• Sonuç bulunamadı

Harita 2. 1917 tarihli Irak fizikî haritası

Kaynak: BOA. Daire Başkanlığı, Osmanlı Döneminde Irak: Plan, Fotoğraf ve Belgelerle, İstanbul 2006, s.102-103.

13 Mesut Özcan, Sorunlu Miras Irak, İstanbul 2003, s. 7.

14 Sibel Turan, Türkiye’nin Coğrafi Konumunun Dış Politikasına Etkisi, (İÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Türkiye-Irak sınırındaki yüksek dağ sıraları, fiziki bir ayrım oluşturmaktadır. Ancak Irak’ın var olan siyasi sınırları, bölgenin yeryüzü şekilleri ile örtüşmemektedir. Yani bu sınırlar etnik ve kültürel farklılıklara uygun bir şekilde çizilmemiştir.15

İran ve Kuveyt’le olan sınırıyla karşılaştırıldığında Irak’ın Türkiye’yle olan sınırı daha az sorunlu olarak tanımlanabilir. Irak-Türkiye sınırında meydana gelen problemler etnik, stratejik ve ekonomik faktörler etrafında şekillenmektedir. Sınırın kuzeyinde ve güneyindeki nüfusun büyük oranda Kürtlerden oluşması, sınırdaki istikrarsızlığın en önemli nedenlerindendir.16

Irak fiziki coğrafya bakımından başlıca 3 bölgeye ayrılmaktadır:

a) Dağlık (El-Cibal) Bölge; genelde Türk, Kürt, Asurî ve Yezidilerin yaşadığı bu bölge kuzey ve kuzeydoğuyu kaplar. Dicle’nin doğusunda Türkiye sınırından başlayan bölge, Dicle’nin kollarından olan Diyala Nehri’nin oluşturduğu geniş vadiye kadar uzanır.17 Ülkedeki en yüksek dağlar hilal şeklinde Irak-Türkiye ve Irak-İran sınırlarında yer alır. 1.000-3.658 m arasında değişen yüksekliklerdeki bu dağlar arasında Revanduz

Dağı (3.658 m) ülkenin en yüksek noktasıdır.18

b) Dicle-Fırat Havzası; Dicle ile Fırat nehirleri arasında kalan bölge, ülke topraklarının yaklaşık % 50’sini oluşturur. Yukarı havzada güney yönünde uzanan ve El-Cezire olarak tanınan yüksek saha, Dicle ve Fırat vadilerini Anadolu’nun dağ eteklerinden ayırır. Aşağı Havza, Fırat kıyısındaki Rumadi ile Dicle kıyısındaki Bağdat arasında uzanan sırtta başlar. Kut’u geçtikten sonra daha düz ve yayvan bir akış kazanan Dicle, en güneyde bataklıklara dönüşür. Rumadi’nin güneyinde düzgün bir yatak içinde akan Fırat, Musayyeb ve Semava’dan Nasırıye’ye uzanan kesimde, kurak ve düz bir ovada yatağını değiştirmeden yol alır. Geniş bir sazlık ve bataklık olan Hammar’ın suları ile Fırat, Dicle Irmağı ile Kurna’da birleşerek Şattü’l-Arap adını alır.19 Bu bölgelerin güneyinde uzanan Basra Körfezi kıyısındaki bataklıklar önemli bir yer tutar. Şatt’ül-Arap mevkiinde birleşerek Basra Körfezi’ne dökülen Dicle ve Fırat nehirleri Irak’ın hayat kaynağıdır. Bunun yanısıra Büyük Zap, Küçük Zap, Digger, Habur, Diyala ve Uzayım nehirleri de önemli akarsulardır.20

15 M. Özcan, a.g.e., s. 8. 16 M. Özcan, a.g.e., s. 107. 17 S. Saatçi, Tarihi Gelişim..., s. 24. 18 M. Çelik, a.g.t., s. 25.

