• Sonuç bulunamadı

Göç hadisesi; binlerce dramatik olayı ama aynı zamanda binlerce başarılı öyküyü içeren, insan ve tarih kadar eski bir durumu dile getirir. Bu mühim meselede

38 Hekimoğlu İsmail, Suriye Bu Hale Nasıl Düştü?, İstanbul 1974, s. 6-7. 39 M. Saray, Türkiye ve Yakın..., s. 82.

Türkiye başarılı bir tarihsel geçmişe sahiptir.41 Anadolu, 10.000 yıllık yerleşme tarihinde çok farklı göç deneyimleri yaşamış ve bugünkü kültürel çeşitliliğini bu süreçler sonrasında kazanmıştır.42 Savaş, sürgün ve göç, nüfus kompozisyonunda ve millî kimliğin oluşumunda önemli rol oynamıştır. Türkiye, tarihî süreçte sürekli denebilecek oranda kitlesel göçlerle karşılaşmıştır.43

Mazide Avrupa, Asya, Afrika gibi üç büyük kıtaya yayılmış ve uzun yıllar Türkiye’ye bağlı kalmış ülkelerde hala milyonlarca Türk yaşamaktadır. Bunların büyük bir kısmı, ya bu günkü Türkiye sınırlarından çok uzaklarda kalmış oldukları için veya işleri icabı Türkiye’ye dönme imkânı bulamamışlardır. Fakat İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya gibi sınıra yakın olan memleketlerdeki Türk-İslam kültürüne bağlı zümreler başta olmak üzere; çeşitli nedenlerle yaşadıkları ülkeden memnun olmayanlar, her yıl küçüklü-büyüklü kafileler halinde Türk topraklarına sığınmaktadırlar.44

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, eski tarihlerden beri göç rotaları üzerinde yer almaktadır. Türkiye, cumhuriyet kurulduktan sonra da büyük insan kitlelerinin hareketlerine ev sahipliği yapmıştır. Türkiye ile tarihî ve kültürel bağları bulunan gruplar, bilhassa da komşu ülkelerdeki vatandaşlar, Anadolu coğrafyasına göç etmiştir.45

Göç hareketlerinde Türkiye’nin tercih edilmesinin bir nedeni, I. Dünya Savaşı gibi büyük bir trajedi yaşamış olan insanlık için güvenlik mefhumunun ön sıralarda gelmesiydi. Bu dönemde Türkiye haklı mücadelesini başarıyla tamamlamış ve ülke içerisindeki imar faaliyetlerine başlamıştı. Bu açıdan Türkiye, insanların sığınabileceği emin bir yer olarak görülmekteydi. Nitekim pek çok ülke ve coğrafyadan yapılan göçler

41 Mehmet Aydın, “Küreselleşme Komşularımız ve Göçler”, Uluslararası Göç Sempozyumu, Bildiriler,

(8-11 Aralık 2005-İstanbul), İstanbul 2006, s. 200.

42 İlhan Tekeli, “Türkiye’nin Göç Tarihindeki Değişik Kategorileri”, Kökler ve Yollar, (Der.: Ayhan

Kaya-Bahar Şahin), İstanbul 2007, s. 447; İ. Tekeli, Göç..., s. 42.

43 Nedim İpek, “Göç ve Türk Kimliği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Prof.

Dr. Bayram Kodaman’a Armağan’a Özel Sayısı, Isparta 2010, s. 255.

44 Bahsi geçen ülkelerdeki göçmenlerin yer değiştirmelerinin en büyük iki sebebi; bulundukları

memleketlerdeki politik durumun şiddeti ve ekonomik hayat bozukluğudur. Bkz.: M. Vergottini,

Göçmen Hareketleri, (Çev.: Nüzhet Yalkut), Ankara 1949, s. 55; Hasan Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs Talihi Göç, İstanbul 2001, s. 21; Ahmet İçduygu-

Deniz Yükseker, “Rethinking the Transit Migration in Turkey: Reality and Re-presentation in the Creation of a Migratory Phenomenon”, Irregular Transit Migration in the European Space: Theory,

Politics and Research Methodology, Koc University Founders Hall, İstanbul 2008, s. 2.

