• Sonuç bulunamadı

TAM KANUNSUZLUK ĠÇTĠHADI

5545 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu‟nun 124. maddesinde, 1954 yılında 6272 sayılı Kanun ile yapılan değiĢiklikle, “… milletvekili seçilen Ģahsın, seçilme yeterliliğine taalluk eden ihbar ve itirazlar… müddetler geçtikten sonra yapılmıĢ olsa dahi Yüksek Seçim Kurulunca keyfiyet tetkik ve tahkik olunarak karara bağlanır” Ģeklindeki ifade eklenmiĢtir549

. Tam kanunsuzluk olarak nitelendirilen durumun yasal alt yapısının bu Ģekilde hukuk hayatımıza girdiği söylenebilir.

Yürürlükteki mevzuatımız değerlendirildiğinde ise, ne Anayasa‟nın, ne de seçim mevzuatının hiçbir Ģekilde “tam kanunsuzluk” gibi bir durumdan söz etmediği görülmektedir. Böyle olmasına karĢın, Yüksek Seçim Kurulu, kendi içtihatları ile “tam kanunsuzluk halini” kabul etmiĢ ve geliĢtirerek bugüne kadar uygulamıĢtır550

. YSK, herhangi bir baĢvuru olmaksızın alt düzeydeki kurulların karar ve iĢlemleri ile ortaya çıkan bir yanlıĢlığın düzeltmesi veya ortada bir yanlıĢlık olmamakla birlikte seçilme yeterliliğine sahip olmayan bir kiĢinin seçilmiĢ olması durumunda, sadece tam kanunsuzluk olarak gördüğü hallerde resen harekete geçerek olayı değerlendirmiĢ ve böyle yapmaya da kendisini yetkili ve görevli görmüĢtür. Kurul bir kararında Ģu ifadeleri kullanmıĢtır: “Gerek Anayasada ve gerek diğer

547

YSK, 1984/2535, YSKK- 1984, s. 249- 250. 548 YSK, 1984/2159, YSKK- 1984, s. 212- 214. 549 YAVUZ, Türk Anayasa Hukukunda, s. 131. 550

YSK, milletvekili seçimlerinde tam kanunsuzluğu tanımladığı bir kararında Ģu ifadeleri kullanmıĢtır: “2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda yer alan seçilme yeterliğine iliĢkin hükümlerin bir kısmı T.C. Anayasasının 76 ncı maddesindeki amir hükme dayandığından seçilenin Türk olmadığı, yaĢının yasada öngörülenden küçük olduğu, okur-yazar olmadığı ve seçilme yeterliğini kaybettiren bir mahkumiyeti bulunduğu ile ilgili iddia ve itirazların süresine bakılmaksızın ve seçim sonuçlarının kesinleĢmesinden sonra dahi T.C. Anayasasının 79 uncu maddesinin verdiği görev ve tam kanunsuzluk hali sebebiyle, Yüksek Seçim Kurulunca her zaman ele alınıp karara bağlanabileceği Kurulumuzca kabul edilmektedir”, YSK, 1999/1774, http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html. (12.04.2010).

yasalarda, seçim kurullarının görev ve yetkileri dıĢına çıkarak verdikleri kararların ve yaptıkları iĢlemlerin denetimi hususunda özel veya açık bir hüküm yer almadığı gibi, dolaylı uygulanmaya elveriĢli bir kural da bulunmamaktadır. Bu nedenle, seçim kurullarıyla baĢkanlarının herhangi bir yolla görev ve yetkileri dıĢına çıkmıĢ olarak aldıkları kararlarla yaptıkları iĢlemleri ortadan kaldırarak, iĢlerin kanuni yollarına girmesini sağlayıcı Ģekilde düzenlenmesi, Yüksek Seçim Kurulunun yetkileri arasında bulunması gereken bir iĢ olarak kabul edilmesi zorunludur”551

hükmüyle konuya açıklık getirmiĢtir.

Yüksek Seçim Kurulu‟nun tam kanunsuzluk olarak kabul ettiği haller Anayasa‟nın 76. maddesinde sayılan seçilme yeterliliği halleridir. Tam kanunsuzluk hallerinde, yani seçildikten sonra anlaĢılan seçilme engellerinin varlığı halinde YSK herhangi bir süreye bağlı olmaksızın itirazları inceleyebileceğini kabul etmiĢtir552

. 298 sayılı Kanun‟un 130. maddesi de adaylığın kesinleĢmesinden sonra itiraz edilebilecek hallere, vatandaĢlık, yaĢ, okur-yazarlık ve seçilmeye engel mahkumiyet553 hallerini saymıĢtır. Bu madde tüm seçimlere uygulanan genel bir hüküm niteliğindedir. Yüksek Seçim Kurulu devamlılık kazanan içtihatlarında tam kanunsuzluk halini neden göstererek, yapılan itirazları süre ve yetkili mercie baĢvurma kaydına uymaksızın kabul etmiĢ ve tam kanunsuzluk halinin varlığını saptayarak tutanak iptaline karar vermiĢtir.

