• Sonuç bulunamadı

Aktif Muhalifler

Belgede Hazreti Ali (sayfa 123-129)

HZ ALİ’NİN HALİFE SEÇİLMESİ

C. Hz Ali’ye Biât Etmeyeneler

2. Aktif Muhalifler

Hz. Ali’nin hilafet görevini üstlenmesi, önceki üç halifeye nispeten ol- dukça sıkıntılı olmuş ve şehit edilmesine kadar böyle devam etmiştir. Hilafe- tin başkentine hala isyancıların hakim olmaları bir tarafa, sabık halifeyi katle-

34 Dineverî, 141; Taberî, IV, 429-430, 431, 437; Mes’ûdî, II, 276-277; İbn Kesîr, Üsdü’l-Gâbe, IV, 107;

el-Kâmil, X, 421.

35 İbn Kesîr, el-Kâmil, X, 421. 36 Bkz., İbn Sa’d, III, 29.

37 Azimli, Dört Halifeyi Farklı Okumak-4 Hz. Ali-, 46. 38 İbn Kesîr, Üsdü’l-Gâbe, IV, 107.

den katillerin cezalandırılması talepleri ve ayrıca isyancıları halifeye isyan et- me ve onun öldürülmesi için azmettiren olduğu yönünde şahsına yapılan it- hamlar, yönetiminin büyük bir sorunla işe başladığının göstergesiydi. Aslında Hz. Osman’ın hilafeti de benzer bir sorunla başlamıştı. Hz. Ömer’i katleden Ebû Lü’lüe ve ailesini öldüren Ubeydullah b. Ömer’in cezalandırılması Hz. Osman’ın önündeki ilk problemdi. Durum Hz. Ali’de de benzerlik arz etmek- le birlikte, Hz. Osman’ın katillerinin kim olduğunun belli olmaması, sayıları- nın çok fazla olması gibi hususlar kanaatimizce en azından o anda ortamın gerginliğinden dolayı aşılamayacak sıkıntılardı. Öte yandan toplumun farklı kesimlerinin gerek bireysel gerekse gruplar halinde Hz. Ali’ye ilk günden ak- tif muhalefette yer almaları, durumun keşmekeşliğini daha da arttırmıştır.

Hz. Ali’ye yönelik aktif ilk muhalefet, İslâm devletinin yönetim merkezi Medine’de başladı. Başkentte ikamet eden Mervan b. Hakem, Saîd b. Âs ve Velîd b Ukbe’in de aralarında yer aldığı Benî Ümeyye, yeni halifeye biât et- mekten imtina ettiler ve bir kısmı Şam’a bir kısmı Mekke’ye kaçtılar.40 Onların

muhalif tavır sergilemelerinin temelinde Hz. Osman’ın mazlum olarak öldü- rüldüğüne olan inançları yatmaktadır. Akrabası olmaları hasebiyle suçluların cezalandırılması talebinin kendilerine ait olduğunu düşünmeleri, Benî Hâşim’le Cahiliye dönemine uzanan geleneksel düşmanlıkları41 ve yönetimi

kaybetme endişeleri onların farklı beldelere kaçma gerekçeleri arasında oldu- ğunu düşünmekteyiz. Benî Ümeyye ailesi, farklı gruplar etrafında yer almala- rına, kendi içlerinde bir bütün olmamalarına karşın Hz. Ali’ye muhalefet ko- nusunda ortak paydada buluşmaktadırlar. Onların muhalefetine Hz. Ali açı- sından bakacak olursak, önceki halifenin Medine’de yaşayan yakın akrabala- rının desteğini almaktan uzak kalmıştır. Bu durum Hz. Osman’ın hilâfeti sü- recinde onun ailesine yönelik tutumunda saklı olabilir. Çünkü halifenin mu- hasarası esnasında Hz. Ali ile Mervan arasında yaşanan tartışmalar ve keza Ali’nin, halifeye ailesi hususundaki uyarıları ve itirazları en azından Medi- ne’deki Benî Ümeyye ailesinin biât etmemesinde oldukça etkili olmuştur.

