• Sonuç bulunamadı

Sahâbîler ve Bilhassa Hz Ali Neden Hz Osman’ı Gerektiği Şe kilde Koru(ya)madı

Belgede Hazreti Ali (sayfa 109-115)

HZ OSMAN DÖNEMİNDE HZ ALİ

A- Hz Osman'ın öldürüldüğü Haberini Alan Sahâbenin Tavrı

VIII- Sahâbîler ve Bilhassa Hz Ali Neden Hz Osman’ı Gerektiği Şe kilde Koru(ya)madı

Hz. Osman'ın öldürülmesinde sahâbeden bazılarının parmağı olduğuna dair iddialar ölümünden hemen sonra bilhassa Ümeyyeoğulları mensupların- ca ileri sürüldü. Bu iddialar başta Hz. Ali olmak üzere, birçok sahâbeye yönel- tildi. Ancak halifenin öldürülmesinden sonra sahâbenin takınmış olduğu ta- vır, bu iddiaların haksız olduğunu ortaya koymuştur.

Yukarıda da işaret olunduğu üzere Hz. Ali, kendisine hilafete geçme tek- lifinde bulunan isyancı Mısırlılara yüz vermemiş, üstelik onları memleketleri- ne göndererek halifeye karşı bir davranışa girmelerini önlemişti. Yine o, mu- hasara altına alındığı zaman halifeyi korumaları için oğullarını göndermişti. Hz. Osman da hiçbir zaman Hz. Ali'nin hilafete göz diktiği ve kendi aleyhine çalıştığı şeklinde bir söz söylememiştir. Bütün bunları Ümeyyeoğulları da bi- liyordu, buna rağmen Hz. Ali'yi olanların sorumlusu kabul etmek istiyorlardı. Onların böyle davranmalarının sebebi belki şöyle izah edilebilir; şayet Hz. Osman ölür veya öldürülürse onun yerine geçecek kişi büyük ihtimalle Hz. Ali olacaktı. Hz. Ali halife olursa, Ümeyye ailesinin ellerindeki bütün mevki ve servetin gitmesi kaçınılmaz hale gelecekti. Öyleyse halifeliğin en kuvvetli adayı yıpratılmalı ve bir takım şaibelerle töhmet altında bırakılmalıydı. Bu amaçla Ümeyyeoğulları, halifenin başına gelenlerin sorumlusu olarak Hz. Ali'yi görmek istiyorlardı.43 Bununla birlikte sahabilerin ve Medine ahalisinin

Hz. Osman’ı gerektiği şekilde koru(ya)mamasında aşağıdaki sebeplerin rolü- nün olduğu söylenebilir:

1-Medine'de bulunan Müslümanlar, Hz. Osman'ın öldürülmesine fiilen katılmamakla beraber âsilere engel de olamadılar.44 Çünkü bu sırada sahâbe-

nin büyük bir kısmı Medine'de değildi.45 Onlar Mekke, Şam, Kûfe, Basra ve

42 Demircan, Ali-Muaviye Kavgası, s.61

43 Adem Apak, Hz. Osman dönemi Devlet Siyaseti, İstanbul 2003, s.173; Akbulut, s.167. Akbulut’a

göre Hz. Osman’ı âsîlere karşı yeterince korumamak bir kusursa bu kusura Medine’de yaşayan herkes ortak sayılmalıdır. Bkz., s. 173-174

44 Demircan’a göre Hz. Osman’a muhalif olan sahâbîlerin böyle davranmasında onun görevi bı-

rakacağına dair beklentileri etkili olmuştur. Krş. Bkz., Ali-Muaviye Kavgası, s. 63

Horasan gibi bölgelerde idiler. Hz. Ömer’in sahâbe iskânı doğrultusunun ak- sine Hz. Osman’ın onların Medine’den ayrılmalarına izin vermesi, fetihlere iş- tirak, tebliğ maksatlı seyahatler, vefatlar, fitneden uzak durma konusundaki hassasiyetler vb. sebeplerle Medine yerine başka yerlerde bulunuyorlardı.46

