• Sonuç bulunamadı

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi (Mektûbi Odası)

OSMANLI DEVLETİ ADLİYE TEŞKİLATI

2.5. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin Teşkilatı

2.5.2.3. Başmüddeiumuminin Görev ve Yetkileri

2.5.3.1.1. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi (Mektûbi Odası)

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Nizamname-i Esasisi kısa bir metin şeklinde kaleme alınmıştı. Bu nizamnamenin beşinci maddesinde meclisin yazı işlerine nezaret etmek üzere bir başkâtibin bulunacağı ifade edilmişti. Bunun haricinde başka bir düzenleme olmamasından ötürü, divanın en mühim birimlerinden biri olan kalem teşkilatının daha tafsilatlı bir şekilde teşkili oldukça mühimdi. Zira tahrirat meselesi bizzat Ahmet Cevdet Paşa’nın üzerinde durduğu bir konuydu ve divanın teşkilinde sakk bilir kimselerin buraya tayin edildiğini nakletmişti518. Bu suretle 13 Muharrem 1285 (6 Mayıs 1868) tarihli bir iradeyle tahrirat işlerinin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’de bir Mektûbî Odası ile Evrak Odası teşkil edildi519. Buna göre mektubi520 efendiye üç bin, evrak müdürüne ise iki bin beş yüz kuruş maaş tahsis edildi.

517 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 64. maddesine göre kişi ayrımı yapılmaksızın Divan-ı Ali’de müddeiumumilik vazifesinin başmüddeiumumi tarafından yapılacağı ifade edilmişti. Anayasa Mahkemesi’ni tesis eden 1961 Anayasası’nın 147. maddesiyle de Yüce Divan’da yapılan yargılamaların savcılık görevi Cumhuriyet Başsavcısı’na verilmişti. Bugün bile 1982 Anayasası’nın 148. maddesiyle başsavcının Yüce Divan’da savcılık yapma görevi devam etmektedir.

518 “ve Dîvân’ın mümeyyizliğine ve zabıt kâtibliğine müste’id efendiler seçildiği sırada Bâb-ı fetvâ’da en ziyâde sâkk bilir ba’z-ı zevât dahi me’mûr edildi. Bu cihetle i’lâmât-ı nizâmiyye için bir güzel sâkk yolu peydâ olmuştur.” (Cevdet Paşa, Tezakir, 40-Tetimme, s. 84.; Mardin, Medeni Hukuk Cephesinden Ahmet Cevdet Paşa, s. 61.)

519 “Atûfetlü efendim hazretleri

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye'nin mazbatalarını suret-i mesâtıriyede kaleme almak için tarik-i ilmiye ve kalemiyeden on iki nefer müsevvid intihâb ve tayin olunmak ve bunlar Şûrâ-yı Devlet’in mülazımlarına kıyasen üç sınıfa taksim ile birinci sınıfa ikişer binden sekiz bin ve ikinci sınıfa bin beşer yüzden altı bin ve üçüncü sınıfa biner kuruştan dört bin kuruş maaş tahsis kılınmak lazım geleceği misillü Meclis-i Vâlâ mektûbi ve evrak otaları Şûrâ-yı Devlet’e kalacağından Divan-ı Ahkâm-ı Adliye için birer mektûbî ve evrak otaları teşkiliyle mektûbî efendiye üç bin ve evrak

133 Dahili nizamname ile birlikte divanın idari birimlerinin vazifeleri daha teferruatlı bir şekilde düzenlendi. Nizamnamenin 70. maddesine göre bütün kalem işleri başkatibin nezareti altında olacaktı. Başkitabete evvela Halet Efendi tayin edildi521. Halet Efendi’nin bir süre sonra azledilmesi üzerine hukuk dairesi azası Şefkati Efendi bu vazifeye atandı522. Şefkati Efendi bir süre sonra sadaret mektupçuluğuna523 tayin edildiği için yerine Havale Cemiyeti reisi Rauf Efendi

