• Sonuç bulunamadı

1.5. Göç Konusundaki Uluslararası Düzenlemeler ve Türkiye

1.5.2. Cenevre Sözleşmesi (28 Temmuz 1951)

BM Genel Kurulu tarafından kabul olunan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin, insanların ana hürriyetlerden ve insan haklarından fark gözetmeksizin faydalanmaları gerektiği ilkesini teyit ederek anlaşmışlardır. 203 Anlaşmada yer alan ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren önemli bazı maddeler şunlardır:

Madde-1/A(2): İşbu Sözleşme’nin amaçları bakımından ‘mülteci’ kavramı: 1

Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikâmet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahsa uygulanacaktır.

Madde-1/B(1): İşbu Sözleşme’nin amaçları bakımından 1. maddenin A (2)’deki

kısmı ‘1 Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar’ ifadesi ya;

(a) ‘1 Ocak 1951’den önce Avrupa’da meydana gelen olaylar’ veya;

(b) ‘1 Ocak 1951’den önce Avrupa’da veya başka bir yerde meydana gelen olaylar’ anlamında anlaşılacak ve her taraf devlet, bu sözleşmeyi imzaladığı, tasdik

ettiği veya ona katıldığı sırada, bu sözleşmeye göre taahhüt ettiği yükümlülükler

bakımından, bu ifadenin kapsamını belirten bir beyanda bulunacaktır.204

Her mültecinin, bulunduğu ülkeye karşı özellikle yasalara, yönetmeliklere ve kamu düzeni için alınan önlemlere uyma yükümlülükleri vardır (m.2). Taraf devletler bu sözleşme hükümlerini mültecilere, ırk, din veya geldikleri ülke bakımından ayırım yapmadan uygulayacaklardır (m.3). Taraf devletler menkul ve gayrimenkul mülkiyet edinme ile buna bağlı diğer hakları, menkul ve gayrimenkul mülkiyete ait kira ve diğer sözleşmelerle ilgili hakları, her mülteciye, mümkün olduğu kadar müsait ve her halde genel olarak aynı koşullardaki yabancılara sağlanandan daha az müsait olmayan bir şekilde uygulayacaktır (m.13).

203 Sözleşmenin detayları için Bkz.: Paul Weis, The Refugee Convention 1951, UNHCR, Geneva [t.y.];

Kadir Ay, İltica ve Göç Mevzuatı, Ankara 2005, s. 59; Karin Landgren, “Deflecting International Protection by Treaty: Bilateral and Multilateral Accords on Extradition, Readmission and the Inadmissibility of Asylum Requests”, New Issues in Refugee Research, UNİCEF, New York 1999, s. 19.

204 BMMYK, Mültecilerin Hukukî Statüsüne İlişkin Sözleşme, Ankara 1996, s. 1-2; K. Ay, a.g.e., s. 59-

60; BMMYK, Sığınma ve Mülteci..., s. 68; Muhteşem Kaynak-Refet Yinanç, Iraklı Sığınmacılar ve

Taraf devletler mültecilere, temel eğitim konusunda, vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulayacaklardır (m.22). Taraf devletler ülkelerinde yasal olarak bulunan bir mülteciyi, ulusal güvenlik veya kamu düzeni ile ilgili sebepler dışında sınır dışı edemeyeceklerdir (m.32). Hiçbir taraf devlet bir mülteciyi, ırkı, dini, tâbiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne

şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir (m.33/1).205

Cenevre Sözleşmesi’ni ve bu konvansiyonla ilgili 1967 protokolünü, dünyadaki 190 devletten 140’ı imzalamıştır.206 Bu sözleşme taslağının hazırlandığı konferansa katılan 26 ülkeden biri olan Türkiye, sözleşmeyi hemen imzalamışsa da onaylanması biraz zaman almıştır. Türkiye, ilgili sözleşmeyi ancak 29 Ağustos 1961 Tarih ve 359 Sayılı kanunla onaylamış ve 5 Eylül 1961 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 30 Mart 1962 tarihinde, katılım belgesi gönderilmek suretiyle Türkiye sözleşmeye taraf olmuştur. 207

Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni kabul ederken, sözleşmeden doğan tercih hakkını kullanarak, içerisinde bulunduğu bölgeyi de dikkate alarak, coğrafi çekince koymuştur. Bu çekince doğrultusunda, sadece Avrupa ülkelerinden iltica talebinde bulunanları kabul edip, diğer ülke vatandaşlarını sözleşme kapsamı dışında değerlendirmiştir.208

Mülteciler ve Vatansız Kişilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’nde, baskı ve zulmü haklı gösteren nedenler olarak ırk, din, milliyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünceyi kabul etmek hususları mültecilik

için gerekçe olarak kabul edilmiştir.209 Bahsedilen nedenlere bakıldığında,

Ortadoğu’dan yapılan göçlerin nedenleriyle örtüştüğü görülmüştür. Yani Ortadoğulu göçmenlerin çoğu, mülteci statüsünde değerlendirilmesi gereken kişilerdir. Fakat

205 BMMYK, Mültecilerin Hukukî..., s. 3-12.

206 Stephen Castles-Mark J. Miller, Göçler Çağı: Modern Dünyada Uluslararası Göç Hareketleri, (Çev.:

Bülent Uğur Bal-İbrahim Akbulut), İstanbul 2008, s. 144.

207 Düstur. Trp. IV, C. 1, s. 3052; Resmi Gazete, 5 Eylül 1961, S. 10898; BMMYK, İltica ve Göç..., s. 9;

Taner Kılıç, “Türk Hukuk Mevzuatında Mültecilerle İlgili Düzenlemeler”, www.mülteci.net, E.T.: 26.02.2011; Fuat Özdoğru, “Dünyada Mülteci Hareketleri, Türkiye’nin Konumu ve Mültecilerin Karşılaştıkları Sorunlar”, http://multeci.ihh.org.tr, E.T.: 05.05.1012; Mehmet Akzambak, İnsan

Hakları, C. I, Ankara 1998, s. 116; İ. B. Akyürek, a.g.t., s. 48.

208 AREM, “Göçmen Kaçakçılığı...”, www.arem.gov.tr, E.T.: 10.02.2011; M. Kaynak-R. Yinanç, a.g.e.,

s. 31.

209 Zafer Kantarcıoğlu, “Mülteci Hukuku ile İlgili Yargısal Uygulamalarda Karşılaşılan Sorunlar ve

Danıştay’ın 10 Günlük Süreye Genel Yaklaşımı”, Türk Mülteci Hukuku ve Uygulamadaki Gelişmeler, İstanbul 2004, s. 73.

Türkiye’nin Batı Dünyası’nı etkilemek için koyduğu coğrafi çekince, Ortadoğu’dan yapılan iltica başvurularını mülteci olarak değerlendirmesine engel teşkil etmiştir.

Türkiye’nin Ortadoğu’dan gelen göçmenlere karşı uyguladığı politikalarda dikkat çekici bir husus da, coğrafi kısıtlama hakkını tam olarak işletmediğidir. Bir kere, Türkiye bu sözleşmeyi 1961 yılında yürürlüğe koymuştur ki, bu sözleşmenin kabulünden 10 yıl sonra demektir. İkincisi, Ortadoğu’dan yapılan -özellikle Türk soylu- göçlere karşı tam bir engelleme yapılmamıştır. Dolayısıyla Türkiye, Cenevre Sözleşmesi’ni, Avrupalı devletlere karşı kullandığı batıcılık taraftarı bir ara formül olarak kullanmıştır. Aksi takdirde Türkiye göçmenlerden büyük rahatsızlık duysaydı, Balkanlar veya Kafkaslardan gelenlere sınırlama getirmesi gerekirdi. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’ye yapılan göçlerin çoğunluğunu Balkanlar’dan yapılan göçler oluşmuştur.

Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlamayı en sıkı uyguladığı dönem, 1961-1980 yılları arası olmuştur. Bu dönemde Türk makamları, daha çok Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’dan gelen mültecilerle ilgilenmiş ve bunların çoğunu üçüncü bir ülkeye yerleştirmiştir. 1980’lerde BMMYK’nın Türkiye üzerindeki etkisi azalmış, bununla birlikte Ortadoğu’dan (özellikle Irak ve İran’dan) yapılan

kitlesel göçler hukuki sistemi altüst etmiştir.210 Zaten Avrupa dışından gelen

mültecilerin hukuki durumunu düzenleyen herhangi bir metin de yoktu. Ortadoğu’dan gelen göçmenlerin durumu, 2510 Sayılı İskân Kanunu, 5682 Sayılı Vatandaşlık Kanunu, 5683 Sayılı Pasaport Kanunu ve Yabancıların ikâmeti ve Hareket Kanunu’na göre düzenlenmiştir.

