• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.5. ESERİN ANA HATLARIYLA PLANI VE ANA KONULARI

2.5.1. Tanrı Hakkındaki Görüşleri (Teoloji)

2.5.1.1. Tanrı Fikrinde İmge ve İnsana Benzeme

2.5.1.1.1. Tanrı’ya Nispet Edilen Mekan ve Beşer

İbn Meymun, Delâlet’i bir “dil bilimi” risalesi görmek istememesine rağmen bir anlamda bu kelimeleri açıklamaya mecbur kaldığını belirtmiştir.350 İbn Meymun, İbranice mekan, yer anlamına gelen “makom” kelimesinin literal açıdan ya belli veya genel bir yeri işaret ettiğini, aynı zamanda genişletilmiş anlam olarak da kişinin rütbe veya konumunu gösterebildiğini söylemiştir. Bu son anlamdan yola çıkarak İbn Meymun, Ezekiel, 3/12’de Tanrı’ya mekan nispet eden ibarenin aslında O’nun sadece Yüce Varlığını ve mevcudat içindeki muhteşem yerini göstermektedir. Benzer şekilde Tanrı’ya mekan isnat eden tüm ifadelerin, sadece O’nun Varlığının mertebesini gösterdiğinin altını çizen İbn Meymun, bu yere hiçbir şeyin ulaşamayacağını dile getirmiştir.351

348 Guide, I, 30 349 Guide, I, 31 350 Guide, I, 35 351 Guide, I, 33

İbn Meymun, belli bir mekan isnat etmek üzere Tanrı’nın arşından (kise) bahseden atıfların,352 yüksek rütbeli insanların oturdukları bir koltuk anlamında literal bir kullanımı olsa da aynı zamanda kutsal metinlerde mecazî anlamlara meydan verecek ifadelerin varlığına da işaret etmektedir.353 Ona göre bu son ifade, göğün kendisini bizzat Tanrı’nın tahtı olarak görmektedir.354 Böylece İbn Meymun, kutsal metinleri hermönetik okuyarak, Tanrı’nın evrene yayılmış yüksek ve yüce bir otoriteye sahip olduğunu açıklamaktadır. Yoksa Tanrı bizzat maddi bir tahtta oturmamaktadır. Eğer kutsal metinler bunu söylüyorsa,355 bu şu anlama gelecektir: Tanrı kalıcı ve değişmez varlıktır. Zira madde ve bedenden münezzeh olan bir varlık bir yer ve mekana sahip olmaktan uzaktır.356

İbn Meymun, Tanrı’ya mekan ve beşeri özellikler ithafı konusunda kafa karışıklığına yol açan kutsal kitap terimlerinden yarod (aşağı inmek) ve aloh (yukarı

çıkmak) kelimelerini açıklamakla konuya devam etmektedir. İnmek ve çıkmak fiilleri

İbranice’de, bedene sahip bir varlığın belli bir yerden yukarıdaki veya aşağıdaki bir yere hareketidir. Bu kelimeler mecazî olarak anlaşılacak olursa yücelik ve büyüklüğe işaret edeceklerdir. Eğer bir kişinin rütbesi düşerse o “inmiştir” veya eğer rütbece yüksek olmuşsa “yükselmiştir.” Bu yüzden Tanrı’nın inmesi veya çıkmasıyla ilgili ifadeler,357 onun yüceliğini ima etmektedirler. Ancak “Tanrı’nın inmesi”358 bazen de kaderde planmış bir olay olarak bir halka veya bölgeye gelen ilahi felaketi veya cezalandırmayı işaret etmektedir. Yine bazı yerlerde peygamberane ilhamları ve şereflendirmeleri359 de ifade edebilmektedir.360 352 Çıkış, 33/21 353 Yeremya, 17/12; İşaya, 66/1 354 Guide, I, 34 355 Mezmurlar, 123/1 356 Guide, I, 35

357 Tekvin, 11/5; Tesniye, 28/1; I. Tarihler, 29/25 358 Mezmurlar, 8/5, Tekvin, 11/7; 11/5

359 Sayılar, 11/17; Çıkış, 19/20; 19/11; 19/3Tekvin, 35/13; 17/22 360 Guide, I, 37

Oturmak (laşevet): İbn Meymun’a göre bu terimin ilk anlamı bir yerde iskan

etmektir. Bu anlamıyla kullanıldığı yerler olduğu gibi361 mecazi olarak istikrarlı, değişmez eylemler için362 veya sebatlı ve dosdoğru kılmak363 anlamında kullanılmaktadır.

Tanrı ile ilgili olarak kullanıldığında364 ise Tanrı’nın zaman ve öz itibariyle değişmediğini ve sabit kaldığını gösterir. Bu referanslardan yola çıkarak İbn Meymun, Tanrı’nın herhangi bir durum (hal) içine giremeyeceğini iddia etmiştir.365 Çünkü hal, geçiciliği ve değişkenliği ifade etmektedir.