2-Özelde sahâbîler, genelde ise Medineliler, âsîlerin kuşatmayı sürdür- dükleri dönemdeki hal ve hareketlerinden dolayı işin bu şekilde neticelenece- ğini tahmin etmiyorlardı. Şayet işin bu şekilde neticeleneceğini bilselerdi ebet- teki bu fitneye daha çok engel olmaya çalışırlardı47. Çünkü âsîler, Halifeyi öl-

dürmekle ilgili hiçbir söz söylemedikleri gibi bu doğrultuda bir eylemde de bulunmuyorlardı. Onlar daha ziyade valilerini şikâyet ediyorlar ya da valile- rinin değiştirilmesini istiyorlardı. Bu da olmazsa halifenin azlini talep ediyor- lardı. 48

3-Hac mevsimi dolayısıyla Medine'deki sahâbenin çoğu Mekke'ye hac yapmaya gitmişti.49 Dolayısıyla Medine adeta boşalmıştı. Hatta fitne günle-

rinde Hz. Aişe’ye bazı sahâbîler sıkıntılı günlerde Hz. Aişe’nin Medine’den ayrılmaması ricasında bulunmuşlar, ancak o, hac için Mekke’ye gitmekte ıs- rarcı olduğunu ifade etmiştir.

4- Olaylar esnasında eleştiren, ikaz eden veya tavsiyede bulunanlar, bil- hassa Ümeyyeliler tarafından âsîlerle işbirliği yapmak, iktidara göz dikmekle eleştirildikleri için adeta kabuklarına çekilmişler50, mümkün mertebe evlerin-

den dışarı çıkmamaya çalışmışlardır.

5-Âsîler karşısında alınması gerekli tedbirler hususunda Halifeyi ikaz edenler veya ona içerisine düştüğü sıkıntıdan kurtulması için tavsiyelerde bu- lunanlar, Hz. Osman’ın çoğu kere bunları hiçe sayarcasına hareketleri karşı- sında gücenmişlerdir.51 Adeta, mademki önerilerimizi dikkate almıyorsun o

halde ne halin varsa gör, dercesine o (ra), zaman içerisinde pek çok kimse tara- fından terk edilmiştir.

6- Hz. Osman’ın şiddeti önleme esnasında kesinlikle zor kullanılmaması, silaha başvurulmaması ve âsîlerle fiili mücadeleye girilmemesi hususundaki emir ve ricaları52 da onu korumak isteyenlerin adeta elini kolunu bağlamış,

âsîler karşısında gerektiği şekilde tepkilerini ortaya koymalarına engel olmuş-

46 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, VI, 152; Taberî, I, 2843, 2854; İbnu’l-Esîr,

Kâmil, III, 109-110; İbn A’sem el-Kûfî, el-Fütûh, Beyrut trz., I, 383. Ayrıca bu icraatla ilgili değer- lendirmeler için bkz. Abdülaziz ed-Dûrî, İslâm İktisat Tarihine Giriş, çev. Sabri Orman, İstanbul 1991, s.3; H. İbrahim, İslâm Tarihi, II, 30.

47 İbn Teymiyye, IV, 322-323; Demircan, İslam Tarihi I, s.160-161 48 Demircan, İslam Tarihi I, s.157

49 Demircan, İslam Tarihi I, s.160 50 Akbulut, İslam Tarihi I, s.173-174 51 Said Havva, IV, 1651-1652; Aycan, s.112

tur.53 Dolayısıyla Hz. Osman’ı korumak için zor kullanmayan sahâbîler bu

noktada54 Hz. Osman’ın iradesi doğrultusunda hareket ettiklerinden dolayı

sorumlu sayılamazlar.

