• Sonuç bulunamadı

Telhîsü'l-Miftâh'ın Beyân Bölümünün Mütercimi Bilinmeyen Bir

2.3. Telhîsü’l-Miftâh’ın Türkçe Tercümeleri

2.3.6. Telhîsü'l-Miftâh'ın Beyân Bölümünün Mütercimi Bilinmeyen Bir

2.3.6.1 Eserin Tanıtımı

Telhîsü'l-Miftâh'ın beyân bölümünün tercümesi olan bu eser, Süleymaniye Kütüphanesi Kemankeş Bölümü 649/3 numarada 48b-71b sayfaları arasında kayıtlı bulunmaktadır. Eserin ilk ve son sayfaları hariç her sayfasında 13 satır yer almaktadır. Mütercimi ve tercüme tarihi belli olmayan bu eser, kütüphanenin kataloğunda "Risâle-i Bedîʻ" başlığıyla kaydedilmiştir. Ancak muhtevasına bakıldığında eserin ismine dair herhangi bir adlandırmanın yapılmadığı, katalogda bildirildiğinin aksine eserin bedî ilmi ile alakalı olmayıp beyân ilmi hakkında olduğu görülmektedir. Yapılan araştırma ve mukayeseler sonucu eserin, Telhîsü'l-Miftâh'ın beyân bölümünün tercümesi olduğu anlaşılmıştır. Bu tercümenin transkripsiyonlu metni, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi'nin 2016 yılında yayımlanan 5/3. sayısının 1243-1266. sayfaları arasında tarafımızca yayımlanmıştır.

2.3.6.2. Eserde İzlenen Usul

Başlıkların kırmızı mürekkeple yazıldığı bu eserin tertibi, Telhîsül'l-Miftâh'ın ilgili kısmının tertibi ile birebir örtüşmemektedir. Telhîs'te beyân ilmi kapsamında teşbîh konusu ele alındıktan sonra hakîkat ve mecâz konusuna geçilmişken bu eserde evvela hakîkat ve mecâz konusu işlenmiş, ardından teşbîh konusuna geçilmiştir. Aynı şekilde mecâz-ı mürekkeb konusu Telhîs'te istiâreden sonra ele alınmışken bu eserde istiâreden önce gelmektedir.

Eserde Telhîs'in orijinal dildeki yazımlarına -misaller hariç- yalnızca terim veya kavramların tanıtılması esnasında yer verilmiştir. Örneğin, mecâz-ı mürekkeb konusunun tercümesi yapılırken evvela Telhîs'in mecâz-ı mürekkebin tarifine dair "َِ يِلْصََْلْاَ ُهاَنْعَمِبَ َهِ بُشَ اَميِفَ ُلَمْعَتْسَُمْلاَ ُظْف للاَ َوُه" cümlesi Arapça olarak yazılmış ve ardından bu cümle tercüme edilmiştir. Daha sonra mecâz-ı mürekkeb konusunun geri kalan kısmı Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu ve buna benzer terim veya kavramların tarifi dışındaki yerlerde ise Telhîs'in orijinal cümlelerine yer verilmeden doğrudan söz konusu bölümlerin Türkçeye tercüme edildiği görülmektedir.

55

Mütercim, bazen tercüme ettiği konuyla alakalı Telhîs'te bulunmayan misaller getirmiştir. Söz gelimi, mecâz-ı mürsel konusunu tercüme ederken misal getirdiği "بازيملاَ لاس" cümlesi Telhîs'te bulunmamaktadır. Bu cümlenin mecâz-ı mürsele hangi yönden örnek teşkil ettiği ise şu şekilde bildirilmiştir: "Mįzābuň maǾnā-yı ĥaķįķįsi Fārisįce nāv-dān didikleridür maǾnā-yı mecāzįsi māder maǾniyeyn beyninde olan Ǿalāķa ĥāliyyet ve maĥalliyyetdür ki müşābehetüň ġayrıdur. Ĥālüň ismin maĥalle tesmiye ķabįlindendür" (Akdağ, 2016: 1253).

Telhîsü'l-Miftâh'ta şâhid gösterilen ayet ve şiirler, tercümede harekelenerek verilmiştir. Mütercim, Telhîs'in beyân bölümündeki bazı konuları ve şâhid gösterilen şiirlerin bir kısmını eserine dâhil etmemiştir. Eserine dâhil ettiği şiirleri ise tercüme ettikten sonra genellikle bu şiirlerin mevzubahis konuya misal getirilmelerinin sebebini de açıklamıştır. Söz gelimi, Telhîs'te "teşbîhin, müşebbehin imkân dâhilinde olduğunu bildirmek" maksadıyla yapılması hususuna misal getirilen

َْمُهْنِمَ َتْنَأَ َوََماَنَ ْلْاَِقُفَتَ ْنِإَف َِلا َزَغْلاَ ِمَدَ ُضْعَبَ َكْسِمْلاَ نِإَفَ نِاَف beyti mütercim tarafından şu şekilde tercüme ve izah edilmiştir:

YaǾnį sen enāmdan olduġuň ĥālde enāmı tefevvuķ iderseň Ǿaceb degüldür. Zįrā misk daħi ġazāluň deminden baǾżıdur. Ammā bu cihetden misk sāǿir demden muǾteberdür. Vaķtā ki şāǾir memdūĥuň enām üzere tefevvuķını iddiǾā eyledi ise bu ĥayŝiyetle ki beynlerinde müşābehet ķalmadı ve bi-reǿsihi bu aśl ve bi-nefsihi bu cins oldı. Pes bu daǾvā žāhirde mümteniǾ olmaķ ile müşebbehüň ĥālini misküň ĥāline teşbįh ile imkānını beyān eyledi (Akdağ, 2016: 1256).