45 Polat Kara-Recep Korkut, “Türkiye’de Göç, İltica ve Mülteciler”, Türk İdare Dergisi, S. 467, Haziran

2010, s. 153; Ahmet İçduygu, Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Bağlamında Uluslararası Göç

Tartışmaları, İstanbul 2006, s. 70; Cemil Güner, “İltica Konusunda Türkiye’nin Yol Haritası: Ulusal

bunu kanıtlamıştı. Sadece 1921-1928 yılları arasında Yunanistan’dan 388.146;

Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ve SSCB’den 463.534 kişi Türkiye’ye göç etmişti.46

Cumhuriyet döneminde Türkiye’ye Balkanlar dışında Müslüman (özellikle Irak, İran, Suriye gibi) ülkelerden iskânlı ve serbest göçler olmuştu.47 Örneğin Türkistan’dan 2.194 kişi iskânlı, 684 kişi serbest göçmen olarak; Afganistan’dan 4.163 kişi iskânlı göçmen olarak gelmiş ve yerleştirilmiştir.48

Türkiye haricinde yaşayan ve Dış Türkler olarak tanımlanan grupların memleketleri farklı olsa da, çektikleri sıkıntılar aşağı-yukarı aynıdır. Hikmet Yurdagül,49 Dış Türklerin meselelerinin aynı olduğunu şu sözlerle ifade etmektedir:50 “Dış Türkler Meselesi aslında birbirinden kopya çeken ülkelerin, ülkelerinde yaptığı

eziyetlerden ibarettir… Aslında Kerkük’te de, Yunanistan’da da alınan aynı haklardır. Ancak bunun birisini Yunan, birisini Müslüman Irak hükümeti yapmaktadır…”51 Bu yerinde tespit, değişik ülkelerden Türkiye’ye göç eden Türklerin ortak sebeplerine dikkat çekmektedir.

Türkiye’ye yapılan göçler, iç politika ve dinamikler açısından

değerlendirildiğinde farklı dönemlere ayrılabilir. Bunlardan millî inşâ dönemi diyebileceğimiz ilk dönemde; savaş sonrasında Misak-ı Millî sınırları dışında kalmış,

Müslüman ve çoğunlukla Türk kökenlilerin Türkiye’ye göçü söz konusudur.52 II. Dünya

Savaşı’ndan 1980’lere kadar olan ikinci dönemde ise daha çok Balkanlardan (özellikle Bulgaristan’dan) yapılan göçler belirleyici olmuştur. Soğuk Savaş döneminin bitmesinden günümüze kadar olan üçüncü dönemde ise Ortadoğu’dan yapılan göçler öne çıkmıştır.53 Şimdi bu göçlerin mahiyetini ele alalım.

46 3657 Sayılı Kanun’a göre; Türkiye sınırları dışından göçmen olarak gelip de vatandaşlığa kabul

edilenlerin diğer yakınlarına da serbestçe giriş izni verilmiştir. Bu ise Türkiye’ye yapılan göçlerin artışına neden olmuştur. BCA., 30..18.1.2/126.69..16, 11 Eylül 1951; M. Murat Hatipoğlu, Yakın

Tarihte Türkiye ve Yunanistan 1923-1954, Ankara 1997, s. 322.

47 OECD, Trends in International Migration, Continuous Reporting System on Migration, Annual

Report 1996, Paris 1997, s. 166.

48 Filiz Doğanay, Türkiye’ye Göçmen Olarak Gelenlerin Yerleşimi, Ankara 1996, s. 8.

49 Hikmet Yurdagül, 1950’lerin Türk Mülteci ve Göçmenler Federasyonu Başkan Yardımcısı’dır. 50 Türk Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu, Türklere yapılan haksızlıklara dair yer yer protesto

beyannameleri yayımlamıştır. Beyanname örneği için Bkz.: BCA., 30..1.0.0/123.786..7, 7 Haziran 1955.

51 Abdurrahman Pala, “Esir Türkler: Esir Türklere Yunanistan’la Irak’ın Reva Gördüğü Zulüm

Farksızdır”, Hergün, 26 Temmuz 1976, s. 5.

52 Milli Mücadele yıllarında, yapılan anlaşmalara göre Misak-ı Milli sınırlarının dışında kalan

bölgelerden göç ve iltica edenlerin mülteci ve göçmen sayılmaları kararlaştırılmıştır. BCA., 30..18.1.1/4.51..16, 8 Mart 1922.