19 S. Saatçi, Tarihi Gelişim..., s. 22.

c) Çöl Bölgesi (Güneybatı Çölü); Ülke topraklarının büyük bir bölümünü kaplayan ve Fırat düzlüklerinden başlayarak batıya doğru yumuşak bir eğilimle yükselen bu bölge, düzensiz bir biçimde yüzeye çıkan ve yükseklikleri 100 ile 1.000 m arasında değişen kayalıklardan oluşmaktadır. Kuveyt sınırı boyunca Arabistan içlerine doğru uzanan Batin Vadisi’nin kuzeybatısında Hicare Sahrası bulunmaktadır. Sığ ve çamurlu çöküntülerden, kayalık çıkıntılardan ve kumlardan oluşan bu sahanın kuzeydoğusunda Fırat Nehri’ne paralel geniş bir bataklık yer almaktadır. Daha kuzeyde dik yamaçların çevrelediği çok sayıda vadi ile kaplı olan Vadiye Bölgesi bulunur. Bölgenin batısında bir bölümü Suriye ve Ürdün’e taşan volkanik kökenli Badiyetü’ş-

Şam (Suriye Çölü) bulunmaktadır.21

İklim açısından bakıldığında; genellikle çöl ikliminin hâkim olduğu ülkede kışlar soğuk, yazlar sıcak ve kurak geçer. Bununla beraber iklim, kış-yaz mevsimleri ve güney-kuzey bölgeleri arasında büyük değişiklik gösterir. Yaz mevsimi güneyde uzun, sıcak ve kurak, kuzeyde ise serin ve kısadır.22 Güney bölgesindeki nehir kenarlarında yaz sıcaklarına paralel olarak nem oranı da yükselir. Bu durum bazen hayatı felce uğratır.23 Kış mevsiminde ise durum bunun tam tersine olarak güneyde kısa ve serin, kuzeyde uzun ve karlıdır.24

Körfez Krizi’nden sonra Kuzey Irak’ta oluşturulan güvenli bölgede, Bağdat yönetiminin uyguladığı yakıt ambargosu nedeniyle halk yakacak sıkıntısına düşmüştür. Isınmak için başka çaresi kalmayan insanlar, ormanlık alanlardaki ağaçları kesmiştir.

Bu nedenle ormanlık alanların oranında ciddi bir azalma yaşanmıştır.25

Irak büyük ölçüde bir kara devletidir. Körfez’e karadan çıkış Fav Yarımadası üzerinden yaklaşık 20 km gibi oldukça dar bir alana sıkışmıştır. Suyolu çıkışları ise Şatt’ül-Arap ve Zübeyr Kanalı’yla sağlanabilmektedir. Şatt’ül-Arap’ın tasarrufu konusu Irak ile İran arasında daima bir mesele olagelmiştir. Zübeyr Kanalı’nın ağzı ise

Kuveyt’in egemenliğindeki Verbe ve Bubiyan adalarıyla kontrol edilmektedir.26

Siyasi egemenlik açısından İran ve Anadolu arasındaki bir geçiş bölgesi özelliği taşıyan Irak, coğrafi anlamda da bu özelliğini korumuştur.27 Jeopolitik ve jeostratejik

21 S. Saatçi, Tarihi Gelişim..., s. 24.

22 M. Çelik, a.g.t., s. 26; M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 86. 23 S. Saatçi, Tarihi Gelişim..., s. 28.

24 M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 86. 25 S. Saatçi, Tarihi Gelişim..., s. 29. 26 M. Özcan, a.g.e., s. 10.

öneminin yanı sıra yeraltı kaynakları bakımından da zengin olan Irak, Osmanlı sonrasında siyasi istikrarsızlıkların odağı olmuştur. Irak’ta iktidar genellikle askeri darbelerle el değiştirmiş, halk kötü yönetimlerden usanmıştır.28

2.1.1. Ekonomik Özellikler

Bir ülkeden yapılan göçlerde ekonomik nedenler çok büyük bir yere sahiptir. Bu nedenle Irak’ın ekonomik durumunun tespiti, göç olaylarının daha iyi anlaşılması açısından önemlidir. Özellikle ülkenin kuzeyinden güneyine, doğusundan güneybatısına birçok insanın sürüldüğü düşünülürse, bölgesel ekonomik veriler de değerlenir.

