• Sonuç bulunamadı

1.6. Türkiye’de Göçmenlere Yönelik Yapılan Yasal Düzenlemeler

1.6.1.1. Mahallî İskânlarını Bilâmezuniyet Tebdil Eyleyen Muhacir ve Mültecilere

675 Sayılı bu kanun 10 Ekim 1925 tarihinde yayımlanmış ve 30 Ocak 1926’da yürürlüğe girmiştir. Bu kanuna göre; gerek kendi arzusuyla gerekse bir zaruret veya muahede dolayısıyla Türkiye’ye gelmiş veya gelecek olan mübadil, gayr-ı mübadil, muhacir ve mülteciler, hükümetçe gösterilen yere 5 sene müddetle oturmaya mecbur tutulmuşlardır. Göçmenlerin, yetkili makamların izni olmaksızın iskân yerlerini terk etmeleri yasaklanmıştır.251 Bu kanunla göçmenlerin iktisadi ve zirai anlamda sürekliliği sağlamaları hedeflenmiştir.

249 M. Tekin, a.g.t., s. 13. 250 M. Tekin, a.g.t., s. 15. 251 N. Kökdemir, a.g.e., s. 18-19.

1.6.1.2. 31 Mayıs 1926 Tarih ve 885 Sayılı İskân Kanunu

15 Ekim 1925’te İskân Umum Müdürlüğü, çeşitli etnik unsurlardan oluşan Maraş’ın, ‘Türk göçmenlere ihtiyaç duyduğuna’ karar vermiştir.252 Böylece dışardan Türk soyluların getirilmesi gerektiğine dair var olan kanaat bir kez daha teyit edilmiştir. 30 Aralık 1925 tarihinde, hükümet TBMM’ye, o zamana kadar çıkarılan kanunlardan daha kapsamlı, geniş ve açık bir taslağı sunmuştur.253

885 Sayılı Kanun’a göre; Türkiye’ye yerleşmek amacıyla, kişi ya da topluluk halinde gelmek isteyenlerin ilgili yasalara göre yerleştirilmelerini Dâhiliye Vekâleti yürütmüştür (m.1). Türk kültüründen olmayanlar, bulaşıcı hastalığı olanlar, askeri ve siyasi suçlar dışındaki cinayet hükümlüleri, anarşistler, casuslar, çingeneler ve sınır dışı edilenler ülkeye kabul edilmemiştir (m.2). Köylerde ikâmet edecek muhtaçlara borçlanma yasası kapsamında ev ve diğer gereksinimleri, aynı koşullarla çiftçi olanlara arazi, çift hayvanı tarım araçları verilmiştir. Sanayicilere dükkân, araç-gereç, hammadde, seyyar satıcılara sermaye imkanı sunulmuştur.

İskân yapılan köylere yeteri kadar mera, mektep, kabristan, cami, harman ve pazar yeri verilmiştir. Ayrıca yurtdışından gelenlerin zirai, ticari, sınai alet ve eşyası bir

kereye mahsus olmak üzere gümrük vergisinden muaf tutulmuştur.254

Dâhiliye Nezareti ve iskân komisyonu hükümetin bu taslağını görüşmüş ve bazı değişiklikler yapmıştır. Mesela 7. madde feshedilmiş ve bundan sonraki 8-11. maddeler birer madde öne alınmıştır. 12. maddedeki muafiyetler biraz daha genişletilmiştir.255

Osmanlı bakiyelerinin Türkiye’ye akın ettiği bu dönemde, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ilk ciddi yasal prosedür olan 885 Sayılı İskan Kanunu, 31 Mayıs 1926’da kabul edilmiştir. 2510 Sayılı İskân Kanunu’nun genel özelliklerini büyük ölçüde içeren bu yasa, iskân konusunda devletin tutarlılığını göstermiştir. Göçmenin tanımını yaparak başlayan kanunun 2. maddesinde, ‘Türk harsından olmayanlar… kabul edilemezler’ denilerek göçmen kabulünde Türk kültürüne bağlılığın önemine vurgu yapılmıştır.256 885 Sayılı bu yasa bazı değişikliklerle, 21 Haziran 1934 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır.257

