• Sonuç bulunamadı

Başkanın Nitelikleri ve Atanması

OSMANLI DEVLETİ ADLİYE TEŞKİLATI

2.5. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin Teşkilatı

2.5.1.1.1. Başkanın Nitelikleri ve Atanması

Daha evvel bahsi geçtiği üzere Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin ilk başkanı, Osmanlı devletinin son dönemine damga vurmuş olan Ahmet Cevdet Paşa’dır.

Cevdet Paşa’nın divanın tesisindeki rolüne çalışmanın muhtelif kısımlarında temas edilmişti. Takdir edileceği üzere Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin tesisindeki en büyük pay Cevdet Paşa’ya aittir. Cevdet Paşa, gerek divanın tesisinde gerekse de muntazam bir şekilde teşkilatlanmasında oldukça aktif bir rol üstlenmiştir. Bu başlık altında Divân-ı Ahkâm-ı Adliye başkanı ile birlikte, daire başkanlarının nitelikleri ve tayinleri ele alınacaktır.

440 Mumcu, Divan-ı Hümayun, s. 77.; Ekinci’ye göre kimi kaynaklarda bu iddiaya ilişkin bazı ipuçları mevcuttur. Bkz.: Ekinci, Ateş İstidası İslam- Osmanlı Hukukunda Mahkeme Kararlarının Kontrolü, s. 20, dn:89.

441 Mumcu, Divan-ı Hümayun, s. 76-77.

102 8 Zilhicce 1284 (1 Nisan 1868) tarihli Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Nizamname-i Esasisi’ne göre Divan-ı Ahkâm-ı Adliye, hukuk ve ceza olmak üzere iki daireye ayrılmıştı. Nizamnamenin beşinci maddesine göre bu mahkeme Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Reisi namıyla vükeladan bir zatın riyasetinde olacaktı. Ayrıca her bir dairede de birer reis vekili (başkan vekili) bulunacaktı. Nizamnamenin sekizinci maddesinde reis ve reis vekillerinin atanmaları düzenlenmişti. Bu hükme göre gerek Divan-ı Ahkâm-ı Adliye reisi ve reis vekilleri, gerekse de mahkeme azaları irade-i seniyye ile atanacaklardı. Bu nizamname kısa bir şekilde tanzim edildiği için gerek reisin gerekse de azaların niteliklerinin ne olacağına dair bir düzenleme getirmemiştir.

Fakat Cevdet Paşa’nın naklettiğine göre bu vazifeye “en ziyade mahir zatlar” tayin edilmişti442.

26 Şevval 1285 (10 Şubat 1869) tarihli Divân-ı Ahkâm-ı Adliye Nizamnâme-i DahNizamnâme-ilNizamnâme-isNizamnâme-i Nizamnâme-ile DNizamnâme-ivan-ı Ahkâm-ı AdlNizamnâme-iye daha ayrıntılı bNizamnâme-ir şekNizamnâme-ilde düzenlendNizamnâme-i.

Nizamname-i Dahili, Nizamname-i Esasi’nin eksikliklerini tamamlamış ve bazı hükümlerini de tadil etmişti. Bu yeni düzenlemeye göre Divân-ı Ahkâm-ı Adliye iki mahkemeden oluşmaktadır. Bunlardan ilki hukuk ve ceza olmak üzere iki daireye ayrılan Mahkeme-i Temyiz, diğeri ise İstanbul’daki en büyük nizamiye mahkeme olan Divân-ı Ahkâm-ı Adliye Mahkeme-i Nizamiyesi’dir. Bu düzenlemeye göre Divân-ı Ahkâm-ı Adliye vükeladan bir zatın taht-ı nezaretinde olacaktı. Mahkeme-i Temyiz’in her dairesi birer res-i sani (ikinci başkan) idaresinde olacak, ayrıca Divân-ı Ahkâm-Divân-ı Adliye Mahkeme-i Nizamiyesi’nin de bir reisi olacaktDivân-ı. Yine bu nizamnameyle birlikte riyaset unvanı nezaret unvanına tahvil edilmişti. Nazır olan zat, Mahkeme-i Temyiz’e riyaset edip Mahkeme-i Nizamiye’ye ise nezaret edecekti.