müdürüne iki bin beş yüz kuruş tahsis ve mevcûd efendilerden intihâb ve istihdâm olunacakların maaşlarına birer mikdar şey zam ile içlerinden biri mektûbî ve biri evrak müdürü muavinliğine tayin olunmak ve yeniden alınacaklarda müceddeden maaş ita kılınmak üzere altı bin kuruş tahsis icâb edip şu tertibât için müceddeden verilmesi hesâb edilen otuz bin kuruşdan mevcûd efendilerin muhassas olan dokuz bin maaşları lede’t-tenzîl baki yirmi bir bin kuruşun hazine-i celileden bi’t-tahsis icrâ-yı icâbı istizanına dair Divan-ı Ahkâm-ı Adliye riyâset-i celilesinin takriri manzûr-ı âlî-yi mülükane buyrulmak için arz ve takdim kılınmış olmağla ol babda her ne veçhile emr û ferman-ı hazret-i padişahi şeref-sünûh ve sudûr buyrulur ise mantûk-ı münîfine tevfîk hareket olunacağı beyanıyla tezkire-i senâveri terkim olundu efendim fî 12 Muharrem sene (12)85.”

“Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Hame zîb-i ta‘zîm olan işbu tezkire-i sâmîye-i asafaneleriyle zikr olunan takrir manzûr-ı âlî-yi hazret-i padişahi buyrulmuş ve suret-i ma‘rûzanın istizân âlî-yi sedâret-penâhîleri veçhile icrâ-yı icâbâtı müteallik ve şeref-sudûr buyrulan emr û irâde-i seniyye-i hazret-i şehinşâhî manzûr-ı münîfinden olarak mezkûr takrir yine savb-ı sâmî-yi sedâret-penâhîlerine iade kılınmış olmağla ol babda emr û ferman hazret-i hazret-i veliyü’l-emrindir fî 13 Muharrem sene 1285.” (COA, İ.DH., 575-40040)

520 Nezaret ve vilayetlerde yazı işlerini icra eden birime “mektubi kalemi”, bu kalemin başındaki zata da “mektubi” denilmiştir. (Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 2, s. 466.)

521 “Atûfetlü efendim hazretleri

Şûrâ-yı Devlet Başkitâbeti misillü Divân-ı Ahkâm-ı Adliye’ye dahi â‘zâdan ma‘dûd olmak üzere bir münasibinin başkâtib intihâb ve ta‘yîn edilmesi hasbe’l-nizâm mukadder olup Haleb Vilâyet mektûbcısı bulunan izzetlü Halet Beg'in hüsn-i selika ve dirâyet ve metânet-i zâtiyesi cihetiyle bu hıdmete liyâkat ve kifâyeti derkâr bulunmuş olmasıyla sâye-i ihsân-vâye-i hazret-i şahânede emsâli misillü uhdesine rübbe-i ûlâ sınıf-ı sânîsi ve â‘zâlık unvânı ile zikr olunan başkitâbetin tevcihi Divân-ı Ahkâm-ı Adliye riyâset-i celîlesiyle münâsib gibi tezekkür olunmuş ise de ol bâbda her ne veçhile emr ü ferman-ı me‘âlî-unvân-ı cenâb-ı mülükâne şeref-sünûh ve sudûr buyrulur ise mantûk-ı münîfine tevfîk hareket olunacağı beyânıyla tezkire-i senâveri terkîm kılındı efendim fî 25 Muharrem sene 85.

Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Hame pirâ-yı ta‘zîm olan işbu tezkire-i sâmîye-i sedâret-penâhîleri manzûr-ı şevket-mevfûr-ı hazret-i padişâhî buyrulmuş ve mîr-i mûmâ-ileyh uhdesine rütbe-i mezkûre ve â‘zâlık unvânı ile zikr olunan başkitâbetin tevcîhi müte‘allik ve şeref-sünûh buyrulan emr û irâde-i lütuf-âde-i cenâb-ı şehriyârî mantûk-ı münîfinden bulunmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 26 Muharrem sene 85.”(COA, İ.DH., 575-40079)

522 “Atûfetlü efendim hazretleri

Divân-ı Ahkâm-ı Adliye Başkâtibi sa‘âdetlü Halet Beg’in azliyle hukuk dairesi â‘zâsından sa‘âdetlü Şefkati Efendi hazretlerinin yedi bin kuruş ma‘âşla başkâtib ta‘yîni ve yeni â‘zâdan Beşiroğlu Mikail Efendi’nin dahi â‘zâlıktan bi’l-ihrâc müşarün-ileyh Şefkati Efendi’nin sekiz bin kuruş â‘zâlık ma‘âşıyla Mikail Efendi’nin ma‘âşının hazîne-mande edilmesi istihsân olunmuş ise de ol bâbda her ne veçhile emr û irâde-i seniyye-i hazret-i padişâhî müte‘allik ve şeref-sudûr buyrulur ise hükm-i celili infâz olunacağı beyânıyla tezkire-i senâveri terkîm kılındı efendim fî 16 Zilkade sene 288.

Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Hame pirâ-yı ta‘zîm olan işbu tezkire-i sâmîye-i asafâneleri manzûr-ı me‘âli-mevfûr-ı hazret-i padişâhî buyrulmuş ve ber-vech-i istizân Halet Beg’in azliyle müşarün-ileyh Şefkati Efendi’nin yedi bin kuruş ma‘âşla başkâtib ta‘yîni ve Mikail Efendi’nin dahi â‘zâlıkdan bi’l-ihrâc ma‘âşıyla zikr olunan sekiz bir kuruş ma‘âşın hazîne-mande edilmesi şeref-sünûh ve sudûr buyrulan emr û irâde-i seniyye-i hazret-i şehinşâhî icâb-ı celilinden bulunmuş olmağla ol bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l-emrindir fî 17 Zilkade sene 288.” (COA, İ.DH., 645-44845)

523 COA, İ.DH., 667-46470.

134 getirildi524. Başkitabet mühim bir vazifeydi ki, bu vazife Şurâ-yı Devlet’te olduğu gibi azadan bir zatın uhdesine verilmişti. Böylelikle başkatiplerin maaşı azalık maaşına müsaviydi525. Divandan çıkan ilam, tezakir ve diğer yazı müsveddeleri başkatip tarafından görüldükten sonra muamele görecekti. Mektûbî Odası’nda ayrıca bir ser-halife526 ile bir ser-halife refiki de bulunmaktaydı527. Yine dairelerde gerçekleşen müzakerelerin zabtı için başmümeyyizler maiyetinde birer zabıt katibi bulunacaktı.

22 Rebiülevvel 1290 (20 Mayıs 1873) ve 29 Rebiülevvel 1290 (27 Mayıs 1873) tarihli Ceride-i Mehakim’de neşredilen Dersaâdet Hukuk-ı Âdiye ve Cezâiye Mehâkim-i Nizamiyesinin Teşkilât ve Vezâifine Dair Nizamnâme’de de Divan-ı Ahkâm-ı Adliye kalemlerine dair düzenleme bulunmaktaydı. Bu nizamnamenin 23.

maddesine göre Dersaadet’te oluşturulan bidayet, istinaf ve temyiz mahkemelerinin tahrirat işleri için Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi ve Evrak Odası namıyla iki kalem oluşturulacaktı. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi bir serhalife, üç muavin ile lüzumu kadar defterci, mukabeleci ve ketebeden; Evrak Odası ise bir müdür, üç muavin ve lüzumu kadar mukayyidden ibaret olacaktı. Gerek Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi ve gerekse de Evrak Odası üç kısma ayrılacaktı. Birinci kısım bidayet, ikinci kısım istinaf ve üçüncü kısım ise temyiz mahkemelerinin yazı işlerini icra edecekti.

Görüldüğü üzere burada kalem işleri İstanbul’da mevcut bulunan bütün mahkemeler için vazife görecektir. Zira bu nizamnamenin 25. maddesine göre bütün bu mahkemeler Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin nezaretinde bulunmaktaydı. Fakat daha evvel de izah ettiğimiz üzere Dersaâdet Hukuk-ı Âdiye ve Cezâiye Mehâkim-i Nizamiyesinin Teşkilât ve Vezâifine Dair Nizamnâme ismi taşıyan iki farklı düzenlemeye tesadüf edilmişti ve bahsini ettiğimiz bu düzenleme tatbik olunamamıştı.

