• Sonuç bulunamadı

Tahkim Kararı

Belgede Hazreti Ali (sayfa 161-165)

TAHKİM SÜRECİNDE HZ ALİ

A. Tahkim Kararı

Tahkim, Arapların Cahiliye döneminden beri bildikleri bir müessesedir. İki taraf arasında hakemlik yapma uygulaması İslam döneminde de devam etmiştir. Özellikle kişisel ihtilafların giderilmesi düşüncesiyle çeşitli tahkim uygulamalarıyla her zaman karşılaşılabilir. Kur’an’ın hakemliği konusunun

daha önce Cemel’de de gündeme geldiği anlatılır. Ancak Hz. Ali ile Muaviye taraftarları arasında meydana gelen tahkim, sonraki yıllarda bıraktığı etkiler ve mezheplerin doğuşundaki rolü sebebiyle büyük öneme sahiptir. Tahkim çerçevesindeki tartışmalar, olayın meydana geldiği dönemde sürdüğü gibi daha sonraki yıllarda da devam etmiştir. Haricîler, Hz. Ali’nin hakem kabul etmesini şiddetle protesto ederek kendisinden ayrılmışlardır. Bu etkisi bile İs- lam dünyasındaki önemli kırılmalardan biri olarak mütalaa edilmelidir. Öte yandan Hz. Ali’nin taraftarları, Hz. Ali aleyhindeki kararın Amr b. el-Âs’ın bir oyunuyla gerçekleştirildiğini söyleyerek buna tepkilerini göstermişlerdir.

Siyasî tartışmaların merkezinde olan tahkimin mezheplerin görüşleri çer- çevesinde anlatılması ve yorumlanması kaçınılmaz olmuştur. Nitekim farklı mezheplere mensup müelliflerin tahkimi anlatırken kendi görüşlerine uygun dokunuşlarla hikâyenin seyrini etkiledikleri görülebilir. Bir taraftan mezhebî iddiaların temellendirilmesi, diğer taraftan ravilerin eksik hatırlamaları ya da olayı bütünlüğü içinde anlatmamaları, ciddi anlatım farklılıklarına ve çelişki- lere yol açmıştır.

Muaviye ordusunun iddialarını Kur’an’ın hakemliğiyle ifade etmelerinin siyasi bir manevra olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Buna göre teklif Hz. Ali’nin ordusunda ayrılık çıkarmak ve böylece zaman kazanmak için yapıl- mıştır. Söz konusu teklifin Amr b. el-Âs tarafından yapıldığı söylenir. Bununla ilgili anlatımlarda Amr’ın bunu bir savaş hilesi olarak gündeme getirdiği ifade edilmektedir.

Mushafların havaya kaldırılış keyfiyetiyle ilgili kaynaklarda farklı riva- yetler yer almaktadır. Bazı rivayetlere göre Hz. Osman’ın Şam’a gönderdiği Mushaf, mızrakların ucuna bağlanan bir bezin üzerinde havaya kaldırıldı. Ba- zı rivayetlerde askerler yanlarındaki Mushaf sayfalarını mızrakların ucuna ge- çirerek havaya kaldırdılar.

Kur’an’ın havaya kaldırılması ve anlaşmaya varılmadığı takdirde tarafla- rın birbirlerini helak edecekleri, böylece sınırları bekleyecek kimse kalmaya- cağı sözleri Hz. Ali’nin ordusunda karşılık buldu. Kinde kabilesinin liderle- rinden Eş‘as b. Kays el-Kindî, Hz. Ali’nin ordusunda güçlü olan Kinde’nin içinde hatırı sayılır bir adamdı. Hz. Ali’ye giderek Muaviye’nin yaptıklarının ne anlama geldiğini öğrenmek amacıyla kendisiyle görüşmesine izin vermesi- ni istedi. Hz. Ali, bunun bir oyun olduğunu söylediyse de Eş‘as’ı ikna edeme- di. Bunun üzerine kendisine izin verdi. Muaviye, Eş‘as ile görüşmesinde taraf- ların kendilerini temsil edecek iki hakemin belirlenmesini, bu hakemlerin ihti- lafla ilgili karar vermelerini önerdi. Ayrıca Muaviye kendilerinin hakeminin Amr b. el-Âs olduğunu bildirdi.

