• Sonuç bulunamadı

Tasfiye Halinde Denetçilerin Görevleri

3. ÖZEL DENETİM GÖREVLERİ

3.5. Tasfiye Halinde Denetçilerin Görevleri

Tasfiye, AŞ. malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilmesi, borçların ödenmesi ve artı bir bakiye kalırsa, bunun tasfiye payı hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması ve şirketin kaydının Ticaret Sicili’nden silinmesi işlemlerinin tümünü kapsar. Ancak tasfiye halinde de şirket tüzel kişiliği şirket sona erene kadar devam eder, şirketin gayesi tasfiye olur, tüm şirket organları gibi denetçiler de varlıklarını sürdürür ve tasfiye hali şirketin hukuki ilişkilerini sona erdirmez. Tasfiye memurları tasfiye halinde yetkili olurlar. Ancak AŞ.’nin iflası infisaha sebep olmuşsa, tasfiye, iflas yönetimince gerçekleştirilir411.

AŞ.’nin tasfiye haline girmesi ile denetçilerin görev ve yetkilerinin içeriği TTK. m. 440 gereğince değişime uğrar. Ancak tasfiye işlemleri için de denetim zorunlu olarak kalır ve kontrol bakımından dahi olsa bu denetim tasfiye memurlarınca yapılamaz412 . Denetçilerin tasfiye halindeki AŞ.’nin işlemlerini gözetim görevi, kanun ve esas sözleşmeye aykırılıklara sebebiyet verilmemesini sağlayacak bir kollama şeklinde olabileceği gibi işlemlerin tamamlanmasından sonra gerçekleştirilecek olan bir uygunluk denetimi şeklinde de yerine getirilebilir413.

Ancak GK.’yı olağan veya olağanüstü toplantıya çağırmak gibi yönetim işlerine ilişkin görevler tasfiye gayesiyle sınırlanır; mesela GK. tasfiye icaplarından olmayan hususlarda ve YK.’nın ihmali halinde toplantıya çağrılabilir. Fakat tasfiye işlemlerinden dahi olsa zaruri ve müstacel sebepler ortaya çıktığı zaman, denetçiler GK.’yı toplantıya çağırmaya mecburdurlar (TTK. m. 355)414. AŞ. tasfiye sürecine girmişse, tasfiye memurları, tasfiye işlemlerinde YK.’nın görevlerini yerine getirir; denetçiler de tasfiye

411 TEKİNALP; (POROY/ÇAMOĞLU); Ortaklıklar, s. 822, 823.

412 Halil ARSLANLI; Anonim Şirketler, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1961 s.

164.

413 ATASOY; s. 208, 209.

414 ARSLANLI; 1961, s. 164.

memurlarının işlerini denetlerler (TTK. m. 353, f. 1, b. 7)415. TTK. m. 219’a göre;

tasfiye halinde bulunan şirketi mahkemelerde ve hariçte temsil etme yetkisi tasfiye memurlarına aittir; tasfiye memurları şirket için faydalı gördükleri takdirde sulh, feragat, kabul ve tahkime ve özellikle hakem seçmeye dahi yetkilidirler ve zorunluluk halinde yeni işlemler de yapabilirler. Yargıtay’ın bir kararı bu konuyu şu şekilde açıklamaktadır: “..Ancak hemen belirtmek gerekir ki,tasfiye memurlarının temsil yetkisi sınırsız olmayıp ancak tasfiye işlemleri ile ilgili ve şirket menfaatleri ile sınırlı ve üçüncü şahıslara karşı tasfiye halindeki şirketi temsil ve ilzam edebilme yönlerinde toplanmaktadır..Tasfiye memurlarının temsil yetkileri bu ilkeler ile sınırlı olduğu gibi TTK. m. 321’de açıklandığı üzere genel kurulca da bir kısım yetkilerinin kısıtlanması, ilan ve tescili mümkün olup esasen temsil yetkisine dayanak yapılan işlemlerin de ana sözleşmeye ve şirket genel kurul kararlarına aykırı olmaması gerekmektedir..”416

Denetçiler, tasfiye işlemleri son bulana kadar ve şirket tüzel kişiliğini kaybedene kadar tasfiye memurlarının işlemlerinin kanun, esas sözleşme ve GK. kararlarına uygun bir şekilde yürütülmesine nezaret ederler417.