Halife Osman, Abdullah b. Zübeyr, Zeyd b. Sabit ve Hz. Ali gibi bazı sahâbîlerin, çık ve âsîlerle mücadele et, biz de sana destek olalım, tekliflerini de kabul etmedi. Hz. Osman kendisine yardım talebinde bulunan sahâbîlere dua ve teşekkürlerini ifade ederek Medine’de kendisi sebebiyle kan akıtılma- sını istemediğini söyledi.55

7-Hz. Osman’ın çok güçlü bir kabilesi vardı. Pek çok kimse onun kabile- sinin koruma işini başkalarına bırakmayacak derecede onurlu ve güçlü oldu- ğunu varsayarak onu koruma konusunda kendilerine gerek duyulmayacağını düşünmüşlerdir.56

8-Sahâbenin çoğu hatta büyük bir kısmı veya tamam, işin bu noktaya va- racağını, ummuyordu. Belki baskılar karşısında onun görevi bırakacağını sa- nıyorlardı. Ya da ısrarlar karşısında âsîlerin taleplerini yerine getireceğini dü- şünüyorlardı.57 Bu yüzden oldukça pasif kaldılar. Ayrıca âsiler bizzat Hz Os-

man öldürmeye kast etmiyorlar, aksine ondan şu üç şeyden birini yapmasını istiyorlardı. a-Halifelikten vazgeçmek b-Mervan'ı kendilerine teslim etmek c- Veya onu öldürmek

İnsanlar Hz. Osman’ın Mervan'ı onlara teslim edeceğini tahmin ediyor- lardı. Yahut halifelikten vazgeçer ve bu büyük sıkıntıdan kurtulur diyorlardı. Fakat öldürüleceğini hiç kimse tahmin etmiyordu.58 Zaten âsiler, işi bu dere-

ceye vardırıp onu öldürme cesaretini gösteremiyorlardı. Ancak yardımın yol- da olması, hac mevsiminin bitmesiyle Medinelilerin geri dönecek olması onla- rın telaşlanmalarına yol açıyordu.

9-Âsiler Hz. Osman'ın evini çembere almışlardı, isteseler de sahâbe âsileri oradan uzaklaştıramazdı. Çünkü uzun süre beklediklerine elde edememenin öfkesiyle gözlerini kan bürümüş âsîler iki binin üzerindeydiler ve hepsi de si- lahlıydılar. Dolayısıyla emir komuta ile hareket etmeyen bir avuç gönüllü kimse ile bunlarla baş etmek gerçekten çok kolay değildi.

10-Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Hz. Osman’ı korumaya çalışırken Mu-

hammed b. Ebu Bekir’in, Mısırlı isyancılarla birlikte halifeyi öldürmek için Hz. Osman’ın evine girmesi Hz. Ali’nin âsîlerle işbirliği yaptığı şekilde iddialara yol açmıştır. Oysa Hz. Ali böylesi bir olayı tasvip etmemiş, Muhammed b. Ebî

53 Muhammed Hassan, s.153-154; Atçeken, İslam Tarihi I, s.269 54 Muhammed Hassan, s.156

55 Belâzürî, V, 73; İbn Sa’d, III, 70; Halife b. Hayyât, s. 171; Muhammed Hassan, s.155 56 Demircan, İslam Tarihi I, s.160

57 Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, II, 704; Demircan, İslam Tarihi I, s.158-159 58 Muhammed Hassan, s.165

Bekir’i bu doğrultuda yönlendirmemiştir. Üstelik Hz. Hasan da, Hz. Osman şehit edildikten sonra, Muhammed b. Ebî Bekir’in isyancılarla bir olmasını ve

yaptıklarını onaylamamış ve kendisini “fâsık” olarak adlandırmıştı.59

SONUÇ

Başta Hz. Ali olmak üzere sahâbeden pek çok kimse olayların daha fazla büyümemesi için öncelikle âsîlerle görüşerek onları vilayetlerine dönmeye ik- na etmeye çalışmışlar, kimi zaman da bunda başarılı olmuşlardır.