252 BCA., 272.11/46.79.19, 15 Ekim 1925. 253 F. Babuş, a.g.e., s. 147.

254 N. Kökdemir, a.g.e., s. 25-27; F. Babuş, a.g.e., s. 147-151. 255 F. Babuş, a.g.e., s. 153.

256 “885 Sayılı İskân Kanunu”, Düstur, C. 7, 31 Mayıs 1926, s. 1441. 257 F. Babuş, a.g.e., s. 161.

1.6.1.3. 24 Mayıs 1928 Tarih ve 1331 Sayılı Kanun

24 Mayıs 1928 tarihinde kabul edilip, 30 Mayıs 1928 tarihinde yayımlanan 1331 Sayılı ‘Mübadil, Gayrimübadil, Muhacir ve Saireye Kanunlarına Tevfikan Tefviz veya

Adiyen Tahsis Olunan Gayrimenkul Emvalin Tapuya Raptına Dair Kanun’una göre;

Memleketinde mal terk etmeyen mübadillerle gayri mübadil, muhacir, mülteci, aşair ve harikzedelere iskân ve borçlanma kanunları mucibince adiyen verilen gayrimenkul emval için ita olunan muvakkat tasarruf vesikaları tebdil edilerek eshabı namına ve hazine menfaatine, birinci derece de ipotekli tapu senedi verilir (madde-2).258

Ağırlıklı olarak mübadiller için çıkarılmış olan bu kanundan diğer göçmenler de yararlandırılmıştır. Daha sonra, 23 Mart 1929’da kabul edilip, 30 Mart 1929’da yayımlanan 1407 Sayılı ‘Mübadil, Gayri Mübadil, Muhacir Vesaire Kanunlarına

Tevfikan Tahsis Olunan Gayrimenkul Emvalin Tapuya Raptına Dair 28 Mayıs 1928 Tarih ve 1331 Numaralı Kanuna Müzeyyel Kanun’un ilk maddesinde: “13 Mart 1926 tarihli kanunun neşrinden evvel harikzede ve mülteci sıfatıyla kanuni istihkaklarına binaen mübadeleye tabi eşhastan metruk evlere resmen iskânı yapılmış olanlardan hükûmetçe 30 Mayıs 1928 tarihine kadar mütegayyip eşhasa ait evlere nakledilen ve tefviz muamelesi icra edilmiş veya edilmek üzere bulunmuş olanların işgal etmekte bulundukları binalar borçlanma kanunu mucibince kendilerine temlik olunur.” şeklinde

tanımlanmıştır.259 Böylece hem 1331 hem de 1407 Sayılı kanunlarla göçmenlerin gayr-ı

menkul edinmeleri sağlanmıştır.

1.6.2. 2510 Sayılı İskân Kanunu (21 Haziran 1934)

Millî kimliğin güçlendirilmesi düşüncesi, millî göç uygulamalarına etki etmiştir. Türkiye’nin bu konudaki göç politikaları, kuruluşundan günümüze kadar net bir çizgide süregelmiştir. Yakın zamana kadar Türkiye’nin göç ve iltica konusundaki tek yasasının 2510 Sayılı İskân Kanunu olması bu görüşü desteklemiştir. Çünkü bu yasa, yeni ve

homojen bir Türk milli kimliğinin oluşmasında büyük rol oynamıştır.260 Ayrıca

Ortadoğu’dan gelen göçmenlerin (özellikle Türk soyluların) iskânları da bu yasayla mümkün olmuştur.

258 TBMM, Mübadil, Gayr-ı Mübadil, Muhacir Vesaireye Teffiz veya Adiyen Tahsis Olunan Gayr-ı

Menkul Emvalin Tapuya Raptına Dair Kanun: 1331, 30 Mayıs 1928, s. 1; N. Kökdemir, a.g.e., s. 32.

