• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.5. ESERİN ANA HATLARIYLA PLANI VE ANA KONULARI

2.5.1. Tanrı Hakkındaki Görüşleri (Teoloji)

2.5.1.3. Tanrı’nın Varlığı, Birliği ve Gayr-ı Cismani Doğası

2.5.1.3.3. Filozofların Delilleri

İbn Meymun, birinci cildi bitirirken, ikinci cildin ilk babında “Tanrı’nın varlığı, birliği ve cismani olmayışıyla ilgili filozofların delillerini” değerlendireceğini haber vermektedir. O, en başından alemin kıdemine inanmaları konusunda filozofların delillerini fazlaca kullandığını itiraf etmektedir.557

Tanrı’yı cisimden ve cisimdeki bir kuvvetten münezzeh gören İbn Meymun, öncelikle Aristoteles ve müslüman Meşşai filozofların bu konudaki delillerini sıralamıştır. Ona göre filozofların en önemli önermesi, alemin kıdemiyle ilgili olandır ve buradan hareketle filozoflar şu önermeleri geliştirmişlerdir:

Herhangi sonsuz bir kütlenin varlığı imkansızdır. Kütlesi sonsuz olanın varlığı imkansızdır.

İlletleri ve etkileri sonsuz sayıda olanın varlığı imkansızdır.

555 Guide, I, 230 556 Guide, I, 230-231 557 Guide, I, 231

Değişim dört kategoridedir: Oluş ve bozuluşa maruz kalan “madde”, artma ve azalmaya bağlı “kemiyet”, farklılaşmaya maruz kalan “keyfiyet” ve son olarak bir intikal ve hareket eylemi olarak “mekan”.558

Her hareket, bir değişim ve bilkuvvelikten bilfiilliğe geçiştir.

Hareketlerden bazısı temeldir bazısı ise arızidir. Bazısı, sert iken bazıları bir parçanın hareketleridir.

Değişebilen her şey, aynı zamanda bölünebilendir. Buradan hareketle, hareket edebilen her şey bölünebilir ve zaruri olarak bir cisme sahip olur. Bölünemeyen her şey, aynı zamanda hareket edemeyendir.

Bir âraza bağlı olarak hareket eden her şey, zaruri olarak durmaya başlar. Bundan dolayı ârızi bir hareket olduğundan sonsuza kadar hareket etmez.

Bir başka cismi hareket ettiren her cisim, ancak hareket halinde olan kendisi yoluyla bunu başarabilir.

Bir cisim içinde olduğu söylenen her şey, iki sınıfa ayrılır: O, ya tıpkı ârazların yaptığı gibi bir cisim yoluyla yaşar veya cisim onun vasıtasıyla hayat bulur. Bu iki sınıf, cisimdeki bir kuvvet olarak isimlendirilir.

Bir cisimle kaim olan şeylerden bazısı cismin bölünmesi yoluyla bazen bölünebilirken, aynı zamanda araza bağlı bir şekilde bölünebilen varlık diye isim alır. Bir bedeni teşkil edenlerden bazıları ise katiyen bölünemez bir mahiyette olur (mesela ruh ve akıl).559

Bir cisim yoluyla dağılmış bulunan her kuvvet, cisim fani olduğu için fanidir.

Hareket türlerinden herhangi birinin sürekli olması imkansızdır. Ancak mekansal bir hareket bunun dışındadır.

558 Guide, II, 235 559 Guide, II, 236

Mekansal hareket, doğası gereği birincil ve ilktir. Zira oluş ve bozuluş, ancak bir değişimle yer değiştirebilir.

Zaman, hareketin neticesinde ve ona zarureten bağlı olarak ortaya çıkan bir arazdır. Hiç birisi bir diğerinden bağımsız var olamaz. Hareket, zaman haricinde var olamaz, zaman ise hareketle birlikte oluşu dışında akıl ile kavranamaz.

