• Sonuç bulunamadı

SEÇME VE SEÇĠLME YETERLĠLĠĞĠNE ĠLĠġKĠN

Türk anayasalarında, seçilme hakkı ilk defa 1876 Anayasası‟nda, seçme hakkı ise 1924 Anayasası‟nda düzenlenmiĢtir. 1961 Anayasası‟nda ise seçme ve seçilme hakkı Anayasa‟da güvence altına alınmıĢ, seçme ve seçilme hakkının kapsamı kanuna bırakılmıĢtır. 1982 Anayasası‟nda seçme ve seçilme hakkı 67. maddede düzenlenmiĢ, 76. maddesinde ise milletvekili seçilme yeterliliğinin tüm kapsamı ifade edilmiĢtir565

.

ġimdi 1982 Anayasası‟na göre, seçme ve seçilme hakkı bakımından ortak unsurlar olan, vatandaĢlık, yaĢ, kısıtlı olmamak ve kamu hizmetinden yasaklı olmamak Ģartını inceleyelim. Daha sonrada diğer Ģartları değerlendireceğiz.

1. VatandaĢlık

Demokrasilerde seçme ve seçilme hakkına sahip olacakların öncelikli olarak vatandaĢ olması aranır. VatandaĢlık, bir devletle kiĢi arasında ki hukuki varlığı ifade eder566.

Seçme hakkının kullanılabilmesi için gerek Anayasa‟nın 67. maddesinin 3. fıkrası gerekse 268 sayılı Kanun‟un 6. maddesi “Türk vatandaĢı” olmayı Ģart koĢmuĢtur. Seçilme hakkının kullanılabilmesi için de Anayasa‟nın 76. maddesine göre, “Türk vatandaĢı” olmak gerekir. Aynı düzenleme 2839 sayılı Kanun‟un 10. maddesinde de yapılmıĢtır.

Peki, Türk vatandaĢlığı ile birlikte baĢka bir ülkenin vatandaĢlığına sahip olanlar milletvekili seçilebilir mi? Türk vatandaĢlığı dıĢında baĢka ülkenin de vatandaĢlığına sahip olanlar hakkında 12.12.2007 tarih ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hakkında Kanun‟a göre, Türk hukuku uygulanır (4/1- b). Bu

565 YSK bir kararında, milletvekili adaylarının seçilme yeterliliğine iliĢkin konuların Kurul tarafından itirazen ve resen incelenebileceğine hükmetmiĢtir, YSK, 2002/516, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 535- 379. 566 TUNÇ- BĠLĠR- YAVUZ, s. 113.

düzenleme her ne kadar özel hukuk kapsamında düzenlenmiĢ ise de, kıyasen kamu hukukunda da uygulanabilir. ĠĢin özünde Anayasa, çifte vatandaĢ olmayı seçilme yeterliliği bakımından engel bir hal olarak düzenlememiĢtir. Bu nedenle hem Türk hem de baĢka ülkenin vatandaĢı olmanın milletvekilliğine engel bir hal olduğu söylenemez567

.

Yabancılar açısından konuyu değerlendirecek olursak, Türkiye‟de yabancılara seçme ve seçilme hakkı verilmemiĢtir. Peki, Türk vatandaĢları vatandaĢlıklarını kaybederse seçme ve seçilme hakkı bakımından durum nasıl olacaktır? Bu konuda gerek yürürlükten kaldırılmıĢ 403 sayılı Türk VatandaĢlığı Kanunu‟nun 29. maddesi, gerekse 29.05.2009 tarih ve 5901 sayılı Türk VatandaĢlığı Kanunu‟nun 28. maddesi uyarınca, vatandaĢlık kaybı seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıracaktır568