Mütercim, genellikle belâgate dair kelime ve kavramların hem lügat hem de terim manalarını vermiştir. Bu kelime veya kavramların lügat manaları genellikle mütercim tarafından esere ilave edilmişken terim manaları ise Telhîs'teki tariflerden oluşmaktadır. Örneğin, kinâyenin lügat manasını "Kināye luġatde terk-i taśrįĥe dirler." (Akdağ, 2016:1264) şeklinde verdikten sonra kinâyenin terim anlamı için Telhîs'te yer alan "َُهَعَمَ ِهِتَدا َرِإَ ِزا َوَجَ َعَمَ ُهاَنْعَمَ ُم ِزَلاَ ِهِبَ َدي ِرُأَ ظْفَل" cümlesini aktarmış ve ardından bu cümleyi Türkçeye tercüme etmiştir.

Telhîs'te bir mısrası misal getirilen bazı beyitlerin veya şiirlerin kimi zaman diğer mısrasına da tercümede yer verildiği görülmektedir. Söz gelimi, Telhîs'te kinâyenin kısımlarından tek bir manaya olan kinâye için "َِناَغْضَ ْلْاََعِماَجَمَ َنيِنَِعا طلاَ َو" mısrası misal getirilmişken tercümede söz konusu beytin "َِمَذ ْخ ِمَ َضَيْبَأَِ لُكِبَ َنيِب ِرا ضلَا" şeklindeki diğer mısrasına da yer verilmiştir.

Mütercim, Telhîs'te misal getirilen beyitlerin istişhâd yönlerini açıklama vb. hususlarda Taftâzânî'nin Mutavvel ve Muhtasaru'l-Meânî, Zemehşerî'nin el-Keşşâf gibi eserlerinden istifade etmiştir.

56

2.3.6.3. Muhteva Analizi

Besmele ile başlayan eser, hakîkat ve mecâz konularının tercümesi ile devam etmektedir. Eserin 48 ile 53. sayfaları arasında hakîkat ve mecâz konularının tercümesi yer almaktadır.

Mütercim, hakîkat ve mecâz konusunun alt başlıklarından mecâz-ı aklîyi tercüme ederken Telhîs'te meânî ilminin konularından "ahvâl-i isnâd-ı haberî" başlığı altında yer verilen mecâz-ı aklîye dair olan kısmın bazısını da tercümesine dâhil etmiştir. Aynı zamanda bu kısımdaki "َاللَ َتَبْنَاَ ََلْقَبْلا" ve "ََلْقَبْلاَُعيِب رلاَ َتَبْنَا" misallerini de eserine almış ve bunları açıklamıştır.

Mecâz-ı mürselin alâkaları Telhîs'te dokuz maddede özetlenmişken tercümede yirmi beş madde olarak zikredilmiştir. Mecâz-ı mürselin Telhîs'te zikredilen alâkaları cüz'iyyet, külliyyet, sebebiyyet, müsebbebiyyet, kevn-i sâbık, kevn-i lâhık, mahalliyyet, hâliyyet ve âlet şeklindedir. Tercümede ise mecâz-ı mürselin alâkaları şu şekilde verilmiştir: Şekl, sıfat, tezâd, sebebiyyet, âlet, müsebbebiyyet, külliyyet, cüz'iyyet, melzûmiyyet, lâzımiyyet, ıtlâk, takayyüd, hâsın ismini âma ıtlak, umûm ('âmın ismini hâsa ıtlak), ma'nâ-yı mecâzî kable vukû'u'l-hükm sıfat-ı hakîkiyye üzere olmak, ma'nâ-yı mecâzî ba'de tahakkuku'l-hükm sıfat-ı asliyyesi üzere olmak, mahalliyyet, hâliyyet, mücâveret, ma'nâ-yı mecâzî ma'nâ-yı hakîkîden bedel olmak, isti'dâd, nekâret, ta'rîf bi'l-lâm, hazf ve ziyâde.