Mektûbî Odası yaklaşık bir buçuk yıl sonra ilga edilerek, Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’deki Mazbata Odası’nın ismi Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi’ne tahvil edildi528. Böylelikle mektûbî unvanı yerine artık sadece Divan-ı Ahkâm-ı Adliye

524 COA, İ.DH., 666-46405.

525 Bkz.: COA, DUİT., 58-49.

526 Eskiden devlet dairelerinde katipler için halife unvanı da kullanılmaktaydı. Ser-halife ise katipliğin üst derecesinden sayılmaktadır. (Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 3, MEB Yayınları, İstanbul, 1993, s. 186.)

527 Salnâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, def‘a 24, Matbaa-yı Amire, 1286, s. 41.

528 “Atûfetli efendim hazretleri

135 Başkâtibi unvanı kullanılacaktır. Mazbata Odası’nın vazifeleri ve teşkilatı aşağıda ayrıca ele alınacaktır. Tabii olarak, orada bahsi edilen vazifeler de bu iradeden sonra Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi marifetiyle icra edilecekti.

21 Cemaziyelahir 1288 (7 Eylül 1871) tarihinde, Deavi Nezareti’nin ilgası ve onun işlerinin Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’ye havale olmasının, yazı işlerini oldukça arttırdığı sebep gösterilerek bazı işleri görmek üzere Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi’nden bir şube tefrik edildi529. Tefrik edilen bu şubenin başlıca vazifesi;

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye'de bu kere teşkil olunan Mahkeme-i Nizamiye için mümeyyiz ve sair ketebe ve hademenin tertîbi umur-ı zaruriyeden olunduğuna ve divan-ı mezkur mektûbi otasının ilgası ve mazbata otası namının Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Kalemi namına tahvili ile mektubi otası hulefâsından bazılarının diğer kalemlere nakli lazımeden ve zaten mazbata otası hulefâsı iki sınıf üzerine müretteb ve maaşları sınıflarına göre muhassas olmasıyla buraya nakl kılınacak efendilerin sınıflara idhâli icâb-ı maslahatdan bulunduğuna binaen terkim kılınan pusulada gösterildiği veçhile tertîb olunan ketebe ve hademeye lağv olunacak mektubçılık ve ser-halifelik maaşları karşulaştırıldıktan sonra şehri on yedi bin sekiz yüz altmış kuruş maaşın divan-ı mezkurun alınmakda olan harç ve resme mukabil tutularak müceddeden tahsisine lüzum görünmüş olduğu beyanıyla icra-yı iktizası ifadesine dair divan-ı mezkûr nezaret-i celilesinden takriri leffen arz ve takdim kılınmış olmağla ber-muceb-i takrir ifa-yı muktezası hakkında her ne veçhile emr-i irade-i seniyye cenâb-ı cihânbânî müteallik ve şeref-sudûr buyrulur ise ana göre hareket olunacağı beyanıyla tezkire-i senâveri terkim kılındı efendim fî 13 Cemaziyelahir sene (1)286.”

“Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Hame-pira-yı ta‘zim olan işbu tezkire-i samiye-i asafaneleriyle mezkur takrir ve pusula manzûr-ı ali-yi hazret-i padişahi buyrulmuş ve mevâd-ı muhaddidenin ber-muceb-i istizân îfâ-yı muktezâsı şeref-sünûh ve sudûr buyrulan emr ve irade-i seniyye-i hazret-i şehinşâhî manzûr-i münîfesinden olarak mezkur takrir ve pusula yine savb-ı sami-i sedâret-penâhîye iade kılınmış olmağla ol babda emr û ferman hazret-i veliyü’l-emrindir fî 14 Cemaziyelahir sene (1)286.” (COA, İ.DH., 598-41695)