. YSK, bir milletvekilinin seçildikten sonra vatandaĢlığını kaybetmesi halinde, milletvekilliğinin düĢürülme yetkisinin TBMM‟de olduğuna karar vermiĢtir. Kurul‟un önüne konu, milletvekili Merve Safa Kavakçı olayında gelmiĢtir. Hem Amerikan hem de Türk vatandaĢı olan milletvekili Merve Sefa Kavakçı 13.05.1999 tarih ve 1999/12827 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaĢlıktan çıkarılmıĢtır. Bunun üzerine YSK tarafından yapılan inceleme sonucu verilen kararda, konunun milletvekili seçilme yeterliliği yönünden Türk vatandaĢlığı ve bu vatandaĢlığın kaybedilme tarihi ile ilgili olduğu, 2839 sayılı Kanun‟un 42. maddesinin yollaması ile 298 sayılı Kanun‟un 130. maddesi gereğince, seçimden önce var olan seçilme yeterliliğine engel bir tam kanunsuzluk halinin seçimden sonra öğrenilmesi halinde ancak YSK‟nın karar verebileceğini, buna karĢılık seçimden sonra oluĢacak bir seçilme yetersizliği nedeniyle alınacak kararın TBMM tarafından alınması gerektiğini belirtmiĢtir569

.

Görüldüğü gibi YSK, seçilmeden önce Türk vatandaĢlığının kaybedilmesini, ancak bu durumun seçildikten sonra ortaya çıkması halinde tam kanunsuzluk olarak görmekte ve milletvekilliği tutanağını iptal etmektedir570

.

567 BĠLĠR, Türkiye‟de Milletvekilliği, s. 34; ancak bazı ülkelerde örneğin Azerbaycan gibi çifte vatandaĢlık Anayasalarında (m. 85/2) açıkça milletvekili seçilme engeli olarak düzenlenmiĢtir, TUNÇ, KomĢu Devletlerin Anayasaları, s. 135.

568

DOGAN, Vahit, 5901 Sayılı Kanuna Göre GüncellenmiĢ Türk VatandaĢlığı Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara 2009, s. 110- 113.

569 YSK, 1999/ 1585, PARLAR- HATĠPOĞLU, s. 42- 43.

2. YaĢ

Seçmen yaĢı, 1982 Anayasası‟nın 67. maddesinde 18 olarak belirlenmiĢtir. 298 sayılı Kanun‟un 27.10.1995 tarih ve 4125 sayılı Kanun‟la değiĢik 34. maddesinin 3. fıkrası ne zamana kadar 18 yaĢının bitirmiĢ olması gerektiği konusunda cevap vermektedir. Maddeye göre, 298 sayılı Kanun‟un uygulanmasında herkesin, nüfus kütüğünde yazılı bulunan doğduğu ay ve güne göre iĢleme tabi tutulacağı, ancak, o yıl seçim yapılması durumunda seçmen listeleri hazırlanırken on sekiz yaĢın doldurulmuĢ olmasının hesabında, seçim günü (o gün dahil) esas alınacağı belirtilmiĢtir.

Milletvekili seçilme yaĢı ise, 1982 Anayasası‟nın 76. maddesinde 25 olarak belirlenmiĢtir. Peki, seçilme yaĢ Ģartı ne zaman gerçekleĢecek? YSK, 1961 Anayasası döneminde verdiği kararında baĢvurulduğu anda yaĢ Ģartının gerçekleĢmesini arayarak, seçim günü yaĢ Ģartının yerine gelmesini yeterli bulmamıĢtır571. Kurul, 1982 Anayasası döneminde ise tam tersini savunarak, seçim anını kabul etmiĢtir572

. Kanaatimizce, YSK‟nın son verdiği karar isabetli olup, seçilme yeterliliği bakımından önemli olanın adayın seçmenin karĢısına geçtiği ve seçildiğinde seçmenin haklarını savunacağı oy verme günü esas alınarak belirlenmeli ve o gün itibariyle kanunun aradığı olgunluğa eriĢilmesi yeterli bulunmalıdır.

Burada değerlendirilmesi gereken bir husus da yaĢ düzeltmenin seçme ve seçilme hakkı kapsamında bir değerinin olup olmadığıdır. YSK, aday veya seçmenle ilgili olarak, yaĢ düzeltmeye yönelik mahkeme kararının seçimin yapılacağı tarih itibariyle kesinleĢmesi halinde, seçme ve seçilme hakkının kullanılabileceğini kabul etmektedir573. YSK, yaĢ düzeltme kararının seçimden sonra kesinleĢtiği durumlarda da seçimleri kazanan adaya tutanağı vermiĢtir574

.