Esas sözleşme ve GK. kararı ile ayrıca tasfiye memuru seçilmemişse, tasfiye işleri YK.

tarafından yapılacağından (TTK. m. 441), denetçilerin nezaret görevi de devam eder418. Denetçilerin, şirket tasfiye halindeyken yapması gereken görevler genel olarak aşağıdaki gibidir419:

1) Tasfiye işlemleri hakkında bilgi edinmek ve gerekli kayıtların düzenli tutulmasını sağlamak amacıyla en az altı ayda bir defa şirket defterlerini incelemek,

2) Üç aydan fazla ara vermeden, sık sık ve ansızın tasfiye kasasını teftiş etmek, 3) Şirket aktiflerinin satışından elde edilen paranın merkez Bankası ya da muteber

bir bankaya yatırılıp yatırılmadığını kontrol etmek,

4) Tasfiye memurları ile YK.’nın ihmali halinde GK.’yı toplantıya çağırmak,

415 ERİŞ; 2007, s. 1962.

416 Y. 11. HD., 30.01.1985, 1984/6072 E., 1985/270 K.: TEKİNALP; (POROY/ÇAMOĞLU);

Ortaklıklar, s. 823.

417 KINAY; s. 76.

418 ÇEVİK; s. 569.

419 KINAY; s. 77.

5) Tasfiye memurlarınca gerçekleştirilen GK. toplantılarında, esas sözleşmede pay sahiplerinin GK. toplantılarına katılma şartlarını düzenleyen hükümlerine riayet edilip edilmediğini araştırmak,

6) Tasfiye memurlarınca gerçekleştirilen GK. toplantılarında hazır bulunmak, 7) Tasfiye memurlarının, şirketin tüm mal ve haklarının muhafazası için gerekli

tedbirleri alıp almadığını incelemek,

8) Tasfiye memurlarının işi, savsaklamadan bir ana önce tamamlamak üzere yapıp yapmadığını kontrol etmek,

9) Tasfiye memurlarınca hazırlanan açılış, ara ve kati bilançoları denetlemek ve bunlar hakkında bir rapor hazırlayarak GK.’ya sunmak.

Denetçilerin tasfiye işlemlerine nezaret görevi kapsamı ise şu şekilde özetlenebilir420: a) Şirket aktiflerinin pazarlık usulü ile veya toptan satışlarında GK. kararlarına bir

aykırılık bulunup bulunmadığını (TTK. m. 443) ve bu satışlarda fiyat ve tahsilatların normal rayicinde olup olmadığını araştırmak,

b) Tasfiye ile ilgili ilk bilanço ve envanterin düzenlenip düzenlenmediğini (TTK.

m. 441), buradaki envanterin hazırlanmasında TTK. m. 73- 75 hükümlerine uyulup uyulmadığını belirlemek,

c) TTK. m. 445 gereğince alacaklıların beyana davet edilip edilmediğini,

d) Pay sahiplerine yapılan ödemelerin TTK. m. 447 gereğince usulüne uygun olup olmadığını ve nihayet

e) Tasfiye memurlarının sorumluluğunu gerektiren işlem ve ihmallerinin bulunup bulunmadığını araştırmak (TTK. m. 450).

420 ÇEVİK; s. 570.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI’NA GÖRE ANONİM ŞİRKETLERDE DENETİM

1. GENEL OLARAK

2008 tarihinden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeniden görüşülmeye başlanan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı (Tasarı), Genel Gerekçesi ve ayrıntılı Madde Gerekçeleri ile büyük ölçüde bilimsel bir eser titizliğini yansıtmaktadır.

“TTK. ile BK.’nın düzenlendiği konular itibariyle birbirleri ile benzerlikler içermeleri, BK.’nın TTK.’ya göre genel nitelikte olması, BK. Tasarısı’nın Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmış olması ve her iki Kanun Tasarısı arasında yeknesaklığın sağlanması ve birbirleri ile uyumsuz hükümlerin yer almaması amacıyla, Tasarı’nın Komisyon görüşmelerinin BK. Tasarısı’nın Adalet Komisyonu’nda görüşülmesine kadar ertelenmesi gerektiği”421 ifade edilmiştir.

AŞ.’lerin bağımsız denetimi konusunda SerPK.’422 daki düzenlemeden sonra hazırlanan TTK. Tasarısı ile de önemli değişiklikler getirilmektedir. Bu reformların bir kaynağı, ABD.’de 30 Temmuz 2002’de yasalaşan ve tüm dünyayı etkileyen Sarbanes Oxley Yasası’dır. ABD.’de yaşanan ve etkisi önce ABD. Sermaye Piyasaları’ndaki çöküş olmak üzere, mali tabloların doğru bir şekilde bilgilendirme özelliği, denetim mesleğinin bağımsızlığı gibi konuları tüm dünya kamuoyunun gündemine taşıyan Enron skandalından sonra, tüm dünyada konuyla ilgili mevzuatın ciddi olarak sorgulanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu sebeple düzenlenen Sarbanes Oxley Yasası’nın

421 TBMM 22. ve 23. Dönem Adalet Komisyonu Raporu, Esas No: 1/324, Karar No: 10, 11.01.2008, s.

71.