Eş‘as durumu Hz. Ali’ye bildirdi. Hz. Ali, bunun siyasi bir manevra ol- duğunu ve zaman kazanmak için yapıldığını söyledi. Ancak teklif Eş‘as’ı he-

yecanlandırmıştı. Teklifin kabul edilmesi hususunda ısrarcı oldu. Durumun kontrolden çıkacağını düşünen Hz. Ali geri çekilmesi için öncü birlikleri ko- mutanı Eşter en-Nehaî’ye talimat gönderdi. Eşter, sonuca ulaşmak üzere ol- duğunu söyleyerek biraz daha zaman istemişse de Hz. Ali fitne çıktığını söy- leyerek hemen savaşı durdurup dönmesini istedi.

Muaviye’nin hakemi, Amr b. el-Âs idi. Bu hususta kararı Muaviye ver- miş, konu ordusunda herhangi bir ihtilafa sebep olmamıştı. Ancak Hz. Ali ta- rafında hakem belirlenmesi sancılı geçti. Çünkü Hz. Ali’nin teklif ettiği ha- kemleri Eş‘as kabul etmemişti. Hz. Ali’nin ilk teklifi Abdullah b. Abbas’tı. Eş‘as, ümmetin geleceğiyle ilgili bir konuda iki Kuzey Arabının karar verme- sine razı olmadıklarını, hakemlerden birisinin Güney Araplarından olması ge- rektiğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ali, Eşter’i teklif etti. Ancak Eş‘as Eşter’i de kabul etmedi ve onun kendilerini fitneye bulaştırdığını söyledi. Ahnef b. Kays’ın adının da geçtiği, ancak Eş‘as’ın onu da kabul etmediği rivayet edilir.

Eş‘as’ın hakem olarak önerisi Ebû Musa el-Eş‘arî’ydi. Ebû Musa, taraf- sızdı. Cemel öncesinde insanları fitneye bulaşmamaları yönünde uyarmış, bu- nun üzerine görevden alınmıştı. Görevden alındıktan sonra bir köyde inziva- ya çekilmişti.

Hz. Ali, Ebû Musa’yı uygun görmemesine rağmen Eş‘as’ın ısrarı üzerine onu hakem olarak kabul etmek durumunda kaldı. Hakemlerin belirlenmesi üzerine görüşmeleri başlatmaları ve yol haritasını belirlemeleri için Ebû Musa Sıffin’e çağrıldı.

Ebû Musa Sıffin’e geldikten sonra hakemler, hem görüşmelerin çerçeve- sini, hem de görüşmelerin ne zaman ve nerede yapılacağını belirlemek üzere müzakereler yaptılar. Müzakereler sonucunda iki taraftan bazı kişilerin isim- lerinin şahit olarak yazıldığı bir belge hazırladılar (13 Safer 37/ 31 Temmuz 657).

Tahkimname belgesinin kaynaklarda yer alan metinlerine göre belgede görüşmelerin nerede ve ne zaman yapılacağı, görüşmelere kimlerin katılacağı, görüşmelerin nasıl olacağı, hakemlere güvence verilmesi, kararların kabul edi- leceği gibi önemli ilkeler vardı. Merhum Önkal, rivayetlerde yer alan metinleri birleştirerek tahkim belgesinin muhtevasını şöyle vermiştir:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla<

1) Bu, Ali b. Ebî Tâlib ile Muaviye b. Ebî Süfyân arasında yapılmış bir ant- laşmadır.

