• Sonuç bulunamadı

2.4. Telhîsü’l-Miftâh’ın Türkçe Şerhleri

2.4.4. Ahmet Müderrisoğlu, Telhis Ebyâtının Şerhi Binbir Hakikat

Eserin müellifi olan Ahmet Müderrisoğlu, 2 Nisan 1910 tarihinde Yeşilhisar’da doğmuştur. Tahsilini tamamladıktan sonra 1938 yılında Yeşilhisar Cami-i Kebîr imamlığına tayin edilmiştir. 1948’de Yeşilhisar müftülüğüne, 1951’de Nevşehir müftülüğüne, 1954’te tekrar Yeşilhisar müftülüğüne; 1960’da Develi, 1964’te Bor ve 1969’da ise Çamardı müftülüklerine getirilmiştir. 1972 yılında emekli olan Ahmet Müderrisoğlu, 27 Nisan 1995 tarihinde vefat etmiştir. Ahmet Müderrisoğlu, bir süre Kafkas soyadını kullanmış ancak daha sonra mahkeme kararıyla Müderrisoğlu soyadını almıştır. Ahmet Müderrisoğlu’nun, Telhis Ebyâtının Şerhi Binbir Hakikat adlı eseri haricinde Peygamberimizden Dualar ve Yeşilhisar Tarihi olmak üzere iki eseri daha mevcuttur (Müderrisoğlu, 2006: 3).

Telhîs'teki şiirlerin Ahmet Müderrisoğlu tarafından şerh edilmesinden müteşekkil olan Telhis Ebyâtının Şerhi Binbir Hakikat, 475 sayfadan oluşmaktadır. 2006 yılında İstanbul'da Çamlıca Yayınları tarafından basılan bu eseri Şükrü Özger baskıya hazırlamıştır. Eserin Arap alfabesinden Latin alfabesine aktarımı Ziya Yılmazer tarafından gerçekleştirilmiştir. Eser, Şükrü Özger tarafından ön söz mahiyetinde kaleme alınan "Sunarken" yazısı, "İçindekiler", Ahmet Müderrisoğlu'nun ön söz mahiyetindeki girişi, "Mukaddime", "Telhîs'teki beyitlerin şerhi" ve "Lugatçe" bölümlerinden oluşmaktadır.

Tanzimat devrinden sonraki ediplerimizin belâgatin kaidelerini Türk edebiyatına uyguladıklarını ve Telhîs'ten de istifade ederek Türkçe eserler yazdıklarını dile getiren şârih, kendisinin bu eseri kaleme alış sebebini şöyle açıklar:

Biz de aynı çığırdan yürüyerek bütün âcizliğimize rağmen Telhîs'in edebî kâ'idelere istişhâd ettiği ebyâtını terceme ve şerh edeceğiz. Maksadımız hem cihân-şümûl Türk dilinin belâgat kâ'idelerine uygun olduğunu göstermek, hem de "Kitâb-ı Telhîs"in ilme, fenne, sanâyi'e, emsâl ve eş'âra temas eden yerlerini îzâh etmektir (Müderrisoğlu, 2006: 17).

Giriş kısmında eserde nasıl bir usul takip edildiğine dair şârih tarafından şu açıklama yapılmıştır:

Kitâbımız, me'ânî, beyân ve bedî' olmak üzere üç bölgeden ibârettir. Bu üç ilim üzerine Telhîs'te şevâhid getirilen kıt'a veya beyitler sıra numarasıyla tertîp olunacaktır.

Her beytin evvelâ kelimeleri, sonra toplu ibâresi Türkçeye çevrilecek; sonra da îzâhı değer yerleri şerh edilecektir. Her beytin mahall-i istişhâdı kendi şerhinin sonunda gösterilecek ve bu gösterilen edebî kâ'ideler Türkçe emsâl ve eş'âr ile temsîl olunacaktır.

115

Ebyâtın arûzu ve bazı Arabî, Fârisî kıt'aların meâli, sahîfe aşağısına hâşiye olarak çıkarılmıştır. Gerek ilmî, gerekse edebî bahisler üzerine getirilen cümleler, kâ'ideler, hikmetler, şiirler, dünyânın en güzîde âlimleri ve şâ'irleri sözlerinden intihâb edilmiş gayet büyük ve müzeyyen bir bahçeden toplanan küçük bir çiçek demeti gibi bir hâle konulmuştur (Müderrisoğlu, 2006: 17-19).