Hz. Ali, Hz. Osman’ın temel yanlışını ifade ederek onu bu yanlıştan döndürmek için çok gayret sarf etmiştir. Ona göre muhaliflerin Osman (ra)’a yönelttiği eleştirilerin başında onun akrabalarına karşı tavrı ve akrabalarının ondan cesaret alarak sergilemiş oldukları pervasızlıktı. Hal böyle iken Hz. Osman, muhalefeti yatıştırmak için yine akrabalarına müracaat ediyor ve on- lara güveniyordu. Bu noktada Hz. Ali akrabaları yerine kendisi ve sahâbenin diğerleriyle istişarelerde bulunmasını ve onların tavsiyeleri doğrultusunda ha- reket etmesini Hz. Osman’dan istemiştir. Hz. Osman kimi zaman Hz. Ali’nin tavsiyelerine uyarak başarılı olmuşsa da bu fazla uzun sürmemiş, tekrar Ümeyyelilerin tavsiye, teşvik ve tahrikleriyle muhalefetin tepkilerini artıracak uygulama ve söylemlerini devam ettirmiştir.60

Hz. Ali, âsîlerle halife arasında adeta arabuluculuk yapmış, âsîlerin ma- kuliyet çizgisindeki taleplerini Hz. Osman’a iletmiştir. Hatta bununla da kal- mayarak kabul edilebilir taleplerin olumlu karşılanması hususunda onu teşvik etmiştir.61

Halifenin doğru icraatlarını desteklediğini söyleyerek bu hususta muha- liflere katılmadığını ifade etmiştir. Hz. Ali örneğin Halife’nin “mektubu ben yazmadım” demesine inandığını söylerken Mervan’ı ispatlanmamış iddialar üzerine âsîlere vermek istememesini de tasvip etmiştir.

Âsîleri kimi zaman bizzat halife ile buluşturmuş, hatta kimi yanlış anla- şılmaları düzeltme adına her iki tarafa da fırsat vermeye çalışmıştır. Hz. Os- man’ın yazdığı iddia edilen mektup olayında Hz. Ali bazı sahâbîlerle birlikte bu iddiayı dile getirenlerle birlikte halifenin yanına giderek62 olayın aslının

bizzat ondan duyulmasını sağlamak istemiştir. Neticede Hz. Osman net bir ifade ile bu mektubu kendisinin yazmadığını söyleyerek pek çok kimsenin bu noktada zihnindeki şüphenin giderilmesini sağlamıştır.

59 İbn Sa’d, III, 83

60 İbrahim Ali Şaût, Ebâtîl, s.151; Akbulut, s.156-157

61 Akbulut, s.156; Aycan, s.117. Akbulut’a göre Hz. Osman’ın Hz. Ali’nin önerilerini dikkate al-

maması ve gereğini yerine getirmemişinde onunla ilgili Ümeyye oğullarının olumsuz propa- gandaları etkili olmuştur. Bkz., Akbulut, s.154, 161. Oysa kaynaklarda fitne dönemi boyunca Hz. Osman’ın Hz. Ali tarafından yapılan pek çok öneriyi dikkate aldığına dair örnekler vardır.

Hz. Ali âsîleri sakinleştirmek için onlara tavsiyelerde bulunduğu gibi yaptıkları yanlışlar veya haksız itham ve iftiralarına da itiraz etmiştir. Onların tutarsızlıklarını ve yalanlarını yüzlerine vurmaktan çekinmemiştir.

Halifeyi korumak için öncelikle Hz. Osman’ı eleştiriler konusunda uyar- mış, yapması gerekenler hususunda tavsiyelerde bulunmuş, böylece huzur- suzluk nedenlerinin ortadan kalkacağını dolayısıyla da âsîlerin vilayetlerine döneceğini öngörmüştür.63 Esasen bu noktada onu haklı çıkaracak bir takım

teşebbüsler olmuşsa da Ümeyyelilerin devreye girmesiyle akim kalmıştır. Hz. Ali, daha önceki gayretleri ve âsîlere karşı arabuluculuk faaliyetleri- nin sonuçsuz kalması karşısında Hz. Osman’a gücenmiş ve “ne halin varsa gör” diyerek bir daha onun yanına gelmeme kararı vermesine rağmen halife- ye yardım etmeye çalışmıştır. Âsîlerin suya hasret bıraktığı halifeye her türlü tehlikeyi göze alarak su götürmesi ve bilhassa dar gününde oğullarını halifeyi korumakla görevlendirmesi bu açıdan önemli adımlardır.