259 N. Kökdemir, a.g.e., s. 34. 260 K. S. B. Öztuzcu, a.g.t., s. 67.

2510 Sayılı İskân Kanunu’ndan önce çıkarılan iskân yasaları, devletin iskân yasalarından ümit ettiği nüfus, güvenlik, topraksızlık gibi sorunların çözümünde eksik kalmıştı. Millet oluşumu ve muasırlaşma çalışmaları da istenilen düzeye ulaşmamıştı. Dolayısıyla geniş kapsamlı bir iskân yasasına ihtiyaç duyulmaktaydı. Kapsamlı bir iskân yasası çok önemli ve acil olmasına rağmen, yasanın çıkarılması bir hayli zaman almıştı. Hazırlandıktan sonra meclis gündemine gelmesi dahi ancak 2 senede gerçekleşmiştir.261

Kanun layihasının gerekçesinde belirtilen hususlar, Türkiye’nin göçmen politikalarının özeti mahiyetindedir. Layihada geçen; “Cumhuriyet Hükümeti’nin iç ve

dış sorunlarda başarı sağlayan dokuz yıllık çalışmasından sonra, doğal olarak ulusal kültürümüze ve çağdaş uygarlığa uyum sağlamak için etkin bir nüfus kütüğü düzenlemeye, Türk nüfusunu nicelik ve nitelik olarak güçlendirecek bir siyaset izlemeye sıra gelmiştir.” İfadesi, izlenen ve izlenecek politikaların amaçları hakkında ipuçlarını

vermektedir. Yasada, dışarıdan gelecekler için sağlık, sosyal, kültürel niteliklere göre kabul edilip-edilmeme şartları da alenen belirtilmiştir.262

10 Haziran 1927 tarih ve 1097 sayılı, “Bazı Eşhasın Şark Mıntıkasından Garp

Vilayetlerine Nakline Dair Kanun” da yine bu kanunla genişletilmiş ve daha önce Batı

illerine nakledilen ağalar, şeyhler, yerlerine dönmüşler ve topraklarını almışlardır. Irak

ve Suriye’ye kaçmış olanlar da tekrar Türkiye’ye dönmüşlerdir.263

Türk Tarih Tezi’yle birlikte etnisite, Türk iskân siyasetinde önemli bir ölçü olmuştur. İskân Kanunu’nun 7. maddesi bunun alamet-i farikasıdır; ‘Türk ırkından olup,

hükümetten iskân yardımı istememeyi yazı ile bildiren’ serbest göçmenlerin istedikleri

yere yerleşebilecekleri ifade edilmiştir. Diğer taraftan ‘Türk ırkından olmayanlar

hükümetten yardım isteyip istemediğine bakılmaksızın, kendilerine gösterilen sahaya yerleşmek zorunda’ tutulmuşlardır.264

Diğer taraftan bu yasayla, Türk vatandaşı olmak isteyenler beş gruba ayrılmıştır: İlk gruptakiler, vatandaşlığa kabul kâğıtlarını hemen almaya hak kazanan Türklerdi. İkinci gruptakiler; etnik olarak Türk oldukları için nezaketle karşılanan Tatarlar ve Karapapaklar idi. Üçüncü gruptakiler Balkan Müslümanları olan Pomaklar ve Boşnaklardı. Bunlar etnik olarak Türk olmasalar bile özdeşleşebilecekleri güçlü bir

261 F. Babuş, a.g.e., s. 171-172. 262 F. Babuş, a.g.e., s. 178-179.

263 İ. Tekeli, Göç..., s. 161; F. Babuş, a.g.e., s. 266-267. 264 S. Çağaptay, a.g.m., s. 231-232.