Hz. Ömer döneminde Şam valiliğine atanmasından itibaren bu görevi sür- düren ve Benî Ümeyye’nin en önemli şahsiyetlerinden olan Muaviye b. Ebî Süf- yân, Hz. Ali’ye muhalefet eden bir diğer kimsedir. Valiliğinin oldukça uzun sürmesiyle etrafından büyük bir destek bulan Muaviye’nin, muhalefet için ileri sürdüğü gerekçeler, kabilesi Benî Ümeyye’yle paralellik arz etmektedir.

Muhalefet içerisinde yer alan önemli isimlerin başında ise Hz. Âişe gel- mektedir.42 İlk İslâm halifesinin kızı Hz. Âişe, Hz. Ali’ye biât edildiği haberi

40 İbn Kuteybe, I, 67. Ya’kubî, Hz. Ali’nin onlarla yaptığı uzun konuşmalar neticesinde biât ettik-

lerini zikretmiştir. Bkz., Ya’kubî, II, 73-74.

41 Bkz., Sarıçam, İbrahim, Emevi-Haşimi İlişkileri -İslam Öncesinden Abbasilere Kadar-, Diyanet Vakfı

Yay., Ankara 2011, 33-193.

kendisine ulaştığı andan itibaren muhalif bir tutum sergilemiş ve hac vazifesi için gittiği Mekke’den Medine’ye geri dönmemiştir. Hz. Âişe, dört ay gibi kısa bir süre zarfında Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılmasını isteyen ve Hz. Ali’nin hilâfetine itiraz eden büyük bir grubu/orduyu etrafında toplamayı ba- şardı. Onun Mekke’de başlattığı muhalefet safına katılan Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’a ayrı bir başlık açmamız gerekmektedir.

Sahabenin önde gelenlerinden Talha ve Zübeyir’in Hz. Ali’nin halife se- çilme sürecinde nasıl bir tutum ve duruş sergiledikleri, diğer bir ifade ile Hz. Ali’ye biât edip etmedikleri, keza biât edilmişse bunun nasıl olduğu hususu oldukça tartışmalıdır. Bu hususta öne sürülen her görüşün, kendilerini temel- lendirebilecek veriyi kaynaklarımızın barındırdığını öncelikle ifade etmeliyiz. Bu bağlamda söz konusu sahabîlerin durumlarını kaydeden rivâyetleri iki gruba ayırmamız mümkündür. İlk grupta yer alan rivâyetlere göre Talha ve Zübeyr, Hz. Ali’ye kendi istek ve arzularıyla biât etmişlerdi. Bu rivâyetlere gö- re Talha ve Zübeyr, insanlarla birlikte Hz. Ali’nin yanına gelerek biât etmiş, ancak bir süre sonra pişman olmuşlardır. Bu nedenle Talha ve Zübeyr, umre bahanesiyle Mekke’ye gitmek istediklerini Hz. Ali’ye bildirdikten sonra Me- dine’den ayrıldılar.43

Bazı rivâyetlerde ilk biât edenin Talha olduğu diğer sahabîlerin ondan sonra biât ettikleri de mevcuttur.44 Erken dönem kaynaklarda, Hz. Talha’nın

ilk biât eden olmasının Hz. Ali’nin hilâfetine uğursuzluk getirdiğine dair çok yaygın bir rivâyet bulunmaktadır. Buna göre Hz. Peygamberle katıldığı Uhud Savaşı’nda parmağını kaybeden Hz. Talha’nın bu durumunu fark eden bir bedevî, “Bu iş, çolak bir kimsenin biâtiyle başladı, sonu gelmez” demiştir.45

Söz konusu rivâyetin Hz. Ali döneminde yaşanan olayların geriye dönük okuması sonucu oluşturulduğu açıktır. Bu bağlamdaki başka bir rivâyete göre Talha ve Zübeyr, kendi iradeleri doğrultusunda biât etmişler ve daha sonra Hz. Ali’den kendilerini Kufe ve Basra’ya vali olarak atamasını talep etmişler- di. Ancak Hz. Ali, onların yanında kalmalarını istemiş ve söz konusu taleple- rini reddetmişti. Bunun üzerine onlar başkenti terk ederek Hz. Âişe liderliğin- deki muhaliflerin safına katılmak gayesiyle Mekke’ye doğru yola çıktılar.46