Irak’ın ekonomisi, tarım, hayvancılık ve petrole dayanır. Ülke topraklarının sadece % 13’ünde elverişli tarım yapılabilmesi, tarım kesiminin Irak ekonomisindeki payını küçültmüştür. Tarımın GSMH içindeki payı % 15’ler seviyesindedir. Tarımda çalışanlar, toplam çalışan nüfusun % 10’u kadardır. Ayrıca hayvancılığın gelişmiş olduğu da pek söylenemez.29 Türklerin yaşadıkları yerler genelde yeşil tepeler, zengin meralar, sebze ve meyve bahçeleriyle bezenmiştir. Türklerin meskûn olduğu yerler

görece daha mamuredir.30

Nehir kenarları ile kuzey bölgelerinde tahıl, tütün ve meyve türleri yetişmektedir. Güneydeki elverişli topraklarda ise buğday, arpa, mısır, pirinç, susam, fındık, meyve, sebze, tütün ve afyon yetişir.31 Fakat Irak’tan bahsedildiği vakit akla ilk olarak hurma ve petrol gelmektedir.32 Irak’ın en önemli tabii kaynağı olan petrolün yıllık istihsali 31 milyon varil civarındadır. Petrol sanayii Rus teknolojisinden faydalanılarak geliştirilmiştir. Petrolün yanı sıra pamuk, ipek ve yün dokuma oldukça ilerlemiştir. Petrol sanayinde olduğu gibi bu dallarda da ihtiyaç duyulan makine aksamı SSCB’den ithal edilmiştir. Irak’ın petrolden sonra diğer önemli doğal kaynakları doğal gaz, sülfür, fosfat ve asbesttir.33

Irak petrolünün dış ticaretteki payı 1950’lerden itibaren artmıştır. Bunun sonucunda petrol dış ticaret kaynakları içerisinde temel madde olurken, diğer ihraç

28 Ziyat Köprülü, “Tartışılan Irak Geleceği, Türkiye ve Türkmenler”, Kardaşlık, Y. 4, S. 13, Ocak-Mart

2002, s. 34.

29 M. Çelik, a.g.t., s. 27; Vural Akyıldırım, Irak Savaşı’nın Diyarbakır İline Sosyo-Ekonomik Etkisi,

(Harran Üniv. SBE, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Şanlıurfa 2005, s. 37.

30 Necmettin Esin, “Irak Türkleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1976, s. 1125. 31 M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 87.

32 Irak Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği, 14 Temmuz, Ankara 1960. 33 M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 86-87.

kalemleri geri planda kalmıştır.34 1970’lerde Kerkük petrolünü bir taraftan Basra Körfezi’ne, diğer taraftan Akdeniz’e taşıyacak (Türkiye üzerinden) yeni petrol boru hatlarının açılması ve 1980’li yıllarda da Suudi Arabistan’dan geçirilen petrol boru hattının eklenmesiyle ülkenin petrol gelirlerinde büyük bir artış olmuştur. Fakat Körfez Savaşı sonrası uygulanan ambargo nedeniyle petrol gelirleri sekteye uğramıştır.35

1980-1988 yılları arasında yapılan Irak-İran Savaşı,36 ülke ekonomisini büyük bir krize sokmuştur. Sonrasında başlatılan Körfez Savaşı ise hem ekonomiyi hem de sanayii durma noktasına getirmiştir. Ülke ekonomisinin bu hale gelmesinde Saddam’ın

gereksiz silahlanmaya yaptığı harcamaların da rolü büyük olmuştur.37

Dicle kıyısında bulunan Musul ve Zagros Dağlarının eteklerinde kurulan Kerkük önemli tarım, hayvancılık ve petrol şehirleridir. Ülkenin diğer önemli şehirleri ise

Bağdat, Basra, Necef, Erbil, Süleymaniye, Kerbela ve Hille’dir.38 Bu şehirlere

hükmetmek, Irak’ın tamamına egemen olmak anlamına gelmektedir.