Cisim olmayan bir çokluk, akıl tarafından kavranamaz. Ancak söz konusu şey, bir cisimdeki kuvvet olursa bu müstesnadır. Hiçbir çokluk, ayrı ayrı şeyler halinde kavranamaz. Ancak onların, “sebepler” veya “etkiler” olmaları hali müstesnadır.

Hareket halinde olan her şey, zarureten bir hareket ettiriciye sahiptir. Bu hareket ettirici ise, ya hareket ettirilen şeyin dışındaki bir şeydir veya hareket eden cismin içindedir. Bu yüzden insan ölüp de ruhtan yoksun kalınca, organik bedeni yani hareket ettirilen şey, ilk hali gibi hareketsiz kalır.560

Potansiyel durumdan aktif duruma geçen her şey, bu geçmeye yol açan bir başka şeye sahiptir. Bu sebep, zaruri olarak o şeyin dışında olmalıdır.

Kendi varlığı için bir sebebe sahip olan her şey, sadece kendi özü bakımından var oluşuyla mümkün varlık olur. Bir başka ifadeyle eğer sebepleri mevcut ise var olacaktır. Varolma sebebi yoksa, yok kalır.

Zatı ile zarurî olarak var olan her şey, başka hiçbir şart altında kendi varlığı için bir illete sahip olamaz.

Madde ve form gibi iki mefhumdan oluşan her şey, zarurî olarak bu bileşiği taşır. Zira bu bileşim onun varlık sebebini ve gerçekte neliğini yansıtır.

Her cisim, zaruri olarak bu iki şeyden oluşur ve ârazlar tarafından eşlik edilir. Böylece madde ve formun yanında nicelik, şekil ve konum gibi ârazlar zaruri olarak mevcut olacaktır.

Potansiyel durumda olan bir şey veya cevherinde bir mümkünlük bulunan bir kimse, belli bir zaman diliminde eylem halinde var olmayacaktır.561

Potansiyel durumdaki bir şey, zaruri olarak madde ile donanmıştır. Zira her mümkünlük ancak maddededir.

Bireysel bir şeyin temel prensipleri madde ve formdur. İmkanın varlığı için ise bir aracıya ihtiyaç vardır. Bundan dolayı madde tek başına hareket etmez. Bu yüzden tüm bu öncüllerin de özünü teşkil eden el-Muharrikü’l Evvel’in varlığı kendiliğinden ortaya çıkar.562

İbn Meymun, Aristo felsefesinin bu konudaki önermelerini bu şekilde maddeler halinde listeledikten sonra bunlardan bazılarının daha az düşünmeye sevkedici öneme sahip olduğunu, bazılarının ise gerçekten delillendirici nitelikte olduğunu belirtmiştir. O, bu önermelere 26. önerme olarak Aristoteles’in doğru olduğuna inandığı “alemin ezelî ebedî oluşunun zarureti” prensibini eklemek istemiştir. Çünkü bu önerme, zaman ve hareketi, sırasıyla ezelî, ebedî, sürekli ve eylem halinde varlığını sürdüren olarak görür. Ancak ona göre Aristoteles, bir delil oluştursun diye ortaya attığı istidlalleri yine bizzat kendisi kategorik olarak teyit etmemiştir. Söz konusu son önerme en fazla uyumlu olan ve en mümkün olandır. Ancak her Mütekellim bu son önermenin imkansız oluşunu ortaya çıkarmak için uğraşmaktadır. Yine de İbn Meymun’a göre söz konusu önerme mümkündür. Dolayısıyla ne tıpkı Aristocu filozofların iddia ettiği gibi zarurîdir ne de Kelamcıların iddia ettiği gibi imkansızdır. Bu noktada önemli olan, bu önermelerin, Tanrı’nın Varlığı, Birliği ve cismanî olmayışı konusunda ne kadar verimli olabildikleridir.563