Bu hükümler haricinde, başkanlara ilişkin başkaca bir hüküm getirilmemişti.

21 Ramazan 1288 (4 Aralık 1871) tarihli Dersaâdet Hukuk-ı Âdiye ve Cezâiye Mehâkim-i Nizamiyesinin Teşkilât ve Vezâifine Dair Nizamnâme ile Divân-ı Ahkâm-Divân-ı Adliye Mahkeme-i Nizamiyesi kaldDivân-ırDivân-ıldDivân-ı ve bunun yerine bir Mahkeme-i İstinaf teşkil edildi. Nizamnamenin on beşinci maddesine göre teşkil edilen bu Mahkeme-i İstinaf, bir reis ile dört aza ve beş mümeyyizden oluşacaktı.

27 Cemaziyelahir 1296 (18 Haziran 1879) tarihli Mehâkim-i Nizâmiyenin Teşkilâtı Kanun-ı Muvakkati ile Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin kaldırılıp yerine

442 Cevdet Paşa, Tezakir, 40-Tetimme, s. 84.

103 müstakil bir mahkeme olarak Mahkeme-i Temyiz’in tesis edildiğini daha evvel ifade etmiştik. Bu düzenlemeden evvel mahkeme reisinin nazırlık unvanı da elinden alınmıştı443. Bu dönemde hukuk ve ceza olmak üzere iki daireye ayrılan Mahkeme-i Temyiz’in bir reis-i evveli (birinci başkanı) ve bir reis-i sanisi (ikinci başkanı) bulunmaktaydı. Hukuk dairesi riyasetinde rical-i ilmiyeden (ilmiye sınıfının ileri gelenlerinden) bir zatın bulunması ve bu zatın reis-i evvel olması teamülen kabul edilmişti444. Fakat bu kaideden sapıldığı da oluyordu445. Reis-i evvel hem bulunduğu daireye hem de her iki dairenin birlikte toplandığı heyet-i umumiyeye (genel kurula) başkanlık ederken, ikinci başkan sadece bulunduğu daireye başkanlık ederdi. Bu kanunla birlikte mahkeme reisi ve azalarının nitelikleri de açık bir şekilde hükme bağlanmış oluyordu. Buna göre Mahkeme-i Temyiz başkanı, Mahkeme-i Temyiz üyelerinden veya istinaf mahkemesi başkanları arasından atanacaktı. Mahkeme-i Temyiz azası olabilmek içinse en az kırk yaşını doldurmuş olmak ve bidayet mahkemesi veya istinaf mahkemesi azası olarak dört sene vazife yapmak şartı konulmuştu. Hem reis hem de azalar, Encümen-i İntihab-ı Memurin-i Adliye tarafından seçildikten sonra Adliye Nezareti’nin takriri üzerine irade-i seniyye ile atanacaklardı446.

443 Esasen bu husus 1875 tarihli Adalet Fermanı’nın şu hükmüyle söz konusu edilmişti: “Mahkeme-i Temyiz riyâseti vazîfesi umûr-ı adliyemiz nâzırı uhdesinden alınarak münkasım olduğu iki daireye bir re’îs-i evvel ve bir re’îs-i sânî nasbı ve…”