2.1.2. Demografik Yapı

Irak’ta sağlam nüfus istatistiklerinin tertiplenmemiş olması, ülkede yaşayan toplulukların kendi nüfuslarını fazla gösterme yarışını başlatmıştır. Bu gün Irak’ta söz sahibi olan gruplar, kendi nüfuslarını var olandan fazla göstererek meşruiyet kazanma eğilimindedirler.

XIX. yüzyılın sonlarında Irak’ın nüfusu 3,5 milyon civarındadır. Büyük çoğunluğu göçebe ve konar-göçer aşiretlerden oluşan bölgede nüfus, dini ve etnik bakımdan da bölünmüştür.39 1921’de toplam nüfusu 2.500.000 olarak tahmin edilen Irak’ta 1947, 1957, 1965, 1977 ve 1981 olmak üzere 5 genel nüfus sayımı yapılmıştır. 19 Ekim 1947’deki sayıma göre Irak’ın nüfusu 4.816.165 iken, Kerkük’ün nüfusu 286.005 olarak belirlenmiştir. 1957 nüfus sayımına göre Irak’ın nüfusu 6.339.960 olarak tespit edilmiştir. 1957 sayımda Irak’ta 500.000 Türkmen’in40 yaşadığı ifade

34 V. Akyıldırım, a.g.t., s. 40. 35 M. Çelik, a.g.t., s. 27.

36 Bu savaşı Irak’ın başlatması sebebiyle, savaşın isminde öncelikle Irak’ın zikredilmesi daha uygun

olacaktır.

37 M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 87.

38 Yaşar Canatan, Türk-Irak Münasebetleri (1926-1958), Ankara 1996, s. 7; Mehmet Eröz, “Kerkük

Türkleri ve Kerkük’te İçtimai Hayat”, Ötüken, S. 33, Eylül 1966, s. 6.

39 Gökhan Çetinsaya, “XIX Yüzyılda Irak’ta Osmanlı İdaresi”, Milletlerarası Ortadoğu, Kaos mu,

Düzen mi Konferansı, 9-10 Ocak 2004-İstanbul, İstanbul 2004, s. 143.

40 İlk kez X. asırda ortaya çıkan “Türkmen” adını, Müslüman olmayan Oğuzlara, Müslüman olan

edilmiştir. Buna göre Irak’ın % 8.94’ü Türk’tür. Ancak daha sonra Irak’ta yayımlanan resmi kaynaklar Türklerin oranını % 2 olarak vermiştir. Aydın Beyatlı’nın tahminine

göre ise Türklerin gerçek oranı % 13’tür.41 1959 sayımında Kerkük’ün nüfusu 388.939,

1965 sayımında 473.626, 1977 sayımında 495.425 ve 1981 istatistiklerinde 567.957’dir.

17 Ekim 1987 sayımına göre 16 milyon olan nüfusun 320.000’i Türk’tür.42

2003 yılı ABD işgali öncesindeki son sağlıklı verilere göre 24,5 milyon nüfuslu Irak’ın % 50’si 15 yaşının altındadır. Orta ve Güney Irak’ta yaşayan Araplar genelde kentleşmiş, kuzeyde yaşayan Kürtler ise daha ziyade kırsala uyum sağlamıştır. Muazzam petrol yatakları ve kullanılabilir bol su kaynaklarına rağmen, BM İnsani Gelişme Endeksi’nde Irak’ın sıralaması 1991’de 76 iken, 2001’de 127’ye gerilemiştir.43

Yaklaşık nüfusu 24,5 milyon olan Irak’ın % 60-65’i Araplardan, % 15-20’si Kürtlerden, % 10-13’ü Türklerden, % 4’ü Süryanilerden ve % 3’ü de diğer (Yezidi,

Nesturî, Subbi, Yahudi,44 Ermeni vs.) etnik gruplardan oluşmaktadır.45 Nüfusun % 55-