Yine bu grupta zikredebileceğimiz oldukça ilginç bir nakil el-İmâme ve’s-

Siyâse isimli eserde mevcuttur. Rivâyete göre Hz. Osman’ın öldürülmesinin

ardından halifelik makamına gelecek kişiyi tespit etme arzusunda olan insan- lar, Talha ve Zübeyr’e gelerek Osman’ın öldürülmesi konusunda onları suç- lamışlardır. Talha ve akabinde Zübeyr, etraflarında toplanan insanlara, suç-

43 Bkz., İbn Kuteybe, I, 71; Belâzurî, III, 16; Ya’kubî, 177; Taberî, IV, 428; Mes’ûdî, II, 279. 44 Bkz., İbn Kuteybe, I, 67; Ya’kubî, 177-178.

45 Bkz., İbn Kuteybe, I, 71; Belâzurî, III, 7; Ya’kûbî, 177; İbn Kesîr, X, 420. 46 Belâzurî, III, 18. Ya’kûbî, 178; Taberî, IV, 479; İbn Kesîr, X, 420.

lamaları kendi üzerlerinden savan konuşmalar yaptılar. Bu bağlamda Zü- beyr’in konuşmasındaki ‚Kendi aramızda istişare yaptık ve Ali’yi uygun gör- dük. Ona biat ediniz‛ ifadeleri oldukça dikkat çekicidir.47 Zübeyr’e nispet edi-

len bu konuşmayı doğru kabul etmemiz durumunda Talha’yla birlikte Hz. Ali’ye biât hususunda insanları yönlendirdiklerini, en azından bir katkılarının olduğunu söylememiz mümkün olmaktadır. Ancak söz konusu rivâyette yer alan ‚kendi aramızda istişare yaptık‛ ifadesi müphemdir. Muhtemelen söz konusu rivâyet, Hz. Ali’nin hilâfetteki meşruiyetini güçlendirme, muhalifler nezdinde sorgulanabilirliğini yok etme sadedinde ilerleyen dönemlerde oluş- turularak Zübeyr’e nispet edilmiştir.

İlk grupta yer alan rivâyetlerin yanı sıra Talha ve Zübeyr’in istemeyerek Hz. Ali’ye itaat ettiklerini hatta ettirildiklerini belirten çok sayıda nakil mev- cuttur.48 Bu meyandaki rivâyetlerin ekseriyetine göre isyancılar veya insanlar

Hz. Ali’ye biât ettikleri esnada ya da biât tamamlandıktan sonra Talha ve Zü- beyr’in biâtlerini zorla aldılar. Talha b. Ubeydullah’ı biâte zorlayan kişiler ola- rak Mâlik b. Hâris el-Eşter en-Nehâî; Zübeyr b. Avvâm’ın biâtinde Hukeym b. Cebele el-Abdî ismi ön plana çıkmaktadır.49

Taberî’nin Zübeyr b. Avvâm’ın mevlâsı Ebû Hubeybe’den naklettiğine göre, Hz. Ali, ölümle tehdit etmek suretiyle Zübeyr’in biâtini almıştır. Hz. Ali, insanların kendisine biât etmesinin ardından Zübeyr’in evine gitmiş ve otur- duğu yatağın altına kılıcını bırakarak onu biâte zorlamıştır.50 Bu rivâyet Hz.

Ali’nin adeta aba altından sopa göstermek suretiyle Zübeyr’i kendisine itaat etmeye zorladığını ifade etmektedir ki kabulü gerçekten zordur.