422 “SPK., 2 Kasım 2002’de yayımlanan 24924 sayılı resmi gazetede Sermaye Piyasası’nda Bağımsız Denetim Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılması’na Dair Tebliğ Seri X, No: 19’u yayımlamıştır. Bu tebliğde; denetim şirketlerince verilemeyecek hizmetler, bağımsız denetim şirketlerinin sözleşme süreleri, denetimden sorumlu komiteler vb. konularda hükümler bulunmaktadır.”: Emre ŞEHSUVAROĞLU; Pay Sahiplerinin Korunması ve Tarafsız Denetim, İç Denetim, Sayı 5, Sonbahar 2002, s. 57, 58.

temelinde; yatırımcıların doğru bilgilendirilmesi, yönetimin sorumluluğu, denetim komitesinin sorumluluğu, denetim şirketlerinin bağımsızlığı gibi kavramlar yer almıştır423. Tasarı’da düzenlenen ve Sarbanes Oxley Yasası’nda (zaten eski mevzuatlarında mevcut olan) geliştirilen “denetim komitesi”, yönetim kademesinden bağımsız ve en azından bir üyesinin finans konusunda uzman olması, şirketin muhasebe, iç kontrol424 ve denetimi konularındaki şikayetleri değerlendirme mercii olması ve denetim hizmetlerinin ön onay yeri olması özellikleriyle donatılmıştır425. Etkili bir iç kontrol sisteminin varlığının sağlanması ve finansal raporlama sürecinin gözetilmesi fonksiyonları, YK. adına bir alt komite tarafından yerine getirilirse, bu komiteye “denetim komitesi” denir426. Tasarı’daki denetim komitesi, iç kontrol mekanizmasının bir ayağını oluşturmakta ise de bu komitenin üyeleri, YK. üyelerinden seçilebilmekte ve bu nedenle bağımsız olma özelliğini daha baştan yitirmektedir. Ayrıca denetim komitesi üyelerinin uzmanlık sahibi olması şartı, Tasarı’da yer almamıştır.

Bunun nedeni olarak, Tasarı’nın denetim konusunda daha çok bağımsız denetime önem vermiş ve ayrıntılı düzenlemeleri bu çerçevede yapmış olması ile iç kontrol görevi görecek olan yapılara özen göstermemiş olması düşünülebilir.

Yakın zamanda yasalaşması beklenen TTK. Tasarısı, bağımsız denetim konusunda çarpıcı düzenlemeler getirmektedir ve şirketlerin denetimi açısından tamamen yeni bir sistemi öngörmektedir. Bu yeni sistem, bir yandan denetim şirketlerine yeni görev ve sorumluluklar getirirken, diğer yandan şirketler için pek çok yeni kavram, düzenleme ve uygulamayı da beraberinde getirmektedir. Bu yeni kavramlardan bir tanesi de kurumsal yönetimdir. Nitekim tüm dünyada ve Türkiye’de kurumsal yönetim konusunda yaşanan olumlu gelişmelere Tasarı da kayıtsız kalmamış ve bu konuda çok önemli bir gelişme olarak Tasarı’da, AŞ.’lerin kurumsal yönetim ilkelerini benimsemeleri ve uygulamaları, bu anlayışa uygun olarak yapılanmaları ve yönetilmeleri amacıyla bağımsız denetim

423 ŞEHSUVAROĞLU; s. 54.

424 “İç kontrol genel olarak, ilgili kanunlara ve düzenlemelere uygun olma, güvenilir finansal raporlama, faaliyetlerin etkinliği ve yeterliliği gibi başlıca amaçlara ulaşma konusunda uygun güveni sağlamak amacı ile oluşturulan, işletmenin personeli ve yönetimi tarafından gerçekleştirilen bir süreçtir. Her işletmenin çok ayrıntılı olmasa dahi kendine özgü bir iç kontrol sistemi mevcuttur.”: Mehmet KALKINOĞLU; İç Kontrol Sistemi, Vergi Dünyası, Sayı 265, Eylül 2003, s.70. “İç kontrol sisteminin kurulup çalıştırılmasının sorumluluğu şirket yönetimine aittir; denetçi sadece bu sistemin uygunluğunu, işleyişini ve etkinliğini araştırır.”: Berk DİCLE; Modern İç Denetim Anlayışı ve İç Kontrol, Vergi Dünyası, Sayı 187, Mart 1997, s. 41.