2) Ali, Irak halkı ve müttefikleri adına aşağıdaki hususlara riayet edecekle- rini taahhüt eder.

3) Muaviye, Şam halkı ve müttefikleri adına aşağıdaki esaslara uyacaklarını taahhüt eder.

4) Hakemler Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş‘arî ve Amr b. el-Âs olup Fa- tiha’sından hâtimesine kadar Allah’ın Kitabı ile hüküm verecekler, Kur’an’ın dirilttiğini diriltecek, öldürdüğünü öldüreceklerdir.

5) Kur’an’da duruma uygun bir hüküm bulamazlarsa âdil ve birleştirici olan Sünnet’e müracaat edeceklerdir.

6) Hakemler, bu ümmeti ihtilâf ve tefrikaya düşürmeden, harbe tekrar dön- dürmeden âdilâne karar vereceklerine söz verirler.

7) Onlar, bu esasların hâricine asla çıkmayacaklar, kendi hevalarına ve çı- karlarına göre hareket etmeyeceklerdir.

8) Hakemler bu esaslar dâhilinde faaliyet göstereceklerine en büyük yemini verir, ahd-ü peymân ederler.

9) Ali ve Muaviye, hakemlerin Allah’ın Kitabı ve Resûlünün Sünnetine göre verecekleri karara rıza göstereceklerine en büyük yemini verirler. Her iki gruptan tüm Müslümanlar da verilecek kararı itirazsız kabul edeceklerdir. 10) Ali, Muaviye ve her iki ordu mensupları, hakemlerin malları, canları ile

hısım ve akrabalarının, nasıl karar verilirse verilsin emniyet içinde olaca- ğını yeminlerle garanti ederler. Bu hususta ümmet de gereken yardımı yapmakla mükelleftir.

11) Hakemler şayet hükümlerinde Kur’an’ın ve Sünnet’in hâricine çıkarlarsa hükümlerine itibar yoktur ve Müslümanlar onların bu şekildeki hüküm- lerinden berîdirler.

12) Karar, bu senenin Ramazan ayına bırakılmıştır; hakemler meşru bir se- bep olmadan bu süreyi daha fazla uzatmayacaklardır.

13) Ancak hakemlerin karşılıklı rızası ile bu süre daha öne alınabilir, (gereki- yorsa) daha sonraya da bırakılabilir.

14) Hakemler, Kûfe ile Şam’ın tam ortasında uygun bir yerde bir araya gele- ceklerdir. Bu yer, Dûmetu’l-Cendel’dir.

15) Şayet Ramazan’da Dûmetu’l-Cendel’de bir araya gelinemezse ertesi yıl Ezruh’ta buluşulacaktır.

16) Hakemler arzu ederlerse bir başka yerde de içtima edebilirler.

17) Hakemlerden biri bu arada ölürse onun yerine tarafı bir başkasını seçe- cektir. Bu seçilecek kişinin adalet ve takva sahibi bir zât olmasında kusur edilmeyecektir.

18) Hakemlerden her biri buluşma yerine yanlarında taraflardan 400’er kişi ile gelecektir. Bunun hâricinde ancak hakemlerin arzu ettiği ve uygun gördüğü kimseler orada bulunabilirler.

19) Müzâkereleri de ancak hakemlerin müsaade ettiği kimseler takip edebi- lirler.

20) Hakemler kararlarını verinceye kadar Ali, Muaviye ve taraftarları silahla- rını bırakacaklar, asla muharebe etmeyeceklerdir.

21) Bu sebeple Irak halkı Irak’a, Şam ehli de Şam’a dönecektir.

22) Bu antlaşma şartlarına riâyet etmeyene karşı Allah’tan yardım dilenir. 23) İşbu Tahkimnâme 13 Safer 37 Çarşamba günü yazılarak aşağıda adları

bulunan şahitlerin de şehadetiyle imza altına alınmıştır.10

Belgede Hazreti Ali (sayfa 161-165)