ulusal hareket veya bağımsız devlet bulunmadığından bunların asimile edilmesi kolay görülüyordu. Dördüncü gruptakiler ise, Gürcüler, Lezgiler, Çeçenler, Çerkezler ve Abhazlar gibi Kafkas Müslümanlarıydı. Bunların da bağımsız bir ülkeleri yoktu. Ancak Kafkas Müslümanları arasında hâlâ göçebeliğin izleri vardı ve Ankara göçebelerden hoşlanmıyordu. Böylece Kafkaslara nazaran Balkanlar’ı tercih eden Ankara, çoğunluğu göçebe olan Kafkas Müslümanlarına karşı ihtiyatlı davranıyordu. Bundan dolayı da bu zümrelerin belgeleri incelemeye tabi tutulmuştu. Beşinci gruptakiler ise hiçbir koşulda vatandaşlığa kabul edilmeyecek olan Ermeniler, Hristiyanlar, Yahudiler, Kürtler ve sair Müslümanlardı. Hristiyanların ve Yahudilerin istenmemeleri anlaşılabilirdi. Bazı Müslümanlar ve Kürtlerin istenmemeleri ise mevcut dengelerin bozulma endişesinden

kaynaklanıyordu.265

2510 Sayılı Kanun’un 14 Haziran 1934’te onaylanıp, 21 Haziran 1934’te yürürlüğe girmesinden sonra Türkiye’ye gelen göçmenler, bu yasaya göre yerleştirilmişlerdir. Bu kanunu uygulayan İskân Umum Müdürlüğü, 21 Ekim 1935 tarih ve 2849 sayılı yasayla Dâhiliye Vekâleti’nden ayrılarak Sıhhat ve İçtimai Muavenet

Vekâleti’ne bağlanmıştır. Bu yasaya göre; Türkiye’ye yerleşmek amacıyla gelmek

isteyen Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olanlar, Dâhiliye Vekâletince vatandaşlığa kabul edilmiştir. Bunlardan serbest iskâna tabi olanlar istedikleri herhangi bir yere, zorunlu iskâna tabi olanlar ise devletin gösterdiği yere yerleştirilmiştir.266 Dolayısıyla bu yasa, heterojen yapıdaki Osmanlı’dan homojen bir ulusa evrilme ülküsü taşımıştır.267 Milli devlet oluşturma projesinde benimsenen toprak esaslı milliyetçilik söyleminin aksine, cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan göçler ve vatandaşlığa kabul politikaları, Sünni Türklerin hem gayrimüslim nüfusa hem de diğer etnik gruplara kıyasla ayrıcalıklı bir konum edindiğini göstermiştir. Kirişçi, göçmen kabulünde dinin de özel bir yere sahip olduğunu belirtmiştir. Buna delil olarak da etnik bakımdan Türk olmayan Arnavut, Boşnak ve Pomak gibi Müslümanların göçmen olarak kabul edilmelerine rağmen, Ortodoks Gagavuz Türkleri veya Şii Azerbaycanlıların bu

imtiyazdan faydalanamamalarını göstermiştir.268

Tüm göçmenlerle birlikte, Ortadoğu’dan gelenleri de ilgilendiren bu kanunun önemli bazı maddeleri şunlardır:

265 S. Çağaptay, a.g.m., s. 236-237. 266 İ. Tekeli, Göç..., s. 160-161.

267 Kemal Kirişçi “Disaggregating Turkish Citizenship and Immigration Practices”, Middle Eastern

Studies, V. 6 (3), 2000, s. 122.

Madde-1: Türkiye’de Türk kültürüne bağlılık dolayısıyla nüfus, oturuş ve

yayılışının bu kanuna uygun olarak İcra Vekilleri’nce yapılacak bir programa göre düzeltilmesi Dâhiliye Vekilliği’ne verilmiştir.