1980’lerin sonlarından itibaren İran, Irak, Afganistan, Suriye, Somali, Sri Lanka, Sudan, Filistin ve Tunus gibi ülkelerden gelen sığınmacılar, Türk vatandaşlığından yararlanmaya başlamıştır. Bunların arasında en büyük grubu Irak’tan gelenler oluşturmuştur. BMMYK ve Türk yetkilileri arasındaki anlaşmazlıklar da bu sıralarda su yüzüne çıkmıştır. Nisan 1991’de, Kuzey Irak’tan gelen sığınmacıların bakımı, ilgilenilmesi ve geri gönderilmeleri gibi meseleler ciddi problemler teşkil etmiştir.211

Türkiye açısından işin yasal çerçevesi incelendiğinde, sadece Avrupa ülkelerinden yapılan ilticaları kabul ettiği görülmüştür. Avrupa dışındaki ülkelerden

210 Kemal Kirişçi, “UNHCR and Turkey: Cooperating for Improved Implementation of the 1951

Convention Relating to the Status of Refugees”, International Journal of Refugee Law, V. XIII, Oxford 2001, s.71.

gelenler ise ‘sığınmacı’ olarak tanımlanmış ve geçici bir süre için misafir edildikten sonra üçüncü bir ülkeye gönderilmişlerdir. Resmi tanımlamaya göre tertiplenen bu durum, Türkiye’deki mültecilere yönelik hizmetlerin yetersizliğini ortaya koymuştur. Ancak Türkiye’nin yaptığı 1994 Yönetmeliği ve AB’nin 2000 yılında hazırladığı

Türkiye Katılım Ortaklığı Belgesi’nde, göç konularında kısa ve orta vadeli öncelikler

belirlenmiştir. Buna göre Türkiye’nin orta vadede coğrafi çekincesini kaldırması ve Avrupa dışından gelenlere ikâmet hakkı tanıması ve bu süreçte birtakım destek

hizmetlerini sunması önerilmiş ve bu öneriler Türkiye tarafından kabul görmüştür.212

Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi’ne coğrafi çekince koymasındaki haklılık payına gelince; Türkiye coğrafî konumunun kendisine yüklediği misyonla, yoğun bir nüfus devinimi içerisinde olmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca dış göç oranının genel nüfusla kıyaslandığında azımsanmayacak kadar fazla olması, bu ülkeyi göç konusunda daha temkinli ve tedbirli hareket etmeye zorlamıştır. Tablo 16’da görüleceği üzere, 1935 yılında Türkiye nüfusunun yaklaşık 1/17’si yurtdışı doğumludur. Bu oran ilerleyen yıllarda % 2 seviyesine kadar gerilemiştir. Ancak bu oranın yurtdışından gelenlerden ibaret olduğu dikkate alınırsa, göçmen sayılarının büyüklüğü ve net göç miktarı daha iyi anlaşılabilir.

Tablo 16. Türkiye nüfusu ve Türkiye’deki yurtdışı doğumlular (1935-2000)

Sayım Yılı Toplam Nüfus Türkiye’de Doğanlar Yurtdışı Doğumlular Bilinmeyen

Sayı % Sayı % 1935 16.158.018 15.195.859 94.05 962.159 5.95 - 1945 18.790.174 17.957.558 95.57 832.616 4.43 - 1950 20.947.188 20.180.424 96.39 755.526 3.61 11.238 1955 24.064.763 23.172.925 96.48 845.962 3.52 45.876 1960 27.754.820 26.786.180 96.57 952.515 3.43 16.125 1965 31.391.421 30.482.810 97.12 903.074 2.88 5.537 1970 35.605.176 34.713.754 97.50 889.170 2.50 2.252 1975 40.347.719 40.205.765 99.67 134.146 0.33 7.208 1980 44.736.957 43.863.737 98.06 868.195 1.94 5.025 1985 50.664.458 49.725.325 98.15 934.990 1.85 4.143 1990 56.473.035 55.335.869 97.99 1.133.152 2.01 4.014 2000 67.803.927 66.526.067 98.14 1.260.530 1.86 17.330

Kaynak: DİE, 2000 Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, Ankara 2003, s. 48.

