’nin Suret-i Münifesidir”, Düstur, I. Tertip, C. 3, s. 2-9.

178 Cemaleddin, Asador, a.g.e., s. 85-86.; Cevdet Paşa, Tezakir, 40-Tetimme, s. 146.; Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi, C. II, TTK Yayınları, t.y., s. 170.

39 Karma nitelikli ticaret mahkemeleri, oldukça kısa denilebilecek bir zaman diliminde sürekli bir şekilde değişikliğe uğramaktan kurtulamamıştı. Ayrıca bu müesseseler karmaşık bir yapıya sahipti. Bilhassa kapitülasyonların neticesinde doğmuş olmaları ve çoğu zaman Müslüman Osmanlı tüccarların mağduriyetlerine yol açmaları hasebiyle bu mahkemelere karşı tepkiler meydana gelmişti179. 26.08.1914 tarihinde kapitülasyonların kaldırılması180 ile İstanbul’daki ticaret mahkemesinin birinci ve üçüncü dairelerinin karma mahkeme niteliği de sona erdi181. Bu mahkemeler, Lozan Barış Antlaşması’yla kapitülasyonların kesin bir şekilde kaldırılması neticesinde tarihe karışacaktı. Bu hususlara Tanzimat devri konsolosluk mahkemeleri bahsinde yeniden değinilecektir.