İbn Asâkir’in Câbir b. Abdillah’tan rivayet ettiğine göre Hz. Ali, Hz. Pey- gamber’in sarığını başına sarmış, beş yüz zırhlı sahâbî ile birlikte Hz. Os- man’ın yanına giderek ona izin ver seni koruyalım demiştir. Buna mukabil Hz. Osman ona dua ederek kendisi sebebiyle Medine’de kan akıtılmasının is- temediğini söyleyerek yapılan teklifi kabul etmemiştir.64 Söz konusu teklifin

kabul edilmemesi üzerine Hz. Ali bu sefer de her iki oğlunu da âsîlere karşı halifeyi korumaları için görevlendirmiş ve bu hususta dikkatli olmalarını on- lara tembih etmiştir. Hatta bu uyarılarına rağmen halifenin öldürülmesinden dolayı oğullarını sert bir şekilde azarlamıştır.

Tarihi gelişmelerden de anlaşılıyor ki pek çok sahâbî gibi Hz. Ali de Hz. Osman’ı kimi icraatları dolayısıyla ikaz etmiş, bunlarda ısrarcı olması sebebiy- le de töhmet altında bırakılacak şekilde eleştirilere maruz kalmıştır. Ancak Hz. Osman’ın evinde muhasara edilip öldürülmesinde hiçbir sahâbînin doğrudan veya dolaylı bir şekilde destek vermediğini söyleyebiliriz.65 Hz. Osman’ın kat-

lini gerçekleştiren küçük bir grup veya eyaletlerden gelen iki binin üzerindeki âsîlerin arasında bir tane dahi sahâbî ismine rastlanılmaz.66 İcraatları sebebiyle

halifeyi eleştirmek ve muhalif olmak ayrı, onun katline iştirak etmek ayrı şey-

63 Hz. Ali çoğu zaman doğrudan bazen de oğulları aracılığıyla diğer pek çok sahâbî gibi Hz. Os-

man’ı muhaliflerin eleştirileri konusunda bilgilendirmeye çalışmıştır. Bkz., İbn Sa’d, III, 66-67

64 İbn Asâkir, XXXIX, 398

65 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, VII, 207; Muhammed Hassan, s. 165; Demircan, Ali-Muaviye

Kavgası, s.61

66 Geniş bilgi için bkz., Atçeken, s.298; Demircan, Ali-Muaviye Kavgası, s. 60. Kaynaklarımızda ne-

redeyse fikir birliğine varmışçasına Hz. Osman’ı eyaletlerden gelen âsîlerin öldürdüğü ifade edilirken Akbulut’a göre sahâbîlerin de arasında yer aldığı tüm Müslümanların, hatta ümmetin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir öldürme söz konusudur. Bkz., Akbulut, s. 170-171

lerdir.67 Sahâbîler yukarıda işaret ettiğimiz pek çok sebeple belki ellerinden

geldiğince halifeyi koruyamamışlardır, ancak onlarınki kasıtlı bir fiil olmayıp en ağır ifadeyle ihmal veya kusur olarak değerlendirilebilir.

Halifeyi öldürenler eyaletlerden gelen ve çoğu işsiz güçsüz ayak takımı kimseler olup içlerinde çok sayıda köleleri de vardı.68 Dolayısıyla Hz. Os-

man’ın şahsi manevi kişiliği onlar için bir anlam taşımadığı gibi adam öldür- menin, devlet başkanına isyan ederek âsî olmanın manevi sorumluluğundan da habersizlerdi.

67 Demircan, Ali-Muaviye Kavgası, s.64

68 İbn Sa’d, III, 71; Taberî, Târihu’t-Taberî, thk., Ebû’l-Fadl İbrahim, Kahire trz. (de Goege neşrin-

Belgede Hazreti Ali (sayfa 109-115)