Tablo 17’de gösterilen ve sadece 1995-2000 yılları arasındaki 7 yıllık döneme ait olan veriler de, yurtdışından Türkiye’ye yapılan göçlerin büyüklüğüne delalet etmektedir. Burada dikkat çekici husus; yurtdışından gelen göçmenler cinsiyet açısından

değerlendirildiğinde yaklaşık % 60’ının erkeklerden % 40’ının ise kadınlardan oluşmasıdır. Yani göçmenlerin yarıdan fazlası erkektir. Sadece Balıkesir’e göç eden kadınlar % 50.58 oranıyla erkekleri geçmiştir. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Dolayısıyla Türkiye’nin göçmenlere karşı coğrafi kısıtlamaya gitmesi tepkisel bir olay olarak değerlendirilebilir.

Tablo 17. Yurtdışından yapılan göçlerin illere göre dağılımı (1995-2000)

İl Toplam Erkek % Kadın % İl Toplam Erkek % Kadın %

Adana 4.136 2.442 59,05 1.694 40,95 Konya 5.300 3.104 58,56 2.196 41,44 Adıyaman 396 279 70,45 117 29,55 Kütahya 1.794 990 55,18 804 44,82 Afyon 2.135 1.200 56,20 935 43,80 Malatya 858 520 60,60 338 39,40 Ağrı 415 276 66,50 139 33,50 Manisa 2.066 1.116 54,02 950 45,98 Amasya 806 485 60,17 321 39,83 K. Maraş 1.550 964 62,19 586 37,81 Ankara 17.660 10.055 56,93 7.605 43,07 Mardin 744 439 59,00 305 41,00 Antalya 10.002 5.269 52,67 4.733 47,33 Muğla 3.368 1.707 50,68 1.661 49,32 Artvin 693 472 68,10 221 31,90 Muş 222 151 68,02 71 31,98 Aydın 3.063 1.570 51,25 1.493 48,75 Nevşehir 1.949 1.097 56,29 852 43,71 Balıkesir 4.065 2.009 49,42 2.056 50,58 Niğde 576 326 56,60 250 43,40 Bilecik 540 321 59,44 219 40,56 Ordu 1.947 1.206 61,94 741 38,06 Bingöl 396 308 77,77 88 22,23 Rize 986 666 67,55 320 32,45 Bitlis 120 66 55,00 54 45,00 Sakarya 2.245 1.353 60,27 892 39,73 Bolu 708 458 64,68 250 35,32 Samsun 2.796 1.756 62,80 1.040 37,20 Burdur 873 500 57,27 373 42,73 Siirt 113 71 62,83 42 37,17 Bursa 17.948 9.134 50,89 8.814 49,11 Sinop 996 565 56,73 431 43,27 Çanakkale 1.285 695 54,08 590 45,92 Sivas 2.108 1.238 58,73 870 41,27 Çankırı 441 247 56,00 194 44,00 Tekirdağ 5.573 2.855 51,23 2.718 48,77 Çorum 1.380 845 61,23 535 38,77 Tokat 966 562 58,18 404 41,82 Denizli 3.962 2.209 55,75 1.753 44,25 Trabzon 3.318 1.702 51,30 1.616 48,70 Diyarbakır 836 527 63,03 309 36,97 Tunceli 224 163 72,77 61 27,23 Edirne 1.318 777 58,95 541 41,05 Şanlıurfa 803 542 67,50 261 32,50 Elazığ 914 675 73,85 239 26,15 Uşak 1.575 906 57,52 669 42,48 Erzincan 754 446 59,15 308 40,85 Van 1.760 1.115 63,35 645 36,65 Erzurum 881 580 65,83 301 34,17 Yozgat 2.377 1.330 55,60 1.047 44,40 Eskişehir 2.012 1.170 58,15 842 41,85 Zonguldak 2.071 1.192 57,56 879 42,44 Gaziantep 2.166 1.270 58,63 896 41,37 Aksaray 1.822 1.131 62,07 691 37,93 Giresun 1.666 980 58,82 686 41,18 Bayburt 236 176 74,58 60 25,42 Gümüşhane 598 347 58,02 251 41,98 Karaman 1.042 601 57,68 441 42,32 Hakkâri 363 252 69,42 111 30,58 Kırıkkale 446 257 57,62 189 42,38 Hatay 4.596 3.288 71,54 1.308 28,46 Batman 232 131 56,47 101 43,53 Isparta 1.621 850 52,43 771 47,57 Şırnak 445 262 58,88 183 41,12 İçel 3.474 1.974 56,82 1.500 43,18 Bartın 667 412 61,77 255 38,23 İstanbul 54.644 29.409 53,81 25.235 46,19 Ardahan 287 194 67,60 93 32,40 İzmir 18.025 9.440 52,37 8.585 47,63 Iğdır 635 420 66,14 215 33,86 Kars 549 363 66,12 186 33,88 Yalova 1.401 759 54,18 642 45,82 Kastamonu 595 354 59,50 241 40,50 Karabük 308 182 59,09 126 40,91 Kayseri 3.912 2.266 57,92 1.646 42,07 Kilis 105 64 60,95 41 39,05 Kırklareli 1.546 780 50,45 766 49,55 Osmaniye 386 249 64,51 137 35,49 Kırşehir 1.124 692 61,56 432 38,44 Düzce 917 551 60,09 366 39,91 Kocaeli 4.279 2.457 57,42 1.822 42,58 Genel Toplam 234.111 130.762 59,94 103.349 40,06 Kaynak: TUİK, “İllere Göre Yurtdışından 1995-2000 Yılları Arasında Gelen Göç”, www.tuik.gov.tr, 15.04.2010.