Madde-2:269 Dâhiliye ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekillerince müştereken yapılıp İcra Vekilleri Heyeti’nce tasdik olunacak haritaya göre Türkiye iskân bakımından 3 mıntıkaya ayrılmıştır:

1 Numaralı Mıntıkalar; Türk kültür ve nüfusunun tekâsüfü istenilen yerler. 2 Numaralı Mıntıkalar; Türk kültürüne temessülü istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan yerler.

3 Numaralı Mıntıkalar; yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebebiyle boşaltılması istenilen ve iskân ve ikâmet yasak edilen yerler.270

Madde-3: Türkiye’de yerleşmek maksadıyla dışarıdan münferiden veya topluca

gelmek isteyen Türk soyundan meskûn veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskûn kimseler, işbu kanunun hükümlerine göre Dâhiliye Vekilliği’nin emriyle kabul olunurlar. Bunlara ‘muhacir’ denir. Kimlerin ve hangi memleketler halkının Türk kültürüne bağlı sayılacağı İcra Vekilleri Heyeti kararıyla tespit olunur. Türkiye’de yerleşmek maksadıyla olmayıp bir zaruret ilcasıyla muvakkat

oturmak üzere sığınanlara ise ‘mülteci’ denir.271 4. maddede yazılı sebepler bulunmayan

mülteciler, Türkiye’de yerleşmek isterler ve bunu yazı ile bulundukları yerin hükümetine bildirirlerse muhacir muamelesi görürler. Diğer mülteciler için vatandaşlık kanunu hükümleri tatbik olunur.

Madde-4: Türk kültürüne bağlı olmayanlar, anarşistler, casuslar, göçebe

çingeneler, memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye’ye muhacir olarak alınmazlar.272

Madde-6: a) Muhacirler sınırlardan girdikleri veya nakil vasıtalarından çıktıkları

yerin en büyük mülkiye memuruna kendilerini ve ailesi fertlerini yazdırıp bir ‘muhacir

kâğıdı’ almağa ve bir vatandaşlığa girme beyannamesi imzalamağa mecburdurlar.

Muhacir kâğıdı muvakkat doğum kâğıdı yerine geçer ve bir yıl muteber tutulur.

269 2510 Sayılı kanunun 2848 sayılı kanunla tadil ve 5098 sayılı kanunla kaldırılan maddesidir.

270 TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, İskân Kanunu, Ankara 1947, s. 5-6; “2510 Sayılı İskân

Kanunu”, TBMM Kanunlar Dergisi, Ankara 14 Haziran 1934, s. 781.

271 2510 sayılı İskân Kanunu’nda belirtilen “mülteci” tanımlaması günümüzde “sığınmacı” tanımına daha

çok uymaktadır.

b) Muhacir olarak alınanlar, İcra Vekilleri Heyeti kararıyla hemen vatandaşlığa

alınırlar. Küçükler baba ve analarına veya hısımlarına bağlı tutulurlar. Kimsesiz gelen küçükler, yaşına bakılmaksızın, vatandaşlığımıza geçirilirler.

Madde-7: a) Türk ırkından olup Hükümetten iskân yardımı istememeyi yazı ile

bildiren muhacirler ve mülteciler Türkiye içinde istedikleri yerde yerleşmeğe serbest bırakılırlar. Hükümetten iskân yardımı isteyenler Hükümetin göstereceği yerlere gitmeğe mecburdurlar.

b) Türk ırkından olmayanlar, hükümetten yardım istemeseler bile hükümetin

göstereceği yerde yurt tutmağa ve hükümetin izni olmadıkça buralarda kalmağa mecburdurlar. İzinsiz başka yere gidenler ilk defasında yerlerine çevrilirler. Tekerrürü halinde İcra Vekilleri Heyeti kararıyla vatandaşlıktan düşürülürler.

c) Türkiye’ye geldikleri tarihten itibaren iki yıl içinde iskân istemeyen muhacir

ve mültecilere iskân yardımı yapılamaz.273

Madde-15: Devlet kara ve deniz nakil vasıtaları muhacirleri, mültecileri,

gümrükten muaf bütün eşyalarını ve hayvanlarını, hükümetçe naklolunanları ve eşya ve hayvanlarını yerleşecekleri yere, yerleşecekleri yer yolları üzerinde değilse en yakın istasyon veya limana kadar parasız naklederler. Nakliyatları trenle yapılan göçmenlere Demiryolları İdaresi tarafından kolaylıklar gösterilir.274

Madde-16: a) Karı ve koca bir aile olarak iskân edilir.