Kalkmak (lakum): İbn Meymun, bu terimi de çok anlamlı kelimelerden saymış ve

Kutsal Kitap’ta geçen anlamlarından birinin oturmak eyleminin zıddı olan kalkmak,366 bir diğerinin ise “istikrar” ve “geçerlilik”367 olduğunu bilhassa Tanrı’ya atfedildiği zaman368 bu anlamı içerdiğini ve mecazi olarak “muradımı, vaadimi ve hakimiyetimi icra ediyorum” anlamı taşıdığını ifade etmiştir. Yine bu terim, helak olmayı hak eden bir kavme yönelik olarak “Tanrı’nın iradesinin infazı”369 anlamına gelir. O, Talmud bilgelerinin de bunun farkında olduklarını370 ve “daha ulvi alemde “oturmak veya kalkmak” diye bir şey olmadığına inandıklarını açıklamıştır.371

Ayakta durmak (laamod): İbn Meymun’un çok anlamlı terimler arasında saydığı

terim kutsal metinlerde geçtiği şekliyle beşerle ilgili olarak “ayakta durmak”372 anlamı vermesine rağmen, bazen “vazgeçmek” veya “sakınmak”,373 istikrar, devamlılık,

361 I. Samuel, 1/9 362 Zekerya, 14/10 363 Mezmurlar, 113/9 364 Mersiye, 5/19; Mezmurlar, 123/ 1; 2/4 365 Guide, I, 37-38 366 Ester, 5/9

367 I. Samuel, 1/23; Tekvin, 23/17; Levililer, 25/30; I. Samuel, 24/21 368 Mezmurlar, 12/6; İşaya, 33/10; Mezmurlar, 102/14

369 Amos, 7/9; İşaya, 33/10 370 B.T. Hagigah, 15a 371 Guide, I, 39

372 Tekvin, 41/46, Yeremya, 15/1; Tekvin, 18/8 373 Eyüp, 32/16; Tekvin, 29/35

değişmezlik ve durağanlık anlamlarına da gelir.374 Tanrı ile ilgili olduğunda da kelime bu anlamları ihtiva etmektedir375. İbn Meymun, bu terimin aynı zamanda “İlahi etkinin ikame edilmesi”376 gibi bir mecazi anlam içerdiğini de ileri sürmektedir.377

Adem (Adam): İlk insanın ismi olarak Adem kelimesinin Kutsal Kitap metinlerinde

geçtiği üzere adamah (yer veya toprak) kökünden geldiğini378 açıklayan İbn Meymun, terimin aynı zamanda “türler”379 veya çoğul anlamda elitlerden ayrılan “genel bir topluluğu” da kapsadığını380 ifade etmiştir. Bununla birlikte, tamlama olarak kullanılan “Elohim’in oğulları” 381 ise “elit” bir kesime işaret etmektedir.382

Nasob veya yasob (dikili durmak): Bu kelimeleri de çok anlamlı terimlerden gören

İbn Meymun’a göre, her ikisinin kökü ayrı olmasına rağmen anlamları ortak olup, dikili durmak anlamına gelir.383 Bu terim de ona göre durağanlık ve sürekli olmayı ifade eder.384 Kelime doğrudan Tanrı ile ilgili olunca bir bedenin doğrulma olmaksızın dikili durmasını385 ifade etmektedir.386

Kaya (sur): İbn Meymun’a göre çift anlama sahip bu terim aynı zamanda “dağ”387 veya “sert taş”388 anlamlarına gelir. Tanrı’nın kutsal metinlerde “Kaya” olarak tasvir

374 Yeremya, 32/14; Yeremya, 48/11 Çıkış, 18/23 375 Mezmurlar, 111/3 376 Zekerya, 14/4; Tesniye, 5/28; 5/5 377 Guide, I, 39-40 378 Tekvin, 6/3 379 Ekkles, 3/21; 3/19 380 Mezmurlar, 49/3 381 Tekvin, 6/2; Mezmurlar, 82/7 382 Guide, I, 40. 383 Çıkış, 2/4; Mezmurlar, 272; Sayılar, 16/27 384 Mezmurlar, 119/89 385 Tekvin, 28/13; Çıkış, 17/6 386 Guide, I, 41 387 Çıkış, 17/6 388 Yuşa, 5/2; İşaya, 51/1

edilmesi389 “O’nun mutlak prensip oluşuna” ve “kendisinden başka her şeye etki eden sebep olduğuna” işaret etmektedir.390

İbn Meymun, sadece ilahi bilginin kendini çokluktan uzak tutabildiğini; maddeyle ilgili bilginin ise bundan kendisini kurtaramadığını iddia etmiştir. O, fiziki bilgiyle ilgili iddiasını temellendirirken Platon’un ve onun seleflerinin maddeyi dişi, formu ise erkek olarak anladıklarını aktarmıştır. O, varlığın oluş ve bozuluşa bağlı olarak Madde, Form ve Yokluk olmak üzere üç temel prensibi olduğunu; bunlarla doğrudan bağı olmayan bir maddenin asla bir form alamayacağını belirterek, bunları birer tabiat kanunu olarak işlediğini belirtmiştir.391