53 Sema Buz, “Türkiye’de Sığınmacıların Sosyal Profili”, Polis Bilimleri Dergisi, C. 10, S. 4, Ankara

Osmanlı’nın son dönemlerinde sık sık yapılan savaşlara asker olarak yalnızca Müslüman erkek nüfusun alınması, XIX. yüzyılda Anadolu’nun kırsal nüfusunun kaybolmasına neden olmuştur.54 Balkan ve I. Dünya savaşları ise bu kaybı iyice artırmış, dolayısıyla Osmanlı tarımı büyük bir sekteye uğramıştır. İşlenmeyen geniş verimli topraklar, Cumhuriyet dönemine büyük çiftliklerin kurulması şeklinde yansımıştır.55 İlk dönemlerde Suriye veya Irak’tan göç edenlerdeki çocuk veya kadın oranının yüksek olması da bundan kaynaklanmıştır. Ayrıca Irak ve Suriyeli göçmenlerin meslekleri arasında çiftlik hizmetlerinin var olması bu görüşü desteklemiştir.

İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında, Türkiye’nin toplam nüfusu

13.648.270’tir. Ayrıca 250.000 kadar mektum kalmış veya sayılmamış nüfus da vardır.56

Toplam nüfusun 2.236.085’i kentte, 11.412.185’i ise kırda yaşamaktaydı. Yaklaşık olarak kır nüfusu, kent nüfusunun 6 katıydı. Kırsal nüfus toplam nüfusun % 83,6’sını kent nüfusu ise % 16,4’ünü oluşturmaktaydı.57 Dolayısıyla ekonomisi emek gücüne dayanan ülkenin, dışardan insan gücüne ihtiyacı vardı. Dışardan göç almaya olan ihtiyacı Van P. Goç şu şekilde doğrulamaktadır: “Bir muhitin kudret-i iklimiyesini tezyit

etmek, insanlarının harekâtını kuvvetleştirmek için başka bir usul yoktur. Her iklim kesif bir nüfus ister, her millet zayiatını ikmal etmek ıztırarında bulunur. Bunun için nüfusun tezyidi ve örfün kudreti esasları üzerine müstenit bir müstemleke ilmi tedvin edilmeye başlıyor.”58 Bu dönemde Türkiye’nin nüfus artışını özendirici politikaların da etkisiyle, hemen hemen her ili göç almıştır (Bkz.: Tablo 8). Özellikle Batı ve Kuzeybatı Anadolu şehirleri yoğun göç almıştır.

Türkiye 1920’li yıllarda; nüfusun artırılması ve üretim gücünün yükseltilmesi, topraksız nüfusun topraklandırılması, dağılan Osmanlı Devleti’nin eski topraklarından gelen göçmen ve sığınmacıların iskânı gibi sorunlarla uğraşmıştır.59 Cumhuriyet kurulduktan sonra bir taraftan nüfus artırma siyaseti izlenirken, diğer taraftan güçlü bir millet yaratılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla dışarıdan, millet oluşumuna katkı sağlayacak unsurların gelmesi için bazı kolaylıklar sağlanmıştır.60 Bunu yaparken de içerdeki ulus

54 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), 2. Baskı, Ankara 1999, s. 157. 55 Necdet Tunçdilek, Türkiye’de Yerleşmenin Evrimi, İstanbul 1986, s.73.

56 Orhan Türkay, Türkiye Nüfusu, Türk İktisadi Gelişmesi Araştırma Projesi, Ankara 1960, s. 6. 57 Baki Öz, Türkiye’de Göç Olgusu, Sorunları ve Çözümü, İstanbul 1978, s. 9.

58 Van P. Goç, Beynelmilel Usul-i Temsil İskan-ı Muhacirîn, (Haz.: Ali Cin-Haluk Kortel), İstanbul

2011, s. 11.

59 Fikret Babuş, Osmanlı’dan Günümüze Etnik-Sosyal Politikalar Çerçevesinde Göç ve İskân, İstanbul

2006, s. 81.

oluşumuna katılmakta güçlük çekecek unsurların, egemen nüfusla karışıp kaynaşmasını

sağlayacak bazı önlemler alınmıştır.61 Bu konuda İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Aralık

1934’te TBMM’de yaptığı konuşması açıklayıcıdır: “Genel nüfus siyasetimizin

esaslarından biri, dışarıdaki Türklere kapılarımızı açarak, onların yurda gelmelerini sağlamaktır. Dışarıdaki Türklerin hepsi az zamanda yurda gelecekler ve mutlu olacaklardır. 1923’ten beri 400.000’i mübadeleden olmak üzere 600.000 göçmen yurda getirilmiştir.”62

Tablo 8. Yurtdışından Türkiye’ye yapılan göçlerin illere göre dağılımı (1921-1927)63