Eserde dipnotlara çokça başvurulmuş olup bu dipnotlarda şerh edilen beyitlerin aruz vezinleri, bazı Arapça ve Farsça beyitlerin Türkçe tercümelerinin yanı sıra bazı terimler, kavramlar, kişiler ve açıklanmaya muhtaç kısımlarla ilgili bilgiler yer almıştır.

Dipnotlarda yer alan açıklamalardan eseri hazırlayana ait olanların sonuna (Haz.) kısaltması ilave edilmiştir.

Şârih, Telhîs'te yer alan şiirleri şerh ettiği bu eserinde bütün şiirlere bir sıra numarası vermiştir. Şiirlere numara verirken meânî, beyân ve bedî olmak üzere her bölümdeki şiirleri kendi arasında sıralamıştır. Örneğin, meânî bölümü bittikten sonra beyân bölümündeki şiirleri tekrar 1'den başlayarak sıralamıştır. Müderrisoğlu, şerh edeceği şiiri numaralandırdıktan sonra beytin veya kıt'anın Arapçasını yazmıştır. Arapça kısmın altında "müfredât" başlığıyla beyit veya kıt'ada yer alan kelimelerin Türkçe manalarını vermiştir. Daha sonra "terceme ve şerh" başlığında öncelikle şiir sahibinin adını zikrederek adı geçen şiirin yazılış sebebi, türü vb. bilgiler vermiş ve akabinde ilgili şiiri Türkçeye tercüme etmiştir. Tercümeden sonra şiirin şerhi başlamaktadır. Şerh kısmında şârih, söz konusu beyit veya kıt'anın Telhîs'te hangi mevzuyla alakalı olarak örnek gösterildiğini genellikle belirtmiştir. Aynı zamanda şiirin örnek gösterildiği sanatı da bir iki cümleyle tanıtmıştır. Şârih, genellikle şerh ettiği beyitle alakalı Arapça, Farsça veya Türkçe şiirler, ayetler, hadisler, kalıplaşmış sözler ve büyüklerin sözlerinden de alıntılar yapmıştır. Şârih, şerh ettiği bütün şiirlerin aruz bahrini ve ölçüsünü dipnotta vermiştir.

Bazı şiirlerin Telhîs'te yalnızca bir mısrası örnek gösterilmesine rağmen bu eserde şârih genellikle ilgili mısranın geçtiği beyit veya kıt'anın tamamını şerh etmiştir. Örneğin, tenâfür-i hurûfla ilgili İmru'u'l-Kays'ın yalnızca "ىَلُعْلاَىَلِاََ تا َر ِزْشَتْسُمََُه ُرِئاَدَغ" mısrası Telhîs'te örnek olarak verilmesine rağmen şârih, hem bu mısranın olduğu beytin ikinci mısrasını hem de bir önceki beyti şerh etmiştir.

Şerh edilen şiirlerle alakalı metinde yararlanılan Arapça-Farsça şiir ve ibareler, ayetler ve hadislerin manaları genellikle dipnotta verilmiştir.

Şerh edilen beyit veya kıt'alarda geçen kelimelerin manalarının olduğu müfredât başlığında bazen bir kelimeyle ilgili sayfalarca malumat verildiği görülmektedir. Örneğin, Ebû'n-Necm el-Iclî'ye ait olan ve meânî kısmında sıra numarası 5 olan şiirde geçen َُدْمَحْلَا kelimesine 5 sayfa ayrılmıştır.

116

Şârih, bazı beyitlerin şerhinde "fâide" şeklinde bir başlık açarak burada birtakım bilgiler vermiştir. Söz gelimi, meânî kısmında şiir numarası 11 olan Ebü't-Tayyib Mütenebbî'nin beyti şerh edilirken şu malumat verilmiştir:

Fâide: Kâil-i beyt Ebu't-Tayyib Mütenebbî, Âl-i Büveyh'ten Adudu'd-Devle'yi medh için İran'a gitmişti. Haleb'e avdetinde yolda eşkıyâ galebesine tutulmuş, kaçmak istemişse de uşağından birisi: "Efendim siz şu beytin kâilisiniz. Maʻamâfîh kaçmak şerefinize düşmez zannederim" demiş; Ebu't-Tayyib bunun üzerine gayrete gelip meydân-ı kıtâle avdet etmiş, nihâyet katl olunmuştur (Müderrisoğlu, 2006: 52).