YaĢ Ģartını sağlayamayan adayın adaylık baĢvurusu seçim kurullarınca iptal edilmektedir. Aynı Ģekilde adayın seçildikten sonra yaĢının küçük olduğunun

571 YSK, 1961/210,YSKK- Mayıs 1961- ġubat 1962, s. 107- 108. 572

YSK, 2004/421, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 679- 680.

573 YSK, 2002/603, ÜNLÜ- ERBĠL, s. 590; ayrıca bkz. 1995/482, YSKK- 1995- 1996- 1997, s. 132- 133.

anlaĢılması durumunda, bunun tam kanunsuzluk olduğu kabul edilerek tutanağı iptal edilmektedir575.

3. Kısıtlılık

4721 sayılı Türk Medeni Kanun‟a göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kiĢinin fiil ehliyeti vardır. Yine aynı Kanun‟a göre akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuĢturucu madde bağımlılığı, kötü yaĢama tarzı, kötü yönetim, özgürlüğü bağlayıcı ceza ve istek üzerine kiĢi ancak usulü dairesinde mahkeme kararıyla kısıtlanabilir. Kısıtlama kararı verilmesinde yukarıda ifade edilen kısıtlama sebeplerinin yanı sıra iĢlerini görememek, baĢkalarının güvenliğini tehlikeye sokmak gibi sosyal sebeplerin de varlığı aranır576

.

Kısıtlılık seçme ve seçilme hakkını kaybettirici bir engeldir. Ancak bu hakların kısıtlılık nedeniyle kaybedilmesi için yukarıda da ifade edildiği gibi yetkili ve görevli bir mahkemenin kararı Ģarttır577

.

4. Kamu Hizmetinde Yasaklılık

Kamu hizmetinde yasaklı olmak, mevzuatımızda seçme ve seçilme yeterliliği bağlamında bir engel sebebi olarak düzenlenmiĢtir. Kamu hizmetinde yasaklılık, 765 sayılı eski TCK‟da “hidematı ammeden memnuiyet” hem bir ceza (m. 20 ), hem de ceza mahkumiyetinin bir sonucu (m. 31) olarak öngörülmüĢtür. Eski TCK‟nın 31. maddesi feri nitelikte kamu hizmetinden yasaklılığı düzenlemektedir. Eski TCK‟nın 20. maddesi de kamu hizmetlerinden ömür boyu ve geçici olarak yasaklanmayı içerir. Aralarındaki yegane fark yasaklılığın birincide daima, ikincide ise müddetli oluĢudur. Memuriyetten men cezası da kamu hizmetinden yasaklılık kavramını kapsamaktadır578. Bu kapsamda YSK somut olayda, geçici süreli memuriyetten men cezasının, seçilmeye engel bir durum oluĢturmayacağını, sadece yasaklılık süresi içerisinde muhtarlık görevi yürütmesine mani olacağını, bu nedenle köy muhtarı

575

Örnek karar için bkz. YSK, 1991/5, YSKK- 1991- 1992, s. 11- 12.

576 ÖZTAN, Bilgi, Medeni Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, Ankara 2005, s. 524. 577 YSK, 1984/1839, YSKK- 1984, s. 199.

olarak seçilen ilgilinin infaz süresi sonunda kamu hizmetini yeniden iktisap edeceğini belirterek, tutanağını iptal etmemiĢtir579

.

5237 sayılı yeni TCK kamu hizmetinden yasaklılık bakımından, eski TCK sistemini önemli ölçüde değiĢtirmiĢtir. Yeni TCK “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” baĢlıklı 53. maddesi ile eski TCK 20, 25, 31, 34, 35. maddelerini kapsayacak bir düzenleme getirmiĢtir. Buna göre, yeni TCK sisteminde kamu hizmetinde yasaklılık için, kasıtlı bir suç iĢlenmesi ve sonucunda hapis cezası verilmesi ile kiĢi, hükümde açıkça gösterilmese bile580

baĢkaca herhangi bir karara gerek olmaksızın, suça konu mahkumiyetin kesinleĢmesi ile kural olarak infazın bitimine kadar kamu hizmetinden yasaklı hale gelir. Burada infazın tamamlanmasında kasıt, Ģartlı tahliye tarihi değil, bihakkın tahliye tarihidir581

. Ġstisnai olarak ise, yeni TCK‟nın 53/5. madde ve fıkrasına göre, belli hakların kullanılmasından yoksun bırakılma, 53/1. madde ve fıkrasındaki hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle iĢlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkumiyet halinde, ayrıca cezanın infazından sonra iĢlemek üzere, bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına açıkça hükmedilmesi öngörülmüĢtür582

. Yine TCK 53/6 madde ve fıkrasına göre, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla iĢlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, belirli bir süre dahilinde bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir.