Eserin 53a ile 57b. sayfaları arasında teşbîh konusunun tercümesi yer almaktadır. Telhîs'in teşbîh konusu kapsamında ele alınan bütün mevzuları, tercümede yer almamaktadır. Bu konuyla alakalı Telhîs'te olup da tercümede bulunmayan mevzuları başlıklar itibarıyla şöyle sıralamak mümkündür: Vech-i şebehin mürekkeb-i hissî olması, vech-i şebehin mürekkeb-i aklî olması, teşbîhin müşebbeh ve müşebbehün bih itibariyle dört kısmı (müfredi müfrede teşbîh, mürekkebi mürekkebe teşbîh, müfredi mürekkebe teşbîh, mürekkebi müfrede teşbîh), teşbîhin bölümleri (teşbîh-i melfûf, teşbîh-i mefrûk, teşbîh-i tesviye, teşbîh-i cem), vech-i şebeh itibarıyla teşbîhin kısımları (mufassal, mücmel, temsîl, gayr-ı temsîl), karîb-i mübtezel, baîd-i garîb, edat itibariyle teşbîhin kısımları (müekked, mürsel), garaz itibariyle teşbîhin kısımları (makbûl, merdûd).

Eserin 57b ile 68b. sayfaları arasında istiâre konusunun tercümesi bulunmaktadır. Mütercim, isriâre-i mekniyye ile istiâre-i tahyîliyyeye dair olan kısmı tercüme ederken bu iki istiâre çeşidi hakkında çeşitli ihtilafların olduğunu belirtmiş ve konuyla alakalı Sekkâkî, Kazvîni, Zemahşerî ve diğer âlimlerin görüşlerine şu şekilde yer vermiştir:

MaǾlūm olsun ki istiǾāre-i mekniyyede ve istiǾāre-i taħyįliyyede iħtilāf olınmışdur. Mekniyyede olan iħtilāf budur ki istiǾāre-i mekniyye Keşşāf ķatında müşebbehün bihüň lafžıdur ki müşebbeh içün istiǾāre ķılınmışdur ve lāzımınuň źikriyle mermūzdur. YaǾnį lafž-ı sebuǾdur lāzımı olan ežfār ile remz olınmışdur. Meźheb-i muħtār daħi budur. Ammā Sekkākį ķatında istiǾāre-i bi'l-kināye müşebbehüň lafžıdur yaǾnį meniyyedür. Ħaŧįb-i Dımaşķį ķatında teşbįh-i mużmer

fi'n-57

nefs yaǾnį nefsinde mużmer olan teşbįhe istiǾāre-i bi'l-kināye tesmiye ider. Meŝelā żamįrde meniyye sebuǾa teşbįh olınur ve erkān-ı teşbįhden faķaŧ müşebbeh źikr olınur ve müşebbehün bihüň lāzımı źikr ile nefsinde mużmer olan teşbįhe istidlāl olınur. Ammā istiǾāre-i taħyįliyyede olan iħtilāf budur ki istiǾāre-i taħyįliyye Ǿinde's-selef mecāz-ı Ǿaķlįdür. YaǾnį mecāz fi'l-iŝbātdur ki maǾnā-yı ĥaķįķįsinde müstaǾmeldür. Meźheb-i Ħaŧįb de böyledür. Ammā Sekkākį ķatında istiǾāre-i taħyįliyye oldur ki maǾnāsı ĥissen ve Ǿaķlen ŝābit olmaya belki śūret-i vehmiyye-i maĥża ola. YaǾnį vaķtā ki şāǾir اَه َراَفْظَاََْتَبَشْنَاََُة يِنَمْلاَاَذِا ķavlinde meniyyeyi sebuǾa teşbįh eylediyse vehm daħi meniyyeyi sebuǾ śūretinde taśvįr eyledi. Ve sebuǾuň lāzımı olan ežfārı meniyye içün iħtirāǾ eyledi. YaǾnį meniyye içün de eżfār śūreti miŝilli bir śūret iħtirāǾ eyledi. BaǾde ol śūret-i vehmiyye ežfārı ıŧlāķ eyledi. Bu taķdįrce istiǾāre muśarraĥa olur. Zįrā müşebbehün bihüň yaǾnį ežfār-ı muħaffefenüň ismi müşebbehe ıŧlāķ olındı ki ežfār-ı muħaffefeye şebįhe śūret-i vehmiyye-i maĥżadur. Ve daħi selef ķatında mekniyyesüz taħyįliyye bulınur. Miŝāli ََُة يِنَمْلاََُراَفْظَا اًنَلاُفَ ْتَكَلْهَاَ ُعْبَسلاَِبَ ِةَهيِبَشلا gibi. Miŝāl-i meźkūrda ežfār istiǾāre-i taħyįliyyedür ki mekniyyesüz mevcūddur. Ammā Keşşāf'uň ķavlinden fehm olınan budur ki mekniyyenüň ķarįnesi taħyįliyye olduġı gibi taĥķįķiyye de olmaķ cāǿizdür (Akdağ, 2016: 1259-1260).

İstiâre konusu tercüme edilirken Telhîs'teki tertibe uyulmadığı görülmektedir. Söz gelimi, Telhîs'te istiârenin tarifi yapıldıktan sonra onun karînelerinden bahsedilmişken tercümede istiârenin karineleri konusu istiâre-i müreşşaha konusundan sonra gelmektedir. Aynı zamanda Telhîs'te istiâre konusuna misal getirilen bazı ayet, şiir ve hadisler de tercümede bulunmamaktadır.

Beyân ilminin son konusu olan kinâyenin tercümesi, eserin 68b ile 71b sayfaları arasında yer almaktadır.