Tablo 18. Ziyaret amaçlarına göre güney illerinden Türkiye’ye giriş yapanlar (1966-1976) Yıllar Giriş Amacı

Giriş Kapısı

İllerin Yıl Toplamı

İçel Adana Hatay Gaziantep Mardin Hakkâri

1966 Göç - - 81 34 6 - 121 Eğitim 17 257 92 1.120 528 4 2018 Çalışma 21 1.521 137 310 67 1 2057 İl Toplamı 38 1.778 310 1.464 601 5 4.196 1967 Göç - 4 - 24 5 - 33 Eğitim - 1.192 - 1.402 574 3 3.171 Çalışma 1 1.630 - 185 52 2 1.870 İl Toplamı 1 2.826 - 1.611 631 5 5.074 1968 Göç - 17 10 18 1 3 49 Eğitim 3 2.077 189 1.479 48 2 3.798 Çalışma 5 1.637 148 129 - 3 1.922 İl Toplamı 8 3.731 347 1.626 49 8 5.769 1969 Göç 2 10 18 14 - - 44 Eğitim 236 2.365 895 1.559 - 9 5.064 Çalışma 17 1.003 274 253 - 1 1.548 İl Toplamı 255 3.378 1.187 1.826 - 10 6.656 1970 Göç - 21 30 14 6 17 88 Eğitim 8 1.721 981 890 521 2 4.123 Çalışma 34 2.093 415 77 76 5 2.700 İl Toplamı 42 3.835 1.426 981 603 24 6.911 1971 Göç 5 16 73 45 16 1 156 Eğitim 29 1.717 851 633 530 7 3.767 Çalışma 17 1.105 523 72 107 1 1.825 İl Toplamı 51 2.838 1.447 750 653 9 5.748 1972 Göç 2 4 17 - 3 1 27 Eğitim 969 1.460 256 4 328 - 3.017 Çalışma 66 648 2 - 274 - 990 İl Toplamı 1.037 2.112 275 4 605 1 4.034 1973 Göç 14 2 38 1 113 - 168 Eğitim 921 984 128 107 169 27 2.336 Çalışma 170 693 151 78 23 6 1.121 İl Toplamı 1.105 1.679 317 186 305 33 3.625 1974 Göç 23 6 7 2 - - 38 Eğitim 2.724 736 200 55 81 1 3.797 Çalışma 130 904 103 4 12 1 1.154 İl Toplamı 2.877 1.646 310 61 93 2 4.989 1975 Göç 13 38 192 14 46 1 304 Eğitim 3.081 478 92 44 87 16 3.798 Çalışma 169 638 214 5 27 4 1.057 İl Toplamı 3.263 1.154 498 63 160 21 5.159 1976 Göç 8 11 8 6 1 - 34 Eğitim 1.067 1.104 147 9 30 6 2.363 Çalışma 37 1.140 89 9 12 5 1.292 İl Toplamı 1.112 2.255 244 24 43 11 3.689 Genel Topl. Göç 67 129 474 172 197 23 1.062 Eğitim 9.055 14.091 3.831 7.302 2.896 77 37.252 Çalışma 667 13.012 2.056 1.122 650 29 17.536 İl Genel Toplamı 9.789 27.232 6.361 8.596 3.743 129 55.850