Bundan dolayı İbn Meymun, 25. önermeden, mutlak bir hareket ettiriciden yola çıkarak filozofların delillerini değerlendirmeye başlamaktadır. Ona göre muharriklerin tamamı bir oluş ve bozuluşa maruz kalan maddeyi hareket ettirirler. İlk Muharrikin maddî

561 Guide, II, 238-239 562 Guide, II, 239 563 Guide, II, 240-241

bir yapısından bahsetmek imkansız olduğu için onun ilk olması kaçınılmazdır. Çünkü hareket ancak madde ile bağlantılıdır ve oluş ve bozuluşların meydana gelmeye imkan bulabilecekleri bir alem veya alana muhtaçtır.564 İbn Meymun, ilk muharrikin, hareket ettirilmeyen ve bölünmeyen hatta bu aleme ait olmayan ve herhangi bir cisme sahip olmayacak bir nitelikte olması gerektiğine işaret etmektedir.565 Aleme ait olan bir muharrikin ancak bu alemin dışındaki bir cisim olması önermesini saçma bulan İbn Meymun’a göre, bunun bir cisim olması durumunda bir başka cismi hareket ettirirken, hareket halinde olmak zorundadır. Buna bağlı olarak o, dördüncü önermeyi bir olasılık olarak değerlendirir ve aynı şekilde muhal bulur. Şöyle ki: Ona göre eğer bu alem bir cisim ise ve neticede zorunlu olarak fani bir varlık ise bu alemin hareket ettiricisinin bu alemde dağılan bir kuvvet olması sadece saçma bir iddia olacaktır. Eğer alem bölünebilir ise onun kuvveti de bölünebilir karakterdedir. Bundan dolayı bu kuvvet, sonsuz bir zaman içinde herhangi bir şeyi hareket ettiremez.566

İbn Meymun, buna bağlı olarak hareket ettiricinin bölünemez oluşunu iddia eden dördüncü önermeyi de saçma bulmaktadır. Zira bu hareket ettirici, belki de ilk muharrik olabilecek ve bir âraza bağlı olarak bir hareket içinde olabilecektir. Ona göre bir âraza maruz kalarak hareket halinde olan bir şey, ebediyen hareket edemez.567 Bu yüzden o, eğer filozofların iddia ettikleri gibi hareket sürekli ve ebedî olursa (ki bu bir mümkündür) o takdirde bu alemdeki hareketi ilk başlatan sebep, ikinci bir mümkünün varlığını teyit etmiş olacaktır. Bu ikinci olasılık, ona göre, ilk sebebin bu alemden ayrık olmasıdır. İlk hareket ettiricinin hiçbir şekilde bir cisim veya cisimdeki bir kuvvet olmaması durumunda, bu hareket ettiricinin bir cevher veya bir araza bağlı olarak hareket eylemine sahip olmaması gerekirdi. Tanrı zaten bu şekilde hareket etmektedir. Tanrı’nın zamana tabi olması

564 Guide, II, 243 565 Guide, II, 243-244 566 Guide, II, 244 567 Guide, II, 244-245

mümkün değildir. İlk sebep olan ve zaman ile sınırlandırılmayan Tanrı’ya bağlı kalarak bir hareket eyleminin imkansız oluşu ortadadır.568

İbn Meymun, bu alemdeki tüm varlıkların bir oluş ve bozuluşa maruz kalacaklarına kani olunuyorsa, o zaman herhangi bir şeyin var olmasının imkansızlaşacağını, zira ortada var olan bir şeyin olmadığı savının güçleneceğini iddia etmiştir. Ona göre bu alemde kesin bir varlık mutlaka vardır ki o ne oluşa ne de bozuluşa maruz kalmaktadır. İbn Meymun, Tanrı’nın ne bir cisim ne de cisimdeki bir kuvvet olmadığını tekrarladıktan sonra aynı zamanda kendi varlığı için bir sebep veya kendi içinde bir bileşene sahip olmayan bir özellikte olduğunu da ilave etmiştir.569