529 “Atûfetlü efendim hazretleri

Deavi Nezareti’nin ilgasıyla mesalihinin Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’ye havalesinden dolayı oranın aklamında muamelat-ı tahririyeve kaydiye tezâyid etmiş olmasıyla bu işlerde te’hirat vukubulmamak için ticaretin gayr-i deavi-yi nizamiye hakkında olan hacz ve protestoların ve tasdik olunacak senedat ve evrakın muamelat-ı muktezisi ve lisan-ı aharda yazılmış olan varakaların bi’l-icâb Türkçe’ye tercümesi hususlarının Divan-ı Ahkâm-ı Adliye kaleminden bir şube tefrik ve tesis istizanına dair divan-ı mezkur nezaret-i celilesinin takriri ile hukuk dairesinin müzekkeresi Şûrâ-yı Devlet’e lede’l-havale olup da Adliye Dairesi’nden kaleme alınmış olan mazbata üzerine heyet-i umumiyeden tanzim olunan mazbata leffen arz ve takdim kılındı mealinden müstefâd olduğu veçhile bu meselede mûceb-i bahs iki cihet olup biri Ticaret Nezareti dairesinde bulunan deavi kaleminin sırf umur-ı ticarete hasrıyla hukuk-i adiye muamelatı için bir şube-i mahsus teşkil olunup olunmamak yani deavi kalemi tefrik edilip edilmemek hususundan ve diğeri dahi deavi kalemi tefrik olunmadığı halde tâbi‘ olacağı daireye tayininden ibaret olmağla tefrik bahsi hakkında cereyan eden müzâkerâtda deavi kalemi nizamnamesi icabınca muamelat-ı ticariyeye mahsus iken hukuk-i adiye muamelatını dahi icra etmekde olunması bu nev‘i muamelat ve icraatın merci-i müstakili olmamasından nâşî ise de deavi kalemine aid olan icraatın ekseri harcı ez-mahkeme muamelatından ma‘dûd olup bu muamelat bir mahkemenin vezaifi dahline alınmayacağı ve mesela hükmi icra olunmamış bir konturatudan dolayı tazmin-i zarar ve ziyan iddiasıyla vukubulan protestonun ne nev‘i davaya ve ale’l-umûm kançılaryaca teati olunan protesto ve sükustru ve kefalet ve vekalet ve depozito gibi hususatda dava sahibince müddeasının kangı mahkemeye aid olduğu bilinemeyip bunı mahkeme-i temyiz edeceğinden bir kimse muhâfız-ı hukukı zımnında hasmının emvalini sükustru etmek veya aleyhinde protesto eylemek istese hasmı tarafından kançılaryanın adem-i salahiyeti mütalaasıyla cevabdan istinkaf edileceği ve beher hafta ticaret nezaretinden vilayete müteaddid protesto ve sükustru varakalarının gönderilerek tebligat ve muamelatı ticaret mahkemeleri vasıtasıyla hükümet-i mahaliye tarafından icra ettirilmekte olmasına nazaran hukuk-ı adiye muamelatı edildiği halde her takım protesto için vilayetde başka başka memurlar tutulmak icâb edeceğinden maada bunların cevabları der-saadette kangı tarafa gönderileceği bilinemeyip bu suretin mesalihce karışıklığı davet edeceği mülahazasıyla deavi

136 ticaretle alakalı nizami davalara ve diğer hususlara ilişkin olan haciz ve protesto gibi işleri yapmak, nizami davalara dair tasdikli suretlerinin ibrazı lazım gelen senetleri ve diğer evrakları tasdik etmek ve başka lisanlarda yazılan senet ve evrakları tercüme ettirip tasdik etmekti. Tefrik edilen bu şubenin tertibatına ve vazifelerine dair daha evvelden 24 maddeden müteşekkil bir nizamname layihası da hazırlanmıştı530. Buna göre bu şube, lisana aşina mümeyyiz-i evrak namıyla bir mümeyyiz, iki refik ve hesap bilir iki mukayyid ile lüzumu kadar hademeden oluşacaktı.

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin Adliye Nezareti’ne tahviliyiyle birlikte bürokratik teşkilatta değişimler kaçınılmaz olmuştu. Öyle ki 17 Receb 1293 (8 Ağustos 1876) tarihli iradeyle baş kitabet unvanı adliye mektupçuluğuna tahvil edildi531. Böylelikle Adliye Nezareti’ndeki yazı işleri vazifesini adliye mektupçuluğu üstlenmiş oldu532.