Hedef ülke olarak Türkiye’ye yapılan göçler içerisinde Balkanlar hariç tutulursa, Ortadoğu’nun önemli bir yeri vardır. Ancak bu güne kadar bu konuda ciddi bir araştırmanın yapılmamış olması, bahsedilen coğrafyadan gerçekleşen göç olayının büyüklüğünü gölgelemiştir. Turizm istatistiklerinden elde edilen verilere göre; İçel- Hakkâri hattından 1966-1976 yılları arasında farklı uyruklara mensup 1.062 kişi sadece ‘göç amacıyla’ giriş yapmıştır. Bu sayıya eğitim ve çalışma gibi göçe yakın amaçlarla gelenler de eklenirse, 55.850 kişi gibi büyük bir sayıya ulaşılmaktadır.

Elbette bu 55.850 kişinin tamamını Türkiye’ye yerleşmiş kişiler olarak değerlendirmek yanlıştır. Ancak eldeki veriler, başta Irak ve Suriye olmak üzere, Ortadoğu’dan Türkiye’ye büyük bir nüfus hareketinin olduğunu göstermektedir. Üstelik bu sayılar, sadece 6 güney ilinden yapılan yabancı girişlerine göre tertiplenmiştir. Yani Türkiye’nin tüm gümrük kapıları verileri incelendiğinde, bu sayının daha da artacağı kuvvetle muhtemeldir.

Tablo-18’de dikkat çeken hususların başında, 11 yıllık dönemde, Hatay iline yapılan 474 kişilik göç miktarının büyüklüğü gelmektedir. Göç amacıyla gelenler arasında 197 kişiyle 2. sırada Mardin; 172 kişiyle 3. sırada Gaziantep; 129 kişiyle 4. sırada Adana yer almaktadır. Mevcut veriler doğrultusunda bu göçmenlerin büyük çoğunluğunun Suriye kökenli olduğu söylenebilir.

Turizm istatistiklerinde Türkiye’ye giriş yapan yabancıların tabiiyetlerinin belirtilmemesi, hangi ülkeden ne kadar insanın göç amacıyla geldiğini tespit etmeyi olanaksızlaştırmıştır. 1966-1976 yılları arasında göç amacıyla Türkiye’ye gelenlerin köken olarak tüm dünya devletlerinden olma ihtimali olmakla birlikte, Irak ve Suriye’de Baas Partisi’nin iktidara gelmesi ve Arap-İsrail Savaşlarına paralel olarak nüfus hareketliliğinin artması, bu göçlerin çoğunlukla Türkiye’nin iki güney komşusu ülkeden olma ihtimalini arttırmıştır.

31 Ağustos 2001 tarihi itibariyle Türkiye’de BMMYK’nın ilgilendiği 8.140

göçmenden sadece 1.711’i Avrupalı, diğer 6.429’u ise Avrupa dışındandır.213

Sayılardan da anlaşıldığı üzere, Türkiye’ye Avrupa dışından gelen göçmenlerin sayısı, Avrupa’dan gelenlerin yaklaşık dört katıdır. Dolayısıyla hukukî düzenlemelerde bu hususun dikkate alınması gerekmektedir.

Cenevre Sözleşmesi’nin uluslararası göçmenlere tanıdığı hakların yanı sıra,

213 Sema Buz, Türkiye’deki Sığınmacıların Üçüncü Bir Ülkeye Gidiş İçin Bekleme Sürecinde

Türkiye’nin göçmen politikalarını etkileyen diğer bazı uluslararası metinler de mevcuttur. Bunlardan bazıları; Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye Edilmesine Dair Uluslararası Sözleşme (1965). Medeni ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (1966). Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (1966)0. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme (1979), İşkenceye ve Diğer Zalimâne İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya

Karşı Sözleşme (1984) ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989).214

1.5.3. İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Sözleşme