ç) Anasız ve babasız çocuklar birlikte bulunduğu ve yaşadığı kan, civar ve sihri

hısımlarıyla birlikte yerleştirilirler. Bunların da hisseleri tapuda kendi atlarına yazılır;

d) Anasız ve babasız çocuklar, kan ve civar veya sıhrî hısımlarından biri, yoksa

kendi başlarına iskân görürler. Bunların küçüklerine ayrıca vasi tayin ettirilir.

g) Türk muhacir ve mülteciler hısım ve akrabalarının bulundukları yerde iskân

olunurlar.275

Madde-17: İskân bir aileye, nüfus ve ihtiyacına göre oturacak ev veya ev yeri,

sanatkârlara ve tüccarlara ayrıca geçim getirecek dükkân veya mağaza yahut bu gibi yapı veya yeri ve mütedavil sermaye; çiftçilere de ayrıca kâfi toprakla çift hayvanı, alât ve edevatı, tohumluk, ahır ve samanlık veya yeri vermekle yapılır.276

273 “2510 Sayılı...”, s. 782; TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 7.

274 Göçmenlerin nakillerinde demiryollarının kullanımı Milli Mücadele Dönemi’nden itibaren

uygulanmıştır. Bkz.: BCA., 30..10.0.0/116.806..13, 18 Temmuz 1922.

275 “2510 Sayılı...”, s. 784-785; TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 12-13. 276 “2510 Sayılı...”, s. 785.

Madde-19: Yeniden kurulan veya canlandırılan köylere, orta malı olarak mevcut

nüfusun ortak ihtiyacına yetişen mektep, cami, köy odası, karakol, pazar, harman ve mezarlık yerleri, otlak, suvat, orman kanunu hükümleri içinde baltalık ve başka ortak ihtiyaçlara lâzım yerler parasız bırakılır. Mektep odası, çeşme, suyolları, kuyu, sarnıç ve sulama tertibatı da hükümetçe yapılabilir veya tamir edilebilir. Bu işlerde buraya yerleştirilenleri işletmeğe hükümet salahiyetlidir.277

Madde-22: Muhacirlerin, mültecilerin, göçebelerin ve naklolunanların

yerleştirilmelerine ayrılan veya bunlara verilen yapılar ve topraklar kimin işgali altında olursa olsun vali veya kaymakamın yazılı emriyle zabıtaca boşaltılır ve kendilerine teslim olunur. Bunlara vuku bulacak tecavüzlerde de vali ve kaymakamlar zabıta marifetiyle tahliyeye salahiyetlidirler.

Madde-29: a) Hükümetçe iskân edilen muhacirler, mülteciler, göçebeler ve 1

numaralı mıntıkada hükümetçe yerleştirilen kimseler yerleştirildikleri yerde en az 10 yıl oturmağa mecburdurlar. Bunlar Dâhiliye Vekilliği’nin izni olmadıkça başka yerlerde yurt tutamazlar. Başka yerlere izinsiz gidip yurt tutanlar ve tutmak isteyenler yerleştirildikleri yere döndürülürler.

