• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. DELÂLETÜ’L-HÂİRÎN HAKKINDA YAPILAN KLASİK VE MODERN

2.3.4. Delâlet’e Yazılan Reddiyeler ve Savunmalar

Delâlet, birçok kimse için bir azizin eseri olarak zihinlerdeki şüpheleri ve

tereddütleri gideren bir rehber iken, diğer bazıları için ise bir şeytan eseri, birinci dereceden heretik bir vesika olarak görülmüştür.291

İbn Meymun’un Delâlet’te ortaya koyduğu yeni ve orijinal fikirler, kendisinin Yahudi tarihinde önemli bir konuma yükselmesini sağlarken, aynı zamanda ona karşı çok canlı ve hararetli reddiyelerin de kaleme alınmasına neden olmuştur.

Talmud tedris edenleri ilk etapta şaşkınlığa uğratan Delâlet’teki meseleler, İbn Meymun’un kutsal metinlerde geçen antropomorfik ifadeleri izah ediş tarzı, ruhların gelecekteki durumları konusundaki görüşleri, Musa şeriatını tedris etmeyi ve onun emirlerine uymayı bir kenara bırakıp “felsefe öğrenmeyi ve öğretmeyi Tanrı’ya yapılacak en yüksek ibadet görmesi gibi konular olmuştur.292

İbn Meymun hayattayken Yahudi düşünürlerden Meir b. Todros ha Levi Abulafia, Lunel’in ileri gelenlerine hitaben İbn Meymun’un eserlerinde keşfettiği heretik fikirler hakkında bir eser yazmıştır. Buna karşın Ahron b. Meshullam ve Şeşeth Benvenisti ise İbn Meymun’u savunmuştur. Hatta Fransa, Montpellier’de 1232 yılında İbn Meymun’u savunanlar ile ona karşı olanların karşılıklı reddiyeleşmelerine şahit olunmuştur. Gramerci David Kimhi, Montpellier’deki Rabbi Solomon’un taraftarlarından olan ve İbn Meymun karşıtlığıyla tanınan Yahuda Alfachar’a hitaben üç adet mektup kaleme almış ve İbn Meymun’u savunmuştur. Yine Saragusa cemaatinin önde gelen temsilcileri, R. Solomon’a karşı hazırlanan bir deklarasyona imza atmışlardır.293

Ortaçağ’da Delâlet’e yönelik ateşli itirazlar bazen devrin otorite rabbileri tarafından aforoz (herem) tehdidiyle bastırılmaktaydı. Bu itirazların en şiddetlisi Fransa’nın güneyindeki Montpellier’de cereyan etti. Bu şehirdeki Rabbi Solomon ben Abraham bile İbn Meymun’un eserinin rüzgarına kapılıp şeriatı ihmal etmekten pişmanlık duyduğunu

291 Bratton, 100 292 Friedlander, xxxvı

açıklamıştı. Onun bazı sözde öğrencileri ve eserlerinin takipçileri ya İbn Meymun’u yanlış anladılar ya da öğretilerini yanlış yorumladılar ve ona muhalif olanların ekmeğine yağ sürdüler. Bundan dolayı, Rabbi Solomon gibiler, sahte İbn Meymun taraftarlarıyla mücadele etmek yerine, İbn Meymun’un eserlerindeki temel argümanlara savaş açmaya başladılar. Sonuçta 1233 yılında Montpellier’de, İbn Meymun’un görüşlerine muhalif olan Rabbi Solomon gibi Yahudi liderlerin, eseri Dominiken engizitörlere ihbar etmeleri neticesinde eser yakıldı. Ancak Dominiken otoriteler daha da ileri gidip Talmud yakılınca ve Montpellier Rabbisi ile taraftarları çeşitli işkencelere maruz kalınca şehirdeki İbn Meymun taraftarları, bu olayı İbn Meymun’un ruhaniyetini rahatsız etmenin adil bir cezası olarak yorumlamışlardır.294 Ona muhalif olanlara Tuleytula’lı Meir, Sens’li Samson, Dimeşkli Daniel gibi devrin ünlü rabbileri de katılmıştı. Bunlar içinde Dimeşkli Daniel, en sonunda Dimeşk’teki Yahudi otoritesi tarafından aforozla cezalandırılmıştı. Çünkü İbn Meymun taraftarları da en az ona muhalifleri kadar hoşgörüsüz ve katı idiler.295 Lunel ve Narbonne’daki Yahudi otoriteler, İbn Meymun karşıtlarına yönelik bir aforoz (herem) yayınladılar. İbn Meymun’un oğlu Abraham, babasının eserlerini savunmak maksadıyla

Milhamot Adonai (Efendilerimizin Savaşları) adıyla bilinen bir risale kaleme aldı.296