444 COA, İ.AZN., 20-4/1.

445 “Atûfetlü efendim hazretleri

Bu kere açılan Mahkeme-i Temyiz reis-i evveliğine kıdem ve ehliyeti ve iktidâr-ı kanunisi cihetiyle mahkeme-i mezkûre İstid‘â Dairesi reisi atûfetlü Şefik ve anın yerine â‘zâdan sa‘âdetlü Pertev Efendiler hazerâtının icrâ-yı me’mûriyetlerine dair Adliye Nezâret-i Celîlesi’nin takrîri 29 Zilhicce sene 313 tarihinde arz ve takdîm olunmuşdu müşarün-ileyh Şefik Efendi Bâb-ıâlî’de mün‘akid Teftiş Komisyonu’na dahi riyâset etmekde olmasından nâşî Mahkeme-i Temyiz riyâset-i ûlâsının vekâletle idaresi muvafık-ı maslahat olmadığına ve riyâset-i evveli makamının hukuk dairesine ihtisâsı olmamakla beraber daire-i mezkûre riyâsetinde şimdiye kadar tarik-i ilm-i ricâlden bir zât bulunduğuna binaen müşarün-ileyh Şefik Efendi’nin riyâset-i ûlâya muhassas olan on bin kuruş ma‘âşla ve yine İstid‘a Dairesi’ne riyâset etmek üzere Mahkeme-i Temyiz riyâset-i ûlâsına ve mahkeme-i mezkûre â‘zâsından faziletlü Mecdi Efendi’nin mücerreb olan ehliyet ve liyâkâti hasebiyle müşarün-ileyh Şefik Efendi’den kalacak yedi bin beş yüz kuruş ma‘âşla Hukuk Dairesi riyasetine ta‘yînleri hususuna dair nezâret-i müşarün-ileyhadan bu kere gelen takrir arz ve takdîm kılınmış olmağla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-müte‘allik buyrulur ise mantûk-ı âlîsi infâz olunacağı beyânıyla tezkire-i senâveri terkîm olındı efendim fî 5 Muharrem sene 314 ve fî 5 Haziran sene 312.

Ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki

Reside-i dest-i ta‘zîm olup melfûfuyla manzûr-ı âlî buyrulan işbu tezkire-i sâmiye-i sedâret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-müte‘allik buyrulmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 11 Muharrem sene 314 ve fî 11 Haziran sene 312.”

(COA, İ.AZN., 20-4)

446 “Atûfetlü efendim hazretleri

Bu kere Mahkeme-i Temyiz riyâset-i ûlâsına mahkeme-i mezkûre İstid‘â Dairesi’nde îfâ-yı vazife etmek üzere Mahkeme-i Temyiz Ceza Dairesi reisi atûfetlü Şevki ve işbu riyâsete mahkeme-i mezkûre

104 9 Cemaziyelahir 1305 (22 Şubat 1888) tarihinde Hükkâm vesair Me’mûrin-i Adliye’nin Usûl-i İntihâb ve Ta‘yînlerine Dair Kanun447 kabul edilerek mahkeme görevlilerinin seçim ve tayinleri daha ayrıntılı bir şekilde düzenlendi. Kanunun üçüncü maddesine göre mahkemelerin riyaset ve azalıklarına evvela müstahdem olanlar, daha sonra Mekteb-i Hukuk’tan mezun olanlar ve bunlardan sonra da diğer adli memuriyetlerde bulunanlar seçilecekti. Bunların imtihanını yapacak olan kurul beş kişiden oluşacaktı. Bunlardan üçü adliye memurlarından, ikisi de Mekteb-i Hukuk muallimlerinden olacak ve kurula, kıdemi en yüksek olan zat riyaset edecekti.

23 Şevval 1304 (15 Temmuz 1887) tarihinde Mehâkim-i Nizâmiye’nin Teşkilâtı Kanun-ı Muvakkati’nin dördüncü faslında değişiklikler yapılarak Mahkeme-i Temyiz’de bir de İstida Dairesi açıldı. Bu düzenlemeyle birlikte Mahkeme-i Temyiz’deki reis-i sani sayısı ikiye çıkmıştı.

â‘zâsından sa‘âdetlü Mustafa Beg Efendiler hazerâtının ta‘yîni ve müşarün-ileyh Şevki Beg me‘mûriyet-i mahsûsa ile Suriye havâlisinde bulunduğundan avdetine kadar riyâset-i evveli vazifesinin Hukuk Dairesi reisi faziletlü Mecdi Efendi ve İstid‘â Dairesi riyâseti vekâletinin mahkeme-i mezkûre â‘zâsından Bekmahkeme-ir Beg Efendmahkeme-i hazerâtı taraflarından mahkeme-ifâsı husûsuna damahkeme-ir Adlmahkeme-iye Nezâret-mahkeme-i Celîlesi’nin takrîri arz ve takdîm olunmuş olmağla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-müte‘allik buyrulur ise mantûk-ı münîfi infâz olunacağı beyânıyla tezkire-i senâveri terkîm kılındı efendim fî 6 Cemaziyelahir sene 314 ve fî 31 Teşrin-i evvel sene 312.

Ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki

Reside-i dest-i ta‘zîm olup melfufuyla beraber manzûr-ı âlî buyrulan işbu tezkire-i sâmiye-i sedâret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyrulmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 19 Cemaziyelahir sene 314 ve fî 16 Teşrin-i sani sene 312.” .” (COA, İ.AZN., 22-26);

“Atûfetlü efendim hazretleri

Bu kere münhâl olan Mahkeme-i Temyiz Ceza Dairesi riyâsetine evsâf-ı matlûbe ve lâzımeyi hâiz olan Mahkeme-i İstinâf reis-i evveli atûfetlü Celal ve riyâset-i mezkûreye Mahkeme-i Temyiz â‘zâsından erbâb-ı reviyyet ve iktidardan bulunan atûfetlü Ahmed Hikmet Beg Efendiler hazerâtının icrâ-yı me’mûriyetlerine dair Adliye Nezâret-i Celîlesi’nin takrîri leffen arz ve takdîm kılınmış olmağla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-müte‘allik buyrulur ise hükm-i âlîsi infâz edileceği beyânıyla tezkire-i senâveri terkîm olındı efendim fî 20 Rebiülahir sene 316 ve fî 26 Ağustos 314.

Ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki

Reside-i dest-i ta‘zîm olup melfûfuyla manzûr-ı âlî buyrulan işbu tezkire-i sâmiye-i sedâret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyrulmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 22 Rebiülahir sene 316 ve fî 28 Ağustos 314.” (COA, İ.AZN., 30-46);

“Atûfetlü efendim hazretleri

Bu kere açıkda bulunan Mahkeme-i Temyiz Ceza Dairesi riyasetine kıdemi ve ehliyeti cihetiyle vekâletinde bulunan sa‘âdetlü Bahaeddin Beg Efendi hazretlerinin ta‘yîni hakkında Adliye Nezâret-i Celîlesi’nin tezekkürü arz ve takdîm kılınmış olmağla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hhazret-ilâfetpenâhî şeref-müte‘allhazret-ik buyrulur hazret-ise mantûk-ı münîfhazret-i hazret-infâz olunacağı beyânıyla tezkhazret-ire-hazret-i senâveri terkîm kılındı efendim fî 5 Zilhicce sene 317 ve fî 23 Mart 316.

Ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki

Reside-i dest-i ta‘zîm olup melfûfuyla manzûr-ı âlî buyrulan işbu tezkire-i sâmiye-i sedâret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-müte‘allik buyrulmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 29 Zilhicce sene 317 ve fî 16 Nisan 316.” (COA, İ.AZN., 37-22.)

447 Düstur, I. Tertip, C. 5, s. 1058-1062.; Ceride-i Mehakim, No:449, 6 Şevval 1305, s. 5002-5006.

105 Mahkeme hakimlerinin atanmasına ilişkin olarak 19 Recep 1331 (24 Haziran 1913) tarihinde Hükkâm ve Memûrîn-i Adliye İntihâb Nizamnâmesi448 kabul edildi.

Bu düzenlemenin on sekizinci maddesine göre Mahkeme-i Temyiz rüesası ile başmüddeiumumi (başsavcı) ve istinaf mahkemesi reis-i evveli doğrudan nazır tarafından seçilerek padişah tasdikiyle atanacaktı.

Sivas’ta oluşturulan Muvakkat Temyiz Heyeti’nde hukuk, ceza, şer‘iye ve istida olmak üzere dört daire mevcuttu. Burada her dairenin bir reisi bulunmaktaydı.

Daire reisleri Mahkeme-i Temyiz azalığı yapmış, vilayet kadılığı yapmış, istinaf riyaset ya da savcılığında bulunmuş veya bunlara muadil vazife yapmış olan zatlar arasından atanmaktaydı. Reisler, Umur-ı Adliye Vekaleti’nce seçilip TBMM’nin tasdikiyle tayin olacaklardı.

1923 tarihinde Eskişehir’e nakledilen Temyiz Heyeti; hukuk, ceza, şer‘iye, istida ve sulh hukuk dairelerinden mürekkepti. Her dairenin birer başkanı bulunurdu.

Adliye Vekaleti tarafından bu başkanlardan biri reis-i evvel olarak belirlenirdi. Reis-i evvel bulunduğu daireyle birlikte heyet-i umumiye de başkanlık etmekteydi.