İl Kişi İl Kişi İl Kişi

Adana 7.628 Edirne 49.336 Malatya 76

Afyon 1.045 Elaziz 1.452 Manisa 13.829

Aksaray 3.286 Erzincan 97 Mardin -

Amasya 3.673 Erzurum 1.095 Maraş 1.132

Ankara 1.779 Eskişehir 2.441 Mersin 3.330

Antalya 4.702 Giresun 596 Muğla 4.045

Artvin 46 Gümüşhane 596 Niğde 15.671

Aydın 6.484 Gaziantep 811 Ordu 1.123

Balıkesir 37.088 Hakkâri 145 Rize -

Bayazıt 2.856 İçel 1.000 Samsun 22.579

Bilecik 4.126 Isparta 1.096 Siirt -

Bitlis 2.329 İzmir 30.095 Sinop 1.189

Bolu 194 İstanbul 35.487 Sivas 4.892

Burdur 432 Kars 2.512 Ş. Karahisar 5.779

Bursa 34.148 Kastamonu 769 Tekirdağ 30.243

Cebelibereket 2.718 Kayseri 6.703 Trabzon 404

Çanakkale 10.856 Kırklareli 27.254 Tokat 8.209

Çankırı - Kırşehir 193 Urfa 1

Çorum 1.575 Kocaeli 20.470 Van 275

Denizli 2.459 Konya 5.020 Yozgat 32

Diyarbekir 298 Kütahya 1.855 Zonguldak 1.241

Genel Toplam 539.083

Devlet düzeyinde çoğu zaman klişe ifadelerin ötesine geçemeyen ‘kardeşlik’ ve ‘dayanışma’ söylemleri, değişen dış siyaset önceliklerine göre, Dış Türkler arasında bazı grupların diğerlerine nazaran daha imtiyazlı hale gelmesine vesile olmuştur. Mesela Türkiye’yi ‘anavatan’ olarak gören Irak Türkleri, Türkiye’deki siyasetçilerin ilgisizliği karşısında, kendilerini dikkate alan milliyetçi-muhafazakâr kesimlerle yakınlaşmıştır. Irak Türk göçmenlerin bu durumu, ancak Irak’ta bir Kürt siyasi

61 A. İçduygu-D. Yükseker, a.g.m., s. 2. 62 F. Babuş, a.g.e., s. 116-117.

63 Justin Mc Carty tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk istatistik yıllığından çıkarılmış olan bu tablo,

resmî verileri ihtiva etmektedir. Tabloda göçlerin bir bölümü, özellikle Doğu illerine yapılan göçler verilmemiş olabilir. Bkz.: Justin McCarty, Müslümanlar ve Azınlıklar, (Çev.: Bilge Umar), İstanbul 1998, s. 194.

oluşumunun ortaya çıkışıyla değişmeye başlasa da, soydaşlığın dış siyaset için kullanılan bir argüman olmasınabariz bir örnek teşkil etmiştir.64

Göçmen kabulündeki tercihin nasıl belirlendiği sorusunu ele alan çalışmalar, göçmen kabulünde dinin mi yoksa etnisitenin mi öncelikli olduğu tartışmalarını öne çıkarmıştır. Bu konuda Soner Çağaptay, cumhuriyetin ilk yıllarında soydaşlıktan (Türklük’ten) ziyade, dindaşlığın (Müslümanlığın) önemsendiğini belirtmiştir. Örnek olarak da bu yıllarda imzalanan uluslararası antlaşmalarda, “Türkiye’nin ilgi alanı

olarak Türklerden değil, Müslümanlardan” söz edildiğini vurgulamıştır. Diğer taraftan

makbullük hiyerarşisinde dinin öncelikli olduğu savına karşı çıkan görüşler de olmuştur. Örneğin, vatandaşlığa geçiş sürecini hızlandırmaya yönelik olarak çıkarılan “İskân ve

Nüfus İşlerinin Süratle İkmali Hakkında Tamim”de; “Türk ırkından olanların ve Türk kültürüne bağlı olup da Türkçe konuşup Türkçeden başka dil bilmeyenlerin hiçbir denetime tabi tutulmadan vatandaşlığa alınabilecekleri” belirtilmiştir.65 Benzer şekilde 1934’te yürürlüğe giren İskân Muafiyetleri Nizamnamesi’nde, “Türk ırk ve Türk

kültürüne bağlı olanların göçmen olarak kabul edilecekleri” belirtilmişti ki, burada ırk

ve kültür üzerinden tanımlanan etnisitenin göçmen kabulünde oynadığı role işaret edilmiştir.66 Dolayısıyla ilk dönem göçmen kabulünde hem din hem de etnisite etkili olmuştur.