YSK, henüz önüne bir uyuĢmazlık gelmeden ve seçimler yapılmadan önce de, tam kanunsuz içtihadına dayanarak ve usul ekonomisi bakımından uygun olduğu düĢüncesiyle, adayların seçilme yeterliliği ile ilgili konuları kendisinin resen ve itirazen inceleyebileceğini, il seçim kurullarının da gerek resen gerekse itiraz üzerine adaylık Ģartlarında saptadığı noksanlık ve aykırılıkları en kısa zamanda Yüksek Seçim Kurulu‟na bildirmesi gerektiğini karara bağlamıĢtır554

.

Kurul bu tip kararlarını ilk etapta mahalli idareler seçimleri ile ilgili almıĢtır. Yüksek Seçim Kurulu‟na göre, köy ve mahalle seçimlerinde il seçim kurullarının verdikleri kararların kesin olduğuna ancak, 2972 sayılı Mahalli Ġdareler ile Mahalle

551 YSK, 1969/447, YSKK- 1969, s. 187- 189. 552

BĠLĠR, Türkiye‟de Milletvekilliği, s. 174.

553 Nitekim Kurul, seçimden önce kesinleĢmiĢ seçilmeye engel mahkumiyetinin olduğunu seçimden sonra öğrendiği bir muhtarın, tutanağını iptal etmiĢtir, YSK, 2005/118, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 1117- 1118. 554 YSK, 2002/516, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 535- 537.

Muhtarlıkları ve Ġhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun‟da yer alan seçilme yeterliğine iliĢkin hükümlerin bir kısmının Anayasa‟nın 76. maddesindeki hükme dayandığını, bu kapsamda seçilenin Türk olmadığı, yaĢının küçük olduğu, okur-yazar olmadığı, seçilme yeterliğini kaybettiren bir mahkumiyet bulunduğuna yönelik ihbar ve itirazlarının süresine ve seçim sonuçlarının kesinleĢmesine bakılmaksızın, YSK‟nın Anayasa‟nın 79. maddesinin verdiği görev ve yetkisini kullanarak, tam kanunsuzluk hali sebebiyle konuyu inceleyip karara bağlanabileceğine karar vermiĢtir555

. YSK‟nın tam kanunsuzluk ilkesi ile ilgili aldığı bir kararında ise, “… Suruç Ġlçe Seçim Kurulunun Ġtiraza konu olan AğırtaĢ Köyü Ġhtiyar Meclisi Üyelerinin belirlenmesi iĢlemi…, bir yandan 2972 sayılı Yasanın 30/a maddesinin, öte yandan Yüksek Seçim Kurulunun 26.03.1984 günlü, 196 sayılı ilke niteliğinde ki kararının ağır bir ihlalini teĢkil ettiğinden itirazın tam kanunsuzluk hali içinde ele alınıp incelenmesi gerekmektedir”556, demiĢtir. Kurul‟un tam kanunsuz nedeniyle vermiĢ olduğu tutanak iptali kararları uzunca bir süre sadece mahalli idareler seçimleriyle sınırlı kalmıĢtır.

Milletvekillerine ait tutanak iptali istemleri Yüksek Seçim Kurulu‟na tam kanunsuzluk kapsamında, 1983 yılında gelmiĢ, ancak tutanağının iptali istenen milletvekilinin seçilmeye engel suçunun bir kabahat türünden ve paraya çevrilmiĢ olduğu tespit edilmiĢ ve itirazın reddine karar verilmiĢtir. Görüldüğü gibi Kurul, itirazı süre yönünden değil de esasa girerek, suçun seçilmeye engel bir suç olmamasından dolayı reddetmiĢtir557

. Ancak, YSK 1988 yılında Milletvekili Fehmi IĢıklar olayında bu içtihatlarından dönmüĢtür. YSK, söz konusu kararında mahalli idareler seçimleri ile ilgili 1972/194 ve 1975/489 sayılı kararlarına atıfta bulunmuĢ,