Madde-31: Bu kanunun hükümlerine göre alınan muhacirlerle dışarıdan gelen

mülteci ve aşiret fertlerinin birlikte getirdikleri kendi eşyaları, malları ve hayvanları gümrük resmiyle bir defaya mahsus olmak üzere sair bütün teklif ve resimlerden muaftır.278

Madde-38: a) Muhacirlerin askerlik çağlarının başlangıcı, geldikleri yılda nüfus

kütüklerine geçen yaşlarına ve bu esasa göre hesap olunur. Nüfus doğum kâğıtlarında doğumlarının ay ve günü yazılı olmayanların doğum günleri yılın temmuzunun birinci günü sayılır.

b) Geldikleri yıl ikinci kânunun birin de 22 yaşını bitirmiş olanlar muvazzaf

hizmete tâbi tutulmayıp yaşıtları efrat arasına ihtiyata geçirilirler. Bu gibilerin her ne sebeple olursa olsun, nüfus kütüğüne yazılmalarının gecikmiş olması, geldikleri zaman ve yaşlarına göre başlayacak olan askerlik çağlarını geciktirmez. Bunlar nüfus kütüğüne yazıldıkları tarihten başlayarak iki yıl geçmedikçe talim, manevra ve başka iş için silâh altına çağrılmazlar. Geldikleri yıl ikinci kânunun birinde 22 yaşını bitirmemiş olanlar muvazzaf hizmetini yapmağa mecbur tutulurlar. Ancak bunlardan geldikleri tarihte 16-

277 TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 14; “2510 Sayılı...”, s. 785-786. 278 TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 18; “2510 Sayılı...”, s. 787-788.

22 (dâhil) yaşında olup ta hükümetçe iskân edilenlerin ve hükümetin gösterdiği yerde yurt tutanların muvazzaflık hizmetleri, nüfus kütüğüne kaydolundukları tarihten başlayarak, iki yıl geciktirilirler; bu hizmetleri en yakın piyade kıtalarında yaptırılmak üzere altı aya indirilir. Hükümetçe iskân edilmeyenler veya hükümetin gösterdiği yerde yurt tutmak istemeyenler yalnız iki yıllık geciktirme hakkından istifade ederler.279

ç) Muhacirler arasında önce tâbi oldukları Hükümet ordusunda ihtiyat veya

muvazzaf zabit olanlardan lâzım olan evsafı taşıyanlar, staja tâbi tutularak, ihtiyat zabitliğine geçirilirler.

d) Umumî seferberlikte muafiyet yoktur. Ancak nüfus kütüğüne kaydolundukları

tarihten başlayarak üç ay geçmemiş olanların silâh altına alınmaları üç ayın sonuna bırakılır.

h) Kanunen muhacir tanınmayan mülteciler ve ecnebilerden Türk vatandaşlığına

girenler, vatandaşlığa alındıkları tarihte hangi yaşla iseler o yaştaki yerli efrat gibi askerliklerini yaparlar. 280

Madde-42: Dâhiliye vekilliğinde vekilin veya tevkil edeceği zatin reisliği altında

Dâhiliye, Millî Müdafaa, Hariciye, Maliye, Maarif, İktisat, Ziraat, Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekilliklerince ve Ziraat Bankası’nca seçilecek zatlardan ve vukuf ve ihtisaslarından istifade edilmek üzere Dâhiliye Vekâleti’nce hariçten alınacak en çok üç zattan müteşekkil merkezî iskân komisyonu bulunur.

Merkezî İskân Komisyonu başlıca Türkiye’ye gelecek muhacirlerin veya Türkiye’de naklolunacak vatandaşların iktisadî, içtimaî, sıhhî vasıflara ve şartlara göre mürettep yerlerini tetkik etmek, iskâna yarayacak toprak ve yapıları araştırıp bulmak, muhacirlerin sevk şartlarını mütalaa eylemek, iskân tahsisatının sarf yerleri hakkında mütalaada bulunmak, hariçten ve dâhilden yeni yurtlarına yerleşecek olanların şevkleri ve müstahsil hale girinceye kadar bakımlarıyla alâkadar olan Devlet daireleri şubelerinin muzaheretlerini ve çalışma birliğini yapmağa yarayan tedbirleri düşünmek gibi vazifelerle mükelleftir.