Yaşamının 14 yılını iskân mesleğine verdiğini ifade eden Naci Kökdemir, iskân çalışmalarında, ulusal kültür yaratmak ülküsünün ön planda olduğunu; “Yurdumuzun ve

büyük inkılaplarımızın muazzam iç ve dış davalarından birisi olan iskân mefhumunun içinde aldığı maksatlar yalnız maddi yardımı ihtiva etmez; asıl gaye millî kültür ve nüfus davasıdır.” sözüyle açıklamıştır.67 Dolayısıyla kuruluş yıllarında Türkiye’ye gelen göçmenler, hem iç politikayı etkilemiş, hem de iç politikadan etkilenmiştir. Öyle ki bu durum dönemin tek siyasi partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’na üyelik koşullarındaki değişikliklerde dahi görülmüştür. Bu fırkanın ilk çekirdeği olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tüzüğünün 1. Maddesinde, “Bütün İslam

vatandaşlarının bu cemiyetin tabii üyesi...” olduğu belirtilmiştir. Bu madde, 1923’te

“Her Türk ve dışardan gelip Türk harsını kabul edenler üye olabilir” şeklinde değiştirilmiştir. 1927 yılında üyelik için Türk kültürünü benimsemiş olma koşulu

64 Didem Danış-Ayşe Parla, “Nafile Soydaşlık, Irak ve Bulgaristan Türkleri Örneğinde Göçmen,

Dernek, Devlet”, Toplum ve Bilim, , S. 114, İstanbul 2009, s. 137.

65 BCA., 30..10.0.0/123.874..15, 17 Ekim 1923. 66 D. Danış-A. Parla, a.g.m., s. 133.

getirilmiş, 1931 yılında ise Türk kültürünü benimsemenin yanında, “Fırkanın

umdelerini benimseme” koşulu da eklenmiştir. Türkiye’deki bu iç-dış politika

değişiminde, II. Dünya Savaşı öncesinde tüm dünyada yükselen milliyetçi akımların da etkisi olmuştur.68

Türkiye’de esaslı göç istatistiklerinin tertiplenmediği bilinmektedir. Dış göçler açısından çeşitli dönemlerde yayınlanan ve Türkiye’ye gelen göçmenlerin sayısını gösteren istatistikler yetersizdir. Aslında uluslararası nüfus hareketlerine ait istatistiklerin tam ve noksansız olduğu iddia edilemez. Bununla beraber Türkiye’de düzenlenen göçmen istatistiklerinden ve Türkiye ile diğer ülkeler arasında gerçekleşen nüfus hareketlerinden doğrudan doğruya ve bütün cihetiyle istifade etmeye imkân

yoktur.69 Bu nedenle Cumhuriyetin ilk yıllarında Ortadoğu’dan Türkiye’ye yapılan göç

sayılarını vermek çok güçtür. Ancak toplam göçlerle, Balkanların dışından gerçekleşen (özellikle Ortadoğu ve Orta Asya) göçleri kıyaslamak zaman zaman mümkün olabilmektedir. Örneğin Tablo-9-10’daki verilerden Iraklı veya Suriyeli göçmenlerin sayıları tespit edilememesine rağmen, bunların bir kısmının bahsedilen ülkelerden gelen göçmenler olduğu söylenebilir. Tablo 9’da görüleceği üzere; 1934-1940 yılları arasındaki 7 yıllık dönemde, Balkan ülkeleri dışındaki bir ülkeden 8.189 kişi Türkiye’ye gelmiştir. Diğer bir ifadeyle; yıllık ortalama olarak 1.023 kişi Balkanlar dışındaki herhangi bir ülkeden Türkiye’ye göç etmiştir.

Tablo 9. Balkanlar haricindeki ülkelerden Türkiye’ye gelen göçmenlerin sayısı (1934- 1940)

Yıllar 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 Toplam

Aile 1.667 345 138 43 75 70 54 2.392

Kişi 6.084 1.100 402 87 233 152 131 8.189

Kaynak: BİUM, Nüfus Hareketleri İstatistiği 1927-1940, Ankara 1941, s. 279.