Bu eserin genelinde akademik bir tutum sergilendiği görülmektedir. Ele alınan herhangi bir konu hakkında başka âlimlerin görüşlerine de metin içinde yer verilmiştir. Aynı zamanda metinde yer verilen görüşün sahibi veya eserinin adı da bazen dipnotta zikredilmiştir. Dünyadaki ilk binanın Kâbe olduğu hususunun ele alındığı 83. sayfada, söz konusu mevzunun ispatı için birkaç kişinin konuya dair görüşlerine yer verilmiştir. 165. sayfada şevk konusuyla alakalı olarak Hazret-i İsâ ile cehennem korkusu, cennet arzusu ve Allah aşkıyla yanan dokuz kişi arasında geçen bir olayın alıntılandığı kısımda eserin adı, cildi ve sayfa numarası alıntıdan hemen sonra metinde verilmiştir. Bunlar metin içindeki atıf örneklerindendir. 117. sayfada ise alıntı yapılan eserin adı ve sayfa numarası dipnotta belirtilmiştir.

Telhîs'te hatime kısmında ele alınan konularla alakalı örnek gösterilen şiirler, Müderrrisoğlu'nun eserinde bedî başlığı altında şerh edilmiştir.

Eserde şerh edilen bazı beyitler Telhîs'te yer almamaktadır. Örneğin, meânî bölümündeki 19, 22, 43, 50; beyân bölümündeki 6 ve 17 numaralı şiirler şârihin de belirttiği üzere Taftâzânî'nin Muhtasar adlı eserinden, bedî bölümündeki 6 numaralı şiir ise Havâşî Bedî' adlı eserden alınmıştır. Aynı zamanda Telhîs'te yer alan bütün şiirler, Müderrisoğlu'nun eserinde şerh edilmemiştir.

Eserin 15 ile 20. sayfaları aralığında Ahmet Müderrisoğlu'nun sebeb-i te'lif mahiyetindeki kısa bir girişi yer almaktadır. Burada nutuk, edebiyat, belâgat ve tarihçesi gibi konular üzerinde durulmuştur.

Şârih, yukarıda değinilen girişten sonra mukaddime kısmına geçmiştir. Mukaddime kısmı, eserin 21 ile 28. sayfa aralıklarını kapsamaktadır. Bu kısımda edebiyat kavramı ve Türk edebiyatının tarihi hakkında bilgi verilmiştir.

Eserin 28 ile 240. sayfaları aralığında meânî ilmine dair şiirlerin şerhleri bulunmaktadır. Bu bölümdeki kimi şiirlerin şerhinde yazar bazen sıra dışı bilgiler de vermiştir. Örneğin, Ebü'n-Necm el-Iclî'ye ait, meânî bölümünde sıra numarası 15 olan şiiri şerh ederken dünyanın şekli ve

117

hareketleri, mevsimlerin oluşumu gibi konularda coğrafî bilgiler veren şârih, 22 Mart’ta dünyanın farklı yarım kürelerinde yer alan şehirler arasındaki yerel saat farkları ile ilgili şunları söylemiştir:

Meselâ İstanbul, mebde-i tûl iʻtibâr edilirse, İstanbul'da 22 Mart vakt-i zevâl saat 12 iken, kadem hizâsında bulunan Okyanusya'nın Markiz Adası şarkında nısfu'l-leyl, şarkta Filipin adaları civârında gurûb, garpta Cenûbî Amerika'nın Guyan Yaylası'nda tulûʻ vardır. Kezâlik güneş Guyan nısfu'n-nehârı hizâsına geldiğinde İstanbul'da gurûb, Markiz Adası şarkında tulûʻ, Şarkî Asya'da nısfu'l-leyl bulunur. Arzın esnâ-yı devirde güneşe karşı cephe almasıyla etrâfını şuʻâʻât-ı şemsiyye böylece devir ve tenvîr eder (Müderrisoğlu, 2006: 63).

Eserin 241 ile 312. sayfaları aralığında Telhîs'te beyân ilmiyle alakalı olarak misal getirilen şiirlerin şerhleri bulunmaktadır.

Bedî konusundaki şiirlerin şerhinin olduğu kısım, eserin 313 ile 453. sayfaları aralığını kapsamaktadır.

Eserin 456 ile 475. sayfaları aralığında "lugatçe" kısmı bulunmaktadır. Bu kısım, eserde geçen Arapça ve Farsça kelimelerin manalarını ihtiva etmektedir.