Madde-43: Muhacirlere, mültecilere, göçebelere ve naklolunanlara,

yerleşecekleri kazaya eriştikleri günden başlayarak en çok üç ay içinde istihkakları olan eldeki yapıların veya yerlerin ve toprakların tam olarak dağıtılıp teslim ve tevzi

279 TC. Dışişleri Bakanlığı, Konsolosluk ve Muh. Huk. Dairesi, Göçmen ve Mültecilerle İlgili Mevzuat ve

Tatbikat: Kararnameler, Nizamnameler, Talimatnameler ve Tamimler, s. 24; N. Kökdemir, a.g.e., s.

31; TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 22-23.

defterlerinin tapuya tevdi edilmiş ve tapuca da tescilleri yapılarak tapuları kendilerine verilmiş olması mecburidir. Çok miktarda birden toplu muhacir gelen kazalarda Dâhiliye Vekili bu müddeti altı ay daha uzatabilir. Muhacirlere ve naklolunanlara yapılacak yapıların veya yapı yardımlarının yurt yerine vâsıl olduklarından itibaren bir yıl ve göçebelere üç yıl içinde yapılması mecburidir.

Madde-44: Muhacirlerin, mültecilerin, göçebelerin ve naklolunanların iskân

edilmesinden, istihkaklarının eksiksiz olarak vaktinde dağıtılıp teslim olunmasından ve

müstahsil hale getirilmesinden vali ve kaymakamlar mesuldürler.281

Madde-45: Valiler, kaymakamlar bu kanun hükümlerini, İcra Vekilleri

Heyeti’nce veya Dâhiliye Vekilliği’nce verilecek talimat ve emirleri dikkat ve ehemmiyetle tatbik ve takip etmeğe, nahiye müdürleri, emniyet memurları ve jandarma bu emir ve talimatlara istinaden vali ve kaymakamlardan verilecek emirleri dikkat ve ehemmiyetle ve azamî süratle yapmağa mecburdurlar. Yapmayan veya yapamayan veya yaptıramayan veya bunda dikkatsizlik ve gevşeklik gösterenler vazifeden çıkarılırlar.

Madde-46: 43, 44 ve 45 inci maddelerdeki mecburiyetleri yapmayan, bu

maddelere muhalif hareket eden ve iskân işlerinde gevşeklik gösteren memurlar hakkında kaymakamlar 15 günlüğe ve valiler bir aylığa kadar para cezası kesmeğe salahiyetlidirler.

Madde-52: Bu kanunun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.282

14 Haziran 1934 tarihinde kabul edilip, 21 Haziran 1934’te yayımlanan, 2510 Sayılı İskân Kanunu ile Türkiye’ye gelecek göçmenlere yapılacak muameleler, iskân, vatandaşlık işlemleri, ayni ve nakdi yardımlar, vergi ve gümrük muafiyetleri, askerlik işlemleriyle ilgili hükümler belirlenmiştir. Buna göre gelen göçmenlerin kayıtları yapılmış, bir yıl muteber olup nüfus kâğıdı yerine geçen muhacir belgesi verilmiş ve akabinde vatandaşlığa geçiş işlemlerine başlanmıştır.

Türkiye’ye gelen muhacir ve mültecilerin iskânlarına ilişkin hükümler 7, 16, 17, 18, 24, 25 ve 30. maddelerle belirlenmiştir. Buna göre 2 yıl içerisinde iskân istemeyenlere iskân yardımı yapılmamış, hısım ve akrabalarının bulundukları yerlerde iskân olunmuşlardır. Göçmenlerin kesin iskânları yapılıncaya kadar hükümete veya halka ait uygun binalarda geçici olarak barındırılmışlardır. Göçmenlere verilen gayrimenkullerin 10 yıl süreyle satılması, hibe edilmesi ve kiralanması

281 TC. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, a.g.e., s. 26-28; “2510 Sayılı...”, s. 791.