555 YSK, 1995/628, YSKK- 1995- 1996- 1997, s. 150; Kurul 1997 yılında verdiği bir kararında, 2972 sayılı Mahalli Ġdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve Ġhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun‟un bazı hükümlerinin Anayasa‟nın 76. maddesindeki seçilme yeterliliğine iliĢkin amir hükümlerine dayandığını, bu kapsamda Anayasa 76. maddesinde sayılan seçilme yeterliliğine iliĢkin Ģartlarla ilgili iddia ve itirazları, süresine bakılmadan ve seçim sonuçlarının kesinleĢmesinden sonra dahi Anayasa‟nın 79. maddesinin verdiği görev ve tam kanunsuzluk sebebiyle YSK‟nın bakabileceğini, ilgili ihtiyar meclisi üyesinin 2972 sayılı Kanun‟da seçilme Ģartlarından birinin köyde ikamet etme Ģartı olduğunu, ancak bu Ģartın yerine getirilmemesinin tam kanunsuzluk hali olarak değerlendirilemeyeceğini, bu konuda itiraz ve Ģikayetin idari mercilerde çözümlenmesi gerektiğini ifade etmiĢtir. Ancak baĢka bir ilgilinin seçildikten sonra okur- yazar olmadığının tespit edilmesi nedeniyle tutanağını tam kanunsuzluk nedeniyle iptal etmiĢtir, YSK, 1997/112- 39, PARLAR- HATĠPOĞLU, s. 72 ve 73.

556 YSK, 1984/2118, YSKK- 1984, s. 215- 216.

milletvekili seçimlerinin mahalli idareler seçimlerinden farklı olduğunu, seçimden önce var olan veya seçimden sonra ortaya çıkan bir neden dolaysıyla bir milletvekilinin üyeliğinin düĢmesine yalnız TBMM‟nin karar verebileceğine belirterek, “seçimlerin ve tutanağın kesinleĢmesinden sonra, seçilmeye engel mahkumiyetinin bulunduğu sonradan anlaĢılan, bir milletvekilinin, Yüksek Seçim Kurulu‟nca tutanağının iptaline karar verilemeyeceğine” karar vermiĢtir558. BĠLĠR, bu kararın doğru olmadığını, Anayasa‟nın 79. maddesine göre seçimden önce ve sonra bütün yolsuzluklar konusunda Ģikayet ve itirazlarda karar verme yetkisinin YSK‟ya verildiğini, dokunulmazlığın milletvekillerini ceza soruĢturmasına karĢı koruyabileceğini ifade etmiĢtir559

.

YSK 1996 yılında Ahmet Karavar olayında ise, 1988 yılında verdiği kararından dönmüĢtür. Bu kararında 1988 tarihinde verdiği karara da atıfta bulunmuĢ ve 298 sayılı Kanun‟un 130. maddesinin, 2839 sayılı Kanun‟un 42. ve 2972 sayılı Kanun‟un 36. maddesi yoluyla tüm seçimler hakkında uygulanan ortak bir hüküm olduğunu, tam kanunsuzluk halleri sebebiyle seçimlerden sonra tutanağın iptali konusunda yerel idare organları ile milletvekili arasında bir ayrım yapmanın seçim hukuku yönünden olanaksız olduğunu belirterek konuyla ilgili ilkesel görüĢünü ortaya koymuĢ, ancak tutanağı iptal etmemiĢtir560. Bu görüĢler doğrultusunda, 1999 tarihinde Kurul, yargı kararlarıyla dövizli askerlik statüsünden çıkarılan ve böylece askerliğini yapmamıĢ sayılan Milletvekili Bahattin ġeker‟in durumunu tam kanunsuzluk olarak görerek, milletvekili tutanağını iptal etmek suretiyle, içtihadını neticelendirmiĢtir561

.

Kurul, Merve Safa Kavakçı olayında da görüĢünü tamamlayıcı nitelikte ilkesel bir karar almıĢtır562. Söz konusu karara göre, seçildikten sonra Türk vatandaĢlığını kaybeden Kavakçı‟nın, seçilmeye engel durumunun seçimden sonra gerçekleĢmiĢ olduğunu, bu nedenle yetkinin TBMM‟de olduğunu ve artık tutanağın iptalinden söz

558 YSK, 1988/311, YSKK- 1988- 1989- 1990, s. 74- 85. 559 BĠLĠR, Türkiye‟de Milletvekilliği, s. 176. 560 YSK, 1996/71, YSKK- 1995- 1996- 1997, s. 228- 235. 561 YSK, 1999/371, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 1097- 1101. 562 YSK, 1999/1585, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 1102- 1104.

edilemeyeceğini, ancak milletvekilinin düĢmesinin temin edilmesinin TBMM‟nin görevi olduğunu belirtmiĢtir563

.

Özetle YSK, seçilmeye engel durum seçimden önce gerçekleĢmiĢ, seçimden sonra ortaya çıkmıĢsa, her iki itiraz süresinin geçip geçmediğine bakmaksızın, kendini yetkili görmekte ve Bahattin ġeker olayında olduğu gibi tutanağı iptal etmektedir. Eğer seçilmeye engel durum Merve Safa Kavakçı olayında olduğu gibi seçimden sonra gerçekleĢmiĢ ve ortaya çıkmıĢ ise, yetkinin TBMM‟de olduğunu ve artık tutanak iptalinden değil, milletvekilinin düĢmesinden söz edilmesi gerektiğini belirtmiĢtir564

.

VI. TÜRKĠYE’DE SEÇME VE SEÇĠLME HAKKI