SONUÇ

Hz. Osman’ın isyancılar tarafından katledilmesiyle Müslümanlar arasın- da yeni bir halife arayışı başlamış ve bu süreç Hz. Ali’nin halife seçilmesiyle neticelenmiştir. Ancak bu meselenin ayrıntılarına inildiği zaman süreci anla- tan rivâyetlerin farklılıklar içerdiğini görmekteyiz. Kuşkusuz sahih ve mevzu rivâyetlerin, öngörülemez biçimde birbiriyle içe içe girmiş olmasının burada büyük payı vardır. Bu nedenle rivâyetleri ortak bir zeminde buluşturmak ne- redeyse imkânsızdır. Nitekim klasik kaynaklarımızın ekseriyeti adeta bu du- rumu ifade edercesine genel olarak rivâyet tercihinde bulunmayarak onları serdetmekle yetinmiş, bazıları ise sadece biât edildiğini söyleyerek ayrıntılara yer vermemiştir.

47 İbn Kuteybe, I, 65.

48 İbn Sa’d, III, 29; İbn Kuteybe, I, 66; Taberî, IV, 430, 435; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, II, 555. 49 İbn Kuteybe, I, 66; Belâzurî, III, 8; Taberî, IV, 429, 435.

Özellikle Hz. Ali’nin hilâfetini inceleyen çağdaş araştırmalar ise, rivâyet- ler arasında doğrudan bir tercihte bulunmakla yetinmiş, aynı meseledeki fark- lı nakiller üzerinde çok fazla durmamışlardır. Kuşkusuz onların tercihlerinde; rivâyetin yaygınlığı, peşi sıra olayları açıklamaya kolaylık sağlaması, kendi görüşlerini yansıtması gibi hususların etkili olduğunu söylememiz mümkün- dür. Nitekim isyancıların Hz. Talha ve Zübeyr’e halifelik için teklifte bulun- duğu ya da Basra ve Kufe valiliklerini Hz. Ali’den talep ettiği yönündeki ri- vâyetlerin çağdaş kaynakların neredeyse tamamında zikredilmesi, Hz. Ali’ye karşı aktif silahlı muhalefetlerini gerekçelendirme hususunda büyük bir ko- laylık sağlamaktadır.

Hz. Ali, halifeliği sürecinde, kendinden önceki halifelerden farklı bir mu- halefetle karşılaşmıştır. Zira önceki halifelere muhalif olanlar genellikle Müs- lüman topluma mensup olmayan kimselerdendi. Bireylerin muhalefeti söz konusu olsa da bu durumun yönetime önemli oranda bir yansıması söz konu- su olmamıştı. Hz. Ali dönemine gelindiğinde ise elleri silahlı ve organize ol- muş Müslümanlar, onun karşısında yer almış, hatta bilfiil hareket etmişlerdir. Öte yandan tarihte örneklerine sık sık rastladığımız hükümdarın ölümüyle or- taya çıkan yönetim boşluğunu doldurma veya bundan faydalanma isteği, Hz. Ali döneminde de vaki olmuştur. Özellikle Mekke’de Hz. Âîşe, Şam’da Mua- viye b. Ebî Süfyân etrafında oluşan karşıt zümrelerin bu nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.

KAYNAKÇA

Akarsu, Murat, Kabile Bürokrasisi ve Hz. Osman, Ankara Okulu Yay., Ankara 2015. Apak, Adem, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, İnsan Yay., İstanbul 2015.

Ayar, Kenan, Dört Halîfe Dönemi Siyasî Olaylarında Kur’ân’ın Rolü, Etüt Yay., Samsun 2011.

Azimli, Mehmet, ‚Hulefa-i Raşidin Dönemi Halife Seçimleri‛, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2007, VII (1), 35-59.

Azimli, Mehmet, Dört Halifeyi Farklı Okumak-4 Hz. Ali, Ankara Okulu Yay., Ankara 2014.

Bakır, Abdulhalık, Hz. Ali b. Ebî Talib, Elazığ 1998.

Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, I-XIII, thk: Süheyl Zekkâr, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1417/1996. Demircan, Adnan, Fitne Kardeşlerin Kavgası, Beyan Yay., İstanbul 2015.

Dineverî, Ebû Hanîfe Ahmed b. Dâvud (282/895), el-Ahbâru’t-Tıvâl, thk: Abdulmünim Âmir, Dâru’l-İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye, Kahire 1960.