Eski TCK döneminde bir ceza olarak düzenlenen kamu hizmetinde yasaklılık, yeni TCK sisteminde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiĢtir. Ayrıca eski TCK‟da ömür boyu- geçici olmak üzere var olan ikili yapı, yeni TCK‟da kural olarak hapis cezasının süresiyle sınırlı bırakılmıĢtır.

Burada tartıĢma konusu olabilecek öncelikli konu, yeni TCK yürürlüğe girmeden önce eski TCK hükümlerine göre yasaklanmıĢ kimselerin hak mahrumiyetlerinin devam edip etmeyeceği hususudur. Bu sorunun yanıtını 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu‟nun Yürürlük ve Uygulama ġekli Hakkında Kanun‟un 9.

579 YSK, 2004/2035, PARLAR- HATĠPOĞLU, s. 81- 82. 580

HAKERĠ, Hakan, Ceza Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara 2007, s. 424.

581 YILMAZ, Zekeriya, “Ceza Kanunumuzda Mahkumiyete Bağlı Hak Yoksunlukları”, Ankara Barosu Dergisi, 2006, s. 37.

maddesi vermekte olup, hükümlü üzerine atılı suç yönünden suç tarihi eski TCK döneminde olan olaylarda, ceza kanunları bir bütün olarak tek tek ele alınarak, hükümlü yönünden lehe kanun tespit edilecektir. Uygulamada eski TCK‟nın lehe olduğuna karar verilmesi halinde, eski TCK zamanında ortaya çıkan hak mahrumiyetleri varlığını koruyacakken, yeni TCK lehe olarak belirlenir ise, hak mahrumiyeti hapis cezasının infazına kadar geçerli olacak, 53. madde gereğince hapis cezasının infazıyla hak mahrumiyeti ortadan kalkacaktır.

KiĢi yönünden eski TCK lehe olduğu durumlarda, eski TCK döneminde var olan bir hak kazanma yöntemi olan memnu hakların iadesi yönteminin de uygulanması gerekecektir. Zira bu yöntemle kamu hizmetinden yasaklılık cezası alanların, cezalarının kaldırılması sağlanmaktadır. Ancak yeni TCK‟da kamu hizmetinden yasaklılık, hapis cezası sürecince uygulanan bir güvenlik tedbiri olarak düzenlendiğinden ve böylece süresiz bir hak yoksunluğu olmadığı için memnu hakların iadesi kurumuna yer verilmemiĢtir583. Bu durumda haklarında eski TCK hükümlerinin lehe olduğu anlaĢılan kiĢilerin haklarının iade edilmesinde nasıl bir yönteme baĢvurulması gerekecektir? Konuya çözüm bulmak için 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu‟na 5560 sayılı Kanun‟la “YasaklanmıĢ hakların geri verilmesi” baĢlıklı 13/A maddesi eklenmiĢ ve böylece memnu hakların veya yasaklı hakların geri verilmesi yolu tekrar açılmıĢtır.

YasaklanmıĢ hakların iadesi ile kamu hizmetinden yasaklanmıĢ olmama Ģartı sağlanarak seçme hakkına iliĢkin engel ortadan kaldırılmıĢ olmaktadır. Ancak aĢağıda da göreceğimiz üzere, seçilme hakkına iliĢkin olarak Anayasa‟da ifade bulan suçların iĢlenmesi baĢlı baĢına bir seçilme engeli olarak öngörülmüĢtür. Bu suçlar yönünden getirilen hak yoksunluklarının kaldırılması seçilme hakkı açısından yeterli olmamaktadır.