Tablo-9’da Balkanlar haricinden Türkiye’ye gelen göçmenlerin 1934 yılındaki sayısı 6.084 olarak verilmiştir. Diğer bir ifadeyle 1934 yılında Balkan ülkeleri dışından 6.084 kişi Türkiye’ye göç etmiştir. Tablo-10’da ise 1934 yılındaki toplam göçmen sayısı 34.057 kişi olarak gösterilmiştir. Bu durumda iki tablo kıyaslandığında, bahsedilen yılda Türkiye’ye yapılan göçlerin yaklaşık 1/5’inin Balkanların (Avrupa’nın)

68 F. Babuş, a.g.e., s. 78.

dışından olduğu görülmüştür. Avrupa’nın dışından gelen bu göçmenlere de göçmen politikaları çerçevesinde gerekli harcamalar yapılmıştır.

1923-1965 Yılları arasında Türkiye’ye gelen göçmenlere, devlet tarafından uygulanan politikalar doğrultusunda barınma ve iş olanakları sağlanmıştır. Bu göçmenler, iklimin ve yerleştirildikleri yerlerdeki üretim tarzlarının önemini artırmışlardır.70 Göçmenlerin iskânına ekonomik açıdan bakılırsa; iklim ve coğrafi özelliklerin dikkate alınmasının sebebi üretimi artırmak olmuştur. Diğer taraftan göçmenlerin iskânı için belirli bir sarfiyat gerekmiştir. Tablo 10’da görüldüğü üzere 23 yıllık dönemde (1923-1946) yaklaşık 860.000 kişiye 44.000.000 civarında bir harcama yapılmıştır. Yani göçmenlerin üretici konuma geçirilmeleri için, öncelikle elzem ihtiyaçlarının karşılanması gerekmiştir.

Tablo 10. Türkiye’ye gelen göçmenler ve göçmenlere yapılan harcamalar (1923- 1949)71

Yıllar Hane Kişi Masraf Yıllar Hane Kişi Masraf 1923 50.259 196.420 6.095.000 1937 7.008 26.752 4.957.000 1924 52.221 208.886 5.286.000 1938 8.734 29.678 2.866.000 1925 9.815 39.634 2.906.000 1939 5.728 21.458 1.570.000 1926 8.201 32.852 892.000 1940 3.499 11.216 1.635.000 1927 6.805 27.172 2.124.000 1941 1.434 12.063 1.497.000 1928 10.143 40.570 743.000 1942 1.024 4.261 1.165.000 1929 4.785 19.133 974.000 1943 425 2.316 1.396.000 1930 3.490 13.964 175.000 1944 185 681 1.400.000 1931 2.945 11.648 76.000 1945 222 2.755 655.000 1932 2.905 11.603 259.000 1946 344 3.284 1.145.000 1933 6.167 25.656 293.000 1947 270 630 - 1934 9.282 34.057 750.000 1948 405 1.145 - 1935 13.002 50.719 2.568.000 1949 493 1.683 - 1936 8.518 33.074 2.747.000 Ara Tpl. 188.538 745.388 25.888.000 Ara Tpl. 29.771 117.922 18.286.000 Genel Toplam 218.309 863.040 44.174.000

Tablo 11’den anlaşıldığı kadarıyla; her yıl Türkiye’ye ortalama 22-23.000 kişi göç etmiştir. 1923 ve 1924 yıllarında gelenlerin sayısı yıllık ortalamanın yedi-sekiz

70 BCA., 272..0.0.65/6.1..8, 24 Mayıs 1916; F. Doğanay, a.g.e., s. 9.

71 1946-1949 yılları arasındaki kişi sayıları Ömer Lütfi Barka’dan alınmıştır. Başbakanlık İstatistik

Genel Müdürlüğü’nün verilerinde bu döneme ait bilgiler mevcut değildir. Dolayısıyla tablo da bahsedilen 3 yıla ait masraflar da tespit edilememiş ve genel masraflar 1923-1946 yıllarını kapsamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, verilerin minimize edilmiş olmasıdır. Yani mevcut veriler en az sayıyı ifade etmektedir. Bkz.: BİGM, Nüfus Hareketleri İstatistiği 1923-1946, Ankara 1948, s. 279; Ömer Lütfi Barkan, Türkiye’de Muhacir İskânı İşleri ve Bir İç Kolonizasyon