425 ŞEHSUVAROĞLU; s. 56.

426 Süleyman UYAR; Denetim Komitesi’nin Karşılaştırmalı Hukuk Sistemi İçindeki Yeri, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Cilt 5, Sayı 4, Aralık 2003, s. 51.

şirketlerine oldukça önemli bir rol izafe edilmiştir. Ayrıca Tasarı’daki her sermaye şirketinin bir internet sitesi açmasını ve şirketçe yapılması gereken finansal tablolar, denetleme raporları başta olmak üzere tüm raporların bu siteye konulmasını zorunlu kılan hükümler, kurumsal yönetim ilkelerinin gerektirdiği şeffaflığı sağlamaya yardımcı olacaktır427. Bununla birlikte son dönemde dünyada yaşanan süreçte, finansal tablolarla ilgili finansal muhasebe ile denetim ve raporlama standartlarının uyumlaştırılması konusu, şeffaflık ve kurumsal yönetim gereklerinin sağlanabilmesi açısından bir zorunluluk halini almıştır428. Bu doğrultuda Tasarı’da TMSK. (Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu) ve UFRS.’nin referans alınması ve uyum zorunluluğunun getirilmesi, yerinde ve isabetli bir adım olmuştur429. Zira bugüne kadar muhasebe uygulamalarında tüm şirketleri kapsayan bir standartlaşmanın sağlanamamış olması nedeniyle, aynı şirket için TTK.’ya göre “ticari bilanço”, vergi kanunlarına göre hazırlanan “mali bilanço”, SerPK.’ya göre hazırlanan bilanço ile birden fazla mali tablonun ortaya çıkması söz konusu olmakta ve bu da karışıklığa sebebiyet vermekteydi430.

13.12.2007 tarihli Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı m. 27’de, TTK.’daki sistemden Tasarı’ya geçiş döneminde denetçilerin ve denetim raporlarının hükmünü düzenlemektedir. Buna göre; Tasarı’nın 400 üncü maddesinde öngörülen denetçi, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin yetkili organı tarafından en geç 31.01.2009 tarihine kadar seçilmeliydi. Seçim ile birlikte TTK.’ya göre görev yapan denetçinin görevi sona erer.

Bu şekilde görevleri ve organ sıfatları son bulan denetçinin veya denetçilerin, TTK.’ya göre toplantıya çağırdıkları GK.’lar toplanır ve azınlık, TTK. m. 367’ye göre görevleri sona eren denetçilere başvurmuşsa, o prosedüre devam olunur.

427 Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'nın Denetim Alanında Getirdiği Yenilikler Anonim ve Limited Şirketleri Nasıl Etkileyecek, Denetimnet Bültenleri, BültenNo: 2008/4,

http://www.denetimnet.net/Pages.aspx?pgID=9426. (Erişim tarihi 10.07.2009).

428 Tamer AKSOY; Finansal Muhasebe ve Raporlama Standartlarında Uyumlaştırma ve UMS/UFRS.

Bazında Küresel Muhasebe Standartları Setine Yöneliş Eğilimi, Mali Çözüm, Sayı 71, Nisan-Mayıs-Haziran 2005, s. 187.

429 AKSOY; s. 190.

430 Yahya ARIKAN; Bugün Eğer Gelişmeler Karşısında Güçlü ve İnisiyatifli Olmak İstiyorsak, Yapacağımız Tek Şey Yaşam Boyu Öğrenme Felsefesini Hayata Geçirmektir, Mali Çözüm, Sayı: 70, Ocak-Şubat-Mart 2005, s. 9.

31.12.2008 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarihte sona ermiş olan dönemin bilânçosu, TTK. hükümleri uyarınca ve TTK. hükümlerine göre seçilmiş bulunan denetçi tarafından denetlenir. 01.01.2009 tarihini taşıyan veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarih itibarıyla çıkarılmış bulunan açılış bilânçosu, Tasarı’ya göre seçilmiş denetçi tarafından ve Tasarı hükümleri uyarınca denetlenmelidir. Tasarı’ya göre seçilen denetçi, denetimini Tasarı hükümlerine göre yapar. Ancak, denetçi Tasarı m. 402, f. 1 uyarınca, geçmiş yıla ait finansal tablolar ile gerekli karşılaştırmayı yapabilmek için, TTK.’ya veya diğer mevzuata göre hazırlanan finansal tablolara raporunda yer verir.