İbn Meymun, yaklaşmak (karov), dokunmak (nago’a), yakına gelmek (nagoş), mecazi olarak mekan olmadan ince kavrayış yoluyla yakınlaşmayı,392 veya bilgideki tevhidi anlatmaktadır.393 Tanrı söz konusu olduğunda “yakınlık”, “yakınlaşma”, “uzaklılık”, “birleşme”, “ayrılma”, “temas” ve “ardışıllık” söz konusu olmadığından bu referansların tamamı bilişsel bir yakınlık ima etmektedir. Bundan dolayı insanın Tanrı’ya yakınlaşması O’nu kavramak demek olup, O’ndan uzaklaşmak ise O’nu tanımamak demektir. Tanrı’ya yakınlaşmanın veya O’ndan uzaklaşmanın pek çok derecesi bulunmaktadır.394

İbn Meymun, “doldurmak (mille)” fiilini Tanrı ile alakalı olarak395 ele alırken, bunların kesinlikle mecazi bir doldurmak anlamında kullanıldığını, bedensel bir doldurmaya işaret etmediğini açıklamıştır396.

389 Tesniye, 32/4; 32/18; 32/30; I. Samuel, 272; İşaya, 26/4 390 Guide, I, 42

391 Guide, I, 42-43 392 Yeremya, 51/9

393 Mezmurlar, 145/18; 73/28; İşaya, 58/2; Tesniye, 4/7; Çıkış, 24/2 394 Guide, I, 44-45

395 Tesniye, 33/23, Çıkış, 35/35; I. Krallar, 7/14; İşaya, 6/3; Çıkış, 40/34 396 Guide, I, 46

İbn Meymun, Tanrı ile ilgili olarak “yükseklik (ram)” kelimesinin “yüceltmek”,397 “doğmak (naşo)” kelimesinin “derece bakımından yüksekliği, yüce konuma gelmeyi, Tanrı’nın yüceliğini, kudretini ve mükemmelliğini ima ettiğini belirtmiştir398. Yine ona göre “geçmek (laavor)” kelimesi, mecazi olarak Tanrı’nın şanının ve azametinin geçip gitmesi olmalıdır399. İbn Meymun, “gelmek (lavo)” eyleminin Tanrı’ya atfedildiğinde “Tanrı emrinin inmesi”,400 “yüce varlığının (Sekine) inişi”401 veya vaadinin gerçekleşmesi402 anlamlarını ihata ettiğini vurgulamıştır403.

İbn Meymun’a göre, Tanrı’nın “gitmesi (el-yesi’ah)” eyleminden bahseden referansların404 mecazî olarak “şu anda bize gizli bulunan kararının tezahür etmesi” anlamına geldiğini, “geri dönmek (şivah)” lafzının ise “tanrısal bir eylemin kesintiye uğramasını” veya “tehditkar bir ifadeyle ilahi eylemin artık ortadan kalkmasını”405 ifade eder.406

İbn Meymun, “Tanrı’nın gitmesinden veya dolaşmasından (al-halikhah)” bahseden ifadelerin,407 mecazen O’na ait bir şeyin veya emrin yayılması, nimetinin çekilmesi anlamlarına geleceğini iddia etmiştir.

Sonuç olarak İbn Meymun’a göre kutsal metinler, insanoğluna ait dille konuştuğundan, öncelikli olarak inananların anlayacağı bir din dili ile hitap etmektedir. Ancak yazar burada dikkatimizi önemli bir yöne çekmektedir: Kutsal metinlerin dili, maddi, bedenî veya fizikî bir çağrışıma meydan vermeden insanlara ait fiilleri mecazî anlamda kullanır. Ona göre hareket eylemleri arazi eylemler olmasına rağmen öncelikle

397 Mezmurlar, 57/6

398 Sayılar, 24/7; 16/3 İşaya, 57/15; 63/9; Mezmurlar, 94/2 399 Çıkış, 34/6 400 Çıkış, 19/9 401 Hezekiel, 44/2 402 Zekerya, 14/5 403 Guide, I, 47-52 404 İşaya, 26/21 405 İşaya, 26/21; Hoşeya, 5/15 406 Guide, I, 52-55

varlıkların canlı oluşlarını göstermek için vardır. Tanrı konusunda cismanilik söz konusu olmadığından bu tür eylemlerin tüm cismani öngörüleri de Tanrı söz konusu olduğunda ortadan kalkmaktadır.408 Bu bakımdan İbn Meymun, insan aklının bazı kavrama melekelerine sahip olduğunu, bu gücü ve tabiatına göre kavramayı gerçekleştirdiğini belirtmektedir. Ona göre teoloji yapmak, mecazî anlamlara kapalı olan zihinler için tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenle kutsal metinlerdeki mecazi anlamlara nüfuz etmek için çaba sarfeden gençlere yardım etmek gerekmektedir.409