kaleminin şimdiye kadar cari olduğu veçhile hem umur-ı ticarete ve hem de hukuk-ı adiyeye müteallik muamelata bakıp vezaifinin tefrik edilmesi ve bunun tabi olacağı daire bahsinde dahi deavi-yi ticaret muamelatı hukuk-ı adiye muamelatının bir fer‘i olmasına ve mesela bir ticaret davasından dolayı hacz ve füruht olunacak emlak ile emval-ı gayri ticariye üzerine cerayan edecek muamelatın bile sırf muamelat-ı adiyeden olması delaletiyle muamelat-ı adiyenin muamelat-ı ticariyeye galib bulunmasına nazaran umumi deavi kalemini ticaret nezaretine merbut tutmak aslı fer‘a tabi etmek demek olacağına binaen mesarif-i zaide vukubulmamak için vilayatca olan muamelatını kemakân mahalleri mehakim-i ticaret marifetiyle icra ettirmek üzere devai kaleminin merci-i umumi-yi mehâkim olan Divan-ı Ahkâm-ı Adliye nezaretine tabi olması kararlaştırılmış olmağla ol babda her ne veçhile emr ü ferman hazret-i şehinşâhî şeref-sünûh ve sudûr buyrulur ise ana göre hareket olunacağı beyanıyla tezkire-i senâveri terkim olındı efendim fî 20 Cemaziyelahir sene 288.”

“Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Enmile-i zîb-i tekrîm olan işbu tezkire-i sâmîye-i asafaneleriyle mezkûr mazbata manzûr-ı âlî-yi hazret-i padişahi buyrulmuş ve karar-ı mezkûr münasib ve yolunda göründüğünden istizân-ı âlî-yi Düsturîleri veçhile icra-yı iktizaları müteallik ve şeref-sudûr buyrulan emr û irâde-i seniyye-i hazret-i şehinşâhî mantûk-ı münîfinden olarak zikr olunan mazbata yine savb-ı sâmî-yi sedâret-penâhîlerine iade kılınmış olmağla ol babda emr û ferman hazret-i veliyü’l-emrindir fî 21 Cemaziyelahir sene Dairesi â‘zâsından Kenan Beg’in vukû‘-ı vefatına mebnî Mehâkim-i Nizâmiye müfettişlerinden atûfetlü Ali Beg Efendi hazretlerinin ta‘yîni ve Adliye Nezâreti baş kitâbetinin mektûbçılık unvanına tahvîliyle bu me’mûriyete dahi Mahkeme-i Temyiz â‘zâlığı uhdesinde kalmak üzere atûfetlü Şefkati Efendi ve zikr olunan â‘zâlık da el-hâletü hâzihi baş kitâbet hıdemtinde bulunan sa‘âdetlü Mazhar Beg Efendi hazerâtının icrâ-yı me’mûriyetleri ve müşarünileyhimden kalan otuz bin kuruş ma‘âşdan müşarünileyhimâ Ali Beg ve Şefkati Efendi’ye dokuzar bin ve Mazhar Beg’e beş bin yedi yüz elli ve Mahkeme-i İstinâfiye zabıt kitâbetine ta‘yîni iktizâ eden Nuri Efendi’ye bin iki yüz elli kuruş ma‘âş tahsisiyle beraber müteveffâ-yı müşarünileyh Kenan Beg’in ameddicilik ma‘âşından â‘zâlık aylığına nakl etdirmiş olduğu beş yüz kuruşun yine amedcilige i‘âdesi ve Mahkeme-i Temyiz â‘zâsından atûfetlü Rauf Beg Efendi hazretleri ma‘âşının bin beş yüz kuruş zammıyla diğerleri misillü dokuz bine ve Adliye Nezâret-i Celîlesi müsteşârlığı ma‘âşının dahi üç bin kuruş ilâvesiyle emsâli raddesine iblâğı hususlarına dair Nezâret-i müşarünileyhânın takrîri leffen arz ve takdîm kılınmış olmağla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i padişâhî müte‘allik ve şeref-sudûr buyrulur ise

137 Mehakim-i nizamiyenin teşkilat kanunuyla birlikte hukuk ve ceza dairelerinin her birinin maiyetinde bir baş mümeyyiz ile lüzumu kadar mümeyyiz ve zabıt katibi istahdam edileceği hüküm altına alınmıştı. Böylelikle bu dairelerin kalem işleri baş mümeyyizlerinin maiyetleri altında olmuş ve daire kalemliklerinin oluşmasına dair mühim bir adım atılmıştı533. Daha sonra teşkil edilen İstida Dairesi’nin kalem işleri ise başkâtibin maiyetinde bulunmaktaydı534.