misline çıkmıştır. Yunanistan’dan ‘mübadil’ olarak göç ettirilen Türklerin gelişi bu yıllara rastlamıştır. 1927’den sonra gelenlerin sayısı bir süre ortalamanın altına düşmüş, 1933’te tekrar bir yükselme görülmüş ve 1935’te 50.000 kişiyi bulduktan sonra tekrar azalmıştır. Göçler, II. Dünya Savaşı yıllarını kapsayan 1940’lı yıllarda oldukça düşük bir seviyede kalmıştır. 1950-1951 yıllarında Bulgaristan’dan gelen göçmenler, yıllık ortalamayı kat kat aşmıştır. 1952-1953 yıllarında gümrük kapılarının kapatılması nedeniyle bir duraklama olmuştur. 1954’ten itibaren Yugoslavya’dan gelenlerle göçmen sayısı yeniden artmıştır. 1958 Yılından sonra aynı seviyelerde devam etmiştir.72

Tablo-11’de de görüleceği üzere 1923-84 yılları arasında 182.393 aile (713.852 kişi) iskân edilmiş, aynı dönemde 162.863 aile (629.326 kişi) serbest göçmen olarak

Türkiye’ye kabul edilmiştir.73 Ahmet Cevat Eren, 1923-1960 yılları arasında Türkiye’ye

gelen göçmenlerin sayısını 1.519.368 olarak vermiştir. Bu sayının resmî kayıtlara göre tespit edildiğini ve aslında gerçek göçmen sayısının çok daha fazla olduğunu belirtmiştir.74

Diğer bazı kaynaklara göre 1923-1996 döneminde Türkiye’ye gelen göçmenlerin sayısı 1.600.000 civarında gösterilmiştir.75 EGM YHİDB verilerine göre 1923-2009 yılları arasında Türkiye’ye 714.604 iskânlı ve 936.262 serbest olmak üzere toplamda 1.650.866 kişi göç etmiştir.76 Sayıd Yusuf, 1923-2005 yılları arasında resmî göçmen olarak Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Yugoslavya, Doğu Türkistan, Afganistan, Irak, Suriye ve Ahıska Türkleri dâhil toplam 1.744.126 kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alındığını belirtmiştir. Bu kişilerden 1.696.570’i muhtelif memleketlerden, 47.556’sı ise Ahıska veya Irak’tan gelmiştir (Bkz.: Tablo 12).77

72 Cevat Geray, Türkiye’den ve Türkiye’ye Göçler (1923-1961), Türk İktisadî Gelişmesi Araştırma

Projesi, Amme İdaresi, Ankara 1962 s. 8.

73 1950-1970 yılları arasındaki 20 yıllık dönemde Türkiye’ye 372.450 göçmen geldi. Bunların

Bulgaristan’dan olan 154.000’i ve Türkistan’dan olan 1.900’ü iskânlı, diğerleri ise serbest göçmenlerdi. Yani 218.450 kişi serbest göçmen olarak yerleştirilmiştir ki bu da bize serbest göçmen sayısının büyüklüğü hakkında fikir vermektedir. İlhan Tekeli, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Nüfusun Zorunlu Yer Değiştirmesi ve İskân Sorunu”, Toplum ve Bilim, S. 50, Yaz 1990, s. 65; www.khgm.gov.tr/kutuphane/toprakiskan1.htm, E.T.: 29.11.2010; İlhan Tekeli, Göç ve Ötesi, İstanbul 2011, s. 163.

74 Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen

Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, İstanbul 1966, s. 91.

75 Kemal Kirişçi, “Turkey: The Political and Social Dimension of Migration”, CARIM Mediterranean

Migration 2006-2007 Report, (Ed.: Philippe Fargues), European University Institute, Badia Fiesolana

2007, s. 330; Fatih Savaşan, Uluslararası Göç (Kamu Maliyesi Üzerindeki Etkileri), Ankara 2007, s. 153.

76 EGM YHİDB’den edinilen istatistiki bilgiler.

77 Sayıd Yusuf, “Türkiye’ye Yönelik Soydaş Göçü ve Sonuçları”, Uluslararası Göç Sempozyumu,

Tablo 11. Çeşitli ülkelerden Türkiye’ye yapılan iskânlı ve serbest göçler (1923-1984)78 Yıl Aile Sayısı Kişi Sayısı Yıl