Fayda, Mustafa, Hulefâ-yı Râşidîn Devri, Kubbealtı Yay., İstanbul 2014. Fığlalı, Ethem Ruhi, İmam Ali, Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1998.

Genç, Süleyman, ‚Halife Seçimlerinde Hz. Ali’nin Tutum ve Tavrı‛, Hazret-i Ali - Sempozyum Bildirileri-, İzmir İlahiyat Vakfı Yay., İzmir 2017, 277-304.

Halîfe b. Hayyât, Ebû Amr Halîfe b. Hayyât b. Halîfe eş-Şeybânî el-Basrî (240/854), Târîhu Halîfe b. Hayyât, thk: Ekrem Ziyâ Umerî, Dâru’l-Kalem, Beyrut 1397. Hizmetli, Sabri, İslâm Tarihi –İlk Dönem, Ankara Okulu Yay., Ankara 2011.

İbn Kesîr, Ebu’l-Fidâ İsmail b. Ömer el-Kureyşî (774/1372), el-Bidâye ve’n- Nihâye, I-XIV thk: Abdullah b. Abdulmuhsîn et-Türkî, Dâru’l-Hecer, Beyrut 1998.

İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d b. Meni’ el-Hâşimî el-Basrî (230/845), Kitâbu’t-Tabakâti’l- Kebîr, I-XI, thk: Ali Muhammed Ömer, Mektebetü’l-Hancî, Kahire 2001. İbnu’l-Esîr, Ebu’l-Hasen İzzüddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-

Cezerî (630/1233), Üsdü’l-Gâbe, I-VIII, thk: Ali Muhammed Muavviz-Âdil Ahmed Abdülmevcûd, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut tz.

---, el-Kâmil fi’t-Târîh, I-XI, thk: Ömer Abdüsselâm Tedmurî, Dâru’l-Kütübi’l-Arabî, Beyrut 2012.

Kapar, Mehmet Ali, İslâm’ın İlk Döneminde Bey’at ve Seçim Sistemi, Beyan Yay., İstanbul 1998.

Kurt, Eyüp, ‚Raşid Halifeler Dönemi Yönetim Anlayışına Kaynaklık Etmesi Açısından Cahiliye Dönemi‛, Ekev Akademi Dergisi¸ XVI (53), Erzurum 2012, 295-306. Mes’ûdî, Ebû Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali (346/957), Murûcu’z-Zeheb ve Meâdinu’l-

Cevher, I-IV, thk: Kemâl Huseyn, Mektebetü’l-Asrıyye, Beyrut 2005.

Mutlu, Ayşe Nur, Râşid Halifeler Döneminde Siyasi Değişmeler ve Toplumsal Etkileri, (Ba- sılmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi SBE, Konya 2009.

Sarıçam, İbrahim, Emevi-Haşimi İlişkileri -İslam Öncesinden Abbasilere Kadar-, Diyanet Vakfı Yay., Ankara 2011

Suyûtî, Ebu’l-Fadl Abdurrahman b. Ebî Bekr (911/1505), Târîhu’l-Hulefâ, Dâru İbn Hazm, Beyrut 1474/2003.

Şerîf er-Radî, Ebu’l-Hasan Muhammed b. Huseyn b. Musa b. Muhammed eş-Şerîf er- Radî el-Alevî (406/1015), Nehcu’l-Belâğa, çev: Abdülbaki Gölpınarlı, Kapı Yay., İstanbul 2016.

Watt, W. Montgomery, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev: Ethem Ruhi Fığlalı, İzmir İlahiyat Vakfı Yay., İzmir 2017.

Ya’kûbî, Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Ebî Ya‘kub İshâk b. Ca‘fer b. Vehb b. Vâzıh el-Ya‘kubî (292/905), Târîhu’l-Ya’kûbî, yz, tz.

Zeydân, Corcî, İslâm Uygarlıkları Tarihi, I-II, çev: Nejdet Gök, İletişim Yay., İstanbul 2013.

HZ. ÂİŞE’NİN HZ. ALİ’YE KARŞI

Belgede Hazreti Ali (sayfa 123-129)