“Yahudilerin felsefî kutsal metni” olarak görülen Delâlet’tin yazılmasının üzerinden bir asır bile geçmeden Palquara’lı Şemtov isimli bir teolog More ha More adlı eserinde İbn Meymun’u hem yorumlamış hem de alabildiğine eleştirmiştir. Yine o dönemde etkili bir filozof olan İspanya’lı Yosef Kaspi, iki ucu açık bir yorumlama yapmıştır. O, eserinde,

Delâletü’l-Hairin’in, tüm diğer milletler ve dinlerin yolunu şaşırmışlarını tanımak

maksadıyla okunması gerektiğine vurgu yapmıştır. Ona karşı çıkan bir başka düşünür Moses Narbone, eserin hem Yunan felsefesi, hem de İslam ilmi ve Hıristiyan ahlakının etkisinde kaldığını iddia etmiştir.297

294 Friedlander, xxxvı; Karlığa, 125 295 Bratton, 100

296 Friedlander, xxxvı-xxxvıı 297 Bratton, 102

İbn Meymun’dan yaklaşık elli sene sonra Abba Mari Don Astruc* ve Barselona’lı Rabbi Şlomo b. Aderet** (ö.1310), doğrudan Delâletü’l-Hairin’i hedef alan söylemler geliştirdiler. Bunlardan biri de “felsefe çalışmak dinî tedrisat yapan genç öğrencilerin inançlarına zararlı olur mu?” şeklindeydi. Bu ihtilafı konu edinen pek çok mektup, Abba Mari Don Astruc tarafından Minhat Kenaot adıyla bir araya getirilmiştir. Bu reddiye 1838 yılında Presburg’da neşredilmiştir. Meir Abulafia’ın Kitab al rasail’i ise 1871 yılında J. Brill tarafından Paris’te yayınlanmıştır. Yedaya Bedrasi, İbn Meymun karşıtı bu iki düşünüre karşı dolaylı olarak İbn Meymun’u, ancak doğrudan felsefe çalışmayı savunan

Ketab hiznazlut adında bir eser kaleme almıştır.298 Oxford’daki kütüphanede bulunan ve Josselman ile başka rahiplerin imzaladığı tarihsiz bir belge de, İbn Meymun’un öğretilerini kabul edip onu doğrulamakta, ancak melekler ve kurbanlar konusundaki teorisini istisna tutmaktadır.299

Bu reddiyeler ve savunmalar birkaç asır devam etmiş ve Delâletü’l-Hâirin’in ve İbn Meymun’un taraftarlarının zaferiyle sonuçlanmıştır. S. D Luzzato adlı rabbi, Iggerot Şedal adıyla bilinen ve E. Graber tarafından 1882 yılında neşredilen eserinde şu cümleyi kurmuştur; “Musa’dan Musa’ya, Musa gibi hiç kimse gelmedi.” Rabbi Hirsch Chayyuth,

Darke-Moshe adıyla 1840 yılında Zolkiew’de yayınladığı eserinde, İbn Meymun’un

çalışmalarına karşı yazılan eserleri incelemiş ve onlara cevaplar vererek çürütmeye girişmiş ve sonuçta İbn Meymun’un eserlerinin Talmud’un öğretileriyle uyum içinde

* XIII. Yüzyıl sonlarına doğru yaşamış bir Fransız Rabbidir. Kendini Teoloji ve felsefe çalışmalarına adamış, Talmud’un yanı sıra Maimonides ve Nahmanides’in eserleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmıştır.

** XIII. Yüzyılda İspanya’da yaşamış Halakist ve Talmudist bir Ortaçağ Rabbisidir. Adının baş harflerine nispetle Rashba olarak tanınmıştır. Rambam’ın Mişna ile ilgili çalışmalarına savunmacı yaklaşmasına rağmen Yahudiliğe felsefî yaklaşımın karşıtı olduğu için, Barcelona Rabbinik mahkeme başkanı olarak 30 yaş altındakilerin felsefe ve tabiat bilimleri çalışmasını yasaklamıştır.

298 Friedlander, xxxvıı 299 Friedlander, xxxvıı

olduğunu göstermek istemiştir.300 Delâlet’i savunmak ve övmek amacıyla pek çok şiir de kaleme alınmıştır.301

Son olarak Delâlet’i taklid bağlamında ve İbn Meymun’un fikirlerinin yerine geçmesi düşüncesi ile Ahron b. Eliah adındaki bir Karaî, Delâlet’e alternatif olarak, Etz-

Hayyim isminde felsefî bir eser kaleme almıştır. Bu eser, 1841 yılında Leibzig’de F.

Delitzsch tarafından neşredilmiştir.302