İskânlı Göçmen Serbest Göçmen

Yıllık Sayı Aile Say. Kişi Say. Aile Say. Kişi Say. 1923 50.529 196.420 1954 148 426 3.104 11.636 12.062 1924 52.221 208.886 1955 - - 5.028 20.076 20.076 1925 9.815 39.634 1956 5 5 9.255 35.364 35.369 1926 8.201 32.852 1957 10 16 9.130 32.664 32.680 1927 6.805 27.172 1958 21 49 9.488 32.490 32.539 1928 10.143 40.570 1959 - - 5.568 20.612 20.612 1929 4.785 19.133 1960 3 5 3.900 14.717 14.722 1930 3.490 13.694 1961 6 25 2.146 7.946 7.971 1931 2.945 11.648 1962 - - 1.310 3.458 3.458 1932 2.905 11.603 1963 - - 1.065 2.751 2.751 1933 6.167 25.656 1964 - - 352 1.381 1.381 1934 9.282 34.057 1965 74 235 378 2.075 2.310 1935 13.002 50.719 1966 - - 812 3.747 3.747 1936 8.518 33.074 1967 29 70 768 3.591 3.661 1937 7.008 26.752 1968 - - 708 3.577 3.577 1938 8.734 29.678 1969 - - 1.149 4.903 4.903 1939 5.728 21.458 1970 - - 3.100 11.859 11.859 1940 3.499 11.216 1971 - - 2.827 10.958 10.958 1941 1.434 12.063 1972 - - 2.912 10.643 10.643 1942 1.024 4.261 1973 - - 1.545 5.514 5.514 1943 425 2.316 1974 - - 432 1.550 1.550 1944 185 681 1975 - - 163 575 575 1945 222 2.755 1976 - - 682 2.544 2.544 1946 344 3.284 1977 - - 3.347 12.165 12.165 1947 270 630 1978 - - 17.177 60.779 60.779 1948 405 1.145 1979 - - 53 201 201 1949 493 1.683 1980 - - 57 221 221

İskânlı Göçmen Serbest Göçmen

Yıllık Sayı 1981

- - 43 177 177

Aile Sy. Kişi Sy. Aile Sy. Kişi Sy. 1982 933 3.811 49 245 4.056 1923- 1949 143.015 552.647 75.294 307.851 863.040 1983 73 352 68 230 582 1950 12.233 52.185 - - 52.185 1984 - - 84 303 303 1951 25.188 102.206 11 32 102.238 G e n e l T o p la m 182.395 713.852 162.863 629.326 1.343.178 1952 189 422 338 780 1.202 1953 468 1.398 520 1.711 3.109

Mevcut verilerden ne kadarının Iraklı olduğu kesin olarak öğrenilememiştir. Bunların bir kısmı göç anlaşması veya göçmen vizesiyle gelirken, bir kısmı da

‘Vatandaşlık Mevzuatı’ çerçevesinde vatandaşlığa kabul edilmişlerdir.79 Yalnız

78 1923-1949 yılları arasında Türkiye’ye gelen göçmenlerin statüsü (iskânlı/serbest) tespit edilememiştir.

Cevat Geray, “Türkiye’de Göçmen Hareketleri ve Göçmenlerin Yerleştirilmesi”, Ortadoğu Amme İdaresi Dergisi, C. 3, S. 4, Ankara Aralık 1970, s. 11; www.khgm.gov.tr/kutuphane/toprakiskan1.htm, E.T.: 29.11.2010.

79 Harun Kartal, Avrupa Birliğinin Yasadışı Göç Politikası ve Türkiye’ye Yansımaları, (GÜ. SBE,

yukardaki sayılar arasında EGM’nin verileri resmi sonuçları yansıtması açısından bir adım öne çıkmaktadır.

Tablo 12. Türkiye’ye yapılan soydaş göçü (1923-2005)

Ülke Kişi Ülke Kişi

Afganistan 5.000 Romanya 126.028

Ahıska ve Irak 47.556 Yunanistan 409.835

Bulgaristan 844.438 Yugoslavya 308.336

D. Türkistan 2.933 Genel Toplam 1.744.126

Kaynak: S. Yusuf, a.g.m., s. 113.

Türkiye, dünyanın dört bir tarafından göç almış ve bundan sonra da göç almaya devam edecek olan bir ülkedir. Türkiye’ye göç veren ülkelerin başında İran,80 Irak, Suriye ve Azerbaycan gelmektedir. Bunlar arasında Azerbaycan’dan gelen göçmenler, Türkiye’nin aydınlanmasında hatırı sayılır çalışmalar yapmışlardır. Türkiye’ye yapılan göçlerden birini de II. Dünya Savaşı arifesinde ve esnasında Nazi zulmünden kaçan Yahudiler oluşturur. Bu mültecilerin içerisinde önemli bilim adamlarının olması, Türk