60’ı Şiîlerden mürekkeptir. Bu bakımdan diğer Arap ülkelerine göre Irak, Ortadoğu’da Şiilerin çoğunlukta olduğu tek ülke konumundadır. Şii nüfusun çoğunluğu Arap

anılgılarını hiçbir zaman unutmamışlardır. Türkmen adında olduğu gibi Müslüman olan Kuman, Karaman, Ataman ve Kölemenlerin adlarında görülen “man, men” eklerinin Müslüman Türklerin isimlerinin sonuna o devirde eklendiği iddia edilmektedir. Türkmen adı bugün dar manada Türkmenistan, Irak, İran, Afganistan, Suriye ve Anadolu’daki bazı Türk boylarına mensup olanlar için kullanılmaktadır. Mehmet Saray, Türkmen Tarihi, İstanbul 1993, s. 12-13.

41 Irak Türkleri ülkede üçüncü azınlık değil, üçüncü büyük çoğunluk unsurdur. Aydın Beyatlı, “Dünden

Bugüne Irak Türkmenleri”, Yeni Hayat, Y. 2, S. 15-16, Ocak-Şubat 1996, s. 16; Türkiye’deki Irak Milli Türkmen Cephesi Temsilcisi Mustafa Ziya, Irak’taki Türk nüfusunun 2.600.000 olduğunu belirtmiştir ki bu rakam ülkenin % 12’sine tekabül etmektedir. H. Tarık Oğuzlu, The Turkomans of

Iraq as a Factor in Turkish Foreign Policy, Socio-Political and Demographic Perspectives, Ankara

2001, s. 10.

42 Konuşulan dil, etnik yapı veya dini inanışa yönelik sağlıklı veriler tertiplenmemiştir. Demografik

istatistiklerde tam bir tutarlılık olmaması, bu konuda günümüze kadar süregelen tartışmalara da kapı aralamıştır. Birol Kürekçi, Körfez Savaşı Sonrası Iraklı Türkmenlerin Türkiye’ye Göçü ve

Entegrasyonu, (MÜ. Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul

2009, s. 29; M. Çelik, a.g.t., s. 27.

43 UNHCR, “Iraq Revised Appeal”, Geneva July-December 2003, s. 4.

44 Bugün Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde Yahudilerin yerleşmesi ve Museviliğin

yayılması, MÖ. 722 yılında gerçekleşmiştir. MÖ. 722’de İsrail Krallığı’nın Asurlar tarafından mağlup edilmesinden sonra Yahudilerin bir kısmı esir alınarak Parapotamya’ya getirilmişlerdir. Bundan bir müddet sonra da (MÖ. 586) Babil Krallığı, Yehuda Krallığı’nı ele geçirmiş ve burada yaşayanların birçoğunu sürgüne göndermiştir. Bu olaylar Irak topraklarında yerleşen Yahudilerin sayısının artmasına sebep olmuştur. H. İlker Avcı, İsrail’in Irak Politikası’nın Türkiye’nin Güvenliğine

Yansımaları, (Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans

Tezi), İstanbul 2008, s. 54.

45 Sassoon, Irak’taki gayr-ı Müslimlerin oranını % 5,5 olarak vermektedir. Bu orana Keldaniler,

Asurîler, Süryaniler, Ermeniler ve Türkler dâhil edildiğinde doğru olarak kabul edilebilir. Ayrıntılı bilgi için Bkz.: Joseph Sassoon, The Iraqi Refugees, London 2009, s. 23.

kökenlidir. Kürtlerin çoğunluğu ise Şafii mezhebindendir.46 Şiiler içerisinde Türkler önemli bir orana sahiptir ve Irak Türklerinin % 25-30’u Şiî’dir.47

Irak’taki Türkler genellikle Türkiye’nin Irak ve Suriye ile olan sınırından başlayarak Bağdat’a kadar olan 50 km genişliğinde ve 250 km uzunluğundaki bir alanda

Araplarla Kürtler arasında adeta bir tampon gibi yaşamaktadırlar.48 Kuzeyinde

Kürtlerin, güneyinde ise Arapların bulunduğu Türklerin yaşam alanları Anadolu’nun doğal bir uzantısı görünümündedir49 (Bkz.: Harita 3).

Harita 3. Irak’ta Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerler